Pastoral Senfoni - André Gide Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Pastoral Senfoni kimin eseri? Pastoral Senfoni kitabının yazarı kimdir? Pastoral Senfoni konusu ve anafikri nedir? Pastoral Senfoni kitabı ne anlatıyor? Pastoral Senfoni kitabının yazarı André Gide kimdir? İşte Pastoral Senfoni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: André Gide
Çevirmen: Buket Yılmaz
Orijinal Adı: La Symphinie Pastorale
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9789752638976
Sayfa Sayısı: 96
Pastoral Senfoni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Ah! Şu kafamızın yarattığı uydurma tehlikelerle korkunç şeylere kulak asmadan sadece gerçek üzüntülerle yetinseydik yaşam ne kadar güzel ve mutsuzluğumuz ne kadar dayanılır olurdu...”
Pastoral Senfoni, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi André Gide’in otobiyografik bir romanı olması sebebiyle dikkat çekici bir roman. Eserde bir papazın hayatına giren küçük kör bir kızın ailede bıraktığı derin izler etrafında gelişen trajik bir hikâye konu ediliyor. Gide’in, ismiyle Beethoven’ın ünlü eseri Pastoral Senfoni’ye göndermede bulunduğu bu romanda, görülen ve görülmek istenen dünya arasındaki yakınlık veya uzaklıklar okurun zihninde yeni anlamlar kazanmayı bekliyor.
Pastoral Senfoni Alıntıları - Sözleri
- Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler ‘bu işi yapamaz’ dediği için kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir.
- Ağlamak isterdim. Yazık ki kalbimi bir çölden daha çorak hissediyordum.
- Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler ‘bu işi yapamaz’ dediği için kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir.
- Huzuru yakalayabilmek için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk, acıya dönüştürülmesi en kolay, en hassas ihtiyaçlardan biridir.
- Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler “bu işi yapamaz” dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir...
- "..Bir çok insan anlamamasına karşın anlıyormuş gibi davranır. Böyle insanların kafaları, sonunda, akıl yürütmelerini bozan, mantık zincirinde kopukluklar ve karmaşıklıklar yaratan belirsiz, yanlış bilgilerle dolar."
- "Ne yazık! Bazı ruhlar mutluluğa karşı çıkar, onların mutlu olma yetenekleri yoktur, mutluluğu yaşamayı beceremezler..."
- "Böyle durumlarda gerek bizim karşımızdakine, gerekse karşımızdakinin bize yönelttiği sözler, araya giren bu duvarın ne kadar dirençli olduğunu ve daha dikkatli olmazsak bu duvarın nasıl kalınlaşacağını haber veren sonda darbeleri gibi hüzünle yankılanır."
- "..kuruntu sonucu abartılan keder, gerçekteki olguyu aşar. Ah! Eğer, kapılarımızı düşgücümüzün yarattığı canavarlarla kuruntulara açmasaydık, yalnızca yaşamımızdaki kötülükleri görmekle yetinseydik, mutsuzluklarımıza katlanmamız çok daha kolay olurdu."
- "..Onlarla birlikte olduğum zaman duyduğum yalnızlık, son zamanlarda daha sık çekilmek alışkanlığını edindiğim çalışma odamdakinden daha çok acı veriyor bana."
- Gerçeğin rengi gridir.
- "İşlerin yoğunluğu sayesinde şu son birkaç günü fazla düşünmeden geçirebildim. Beni kendimden uzaklaştıracak bütün uğraşlar için şükürler olsun."
- “Bir adamın yüz kuzusu olsa ve içlerinden biri kaybolsa, adam diğer doksan dokuz kuzuyu dağda bırakıp kaybolanı aramaya gitmez mi?”
- "Kendini koruyamayan bir şeyi zorla ele geçirmek, çok büyük bir alçaklık olur."
- "Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler "bu işi yapamaz" dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir..."
