Pupa Yelken - Sadun Boro Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Pupa Yelken kimin eseri? Pupa Yelken kitabının yazarı kimdir? Pupa Yelken konusu ve anafikri nedir? Pupa Yelken kitabı ne anlatıyor? Pupa Yelken PDF indirme linki var mı? Pupa Yelken kitabının yazarı Sadun Boro kimdir? İşte Pupa Yelken kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Sadun Boro

Yayın Evi: Denizler Kitabevi

İSBN: 9789944264235

Sayfa Sayısı: 423

Pupa Yelken Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Pupa Yelken'i bu yeni baskısında 35 dakikalık bir CD ile sizlere sunuyoruz.

Boro'ların, o yıllarda kendi seslerini bir teybe alarak oluşturduğu kayıtların bulunduğu CD, Galapagos Adaları'nda foklarla yapılan keyifli bir röportajla başlıyor. Pasifik geçişinde yaşadıkları, Markiz Takımadaları'ndan Nukuhiva'da demirlediklerinde gördükleri ve ardından Pasifik'in incisi Tahiti Adası'ndaki maceraları ile devam ediyor. Şarkılarla son bulan bu nostaljik kayıtta umarız siz de Kısmet'teki keyfe ortak olursunuz. 

Sadun Boro, İstanbul Erenköy'de doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları Caddebostan ve Marmara kıyılarında geçti. Denizcilik hayatına önce sandalla başladı; liseye geçtiği ilk yıl yelkenli teknesine sahip oldu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra, 1948'de İngiltere'ye gitti, Manchester Üniversitesi'nin Tekstil Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. 1952'de "Ling" adlı 11 m.'lik bir yelkenli ile İngiltere'den Karayip Adaları'na kadar uzanan ilk açık deniz, Atlantik aşırı yolculuğu bir İngiliz'le beraber gerçekleştirdi. O zaman Cumhuriyet Gazetesi'nde tefrika olan bu gezinin anıları 2004 yılında "Bir Hayalin Peşinde" adlı eserinde neşredildi. Bugünkü yelkenlisi, 10,5 m. Boyunda ve keç armalı "Kısmet" 1963'te Salacak'ta, Athar Beşpınar'ın atölyesinde kazığa kondu. Hayatta en büyük emeli olan dünya seyahatine 1965'te Alman asıllı eşi Oda ile beraber çıktı. Onlara Kanarya Adaları'nda aldıkları ünlü kedileri "Miço" eşlik etti. Üç yıl süren bu yolculuğun anılarını önce Hürriyet gazetesine yazdı; sonra "Pupa Yelken" adlı eserinde topladı. Boro ailesi 1977-1979 yılları arasında, o zaman 8 yaşında olan kızları Deniz'le beraber, Karayip Adaları'nı, Amerika'nın doğu sahillerini gezdi. 1980'den beri Bodrum'da yaşayan Sadun Boro, özellikle Gökova, Göçek gibi Güney Ege koylarının korunması için çalışmıştır. Boro, gazete ve dergilere yazdığı sınırsız yazı ile genç kuşağa deniz ve doğa sevgisini aşılamayı amaç edinmiş, onlara örnek olmuş bir denizcidir.

Boro'lar 45 yıl gezdikleri, içinde yaşadıkları tekneleri "Kısmet"i 2010 yılında İstanbul'daki Rahmi Koç Müzesi'ne bağışladılar. Bundan böyle efsane "Kısmet" artık burada genç nesillere deniz sevgisini, macera ruhunu aşılamaya devam edecektir.

(Tanıtım Bülteninden)

