Oyun Dürtüsü - Juli Zeh Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Oyun Dürtüsü kimin eseri? Oyun Dürtüsü kitabının yazarı kimdir? Oyun Dürtüsü konusu ve anafikri nedir? Oyun Dürtüsü kitabı ne anlatıyor? Oyun Dürtüsü PDF indirme linki var mı? Oyun Dürtüsü kitabının yazarı Juli Zeh kimdir? İşte Oyun Dürtüsü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Juli Zeh

Çevirmen: Itır Arda

Orijinal Adı: Spieltrieb

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753426107

Sayfa Sayısı: 480

Oyun Dürtüsü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kartallar ve Melekler ile tanıdığımız Juli Zeh bu romanında Bonn’da bir özel okulda birbiriyle karşılaşan iki sıradışı öğrencinin, fikirlerin, ideo-lojilerin, dinlerin, barışa inancın, insan haklarının ve demokrasinin yerine pragmatizmi koymuş olan Ada ile Alev’in öyküsünü anlatıyor. Babasından, insanların kararlarının aslında mükemmel prova edilmiş bir oyun olduğunu öğrenmiş olan ve oyunun, kendisine kalan son varoluş şekli olduğunu düşünen yarı Mısırlı Alev ile kendi kendini yaratmanın o yalancı, çekici, kolaycı yolu olan nitelik edinmeyi gereksiz bulan, aptallığa duyduğu nefreti zehir gibi sözlerle dile getiren Ada’nın öyküsünü... Kendilerini nihilistlerin torunlarının çocukları olarak tanımlayan bu ikili, tüm değer yargıları ellerinden alınmış olanların elinde kalan tek şey olan oyun dürtülerini Polonya’dan iltica etmiş olan öğretmenleri üzerinde tatmin etmeye karar vererek Ada’ya olan ilgisini kötüye kullandıkları Smutek’e şantaj yapmaya başlar.

Oyun Dürtüsü Alıntıları - Sözleri

  • Hukukun doruğu adaletsizliğin doruğudur.
  • Yanlıştan her sonuç çıkabilir.
  • Hayatın anlamı, anlamsız olan her şeyi çıkardığında geriye kalandır.
  • Şimdiki zaman, içine girilmeyen bir kaostu, geçmiş ise aerodinamik şekilli bir şey. Bütün bu anlık karmaşayı biraz olsun terbiye edebilmek için, onu tarih ve dolayısıyla da geçmiş bir şey olarak ele almak gerekiyordu.
  • Höfi ruhun ne olduğunu sormuş ve ruhun insanın içindeki, ne olursa olsun bir Tanrıya inanç çabası olduğu cevabını almıştı.
  • Dünyaya bir bak. Senin başına gelmez diye mi düşünmüştün gerçekten? Önemli olan geçmesi. Her zaman geçer, öyle ya da böyle, ne kadar korkunç ya da güzel olursa olsun, ezelden her anın hiç karşı koymadan geçip gittiği gibi.
  • Boşluk korkusunun kendi icadın olduğunu mu zannediyorsun. Sana, zihinsel tarihte bir kırılma gibi nihai görünen şeyi her akıllı insan yaşadı. Bu düşünmenin çıkış noktasıdır, bitiş noktası değil.
  • Felsefe olmadan, sadece suçlular diğer insanları yargılamaya cesaret eder.
  • Tehlikenin olduğu yerde kurtuluş boy verir.
  • İnsanlar bir şeyler anlayamadıklarında, batıl inancın kurbanı oluyorlardı.

