Osman - Birinci Kitap - Beyazıt Akman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Osman - Birinci Kitap kimin eseri? Osman - Birinci Kitap kitabının yazarı kimdir? Osman - Birinci Kitap konusu ve anafikri nedir? Osman - Birinci Kitap kitabı ne anlatıyor? Osman - Birinci Kitap PDF indirme linki var mı? Osman - Birinci Kitap kitabının yazarı Beyazıt Akman kimdir? İşte Osman - Birinci Kitap kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Beyazıt Akman

Yayın Evi: Epsilon Yayınları

İSBN: 9786051731292

Sayfa Sayısı: 591

Osman - Birinci Kitap Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

On üçüncü asrın sonları. Anadolu savaş ve kan içinde. İnsan kellelerinden kulelerle kalplere terör salan Doğulu barbar Moğollar, Batılı fanatik Haçlı orduları ve hain haşhaşinler.. Ve Türkleri tamamen bitirmek niyetinde olan İmparatorluk vârisi tekfurlar..

Bu kaostan bir cihan lideri doğmak üzere..

Küçük bir uç beyliğinden çıkarak bu katliamlara dur diyecek, umudun ve adaletin adı olacak bir genç!

Kuruluş hiç böyle anlatılmadı.

En son araştırmalar ışığında dört yılda yazıldı.

İki ciltlik bir epik, film tadında bir roman.

Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran, ona adını veren kahramanın hikâyesi.

Şövalye Mihal’in gözünden, Marko Polo’nun seyahatnamesinden ve Yunus Emre’nin kalp gözünden Osman.

Türk ve dünya edebiyatının en kapsamlı Osman Gazi çalışması.

Yeni kuruluş yılı olarak kabul edilen ve Osman Bey’in Doğu Roma İmparatorluğu ile savaşı 1302 Bafeus Muharebesi’nin ilk romanı.

Akademisyen-yazar Beyazıt Akman’ın merakla beklenen bu büyük epiğini iki kitap halinde yayınlıyoruz.

Birinci Kitap: Osman’ın çocukluğu, gençliği, Rabia ile tanışması, ona âşık oluşu.. Şeyh Edebali’nin dergâhında insan-ı kâmil olma serüveni. Şövalyelerle ilk çarpışmalar, tekfurlarla ilk savaşlar, haşhaşinlerle hesaplaşma ve büyük bir ihanet.

İkinci Kitap: Osman en büyük kâbuslarıyla yüzleşiyor, zorlu bir birlik mücadelesi veriyor. Mihal kritik bir karar aşamasına geliyor ve Âşık Yunus’un yolu Osman’la son kez kesişiyor. 1302 Bafeus Muharebesi kitabın görkemli finalini oluşturuyor.

Osman - Birinci Kitap Alıntıları - Sözleri

  • Sabır olmadan, istikamet olmadan güç hiçbir işe yaramaz!
  • "Sen ne için varsın? Adam paralamak için mi? Kız tavlamak için mi? Hava atmak için mi? Meydan okumak için mi?!"
  • Türkü Türk yapan onun mücadelesidir, azmidir, cesaretidir, inancıdır!
  • "İyi dinle!" "Karanlık yeryüzünü sardığı zaman, Yıldızlar yere düştüğü zaman, Deryalar kuruduğu zaman, Merhamet unutulduğu zaman, Ateş yeryüzüne hakim olduğunda, Güneş Hilali doğacak Ve bir Türk, insanlığa tekrar adaleti getirecek. Atının yelesi alevden, okunun tüyü kartaldan olacak. "
  • Asıl iş, yıldıza bakıp hesap yapmak değil, ona bakıp kendini görmek... Sonra kendinde kainatı görmek... Yıldızda kendini görmek... Kendinde kainatı görmek... Kafası bu düşünceye takıldı Osman'ın. İnsan yıldızda nasıl kendini görebilirdi? Osman kafasında sorularla boğuşurken Kumral Abdal birden garip bir soru sordu. "Osman'ım," dedi, "sen hiç 'Güneş Hilali" diye bir şey duydun mu? "
  • Bana Kara Osman, derler.
  • Yer yüzü gökteydi. Gökyüzü yerde.
  • Oysa onun bileği çelikten, yumruğu demirden, bakışları ateştendi.
  • Her terör ona eninde sonunda dur diyecek yeni bir kahraman yaratır.
  • Anka, diye düşündü... Zümrüdüanka. Bu kuş bir hayal miydi, yoksa gerçek mi? Ö ölmüş müydü, yaşıyor muydu? "Bir kartal asla evcilleştirilemez," demişti babası Ertuğrul Gazi. "Onun özgürlüğüne asla sahip olamazsın!"
  • Yere bir kan damlası daha düştü...
  • Hepsi de yalan, hepsi de bir rüya... Her şey bitti!
  • “Amaçsız, cahil bir kalabalığa her şeyi yaptırabilirsin,”
  • Hiç kimse unutmamalıdır ki, her erkek aslında babasını yitirdiğinde doğar.