Pastoral Senfoni İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bir papazın hayatına giren küçük, kör bir kızın ailede bıraktığı derin izler etrafında gelişen trajik bir hikâye konu edilir. Papaz, dünyanın ve aslında yaşamın bütün renklerini kör kıza, bu senfoni aracılığıyla anlatmaya çalışır. Pastoral Senfoni görülen ve görülmek istenen dünya arasında kalmış, okurun zihninde yeni anlamlar kazanacak bir ruh okuması.olarakta eserinı tanımlar (Esmer)
#okudum #andregide #pastoralsenfoni . Pastoral Senfoni, bir papazın kız çocuğunu sahiplenmesi sonucu aralarında geçen ilişkiyi anlatan bir kitap. Bu kız görme engelli ve papaz onunla yaptığı sohbetlerde ona her şeyi hissettirerek anlatmaya çalışır. Yani görme engelli olması onda herhangi bir eksiklik yaratsın istemez. Papazın eşi Amelie, eşinin bu kızla olan ilgisinden pek memnun değildir. Papaz, genel olarak eşinin hiçbir şeyden memnun olmadığını da belirtir. Papazın oğlu bu kıza aşık olmuştur fakat papaz ile kız arasında da belli bir zamandan sonra bir aşk başlar. Aslında papaz bunu kendi içinde reddetmekle birlikte düşünmeden de edememektedir. Karısı kızla bu kadar ilgilenmesinden dolayı kızmaktadır aslında. Papaz kızla yaptığı sohbetlerde gördüğü kadarıyla kızın ne kadar zeki olduğunu fark eder ve o da aslında bundan sonra ona aşık olduğunu anlar. Tabi bu ne kadar doğru tartışılır. Sonuçta sen evlat edindiğin birine belli bir zamandan sonra aşık oluyorsun. Bence doğru değil. Kitabın bu kısımlarını özellikle doğru bulmadım. Din, sevgi, hayal gücü gibi konulara değinmesi itibariyle güzeldi ama dediğim kısımlardan pek hoşlanmadım. Kitap okuması ve konusu bakımından güzeldi. (Yasemin İlhan)
Kitabın Yazarı André Gide Kimdir?
André Paul Guillaume Gide (22 Kasım 1869 Paris - 19 Şubat 1951 Paris) Fransız yazar. 1947 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi.
Gide, 22 Kasım 1869 tarihinde Paris, Fransa`da dünyaya geldi. Babası Protestan ve köylü kökenli, annesi Katolikti. 8 yaşında Paris'te Alsace Okulu'na gönderildi. Sık sık hastalandığı için öğrenimi kesintiye uğradı. Gide henüz 11 yaşındayken (1880) Paris Üniversitesi`nde hukuk profesörü olan babasını kaybetti. Ailedeki kadınların etkisi ve annesinin katı otoritesi altında büyüdü.
1889'da okuldan mezun oldu. Yaşamını yazarak geçirmeye karar verdi.Yazı hayatına 1891’de 21 yaşındayken yayımladığı André Walter'in Günlükleri(Les Cahiers d'André Walter) ve Narsis Üstüne İnceleme ile başladı. Ama ikisi de başarısız bulundu.
1893'te Kuzey Afrika gezisine çıktı. Arap dünyasının tümüyle farklı değerleriyle tanıştı. Fransa'ya döndüğünde oradaki katı Victorya dönemi yaşantısının olumsuzluklarından rahatsız oldu. 1894'te tekrar Kuzey Afrika'ya gitti. Burada Oscar Wilde ve Lord Alfred Douglas'la tanıştı. Onların yüreklendirmesiyle baskı altında tuttuğu eşcinselliğini kabul etti. Annesi hastalanınca Fransa'ya döndü.
1895'te kuzeniyle evlendi. 1896`da Normandiya`da bir komüne belediye başkanı oldu.
