Oyun ve Gerçeklik - Donald W. Winnicott Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Oyun ve Gerçeklik kimin eseri? Oyun ve Gerçeklik kitabının yazarı kimdir? Oyun ve Gerçeklik konusu ve anafikri nedir? Oyun ve Gerçeklik kitabı ne anlatıyor? Oyun ve Gerçeklik PDF indirme linki var mı? Oyun ve Gerçeklik kitabının yazarı Donald W. Winnicott kimdir? İşte Oyun ve Gerçeklik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Donald W. Winnicott
Çevirmen: Tuncay Birkan
Orijinal Adı: Playing And Reality
Yayın Evi: Metis
İSBN: 9789753421805
Sayfa Sayısı: 192
Oyun ve Gerçeklik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bebekler ve çocuklarla gerçekleştirdiği yoğun klinik çalışmalardan yola çıkan D. W. Winnicott, insanın ruhsal ve kültürel gelişimine ilişkin değerli katkılarda bulunmuştur. Rüyalar, oyun oynama, yaratıcılık, kültürel deneyim, bireydeki eril ve dişli öğeler arasındaki üstü kapalı rekabet gibi birbiriyle ilgisiz görünen konular arasındaki bağı irdeleyen Winnicott'ın en belirleyici katkılarından biri, kişisel ve içsel sayılan ruhsal gerçeklikle dışsal ya da ortak gerçeklik arasındaki ara deneyim bölgesine dikkat çekmiş olmasıdır. "Geçiş Nesneleri ve Geçiş Olguları" adlı önemli yazısı çevresinde oluşturduğu "Oyun ve Gerçeklik"te Winnicott, bu geçiş aşamasının gerek bireyin yaşamındaki yerini, gerekse sanat, din, düşsel yaşam ve yaratıcı bilimsel çalışma gibi alanlarda yaşanan yoğun deneyimler içindeki payını tartışıyor. Winnicott'ın en çok gönderme yapılan yapıtı olan bu kitap, psikanalistler için olduğu kadar genel okur için de pek çok ipucu taşıyor.
(Arka Kapak)
Oyun ve Gerçeklik Alıntıları - Sözleri
- İntihar çözüm getirmez, sadece mücadeleyi sona erdirir çünkü.
- “Hakiki kendilik” kendiliğinden ihtiyaçların, dışa vurumların kaynağıdır. “Sahte kendilik” ise çevrenin sağlamadığı olumlu ortamı sürekli olarak oluşturmaya yönelik bir aktivitedir.
- Kendilik, kendiliğin içgüdüyü kullanmasından önce gelmelidir...
- Geçmişe özlem, kişinin kaybedilmiş bir nesnenin içsel temsiline kararsız bir biçimde tutulmasıyla ilgilidir.
- "Bazı insanların hayatı o kadar da kötü bulmadıkları yolunda sinsi bir duygu var içimde."
- "Psikoterapi iki oyun alanının, hastanın ve terapistin oyun alanlarının örtüştüğü yerde yapılır."
- Bir sürü şey oluyor ve geçip gidiyor. Onlarla birlikte sen de birçok kez ölüyorsun.
- Oyunun kendisinin bir terapi olduğunu her zaman akılda tutmakta fayda var.
- "Hiçbir zaman çekip gitmeyecek bir şey istiyorum ben galiba," dedi ansızın.
