Pastoralya - George Saunders Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Pastoralya kimin eseri? Pastoralya kitabının yazarı kimdir? Pastoralya konusu ve anafikri nedir? Pastoralya kitabı ne anlatıyor? Pastoralya PDF indirme linki var mı? Pastoralya kitabının yazarı George Saunders kimdir? İşte Pastoralya kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: George Saunders
Çevirmen: Niran Elçi
Orijinal Adı: Pastoralia
Yayın Evi: DeliDolu
İSBN: 9786055060572
Sayfa Sayısı: 206
Pastoralya Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Çok güzel bir dünyada yaşıyoruz, güzel maceralar, çiçekler, kuşlar ve harika insanlarla dolu, ama ne yazık ki bu dünyada çürük elmalar da var.”
Dünyanın yaşayan en iyi öykücülerinden sayılan George Saunders’tan canlı ayrıntılarla kurgulanmış, tamamen kendine özgü bir sosyal hiciv: Pastoralya.
Yedi hikayeden oluşan Pastoralya’nın ilk hikayesi, kitaba adını veriyor. Novella tarzındaki bu uzun hikaye, tema parklar üzerinden insanoğlunun yalnızlığını ve tüketim kültürünü anlatıyor. Çocukluk travmalarımız, tüketim, yabancılaşma ve yalnızlık gibi temalarla çok katmanlı bir yapıya bürünen bu hikayenin kahramanları kaybeden orta sınıf insanlar.
Sunday Herald’da yer alan bir yorumda “hayal gücü çılgınca kuvvetli bir mizah yazarı” olarak tanımlanan Saunders, Pastoralya’da ritmi yüksek üslubuyla çocukluğumuzun, hayal kırıklıklarımızın yaşamımızı nasıl etkilediğine dair tanıdık detaylarla bizi yakalayıveriyor.
Pastoralya, tema parklardan kişisel gelişim seminerlerine, striptiz kulüplerinden depresif berberlere, birbirinden yalnız ve özgün karakterleri kullanarak tüketim toplumunu ve kapitalizmi eleştiriyor.
“George Saunders’ın son derece komik Pastoralya’sı muhteşem hayal gücüyle başlı başına bir tür.” Liz Jensen, “Yılın Kitapları”, Independent
“Saunders’ın gerçeküstü tarzıyla, Amerikalı yalnız insanların ve dışlanmışların girift ve çarpık hikayeleri. Elinizden bıraktıktan çok sonra bile peşinizi bırakmayacak.” Uncut
Pastoralya Alıntıları - Sözleri
- “Bazılarının her şeyi oluyor ve benim hiçbir şeyim yok. Neden? Bu neden oldu?”
- ...Mezara girdin mi hiç?Berbat bir yer!Yapmadığın her şey için pişman oluyorsun.Siz küçük fahişeler bir an önce çalışmaya baslamazsanız ,mezarda çok kötü günler geçireceksiniz, inanın!
- "Bazılarının her şeyi oluyor ve benim hiçbir şeyim yok," diyor. "Neden? Bu neden oldu?" Her seferinde bilmiyorum, diyorum. Ve bilmiyorum.
- Gerçi,kara kara sorunlar hakkında düşünmek kesinlikle onları çözmüyor.Öte yandan,sorunlar hakkında olumlu düşünmek de onları çözmüyor.Ama en azından o zaman olumlu hissediyorsun ki bu da,bilirsiniz,insana kuvvet veriyor ya da vermeli.Ve kuvvet iyidir.Bu noktada kuvvet şart.
- "Çamaşır yıkamakla, karınlarını doyurmakla, bakkala gitmekle, sevişmekle ve bebek yapmakla falan geçen onca sene ve sonuç ne? Sensin, dostum, kahrolası sonuç sensin."
- "İsa'dan çıkıp buraya geldik. İsa'nın Günleri. Ve geri geri gidiyoruz. Çıkışa doğru."
- "Gerçek, gerçek olmasını istediğimiz şeyi olduran şeydir."
- "Kayboldum!" diye bağırdı Sen. "Yaban diyarlarda dolanıp duruyorum."