1908`de bazı seçkin yazarlarla birlikte Nouvelle Revue Française adında bir edebiyat dergisi kurdu. 1916`da 16 yaşındaki Marc Allégret ile sevgili oldu. Marc Allegret ile eşcinsel ilişkisi ailesinde huzursuzluk yarattı. Eşi Gide'nin kendisine yazdığı mektupları yok etti.
I. Dünya Savaşı yıllarında Kızılhaç ile gönüllü insani kuruluşlarda çalıştı. 1923'te ilk feministlerden ünlü Elizabeth van Byyselberghe ile olan yasak ilişkisinden tek çocuğu kızı Catherine doğdu. 1924 yılında Corydon adlı homoseksüelliği savunan bir kitap yayımladı, fakat eser ilk etapta kınandı.
1925'te Fransız Ekvator Afrikası'na gitti. Burada gördüklerinden de etkilendi. Dönüşünde sömürgeciliği eleştiren yazılar yazdı. 1925 yılında yayımladığı Kalpazanlar Gide`nin en önemli eserlerinden biri olarak görülür. 1926`da otobiyografik eser olan "Si le grain ne meurt"u yayımladı.
Komünizme ilgi duydu. 1936'da büyük umutlarla gittiği Sovyetler Birliği'nden hayal kırıklığı ile döndü. 1938'de eşini kaybetti.
II. Dünya Savaşı'nın başlamasından sonra 1942'de tekrar Kuzey Afrika'ya gitti. Savaşın sonuna kadar burada yaşadı. 1947'de Oxford Üniversitesi'nden "Edebiyat Doktoru" unvanı aldı. Aynı yıl Kasım ayında da Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi oldu. 19 Şubat 1951'de yaşamını yitirdi.
Yaşamı boyunca toplumsal ve bireysel ahlakın en önemli ölçütünün, bireyin içtenliği ve kendisini tanıması olduğunu savundu. Edebi, siyasal ve toplumsal sorunlara karşı hoşgörülü bir tutum benimsedi. Genel ahlak anlayışının karşısında bireysel özgürlüklerin savunucusu oldu. Ama aynı zamanda 19'uncu Yüzyıl Fransız edebiyatının en önemli hümanist ve ahlakçı yazarı olarak tanındı. Düşüncelerindeki bütünlük ve soyluluk, üslubundaki arılık ve uyumla Fransız edebiyatının saygın isimleri arasında yer aldı.
Katolik kilisesi André Gide'in eserlerini 1952 yılında Yasak kitaplar listesi'ne koymuştur.
André Gide Kitapları - Eserleri
- Kalpazanlar
- Isabelle
- Dar Kapı
- Theseus
- Kadınlar Okulu
- Chopin Üzerine Notlar
- Tohum Ölmezse
- Ayrı Yol
- Vatikan'ın Zindanları
- Dünya Nimetleri ve Yeni Nimetler
- Pastoral Senfoni
- Günlük
- Sapık Sevgi
- Batak
- Henri Michaux'yu Tanımak
- Seçme Yazılar
- Dostoyevski
- Pastoral Senfoni - Dar Kapı
- Denemeler
- SSCB'den Dönüş
- Dünya Nimetleri
- Cinayet Mahkemesi Anıları
- Two Legends: Oedipus and Theseus
- Yeni Nimetler
- Autumn Leaves
- Prometheus ve Theseus
- Bataklık
- Dostoyevski
André Gide Alıntıları - Sözleri
- "Arkadaş, insanların sana sundukları gibi benimseme yaşamı. Yaşamın daha güzel olabileceğine inandır kendini." (Dünya Nimetleri ve Yeni Nimetler)
- "İyi duygularladır ki kötü edebiyat yapılır", "Şeytanın yardımı olmayan sanat eseri yoktur." (Seçme Yazılar)
- . Kendin olmaya cesaret et. Bunun da altını çizmeliyim. Asla yapmacıklık yaparak, insanları sizin gibi yapmak için, taklit ederek ya da çelişme zevki için hiçbir şey yapmayın. ... (Seçme Yazılar)
