Paris'te Bir Osmanlı Sefiri - Yirmisekiz Mehmet Çelebi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Paris'te Bir Osmanlı Sefiri kimin eseri? Paris'te Bir Osmanlı Sefiri kitabının yazarı kimdir? Paris'te Bir Osmanlı Sefiri konusu ve anafikri nedir? Paris'te Bir Osmanlı Sefiri kitabı ne anlatıyor? Paris'te Bir Osmanlı Sefiri PDF indirme linki var mı? Paris'te Bir Osmanlı Sefiri kitabının yazarı Yirmisekiz Mehmet Çelebi kimdir? İşte Paris'te Bir Osmanlı Sefiri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yirmisekiz Mehmet Çelebi
Çevirmen: Şevket Rado
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789754586156
Sayfa Sayısı: 99
Paris'te Bir Osmanlı Sefiri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Haziran 1721/ Paris sosyetesi, kralı ve saraylıları bir kenara bırakıp yeni bir meraka düşmüştür: III. Ahmet’in
XV. Louis’ye yolladığı elçi ve eşliğindeki heyetin iftar sofrası.
Elçi Yirmisekiz Mehmet Çelebi ve heyeti, bu ilgiye yabancı değildir. Fransa’ya ayak bastıkları andan itibaren, halk onları seyretmek için geçtikleri
yerlere akın etmektedir.
Çelebi, Fransızların savaş meydanlarındaki izlenimler üzerinden yarattıkları Türk imgesini alt üst eder: Kültürü, yaşam tarzı, edebi bilgisi bu imgenin eksik kalan taraflarını bütünler.
Ülkemizde Batı kültürüyle tanışmada öncü kabul edilen Çelebi, Avrupa’da Turquerie’nin yolunu açmış; bu akımla modadan mimariye, müzikten resme pek çok alanda Türk tarzı ürünler verilmiştir.
18. yüzyılın kendine özgü ve duru dilinden Şevket Rado’nun yayına hazırladığı bu eser, Lale Devri’nin kültür ve düşünce dünyasına ilk elden tanık olmamızı sağlıyor.
Yirmisekiz Mehmet Çelebi (?1660’ların sonu-1732) Edirne’de doğdu. Asker olan babasının izinden giderek yeniçeri oldu ve ona lakabını kazandıran 28. Orta’da idari görevler üstlendi. Başarıları sayesinde devletin üst düzey yönetiminde görevlere getirildi. Pasarofça Antlaşması müzakere heyetinde görevlendirildi. Burada Avrupalı diplomatlar üzerinde büyük bir etki yarattı. Bu sayede 1720-21’de Paris’te elçi olarak görev yaptı. Elçilik raporu olarak yazdığı bu metin, yazıldığından beri hem yerli hem yabancı pek çok çalışmaya konu olmuştur. Çelebi, Patrona Halil İsyanı’ndan sonra Kıbrıs valiliğine atanmış ve orada vefat etmiştir.
Paris'te Bir Osmanlı Sefiri Alıntıları - Sözleri
- Fransa'ya yaptığı bu seyahat Türkiye'ye matbaacılığın getirilmesine sebep olmak gibi muazzam bir hizmete yol açmakla beraber, Çelebi'nin Fransa seyahatini anlatan sefaretnamesi 18. yüzyılın başında Türk edebiyatını süsleyen, güzel olduğu kadar öğretici eserlerden biridir.
- Fransa memleketlerinde kadınların itibarı erkeklerden üstün olmağla istedikleri ne ise, işlerler ve murad ettikleri yere giderler.
- ''Paris şehrine mahsus lûub* var imiş, adına Opera derler imiş...'' *Oyun.
- Eserin öğretici tarafı, Çelebi’nin elçi olarak Paris’e giderken XV. Louis devrinde Marsilya’dan Paris’e kadar, büyük bir kısmını nehirlerin üzerinden yaptığı bu seyahatte gördüklerini en ince teferruatına kadar anlatmasıdır.
- Fransa memleketlerinde kadınların itibarı erkeklerden üstün olmağla istedikleri ne ise, işlerler ve murad ettikleri yere giderler. En âlâ beyzade, en düşkününe haddinden ziyade riayet ve hürmet ederler; ol vilayetlerde hükümleri cârîdir.
- Kral askerini bize seyrettirmek için etraftaki bazı kışlalarda bulunan piyade ve süvari recimentleri getirtmiş ve çoğuna yeni elbiseler kestirmişler ve cem'an otuz binden ziyade asker tertip ve tedarik idüp olduğumuz haneden kral sarayına dek dizmişler idi.
