Ötediyar - Tahereh Mafi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ötediyar kimin eseri? Ötediyar kitabının yazarı kimdir? Ötediyar konusu ve anafikri nedir? Ötediyar kitabı ne anlatıyor? Ötediyar PDF indirme linki var mı? Ötediyar kitabının yazarı Tahereh Mafi kimdir? İşte Ötediyar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Tahereh Mafi
Çevirmen: Selim Yeniçeri
Orijinal Adı: Furthermore (Furthermore #1)
Yayın Evi: Yabancı Yayınları
İSBN: 9786052177396
Sayfa Sayısı: 312
Ötediyar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Renk ve sihirle dolup taşan bir dünyada Alice’in soluk teni ve süt beyazı saçları dışlanmasına sebep oluyordu çünkü Ferenorman’ın sakinleri için renk ve sihir aynı şeydi. Alice için ise önemli “olan” üç şey vardı: kızı ortadan kaybolsa umursamayacak olan annesi, sahip olmadığı renk ve sihir, bir de kızını daima sevmiş olan babası. Fakat babası yanına bir cetvel dışında hiçbir şey almadan ortadan kaybolalı üç sene olmuştu ve Alice onu bulmakta ve sihirli güçlerinin varlığını kanıtlamakta kararlıydı. Ne yazık ki bu hiç de kolay olmayacaktı. Bunları başarmak için efsanevi ve tehlikeli Ötediyar’a gitmesi gerekiyordu. Ancak orada hiçbir şey göründüğü gibi değildi ve Alice eve dönüş yolunu bir daha hiç bulamayabilirdi...
“Tahereh Mafi bir kelime ustası ve Ötediyar olup olabilecek en sihirli tablo. Renk, yürek ve insanlıkla dolup taşıyor. Bu başyapıtın içinde sonsuza kadar kalmak istedim.”
—Marie Lu, Warcross ve Genç Elitler serisinin New York Times çoksatan yazarı-
“Büyüleyici güzellik ve tepetaklak eden macerayla dolu bir roman. Akla Oz Büyücüsü’nü bile getiriyor. Arkadaşlık, aile ve kendiyle barışık olmak... Romanı asıl güzel kılan Mafi’nin yarattığı dünya.”
—New York Times Book Review-
“Tahereh Mafi’nin Ötediyar’ı şaşkınlık verici, duyusal olduğu kadar yalayıp yutması da bir o kadar leziz bir fantastik roman.”
—Shelf Awareness, starred review-
“Akıcı, komik ve inanılmaz yaratıcı bir hikâye.”
—Publishers Weekly, starred review-
“Zengin, göz alıcı ve zekice kaleme alınmış bir roman.”
—Kirkus, starred review-
Ötediyar Alıntıları - Sözleri
- Birbirimize tutunmazsak sonsuza dek kayboluruz.
- Uzun süre iyileştirilmeyen kırık bir kalbin sonunda duracağını bilmiyordu.
- "Gerçekten bilmiyorum," dedi, kısık sesle. Uzaklara baktı. "Ancak bilebilecek zihinlerimiz olduğu sürece, bilmemek sadece geçicidir. Bir yolunu bulacağız."
- "güzellik büyük bir mutluluk getirmişti ancak hüzün de oradaydı; hüznün nedeni, bu görkeme tanıklık edecek kimsenin olmamasıydı."
- “Evvel zaman içinde bir kız çocuğu dünyaya gelmişti… Evvel zaman içinde bir kız unutulmuştu.”
- Uzun süre iyileştirilmeyen kırık bir kalbin sonunda duracağını bilmiyordu.
- Korkmak terbiyeli davranmayı unutmayı haklı çıkarır. Korkuyorsan asla nazik olmak zorunda değilsin.
- Kişinin kendisi için savaşmasındansa başkası için savaşması çok daha kolaydı.
- "Yaratılabilecek en az ilginç şey olmasına rağmen insanlar hep bir mantık bulmaya çalışmakla meşgul."
- “Zaman çok yanıltıcı bir şey. Hiç bitmeyecekmiş gibi görünür.”
- "Yağmur durmuş, güneş ortaya çıkmıştı ve her şeyin üzerinde yüzlerce gökkuşağı oluşmuş, dünyaya sanki başka bir evrenmiş gibi bir hava katmıştı. Alice bu güzelliği fazlasıyla zalimce buldu."
