Osmanlı Padişahları - Yavuz Bahadıroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Osmanlı Padişahları kimin eseri? Osmanlı Padişahları kitabının yazarı kimdir? Osmanlı Padişahları konusu ve anafikri nedir? Osmanlı Padişahları kitabı ne anlatıyor? Osmanlı Padişahları PDF indirme linki var mı? Osmanlı Padişahları kitabının yazarı Yavuz Bahadıroğlu kimdir? İşte Osmanlı Padişahları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Yavuz Bahadıroğlu

Yayın Evi: Venedik Yayıncılık

İSBN: 9789757016939

Sayfa Sayısı: 224

Osmanlı Padişahları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Osmanlı İmparatorluğu en geniş zamanında üç kıtaya yayılmış,İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, Akdeniz'i İmparatorluğunun sınırları içerisinde bir göl haline getirmiştir. İstanbul'un fethi bazı tarihçilere göre Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur.

623 yıl süren Osmanlı tarihi boyunca 36 padişah gelmiş ve 3 kıtada çınar ağacı gibi kök salmış olan Osmanlı Devleti bir Cihan İmparatorluğu olmuştu. 6 asır boyunca dünyaya hükmetmiş olanOsmanlı, İlahi ve yüce değerlerden ilham alarak, gittiği yerlere adalet, şefkat ve medeniyet götürmüş, insanlığı ön planda tutarak dünyayı aydınlatmıştı.

Osmanlı'nın mirası olan topraklarda onun eserleriyle yaşayan bugünün nesli, Osmanlı Tarihi hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olamamaktadır. "Cihan Sultanları" isimli eser, insanımızın kendi şanlı tarihini biraz olsun öğrenmelerine katkı sağlamak amacı ile hazırlanmıştır.