Oyun ve Gerçeklik İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Winnicott, her ne kadar Freud’dan ayrılmadım dese bile, ‘’Freud için amaç önemliydi nesne değil’’ diyerek eleştirisini dile getirmiş. Kleincı çizgiden ilerleyerek psikanalize ‘’oyun’’ kavramı hakkında önemli bilgiler kazandırmıştır. Çocuğun bütünleşmemiş, dağınık deneyimler yaşadığını belirtip bu deneyimlerde ‘’annenin hatta yeterince iyi annelik’’ kavramını savunmuş. Annenin çocuğunun isteklerine ‘’dereceli duyarsızlaşmasını’’ isteyerek bu şekilde çocuğun tümgüçlülük yanılsamasının aşırı zarar görmeden yerini gerçeklik duygusuna bırakmasını yazmış. Annenin sert bir şekilde engellemesi durumunda çocuğun ‘’Sahte Kendilik’’ oluşturacağını ve hayat boyu annenin ve başkalarının taleplerine uyuma göre yaşayacağını belirtmiş. Anneye güven ‘’deneyim’’ yolu ile sağlanır. Geçiş Nesnesi: Yanılsamadan çıkmakta olan çocuk, annesi üzerindeki tümgüçlü komtrolü ikame ettirecek nesne arar. Bu deneyimin gelişime göre 4-6, 8-12 aylar arasında olacağını, erkeğin sert nesnelerle, kızların aile edinmeye yönelik nesneler seçebileceğini belirtmiş. Geçiş nesnesi ‘’kısmi memeyi’’ temsil eder. Bebek—Nesneyi Yaratır (Dışşallığın kendisini bulmak adına)---Nesne (Yaratılmayı, Duygu Yatırılmayı) Bekler. Nesne bebek ile annenin ‘’birliğinin’’ simgesidir. Kültürel deneyim oyunla başlar. Oyun oynama; nesne ilişkisinin bir parçasıdır. Geçiş nesnesi gelecekte fetiş nesnesinin yerini alabilir. Avutucu Nesne: Anne Saplantısı Yatıştırıcı Nesne: Bağımsız Arkadaş Nesne: Geç Olgunlaşma Koruycu Nesne: Gizli Psikopati Dış dünya ile ilişki için geçiş süreci zorunludur. Yeterince iyi annelik geçiş nesnesi süreci şarttır. Oyun oynamayı içgüdü yüceltmesi olarak ve oyunu, ne içerde, ama dışarda olmayan bir ‘’ara bölge’’ olarak tanımlamış. Bu ara bölge ilerde kültüre, din ve sanat alanındaki etkinliklere bırakacaktır diye belirtmiş. Oyun; içsel (ruhsal deneyim) ve gerçek nesnelerin denetlenmesi istikrarsızlığıdır. Anneye duyulan güven oyun için ‘’potansiyel mekan’ın oluşmasını sağlar. Oyundaki endişe bile tatmin edicidir. Ama endişe sınırı aşıldığında tehlikelidir. Birey kendini ancak yaratıcı olduğunda keşfedebilir. Annelik bakımı bireyin; savunma kalıplarını ve yüceltme şemalarını çizer. kişiliğin eril öğesiyle; nesnelerle ilişki dişil öğe; nesneyle özdeşlik, var olma temelini sağlar. (H. Demir Okur)
OYUN VE GERÇEKLİK | DONALD W. WİNNİCOTT: Metis Kitap'tan çıkan ve ilgiyle okuduğum Ötekini Dinlemek serisinden bir öneri ile geldim. Aslen bir çocuk doktoru olan Winnicott daha sonraki çalışmalarında rotayı psikanalize ve özellikle Melanie Klein ile literatüre girmiş nesne ilişkilerine döndürmüş, bu alanda pek çok çalışmaya imza atmıştır. Yazarın bugün ele alacağımız kitabındaysa bebeğin fizyon halinde bulunduğu bakımverenden / anneden ayrışma, bu anneye alternatif