- "sevgi onu korkusuz kılıyordu ve bu tuhaf değil miydi? kişinin kendisi için savaşmasındansa başkası için savaşması çok daha kolaydı."
- "farklı olmanın daima zor olacağını biliyordu; insanların o dar görüşlülüğünü veya hayattaki eşitsizlikleri aşmasını sağlayacak bir sihrin bulunmadığını biliyordu."
- ... umut sahip olduğu tek şeydi ve iki eli kumda olsa ona sımsıkı tutunmaya devam edecekti.
Ötediyar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ötediyar, rengarenk kapağı ile ilk gördüğüm andan beri merak ettiğim bir kitaptı. Kitabı okurken ara ara kapağa bakıp zihnimde canlandırdıklarımla kıyasladım ve kapaktaki çizimler düşündüklerimle oldukça örtüşüyordu. Kitap, Alice ve Oliver'ın macerasını anlatıyor. Bir gün Alice'in çok sevdiği babası ortadan kayboluyor. Oliver ise Alice'e babasının yerini bildiğini ve beraber onu araması gerektiğini söyleyince, ikili kendini bir başka dünyada, Ötediyar'da buluyor. Yazar olayları masalsı bir dil ile anlatmış, arada anlatıcı söze giriyor mesela. Çoğu kişinin aksine ben buna hemen alıştım, hatta hoşuma gitti. Sadece Oliver'ın "Ben her şeyi biliyorum." tavırlarına ve bildiklerini Alice'e anlatmamasına bazen sinirlendim ancak bir süre sonra o hali gitti zaten. Ötediyar'a girmeden önce mantığınızı bir kenara bırakmanız gerekiyor. Ben okurken yazarın hayal gücüne hayret ettim ve kendi hayal gücümün sınırlarının zorlandığını hissettim yer yer. Sanırım hayatımda ilk kez böyle bir kitap okudum. Aşırı bayıldım, mükemmeldi diyemem, sevmedim hiç diyemem. Ama kesinlikle farklı ve tatlı bir kitaptı diyebilirim. Okurken eğleneceğinize eminim. İyi okumalar (carmensbookss)
Şimdi ben Ötediyar ile Kışkent'i birbirinin devamı hikayeler sanıyordum, bu yüzden bu kitapta olayların çözülmemesine bir şekilde ucu açık ya da kötü bitmesine çok hazırdım. Ancak tam tersi oldu, öyle kendi kendine tamamlanıp güzelce bağlandı ki her şey, öyle mutlu bir sonla bitti ki kitap kendimi ağlarken buldum... Çok güzeldi çok! Çoğu fantastik kitaptaki karakterlerin aksine Alice ve Oliver'ın yaşlarına uygun hareket ettiklerini düşünüyorum. Alice'in özellikle ailesi hakkındaki düşüncelerini okurken defalarca "Ah, bu kesinlikle bir çocuk" diye düşündüm ve açıkçası kitap hakkında en sevdiğim şeylerden biri bu oldu. Oliver'ın gösterdiği karakter gelişimine bayıldım ve bu Ötediyar macerasının ikisini de iyiye doğru büyüttüğünden eminim. Arkadaşlıkları ikisini de iyi olmaya itecek kadar güçlü, bunun yeşerişini okumak keyifliydi. Kitabın yazım tarzına ise bayıldım. Aşırı akıcıydı ve sonuna kadar, ciddiyim son on sayfaya kadar, sizi merakta bırakmayı başaran bir kitaptı. Hep kendinizi sıradaki sayfada, sıradaki bölümde ne olacağını tahmin etmeye çalışırken buluyorsunuz. Sorularınıza aldığınız cevaplar da tatmin eder cinsten oluyor. Yazım hakkında sevdiğim sevdiğim bir diğer şey ise hikayenin geçtiği evrenin tanıtım şekliydi. Bir sürü şey aynı anda oluyordu ama asla fazla bilgi aktarımı falan yoktu. Olayın geçtiği yerler, o yerlerin işleyişi vesaire o kadar anlaşılabilir bir şekilde ve de yeri geldikçe aktarılmıştı ki asla kendimi gereksiz bilgi altında eziliyor ya da hiçbir şey anlamıyormuş gibi hissetmedim. Son