Osmanlı Padişahları Alıntıları - Sözleri

  • Ertuğrul Gazi'nin Osman beye vasiyeti "ᴏɢ̆ᴜʟᴄᴜᴍ!şᴇʏʜ Eᴅᴇʙᴀʟɪ ʙᴏʏᴜɴ (ᴀşɪʀᴇᴛɪɴ)ışıɢ̆ı ᴠᴇ ʏᴜ̈ʀᴇɢ̆ɪᴅɪʀ... Tᴇʀᴀᴢɪsɪ ɪɴᴄᴇ ᴛᴀʀᴛᴀʀ, ᴅɪʀʜᴇᴍ şᴀşᴍᴀᴢ... Bᴜ ʏᴜ̈ᴢᴅᴇɴ ʙᴇɴɪ ᴋıʀ, Şᴇʏʜɪ ᴋıʀᴍᴀ! Bᴀɴᴀ ᴋᴀʀşı ɢᴇʟ, ᴏɴᴀ ᴋᴀʀşı ɢᴇʟᴍᴇ! Bᴀɴᴀ ᴋᴀʀşı ɢᴇʟɪʀsᴇɴ ᴜ̈ᴢᴜ̈ʟᴜ̈ʀᴜ̈ᴍ ᴀᴍᴀ ᴏɴᴀ ᴋᴀʀşı ɢᴇʟɪʀsᴇɴ ɢᴏ̈ᴢʟᴇʀɪᴍ sᴀɴᴀ ʙɪʀ ᴅᴀʜᴀ ʙᴀᴋᴍᴀᴢ ᴏʟᴜʀ, ʙᴀᴋsᴀ ᴅᴀ ɢᴏ̈ʀᴍᴇᴢ ᴏʟᴜʀ ... Sᴏ̈ᴢᴜ̈ᴍ Eʙᴀᴅɪʏɪ ᴋᴏʀᴜᴍᴀᴋ ɪᴄ̧ɪɴ ᴅᴇɢ̆ɪʟ, sᴇɴɪ ᴋᴏʀᴜᴍᴀᴋ ɪᴄ̧ɪɴᴅɪʀ! Oɢ̆ᴜʟᴄᴜɢ̆ᴜᴍ, ʙᴜ ᴅᴇᴅɪᴋʟᴇʀɪᴍɪ ᴠᴀsɪʏᴇᴛɪᴍ sᴀʏ, ᴏɴᴀ ɢᴏ̈ʀᴇ ᴜʏ."
  • Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet ister, kahve bahane
  • Kanuni Sultan Süleyman'ın sevgili eşi Hürrem genelde tarihçilerimiz tarafından lanetlenmekle birlikte müthiş bir hayır eseri tutkunudur. Buna rağmen lanetlenmesinin sebebi, "Elinin hamuruyla" erkek işine karışması, oğlunu (II.Selim) hayatta tutmanın tek yolu olan padişahlığa oğlunu getirmeye çalışmasıdır. Çünkü Osmanlı töresine göre Selim ya Padişah olacak, ya da ölüm şerbetini içecektir. Bunun başka çaresi yoktur... Hürrem Sultan bunu dikkate alarak, oğlunun öldürülmemesi için çabalamıştır. Oğlunu hayatta tutmaya çalıştığı için hangi anne suçlanabilir? Ama Hürrem insafsızca suçlanmış, Kanuni'yi etkilediği için “kötü kadın" ilan edilmiştir. Oysa her kadın kocasını etkilemeye çalışır. Kuşkusuz o da etkilemeye çalışmıştır. Bunun için onu suçlamak yerine anlamaya çalışmak lazımdır. Eğer ortada bir suç, ya da günah varsa, bunun sorumlusu Hürrem Sultan'dan ziyade, hüküm mevkiinde olan Kanuni'dir. Sanırım tarihleri erkek kalemler yazdığı için Kanuni'yi beraat ettirmekte, Hürrem Sultan'ı ise ipe çekmektedirler. Oysa Hürrem Sultan uhrevi endişeler taşıyan bir annedir. Aynı zamanda bir hayır eseri tutkunudur. Mimar Sinan'a cami, medrese, şifahane, hamam, kervansaray ve su tesislerini de içeren Haseki Külliyesi'ni o yaptırmıştır. Ayasofya'nın karşısındaki Çifte Hamam da bir Hürrem Sultan hayrıdır. Manisa ve Haseki Darüşşifaları ise onun adına kurulmuştur.
  • Sohbet, devlet doğurdu: Sohbeti kaybedince devleti de kaybettik! ( Korkarım, aile içi suskunluğumuzdan doğan boşluğa yerleşen televizyon alışkanlığı, git gide tüm benliğimizi saracak ve bu yüzden aileyi de kaybedeceğiz!)
  • Gönül ne kahve ister ne kahvehane. Gönül sohbet ister, kahve bahane.
  • Sohbet, devlet doğurdu: Sohbeti kaybedince devleti de kaybettik! ( Korkarım, aile içi suskunluğumuzdan doğan boşluğa yerleşen televizyon alışkanlığı, git gide tüm benliğimizi saracak ve bu yüzden aileyi de kaybedeceğiz!)
