Paramparça - Duygu Asena Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Paramparça kimin eseri? Paramparça kitabının yazarı kimdir? Paramparça konusu ve anafikri nedir? Paramparça kitabı ne anlatıyor? Paramparça PDF indirme linki var mı? Paramparça kitabının yazarı Duygu Asena kimdir? İşte Paramparça kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Duygu Asena

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9789759917814

Sayfa Sayısı: 161

Paramparça Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Paramparça bir ruh, paramparça bir cinsellik, paramparça bir beden ve bir erkek...

"... Yo sanmıyorum, kuşkulanmıyor. Nasıl aklına getirebilir böyle bir durumu? Ağzına bile almadığı, iğrenç ve hastalıklı bulduğu ilişki biçimini benim yaşadığımı nasıl düşünebilir?

İmkansız bu.

Onu böyle bir durum yüzünden üzeceksem öleyim daha iyi...

Zaten biliyorum, öleceğim ben bu yüzden. Katlanılacak şeyler değil bunlar.

Bu acı, o koyu katran, hep üzerimde. Bunu anlayabilmeniz mümkün değil sizin. Ama yine de dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Hiç olmazsa bunları birisine anlatabilmenin ferahlığını yaşıyorum. Mikroplarımdan arınmışım gibi geliyor bana."

(Kitabın İçinden)

Duygu Asena bu kez erkeklerin dünyasına giriyor. O dünyanın en gizemli yanlarına el atıyor. En farklı yanlarını ortaya çıkarıyor. Paramparça'nın ana kahramanı bir yanıyla klasik bir erkek gibi yaşayan, diğer taraftan da erkeklerle ilişkilerini sürdüren bir adam. Küçük bir kentte, kamu görevlisi, evli ve çocuklu. Hayatı çözmeye çalışan, ancak çözmeye çalıştıkça daha da zorlanan, kendini, cinselliğini, ruhunu bir türlü tam olarak anlayamayan bir erkek.

Asena, bu kez erkek dünyasının bilinmeyen, açıklanmayan, hakkında konuşulmayan yönlerini tartışmaya açıyor. Erkek egemen toplumun yüz karası olarak yargıladığı eşcinsellerin dünyasında geziniyor ve yine sıcak, yine içten, yine insanı ön plana çıkaran bir anlatımı tercih ediyor. Kadın okuyucuları da erkek okuyucuları da alıp götürecek bir roman Paramparça.

(Tanıtım Yazısı'ndan Alıntı)

Paramparça Alıntıları - Sözleri

  • Karılarını döven erkeklerden tiksiniyorum.
  • Böyle olmayı ben istemedim cümlesinin sayfalara dökülmüş hali
  • Insanlara her şey öğretiliyor da, ana-babalık dersleri neden verilmiyor?
  • Çünkü aşk insana çok fazla hata yaptırıyor.
  • Sınırsız bir mutluluk yok ne yazık ki. Hele aşk söz konusu olduğunda.
  • İçimin fotoğrafını çekebilselerdi, “mutsuzluğun resmi” olurdu işte o.
  • Yalanlar, ihanetler, mutluluklar, acılar, suçluluklar, utançlar, kararsızlıklar, yok olma duygularıyla dolu bir yaşam benimki. Çünkü seçme imkânım yok. Kimse sizin önünüze birkaç tane cinsel kimlik koyup, “ hadi seç bunlardan birisini” demiyor. Siz öyle oluyorsunuz ve başka bir ortamda yaşasanız, son derece mutlu olabilecekken, bulunduğunuz yer gereği gizli kalmak zorundasınız. Parçalanmış bir kişilik… Bölünmüş bir cinsellik. Bir bedende iki kişi, kimileri karar vermiş, biri kötü, iğrenç, yasak; öteki iyi, kaliteli, doğru. Hangisi sizsiniz?
  • Aklımın bir ucunda hep zamanı gelince bu dünyadan çekip gitmek var. Alay edilecek konuma düşmeden çekip gitmek… Umarım bu cesareti bulabilirim o zaman.
  • İnsan sevdiklerini de üzebiliyor ne yazık ki. Daha doğrusu en fazla onları üzüyor.
  • İsterdim ki, kadın ya da erkek, herkes kendi özelini hiçbir çekince, sınırlama, yasaklama, ayıplama olmadan özgürce yaşayabilsin. İsterdim ki insanların sadece kendilerini ilgilendirecek olan cinsel yaşam tarzına bakmadan, onları beyin, kültür, üretim, toplum yararı ve insanlığıyla birlikte değerlendirebilecek kişilerle dolu bir ülkede yaşayabileyim.
  • Hem aşk, hem güven, hem de huzur bir arada olabilir mi?
  • Aşkımı kendimden bile kıskanıyorum.
  • Ama hayat böyle olamaz mıydı? İnsanlar hiç yargılamadan, birbirlerini oldukları gibi kabullenemezler miydi?
  • Bizim buraları bilirsin, töreler ve yazılmamış kanunlar vardır. Bunların dışına çıkan erkek ya da kadın için hep aynı son yüzyıllardır hazır bekler, kanından canından birisi, seni hunharca öldürür.