- "Marsilya'da büyük hastalık zuhur edüp, maazallah seksen bin kadar nüfus telef olmuş; belki daha ziyade olmak ihtimali ola. Purovane eyaletinde dahi hastalık zuhur etmiş. Tulon şehri ise ol eyaletten olmağla kendülerine bulaşmaktan ziyade korkuları olduğundan gelen kimselere otuz kırk gün ve bazılarına daha ziyade geçmedikçe yanaşmazlar. Bu ayrı durma günlerine Nazarto'da kırantene tabir ederler. Ol sebepten bunlar dahi kalyona çıkmayup ayni özürleri dilediler."
- Gece olsun, gündüz olsun halkın çokluğu, kadın ve erkek kalabalığı anlatılır gibi değildir. Kadın ve erkeğin devletlü ve kibarı, kimi tedbil, kimi âşikâre gelmişler. Düğün evlerinin bu kadar kalabalık olduğu görülmemiştir.
- Gezegenleri seyr için durbin peydâ etmişler.
- "... Bunların vilayetlerinde büyük hastalık çıktıkda, başka vilayetlerden gelen kimesnelerce nice günler karışmayup temas etmeksizin konuşup sohbet ederler. Bizim vardığımız esnada Allah'ın emriyle Marsilya'da büyük hastalık zuhur edüp, mazallah seksen bin nüfus telef olmuş; belki daha ziyade olmak ihtimali ola. Purovane (Province) eyaletinde dahi hastalık zuhur etmiş. Tulon ( Toulon) şehri ise ol eyaletten olmağla kendülerine bulaşmaktan ziyade korkuları olduğundan gelen kimselere otuz kırk gün ve bazılarına daha ziyade geçmedikçe yanaşmazlar. Ol sebepten bunlar dahi kalyona çıkmayup ayni özür dilediler. ..."
Paris'te Bir Osmanlı Sefiri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
28. Mehmet Çelebinin Fransa Anıları: . Kitap adından da anlaşılacağı üzere Osmanlı Sefiri 28. Mehmet Çelebinin Fransa ziyaretini anlatıyor. Kitapta bilhassa Çelebinin sempatik dili dikkat çekici. Biraz eski dile hakim olmayı gerektirmesine karşın okurken beni pek zorlamadı diyebilirim. Özelikle Çelebinin gözlemlerini ve kendilerine gösterilen derin hürmeti beğenerek okudum. Kitap bize duraklama döneminde bile Osmanlının Avrupa güçleri tarafından muteber kabul edildiğini ortaya koyuyor. Bu anlamda kitabı beğendim. Lakin açıkçası okuması elzem bir kitap olarak da görmedim. Devrinde Osmanlı ve Fransaının birbirlerine nasıl baktığını ve Çelebinin nelere şaşırdığını anlamak için okunabilir. Lakin dediğim gibi elzem de diyemem. Karar sizin. Etimoloji İçerikli Youtube Sayfamıza Göz Atmak İçin ↓ https://www.youtube.com/channel/UCf5PEm1imt3FVBxbk1TXggw (Behzat Aktura)
Osmanlı padişahı III.Ahmet tarafından 1720-1721 yıllarında Fransa'ya büyükelçi olarak atanan Yirmisekiz Mehmet Çelebi'nin Fransa'da yaşadağı süre içinde, Fransa'nın kültürünü, sanatını, gelişmiş sanayisini, gördüğü daha bir çok yenilikle birlikte resimlerle de desteklenerek Osmanlıca olarak kitap haline getirilmiş. Ama günümüze türkçe olarak ve aslına uygun olsun diye birebir çeviri yapıldığından bazı kelimeleri anlamakta zorlandım diyebilirim. Yirmisekiz Mehmet Çelebi Fransa'daki görevini tamamladıktan sonra, İstanbul'a döndüğünde Fransa'da gördüğü, kültür, sanatı Osmanlı'ya da birçok alanda uygulamıştır, özellikle matbahanın getirilmesinde çok önemli rol oynamış birisidir. Osmanlı ve Fransız tarihiyle ilgili olanların kesinlikle okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. (Martin)