Osman - Birinci Kitap İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Doğumundan Ölümüne Kadar, Yaşadıkları, Büyürken Zorluklarla Mücadele Etmesi, Yetiştirilmesi, Silah Arkadaşlarıyla Dayanışması, Biricik Sevdası, Kuruluş Tohumlarını Atması, İki Kitabın Okunduğu Zaman Daha Anlaşılır, Keyifli Okumalar... (Şair Adam)

Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur Beyazıt Akman aşırı titiz ve mükemelliyetçi bir yazar, senelerce araştırma yapmadan klavyenin başına oturmayan biri. Elbette bu titizliği kitaplarını okuma zevkini biz tarih romanı severler için kat kat arttırıyor. Bu kez da farklı olmadı ve iki ciltten oluşan “Osman: Aşk ve Savaş” romanı bizi ayrıntılara boğarken bir kez daha kuruluş destanının içine atıverdi. Cidden, abartmıyorum tam bir ayrıntı bahçesiydi kitaplar. Şövalyelerin armalarından haçlıların simgelerine, tekfurların kalelerinden imparatorun sarayına, beylik otağından kayı obasına, Sakarya ırmağının öte ucundan dağların doruklarına, kartal yuvalarından kurt sürülerine tekkelerden camilere, kiliselerden kervansaraylara, Bitinya’dan Paflagonya’ya kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmış yazarımız. Eh benim gibi tarih manyakları için de bayramlık bir sevinç kaynağı olmayı başarmış. Aslında yazarımızın ilk romanı “Dünyanın İlk Günü” ikinci romanı da “Son Seferad” ancak başından beri niyeti Osman’ı yani o kuruluş günlerini anlatmakmış, yok olmak üzere olan bir milletin nasıl küllerinden doğduğunu, bir taraftan Moğol zulmü bir taraftan Bizans tekfurlarının baskısı ve entrikalarıyla sıkıştıkça sıkışan Türk milletinin yaşadığı ölüm kalım savaşını çok güzel anlatmış. Hakikaten okurken tarafların yaşam tarzlarının ayrıntıları içinde boğuluyorsunuz ve tekrar tekrar sizi Müslüman ve Türk olarak yaratan Allah’a şükrediyorsunuz. Toplamda bin sayfayı aşan bu iki kitabın birinci kısmı daha çok Osman’ın toyluktan beyliğe geçişini ve hamlıktan yanıp küle dönmesini anlatıyor. Öfkesiyle hareket eden Ertuğrul Gazi’nin o ele avuca sığmaz Kara Osman’ı ihanetle yanıp Şeyh Edebali’nin ellerinde tekrardan doğuyor bir Anka kuşu misali. Kitabın ikinci kısmında ise Osman obasına geri dönüp beylik postuna oturuyor ve bu andan itibaren Osman daha sessiz, daha içine kapanık, daha düşünceli ve daha dertli. Çünkü biliyor ki; sadece bir obanın, sadece bir boyun değil bütün bir milletin kaderini sırtlamış. Durmadan, yitmeden, bitmeden çalışıp önce kendi aralarında çatışıp duran Türk beylerini bir araya topluyor ardından Bizans tekfurlarının en azılılarını alaşağı etmeyi başarıp sonunda koskoca imparatoru Koyunhisar’da mağlup etmeyi başarıyor. Bu noktadan sonra Osman artık sadece bir bey değil, sadece bir oba yönetmiyor. O devletleniyor. Abad olup abad ediyor. İşte bu destanı o kadar güzel kurgulamış ve anlatmış ki Beyazıt Akman, bize de onu tebrik etmek düşüyor sadece. Yıllarca emek verip yazdığı bu romanlar umuyorum ki nesiller boyu hak ettiği değeri görüp baş üstünde tutulurlar. Benden bu kadar, bizimle kalın, hoşça kalın… (Meyus Okur)