Oyun Dürtüsü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

‘Ya nihilistlerin torunlarının çocukları, adına dünya görüşü dediğimiz, ibadet malzemesi satan tozlu dükkandan çoktan çekip gitmişlerse? Ya av hayvanlarının patikaları üzerinden ormana, ulaşmak şöyle dursun, onları görmemizin bile mümkün olmadığı bir yere geri dönmek üzere kıymet ve önemin, faydalı ve gereklinin, gerçek ve doğrunun yarısı çoktan boşaltılmış ambarlarını terk etmişlerse? Ya İncil, anayasa ve ceza hukuku onlar için asla bir salon oyununun kural kitapçığından daha geçerli olmamışsa? Ya onlar siyaseti, aşkı ve ekonomiyi rekabet olarak kavramışlarsa? Ya "iyi" onlar için asgari zarar riski taşıyan azami randıman, "kötü" ise sadece kabul edilebilir uygunlukta bir sonuçsa? Ya yaptıklarının sebeplerini anlamamamızın nedeni hiçbir sebebin olmaması ise?’ Yukarıdaki paragrafla başlayan bir roman Oyun Dürtüsü. İlk cümleyle bağlıyor hikaye okuyucuyu kendine. İlerleyen sayfalarda da devam ediyor şölen. Sanırım en çok alıntı yaptığım kitap oldu, bir o kadar da yazmaya üşendiğim cümle vardır. Hikaye Bonn’da geçiyor. Ada 14 yaşında, erken okula başlamış, üstün zekalı ve asosyal bir çocuktur. Bir önceki okulundan atılıp özel Ernst-Bloch lisesine başlar. Zekası ve sivri diliyle tüm okların kendisine yönelmesine sebep olur kısa sürede. İlk yılında Olaf ve onun müzik grubu ile olan etkileşimi istemeden sona erer. İkinci yılda okula yeni bir öğrenci gelir 18 yaşındaki, yarı Mısırlı, babasının işi sebebiyle çok sayıda ülkede yaşamış ve sürekli okul değiştirmiş Alev. İlk günden itibaren aralarında bir bağ oluşur Ada ve Alev’in. Alev, insanların hayatta verdiği kararların aslında bir oyunun parçası olduğuna inanmakta ve çevresindeki herkesi, her şeyi yönlendirerek kendince ‘oyun’u yönetmektedir. Karizması, fikirleri ve davranışlarıyla kısa sürede herkesi etrafında toplar. Duygu ve vicdandan yoksun, yaşamda verilen her kararı bir oyunun kuralı olarak gören Alev. Tepkisiz , inançsız ve her duruma ‘farketmez’ diye yaklaşan Ada. Bu ikili Alev’in kurguladığı ve oynandığı süreçte çok sayıda öğretmen ve öğrencinin dahil olduğu bazılarının zarar gördüğü bir oyuna başlar. Juli Zeh’in diğer romanlarındaki felsefi derinlik ve hukuk bu kitapta da mevcut; bahsedilen oyunlar vasıtasıyla Oyun Teorisi de irdeleniyor. Tarih öğretmeni Höfi sıra dışı ders anlatım tekniği ve sorgulayıcı davranışlarıyla Ada ve Alev’in saygı duyduğu tek insan ve kitabın en önemli karakterlerinden biri. Ada’nın deyimiyle ‘nihilistlerin torunlarının çocukları olan’ geç Y kuşağının pragmatizmi mükemmel anlatılıyor kitapta. Kuşaklar arasındaki fark çarpıcı bir şekilde sergileniyor. İncelemeden de anlaşılacağı gibi ben çok beğendim kitabı. Herkese hitap etmeyebilir. Hikaye agresif görünebilir fakat irdelenen düşünce ve kavramlar çok gerçek ve güncel. Çeviriler konusunda ciddi takıntıları olan bir insanım. Yabancı kökenli, günlük dilde fazla kullanılmayan bazı kelimelerin türkçeleştirilmesi beni çok rahatsız eder ve dikkatimi dağıtır. Bu kitapta da çok sayıda böyle kullanım var. Oksimoron ya da iteratif gibi kelimeler yerine türkçe anlamları kullanılsa daha iyi olurdu. Belki birer kelimeyle anlatılamazdı ama okuması daha kolay olurdu. Felsefi konulardan bahsedildiği için bu şekilde çevrilmiş olabilir. Ama bu kitap bir roman; inceleme ya da referans kitap değil. Kimse de felsefi terimleri öğrenmek için okumuyor. (Diğdem Abşin)

