Platon Bir Gün Karikatür Çizer - Thomas Cathcart Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Platon Bir Gün Karikatür Çizer kimin eseri? Platon Bir Gün Karikatür Çizer kitabının yazarı kimdir? Platon Bir Gün Karikatür Çizer konusu ve anafikri nedir? Platon Bir Gün Karikatür Çizer kitabı ne anlatıyor? Platon Bir Gün Karikatür Çizer PDF indirme linki var mı? Platon Bir Gün Karikatür Çizer kitabının yazarı Thomas Cathcart kimdir? İşte Platon Bir Gün Karikatür Çizer kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Daniel Klein

Yazar: Thomas Cathcart

Çevirmen: Niran Elçi

Yayın Evi: Aylak Kitap

İSBN: 9786054972678

Sayfa Sayısı: 304

Platon Bir Gün Karikatür Çizer Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Onlar “Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer...” isimli efsanevi kitaplarıyla felsefenin anlaşılmaz olduğu varsayımını yerle bir ettiler, felsefi kavramların esprilerle nasıl aydınlatılabileceğini, mizahın da aslında büyüleyici bir felsefi içerik barındırdığını kanıtladılar.

Matrak filozoflarımız bu sefer en iyi espriler gibi en iyi karikatürlerin de felsefenin büyük sorularına, hayatın mühim meselelerine yanıtlar verdiklerini gösteriyorlar. Hayatımızda Nietzscheci karikatüristler var, Aristocu karikatüristler, Kantçı, Spinozacı, Marxçı karikatüristler hatta Derrida'yı anlayan ve bize de anlatmayı başaran karikatüristler.

Platon Bir Gün Karikatür Çizer Alıntıları - Sözleri

  • "Dil, muğlaklıklarla doludur."
  • "orada bir yerde"
  • "Toplumu düzenlemenin en iyi yolu nedir?" sorusu her zaman gelip iktidar meselesine dayanıyor: İktidar kimde? Kimde değil? İktidarı nasıl alırsın? İktidar nasıl kısıtlanabilir?
  • Eubulides şöyle sorar: "Bir adam yalan söylediğini söylüyor; söylediği şey doğru mu, yoksa yalan mı?
  • Neleri Bilemeyeceğinizi Nereden Bilirsiniz?
  • Zaman Bir Irmaktır - Attığın Adıma Dikkat Et
  • Kısacası: İhtiyaç duyduğumuz tüm zevkler önümüzde, bu yüzden dalın, millet. Ama başka, sözde daha iyi zevkler aramaya çıkmak bizi sonsuz özlem yoluna koyar ve bu da hiç eğlenceli bir şey değildir.
  • On dokuzuncu yüzyılda yaşamış filozof ve ekonomist Karl Marx insan toplumlarının tarihini incelediğinde, dünyadaki her tür çalkantının tek bir çekişmeye dayalı olduğunu gördü: sömürenler ile sömürülenler arasındaki mücadeleye.
  • Platon demokrasinin kusurlu bir yönetim biçimi olduğunu düşünüyordu. Hükümeti bireyin özgürlüğü ilkesi temelinde düzenlediği için demokrasi eşit ile eşit-olmayanı eşit hale getiriyor! Yok artık! Bu siyasi doğruculuk da ne! Üstün birey başka herkesle aynı düzeye iniyor. Herkes kendi işine bakıyor. Sonuç olarak, nihayetinde anarşi hüküm sürüyor, hem de yalnızca devlette değil, evde de, oğul baba ile aynı düzeyde olduğundan "anne-babaya karşı ne saygı kalıyor, ne de hatır." Benzer şekilde, öğrenciler öğretmenlerine saygı duymuyor, hatta onlarla yarışıyor. Yaşlılar gençlerin düzeyine düşüyor ve onlar gibi davranmaya başlıyor ki asık suratlı sayılmasınlar. Sonunda, diyor Platon, bazıları diğerlerinden daha fazla güç elde ediyor, çünkü bu kurtlar sofrasında herkesten daha kurnaz davranacak kadar akıllılar. Bunun üzerine halk, düşük sınıfları müesses nizamdan koruyacak bir diktatöre dönüyor ve demokrasi tiranlığa dönüşüyor.
  • "Yaşamanın en iyi yolu diye bir şey yok, bu yüzden sen kamyonunu sürmeye devam et."
  • Mutluluk geti­ren şeyler konusunda çaba göstermeliyiz, çünkü eğer mutluluk varsa, her şeyimiz var demektir ve mutluluk yoksa, tüm çabamız onu elde etmek üzerinedir.
  • Yirminci yüzyıl varoluşçuları -özellikle de Jean-Paul Sartre, Albert Camus ve Samuel Beckett- hayatın yalnızca anlamsız olmakla kalmayıp, aslında absürt olduğu sonucuna varmışlar. Onlara göre bütün bunlar koca bir Kozmik Şaka. Güle güle öldüğünüz türden.
  • İnsanlar bireysel olarak birbirlerinden bu kadar farklıyken temel, evrensel ahlak ilkelerini nasıl ayırt edebiliriz? Bir adamın besini diğerinin zehriyken bu ilkeleri nasıl uygularız?
  • "Tek Boyutlu İnsan" adlı ufuk açısı eserinde, Marcuse işçilerin kendilerini Patron için ürettikleri ürünün bir parçası olarak gördüklerini yazmış. Dahası, kendilerini tükettikleri ürünlerle de özdeşleştirmeye başlamışlar. " İnsanlar kendilerini sahip oldukları malda görüyorlar; ruhlarını otomobillerinde, müzik setlerinde, müstakil evlerinde, mutfak aletlerinde buluyorlar ... "
  • Her tür makul veri Darwin'in teorisinin geçersizliğini kanıtlayabilir. Örneğin, mutasyonlar olmadığına, ya da mutasyonların nesilden nesle geç­mediğine, ya da çevresel değişimlerin bu çevrede yaşamaya en uygun bireylerin veya türlerin hayatta kalmasını sağlamadığına dair veriler.

