Pulbiber Mahallesi - Didem Madak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Pulbiber Mahallesi kimin eseri? Pulbiber Mahallesi kitabının yazarı kimdir? Pulbiber Mahallesi konusu ve anafikri nedir? Pulbiber Mahallesi kitabı ne anlatıyor? Pulbiber Mahallesi PDF indirme linki var mı? Pulbiber Mahallesi kitabının yazarı Didem Madak kimdir? İşte Pulbiber Mahallesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Didem Madak

Orijinal Adı: Pulbiber Mahallesi

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753426046

Sayfa Sayısı: 114

Pulbiber Mahallesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Didem Madak'ın Pulbiber Mahallesi kitabının ilk baskısı 2007'de yapılmıştı. Didem Madak geçen sene aramızdan ayrıldı. Bu basıma eklediğimiz "Ardından" bölümünde şairin kitaplarında yer almamış şiirlerine de yer verdik.

Pulbiber Mahallesi Alıntıları - Sözleri

  • "İyi bir şeyler olsun artık hayatımızda"
  • Pardon diyorum ayağıma bastığında dünya Saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma
  • Bir olmayacağız HİÇ
  • "İyi bir şeyler olsun artık hayatımızda"
  • Taş olsa dayanmazdı denir bazı acılara
  • “ Kalbi kırık öleceğim “ mi sanıyorsunuz
  • İçime dokunan bir halin vardı.
  • Bana artık büyü diyorlar Bütün renkleri mezun etmişler hayatlarından Karanlığa emekli öğretmenler gibi sanki insanlar.
  • İnsanlar aradığında gelmezler, aramadığında keşke beni çağırsaydın derler.
  • Sanırım karanlık bir kömürlükte Güneşli bir sabahtın İçime dokunan
  • Yarısı yenmiş aklımın Kalan yarısı çileden çıkmış

Pulbiber Mahallesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Şiir okumayı sevmeyen daha çok dinlemeyi seven biri olarak benim için bu kitap dönüm noktası diyebilirim. Bana bu kitapla tanışma fırsatı sunan hocama da teşekkür ediyorum. Herhalde adamakıllı okuduğum ilk şiir kitabı olabilir yani okurken çok keyif aldım. Sonra kitabı bitirdikten sonra bilmediğim yazarları araştıran biri olarak Didem Madak kimmiş diye baktım. Çok genç yaşta vefat eden (41 yaşında) çok da güzel bir şair. Eşine çocuğuna bakarken Füsun aslında şairimizin hem annesinin hem de kızının ismi olduğunu öğrendim. Annesine doyamaması ,kızına da yasatamaması beni derinden üzdü. "Canım kızım, cehaletimden şair oldum… Annesizlikten. Sen sakın şair olma!" Aslında burda her şeyi anlatıyor. Bir yerde dinlemiştim.(((Annemin öldüğünü teyzemden bir tabak daha patates kızartması istemeye çekinirken Anladim.)) Çok üzmüştü ağlatmıştı beni bu söz. Anneler ölümsüz olsun. Kitabı çok begendim. Keyifli okumalar dilerim:)) (Sema)