- "Zaman hepimizi müsrif kılıyordu, değil mi; çökmüş avurtları, mezarsı yankıları, paylayan bakışları ve kemikli parmaklarıyla."
- Şimdi, biri gelse ve güzel, ılık yulaf ezmenize sıçsa ne derdiniz? “Vay canına, süper, teşekkürler, lütfen yulaf ezmeme sıçmaya devam et,” der miydiniz?
- Kendimi çok iyi hissetmediğimi itiraf etmeliyim. Durumum kötü olduğundan değil. Aslında yakınacak bir şeyim yok. Yakınacak bir şeyim olsa da söylemezdim gerçi.
Pastoralya İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hayat insanı gerçekten garip yerlere sürükleyebiliyor. Hikâyeler de öyle. Saunders'ın Pastoralya'sının ev sahipliği yaptığı hikâyeler, kurmacanın çarpık doğasının sınırlarında at koştururken bu garip, kaleydoskopik sürüklenme hissi zihninizi ele geçiriyor. Saunders, kitaba ismini veren Pastoralya'sında edebi türlerin ve zaman-mekanın ayarlarıyla oynayarak bize gerçekliğin doğasını, gösteri toplumunu ve distopik olasılıkları sorgulatan bir melez-kurgu sunarken çikolatalı gazozlarımızı yudumluyor ve devlet babanın kirli çamaşırlarını karıştırıyoruz. Winky hikâyesinde eski Roma klasiklerine meraklı bir "kişisel gelişim uzmanı"ndan hayatlarımızın içlerine sıçılan birer yulaf kasesi olduğu metaforu olduğunu öğrenip büyük çaresizliklerimizle yüzleşirken; Deniz Meşesi'ni okurken prototipleri altüst edip, Amerikan rüyasını mezardan kalkan fakir cesetlerle yerle bir ediyor, Joysticks striptiz kulübünde erkek bedenlerini metalaştıran bir "yeni normal"in prizmasından süzülüp kendimizi bir kurgusal çarpıntı içinde kaybediyoruz. Firpo'nun Bu Dünyadan Göçüşü'nde çocukluk travmaları mantraya dönüşürken, Berberin Mutsuzluğu'nda sıradanlığın çarkında sıkışıp kaldığından bihaber anti kahramanımızın trajik hayatından bir güldürü bildirgesi çıkarıyor; Şelale hikâyesinde gündelik kahramanlıklar izinde dünyanın ya da kasabanın ya da kasaba-dünyanın sonundaki uçuruma kulaç atıyoruz. Saunders tüm bu hikâyelerde bizi Amerikan gotiğinden doğup preapokaloptik dünyamızda emekleyen çarpık gerçeküstü sıradanlıklarımızla yüzleştirirken ritmi yitirmiyor, tekrara düşmüyor ve o kendine özgü mesafeli tavrı sayesinde didaktikliğe kurban gitmeyen bir objektifliğin kollarında göğe yükseliyor. Saunders, ağzınızdaki naneli şekerin iğrençliği ile sizi yüzleştirirken radyodan cızırtılı bir Patti Smith şarkısı yükseliyor. Günahlar işleniyor. İsa'lar öldüğüyle kalıyor. (Kubilay)
Pastoralya guzel baslamis olsa da pek begendigim bir kitap olmadi. 6 kisa oykuden olusuyor. Duzene ayak uyduramayan, dıslanmış kimselerin hikayeleri , trajedileri anlatılıyor. Ama oykulerin sonu yok, sonucu yok. Havada kalmis gibi anlatilanlar. En begendigim ilkiydi. Hasta bir oglu olan adamin oykusu. Ilkel zamanlardaki insan hayatini taklit ediyor. Gelen izleyicilere o donemleri gosteriyor, saatlerce yerde yatip bocek yermis gibi yapiyor.. Konusmak yasak, izleyiciye bakmak yasak, surekli devam eden bir tiyatro oyunu gibi.. (Yagmur)
Saunders ve onun eğlenceli üslubuyla bu kitap sayesinde tanıştım.Karakterlerinin her birine ayrı bir sevgim oluştu.Saunders'ın zekasına ve mizahına hayran olmamak elde değil.Harika bir yazar harika öyküler. (ismail)
Pastoralya PDF indirme linki var mı?