bir geçiş nesnesiyle tanışması, bu nesnenin kullanılma şekliyle oluşan gerçeklik üzerine bir çalışma sunulmuş. Çok güzel bir şekilde tasnif edilmiş ve başlıklandırılmış konu öncelikle anne ve bebeğin bir arada bulunduğu evreden ayrışma evresine geçişte annenin bir bakım veren olarak rolünün üzerinde durulmuş. Yeterince iyi bir anne olmanın ve optimal düzeyde bebeğin ihtiyaçlarına duyarlı olmanın bu geçiş nesnesini edinme üzerindeki etkisi ele alınmakta. Oyun Kuramı adını verdiği bu gelişim süreci şöyle ilerler: 1.Bebek anneyi kendisinin bir parçası olarak algılayış. 2.Annenin ve bebeğin bir olmadığı iki ayrı nesne olarak algılayış.Bu aşamada bebeğe buna rağmen ihtiyaç duyduğunda anne tarafından karşılık alabileceği bilgisini ve güvenini kazanmasının sağlanması beklenir. 3.Güven duygusunu kazanan bir bebek annenin varlığının dışında "kendine bir gerçeklik alanı" oluşturur burada bebeğe iyi gelecek olan, annenin varken bıraktığı imgeler üzerine kurulmuş bir oyundur. 4. Son aşamada bebek nesnelerin ve annenin de olduğu oyunlar deneyimler, buradaki edinimlerin sonuçları bebek için bir oyun alanını; yaratıcılık, hayal gücü, kültürel belirleyiciler etkisiyle şekillendirir. Genel hattıyla ve anladığım kadarıyla eksik olsa da bunlar kaldı bana kitaptan.Belirtmek istediğim bir husus var o da bu tarz eserlerin okunmasında meşakkat ve kendini verme ile verim alınır. Bu meşakkati yüklenirim diyor ve psikanalize dair okumaya meraklıysanız mutlaka yolunuz bu esere düşsün. Kitapla Kalın yazar/i7646 yazar/i1568 kitap/kitap--22349 kitap/kitap--100059 kitap/kitap--8932 yazar/i3873 (bivaveylâ)
Çocuk, başlangıçta bütünleşmemiş, kaotik deneyimler yaşamaktadır. (gonderi/52068882) Bu ilk deneyimlerden kendiliğin gelişmesine, anne ile ilişki içinde, annenin çocuğa sunduğu "kucaklayıcı çevre" içinde geçilir. Yaşamın ilk evrelerinde kuramsal olarak çocuğun, anne ya da annenin bir parçasıyla kendisini kaynaşmış (simbiyotik) halde deneyimlediği varsayılır. Öyle ki bu esnada çocuğa sen kimsin diye soracak olsak bize "ben memeyim" diyecektir. Anne, çocuğa eşduyumlu yaklaştığında, çocuk kendisini tatmin kaynağı olarak deneyimler, bir tür kendi kendine yeten başka herhangi bir nesneye ihtiyaç duymayan bir varlık. Bu bir kadir-i mutlaklık, narsisistik bütünlük, tümgüçlülük deneyimidir. Anne üzerindeki bu tümgüçlülük yanılsamasından çıkışta, çocuk yüzünü gerçekliğe dönmeden önce, annesi üzerindeki tümgüçlü kontrolünü ikame ettiği yeni bir nesne arar, Winnicott buna "geçiş nesnesi" der. Ve geçiş nesnesi ne çocuğun tümgüçlü iç, psişik dünyasına aittir ne de dış gerçekliğe; bebeğin gerçekliği tanıyıp kabul etme konusundaki yetersizliği ile artan yeteneği arasında bir ara durum, paradoksal bir deneyimleme alanına aittir. Geçiş olguları, bireysel farklılıklar olmakla birlikte yaklaşık 4.-6. aylar ile 8.