● Şairlere otopsi yapılmaz..: ● Hayatı; (Yaşanmış varsayılan) Didem Madak’ın, annesi Füsun’la başlayan hikayesi, kızı Füsun’la son bulmuş ve yakalandığı kolon kanseri yüzünden tıpkı annesi gibi genç yaşta (41) yaşamını yitirmiş.. Anlayacağınız; Ne çocukken ne de anneyken Füsun’larına doyamamış bir şair.. O kendi deyimiyle “ütüsüz ve buruşuk gezdirdiği bir ruha sahip” ve diğer şairlerimiz gibi şair olma düşüncesiyle almamış kalemi eline.. Şiir yazmaya yalnızlıktan, daha da çok annesizlikten başlamış. Genç yaşta veda etmek zorunda kaldığı kızına mektubunda da bunu açıkça belirtmiş.. Kızı Füsun’a yazdığı mektup, yazdığı son satırlar olarak bilinir.. Canım kızım; Sana mektup yazacağım. Çünkü artık başka bir şey yazamıyorum. Bu konuda pek de dertli değilim doğrusunu istersen. Sen bana belki bugüne kadar yazdığımdan başka türlü bir yazı yazmayı öğretirsin. Kendimi bir sonbahar ağacı gibi hissediyorum. Mutlu bir sonbahar ağacıyım ben. Yere düşen yapraklarımı eğilip topluyorum. Saçıma tutuyorum. Bakın yakışmış mı diye soruyorum. Sonra yaprakları havaya savuruyorum. Ben iki kişilik bir kabilenin me isimli kölesiyim. Çünkü sen acıktığında me diye ağlıyorsun ve bu ismimi seviyorum! Canım kızım, cehaletimden şair oldum.. Annesizlikten.. Sen sakın şair olma.. ● Kısaca kitap; Şair; kitabın başında da belirttiği gibi ısrar üzerine yazmış Pulbiber Mahallesi’ni. “Pulbiber Mahallesi’nde” Galata Kuledibi’nde yaşadığı Tom Tom Mahallesi’ni anlatıyor. Mahallenin, yaşamını, insanlarını ve özgünlüklerini şiire dökmüş.. Bir otobiyografi niteliğinde yazdığı şiirleri ve şiirlerindeki karakterlerin hepsi birebir gerçektir.. Şair olma hevesiyle değil de yalnızlığını az da olsa giderebilmek, acılarını anlatabilmek ve özgürleşebilmek için yazmış.. ● Yorum; “Her ölüm erken ölümdür’’ derken haklıydı şair ama Didem Madak’ın şiirlerini okuduktan sonra ‘’Bazı ölümler daha erkendir..’’ demekten alıkoyamıyorum kendimi.. ''O, bütün üzgün oluşlarının adını: Anne..” diye tanımlayan, saçlarından başlayıp, parmak uçlarına kadar kırılan, acılar fakültesinden mezun olduktan ve hüzün sektöründe bilfiil 23 yıl görev yaptıktan sonra bile çiçekli şiirler yazmak isteyen bir şairdir..'' “Canım kızım, cehaletimden şair oldum… Annesizlikten.. Sen sakın şair olma!” dediği kızı daha üç yaşında annesiz kalmış.. Maalesef kendisi gibi kızının da; ''bütün üzgün oluşlarının adı: Anne” olmuş.. Gözü yollarda, yüreği acılara bulanmış, içindeki dünyanın lekeli ülkesine gelin giderken, onu ziyaret etmesini beklediği kelimelerin birer birer ölümüne şahit olmasına ve ağlayarak kelimeleri kendi eliyle kelimeler mezarlığına gömmesine rağmen, dirilmelerini umarak kelimeler mezarlığında gece bekçiliği yapmış bir şairdir.. Şiirlerinde hangi kelimeyi kaldırsanız bir yorgan gibi, altından hüzün çıkar.. Hüznün kara rengine boyanmış, gökkuşağını arayan mısralarda; annesizliğini, aşkı, beklemeyi, özlemi, acıyı, isyanı, sitemi, hesaplaşmayı, yalnızlığı, kadınlığı, kendi tabiriyle dokunsanız dağılacak kurabiye gibi olan kalbinin kırıklığını, yuttuğu ve ölenlerden artakalan zehir gibi acı kelimelerle anlattığını göreceksiniz.. Bazen; dokunsam kelimelere, sanki keskin bir cam kırığı gibi elimi kanatacakmış, yahut okurken kelimelerin arasındaki boşluğa düşecekmişim gibi hissettim.. "Didem kusarak yazdı, ben susarak okudum.." (pessoalone)