  • Elbette hedefini bilen ve hedefine koşan başarılı olur.
  • Osman Bey kendisinden sonra gelecek padişahların da terkibi ve sentezidir!
  • Sohbet, eğitimdir. "Osmanlı mucizesi" ni inşa eden olgunun da temelidir.
  • Tabii ki Sultan Vahideddin "hain" değildi... Çünkü Mustafa Kemal'e para ve gemi vererek Anadolu'ya çıkmasını o sağladı... Sürgünde yoklukla cebelleşirken bile Atatürk ve Cum huriyet aleyhine tek kelime etmedi, edenleri de huzurun dan kovdu... Sürgüne giderken hazineden istediğini alabilecek durumda olmasına rağmen, hakkı olmayan tek kuruşa el uzatmadı, hatta okumak için aldığı kıymetli kitapları bile makbuz mukabili iade ettikten sonra vatandan ayrıldı... Son nefesini verinceye kadar vatanla irtibatını sürdürdü. Seveni çoktu; isteseydi bir isyan başlatabilir, genç cumhuriyeti en azından zor durumda bırakabilirdi. İngilizlerin bu konuda el altından teşvikleri bile olmuştu; ama kışkırtmalara kapılmadı. Vatanının selameti, cumhuriyetin muvaffakiyeti için dua etmekle yetindi... Vatandan ayrıldığı zaman padişahlığı kaybetse bile “halife" kimliğini koruyordu. İsteseydi İslam dünyasından her türlü yardımı alabilirdi. İstemedi, tenezzül etmedi; "halife" sıfatını bile kullanmadı. Karar, siyasetçiler tarafından değil, sadece mahkemeler tarafından verilirse geçerlidir. Sultan Vahdeddin'in "hain" kararı vermiş tek bir mahkeme yoktur. O şartlarda başka nasıl “vatansever" olunur?
  • "Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet ister, kahve bahane."
  • Ey oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
  • "Ey oğul!Sabretmesini bil,vaktinden önce çiçek açmaz; Şunu da unutma:İnsanı yaşat ki,devlet yaşasın!"
  • Nazarımda o "ifrat" ile "tefrit" arasında kalmış, talihsiz bir Padişahtır... Bir tarafta ona "Ulu Hakan" derken bir tarafta "kan dökücü" anlamında "Kızıl Sultan" denmiş; "Diktatör Padişah/Şefkatli Sultan" "Cennetmekân /Katil Han" gibi zıtlıklarla tanımlanmıştır. Yeryüzünde bu kadar uç, bir birine bu kadar zıt ifadelerle anılan başka bir hükümdar var mı bilmiyorum? Kısacası söylemek gerekirse, Sultan ll. Abdülhamid'i kendi gerçeğinden kopardık: Sağcımız, solcumuz, dindarımız, laikimizle Sultan Abdülhamid'i kendi gerçeğinden koparmak suretiyle aslında hem ona hem de tarihe zulmediyoruz.
  • Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet ister, kahve bahane.

