Pisagor Tepkisi - Osman Balcıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Pisagor Tepkisi kimin eseri? Pisagor Tepkisi kitabının yazarı kimdir? Pisagor Tepkisi konusu ve anafikri nedir? Pisagor Tepkisi kitabı ne anlatıyor? Pisagor Tepkisi PDF indirme linki var mı? Pisagor Tepkisi kitabının yazarı Osman Balcıgil kimdir? İşte Pisagor Tepkisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Osman Balcıgil

Yayın Evi: Destek Yayınları

İSBN: 9786054994342

Sayfa Sayısı: 344

Pisagor Tepkisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İki Papaz ve Bir Kızın İnsanlık Onuru İçin Giriştikleri Büyük Mücadele

LENA, 24 yaşında.

Gezi Direnişi'nin ilk sabahında, başına isabet eden gaz bombası kapsülüyle yaralandı . Belirsiz bir süre için uyutulmasına karar verildi. Büyük bir ihtimalle yaşamayacak.

ANASTAS, 28 yaşında.

Lena'nın ağabeyi. İlahiyat eğitimi gördü. Akademisyen ve papaz. Kardeşinin ölmeye yatması üzerine, dünyanın "insanlık halleri"ne, en iyi bildiği açıdan büyük bir taarruz başlattı.

ELİF, 25 yaşında.

Lena ile Gezi Direnişi'nde tanıştı. Başından vurulan genç kızı hastaneye götürdü. Anastas'la Taksim Hastanesi'nde karşılaştı ve onunla birlikte hayatını ortaya koyacağı bir mücadeleye girişti.

VİKTOR, 28 yaşında.

"Bogomilci"nin önde gideni. Anastas'ın okul arkadaşı, papaz ve bir Ortodoks kilise müziği uzmanı. Gezi Direnişi başladığında Sofya'da idi. Lena'nın başına gelenleri duyunca çok kızdı. Pisagor Cemiyeti'nin ona yüklediği büyük sorumluluğu yerine getirmeye karar verdi. Anastas'ın başlattığı savaşta, onunla yan yana, delikanlıca, ölümüne dövüştü.

Pisagor Cemiyeti'nin üyesi iki papaz ve bir kızın Taksim'de başlayıp Fener Patrikanesi'nde devam eden, Athos Yarımadası'na, Sofya'ya, Londra'ya ulaşan büyük eylemleri, Müslümanlık vurgusuyla iktidar olan Türk Hükümeti'ni ve dünyanın her yerindeki bağnaz Hıristiyanları çok kızdıracak.

Pavlus, Apollonius, Pisagor gibi dünyanın en ünlü din ve felsefe adamlarının adlarının sıkça geçeceği, Hazreti İsa'nın "sahte peygamber" olup olmadığının tartışılacağı, Gezi Direnişi'nin soluk soluğa mücadelesiyle içiçe, muhteşem bir serüven!

(Tanıtım Bülteninden)