Platon Bir Gün Karikatür Çizer İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Platon Bir Gün Karikatür Çizer: Felsefe ağır bir konudur - yutulacak çok şey vardır ve neredeyse her şey sizi varoluşsal bir krize sokar. Felsefenin çeşitli kavramlarını çok fazla kafa karıştırıcı olmadan anlamanıza izin veren bir kitap bulmak zor. Bu o kitaplardan biri. Yazarlar, kendi başlarına filozoflar, son birkaç on yılın popüler çizgi filmlerini alıp felsefi olarak parçalıyorlar. Bu, biraz klinik olsa da ilginç bir okumaydı. Karikatürler harikaydı ve bazıları anında anlaşılabilirdi, ancak felsefi bir bakış açısıyla eklenen açıklamalar onları daha da özel kıldı. Bununla birlikte, açıklamalar biraz çizilmiş olma eğilimindeydi. Sonuç olarak, bu iyi bir felsefe kitabı Felsefeye ilgi duyan ama nereden başlayacağı konusunda kararsız olan herkese tavsiye ederim. (Filozof mazikeen.)

Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer kitabıyla tanıştığım ikilinin ikinci okuduğum kitapları bu oldu. Devamını da aldım, en kısa zamanda okuyacağım umarım. Düşünce tarihinde sürekli sorulan, cevaplanan ve tekrar sorulan, tekrar cevaplanan sorular ele alınmış ve verilen cevapların bir kısımları, genelde en yaygın olan ama en az bilinenleri, karikatürler çerçevesinde incelenmiş. İncelenmiş dediğime bakmayın. Oldukça eğlenceli kalemleri var yazarlarımızın. Konuları esprili bir dille özetlemek konusunda da bayağı yetenekliler. Ben okurken eğlendim. Ancak konuya hakim az çok hakim değilseniz anlamakta güçlük çekebilirsiniz. İyi okumalar şimdiden :) (Sinemis Özdemir)

Sanatçıların hep çok zeki olduklarını ve farklı bir bakış açılarına sahip olduklarını düşünürüm . Şair ,resam ,müzisyen ve ya karikatürist farketmez ortaya koydukları eserlerin herdaim bizlerin gördüğünden çokdaha derin anlamlar taşıdığı muhakkaktı . Kitapta karikatürlerin taşıdığı anlamlar ve bunların açıklamları bu düşüncemi çok haklı çıkardı aynı zamanda açıklaması yapılmış olsada acaba başka bir şeyler daha olabilir mi anlatılmak istenilen diye daha derin düşünmeye de teşvik etti . Birkaç karikatürün konusu beni rahatsız etsede düşünmeyi felsefeyi ve espriyi sevenlere tavsiye ederim . (Hûma)

Platon Bir Gün Karikatür Çizer PDF indirme linki var mı?