Paramparça İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Buna dayanabilecek kaç beyin vardır bu ülkede ? Kaç kişi bu durumu doğal karşılar, sana anlayış gösterir, "Mutluluklar dilerim der gönülden?" Duygu Asena cesur bir yazar. 17 yıl önce, toplumun en büyük tabularından birisi olan eşcinsel bir ilişkiyi ele alıyor Paramparça'da. Paramparça olmuş bir ruhun hikayesi bu roman. Toplumun cinselliğe bakış açısını , daha doğrusu olmayan bakış açısını cesurca dile getiriyor. Duygu Asena bu ülkenin başına gelmiş en güzel insandı. Yıllarca tabuları yıkmak için emek verdi. Baskılanmış, örselenmiş tüm kadınların yanındaydı. Biz buradayız diyordu. Eşit haklara sahip olana kadar buradayız. Ayşeler Uyanın, Alileri eğitin diye seslenmişti türk halkına. Korkmayın, cinsellik yokmuş gibi davranmayın, sessiz kalmayın, kendinizi ezdirmeyin... "Onu çok özlüyoruz" (Samet Güzel)

Nereden başlasam bu incelemeyi yazmakla yazmamak arası çok gitgel yaşadım açıkçası. Çünkü buraya yazacaklarım herkesin saygı duyduğu veya kabullendiği konular değil. Gelebilecek tepkiler de olumlu yönde olmayabilir. Çünkü biz yaşadığımız toplum gereği bazı konuları konuşmamayı susmayı öğretilerek büyütüldük. Susturulduk ayıplandık Çevremizin kabul ettiği sınırlar içinde yaşamaya yönlendirildik. Böyle yetiştirildiğimiz içinde çok sorgulamayan bilmeyen bilmediğine de düşman insanlar olduk Bizim gibi olmayan düşünmeyeni dışlamayı, aşağılamayı öğrendik Nefret duyar olduk nedenini bilmeden. İçimizde öfke birazda nifak tohumları ektiler bizde bir güzel suladık büyüttük Bu kitabı okumadan önce bir sokak röportajları videosuna denk geldim. Videoda sokaktaki insanlara LGBT nedir ? diye soruluyor ve sadece bir kişi biliyor. İkinci soru Kuirfestin Ankara da yasaklanması İstanbul'da yapılması hakkında ne düşünüyorsunuz? Yine bilen yok. Burada kimseyi yargılamak değil amacım ki bende bilmiyordum bu videodan sonra öğrendim. Ama bir LGBT birey gördüğümüzde bakışlarımızla rahatsız edip yadırgamayı biliyoruz. Sonra şunu düşündüm neden rahatsızız? Açıkçası ben bir yanıt veremedim. Sonra şunun farkına vardım. Beni hiç rahatsız etmiyor ki. Sevip sevmemekten bahsetmiyorum. Saygıdan bahsediyorum. O nasıl bana saygı duyuyor beni yargılamıyorsa ben nasıl yargılayabilirim ki ben kimim ki Bu hakkı nereden alıp yargılama hakkına sahip olayım. Biraz uzattım galiba neyse işte bu şekilde LGBT bireyleri anlatan bir kitap okumak istedim ve bu kitaba başladım. Kitapta evli çocuk sahibi eşcinsel ve biseksüel bir adamın hayatı anlatılmış Ölmek istemesi ,denemesi, utanması,ruhsal çöküşleri, aşkları Bir adam iki hayat Gece mi gündüz mü siyah mı beyaz mı. Kitabı biraz yüzeysel buldum Bunda kahramanın kapalı yaşamasının kendini gizlemesinin de etkisi var. Çünkü ben daha çok bu bireyler kendileri gibi olduklarında çevrelerinin tepkisi ve onların ruhsal durumu verdiği tepkilerini daha çok merak ediyordum. Yani bu kitabı okuyun ya da okumayın siz bilirsiniz. Ama hala bilmiyorsanız LGBT nedir araştırın. İnsanları yargılamamayı öğrenelim. İnsanları olduğu gibi sevmeyi, saygı duymayı kabullenmeyi bilelim. İnsanlara insan olduğu için saygı duyalım. LGBT bireyleri araştırırken kaç tane öldürülme vakası okudum. Gerçekten neydi bu insanların suçu? Ki bazıları faili meçhulken babası, abisi en yakını tarafından öldürülenlerde var. Düşünsenize insan kime güvenir ailesine peki ailesi de ona sırtını dönerse ne yapar? Bir transerkeğin bir cümlesi beni çok etkilemişti ailesi reddetmiş ve okuyor kaldığı yurttan atılıyor. Yurt müdürünün sözü seni ailen bile reddetmiş benden ne bekliyordun. Bilmiyorum üzücü. O ise ben böyle olsun istemezdim. Bu benim tercihim değil ben böyle yaratıldım. Şimdi kimi suçlayalım peki? Bu insanlar zaten doğduğundan beri kendileriyle savaş halinde kendini ucube gibi gören bile var. Onların kendi gibi olup yaşaması önce kendilerinin kabullenip kendi gibi olması zaten çok zor bizde toplum olarak dahada zorlaştırmayalım (Tubalasar)