Pisagor Tepkisi Alıntıları - Sözleri

  • Taraf Olmayan, Bertaraf Olur!
  • "Çünkü yapılmış olan,yapılan ve eğer mudahele edilmezse binlerce yıl daha yapılmaya devam edilecek olan, bilgelerin bilgeliklerinin yok edilmesi ve akıllıların akıllarının boşa çıkartılmasından başka birşey değil.Demek istediğim, birileri tanrı rolüne soyunmuş,ötekilerde bunu kabullenmiş durumda.Tanrinin bundan haberi olduğunu hiç sanmıyorum.
  • "Direniş ruhu denilen kavram işte bu!İnsanlar büyük bir gaye için bir araya geliyor ve ardından, normal zamanlarda olma ihtimali bulunmayan her şey oluveriyor."
  • Yaşlı adam, yakınındaki akranına gençleri işaret edip, belki yüz yıldır söylenegelen adalılara özgü o bildik tekerlemeyi tekrar etti. “Herkes adaya gelir, bizimkiler İstanbul’a gider.” Öteki, “İşim olmasa hayatta adımımı atmam o kalabalığın içine” diyerek onu destekledi.
  • Siz, bu toprağın hepimizin anası olduğunu kabul etmek zorundasınız. Ve unutmamalısınız ki toprak adildir, herkese eşit davranır. Herkes de tıpkı onun gibi adil olmak zorundadır. Ama siz adil değilsiniz.
  • Lena’nın durumunun ağır olduğunu öğrendiğimde, hemen Gezi Parkı’na geri dönmek istedim. Kendisini tanrı zannedenlerin, öldürmeyi hakkı olarak görenlerin gözlerine bakmak, onlara cehennemde yanacaklarını söylemek istiyordum.
  • “Hem Hıristiyan’sın hem de dininle ilgili kötü sözler söylüyorsun.” “Dinimle değil, dinimi bu hale getirenlerle ilgili kötü sözler söylüyorum. Tıpkı ülkemi bu hale getirenlerle ilgili söylediğim gibi. İkisinin arasında fark var.”
  • “Önce vuracaksın, sonra açıklayacaksın. Daha doğrusu, öyle bir söyleyeceksin ki karşındakiler senden açıklamanı isteyecekler. "
  • Birileri tanrı rolüne soyunmuş, ötekilerse bunu kabullenmiş durumda. Tanrı’nın bundan haberi olduğunu hiç sanmıyorum.”
  • Bundan bin altı yüz seksen sekiz yıl önce de olsa, bugün de olsa hükümdarlara karşıyım. Bu karşıtlığım, Allah’la arama girmeye kalkanlar için tabii ki daha da fazla geçerli...
  • Bir savaşın içinde bulunmakla resimlerini görmek arasında dağlar kadar fark vardı ve kendisi Taksim Hastanesi’nde, Lena’nın başında beklerken, burada ancak içinde bulunanların anlayabilecekleri büyüklükte bir savaş yaşanmıştı.
  • “Aslanım Beşiktaş!” dedi içinden. Facebook’ta dolaşan “Takımım Fenerbahçe –ya da Galatasaray– yükselenim Çarşı” mesajları da gösteriyordu ki Çarşı grubu sadece Beşiktaşlıların değil tüm sporseverlerin gözünde devleşmişti.
  • Eğer tarih boyunca söylenmiş yalanlar hiç söylenmemiş, söyleyenler zamanında teşhir edilmiş olsaydı, dünya bu hale gelmezdi.
  • “Pisagor’a göre, ruh bedene zincirlenmiştir. Bir başka deyişle, beden ruh için bir nevi hapishanedir. Ne zaman ki ölüm gerçekleşir, ruh o zaman özgürlüğüne kavuşur.”
  • “Dünyevi meselelerin bizi uhrevi dünyadan ayıracak olması. Öte yandan, gaz lambasından elektrik lambasına geçmek, zaten hayatımda önemli bir değişiklik yapmaz. Öyle değil mi?”