- Hepimiz Tanrı' ya tek başımıza ulaşmak zorundayız. (Dar Kapı)
- "Mutsuz değilim. Bu hayatta bana öyle çok şey bahşedilmedi ama bu az şeyle de mutlu olmayı bildim." (Bataklık)
- Hasmımı kucaklarım, ama boğmak için. (Denemeler)
- Ömrüm beklemekle geçiyor. Hiç bir şeye başlamağa cesaret edemiyorum. (Günlük)
- "..kuruntu sonucu abartılan keder, gerçekteki olguyu aşar. Ah! Eğer, kapılarımızı düşgücümüzün yarattığı canavarlarla kuruntulara açmasaydık, yalnızca yaşamımızdaki kötülükleri görmekle yetinseydik, mutsuzluklarımıza katlanmamız çok daha kolay olurdu." (Pastoral Senfoni)
- Çocukluğumuzdan beri kim bilir kaç kez engellemişizdir kendimizi yapmak istediğimiz bir şey için, sırf çevremizdekilerin durmadan ‘yapamaz onu’ demelerini işite işite... (Pastoral Senfoni - Dar Kapı)
- "Kurtulduğumu sanırken gittikçe daha çok tutsak olduğumu, gururuma tutsak olduğumu anlamıyordum.Tanrı'nın beni kafese koyduğunu söylerken bunu demek istiyordum işte.Gururumu erdem gibi gösterdi bana.Tanrı benimle alay etti.Eğleniyor.Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor benimle." (Kalpazanlar)
- Sanat eseri, daima tektir. (Denemeler)
- Ama insan sadece kendisi için alçak sesle çaldığında, o tanımlanamaz heyecan bitmek bilemez; sanki, sadece sezinlenen, sevgiye düşman ve insanca yakınlığın giremediği bir dünya karşısında duyulan o neredeyse elle tutulur korkunun da sonu gelmez. (Chopin Üzerine Notlar)
- Ah, Tanrım! Ölmek için ölümü beklememeyi bahşet bana. (Yeni Nimetler)
- İş mesut olmakta değil --- mesut olduğumu bilsinler istiyorum. (Günlük)
- Aslında, görebileceğiniz en iyi, en dürüst, başkasının ayağına basmayan ve tıpkı bir şair gibi, para kazanmak için yaratılmamış, tersine harcamaya ve vermeye her an hazır bir çocuktu. (Tohum Ölmezse)
- Ağlamak isterdim. Yazık ki kalbimi bir çölden daha çorak hissediyordum. (Pastoral Senfoni)
- "Düşünceler çiçeklere benzer, bozulmadan en çok dayananlar sabah derilenlerdir." (Isabelle)
- Ruh bedende ihtiyar olarak doğar, beden ruhu gençleştirmek için ihtiyarlar. Eflatun, Sokrates'in gençliğidir. (Denemeler)
- Umudun bir için araladığı o fazlasıyla ağır kapak yeniden kapanıyordu; kuşkusuz bu hep böyle olacaktı: Yasaklıydım. En eşsiz kurtuluşun karşısında durmadan bir gelenekler ve eylemsizlik duvarının yükseldiğini görecektim...Buna boyun eğmek lazım, diyordum kendi kendime ve elbette en iyisi buna gülüp geçmek; kaderin sillesini yiyip hacıyatmaz gibi yeniden dikildiğimiz için kendimize bir gurur payı çıkartmaktaydık; mizacımız buna müsaitti ve tatsız bir havada başlayan yemek şakalaşmalarla son buldu. (Tohum Ölmezse)
- -Demek ki, yataktakiler karı-koca ise yapılanlar sapıklık olmaktan çıkar. -Karı-koca canları ne isterse yapabilirler; buna hakları vardır. Tekrar ediyorum, bu sizleri ilgilendirmez. -"Hakları vardır"; evet, bu sözü "normal" sözünden daha çok beğendim. (Sapık Sevgi)