-12. aylar arasında görülür. Geçiş nesnesi memenin ya da kaynaşmış o ilk ilişkinin yerine geçer. Çoğunlukla cansız bir nesnedir; oyuncak ayı, battaniye, mendiller vs. Ancak nesnenin avutucu, teselli edici oluşu onu geçiş nesnesi yapmaz, bir geçiş nesnesi yatıştırıcıdır ve işlevi özneyi simgesele, dış gerçekliğe taşımaktır. Özneyi dış gerçeklik ile tanıştırmada "yeterince iyi anne" merkezi bir rol oynar. Yeterince iyi anne, çocukla olan eşduyumunu tedricen azaltır ve bebeğin ihtiyaçlarına uyum göstermede optimal bir başarısızlık sergiler, bu anne çocuğu hayal kırıklıklarını tolere etmeye davet eder. Böylece nesneler bebek için gerçeklik kazanır; nesneler hem iyidir hem kötü. Annenin bu yetersizliği bebekte süreç duygusunu geliştirir, annenin yokluğunda bebek kendine yönelik tatminde bulunmaya başlar, o kaynaşmış birlik halini düşler, hatırlar, fantezi kurar, yeniden yaşar. Mükemmel anne, bebeğin ihtiyaçlarına kusursuzca uyum gösteren anne ise nesneleri bebek için varsanı haline getirir. Yani ben ile ben olmayanı ayırt edemez olur bebek, ki psikozun kökleri burada gelişir. Psikozda olduğu gibi çocuğun duygusal gelişimi sırasındaki örselenmeler geçiş olgusu deneyiminin yaşantılanmasına engel olur, nesnenin sürekliliği bozulur bazense bu nesne sürekliliği örtük bir şekilde muhafaza edilebilir olur. Üçüncü bölümde Winnicott "geçiş olgusu" ve "yeterince iyi anne" kavramları üzerinde durduktan sonra "oyun" üzerine kuramsal bir önermede bulunur; oyun oynamak yapmaktır, der. insan dışarıdaki şeyi denetleyebilmek için düşünmek ve istemekle kalmaz bir şeyler yapar, ki bir şeyler yapmak da zaman alır. Winnicott'a göre sağlığın göstergesi olan ve evrensel de olan şey oyundur. Oyun ya da yaratıcı faaliyet, ne içseldir ne dışsal, insan deneyiminin üçüncü bölgesi olan paradoksal ara bölgeye aittir, mutlak yaratıcılık ile zorunluluk arasında yer alır, kültürel deneyimin ta kendisidir. Çocuk oyun alanında dış ve iç gerçekliğin birbiri nezdindeki muadillerini arar, onları denkleştirmeye çalışır, bu iki dünyayı kendisi için tanıştırır, kendisi için tercumanlığa giriştiğinde annesi ona eskortluk eder. Winnicott'ın Oyun Kuramını gelişim dizisiyle de bağlantılı olacak şekilde şu maddeler halinde özetleyebiliriz; 1. Özne(bebek) ve nesne(anne) iç içe geçmiştir. Özne için nesne "öznel nesne" olarak algılanır. (Ben bir memeyim) ve anne bebeğin bulmaya hazır olduğu şeyi gerçek kılmaya çalışır. 2. Nesne reddedilir daha sonra yeniden kabul edilir ve "nesnel nesne" ortaya çıkar. Tabi bu sürece eşlik edecek, dışarı atılan şeyi bebeğe geri verecek bir anne olmalıdır. 3. Bir önceki aşamada güven duygusunu kazanan bebek "yalnız kalabilme kapasitesi"ni geliştirir. Anne yokken oyun oynayarak annenin hala olanları geri yansıttığı düşünülür. 