Osmanlı Padişahları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitap Sonuna Kadar Okudum Çok Basit Geldi. Yüzeysel Anlatılmış. Kitabın Sonuna Doğru Özellikle 2. Abdulhamit Detaylıca Anlatılmış Ama Hiç Bir Zaman Kaybettiği Topraklardan Bahsedilmemiş İttihad Terakkki’cileri Hain Gibi Göstermiş (Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa) Vahdettin Bölümünde İse Mustafa Kemal’i Samsun’a onun gönderdiği Her türlü desteği verdiği gibi Yalan yanlış bir çok bilgi var. Kitabın yazarının kim olduğunu daha sonra öğrendim Yeni akit gazetesinde Mustafa Kemal’i kötüleyen kişidir. Yandaş, çakma, tarihçi Kitaba Verdiğim para için çok pişmanım. Kitaplığımda yeri yoktur. (Abdullah Atagün)

Fena değil diyebileceğim bir kitap. Osmanlı Devleti'nin sırayla bütün padişahları hakkında anne, baba, doğum, ölüm, devrinde yaşayan ve ölen alimler, çocuk bilgileri, devrinde yaşanan önemli olaylar hakkında bilgi verilmiş. Gerçi çoğunu biliyordum zaten ama yine de yeni şeyler öğrenmek güzel. (Serdar Poirot)

Hobi amaçlı osmanlı tarihi ile ilgilenen insanlar için tavsiye edebilirim.Kitap 36 Osmanlı padişahın kendi döneminde başından geçen siyasi olayları yüzeysel olarak anlatıyor.Çok basit bir kitap ama tavsiye ederim. (Oguzhan Cinbat)

Osmanlı Padişahları PDF indirme linki var mı?

Yavuz Bahadıroğlu - Osmanlı Padişahları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Osmanlı Padişahları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yavuz Bahadıroğlu Kimdir?

Yavuz Bahadıroğlu; yazar, tarihçi, gazeteci, radyo programcısıdır. Gerçek adı Niyazi Birinci'dir. Evli ve üç çocuk babasıdır.

1971′de İstanbul'da gazeteciliğe başladı. Muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikaye yayınlandı. Aynı dönemde bir gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle iki köşe yazısı yazdı.

Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı "Sunguroğlu" ve ardından yazdığı "Buhara Yanıyor" romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı'nın çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır, bunlardan biri "Biz Osmanlıyız".

Yavuz Bahadıroğlu; roman, çocuk kitapları, hikaye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı.

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden yazarın cenazesi Eyüp Sultan Camisi'ndeki hazireye defnedildi.

Yavuz Bahadıroğlu Kitapları - Eserleri

  • Merhaba Söğüt
  • Biz Osmanlıyız
  • Buhara Yanıyor
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Muhteşem Süleyman
  • Elveda Buhara
  • Yavuz Sultan Selim
  • Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı
  • Kayıtdışı Tarihimiz
  • Endülüs'e Veda
  • Sunguroğlu 1
  • Şirpençe
  • Mimar Sinan
  • Selahaddin Eyyubi
  • Kanunî Sultan Süleyman
  • Sunguroğlu 2
  • Osmanlı Padişahları
  • Çaka Bey
  • Osman Gazi
  • Mısır'a Doğru
  • Sunguroğlu 3
  • Osmanlı'da Derin Devlet ve II. Abdülhamit
  • Şehzade Selim
  • Kırım Kan Ağlıyor
  • Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi
  • Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler
  • Bir Devrin Bittiği Yer Çanakkale
  • IV. Murad 1
  • Orhan Gazi
  • Yakın Tarihimizin Sır Perdesi
  • Tarihimizden Yaşanmış Öyküler
  • Sahipsiz Saltanat
  • Osmanlı'da Şehzade Katli
  • Yıldırım Bayezid
  • Tarihin Arka Sokakları
  • Resimli Osmanlı Tarihi
  • Turgut Alp
  • IV. Murad 2
  • Çelebi Mehmed
  • Birinci Murad
  • Tarihimizin Gizli Odaları
  • Padişahların Akıl Hocaları
  • İnancın Zaferi Çanakkale
  • Sel
  • Harem
  • Cem Sultan 1
  • Yolbaşı
  • Çalınan Hazine
  • Kaçırılan Prenses
  • Kirazlı Mescid Sokağı
  • Binatlı
  • Gemide İsyan
  • Mavi Yıldız
  • Cengaver
  • Kemalist Yalanlar
  • II. Murad
  • Kara Şövalye
  • Zindanda Şahlanış
  • Ayet Ayet İnsan
  • Baskın
  • Hanedan Sarayın Sırları
  • Topal Kasırga
  • Kaybolan Elçiler
  • Barla'da Diriliş
  • Ağalar Saltanatı
  • Din Ve Laiklik
  • Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han
  • Keşmekeş
  • Tuzak
  • Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine
  • Cem Sultan 2
  • Köprübaşı
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • Gülü Arayan Adam
  • Yaşam Bir Avuç Gül Bir Tutam Diken
  • Boşlukta Yürümek
  • Kumpas Tarihi
  • Cihan Sultanları
  • Ayet Ayet Hayat
  • Adil Olan Kazanır
  • Yürek Seferi
  • Hayatı Aşkla Yaşamak
  • Sunguroğlu
  • Erdem Hikayeleri : Çalışkanlık İçeri Tembellik Dışarı
  • Çanakkale Kıyameti
  • Dürüst Ol Ki Mutlu Olasın
  • Dağlı
  • Kafkas Kartalı Şeyh Şamil
  • Osmanlı'nın Büyüme Sırları
  • Osmanlı'da Çocuk Eğitimi
  • Avukat Bekir Berk
  • Muhteşem II. Abdülhamit Han
  • Kudretli Sultan II. Abdülhamid Han
  • Osmanlı'nın Yükselişi
  • Tarih Cesaretle Yazılır
  • Doktor Olacağım
  • Hayata Dair Öyküler
  • Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han
  • 40 Geceye 40 Masal
  • Canım Peygamberim
  • Vatanını Kim Sevmez Ki!
  • Köy Çocuğu
  • Var mı Arkadaşlık Gibisi ?
  • Vatan İçin
  • Hayat Yardımlaşınca Güzel
  • Yakın Tarihin Kara Kutusu
  • Canavar Robot
  • Şehzade Murat
  • Anılarımdaki Türkiye: Yavuz Bahadıroğlu
  • İki Kardeş
  • Çevre Bize Emanet
  • Muhteşem Fatih Sultan Mehmet
  • Eşim Çocuğum Ve Ben
  • Can'ın Hatıra Defteri
  • Zebun
  • Hayata Dilekçe
  • Heyecanlı Yolculuk
  • Üç Kaçak Yolcu
  • Bizim Can
  • Yaramaz Ayı Zirzop
  • Karıncalar Savaşı
  • Sevgi Ne Güzel Şey / Erdem Hikayeleri
  • Muhteşem Hanedan Osmanlı
  • Yetim Çocuk
  • Küçük Kahraman
  • Sular Altında Bir Ülke
  • Kim Demiş Fedakarlık Zor Diye?
  • Dayanışma En Büyük Güçtür / Erdem Hikayeleri
  • Dindarların Para ve İktidarla İmtihanı
  • Tuhaf Çocuk
  • Haram Yemenin Sonu
  • Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi
  • Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları
  • Tarihin Mayın Tarlası
  • Fedakar Annem
  • Diriliş
  • Sunguroğlu
  • Babalar Eve Dönsün
  • Sunguroğlu
  • Büyük Bir Milletin Direniş Destanı Çanakkale
  • Sunguroğlu
  • Alaycı Alabalık
  • Akvaryum Güzeli
  • Kedi Olan Köpek
  • Küçük Çoban
  • Son Süvari Yavuz Sultan Selim Han
  • Kelepçe
  • Sabırsız Tavşan
  • Kurnaz Tilki
  • Gıdı Gıdı Masallar
  • Ben Çanakkale
  • Mecburen Atatürkçü
  • Uyanık Geyik
  • Kardeş Böcekler
  • Karınca Birliği
  • Bici Bici Masallar
  • Bu Gidiş Nereye
  • Ördek Vakvaka
  • Uzay Çocuğu
  • Yavru Pelikan
  • Kararlı Balıklar
  • Fare ile Fil
  • Akıllı Kaplumbağa
  • Kötü Huylu Karga
  • Yavru Kuşlar
  • Oruç Tuttum Sevinçten Uçtum
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • Çocuğun Ramazanı
  • Dertli Alp Keçisi
  • Alican ile Ercan
  • Çıtır Çıtır Masallar
  • Saf Kuzucuk
  • Uzaklar Yakındır - Merhaba Söğüt
  • II. Abdulhamit
  • Sosyalizm Bitti Laiklik Alır Mıydınız?
  • Kara Mürsel Alp
  • Çizgili Zürafalar
  • Şirin Kedi
  • Resimli Osmanlı Tarihi
  • Masal Masal Hoppala
  • Teşekkür Ederim Allah'ım
  • Bizi Kimler Dinliyor
  • Çamurdan Meyve Olur mu?
  • Zikir Fikir Şükür
  • Canavar Robot
  • Tavşancık ve Gökyüzü
  • Suçlu Biziz
  • Fatih Sultan Mehmed