Osmanlı'nın 1720-1721’de Paris'e elçi olarak görevlendirmesi sonucu maiyeti ve oğlu "Said" ile beraber çıktığı Fransa seyahati sırasında yazdığı bu sefaretname bize o dönemle ilgili birçok bilgi verir. Ama benim için en ilgi çekici nokta Osmanlı'yı sadece savaş meydanlarında tanıyan, barbar olarak gören, kültürü, töresi, geleneklerini bilmeyen Avrupa'nın (Fransa'nın) ilk kez Osmanlı'nın başka yüzüyle tanışmasıdır. Zaten gerek halkın, gerekse de saray çevresinin Yirmisekiz Mehmet Çelebi ve maiyetine gösterdiği ilgi bunu kanıtlar niteliktedir. Bazı yorumcular Avrupa'da başlayan "Turquerie" denen, giyim modasından müziğe birçok alanda etkili olan Türk modasının örnek alınmasında Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin ve onun Paris ziyaretinin dönüm noktası olduğunu söylerler. Aynı zamanda Çelebi ve maiyetini Fransa izlenimleri de çok ilginçtir. Özellikle operadan çok etkilenen Yirmisekiz Mehmet Çelebi bunu saklamamıştır. Paris'te iftar kısmında halkın ve saray çevresinin iftar yapan ve Teravih namazı kılan heyete ilgisi ilginç ve de komiktir. Özellikle iftar açarken heyetin süslenmiş kadınlar tarafından izlenmesi ve şaşkınlık duyulması doğu-batı farkını gösterir. Son olarak Fransa kadınlarını bu denli özgür görünce ve sokaklarda kadın ve erkeklerin yan yana eşit bir şekilde temsil edildiğini görünce çok şaşırması, kadın hakları konusunda ve toplumsal cinsiyet eşitliği hususunda neden bu denli geri olduğumuzu açıklar nitelikte. Kesinlikle okunmalı, çok keyifli vakit geçirilebilecek ve çok şey öğrenilecek bir eser. (Serkan Şimşir)
Paris'te Bir Osmanlı Sefiri PDF indirme linki var mı?
Yirmisekiz Mehmet Çelebi - Paris'te Bir Osmanlı Sefiri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Paris'te Bir Osmanlı Sefiri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Yirmisekiz Mehmet Çelebi Kimdir?
1. Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi'nin Hayatı
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, Edirne civarında doğmuştur. Babası, Süleyman Ağa isminde bir zattır. Gençliğinde yeniçeri ocağına girmiş, ocağın 28. ortasında kayıtlı olduğu için, zamanla Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi diye tanınmıştır. İyi bir eğitim görerek yetiştiği için yeniçerilikte çabuk ilerlemiş; Yeniçeri Efendisi, darphane nâzırı ve üçüncü defterdar olmuştur. Pasarofça Antlaşması’nı yapan Osmanlı heyetinde de ikinci murahhas (delege) sıfatıyla bulunmuştur (Banarlı, 1987: 791). Osmanlı Padişahı III. Ahmet zamanında Fransa Devleti ile olan ilişkileri geliştirmek amacıyla Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Fransa'ya geçici büyükelçi sıfatıyla gönderilmiştir. Çelebi'nin, Raşid Tarihi'nde aktarıldığı üzere: "…mükâleme-i mezbûrede tertîb-i muhâverât ve desâis-i nasaraya tahsîl-i ıttılâ etmiş bir kârdan-ı dakîka-şinâs…"1 (1282/1865: 212-213)bir kişiliğe sahip başarılı kariyerinin yanı sıra Osmanlı Devleti'ni yabancı ülkelerde başarıyla temsil edebilecek yeteneklere sahip olması nedeniyle, Fransa'ya elçi olarak gönderilmesine karar verilmiştir. Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi elçilik vazifesinden sonra, 1721 yılında defter emini, 1723'te ise ruznâme-i evvel olmuştur. 1725'te baş muhasebeci olup; daha sonra 1726'da Mısır'a memur olmuştur (Dirim, 1951: 12; aktaran, Polatcı, 2011: 251). III. Ahmet’in Patrona Halil İsyanı ile tahttan indirilmesinin ardından Yirmisekiz Çelebi de gözden düşmüştür. Mısır’daki görevinden alınarak son diplomatik görevi, I. Mahmut’un tahta çıkışını bildiren mektubu Lehistan’a (günümüzdeki Polonya) sunmaktı. Daha sonra da öncekilerle kıyaslanamayacak kadar sıradan bir makama, Kıbrıs valiliğine atanmış ve 1732 yılında orada vefat etmiştir (Rado, 2010: 95).