4. Son aşamada ise çocuk iki oyun alanının örtüşmesine izin verir; annenin ve çocuğun oyun alanı. Anne başlarda çocukla oynar, onun kurduğu oyuna girmeye çalışır ve sonunda kendi tarzını oyuna katar. Bebek kendine ait olmayan bu fikre hoşlanma ya da hoşlanmama kapasitesine göre tepki verir. Böylece bir ilişkide birlikte oynamanın zemini hazırlanmış olur. Winnicott'a göre, Psikoterapi iki oyun alanının, hastanın ve terapistin oyun alanlarının örtüştüğü yerde yapılır (s. 75). Bu nedenle psikanaliste, analizanı oyuna çekmeyi salık verir. Kendilik arayışı ancak güvenin olduğu yerde gelişir. Güven gevşetir, bağlantısız düşünce silsilelerine mahal verir ve yaratıcılık amaçlanmamış bir deneyimdir. Bu olgu ancak kişiliğin bütünleşmemiş durumunda ortaya çıkabilir ve ancak geri yansıtıldığında bireyin örgütlü kişiliğinin bir parçası haline gelebilir, yani kaybolmak iyidir, bulunmamak dehşet verici. Bulunmak, bireyin var olmasına imkan tanır. Bu nedenle hastalar analizde ancak yaratıcı olduğu anlarda anlamlı değişimler yaşayabilir. Ve tabi bir zamanlar bu oyundaki anneden ve bebekten oluşan eşler terapi sahnesinde yerini analiste ve analizana bırakmıştır. Analist analizanı bulur. Değişim için annenin bir zamanlar aptalı oynadığı gibi şimdi sıra analisttedir. Şimdi altıncı bölümde ele alınan nesne ilişkisi ve nesne kullanımı arasındaki farkı ayırt edelim. Nesneyle ilişki kurma ve nesneyi kullanma farklı şeylerdir. Nesne ilişkisi özneye tecrit edilmiş bir şekilde özneye ait bir deneyimdir fakat nesne kullanımı için gerekli olan bir yansımalar yığını değildir, nesnenin dış gerçekliğin bir parçası olması zorunludur. Yani nesne kullanımında nesnenin özneden bağımsız bir şekilde orada bulunma özelliği vardır. Nesne kullanımında haz ilkesinden gerçeklik ilkesine bir kayış mevcuttur. İlişkiden kullanıma şu sıra gözlemlenir; (1.) Özne nesneyle ilişki kurar. (2.) Nesne özne tarafından dış dünyaya atfedilmeden evvel keşfedilme sürecindedir. (3.) Özne nesneyi yok eder. (4.) Nesne yıkıcılığa rağmen hayatta kalır. (5.) Özne nesneyi kullanabilir haldedir. Bebek nesne üzerinde belli haklar talep eder yine de mutlak tümgüçlülük geride kalmıştır ancak bebeğin geçiş nesnesinin hem sevgiye hem nefrete tahammül edebilir olması önemlidir. Çünkü öznel nesne, nesnel özne halini alıp dışsallaştıkça, öznenin onu öldürmesine, yok etmesine karşın misillemede bulunmadan hayatta kalması, sahip olduğu özellikler bakımından özneye yardımcı olur. Geçiş olgusu daha sonra dağılır nesne unutulmadığı gibi yas da tutulmaz ardından, nesne yalnızca anlamını kaybeder çünkü iç ve dış gerçeklik arasındaki potansiyel ara bölge kültürel alanın bütününe yayılır. Fakat hayatta kalan nesnenin varlığından sevinç duyulur, özne şunu der gibidir "Seni öldürdüm iyiki de öldürdüm ve iyi ki sen de hayatta kaldın". Ancak ilişkiden kullanıma geçişin bedeli bilinçdışı fantazide nesne ilişkisiyle bağlantılı süregiden yok etme faaliyetinin kabul