George Saunders - Pastoralya kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Pastoralya PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı George Saunders Kimdir?
George Saunders, CivilWarland in Bad Decline adlı öykü kitabıyla 1996 PEN/Hemingway Ödülünü almıştır. The New Yorker, Harper's ve Story dergilerinde yayınlanan eserleri iki kez 'Ulusal Dergi Ödülü' almış, üç kez de 'O. Henry Ödülleri' koleksiyonuna dahil edilmiştir. Yazar, şu an Syracuse Üniversitesi'nde yaratıcı yazarlık alanında ders vermektedir.
George Saunders Kitapları - Eserleri
- Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı
- Arafta
- İkna Ulusu
- Pastoralya
- Aralığın Onu
- Tilki 8
- Frip'in Aşırı Israrcı Pırtlakları
- İç Savaş Diyarı Feci Düşüşte
George Saunders Alıntıları - Sözleri
- İnsanların yapabildii diyer harika şeyleri gördüm, meselaa çimenleri kısacık yapmak gibi, yuvalarının içinde çiçek büyütebilmek gibi. Ve kafamın içinde şey dedim: Yaratıcı, en becerikli yaratıklardan oluşmuş bi Sürüyü neden aynı zamanda en kötü kalpli yaptı? (Tilki 8)
- . Neden dans ediyordu ? Sebep yok. Sadece hayatta, sanırım. ... (Aralığın Onu)
- ürünün uzun vadeli dayanıklılığı arkasında durmuyoruz, arkasından koşuyoruz; çünkü şansımızı denemenin nesi yanlış, o şans boynuzlu toynaklı olsa da olabileceğinin en iyisi olman için seni destekleyen on bin kişinin bağıra çağıra tezahürat yaptığı yerde senle en kötü korkun baş başa kalıyorsun. (İkna Ulusu)
- Buradaki bizler yol değiştirmek için çok geç kaldık. Her şey bitti. Gölgelerden ibaretiz, maddeden sıyrılmış hakkımızda verilen yargı o önceki (maddesel) âlemde yaptıklarımızla (veya yapmadıklarımızla) ilgili olduğundan, telafi etmek elimizde değil. Oradaki işimiz bitti; yalnızca bedel ödemeyi bekliyoruz. (Arafta)
- Bir Milli Erdemimiz varsa, o da cömert olmamızdır ve bir Milli Kusurumuz varsa, o da aşırı cömert olmamızdır! (Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı)
- Vaktiyle öylesine iyiliksever görünen dünyada, bu kadar zalim bir olayın gerçekleşmesi insanı yıldırım çarpmışa çeviriyor. (Arafta)
- "Bu zamanlarda, bu tuhaf zamanlarda," dedi, birinin bencilce ve iğrenç olmayan bir şey yaptığını görmek, bir nefes taze hava gibi ; güzel, taze ve temiz hava gibi. (İç Savaş Diyarı Feci Düşüşte)
- Dünyanın hüzünle dolu olduğu gerçeğini kavramıştı; herkesin hüzün yükü altında yaşadığını; her şeyin hüzün olduğunu; bu dünyada hangi yolu seçerse seçsin herkesin acı çektiğini (kimsenin tamamen mutlu olmadığını, herkesin incitilmiş, ihmal edilmiş, göz ardı edilmiş, yanlış anlaşılmış olduğunu) hatırlamaya çalışması gerektiğini ve dolayısıyla insanın temas halinde olduğu kişilerin yükünü hafifletmek için elinden geleni yapması gerektiğini; mevcut hüznünün ona özgü bir durum olmadığını, aksine her zaman onlarca kişi tarafından hissedildiğini, bu yüzden uzatılmaması ve abartılmaması gerektiğini, çünkü bu durumdayken kimseye bir faydası olamayacağını ve bu dünyadaki konumu, insanlara büyük fayda sağlayacağından ya da zarar vereceğimden, elinden geliyorsa hüzünlü kalmanın doğru olmayacağını kavramıştı. (Arafta)
