Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü - Honore de Balzac Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü kimin eseri? Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü kitabının yazarı kimdir? Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü konusu ve anafikri nedir? Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü kitabı ne anlatıyor? Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü kitabının yazarı Honore de Balzac kimdir? İşte Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Honore de Balzac
Çevirmen: Adnan Cemgil
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9786051851778
Sayfa Sayısı: 365
Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“İşte, namuslu adamın ölümü!”
Hikâyesi bu cümleyle sona eren bir parfümcüyü anlatıyor bu kez de Balzac. İnsanlık Komedyası’nın bu cildinde, XIX. yüzyıl Fransa’sında, Devrim sonrasında yaşanan köklü değişimleri dile getirmek için bir parfümcünün “yükselişine ve düşüşüne” odaklanıyor.
Roman sanatının asıl görevinin “topluma ayna tutmak” olduğunu düşünen Balzac’ın anlatımıyla; sınıf atlamaya çalışan, bunun için elinden geleni yapan, ailesiyle birlikte her türlü fedakârlığa göğüs geren, bir ölçüde de başarılı olan César Birotteau’nun –ne gariptir ki– hem yükselişinin hem de düşüşünün hikâyesi, günümüz dünyası için de geçerliliğini hâlâ sürdürüyor.
Yaklaşık iki yüzyıl önceden seslenen Balzac’ın şu sözüne bugün bile karşı çıkmak mümkün değil:
“İlk dost olduğumuz kimseye kazık atmazsak bir ikincisini bulamayız.”
Bu kez de Türkiye’nin koku uzmanı Vedat Ozan’ın, Mesut Varlık ile birlikte kaleme aldığı sunuşla okur karşısına çıkan Parfümcü César Birotteau’nun Yükselişi ve Düşüşü, Balzac’ın kaleminden bir toplumsal eleştiri olarak da okunabilir.
“Her varlığın bir yükseliş çağı vardır... Hayatın bu en olgun zamanında birbirleriyle dengede bulunan ve parlaklıklarıyla fışkıran canlı kuvvetler yalnız etten kemikten varlıklarda değil, devletlerde, milletlerde, fikirlerde, kurumlarda, ticarette girişilen işlerde görülür; bunlar da soylular ve hükümdar sülaleleri gibi doğar, yükselir ve yıkılırlar.”
(Tanıtım Bülteninden)
Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü Alıntıları - Sözleri
- Beni her zaman karşınızda böyle doğru bir insan olarak göreceksiniz...
- Tanrı'nın ölümlülere verdiği en büyük erdem pişmanlıktır...
- İnsan her istediğini tam zamanında yapamaz ki...
- "Bazen beynim yanıyormuş gibi geliyor bana!"
- "Zenginlik her şeyi hoş gösterir, oysa yoksullukla mutluluk bir araya gelmez."
- Korku, hastalığa benzer bir duygudur. İnsanın yapısını sarsarak ya yeteneklerinin gücünü son derece arttırır ya da çöküntüye götürür.
- Her ne kadar insanların çoğu niçin sevdiklerini bilmezlerse de, maddi ya da manevi hiçbir sevgi yoktur ki buna bağlı duygu ve düşüncelerin altında gizli bir hesap bulunmasın ya da kabaca bir hesaba dayanmış olmasın. Sevgi temelden bencil bir duygudur.
- Şimdiye kadar hayatında her şey sadelik içinde geçmişti.
- ...alçalmış, hayvanlaşmış bir insan olduğu okunuyordu yüzünden.
- Namuslu insanlar duygularını gizlemezler, çünkü iyilik bir hesaba dayanmaz onlar için; çünkü onlar için dolambaçlı yollar, ard düşünceler yoktur.
- "Bazen beynim yanıyormuş gibi geliyor bana" diye feryat eder Balzac, "aklımın siperlerinde öleceğim."
- "Son aşk en ateşli aşktır."
- Merdivenden yuvarlanmadan önce, pencereden atlamak yeğdir.
- Herkes, bütün yaşamını kucaklayan birtakım olaylarla dolu bir rüyaya verir kendini. Bu rüya içinde de sık sık karşısına korkunç bir yaratık çıkar; bu bir takım kötülükler yapmakla görevli, piyesteki hain tipidir.
- Neden yeni piramitler ulusların olduğu kadar bireylerin politikasına egemen olması gereken şu ilkeyi durmadan anımsatmasınlar: Meydana gelen sonuç, kendisini meydana getiren nedenle doğrudan doğruya ilişkili olmaz ya da onunla eşit orantıda bulunmazsa çözülme başlar. Ama her yerde rastlarız bu anıtlara.
Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Epey ağır bir kitaptır. Bende 442 sayfalık 1964 baskısı bulunuyor. Bir balo tasviri ve buradan da toplumun her kesitine dair tespitler yapılır ki bunu bir yazarın daha yaptığını okumuştum. Balo üzerinden yani. Kitaba adını veren kahramansa Paris’te yaşayan bir parfüm tüccarı ve devletin verdiği nişan vesilesiyle de bir balo düzenleyecek. Bundan sonrası efsane zaten. Erkeklerin iş için kendilerini öne çıkarmalarıyla kadınların birbirinin yüzüne gülüp kendi kuyularını kazmaları ölümüne kapışıyor bu kitapta. Yozlaşmışlık ve ahlaksızlık üzerine neler anlatılabileceğini de az çok tahmin ediyorsunuzdur. Her kesimden insanın birbiriyle olan mücadelesi anlatılırken aynı zamanda sınıfsal mücadele de çok güzel tasvir ediliyor bana göre. Beğeneceğinizi umuyor, iyi okumalar diliyorum.. (Sadık Kocak)
bu kitapta, bir balo tasviri ve bu tasvirden toplumun geneline dair bir tespit yapılır ki efsanedir. şöyle izah edeyim: cesar birotteau, paris’te yaşayan bir parfüm taciridir. hükümet tarafından legion d’honneur nişanına layık görülür. burjuvamız, söz konusu nişanı aldığı için bir balo tertiplemeye karar verir. baloya birçok kesimden insan çağırır: aristokrasiden, yönetici sınıfından, tüccarlardan... davet edilen herkes gelir, yemekler yenilir, kahveler içilir ve sonra dansa geçilir. özellikle fransız ve rus edebiyatındaki eserlerin hemen hepsinde muhakkak bir balo sahnesi vardır ve yazarlar tarafından bu balolar titizlikle tasvir edilir. zira, baloya katılan insanlar benliklerini örten maskelerini nefes alamayacak bir şekle gelene kadar takarlar. bir başka ifadeyle, baloya katılan insanların hiçbirisi samimi değildir; erkekler kendilerini iş yapabilmek için pazarlarlar, kadınlar ise rakibelerinin kuyusunu kazmaya çalışırlar. bu sebepledir ki toplumun yozlaşmışlığını anlatabilmek için balolar bulunmaz nimettir. charles dickens ise baloları insanlar arasındaki gelir adaletsizliğini vurgulamak için kullanır. her neyse, balolar üzerine ayrı bir yazı yazmak gerekir. biz konumuza dönelim. bu baloya aristokrasiden üç tane kadın katılır. geri kalanların hepsi ise burjuva sınıfına mensup tüccar eşleri ve çocuklarıdır. bu üç kadın, hafifliğe temayül etmez, kendilerini dansa kaldıran her erkeğe koşa koşa gitmez, kendilerine ilgi gösterilmesine tenezzül dahi etmezler. kaprislerinde dahi bir soyluluk ve ağırbaşlılık vardır. ama burjuva kadınları öyle değildir. hayatlarının yegane amacı, sahip oldukları zenginliklerle diğer kadınları ezmeye çalışmaktır. hayatta sahip oldukları her şeyi, diğer kadınları mağlup etmek için kullanırlar. kocaları ve çocukları da buna dahildir. aristokrasiye mensup insanlar doğuştan zengin iken ve bu sebeple de bir doygunluğa ulaşmışlarken, burjuvaya mensup insanlar ise sonradan görme oldukları için doyumsuz ve görgüsüzlerdir. bu sebepledir ki giydikleri kıyafetler onları sirk maymununa çevirir, kullandıkları dil ta en başta cahil olduklarını ele verir, yaptıkları davranışlar görgüsüz olduklarını gösterir... burjuva ahlâkı, para ve menfaat üzerine inşâ edildiği için, bunlar haricindeki her şey kendileri için değersiz olmaya mahkumdur. sanat, bilim, felsefe burjuvazi için boş bir uğraştır; aslolan şey ticaretin kendisidir. günlük hayatta benimsedikleri ahlâk, ticaretin kaidelerine göre şekillenir ve bu sebepledir ki hiçbirisine güvenilmez, hiçbirisi samimi değildir. işte balzac, bir balo tasvirinden bunlara ulaşabilecek kadar büyük bir yazardır. (umut kalkan)
Parfümcü cesar: Insan oğlu yetinmeyi ve şükretmeyi bilmiyor bilmediği için bazen hayat ona ağır ders veriyor boyundan büyük işlere kalkan cesar parfümcü cesar karısının öğüdüne uymayarak tilletin oyununa düşerek hayatının hatasını yapıyor ve hayattan dersini alıyor gerçekten bu ferdinad de tillet gibi adamlar çok güzel bir kitap hayat dersi veriyor (ercan kara)
Kitabın Yazarı Honore de Balzac Kimdir?