Paramparça Hakkında İncelemem.: Kitabı anafikir açısından harika buldum. Türkiye'nin oluk oluk kanayan yarasına dikkat çekmiş yazar. Keşke kitapta da belirtildiği gibi herkes kendinden başka insanların tercihlerine saygı duysaydı. Bu sorunları çözebilmek hepimiz için çok önemli. Bu konular üzerine çok kafa yordum ve işte çözüm önerilerim; 1)Kitapta belirtilen olumsuz töre ve inanışlar, benim kişisel deneyimlerime ve çıkarımlarıma göre ulaşılması zor ücra bölge ve yaşam alanlarında meydana geliyor. Mesela kitapta Doğu illerinin bu konuda büyük sıkıntılarına dikkat çekilmiş. Aynı şekilde Doğu illeri kadar olmasa da ben gittiğim Karadeniz kasabalarında da aynı sıkıntılar oluştuğunu gördüm. Bunun sebebi hakkındaki benim fikrim; insanlar dış dünyadan ulaşım yönünden o kadar kopuklar ki kasaba genelinde hangi anlayış hakimse o anlayışta yetişiyorlar. Kasabadaki genel geçer anlayış da hiçbir zaman değişmiyor çünkü farklı anlayışlar olduğundan insanlar birhaber. 2) İletişim imkanları yine bu ücra ve ulaşımı kısıtlı olan yerlere acil ulaştırılmalı. Zaten düzgün bir yolu olmadığı için düzenli olarak gazete bile ulaşamazken bu yerleşim bölgelerine bilgisunar(İnternet) bağlantılarının çok zayıf olması hatta hiç olmaması onların haber alma özgürlüğünü kısıtlar bir nitelik olarak olumsuz törelerin genergeçer anlayış türlerini kısıtlayıp köy ya da kasabalarda adeta fikir tekelciliği oluşmasına zemin hazırlıyor. Yine kişisel deneyimlerime göre değil bilgisunar altyapısı; kapsama alanı dışında olması sebebiyle basit bir telefon görüşmesinin bile yapılamadığı köyler, kasabalar, yaşam alanları var. 3) Köy enstitüleri kapandığı zamandan beri resmi olarak sadece çocuklara eğitim veriyor ve bazı bölgelerde gidip eğitim alacak bir kurum olamaması nedeniyle, istememekten değil; fırsatı olmamasından dolayı eğitim alamayan çok fazla yetişkin ve özellikle yaşlı bir kitle var. Eğitim ailede başlar diye bir deyim vardır güzel Türkçemiz'de. Eğitimsiz bir ailenin bir ferdi olan çocuğu eğitmek de çok zordur. Hem eğitimci hem öğrenci gerek bu konuda gerek toplumsal tepkilerle yazımın başında bahsettiğim o olumsuz töreler sebebiyle çok sorun yaşarlar ve bu yüzden işleri ve yaşamları çok zor olur. Daha bu yazıya devam ederim ama bugünlük bu kadar yeter çünkü hem katılmam gereken toplantılarım yaklaşıyor hem okuyacağım diğer kitaplarım beni bekliyor hem de küçük kardeşim benden kendisini dışarı çıkarıp dolaştırmamı istiyor. Herkes kendisine iyi baksın lütfen. (Kerem Yavuz)