Pupa Yelken Alıntıları - Sözleri

  • Yine bu sular asırlar önce, Christof Colomb'un Santa Maria'sını kucaklayıp, sırtında taşımış. Yine bu sular, asırlar boyunca iki kıtayı birbirine bağlayan yüksek direkli koca yelken gemilerine yârenlik etmiş... Yine bu herdem taze sevgili, bugün Kısmeti göğsüne basmış, onun iki garip yolcusuna hayatlarının en güzel günlerini yaşatıyor... Unutulur mu o her türlü cemiyet işkencelerinden uzak, âsude günler... Ne kravat, ne ceket, ne ayağında pabuç, ne traş olma derdi... Gene işe gelmedin diye suratını asan müdür yok... Ne yetişecek sıkıntılı bir randevu, ne dört duvar arasında çalışmak. Hey Allahım ne güzel günlerdir o, yalnız senin varlığın ve yarattığın tabiatla başbaşa geçen anlar...
  • Her çeşit Akdeniz meyvesi bol, muz senede dört kere mahsul veriyor. Avrupa'nın muz ihtiyacının büyük bir kısmını, bu adalardan frigoritik gemilerle ihraç edilen muz karşılar.
  • Martinique'in eski merkezi ve Karayip Adaları'nın en şirin şehri diye anılan St.Pierre, Mont Pelee'nin dibinde güzel bir sahil şehri imiş.1902 yılının bir Mayıs sabahı, müthiş bir gürültü ile indifa eden Mont Pelee'den fışkıran gaz ve sıcak buhar, birkaç saniye içinde, 30 bin kişilik şehrin bütün sakinlerini öldürüp bir harabeye çevirmiş. Sadece hapishanedeki bir hücre mahkumu sağ kurtulmuş bu felaketten.
  • Güney ve Kuzey Amerika kıtaları arasında, yüzlerce irili ufaklı Karayip Adası, bir yay şeklinde uzanır. Bunlara ayrıca "Batı Hint", "Antiller", "Rüzgaraltı", "Rüzgarüstü" adaları da denir. Bu adaları Christoph Colomb, 1492 ila 1504 yılları arasında yaptığı dört seyahatte keşfetmiştir.
  • Yılbaşı gecesi hedefimizden 250 mil mesafedeydik. O gün Oda nefis bir pasta yaptı, güzel mezeler hazırladı... Kamarada oturduk, yalpada düşmesin diye tabaklar kucağımızda, karşılıklı, son rakı şişemizden birer kadeh tokuşturduk. Yeni yılda “Kısmet”in omurgasını kayalardan koruması, müsait rüzgarlar ihsan etmesi için Allah’a dua ettik.
  • Durgun denizler,yetenekli denizci yetistirmez.
  • İyi hazırlanmış ve planlanmış bir seyahat, daha bidayette, yarı yarıya muvaffak olmuş sayılır.
  • Güvertede çatlayan her dalga içerde top atılmış gibi gürlüyor. Zavallı tekne bu yükün altında, sıtma nöbetine tutulmuş hasta gibi tirtir titriyor... Uyumak mümkün mü?... Her türlü kötü ihtimal, insanın aklını bir kurt gibi kemiriyor. Dışarıda kudurmuş vahşi denizle aramız' 33 mmlik bir kaplama tahtası ayırıyor. Bu Kısmet'in girdiği ilk imtihan, ilk büyük fırtına. Ayrıca, O'na emek veren nice ustanın, kendi elimizle hazırladığımız arma ve donanımın da bir imtihan'. Ama bu öyle bir imtihan ki, ya sınıfı geçersin, ya kalırsın. İkmali yok... Kaldın mı da tatlı canınla ceremesini çekersin. Kendi kendime söyleniyorum: Neden sen de herkes gibi karada, sıcak evinde rahat rahat oturmazsın? Ama biliyorum ki, aradığım hayat budur ve onsuz yapamam.
  • Bugün hava kapalı, öğleyin yağmur başladı. Aksi istikametten gelen büyük bir İngiliz asker nakliye gemisi rotasını değiştirip üstümüze yöneldi. Yanımızda durunca, kaptan megafonla, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. Ben de '' Deniz Kızı'' dedim. Ah nerede O der gibi ellerini havaya kaldırdı. Birbirimizi bayrakla selamladık,koca pervanesi tekrar suları karıştırdı.
  • Zaten, ufak bir yelkenli tekne ile yapılan Dünya seyahati, bütün tedbir ve bilgiye rağmen, bir kader, kısmet işidir... Öyle tehlikeli yerlerden geçiliyor ki, daima terazinin iki kefesinde, '' Selamet'' ve ''Felaket'' aynı ağırlıktadır. Allah'ın koruyucu ellerinin gölgesi bir an Selamet kefesi üzerinden çekilse, bu tatlı hayat da o anda son bulur...

Pupa Yelken İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Türk denizciliğinin ve seyyahlığının önemli insanlarından biri sayılan Sadun Boro’nun efsane sayılabilecek çeşitli kültürleri, toplumları, coğrafyaları sürükleyici anlatımıyla bir solukta okunacak ve ayrıca verdiği çeşitli ilginç bilgilerle defalarca okunacak başucu kitabı diyebiliriz. Yaşamazsak da hayallerimize kazınacak hatırları anlatıyor… (Ersin)