Honoré de Balzac (asıl ismi Honore Balssa; 20 Mayıs 1799, Tours - 18 Ağustos 1850), Fransız yazar.
Hayatı
Asıl adı Honore Balssa'dır. Ancak ismini Balzac olarak değiştirmiş ve soyluluk ifade eden De’ öntakısını eklemiştir. Köy kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası tüccardır. 6 yıl Vendome'da College des Oratoriens'te öğrenim gördü. Napolyon'un devrilmesinden sonra ailesi Paris'e taşındı. Burada 2 yıl daha okula gitti. 3 yıl bir avukatın yanında çalıştı. Ama küçük yaşlardan beri edebiyata gösterdiği eğilim ağır bastı. Trajedi türünü denediği 1819'da yazılmış "Cromwell" başarı kazanamayınca romana yöneldi. Para kazanmak için tarihsel, mizahi ve gotik romanlar yazdı. Bunları değişik adlarla yazdı. Basımcılık, yayıncılık, hatta dökümcülük yaptı. Başarılı olamayınca tekrar edebiyata döndü. Edebiyat hayatında çok başarılı eserler sundu. Birçok ülkede sayılan romanları ve kitapları çok büyük ilgi gördü ve tepkileri üstüne topladı. Edebiyatta başarılı olan Balzac hayatının sonuna kadar edebiyatla uğraştı.
Edebiyat kariyeri
1829'da yazdığı "Les Chouans" isimli tarihi roman tanınmasını sağladı. Bu eser Türkçeye (Köylü İsyanı 1974 ve Şuanlar 1977 olarak) çevrildi. 1824-1834 arasında yayıncılarından aldığı parayla bohem bir yaşam sürdü. 1829-1831 arasında yergici gazetelere yazılar yazdı. 1830’lardan sonra bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını üç bölüm altında toplamaya karar verdi. Örf ve âdet incelemeleri, felsefi incelemeler ve çözümleyici incelemeler. Bu tasarı 1834-1837 arasında 12 cilt olarak gerçekleşti. 1840’ta bu yapıtların hepsine Dante'yi anımsatan bir başlık koydu: "İnsanlık Komedisi". 1842-1848 arasında 17 ciltlik bir baskı yapıldı. 1869-1876 arasında da 24 cilt olarak yayınlandı. Eserlerinde aynı kahramanlara tekrar tekrar yer verme düşüncesini geliştirdi. Bunu gerçekçiliğin baş romanı kabul edilen ve 1834'te yayınlanan "Goriot Baba"da uyguladı. 1836 ve 1837'de İtalya gezisine çıktı. 1828'de Versailles yakınlarında pahalı bir ev yaptırdı. Borç sorunu nedeniyle Passy'de bir eve yerleşti (Bugün Balzac müzesi). Para kazanmak için tiyatroda başarısız denemeler yaptı. Edebiyatçılar Derneği başkanı olarak yazar haklarıyla ilgili girişimlerde bulundu.
1847'de Polonya'da sevgilisi Eveline Hanska'nın şatosunda kaldı. 1850'de Eveline ile evlendi Paris'e döndüler. Birkaç ay sonra yaşamını yitirdi. Geride 85’i tamamlanmış, 50’si taslak halinde eser bıraktı. Romanda gerçekçilik ve doğalcılık akımlarının yaratıcısı olarak kabul edilir. Mantıksal bir sıra izleyen olayların her şeyi gören bir gözlemcinin ağzından anlatıldığı, kahramanların tutarlı bir biçimde sunulduğu, kuralları belli "klasik roman tekniğini" Balzac'ın kurduğu benimsenir. Olağanüstü bir gözlem yeteneği ve güçlü bir hafızası vardı. Kendisini başka insanların yerine koyup onların duygularını paylaşmayı biliyordu. Eserlerinde nedenselliği ve arka plan ile karakterler arasındaki ilişkiyi açıklamakta ustadır. Bütün bu özellikleriyle "romanın Shakespeare'i sayılır.