edilmesiyle dönmek zorundadır. Winnicott'ın altıncı bölümdeki esas tezi şudur: Saldırganlık gerçeklik ilkesiyle karşılaşmaya bağlı olarak ortaya çıkmaz, burada dışsallık niteliği yaratan şey yıkıcı dürtünün kendisidir. Son olarak Winnicott bir dipnotta şunları diyor "...kendilik duygusu tanımı gereği birey tarafından gözlemlenip hatırlanmayan; güvenilen ve kendisine duyulan güveni boşa çıkarmayan, bağımlılığın şartlarını yerine getiren biri tarafından gözlemlenip geri yansıtılmadıkça kaybedilen bir bütünleşmemişlik durumu sayesinde ortaya çıkar." Bu noktada eğer özneye geri yansıtmalar yapamayacak bir anne varsa Winnicott "sahte kendilik" in ortaya çıkacağını söylüyor. Oysa Lacan'ı hatırlamak gerekir ki ona göre kendiliğin kendisi sahtedir. Çünkü insan, Öteki'nin arzusuna mahkumdur, işi gücü derdi tasası Öteki'nin arzusu karşısında takınacağı tavırdır. Ve daima özne ile nesne arasında, öznenin fantazi ve arzularının kalıntıları yer alacaktır. İçindekiler Sunuş Giriş 1. Geçiş Nesneleri ve Geçiş Olguları 2. Rüya Görme, Fantezi Kurma ve Yaşama: Bir Birincil Çözülmeyi Betimleyen Bir Vaka Öyküsü 3. Oyun Oynama: Kuramsal Bir Önerme 4. Oyun Oynama: Yaratıcı Faaliyet ve Kendilik Arayışı 5. Yaratıcılık ve Kökenleri: Yaratıcılık Düşüncesi 6. Nesne Kullanımı ve Özdeşleşmeler Yoluyla İlişki Kurma 7. Kültürel Deneyimin Yeri 8. Yaşadığımız Yer 9. Çocuğun Gelişiminde Annenin ve Ailenin Ayna Rolü 10. İçgüdüsel Dürtü Dışında ve Çapraz Özdeşleşmeler Açısından Karşılıklı İlişki Kurma 12. Ergen Gelişimine İlişkin Çağdaş Anlayışlar ve Yüksek Eğitimle İlgili İçerimleri Ek Kaynaklar (Mihriban Karadağoğlu)
Oyun ve Gerçeklik PDF indirme linki var mı?
Donald W. Winnicott - Oyun ve Gerçeklik kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Oyun ve Gerçeklik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Donald W. Winnicott Kimdir?
Uzmanlığını çocuk doktorluğu alanında yapmış, daha sonra çocuk psikolojisi ve psikanalizle ilgilenmeye başlamıştır. İngiliz 'nesne ilişkileri okulu'nda Melanie Klein'dan sonra en önemli isimlerden biri olmuş, bebekler ve çocuklarla gerçekleştirdiği yoğun klinik çalışmalardan yola çıkarak psikanaliz alanına çok önemli katkılarda bulunmuştur. Britanya Psikanaliz Cemiyeti, Britanya Psikoloji Cemiyeti Tıbbi Bölümü gibi önemli kurumların başkanlığını yapan Winnicott'ın Oyun ve Gerçeklik, Through Paediatrics to Psychoanalysis (1958), The Maturational Processes and the Facilitating Environment (1965), Therapeutic Consultations in Child Psychiatry (1971), The Piggle (1977), Deprivation and Delinquency (1984), Talking to Parents (1993) gibi uzmanlar kadar genel okura da seslenebilen, ana babalar tarafından kılavuz kitaplar olarak okunan çok sayıda yapıtı bulunmaktadır. Türkçe'de Çocukları Anlamak: Ailelere Çocuk Psikolojisi kitabı (Gendaş, 1998) içinde bir makalesi yer almıştır.