Thomas Cathcart - Platon Bir Gün Karikatür Çizer kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Platon Bir Gün Karikatür Çizer PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Thomas Cathcart Kimdir?

Tam adı Thomas Wilson Catchart olan Amerikalı yazar. Harvard'lı felsefe profesörü. Kendisi gibi Harvard'lı bir felsefe profesörü olan Daniel Martin Klein ile birlikte yazdığı "felsefespri" kitaplarıyla ünlüdür.

Thomas Cathcart Kitapları - Eserleri

  • Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer
  • Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu...
  • Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider
  • Platon Bir Gün Karikatür Çizer
  • Troleybüs Problemi

Thomas Cathcart Alıntıları - Sözleri

  • Zaman Bir Irmaktır - Attığın Adıma Dikkat Et (Platon Bir Gün Karikatür Çizer)
  • İyimser, "Bardağın yarısı dolu," der. Kötümser, "Bardağın yarısı boş," der. Rasyonalist ise, "Bardak gereğinden iki kat büyük," der. (Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer)
  • "orada bir yerde" (Platon Bir Gün Karikatür Çizer)
  • Sartre bize alternatifi göz önüne almamızı söyler: ölüm kaygısı taşımayan yegâne varlıklar zaten taş gibi ölü olanlardır -mesela taş öyledir. (Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu...)
  • "Kraliçe bile tuvalete gittiğinde oturmak zorun da" (Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu...)
  • Aziz Thomas kişinin kendi hayatını kurtarmasının genelde iyi bir şey olduğunu ileri sürerek, “Varlığını mümkün olduğunca uzun süre korumaya çalışmanın doğal olduğunu," söylemiştir. Sorun, elbette nefsi müdafaa sürecindeki öldürme eylemindedir. Kişi başka birinin hayatına son verme pahasına "varlığını” elde etmek zorundadır. Fakat Aziz Thomas, belli başlı, çok spesifik şartlarda iyiyle birlikte kötü etkiye neden olmanın daha caiz olduğunu öne sürer. Katolik Kilisesi tarafından da açıklanan koşullar dört katmanlıdır: (1) Eylemin kendisi ahlaki olarak iyi veya en azından nötr olmalıdır. (2) Fail kötü etkiyi amaçlamamıştır fakat buna izin vermiş olabilir. Eğer kötü etki olmaksızın iyi etki elde edebilirse, öyle yapmalıdır. (3) İyi etki en azından kötü etki kadar doğrudan eylemden gelmelidir. Başka bir deyişle iyi etki, kötü etki tarafından değil, doğrudan eylem tarafından oluşturulmalıdır. Aksi takdirde fail iyi bir amaç için asla izin verilmeyen kötü bir araç kullanacaktır. (4) İyi etki, kötü etkiye olanak tanımayı telafi etmede yeterince cazip olmalıdır. (Troleybüs Problemi)
  • Kontrolden çıkmış bir troleybüs hızla ilerlemektedir. İleride, rayların üzerinde beş işçi durmaktadır, yan hatta ise tek bir kişi. Sürücü olarak beş kişiyi öldürmeyi mi, yoksa bir kişiyi kurban etmeyi mi seçersiniz? Peki ya sürücü değil de elindeki bir şalterle troleybüsün yönünü değiştirebilecek, kenardan izleyen biri olsaydınız… Şalteri indirir miydiniz? Veya diyelim ki bir üst geçitten olayı izliyordunuz. İşçileri kurtarmanın tek yolu troleybüsün önüne ağır bir nesnenin düşmesi ve yanınızda çok şişman bir adam var. Şişman adamı üst geçitten aşağı atar mıydınız? Felsefi bir muamma. Siz hangisini seçersiniz? (Troleybüs Problemi)
  • Bu henüz gerçekleşmemiş bir başarı.Bunun bir başarısızlık olarak görülmesi doğru değil. (Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider)
  • Söylemek istediğim şeyin ana fikri bu.Şimdi buna uygun istatistikleri bul. (Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider)