Pisagor Tepkisi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İki Papaz ve Bir Kızın İnsanlık Onuru İçin Giriştikleri Büyük Mücadele LENA, 24 yaşında. Gezi Direnişi'nin ilk sabahında, başına isabet eden gaz bombası kapsülüyle yaralandı . Belirsiz bir süre için uyutulmasına karar verildi. Büyük bir ihtimalle yaşamayacak. ANASTAS, 28 yaşında. Lena'nın ağabeyi. İlahiyat eğitimi gördü. Akademisyen ve papaz. Kardeşinin ölmeye yatması üzerine, dünyanın "insanlık halleri"ne, en iyi bildiği açıdan büyük bir taarruz başlattı. ELİF, 25 yaşında. Lena ile Gezi Direnişi'nde tanıştı. Başından vurulan genç kızı hastaneye götürdü. Anastas'la Taksim Hastanesi'nde karşılaştı ve onunla birlikte hayatını ortaya koyacağı bir mücadeleye girişti. VİKTOR, 28 yaşında. "Bogomilci"nin önde gideni. Anastas'ın okul arkadaşı, papaz ve bir Ortodoks kilise müziği uzmanı. Gezi Direnişi başladığında Sofya'da idi. Lena'nın başına gelenleri duyunca çok kızdı. Pisagor Cemiyeti'nin ona yüklediği büyük sorumluluğu yerine getirmeye karar verdi. Anastas'ın başlattığı savaşta, onunla yan yana, delikanlıca, ölümüne dövüştü. Pisagor Cemiyeti'nin üyesi iki papaz ve bir kızın Taksim'de başlayıp Fener Patrikanesi'nde devam eden, Athos Yarımadası'na, Sofya'ya, Londra'ya ulaşan büyük eylemleri, Müslümanlık vurgusuyla iktidar olan Türk Hükümeti'ni ve dünyanın her yerindeki bağnaz Hıristiyanları çok kızdıracak. Pavlus, Apollonius, Pisagor gibi dünyanın en ünlü din ve felsefe adamlarının adlarının sıkça geçeceği, Hazreti İsa'nın "sahte peygamber" olup olmadığının tartışılacağı, Gezi Direnişi'nin soluk soluğa mücadelesiyle içiçe, muhteşem bir serüven! Yukarıdaki paragraflar kitabın arka kapağından alıntıdır. Osman Balcıgil kalemini severim. Güzel bir eserdi, sıkılmadan okuyabilirsiniz. "Gezi Direnişi ile ilgili tespitleri ayrıca bir güzeldi!" (Kismet Parpar)

Pisagor Tepkisi, Osman Balcıgil'in okuduğum dördüncü romanı. Konu itibariyle çok beklentilerim olduğu için mi bilmem Osman Balcıgil'den daha iyisini beklerdim. Bende bir hayal kırıklığı oldu roman. Kısaca bahsedecek olursak romanın içeriği hakkında, baş kahramanlarımızdan Anastas'ın kız kardeşi Lena, Gezi Direnişi sırasında başına bir gaz kapsülünün isabet etmesi sonucu komaya giriyor. Anastas, hastaneden gelen telefonla Taksim Hastanesi'ne gitmeye çalışırken karşısına çıkan engeller diyeyim , onu yoğun bir şekilde etkiliyor. Hastanede ikinci baş kahramanımız olan Elif'le karşılaşıyor. Anastas, Elif ve daha sonra Anastas'ın dostu Viktor'un da gruba dahil olmasıyla, ikisi papaz biri Bizans Tarihi Sanat Bölümü öğrencisi üç kafadar, Hz. İsa'nın aslında hiç yaşamadığını, Hz. İsa diye tasvir edilen kişinin pagan bir filozof ve Pisagor Cemiyeti üyesi Apollonius olduğunu tüm dünyaya kanıtlamaya çalışıyorlar. (Bu kısım kitabın arkasında da yazdığı için spoiler olmaz herhalde) Şimdi konunun güzelliğine bakar mısınız? Ama gel gelelim söz konusu böyle bir konu olunca, insan haliyle biraz aksiyon bekliyor. -Beklentilerimi yükselten Dan Brown utansın- Bir kaç yer dışında onları engelleyecek kimse çıkmıyor karşılarına. O kısımlar da o kadar yüzeysel ki. Sanki tüm dünya onlara yardım etmek için iş birliği yapmış. Ayrıca diğer bir rahatsızlık konusu da , yazarın sürekli isimleri karıştırması. Anastas'tan bahsederken bazı yerlerde Viktor, Viktor'dan bahsederken bazı yerlerde Anastas diyor. Aynı durum Lena ve Elif için de geçerli. Bir de benim okuduğum ikinci basımdı. Osman Balcıgil'in bu seçtiği konuyla ilgili çok daha iyi bir kitap çıkartabileceğinden eminim. Ama bu defa biraz oldu bittiye getirmiş sanki kitabı. (Hacer)

Yerli bir Dan Brown kitabı okuduğumu düşündüm. Bogomillik ve Pisagorculuk nedir öğrenmeme vesile oldu. Ayrıca Gezi direnişi'ne de bir saygı duruşu olmuş. (ÜMİT YILMAZ)

Pisagor Tepkisi PDF indirme linki var mı?