2. Çelebi’nin Fransa’ya Elçi Tayin Edilmesi
Osmanlı tarihinde Lale Devri diye bilinen 1718-1730 yıllarında tahtta III. Ahmet, Sadaret makamında ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa bulunuyordu. 1718 yılında imzalanan Pasarofça Antlaşması’ndan sonra başlayan Islahat Hareketleri ve Devletin takip ettiği yeni dış siyaset icabı Batı’yı müşahede etmek amacıyla Fransa'ya elçi gönderme lüzumu görülmüştür. Devletin Fransa'ya yollamaya karar verdiği ilk elçi, Bâbıâlî tarafından seçilen, Kapucıbaşı Kara İnci unvanlı bir kimseydi. Ancak bu kişi dönemin Fransız Elçisi Marquis de Bonnac'ı tatmin etmemiş ve Fransa'ya daha liyâkatli birinin gönderilmesi icap etmiştir (Banarlı, 1987: 791). Bunun üzerine Pasarofça Antlaşması’nda ikinci delege sıfatıyla yer alan ve dış ilişkilerde tecrübe sahibi olan Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, Fransa’nın fen ve sanatını müşahede etmek, hakkında daha fazla bilgi edinebilmek ve iki devlet arasındaki dostluk münasebetlerini geliştirmek maksadıyla Fevkalâde Elçi2 pâyesiyle Paris’e gönderilmiştir (Akyavaş, 1993: v). Elçi henüz küçük yaşta ve ileride sadrazam makamında bulunacak olan oğlu Sait Efendi’yi de yanına alarak yaklaşık seksen kişilik maiyetiyle birlikte 7 Ekim 1720’de Fransız Elçisi Marquis de Bonnac’ın temin ettiği bir gemi ile yola çıkmış ve hareketinden kırk altı gün sonra Toulon’a varmıştır.Yirmisekiz Çelebi, İstanbul’dan ayrıldığı günden dönüş tarihine kadar (8 Ekim 1921) olan hatıra ve gözlemlerini bir edebiyatçı titizliğiyle son derece zarif, samimi ve özgün bir üslupla nakletmiştir.
Yirmisekiz Mehmet Çelebi Kitapları - Eserleri
- Paris'te Bir Osmanlı Sefiri
- Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi
Yirmisekiz Mehmet Çelebi Alıntıları - Sözleri
- ''Paris şehrine mahsus lûub* var imiş, adına Opera derler imiş...'' *Oyun. (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- Bu iki devlet arasında eskiden beri yürürlükte olan sağlam dostluğu daha da kuvvetlendirmek ve değerli Fransa Kralına olan sevgi ve saygılarını açıkça göstermek için Efendim beni elçilikle gönderdiler.» dedim. (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- Zilhicce'nin 16. Çarşamba günü yüce saltanat merkezi İstanbul limanına girerek vatanımıza kavuştuk. (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- Zilhicce'nin 25. Pazartesi günü sabah vakti Malta adasına gelip demir attık. Adada bir hafta kaldık. (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- Fransa memleketlerinde kadınların itibarı erkeklerden üstün olmağla istedikleri ne ise, işlerler ve murad ettikleri yere giderler. (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- Kral askerini bize seyrettirmek için etraftaki bazı kışlalarda bulunan piyade ve süvari recimentleri getirtmiş ve çoğuna yeni elbiseler kestirmişler ve cem'an otuz binden ziyade asker tertip ve tedarik idüp olduğumuz haneden kral sarayına dek dizmişler idi. (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- İzin istemekte daha sonraki geceler de devam ettiler. Hemen her gece gelip iftar yapışımızı, yemek yiyisimizi ve teravih namazını kılışımızı seyretmek için yalvarmaya başladılar (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- Bunca feryat edip duruyorum, fakat feryadımı duyup yardımıma gelen yok! öyle ki, bu mavi renkli gökkubbe altında sanki hiç kimse yok! (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- "... Bunların vilayetlerinde büyük hastalık çıktıkda, başka vilayetlerden gelen kimesnelerce nice günler karışmayup temas etmeksizin konuşup sohbet ederler. Bizim vardığımız esnada Allah'ın emriyle Marsilya'da büyük hastalık zuhur edüp, mazallah seksen bin nüfus telef olmuş; belki daha ziyade olmak ihtimali ola. Purovane (Province) eyaletinde dahi hastalık zuhur etmiş. Tulon ( Toulon) şehri ise ol eyaletten olmağla kendülerine bulaşmaktan ziyade korkuları