Paramparça PDF indirme linki var mı?

Duygu Asena - Paramparça kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Paramparça PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Duygu Asena Kimdir?

19 Nisan 1946ˊda İstanbulˊda doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesiˊnde pedagoji okudu. İki yıl pedagog olarak çalıştı. 1972 yılında Hürriyet Gazetesiˊnde gazeteciliğe başladı. Kelebek Gazetesiˊnde köşe yazarlığı, muhabirlik yaptı. Ayrıntılı Haber Gazetesiˊnde muhabirlik yaptı. 1976-78 yılları arasında Man Ajansˊta metin yazarlığı görevinde bulundu. 1978ˊde Gelişim Yayınlarıˊna Genel Yayın Yönetmeni olarak girdi ve kadınca ile birlikte Onyedi, Ev Kadını, Bella Bayan, First gibi pek çok dergi yönetti. Bu dönem içinde Söz, Sabah, Güneş gazetelerinde köşe yazarlığı, yöneticilik ve röportaj yazarlığı yaptı. Milliyet gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor.Duygu Asena ayrıca Umut Yarıda Kaldı, Yarın Cumartesi, Bay E adlı üç filmde rol aldı.

Gazeteciliğinin yanında yazarlığını da sürdüren Asena, ilk kitabı Kadının Adı Yok ile adını duyurdu. Kitap müstehcen bulunduğundan 1988’de yasaklandı. Uzun süren dava sonucunda tekrar yayımına izin verildi ve ardından aynı yıl yönetmen Atıf Yılmaz tarafından filme alındı.

Yazıları ve kitaplarında değindiği temalar nedeniyle Asena feminist yazar olarak tanındı.

Duygu Asena, beyin tümörü nedeniyle tedavi görmekte olduğu VKV Amerikan Hastanesi'nde 30 Temmuz 2006 günü hayatını kaybetti.

ESERLERİ:

*Kadının Adı Yok 1987 yılında yayınladı. Kitap bir yıl içinde 40 baskı yaparak Türkiyeˊde satış rekoru, daha sonra filme çekilerek gişe rekoru kırdı. 40. baskının satışları sürerken, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından muzır bulunarak satışı yasaklandı. Bunun üzerine Duygu Asenaˊnın açtığı davada kitap aklandı. Yeni baskıları yayınlandı.Kitap 53 baskısıya ulaştı.Bu arada Kadının Adı Yok, Almanya, Hollanda ve Yunanistanˊda, bu dillere çevirilerek yayımlandı. İlk baskıları kısa sürede tükendi… Yunansitanˊda “best seller” oldu.

*İkinci kitabı Aslında Aşk Da Yok, Kadının Adı Yokˊun devamı niteliğindedir. 36. baskıya ulaşan bu kitap da Almanya, Hollanda ve Yunansitanˊda yayımlandı.

*Üçüncü kitabı Kahramanlar Hep Erkek 14 öyküden oluşuyor. Bu kitap Kasım 1992ˊde piyasaya çıktı 18 baskı yaptı.

*Kadıncaˊdaki sevilen yazılardana derlediği dördüncü kitabı Değişen Bir Şey Yok, Temmuz 1994ˊde piyasaya çıktı, gazete bayilerinde 20 bin liradan satışa sunularak, farklı bir yayıncılık anlayışı getirdi ve bir haftada 70 bin adet satarak yeni bir rekor kırdı.

*Beşinci kitabı olan Aynada Aşk Vardı çıktı. Kitap dört ayda 12 baskı yaptı.