Bu kitapla ilişkim maalesef biraz sorunlu oldu. Uzun zaman önce başladığım kitabı sürekli aralar vererek, bu aralardan sonra kitaba bağlanmayı bir türlü başaramayarak biraz da başlanmış işi bitirme yükümlülüğü gibi, zorlukla nihayet bitirebildim. Anlatılanın bu kadar uzun tutulması gereksiz bir hamle olmuş. Bu kadar negatif duygularla objektif bir yorum yapabilmenin de mümkün olmadığını düşünüyorum. Merak edenlere lafım olmaz, ama benlik değildi. (Erkan Demirci)

Kitabı hiç sevmedim. Sonunda ne olacak merakından okudum diyebilirim . Kitabı sevmememin sebebi içeriğiydi. Yalnız yazarın üslubu baya iyiydi. Felsefik bir romandı. Bu yüzden dikkatli okumak gerekiyor. Bazı düşünceleri sevdim bu yüzden. Hikayeye gelecek olursak, Ada'nın neden Alev'in dediklerine sorgusuz sualsiz itaat ettiğini bir türlü anlayamadım. Yani yazara göre Ada ya da Ada'ya göre kendisi hissiz,ruhsuz biri. İyiye de kötüye aynı şekilde tepki veriyor yani''tepkisizlik''. Ama Alev'e de aşık oluyor. Nedeni aşık olması mı değil mi yoksa Ada da bu işin sonu nereye varacak diye bu işe girdi bana göre gizemli.Etliye sütlüye karışmaz ama Alev gelince tüm dünyası Alev olur. Hani ruhun yoktu canım? Ada ve Alev'in ukalalığı bitirdi beni. Herkesten zeki olabilirsiniz ama bu üstün olacağınız anlamına gelmez. Yazar resmen Ada ve Alev'i yenilmez olarak görmüş ama unuttuğu birşey var onlar çocuk. Mahkemedeki konuşmada Ada bunun aksi olarak bizi çocuk görüyorsunuz yanılıyorsunuz gibi şeyler konuştu da çocuk işte ya.Böyle iradede çocuk görmek bilemiyorum. Ütopik. Neyse. Alev'in hala bu oyunu neden düzenlediğini anlamadım. Kitabı okumuşsun anlaman gerekirdi diye düşünebilirsiniz ama sürekli bir yerlerde Alev birşeyler geveledi durdu Oyun dürtüsü diye anlamadım yani. Gerçekten bu kitabın felsefik bir yönü vardı ve ben anlamadım. Belki anlasaydım Ada gibi düşünürdüm. (•dandelion wine•)

Oyun Dürtüsü PDF indirme linki var mı?

Juli Zeh - Oyun Dürtüsü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Oyun Dürtüsü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Juli Zeh Kimdir?

Juli Zeh 1974'te Bonn'da doğdu, Passau ve Leipzig'de hukuk eğitimini sürdürürken bir yandan da Leipzig'deki Alman Dili ve Edebiyatı Enstitüsü'nde öğrenim gördü. Ayrıca Avrupa Hakları ve İnsan Hakları konularında eğitim aldı, bir süre New York, Krakow, Zagreb ve Saraybosna'da bulundu. Avrupa Topluluğu'nun genişlemesine ilişkin hukuki sorunları konu alan Recht auf Beitritt? Ansprüche von Kandidatenstaaten gegen die Europäische Union (2002), köpek sahipleri için derlediği mizahi bir sözlük olan Kleines Konversationslexikon für Haushunde (2005) ve çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış makalelerinden oluşan Alles auf dem Rasen (2006) adlı kitapları vardır. David Finck ve Oskar Ters ile genç Bosnalı yazarların eserlerinden oluşan Ein Hund läuft durch die Republik (2004) adlı bir antoloji de yayımladı. İlk romanı Kartallar ve Melekler (Metis, 2005) pek çok dile çevrildi. Zeh, aralarında Humboldt Üniversitesi Deneme Ödülü (1999), Caroline-Schlegel Deneme Ödülü (2000), Alman En İyi İlk Kitap Ödülü (2002), Ernst-Toller Ödülü (2003) ve Per-Olov-Enquist Ödülü'nün (2005) de bulunduğu çeşitli ödüller kazanmıştır.