  • Bir adam akşam yürüyüşüne çıktığında arkadaşı Joe’yu bir sokak lambasının altında elleri ve dizleri üzerine çökmüş halde görür. “Ne arıyorsun Joe?” diye sorar. Joe, “Arabamın anahtarlarını düşürürüm.” diye cevap verir. “Tam burada mı?” “Hayır, şuradaki çalılarda ama burada ışık daha iyi.” (Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider)
  • Platon demokrasinin kusurlu bir yönetim biçimi olduğunu düşünüyordu. Hükümeti bireyin özgürlüğü ilkesi temelinde düzenlediği için demokrasi eşit ile eşit-olmayanı eşit hale getiriyor! Yok artık! Bu siyasi doğruculuk da ne! Üstün birey başka herkesle aynı düzeye iniyor. Herkes kendi işine bakıyor. Sonuç olarak, nihayetinde anarşi hüküm sürüyor, hem de yalnızca devlette değil, evde de, oğul baba ile aynı düzeyde olduğundan "anne-babaya karşı ne saygı kalıyor, ne de hatır." Benzer şekilde, öğrenciler öğretmenlerine saygı duymuyor, hatta onlarla yarışıyor. Yaşlılar gençlerin düzeyine düşüyor ve onlar gibi davranmaya başlıyor ki asık suratlı sayılmasınlar. Sonunda, diyor Platon, bazıları diğerlerinden daha fazla güç elde ediyor, çünkü bu kurtlar sofrasında herkesten daha kurnaz davranacak kadar akıllılar. Bunun üzerine halk, düşük sınıfları müesses nizamdan koruyacak bir diktatöre dönüyor ve demokrasi tiranlığa dönüşüyor. (Platon Bir Gün Karikatür Çizer)
  • Emsal teşkil eden dava Philadelphia'da büyük bir eğitim hastanesinde acil serviste travma cerrahı olarak görev yapan Dr. Rodney Mapes vakasıdır. Yakında bulunan eyaletler arası bir otobanda korkunç bir zincirleme trafik kazası meydana gelmiş ve altı hasta Dr. Mapes'in çalıştığı hastaneye kaldırılmıştı. Altı hastayı sınıflandıran Dr. Mapes iki hastanın böbrek nakline ihtiyacı olduğunu saptadı, üçüncü hastaya bir kalp nakli yapılması gerekmekteydi, dördüncü için bir karaciğer nakline ihtiyaç vardı ve beşinci için bir akciğer nakli gerekiyordu. Mapes, otuz beş yaşındaki erkek hasta olan altıncı kişiye bakarken diğer hastalar için uygun bir donör bulunabileceği konusunda kaygılanıyordu. Altıncı hasta gözetim altında tutulması amacıyla hastaneye gönderilmişti ve görünür bir yaralanması yoktu. Mapes ardından genç adamı ameliyathaneye göndermiş onun tüm organlarını almış ve onları diğer beş hastaya nakletmişti, böylece onların hayatını kurtarmıştı. Dr. Mapes çıkarıldığı mahkemede unutulmaz bir şekilde, "Ben, beş kişinin ölmesi yerine bir hastanın ölmesinin daha iyi olacağını düşündüm" demişti. Jürideki bayanlar ve baylar, bunların şalteri indirmede kendisini savunmak için Bayan Jones'tan duyduklarınızla aynı sözcükler olduğunu hatırlayacaksınız. Bunlar faydacıların ve sonuççuların sözcükleridir! Kamuoyu Mahkemesi'nde, bunlar şeytani sözler olarak bulunmuştur — evet, şeytanın sözleri! Emsalleriniz olan jüri üyeleri Dr. Mapes'i birinci dereceden cinayetten suçlu bulmuştur. (Troleybüs Problemi)
  • bir adam akşam yürüyüşüne çıktığında arkadaşı joe'yu bir sokak lambasının altında elleri ve dizleri üzerine çökmüş halde görür. "ne arıyorsun joe?" diye sorar. joe "arabamın anahtarlarını düşürdüm" diye cevap verir. "tam burada mı?" "hayır şuradaki çalılarda. ama burada ışık daha iyi." (Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider)