Donald W. Winnicott Kitapları - Eserleri
- Oyun ve Gerçeklik
- Piggle
- Ebeveynlerle Sohbet
- Çocuk Aile ve Dış Dünya
- Ev
- Bireyin Gelişimi ve Aile
- İnsan Doğası
- Bebekler Ve Anneleri
Donald W. Winnicott Alıntıları - Sözleri
- Boyun eğme hemen ödüller getirir ve yetişkinler boyun eğmeyle büyümeyi çok kolay birbirine karıştırırlar. (Çocuk Aile ve Dış Dünya)
- Çocukların keyif için oyun oynadıklarını görmek kolayken insanların, çocukların kaygının ya da kontrol edilmezse kaygıya yol açan fikirlerin ve dürtülerin üstesinden gelmek için oyun oynadıklarını görmeleri çok daha zordur. (Çocuk Aile ve Dış Dünya)
- Dünyayı tahrip edecek olanlar muhtemelen insanlardır. (Ev)
- Üstesinden gelinen ve başarıyla sonlandırılan emzirme deneyimi yaşamın iyi bir temelidir. Zengin rüyalar sağlar, insanları risk alabilecek duruma getirir. (Çocuk Aile ve Dış Dünya)
- Psikoterapide gerçekte yeni bir şey asla olmaz; olabilenin en iyisi, bireyin gelişiminde tamamlanmayan bir şeyin aslında daha geç bir tarihte, tedavi sırasında bir ölçüde tamamlanmasıdır. (Ev)
- Sağlıklı insan o anki yaşına nispetle duygusal bakımdan olgundur. Olgunluk aşamalı olarak bireyi içinde bulunduğu koşulların sorumluğunu almaya iter. (İnsan Doğası)
- Kendilik, kendiliğin içgüdüyü kullanmasından önce gelmelidir... (Oyun ve Gerçeklik)
- Oyunun kendisinin bir terapi olduğunu her zaman akılda tutmakta fayda var. (Oyun ve Gerçeklik)
- İntihar çözüm getirmez, sadece mücadeleyi sona erdirir çünkü. (Oyun ve Gerçeklik)
- Hırsızlık yapan çocuk annesini ya da kendisinden bir şey çalmaya hakkı bulunduğu kişiyi arayan süt çocuğudur; aslında kendisinden bir şeyler alabileceği kişiyi arar, tıpkı süt çocuğu ve iki üç yaşındaki küçük çocuğun annesinden bir şeyler alması gibi, çünkü o, onun annesiydi, annesinin üzerinde hakları vardı. (Çocuk Aile ve Dış Dünya)
- "Saklanmak bir hazdır, bulunmamaksa facia." (Ev)
- Bir sürü şey oluyor ve geçip gidiyor. Onlarla birlikte sen de birçok kez ölüyorsun. (Oyun ve Gerçeklik)
- Deprese kişiye ağaçlar ölü, yapraklar hareketsiz görünür. Ya da hiç yaprak yoktur, sadece kahrolası kasvetli bir sıcak, çıplak bir manzara vardır. (Ev)
- Deprese kişiye ağaçlar ölü, yapraklar hareketsiz görünür. Ya da hiç yaprak yoktur, sadece kahrolası kasvetli bir sıcak, çıplak bir manzara vardır. (Ev)
- Bebekler, bir şey yaşanırken biteceğini bilerek yola çıkmazlar. (Çocuk Aile ve Dış Dünya)
- «Analiz yapmaktan zevk alıyorum ve her analizin sonunu sabırsızlıkla bekliyorum. Sırf yapmış olmak için yapılan analizin benim için hiçbir anlamı yok. Ben analizi hastanın ihtiyacı olduğu için yaparım. Hastanın analize ihtiyacı yoksa, o zaman başka bir şey yaparım. Analizde şu soru vardır: Ne kadar yapmaya iznim var? Fakat aksine, benim kliniğimde düsturum şudur: Ne kadar az yapmak gerek?» (Piggle)
- Psikanaliz insanlar hakkında bize başlıca ne anlatır? Bilinçdışını, kökleri en erken çocukluğun gerçek ve hayali yaşamında bulunan, her bireyin derin ve gizli yaşamını anlatır. (Ev)
- Hayat zor, canımı acıtıyor. (Piggle)
- Her zaman sana ait olmadığım için bana kızgındın. (Piggle)
- "Hiçbir zaman çekip gitmeyecek bir şey istiyorum ben galiba," dedi ansızın. (Oyun ve Gerçeklik)