Yavuz Bahadıroğlu Alıntıları - Sözleri

  • Şövalyeler,vaktiyle yaptıklarını düşündüler.Ellerine geçen Müslüman esiri ya ölünceye kadar çalıştırır yahut kollarından ve bacaklarından duvara asarlardı.Buna rağmen Müslümanların halifesi onları teselli ediyordu.Kendilerini tutamayarak ayaklarına kapandılar. (Resimli Osmanlı Tarihi)
  • "Gemiler yanıyor" dediler."Bırakın yansın" diye cevap verdi, "onların küllerinin arasından umutlarım yeşeriyor." "Artık gemilerimiz yok.Geri dönüş umudumuz yandı, kül oldu.Geriye iki ihtimal kalıyor: Ya yüzerek vatana dönmeyi deneyeceksiniz ya da düşmanı yenerek buraları kendinize vatan yapacaksınız. Kararınızı verin!" (Padişahların Akıl Hocaları)
  • Herkes ancak ufku kadar vardır. (Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi)
  • 80 yıl + 8 yıl (Yavuz Sultan Selim)
  • Bugün Filistin'de olup bitenlerin ışığında Padişah-ı Cihan'ın 1895'te söylediği şu sözlere kulak vermek gerekir: ''Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.'' (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
  • "Kendime bir dünya kurdum kendimce." (Buhara Yanıyor)
  • Biz kula kul olmak için yaratılmış insanlar değiliz...bunun taklidi bile zor gelir bize.Kulluğun en güzeli Allah’a yapılır çünkü. (Sunguroğlu 3)
  • " Ben de " diye geçirdim içimden, " Osmanlı' yı ben de arıyorum ! " (Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine)
  • Ha bir de azınlıklardan varlık vergisi adı altında alınan Türk olarak doğmama vergisi vardır ki, ne insafa, ne de vicdana sığar. (Yakın Tarihimizin Sır Perdesi)
  • Hayat biraz hayalden,biraz gerçekten ve alabildiğine ümitten ibaretti. (IV. Murad 2)
  • Düşmanlarımız aciz kaldığı müddetçe itaat gösterirler, ama zayıflık zuhur ettiği an öç almaya çalışırlar. (Kumpas Tarihi)
  • “Dünya geçici bir zaman İçin öldü. Ağaçlar yaprak döktü, çiçekler, otlar kurudu. Sonra yeniden yeşerecek. Toprak altında kalan küçücük zerrelerden tekrar hayat bulup filizlenecekler. Etraf tekrar yeşerip, tekrar çiçeklenecek.” “Ba’su ba’del mevt sırrı. İşte tecelli. Bu hâli senelerce temaşa edip de, öldükten sonra dirilmeye inanmamak İçin deli olmak lazım.” (Sunguroğlu)
  • 600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca beşi on dördüncü, sekizi on beşinci, kırk ikisi on altıncı, beşi on yedinci ve biri de on sekizinci asırda olmak üzere toplam 61 şehzade katledilmiştir. Bunlardan 22 tanesi bilfiil isyan ettiği için öldürülmüştür. Diğerleri de ekseriya Fatih Kanunnamesi'ni takib eden 150 yıl içinde katledilmiştir. 1603 yılında padişah olan Sultan I. Ahmed kardeşlerini öldürmeye lüzum görmedi ve 1617'de vefatından sonra, oğulları bulunduğu halde, bunlar yaşça küçük olduğundan kardeşi Sultan 1. Mustafa tahta geçti. Böylece ilk defa bir padişahın yerine oğlu değil, kardeşi geçiyordu. Osmanlılarda şehzade katli meselesini doğru anlayıp değerlendirebilmek için öncelikle İslâm-Osmanlı hukuku ve siyaset geleneğini bilmeye ihtiyaç var... Çünkü hâdisenin tarihî, siyasî ve hukukî sebepleri bulunmaktadır. Nitekim hayattaki hemen her şehzade arkasına düşman devletlerin de desteğini alarak ayaklanmış, binlerce insan ölmüş, ülke harap, millet perişan olmuştu. Osmanlıların, gerek önce ve gerekse kendi devirlerinde yaşanan tecrübelerden ders alarak, bu böyle bir sonuç doğmaması için bizzat aile mensuplarını feda etmekten başka çareleri yoktu. Bu çerçevede, Fatih Sultan