Osman Balcıgil - Pisagor Tepkisi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Pisagor Tepkisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Osman Balcıgil Kimdir?

Ulusal gazete, dergi ve televizyonların haber bölümlerinde muhabir, editör ve yönetici olarak uzun yıllar çalıştı (1977-2000). Bu dönemde yaptığı araştırma, yazdığı yazı ve televizyon programlarıyla pek çok ödüle layık görüldü. Latin Amerika’da yaptığı çalışması 1988 yılında Gazeteciler Cemiyeti tarafından yılın röportajı olarak seçilmesini sağladı. Haberciliğini, siyasal ve sosyal konularda yazdığı araştırma türünde kitaplarına da yansıtan Balcıgil, Sürekli Basın Kartı sahibi.

2000 yılında gazetecilik yaşamını noktalayan Osman Balcıgil’in roman formundaki son çalışması Zerdüşt’ün Sırrı Destek Yayınevi tarafından 2012 Temmuz’unda yayınlandı. 2011’de aynı yayınevinden yayınlanan Bilginin Efendisi, üç hafta gibi kısa bir süre içinde ikinci baskısını yaparak önemli bir başarıya imza atmıştı.

Osman Balcıgil Kitapları - Eserleri

  • Pisagor Tepkisi
  • Dante'nin İstanbul Cehennemi
  • Zerdüşt'ün Sırrı
  • Bilginin Efendisi
  • Mason Locasında Aşk ve Kılıç
  • 53. Risale
  • Ters Kanatlı Şahin
  • Celile
  • Yeşil Mürekkep
  • İdamın Günlüğü
  • İpek Sabahlık
  • Ben Celile Nazım Hikmet'in Annesi
  • Ben Sabahattin Ali
  • Karanlık Oda
  • Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale
  • Ben Suat Derviş
  • Latin Amerika'nın Atardamarları
  • Putlar Yıkılırken
  • 50 Maddede Ezoterizm
  • En Hüzünlü Eylül
  • Kara İblis Firarda
  • Toplum: Her Şeye Müstehak Toplum: Layığı Bu Değil
  • Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var