olarak anlatıcının arada durup bir şeyler söylemesi ve yorum yapması en sevdiğim kısımlardı, çok güldüm. Hele bölüm başlıkları !! Gördüğüm en komik bazı bölüm başlıklarına sahipti hele birinde gül gül öldüm lol BURADAN SONRASI SPOILER Kitapta bu kadar ağlamamın başka bir sebebinin Alice'in annesinin onu uzun bir aradan sonra tekrar görünce verdiği tepki olduğunu düşünüyorum. Alice azar işitmeye, bağırılmaya hazırdı ve öyle bir anlatıyordu ki ben de aynısına hazırdım. Ama annesinin yere çöküp ağlayarak Alice'e sarılması ve özür dilemesi... Bütün kitabı Alice'e nasıl davrandığını bilerek geçirdikten sonra bunu gerçekten beklemiyordum ve annesi ile birlikte ben de ağladım. Sevgi bazen kendini çok farklı gösteriyor, bazen sevdiklerimizi gerçekten sevmemizi bile engelliyor ve sonunda Alice ile annesinin ilişkisinin düzeleceğini biliyor olmak beni çok mutlu etti... SPOILER BİTTİ Öyle yani, okuduğum için çok mutluyum herkese de okumasını tavsiye ederim. Gerçekten iyi yazılmış tek solukta okunabilecek bir macera arıyorsanız o kitap bu kitap!! <3 (gökçe)
Kitabı okuduktan sonra bir inceleme yazmazsam olmaz dedim ve yazmaya karar verdim. İnternette çok fazla gördüğüm için merak ederek almıştım bu kitabı. İçeriği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Kitapların arkalarını ve içeriklerine dair bilgileri okumayı pek sevmem, hiç bilmeden okumak bana daha güzel geliyor. Bu kitabımız fantastik bir dünya sermiş önümüze. Okumaya ilk başladığım zaman açıkca söylemem gerekirse yazarın dilini hiç sevmedim. Çekemedi beni kitap. Normalde 1 günde okuyup bitireceğim bir kitap iken 3 günde bitirdim sanırım. Çünkü gerçekten ilk başlarda yazarın dili hiç hoşuma gitmedi ve adapte olamadım kitaba. Ama konusu güzeldi ve okumam gerek diye zorladım kendimi. Yaklaşık bi 70 sayfadan sonra yazarın diline alışır hale geldim ve olaylar hızlanıp, güzelleşince kitap sarmaya başladı. Öncelikle konusu sihir üzerine. Ferenorman adında bir köyümüz var kitabımızda. Gayet düzen içinde hayatını sürdüren, sihiri bile sadece ihtiyaç olarak kullanılan bir köy karşılıyor bizi. 12 yaşındaki Alice ana kahramanımız. Başına buyruk, özgür ruhlu bir kız kendisi. Babası henüz o 9 yaşındayken ortadan kaybolmuş ve bu kız bunun etkisiyle fazlasıyla üzülüp babasını bulma aşkıyla yanıp tutuşuyor. İlk başlarda kızın düşüncelerini, rutin hayatını anlatıyor yazar bize. Oliver ikinci kahramanımız. Alice'in nefret ettiği, okuldan onun yüzünden atıldığı bir çocuk kendisi. Bir anda Alice'in karşısına çıkıp ondan yardım istiyor. Ne yardımı istiyor diye sorarsak da, kitapta anlatılan bir Ferenorman geleneği olan Teslimiyet görevi için yardım istiyor. Teslimiyet adı verilen tören Ferenorman da 12 yaşına gelen her çocuğun kendilerinde olan sihir yeteneğini sergilemesi ve o yeteğine göre belli puan dereceleriyle kazanılan görevlerden oluşan bir gelenek. Oliver bunun için yardım istiyor fakat Alice kendi Teslimiyet görevi için bunu reddediyor. Tabi Oliver'dan nefret etmesi de başka bir sebep. Alice kendi asıl yeteneğini göstermeyip Teslimiyet'ten sıfır alıyor. Ayrıca belirtmeliyim ki Ferenorman sakinleri gayet renkli kişiler fakat Alice onlara aykırı olarak bembeyaz