olduğundan gelen kimselere otuz kırk gün ve bazılarına daha ziyade geçmedikçe yanaşmazlar. Ol sebepten bunlar dahi kalyona çıkmayup ayni özür dilediler. ..." (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- Eserin öğretici tarafı, Çelebi’nin elçi olarak Paris’e giderken XV. Louis devrinde Marsilya’dan Paris’e kadar, büyük bir kısmını nehirlerin üzerinden yaptığı bu seyahatte gördüklerini en ince teferruatına kadar anlatmasıdır. (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- Gece olsun, gündüz olsun halkın çokluğu, kadın ve erkek kalabalığı anlatılır gibi değildir. Kadın ve erkeğin devletlü ve kibarı, kimi tedbil, kimi âşikâre gelmişler. Düğün evlerinin bu kadar kalabalık olduğu görülmemiştir. (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- Bordo eyaletinin valisi ise, eski İngiltere Kralı Yakamos'un gayrimeşru çocuğu imiş. Adı Dük de Bourbeck, rütbesi mareşal. Fransa ile İspanya arasında savaş çıktığı sırada diğer Fransız ileri gelenleri komutanlığı kabul etmedikleri halde, bu İngiliz olduğundan, kabul etmiş ve gitmiş İspanya içlerinde savaşmış. (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- Gezegenleri seyr için durbin peydâ etmişler. (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- Fransa'da kadınlara gösterilen itibar, erkeklere gösterilenden kat kat fazladır. Bu yüzden kadınlar ne isterlerse yapar ve istedikleri yerlere rahatça gidip gelebilirler, kimse bir şey demez. Meselâ rütbe ve mevkii değerli bir beyzade çok değersiz de olsa bir kadına saygı göstermek zorundadır. Buralarda, daha çok kadınların sözleri geçerlidir. (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- Girdiğimiz oda baştanbaşa peri yüzlü kız resimleriyle süslüydü. Biz içeri girince Mareşal ayağa kalktı, bizi karşılayıp, sevgi ve güleryüz gösterdi. Karşı karşıya sandalyelere oturduk. Peri yüzlü güzeller çevremizi sardılar. Kahveler, şekerler ve şerbetler hazırlamışlar; hepsinden birer miktar alıp yedik. (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- Kral'ın oturduğu sarayın kapılarında, zabitleriyle birlikte, yüz kişi devamlı olarak nöbet tutardı. Bu nöbetçilere «süvis» diyorlar. Bunlar, Fransa ile Avusturya arasında yaşayan tuhaf bir millettir. Kendilerini para karşılığında kim kiralamak isterse onlara kiralanırlar. Oldukça sert mizaçlı bir kavim olduklarından, genellikle bekçilik yaparlar. (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- Fransa'ya yaptığı bu seyahat Türkiye'ye matbaacılığın getirilmesine sebep olmak gibi muazzam bir hizmete yol açmakla beraber, Çelebi'nin Fransa seyahatini anlatan sefaretnamesi 18. yüzyılın başında Türk edebiyatını süsleyen, güzel olduğu kadar öğretici eserlerden biridir. (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- Kral, henüz on bir yaşını tamamlayıp on iki yaşına basmıştı. Yüzü oldukça güzel olan Kral sanki elmaslar içinde yüzüyor, altın sırmalı elbiseleriyle de ortalığı aydınlatıyordu. Kendisi cevap vermedi, Lalası olan Mareşal De Villerdi cevap verdi (Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Sefâretnâmesi)
- "Marsilya'da büyük hastalık zuhur edüp, maazallah seksen bin kadar nüfus telef olmuş; belki daha ziyade olmak ihtimali ola. Purovane eyaletinde dahi hastalık zuhur etmiş. Tulon şehri ise ol eyaletten olmağla kendülerine bulaşmaktan ziyade korkuları olduğundan gelen kimselere otuz kırk gün ve bazılarına daha ziyade geçmedikçe yanaşmazlar. Bu ayrı durma günlerine Nazarto'da kırantene tabir ederler. Ol sebepten bunlar dahi kalyona çıkmayup ayni özürleri dilediler." (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)
- Fransa memleketlerinde kadınların itibarı erkeklerden üstün olmağla istedikleri ne ise, işlerler ve murad ettikleri yere giderler. En âlâ beyzade, en düşkününe haddinden ziyade riayet ve hürmet ederler; ol vilayetlerde hükümleri cârîdir. (Paris'te Bir Osmanlı Sefiri)