1789’la başlayan ve uzun bir süreç alan Fransız Devrimi sırasında gelişen toplumsal değişimi anlatan; çatışmaları, iyiyi kötüyü ortaya koyan, Cumhuriyetçiler ve Kraliyetçiler’in 1830’da ülkeyi bırakıp gitmek zorunda kalan X. Charles’e dek yaptıkları kanlı kansız tüm çekişmeyi özellikle göz önüne seren, bireylerin bu çatışmadaki ulu düşüncelerin altında aslında kendi çıkarlarını nice korumaya çalıştıklarını betimleyen; sevgi, güç gibi evrensel konuları tüm çıplaklığı ve eleştirel bir yaklaşımla inceleyen; günümüz okuruna sıkıcı gelebilecek ama öncelikle Fransa ve demokrasiyi algılayabilmekte yardımcı olması bakımından tüm dünya için önemli bir Roman yazardır. Fransız Devrimi’nin geçmişsel belgesidir kitapları.
İnsalık Güldürüsü, yazarın 1830’da kendi yapıtlarını toplamaya başladığı bir üst yapıttır. Şu anda emin değiliz ama belkide 1830’da Kraliyetçiler’in yenilgisini perçimleyen sürgünden sonra devrimdeki ulu düşüncelerin bir yalan olduğunu düşünerek böyle bir yola gitti.
Honore de Balzac Kitapları - Eserleri
- Goriot Baba
- Vadideki Zambak
- Eugenie Grandet
- Otuzundaki Kadın
- İki Yeni Gelinin Anıları
- Seraphita
- Tılsımlı Deri
- Altın Gözlü Kız
- Köylüler
- Modeste Mignon
- Köylü İsyanı
- Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti
- Gambara
- Bir Havva Kızı
- Paris'ten Cava'ya Yolculuk
- Louis Lambert
- Yaşamda Bir Başlangıç
- Ursule Mirouet
- Pierrette
- Lanetli Çocuk
- Evde Kalmış Kız
- Mutlak Peşinde
- Suyu Bulandıran Kız
- Lanje Düşesi
- Gizli Başyapıt
- Bir Kır Balosu
- Köy Doktoru
- Güzel Imperia
- Bette Abla
- Aşk Gecesi
- Uzun Yaşam İksiri
- Zarif Bir Yaşam Üzerine
- Top Oynayan Kedi Mağazası
- Tefeci Gobseck / Üç Öykü
- Cousin Pons (2 Cilt Takım)
- Tours Papazı
- Sarrasine
- Ferragus
- Taşralı Bir Büyük Adam Paris'te
- İki Şair
- Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü
- Nucingen Bankası
- Kırmızı Han
- Bilinmeyen Başyapıt ve Kırmızı Han
- Modern Uyarıcıları Kullanma Kılavuzu
- Bir Yaratıcının Çektikleri
- Modern Çağ Uyarıcıları Risalesi ve Z. Marcas
- Paris
- Vadideki Zambak - Bir Aşk Sayfası
- Esrarlı Bir Vaka
- Albay Chabert
- Çalışanın Fizyolojisi
- Seçilmiş əsərləri
- Cebimdeki Düşünceler
- Innocence and Other Stories
- Ateist Ayini
- Maskeli Aşk
- Vendetta
- Terör Devrinde
- Korneliüs’ün Elmasları
- Sönmüş Hayaller
- Another Study Of Woman
- Aklanmış Melmoth
- Kibar Fahişeler (2. cilt)
- Napoleon Efsanesi
- Eğlendirici Öyküler
- Çölde İhtiras
- Bilinmeyen Şaheser - Sarrasine
- Köy Papazı
- Muhteşem Godisar
- The Deserted Woman
- Goriot Baba Cilt 1
- İfritə
- Vadideki Zambak Cilt I (Minyatür Kitaplar)
- Vadideki Zambak Cilt II (Minyatür Kitaplar)
- Üç Hikaye
- Vadideki Zambak - Çocukluğum
- The Human Comedy
- Tuhaf Öyküler
- Rahibenin Aşkı
- Albert Savarus
- Adieu
- Die falsche Geliebte
- Die Grenadiére
- Vadidəki zanbaq
- Peau de Chagrin
- Honorine
- Vater Goriot
- Beatrix
- Die Frau von dreißig Jahren
- Der Ehekontrakt
Honore de Balzac Alıntıları - Sözleri
- Alçakgönüllülük, daha doğrusu korku, aşkın ilk erdemlerinden biridir. (Eugenie Grandet)
- Karşısında güzel bir kadın bulan bir erkek tuzağa düşmüş mü sayılıyor? (Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti)