Duygu Asena Kitapları - Eserleri

  • Kadının Adı Yok
  • Aslında Aşk da Yok
  • Aşk Gidiyorum Demez
  • Aynada Aşk Vardı
  • Aslında Özgürsün
  • Değişen Bir Şey Yok
  • Paramparça
  • Kahramanlar Hep Erkek
  • Orada Kadınlar Var Mı?
  • Zamana Değen Sorular

Duygu Asena Alıntıları - Sözleri

  • Düşünmek insanı yormaktan başka hiçbirbir işe yaramıyordu. (Kahramanlar Hep Erkek)
  • Bir masan, bir iskemlen, hele bir de kapısı olan bir odan oldu mu yaşadın... Artık bundan böyle başarısız da olsan, seni kimse istemese de, her gün azarlanıp, itilip kakılsan da, esas başarın o koltuğa yapışıp, oturacağın kadar oturmaktır. (Orada Kadınlar Var Mı?)
  • Aşklar hep karşılıksız mı olur? (Aynada Aşk Vardı)
  • Kız kıza konuşmaları bilirsiniz... Birbirlerini sevdiler mi hiç sınır kalmaz aralarında. Yaş baş, dil sınırı da olmaz. Her şeyi anlatırız birbirimize. (Aşk Gidiyorum Demez)
  • Neden bu denli kaskatıyız, neden? İçimiz dışımız kaskatı… (Değişen Bir Şey Yok)
  • "Hayat hep bir adım ilerisini planlayarak yaşanamaz.Hele aşk ... Böyle hesaba kitaba gelmez." (Aşk Gidiyorum Demez)
  • "Mutlu son yoktur, çünkü son yoktur ...Ama mutlu an vardır." (Aslında Özgürsün)
  • neden kadınlar dört duvar arası­na hapsedilirken, erkekler dışardaki sonsuz dünya içinde özgürce geziyorlar? neden ahlak yasaları kadınları en küçük bir davranışta suçlarken, erkekleri övgüyle anıyor? neden bir cinse her şey serbest de ötekine her şey yasak? (Aslında Aşk da Yok)
  • İnsanın en rahat kandırdığı kişi kendisi, çünkü kanmamak için direnmiyor, inanmak istiyor, kandırıldığı için mutsuz olmuyor, aldatılmış insan gibi acı çekmiyor, kanıyor ve bu hoşuna gidiyor. İnsan kendi kendini kandırdığı zaman ortada hiçbir sorun kalmıyor. (Aynada Aşk Vardı)
  • Hem aşk, hem güven, hem de huzur bir arada olabilir mi? (Paramparça)
  • “Benim ar ve haya duygularım müstehcen resimlere bakınca değil, erkeklerin kadınları dövdüklerini duydukça inciniyor. “ (Aslında Aşk da Yok)
  • Seni tanıyamadığım için üzgünüm, ama belki böylesi daha iyi, tanıyınca yok oluyor bazı şeyler.. (Aslında Aşk da Yok)
  • "Gözlerin çok güzel diyeceğim ama bu önemli değil, aslında bakışın güzel." (Aşk Gidiyorum Demez)
  • Döven erkek sorunludur, gelişmemiştir. Kaba kuvveti bilek gücünü kullananlar aslında güçsüz kişilerdir. (Kahramanlar Hep Erkek)
  • Dayak cennetten çıkmamıştır, kimsenin vurduğu yerde gül bitmez, kızını dövmeyen, dizini de dövmez. Barbarlık bu… Hadi sevgili bay ve bayan öğretmenlerimiz… Aile bilgisi derslerinde kimsenin dayak yememesi gerektiğini de öğretelim çocuklarımıza… (Değişen Bir Şey Yok)
  • Niye yirmi bir yaşında evlenirsin, niye hiç tanımadığın adamdan hemen birinci yılda çocuk yaparsın. (Kahramanlar Hep Erkek)
  • Marjinaller toplumun içindedirler ama toplumun öncüsü değillerdir. -Atilla İlhan (Zamana Değen Sorular)
  • "Baba sevgisi, görseydim başkasında, sevgiyi aramazdım." (Kadının Adı Yok)
  • Bu, erkeklerin en kıskandığı özelliğiydi. Olanları hiç kafalarına takmadan, bir olaydan ötekine, diğerinden hiçbir iz aktarmadan, kolayca geçebilmeleri... (Aşk Gidiyorum Demez)
  • “Heyecanı insan kendi yaratmalı, öyle değil mi?” (Kahramanlar Hep Erkek)