Bu yazarın Dünyanın İlk Günü ve Son Sefarad eserlerini okuyup memnun kalmıştım. Her ne kadar edebi yönden zayıf olsa da olayların kurgulanışı, akıcılığı ve büyük oranda tarihi verilere uygun oluşuyla güzel kitaplardı. O yüzden bu kitabı okumaya karar vermiştim ancak tam anlamıyla şoka uğradım. O dönemle ilgili tarihi veriler oldukça kısıtlı olmasına rağmen o verilere uymayıp tamamen aykırı bir olay örgüsü kurguladığı yetmezmiş gibi geri kalan kısımları da siyasi fantezilerine göre doldurmuş. Güya Osman rüyasında kendi sancağını devam ettirecek Adnan, Turgut ve Recep isimli kişileri görüyor ve Osman'ın yanındakiler sürekli olarak Osman'a reis diye hitap ediyor. Bu kitaba verdiğim paraya da zamana da acıyorum. Bu kitap yerine hem tarihi verilere uygunluk bakımından hem de edebi açıdan güzel bir kitap olan Tarık Buğra'nın Osmancık romanı okunabilir. (Erkan Yaraş)

Osman - Birinci Kitap PDF indirme linki var mı?

Beyazıt Akman - Osman - Birinci Kitap kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Osman - Birinci Kitap PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Beyazıt Akman Kimdir?

Beyazıt Akman, 1981, Kastamonu doğumlu. Amerika'da Illinois State Üniversitesi'nde Batı edebiyatında İslam algısı ve Türkler üzerine doktorasına devam ediyor.

İngiliz Dili Eğitimi üzerine olan lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde bitirdi. Üniversite ikincisi olarak yüksek şerefle mezun oldu. 2004’te Fulbright Bursiyeri olarak Amerika’ya gitti. 2006’da İngiliz edebiyatı master derecesini aldı ve Illinois State Üniversitesi’nde doktoraya başladı. Aynı üniversitede halen İngiliz edebiyatı ve İslam üzerine ders veriyor. Shakespeare ve Daniel Defoe’da Türk imgesi ve Osmanlılar hakkında uluslararası akademik dergilerde makaleleri bulunan yazar Amerika’da pekçok konferansta bildiriler de sundu. Varlık, Kitap-lık, ve Adam Öykü gibi dergilerde öyküleri, Vatan, Radikal ve Sabah gazetelerinde yazıları yayınladı, 2003 Yaşar Nabi Yanır Gençlik Ödülleri’nde Dikkate Değer Öykücü olarak değerlendirildi.

Akman, İmparatorluk serisine Amerika’da; üniversite kütüphanelerindeki kaynaklarla birlikte yerli ve yabancı yüzü aşkın eseri inceleyerek, doktora çalışmalarıyla ilintili beş yıllık bir araştırmanın ardından başlamıştır. Dünyanın İlk Günü adlı 700 sayfalık eser yazarın ilk romanıdır.

Yazar, 2010 yılında Washington'daki dünyaca ünlü, kütüphaneler ve müzeler kompleksi olan Smithsonian Enstitüsü'ne "Batı'daki Türk ve İslam algısı" adlı araştırmasıyla özel araştırmacı olarak kabul edildi.

Beyazıt Akman Kitapları - Eserleri

  • Son Sefarad
  • Dünyanın İlk Günü
  • Osman - Birinci Kitap
  • Osman - İkinci Kitap
  • Kayıp Tarihin İzinde
  • Ben Yunus
  • Cennetin Kapıları 1492
  • Ben Piri
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Alp ile Elifin Fantastik Maceraları Mustafa Kemal Atatürk
  • Alp ile Elifin Fantastik Maceraları Einstein ve Harezmi