  • Her tür makul veri Darwin'in teorisinin geçersizliğini kanıtlayabilir. Örneğin, mutasyonlar olmadığına, ya da mutasyonların nesilden nesle geç­mediğine, ya da çevresel değişimlerin bu çevrede yaşamaya en uygun bireylerin veya türlerin hayatta kalmasını sağlamadığına dair veriler. (Platon Bir Gün Karikatür Çizer)
  • Neleri Bilemeyeceğinizi Nereden Bilirsiniz? (Platon Bir Gün Karikatür Çizer)
  • İnsanlar bireysel olarak birbirlerinden bu kadar farklıyken temel, evrensel ahlak ilkelerini nasıl ayırt edebiliriz? Bir adamın besini diğerinin zehriyken bu ilkeleri nasıl uygularız? (Platon Bir Gün Karikatür Çizer)
  • Sonuç olarak, tamamlayıcı bir konuya vurgu yapmak istiyorum. Kürtaj gibi konularda kilise öğretilerini eleştiren çok sayıda kişi kiliseyi "kılı kırk yarmakla" suçlamaktadır. Uç vakalarda ince ayrımlar yapmanın, herhangi bir ahlaki (veya yasal) kuralın kaçınılmaz sonucu olduğunu yalnızca gösteririz. Ne zaman ahlaki (ve yasal) bir çizgi çizilse, her zaman bu çizgiye yakın olan vakalar olacaktır, bu durumda kilisenin (veya mahkemenin) görevi, çizginin hangi tarafına düştüklerine karar vermektir. Kilise, aşırı ince ayrımlar yapmakla haksız yere eleştirilmiştir. Benzer şekilde, Talmud öğretileriyle özgüllüğü nedeniyle alay edilmiştir. Buna karşılık, jüriden hüküm vermelerinin istendiği davanın böylesine ince ayrımlara dayandığını düşünmelerini isteriz. Gerçekten de jüri üyelerimizin olmasının esas nedeni bu tür ayrımlar yapmak içindir. Aksi takdirde bir bilgisayar bireysel davalar için cezaları uygulayabilirdi. (Troleybüs Problemi)
  • Şimdi bu kriterleri, nefsi müdafaayla ilgisi olmayan Daphne Jones davasına uygulayacağım: (1) Eylemi tüm sonuçlarından ayırırsak, bir troleybüsün yolunu değiştirme eylemi ahlaken nötrdür, bu durumda 1. koşul karşılanmıştır. (2) Bildiğimiz kadarıyla Bayan Jones yan yolda bulunan Bay Chet Farley'in ölmesini istememişti. Bay Farley'in ölümünü yalnızca beş kişinin hayatının kurtarılmasının bir yan etkisi olarak öngörmüş ve buna izin vermiştir. Bayan Jones, Bay Farley'in ölümüne sebep olmadan beş kişinin hayatını kurtarabilseydi, Bayan Jones bunu yapardı. 2. koşul karşılanmıştır. (3) Bayan Jones şalteri indirerek, ilkin Bay Farley'i öldürüp sonrasında troleybüsü durdurmak için onun bedenini kullanmadı. Hayır, şalteri indirmesinin ani ve doğrudan etkisi beş kişinin hayatının kurtulmasıydı. Ancak daha sonra (gerçekte yalnızca birkaç saniye sonra) troleybüs (şalterin indirilmesi değil) Bay Farley'i öldürdü. 3. koşul karşılanmıştır. (4) Beş hayatın kurtarılmasının iyiliği birinin kaybından daha ağır basar. 4. koşul karşılanmıştır (Troleybüs Problemi)
  • Tam Rumsfeld'in kendisini aşamayacağını düşündüğümüz sırada (yuvarlak konuşmada), yusyuvarlak konuşarak bunu başarmıştır: Kanıt yokluğu, yokluğunun kanıtı değildir... Sırf bir şeyin var olduğuna dair kanıtınızın olmaması onun var olmadığının kanıtı sayılmaz. -Eski Savunma Bakanı DONALD RUMSFELD, Iraktaki kitle imha silahları hakkında Bu sözlerle, Bakan Rumsfeld buz patenindeki üçlü lutz sıçrayışının sözel dengini gerçekleştirmiştir. Bir safsatadaki ahmaklık konusunda bizi bilgilendiriyormuş gibi görünürken çok daha gizli bir safsataya kayar. Tam bir dahisin, R. (Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider)
  • On dokuzuncu yüzyılda yaşamış filozof ve ekonomist Karl Marx insan toplumlarının tarihini incelediğinde, dünyadaki her tür çalkantının tek bir çekişmeye dayalı olduğunu gördü: sömürenler ile sömürülenler arasındaki mücadeleye. (Platon Bir Gün Karikatür Çizer)