- geçen hafta sonu müdürüm bay ted ames uğradı (süper biridir, bana gerçekten büyük destek oldu, bu mektubun size en ufak yardımı olduysa lütfen ona da bildirin) ve cidden gülmekten karnımıza ağrılar girdi. billy, KNB2100’ün, “SÜRTÜNME OLAĞAN VE FAYDALI BİR ISI KAYNAĞIDIR!” diye bağırmasını sağlamak için yüzünü hızla halıya sürtmeye başlayınca bay ames, küçük yeşil defterine takdir dolu notlar çiziktirmeye başladı. (İkna Ulusu)
- Bu kibir , sizde alışkanlık haline gelmiş. (Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı)
- “Her zaman böyle hissederek yaşayabilseydik keşke , diye düşünüyordum,hayatın bir gün sona ereceğini bilerek yaşayabilseydik. İşin numarası bu .” (Aralığın Onu)
- itiraf etmem lazım bir parça kuşku duyuyordum; çünkü carolyn hayatı ne kadar güzel olursa olsun asla mutlu olmayacak, tatminsiz bir kıza benziyordu gittikçe. (İkna Ulusu)
- Ne yoz bir evren bu; iyi başlayıp sürekli kötüye giden şeylerin ne kusursuz bir örneği... (İç Savaş Diyarı Feci Düşüşte)
- "Pek çok insanın aynı şeyi yüksek sesle, tekrar tekrar söylemesi, o şeyin doğru olduğu anlamına gelmez." (Frip'in Aşırı Israrcı Pırtlakları)
- benim dedem devamlı bacaklarımın kalın olduğunu söyleyerek sataşırdı bana. öyle ki, banyo yaparken hâlâ dedem hakkında hiç de hoş olmayan şeyler düşünürüm. insanın dedesi tarafından kınanmasının nasıl bir duygu olduğunu bilirim, bu yüzden her iki seferinde de dua ettim: sevgili tanrım, bu çocuk neyse o. ne olursa olsun onu sevmeme izin ver. eğer eşcinsel bir çocuksa, tanrı onu kutsasın; eğer eşcinsel değilse ve yalnızca ninesinin peruğunu takıp, köpeğe “edelweiss” şarkısını söylemekten hoşlanıyorsa, öyle olsun; ama her durumda, ne olur, onu sevdiğimi ve kabul ettiğimi her hareketimle anlatabileyim ona. (İkna Ulusu)
- . Hayatımda en çok pişman olduğum şey, nezaketin başarısızlıklarıdır. Karşımda başka bir insanın olduğu, acı çektiği ve yanıt verdiğim o anlar… Mantıklı bir şekilde, ihtiyatlı ve hafifçe... ... (Aralığın Onu)
- "Evet," dedi baba gözyaşları içinde, dua etmeyi bitirdikleri zaman."Sevgi varsa her zaman umut da vardır. Umut varsa her zaman şifa da vardır. Evet. Evet." (İç Savaş Diyarı Feci Düşüşte)
- Genel olarak bu vergi nasıl bir tepki doğurdu? Halk, vergi destekliyor mu? Destekliyorsa, o zaman gerçekten de böyle bir kanun çıkardığınızı hatırlıyorum. Diğer yandan, halk vergiden memnun değilse, o zaman yumruğunuzu masaya indirdiğinizden ve böylesine aptalca bir kanun çıkarmanızı önerdiği için birini kınadığınızdan çok eminim. (Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı)
- Kafanızın karışmasından korkmayın. Her daim kafası karışık olmaya çalışın. Her şey mümkündür. Sonsuza dek açık olun, o kadar açık olun ki, canınızı yaksın ve sonra biraz daha açılın, ta ki öldüğünüz gün e kadar, durmaksızın, amin. (Aralığın Onu)
- "ah, benim küçük erkeğim,” dedi, “seni çok seviyorum, bu yüzden yapabileceğim en zor şeyi yaptım, yani senden ayrıldım, tatlım. olağanüstü zekânı o en kutsal şeyi yapmak için yani başka insanlara yardım etmek için kullanabilesin diye. olduğun yerde kal, dikkatinin dağılmasına izin verme, mutlu ve üretken bir hayat yaşa, o zaman ben de mutlu olurum.” (İkna Ulusu)