Beyazıt Akman Alıntıları - Sözleri

  • «Bir insanı olduğundan büyük göstermek ters etki doğurur, onu küçültür. (Kayıp Tarihin İzinde)
  • Yerli ve yabancı tarihçiler şu konuda hemfikirdirler ki 49 yaşında ölen Mehmet on yıl daha yaşasaydı bütün dünya tarihi değişecek, Doğu ve Batı kavramları bugünkü anlamlarını yitirecekti. (Dünyanın İlk Günü)
  • ‘’Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü.’’ (Ben Yunus)
  • Büyük başarılar çoğu zaman büyük fedakarlıklarla gelir. (Kayıp Tarihin İzinde)
  • "Nizam-ı alem fitne ile değil, güçlü iktidarlarla yürür. Devlet gizli planlarla değil, yekpare bir güçle idare edilir." (Dünyanın İlk Günü)
  • "Dünya hayatının ne olduğu" dedi Hamdullah , "en iyi kabristanlarda anlaşılır .Ciddi ciddi adama anlatır bu kitabeler hayatın ne olup ne olmadığını. (Cennetin Kapıları 1492)
  • "Umutsuzluk insanoğlu için hak değildi." (Ben Yunus)
  • "Rabbinize tövbe edin ve nefislerinizi öldürün." (Bakara 54) (Cennetin Kapıları 1492)
  • Yeryüzünün kainattaki yeri okyanustaki bir damla, çöldeki bir kum tanesi ya da Amazon ormanlarındaki bir yaprak parçası kadar bile değil. (Ben Piri)
  • "İyi dinle!" "Karanlık yeryüzünü sardığı zaman, Yıldızlar yere düştüğü zaman, Deryalar kuruduğu zaman, Merhamet unutulduğu zaman, Ateş yeryüzüne hakim olduğunda, Güneş Hilali doğacak Ve bir Türk, insanlığa tekrar adaleti getirecek. Atının yelesi alevden, okunun tüyü kartaldan olacak. " (Osman - Birinci Kitap)
  • Ölümü anlamayan hayatı anlayamaz.Nereye gideceğini bilmeyen kaptana hiçbir rüzgar yardım etmez. (Cennetin Kapıları 1492)
  • Zalimleri affetmek mazlumlara zulümdür. (Ben Piri)
  • İstisnai insanlar, istisnai zamanlarda hiç kimsenin düşünemeyeceği çözümler bulmalıdırlar. Bunu onlardan başkası hayal edemez. (Dünyanın İlk Günü)
  • Yere bir kan damlası daha düştü... (Osman - Birinci Kitap)
  • Bildiğimiz iki kollu, iki ayaklı, iki gözlü insandan daha vahşi canavar mı var? (Ben Piri)
  • Oğlanlar beyaz zambakları, pembe akasyaları, mor menekşeleri koparıp demet yaparlar sevgililerine. Ben ise kıskanırım onları. Bir papatyaya bile dokunamam, onu toprağından çekip alamam. (Ben Yunus)
  • Bizim tarih kitaplarımızda dahi "Bizans zaten çöküyordu" lafı fethin nedenleri arasında gösterilir rahatlıkla. Yahu şimdi adama sormazlar mı, madem bu "Bizans" çökmek üzereymiş, Sultan Mehmet ve koskoca ordusu iki ay boyunca duvarların dibinde davul zurna çalıp oynadı mı?! Madem bu kadar kolaydı Bizans'ı alt etmek, neden ona sürekli kılıç bileyen Venedikliler ya da Papa onu bir an önce ele geçirip ipini çekmedi? Öyle ya adamlar ortada Katolik dışında Hristiyan bırakmazken işlerine gelmez miydi Konstantinopol'ü de "dindar" yapmak? Buradaki oyun belli; Bizans zaten çökecekti, diyerek Fatih'in başarısını küçümsemek. Hani kedinin uzanamadığı ciğere mundar demesi gibi bir şey! (Kayıp Tarihin İzinde)
  • Fetihten 5 asır sonra, bugün bile BM askerlerinin gözleri önünde Srebrenista'daki, Ruanda'daki katliamlara, İsrail'in Filistin halkına dünyanın gözleri önünde çektirdiği işkencelere ve yaptığı katliamlara bakıldığında Fatih'in adının Batılıların ağzında ekşi bir tat bıraktığı şüphe götürmese gerek. (Kayıp Tarihin İzinde)
  • 1453’ten önce de «Doğu ve Batı medeniyetleri» demek anlamsız kalıyordu. (Kayıp Tarihin İzinde)
  • Kara basmadan pabucun, rüzgarı yemeden kürkün, aç kalmadan sıcak bir tas çorbanın değeri bilinir mi? (Osman - İkinci Kitap)