Pulbiber Mahallesi - Didem Madak: Bugün okumaktan yorgun düşmüş ve bu kitabın incelemesini sabah yapma kararı almıştım. Ama 7 bin takipçiye ulaşmış olduğumu gördüm ve 7 bininci kişi hatırına yeniden sarıldım kelimelere. Didem Madak... Ne yazsam, nasıl ifade etsem kendimi anlatmaya yetmez seni. Daha önce Ah'lar Ağacı ve Grapon Kâğıtları isimli eserlerini okumuş, hayatını araştırma şansı bulmuştum. İki kitaptan birinde yanlış hatırlamıyorsam söyle bir dize geçiyordu: "Artık bütün üzgün oluşlarımın adı: ANNE" Az yaşamış, azıcık yaşamında ne annesine ne kızına doyabilmiş. Yaşadığı dönemde de ruh hali nedeniyle çok çekmiş bir şairimiz... Geçenlerde Şükrü Erbaş okurken aklımdan silinmeyen bir dizeyle karşılaşmıştım, benim için de tam Didem Madak'ı anlatıyor aslında: "Kimseye acı vermemek için kırk yerinden kırılan inceliğim..." Kimseye acı vermemiş, öyle ki bütün acıları kendisi çekmiş yaşadığı hayatta. Öyle ince ruhlu ki yüreği yağmurlarda ıslanırken kuşlara sığınak olma derdinde: "Kuşlar için küçük şemsiyeler yapabiliriz. Böylece yağmurda ıslanmazlar." (s. 110) Şiirlerinde anne, acı, yalnızlık, ölüm temaları öne çıkıyor. Hatta bu kitabına kadar "anne, anne, anne, acı, acı, acı" diyebilirdim onun şiirleri için. Ama bu eserinde biraz daha farklı bir anlatım ile karşılaştım. Bunun nedeni eserin başına düşmüş olduğu not olabilir: "Bu kitap ısrar üzerine yazılmıştır." Eğer yaşasaydın daha nice kitaplar yazman için ısrar edebilirdik sana. Zira üç kitaba da doyamadım kendi adıma. Acıya, hüzne doydum ama doyamadım seni okumalara... Eserde şiirler yanında düzyazı biçiminde bölümler de yer alıyor. Ama onlar da şiirsel bir üslupla akıp gidiyor. Eserin sonunda ise "Didem'le ilgili şeyler" isimli bir bölüm yer alıyor. Müjde Bilir tarafından ele alınan bölüm okuması en zor olanı aslında. Bir ölümün betimlemesi... Yazması dahi kolay değil. Ölümünde aklı geride bıraktığı kızında şairin... "Doktorun odasına vardığımızda bir kızı olduğunu hatırlattı özenle. Doktor gülümsedi, gülümserken, başka bir yüzün arkasına gizlenmeye çalışıyordu sanki... O başka yüz olmasa, dünyanın bütün sabahları nerdeyse sular altında kalacaktı." (s. 108) Didem Madak okurken aklıma notlar alıyorum incelememe şunları şunları yazacağım diye. Ama beni o kadar allak bullak ediyor ki paramparça bir inceleme çıkıyor ortaya. Ruhum onun ruhuna yaklaştığından olsa gerek... Üç kitap bırakabilmiş ardında. Elinizde bir gün, yüreğinizde bir ömür taşıyacağınız... (Mikail Balcı)

Pulbiber Mahallesi PDF indirme linki var mı?

Didem Madak - Pulbiber Mahallesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Pulbiber Mahallesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Didem Madak Kimdir?

Didem Madak 1970'te İzmir'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İzmir'de tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Ruhunu ütüsüz ve buruşuk gezdirmeyi sevdiğinden hiçbir zaman yeterince "düzgün insan" olamadı.

Şiirleri Ludingirra, Öküz ve Sombahar'da yayımlandı.

2011 yılında kolon kanserinden öldü.

Didem Madak Kitapları - Eserleri

  • Ah'lar Ağacı
  • Grapon Kâğıtları
  • Pulbiber Mahallesi

Didem Madak Alıntıları - Sözleri

  • “ Kalbi kırık öleceğim “ mi sanıyorsunuz (Pulbiber Mahallesi)
  • Hayatımın üstünde imkânsız kuşlar uçuyor. (Grapon Kâğıtları)
  • Keşke gölgesine razı bir fesleğen olsaydım. (Grapon Kâğıtları)
  • Keşke gölgesine razı bir fesleğen olsaydım. (Grapon Kâğıtları)
  • İki kendim varmış maviş anne Biri benmişim, biri mutsuz (Grapon Kâğıtları)
  • İçime dokunan bir halin vardı. (Pulbiber Mahallesi)
  • " Hayatımın üstünde İmkânsız kuşlar uçuyor. " (Grapon Kâğıtları)
  • " İnanın kendimin yokluğunda, çok kitap okudum. " (Grapon Kâğıtları)
  • Yarısı yenmiş aklımın Kalan yarısı çileden çıkmış (Pulbiber Mahallesi)
  • Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan Sende bilirsin ya Allah Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana.. (Grapon Kâğıtları)
  • " Bir süredir, plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum. " (Grapon Kâğıtları)
  • ... Keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım... (Grapon Kâğıtları)
  • Bana artık büyü diyorlar Bütün renkleri mezun etmişler hayatlarından Karanlığa emekli öğretmenler gibi sanki insanlar. (Pulbiber Mahallesi)
  • "İyi bir şeyler olsun artık hayatımızda" (Pulbiber Mahallesi)
  • Ne tezatlı bir şey, ne tuhaf Ne tuhaf acıyla hiç konuşamamak. (Grapon Kâğıtları)
  • İnsanlar aradığında gelmezler, aramadığında keşke beni çağırsaydın derler. (Pulbiber Mahallesi)
  • Sanırım karanlık bir kömürlükte Güneşli bir sabahtın İçime dokunan (Pulbiber Mahallesi)
  • Dünyaya bile bir dünya anne lazım. (Grapon Kâğıtları)
  • Pardon diyorum ayağıma bastığında dünya Saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma (Pulbiber Mahallesi)
  • Bir olmayacağız HİÇ (Pulbiber Mahallesi)