bir kız. Saçından tutun, ayaklarına kadar. Başarısız bir Teslimiyet geçiren Alice macera meraklısı olduğu için Oliver'ın teklifini kabul ediyor. Ayrıca belirtmeliyim ki Oliver'ın görevi Alice'in babasını bulmak. Bu uğurda yola çıkıp Ötediyar adlı bir yere gidiyorlar. İşte macera o zaman başlıyor. Ötediyar onların köyüne göre oldukça düzensiz bir yer. Sihiri zevk için kullanıyorlar, sihir olanakları az olduğu için köylerine gelen sihirli ziyaretçileri yiyorlar bile! Onların sihir güçlerini alabilmek adına yapıyorlar bunu. Oldukça korkunç bir durum. İşte bizim bu iki kahramanımız bu tehlikeli yerde Alice'in babasını bulmaya çalışıyor. Başlarına türlü türlü tehlikeli olay geliyor. Bir sürü macera yaşıyorlar, kaç kez ölümle yüz yüze geliyorlar ama bunca olayın ardından sonunda Alice'in babasını burada bulup kurtarıyorlar. Buraları kısa tuttum yoksa tüm kitabı anlatmam gerekirdi. Genel olarak konusu bu yönde olan kitap bence aşırı tatlı. Konusu oldukça güzel. Sadece sonu çok hızlı yazılmış gibi geldi bana. O kadar olaydan sonra daha ayrıntılı bir şekilde bitebilirdi. Genel anlamda sevdiğim bir kitap oldu. (Yüs)
Ötediyar PDF indirme linki var mı?
Tahereh Mafi - Ötediyar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ötediyar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Tahereh Mafi Kimdir?
Tahereh Mafi (1988 doğumlu) Connecticut'taki küçük bir kasabada dünyaya geldi .Ailenin en küçük çocuğu ve dört büyük kardeşi var.Mafi, Irvine, California'daki University High School'tan mezun oldu.Sekiz farklı dilde farklı düzeylerde yetkinliğe sahiptir.Üniversitede bir dönem boyunca yurtdışında İspanya'nın Barselona şehrinde öğrenim gördü.İlk romanı Shatter Me'yi yazmadan önce Mafi, bir kitabın nasıl yazıldığını daha iyi anlamak için beş el yazması yazdığını belirtti.
Mafi şu anda Santa Monica, California'da ikamet ediyor ve burada yazmaya devam ediyor. 2013'te yazar Ransom Riggs ile evlendi
Tahereh Mafi Kitapları - Eserleri
- Bana Dokunma
- Ötediyar
- Beni Bırakma
- Beni Yakma
- Kışkent
- İnan Bana
- Sonsuz İhtimaller Denizi
- Beni Kışkırtma
- Destroy Me
- Hayal Et Beni
- Fracture Me
- Reveal Me
- Shadow Me
- Believe Me
Tahereh Mafi Alıntıları - Sözleri
- I’d be lying if I didn’t say that, sometimes, it all feels impossible. (İnan Bana)
- Ben, hep hayalini kurduğum şeylerin tümüyüm. (Hayal Et Beni)
- "sevgi onu korkusuz kılıyordu ve bu tuhaf değil miydi? kişinin kendisi için savaşmasındansa başkası için savaşması çok daha kolaydı." (Ötediyar)
- "Onu öldürmeyeceğim." "İyi." Anderson silahı tekrar başıma doğrultuyor. "O zaman ben bunu yaparım. Warner "Vur onu," diyor, "vur da ben de senin kafatasından bir kurşun geçireyim." (Beni Bırakma)
- "farklı olmanın daima zor olacağını biliyordu; insanların o dar görüşlülüğünü veya hayattaki eşitsizlikleri aşmasını sağlayacak bir sihrin bulunmadığını biliyordu." (Ötediyar)
- Swallow the tears back often enough and they'll start feeling like acid dripping down your throat. (Destroy Me)
- "Nihayetinde ıstırap içindeki bir insan için en değerli olan, hediye ettiğin zamanındır ve şefkatindir." (Kışkent)
- Selam. Dünya. Beni unutacaksın. (Bana Dokunma)