Juli Zeh Kitapları - Eserleri

  • Temize Havale
  • Serbest Düşüş
  • Sessizliğin Gürültüsü
  • Oyun Dürtüsü
  • Kartallar ve Melekler

Juli Zeh Alıntıları - Sözleri

  • İnsanoğlu evinde, kıçının üze­rinde uslu uslu oturduğu için yaşanmaz dünyadaki felaketler. (Sessizliğin Gürültüsü)
  • Kendi kendime ıslıkla "Hit the road, Jack" şarkısını çalıyorum. (Sessizliğin Gürültüsü)
  • Talep ettiğim tek hak kişisel gerçekliğimi yaşamak hakkımdır...Kafamın içinde özgürlük var... İnsan yanıp yanıp sönmeli. Öznel nesnel. Uyum, direniş. Açık, kapalı. Özgür insanın arızalı bir lambadan farkı yoktur. (Temize Havale)
  • Kötülük dünyayı gezer, orada burada mola verir. (Sessizliğin Gürültüsü)
  • Ben boş değilim, diyor Clara. Ben iç bükeyim. Bende kendinin, olduğundan daha büyük ve güçlü bir yansımasını görüyorsun. (Kartallar ve Melekler)
  • Tanrı insana kendisini beslemesi için tat duyusunu, üremesi için de seks güdüsünü vermek zorunda kalmış, diyor. Onun yerine, bu kahrolası yaşamın ne anlama geldiğini söylese çok daha iyi olurdu, diyorum. Hiç olmazsa, yaşama asılmak için bir şeyler yapardık. (Kartallar ve Melekler)
  • Dünyaya bir bak. Senin başına gelmez diye mi düşünmüştün gerçekten? Önemli olan geçmesi. Her zaman geçer, öyle ya da böyle, ne kadar korkunç ya da güzel olursa olsun, ezelden her anın hiç karşı koymadan geçip gittiği gibi. (Oyun Dürtüsü)
  • İnsan hayattaki yerini kendisi seçemez. İnsan sadece tahtaları yanında getirir, günlerini geçirdiği binayı başkaları inşa eder. (Temize Havale)
  • İnsanoğlunun düşünceleri partisyonken hayatı çarpık bir melodidir. (Serbest Düşüş)
  • İlk aşk gibidir bu, diyorum. Aradan ne kadar zaman geçse de yaşam ezginde bir ana motif olarak mırıldanmayı sürdürür. (Kartallar ve Melekler)
  • Yorgunluk eklem ağrılarından ve nedenini bilmediğim bir çaresiz­likten oluşuyor. (Sessizliğin Gürültüsü)
  • Kopernik'in senin gibi bir arkadaşı olsaydı, bugün hala düz bir tepsi üzerinde oturuyor olurduk. (Serbest Düşüş)
  • "Tanrıya inanıyor musunuz, Bayan Holl?" "Ne ben ona inanıyorum, ne de o bana. Karşılıklı bir durum bu." (Temize Havale)
  • İnsanlar bir şeyler anlayamadıklarında, batıl inancın kurbanı oluyorlardı. (Oyun Dürtüsü)
  • Şimdiki zaman, içine girilmeyen bir kaostu, geçmiş ise aerodinamik şekilli bir şey. Bütün bu anlık karmaşayı biraz olsun terbiye edebilmek için, onu tarih ve dolayısıyla da geçmiş bir şey olarak ele almak gerekiyordu. (Oyun Dürtüsü)
  • Ama talep ettiğim tek hak kişisel gerçekliğimi yaşama hakkımdır. (Temize Havale)
  • Yanlıştan her sonuç çıkabilir. (Oyun Dürtüsü)
  • İnsanın kendi kafasının içindeki sessizlik en gürültülüsü. (Sessizliğin Gürültüsü)
  • Nehrin kıyısından bin beyaz kuğunun geçtiğini gören bir insan bu durumdan siyah kuğuların var olmadığı sonucunu çıkaramaz. İşte bu nedenle fizik özellikle felsefenin hizmetkarıydı. (Serbest Düşüş)
  • Ölümün çok istendiğinde geleceğini sanmıştım, oysa gelen uyku olmuştu. (Kartallar ve Melekler)