Mehmed, Kanunnamesinde, şehzade katlini düzenleyen bir hüküm koymuştur. “Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür” mealindeki Kur'ân-ı Kerim ayeti ve gerektiğinde umumî menfaat için hususî menfaatin haleldar edilebileceğine dair şer'i prensip, şehzade katlinin hukukî mesnedi olmuş; İslâm hukukçularının ekserisinin bu müesseseye cevaz verdikleri, Kanunname'de açıkça ifade edilmiştir. Böylece alınan tedbirlerle Osmanlılarda ne eski Türk devletlerinde olduğu gibi ülke parçalanmış ve ne de Avrupa'daki gibi "veraset savaşları" yaşanmıştır. Bu da, devleti altı yüz yılı aşkın bir zaman ayakta tutan sebeplerden biridir. Oysa Yıldırım Bâyezid, kardeşi Yakup Bey'in “tahtını tabuta” çevirmeseydi, devlet param parça olmaz mıydı? Fatih, kardeşini sağ bıraksaydı, kardeşi zaman içinde isyan çıkartmaz mıydı (çünkü hep böyle gelişti), bu isyan sebebiyle acaba İstanbul fethi aksamaz mıydı? Sultan II. Bâyezid, Cem Sultan'ın teklifini kabul edip devleti kardeşiyle bölüşseydi Yavuz ortaya çıkabilir, "Halife" olabilir miydi? Ve Yavuz, üzerlerine gelen kardeşleri Ahmed ve Korkud'u bağışlasaydı, toparlanır toparlanmaz birleşip yeniden saldırmazlar mıydı? Bu da Yavuz Padişah'ın en büyük ideali olan “İttihad-ı İslâmı --Müslümanların Birliğini- gerçekleştirmesini engellemez miydi? Bunların üzerinde kafa yormadan, şartları hiç nazara almadan, o günlerin devlet telakkisini anlamaya çalışmadan masa başında hüküm vermek insafsızlıktır... (Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han)
  • Düşüncelerinden bir çekişte kopardı kendini, gökyüzüne baktı.. (Boşlukta Yürümek)
  • Millî Mücadele (bazıları buna ‘İstiklâl Savaşı' diyor, ancak istiklalini kaybetmemiş bir ülkenin ‘İstiklâl Savaşı' yapması mümkün değil) ve Lozan... Galip mi, mağlup mu oturduğumuz belirsiz Lozan masası... “Misak-ı Milli” yemininin bozulması, Batı Trakya, Ortadoğu, Filistin, Ege Adaları, Musul ve Kerkük'ün elden çıkması... Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet'in ilanı ve halifeliğin “ilga”sı... Ve tuhaf bir tesadüf, Türkiye parlamentosu hilafeti kaldırmadan, İngiliz parlamentosu Lozan Antlaşması’nı çeşitli bahaneler öne sürerek imzalamadı. Antlaşma hilafet kaldırıldıktan kısa bir süre sonra imzalandı. Gerçekten de tuhaf bir tesadüf! Süreç içinde İsrail kuruldu, Balkanlar'daki topraklar elden çıktı, Arap âlemi param parça edildi, petrol yataklarına el konuldu. Böylece İngiltere ve müttefikleri ilk büyük hedeflerine ulaşmış oluyorlardı. Sıra en büyük hedefi vurmaya gelmişti. Müslümanların rahatça sömürülebilmesi için, bir türlü kontrol edemedikleri hilafetin artık kökünün kazınması gerekiyordu. (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
  • "Annemin öğüdü de kendisiyle beraber öldu. Artık yolumu kendim çizeceğim (Var mı Arkadaşlık Gibisi ?)
  • İşte bu “tolerans mantığı”dır! Fatih Sultan Mehmet kılıcıyla değil, “tolerans mantığı”yla Orta Çağ’ın katı kalıplarını kırmış, hayatı yeni bir çağla tanıştırmıştır. (Tarihin Arka Sokakları)
  • "Yok Lagan. Biliyorsun ki, biz kalbimizi de vücudumuzu da din ve millet yoluna adadık. Başka sevgiye yer yok." (Sunguroğlu 3)
  • Sunguroğlu diz vurup Beyi selamladıktan sonra çıktı. Köse Yusuf'u tavukları yemlerken buldu. (Kara Şövalye)
  • “Küllü nefsin zâikatülmevt” âyeti kerimesini hatırladı. “Elbette ki her nefis sahibi mutlaka ölecektir.” diye düşündü. <> (Sunguroğlu 2)