Osman Balcıgil Alıntıları - Sözleri

  • Erdal Eren, gerçekleştirdiği iddaa edilen Zekeriya Önge'nin öldürülmesi olayının üzerinden henüz sadece kırksekiz gün geçmişti ki, idama mahkum edildi. Eren'in davası bir dönemin yargılanmaları hakkında fikir sahibi olmak isteyenler için son derece "iyi" bir örnek kuşkusuz. Daha da önemlisi, genel olarak idamların geri alınmaz bir cezalandırma biçimi olduğunu ifade etmeye imkan vermesi... Onsekiz yaşında olduğu da kuşkulu olan bu genç idamından bir kaç saat önce yazdığı mektupta, annesi ve babasına, kendisine bu cezanın işlemediği bir suçtan dolayı verildiğini anlatıyor, onlara " Bununla amaçlanan insanlara gözdağı vermektir." diye sesleniyordu. (İdamın Günlüğü)
  • Kendini bırakma Suat... Bırakmayacağım abla. Kendim beni bırakana kadar bırakmayacağım. (Ben Suat Derviş)
  • Günün günü var. İnsanın ihtiyacı olduğunda, kendi parası gibisi yoktur. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
  • 'Bakin Bay Sebottendorf, önceki konuşmalarımda da size bunu anlatmaya çalıştım. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Milliyetçi bir dalganın Turkiye'yi teslim alması, bu dalganın giderek Almanya ve oteli Avrupa ülkeleriyle bütünleşmesi kuşkusuz Türkiye için de iyi olur. Bunun için elimizden gelen çabayı göstermeliyiz, gösteriyoruz. Yalnız, sizin de anlamanız gereken bir şey var, Anadolu toprakları Avrupadan farklı. Burada yaşayan insanlar, dünyevî ve uhrevî meselelerden, Avrupalilarin anladıklarını anlamıyor. (Ters Kanatlı Şahin)
  • Bir ara sol koltuğunun altındaki revolveri, sağ iç cebindeki Enam-ı Şerif'i yokladı... Sonra mottosu haline getirdiği cümleyi yüksek sesle tekrarladı: "Tıpkı eski günlerde olduğu gibi ha! Şeytan da zaten. (Ters Kanatlı Şahin)
  • Güz sabahı üzüm bağında Sıra sıra, büklüm büklüm Salkımlarda tanelerin, Tanelerde aydınlığın, Aydınlıkta yüreğimin. Tekrardaki mucize gülüm, Tekrarın tekrarsızlığı! (Putlar Yıkılırken)
  • “Aslanım Beşiktaş!” dedi içinden. Facebook’ta dolaşan “Takımım Fenerbahçe –ya da Galatasaray– yükselenim Çarşı” mesajları da gösteriyordu ki Çarşı grubu sadece Beşiktaşlıların değil tüm sporseverlerin gözünde devleşmişti. (Pisagor Tepkisi)
  • "Ama..." dedi kendi kendine."Susmak, susmayı kabullenmek, gerçekleri görüp de susarak bir hayat geçirmek de onursuzluk olurdu." (Yeşil Mürekkep)
  • "Özlemi çıkart geriye bir şey kalnaz..." (53. Risale)
  • "Aradan yaklaşık on ay geçtikten sonra, 12 Ocak 1949 tarihli gazetelerde 'Sabahattin Ali Bulgar sınırında öldürüldü' şeklinde bir haber yer aldı. Değerli yazarın cesedini bir çoban bulmuştu." (Ben Sabahattin Ali)
  • "Hayat korkakları affetmez.Kaybettigin tek savaş uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir." Che Gueavera (Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var)
  • Bırakın bir rüyayı anlatmayı, gözle görülüp elle tutulan olayları anlatmak bile sanıldığı kadar kolay değildir. (Dante'nin İstanbul Cehennemi)
  • Geçmek bilmez ki ama şimdi o kadar saat. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
  • Ya ben umutsuz bir vakayım yada felsefeler kifayetsiz. (Mason Locasında Aşk ve Kılıç)
  • “İnsanlarda tek zorlu kanun Savaşlarda yoksulluğa karşı Kendilerini ayakta tutmaları Ölüme karşı yaşamalarıdır…. “ #Eluard (Ters Kanatlı Şahin)
  • Çünkü savaş sadece silah ve askerle değil, cephe gerisindekilerin maneviyatını yüksek tutmak suretiyle de yapılır. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
  • Boylarımız uzadı ama karakter kıtlığı çekiyoruz. Para üzerine para koyuyoruz ama ilişkilerde sıfıra sıfır elde var sıfır. Pencerelerinin içinde çok şeye sahip olduğumuz, boş odalarımızda yaşama zamanındayız. (Mason Locasında Aşk ve Kılıç)
  • Nasıl yaşayacağına, toplumun kendisi karar vermeli. Birileri değil. (Karanlık Oda)
  • İbn-i Heysem " Gün ,güneş ufkun ondokuz derece altında ağarmaya başlıyor günün agarma olayı güneş ondokuz dereceye çıktığında bitiyor" o zaman ki şartlarda bu bulgulara ulaşmak müthiş gerçekten (53. Risale)
  • "Çünkü yapılmış olan,yapılan ve eğer mudahele edilmezse binlerce yıl daha yapılmaya devam edilecek olan, bilgelerin bilgeliklerinin yok edilmesi ve akıllıların akıllarının boşa çıkartılmasından başka birşey değil.Demek istediğim, birileri tanrı rolüne soyunmuş,ötekilerde bunu kabullenmiş durumda.Tanrinin bundan haberi olduğunu hiç sanmıyorum. (Pisagor Tepkisi)