- "Hala sorumu cevaplamadın. O zengin çocuğu neden bu kadar seviyorsun?" "Onun yanındayken kendimi seviyorum da ondan." (Beni Yakma)
- ... umut sahip olduğu tek şeydi ve iki eli kumda olsa ona sımsıkı tutunmaya devam edecekti. (Ötediyar)
- . Bazen korkunç insanların bile kendi karanlıklarından bir çıkış yolu aradıklarını hayal etmek delilik değil. ... (Beni Kışkırtma)
- “I want to be someone else somewhere else with something else to fill my mind.” (Destroy Me)
- “Beni affet,” diyorum fısıltıyla. “Şu an çok saçma geldiğinin farkındayım ama görmezden gelmek istemiyorum. Kalbini kırdığım için beni affet. Sana güvenmediğim için beni affet. Öfkemi senden çıkardım ve çok üzgünüm. Bencillik ettim, canını acıttım, çok ama çok üzgünüm.” O kadar uzun süre sessiz kalıyor ki artık dayanamıyorum. Nihayet konuştuğunda sesi duygu yoğunluğundan pürüzlü çıkıyor. “Aşkım affedecek hiçbir şey yok.” (Beni Kışkırtma)
- "Sen korkağın tekisin," diye fısıldıyor. "Benimle olmak istiyorsun ama ödün kopuyor bundan. Utanıyorsun. Benim gibi birini istediğin için utanç duyuyorsun. Değil mi?" Bakışlarını indiriyor, burnu benimkine sürtünüyor, dudaklarımız arasında milimetreler var. Dikkatimi odaklayarak hala ona kızgın olduğumu hatırlamaya çalışıyorum, neye kızdığım siliniyor sanki aklımdan, ağzı hemen yetişebileceğim yerde ve aradaki bu mesafeyi nasıl aşacağımı hayal etmekten kendimi alamıyorum. Yavaşça, "Beni istiyorsun," diyor, sırtımı okşayarak, "Ve bu seni öldürüyor." (Beni Yakma)
- Imagine me master of my own universe I am everything I ever dreamed of (Hayal Et Beni)
- Uzun süre iyileştirilmeyen kırık bir kalbin sonunda duracağını bilmiyordu. (Ötediyar)
- "Belki de nezaketi doğuran saflık değil, ıstıraptı. Belki de, diye düşündü, şefkati doğuran acıydı." (Kışkent)
- "İlerleyeceğim ya da öleceğim," diyorum. Warner yüksek sesle gülüyor. Ağlayacak sanki. "Babanı öldüreceğim," diyorum ona, "ve Yeniden Kuruluş'u yok edeceğim." Hala gülümsüyor. "Yapacağım bunu." "Biliyorum," diyor. "O halde neden sırıtıyorsun?" Yavaşça, "Sırıtmıyorum," diyor, "sadece merak ediyorum, yardımımı ister misin?" (Beni Yakma)
- “I’ve got issues with people leaving me behind." (İnan Bana)
- "Demek yanılmışım" Cümleyi sessizce, çok sessizce söylüyor "Beni istediğini düşünerek yanılmışım. Benimle olmak istediğini düşünerek" Parmakları omuzlarımı, kollarımı sıyırıyor, elleri bedenimin iki yanından aşağı kayıyor, bedenimin her santiminde geziniyor ve gerçek çıkıvermesin diye agzımı sıkı sıkı kapatıyorum ama beceremiyorum, beceremiyorum, beceremiyorum çünkü şu an bildigim tek gerçek aklımı kaybetmeme saniyeler kaldığı. "Bana bir şeyler söyle, aşkım" Çeneme yaslı dudakları fısıldıyor "Ben de mi körüm?" Ölecegim, gerçekten. "Senin soytarın olmayacağım!" Benden kopuyor. "Sana karşı hislerimle alay etmene izin vermeyeceğim! Beni vurma kararına saygı duyabilirim Juliette ama bunu yapman, bana yaptığın..." Güçlükle konuşuyor. Elini yüzünde gezdiriyor, sonra iki elini de çığlık atmak, bir şeyleri kırıp dökmek istermiş gibi bir halı var, gerçekten, cidden aklını kaçıracakmış gibi. Nihayet konuşuyor, sesi hırıltılı bir fısıltı. "Korkakça bu," diyor. "Senden çok daha iyisinı beklerdim." (Beni Bırakma)