- Peki öyleyse, öğretin bana... Sizi sevmemek için ne yapmam gerektiğini bana öğretin. (Seraphita)
- Gerçekten tümüyle yüce ruhlu kadınlar gerçeği yalana yeğlerler. (Bette Abla)
- Bundan çıkan sonuç şudur ki, toplumlar ne kadar uygarlaşır ve huzura kavuşursa, aşırı yollara o ölçüde başvururlar. Barış hali kimileri için feci bir durumdur. Belki de Napoléon'a "Savaş doğal bir haldir," dedirten şey de budur. (Modern Uyarıcıları Kullanma Kılavuzu)
- Aşk evliliğinden olan bütün çocuklar gibi miras olarak annelerin muhteşem güzelliğini aldılar,sefaletle birleştiğinde çoğunlukla yıkıcı bir hediyeydi bu. (Sönmüş Hayaller)
- ... herkesin mucizesi kendine göredir. (Köy Papazı)
- İntiharın üç türü vardır: önce uzun bir hastalığın son nöbetinden başka bir şey olmayan ve kuşkusuz patoloji sınırların içerisindeki intihar; sonra umutsuzluk nedeniyle intihar, son olarak da mantık yürüterek intihar. Lucien umutsuzluk nedeniyle ve mantık yürüterek kendini öldürmek istiyordu. bu ikisi vazgeçilebilir intiharlardır; yalnızca patolojik intiharın geri dönüşü yoktur; ama çoğu zaman bu üç neden, Jean-Jacques Rousseau'da olduğu gibi, birleşir. (Bir Yaratıcının Çektikleri)
- Alaycı bir adam daima sathi, bunun neticesi olarak da hain bir kimsedir, alay ettiği hâdisede cemiyete düşen payı hiçbir zaman kaale alamaz, çünkü tabiat yalnız hayvan yaratır, ahmakları toplum hayatına borçluyuz. (Nucingen Bankası)
- ... büyük bir aileden gelmenin ve servetten yoksun oluşun nice yüksek zekalı insanları içinde tuttuğu derin bir hiçlik duygusu içinde, Umut sönüp gidiyordu. (İki Şair)
- Vaktiyle seninle birlikte sonsuzluk denizine salıverdiğimiz gemileri yine orada yürütmeme kim engel olabilir? (İki Yeni Gelinin Anıları)
- Aşka benzeyen hiçbir şey yoktur.. (Gizli Başyapıt)
- İblisin vaat ettiği dünyevi zevkler çok fazladır ama cennetin sunduğu zevklerin bir sınırı yoktur. Tanrı'ya inandı ve ona dünyanın tüm hazinelerini veren o büyünün artık bir anlamı yoktu, tüm o hazineler, elmaslar onun gözünde çakıl taşından farksızdı; diğer hayatın görkemiyle kıyaslandığında incik boncuk gibi kalıyorlardı. Ona bu kaynaktan gelen her şeyin üzerinde bir lanet olduğunu düşündü. (Aklanmış Melmoth)
- Çünkü herhangi bir şeyde aşırıya kaçmak bedeni kendine özgü bir yola sokar. (Sönmüş Hayaller)
- Geceyi uykusuz geçirmek itiyadında olan ve derin bir sükûnet içinde seslerin çeşitli akislerine dikkat edenler bilirler: Çok defa, aynı yerden gelen hafif bir çıtırtı duyulur da, devamlı ve mutat [alışıldık] fısıltılar işitilmez... (Ferragus)
- Vadilerde açan, gösterişsiz, alçakgönüllü çiçekler, göklere çok yakın, fırtınaların koptuğu, güneşin yaktığı yerlere dikilince yaşamıyorlar belki de, kim bilir? (Top Oynayan Kedi Mağazası)
- Ancak her şey olmakla başlayarak herhangi bir şey olabilirsin. (Çalışanın Fizyolojisi)
- İki varlığı aynı anda sevebilir miyiz? Bir sevgili bütün kalbi doldurmazsa sevgili olabilir mi? Birinci, sonuncu, biricik olması gerekmez mi? (Seraphita)
- Aşkın ne kadar toplumcul ve yararlı olduğu hiç düşünüldü mü? (Evde Kalmış Kız)
- "Son aşk en ateşli aşktır." (Parfümcü Cesar Birotteau'nun Yükselişi ve Düşüşü)