Denize adanmış bir ömrün, denize olan aşkın kitabı: Sadun Bora , Eşi Oda hanım ve Kedileri Miço "Kısmet " adını verdikleri yelkenli tekne ile Dünya Seyahatinin öyküsü bu kitap. Kitap içerisinde renkli, siyah beyaz fotoğraflarla gezilen yerlerdeki anekdotları gösterilirken, betimlemesi de bu yolla daha gerçekçi bir hale getirilmiş. O kadar dolu bir kitap ki neresinden anlatamaya başlayacağımı bilmiyorum . Okurken Dünya'da neler varmış derken birde fotoğraflarını görüyorsunuz. Üçyüz yaşındaki kaplumbağadan tutun , Boyumuza varan karınca yuvalarının tümseklerine, vahşi yerli kabilelerinden, korsanlarla ilgili yaşanan bir olaya kadar , diyorum ya dolu dolu bir kitap. Sadun Bora esprili bir kişilik, tam böyle ehli keyif bir adam, Eşi Oda hanımda onun bu çılgın halini sevmiş ki eşlik ediyor, kedileri miço da denizden çıkan balıkları mideye indiriyor:) Güzel samimi bir aile, kitabın ortalarına doğru Eşi oda hanımla harika bir fotoğraflarını kitap sayfasına eklemiş ve bir başlık atmış, o başlığa istinaden ağlamamak için kendimi zor tuttum. Okuyunca ne demek istediğimi anlarsanız. İşte kitap sadece, gezi , yelken maceraları, esprilerden ibaret değil, çok duygusal bir yanı da var. Düşününki koca okyanusta eşiniz ve kedinizde bir arada vurgun yemeden, alabora olmadan güneşin battığı yere ulaşmaya çalışıyorsunuz hatta bir süre sonra sadece kediniz ile bu serüvene devam ediyorsunuz:( Spoiler vermeden ve kitabı hatırlayıp daha da duygusallaşmadan, birazda deniz tutkusuna birazda Edebiyattaki yerine değineyim. Deniz tutkusu bir bedene nüfuz ederse , son nefesine kadar o bedeni mesken bilir. Diyor ya Cemal Süreya "Sevmek ne uzun kelime Derin deniz mavisi" İşte Edebiyatta bile derin yeri olan bir tutkudur deniz. Bakalım bir sürprizle belki bende bir Motoryat alırım kim bilir:) Tabi bu tutkumu anlattığım dertleştiğim ty1983 Abiye de ayrıca teşekkür ederim sıkılmadan her zaman İzmir'e , denize olan tutkumu dinlediği için. Sizlere keyifli okumalar dilerken, inceleme metnimi kitap içinden bir alıntı ile noktalıyorum. "Güvertede oturmuş yorgunluk kahvesini yudumlarken, sahil yolundan geçen vasıtaların farları, şehrin rengarenk ışıkları, karanlık gecelerden sonra insanın gözüne ne kadar tuhaf, ne kadar yabancı geliyor... Hele etrafı saran mis gibi tropik çiçeklerin kokusu... Daha garibi, teknenin hiç sallanmadan sakin suda duruşu... Bu durgunlukta insan güvertede yürürken sanki düşecekmiş gibi oluyor. Ve içimde sonsuz bir huzur... Tam on üç yıl evvel, bir gün bu sulara kendi kotramla geleceğime dair kendi kendime verdiğim söz, bugün hakikat oldu ! ..." s.47 (Barış...)

Eğer Sadun Boro hayatta olsa idi kitabı bitirdikten sonra mutlaka ziyaret etmek isterdim kendisini, KISMET değilmiş. Öyle güzel bir yolculuğa çıkardı ki bizleri her saniyesinde kendimi küçük tekne de hissettim. Nihayetinde 2 yıl 10 ay süren bu yolculuk başladığı yerde noktalandı. Türk bayrağını bu süreçte denizlerde dalgalandırdığı için kendi adıma şükranlarımı sunuyorum ruhun şad olsun kaptan. (Emre)

Pupa Yelken PDF indirme linki var mı?

Sadun Boro - Pupa Yelken kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Pupa Yelken PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sadun Boro Kimdir?

Sadun Boro (d.1928 İstanbul) Türk denizci ve yazar.

Dünyanın çevresini teknesiyle dolaşan ilk Türk denizcidir.

Hayatı

1928 yılında İstanbul'da doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları Caddebostan ve Marmara kıyılarında geçti. Denizcilik hayatına önce sandalla başladı; liseye geçtiği yıllarda ilk yelkenli teknesine sahip oldu.

Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra 1948'de İngiltere'ye giderek Manchester Üniversitesi'nin Tekstil Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi.

1952'de Ling adlı 11 metrelik bir yelkenliyle İngiltere'den Karayip Adaları'na kadar uzanan ilk açıkdeniz, Atlantik aşırı yolculuğunu bir İngiliz ile birlikte gerçekleştirdi. O zaman'Cumhuriyet' gazetesinde tefrika olan bu gezinin anıları 2004'te Bir Hayalin Peşinde adlı eserinde neşredilmiştir.

Bugünkü yelkenlisi 10,5 metre boyunda ve keç armalı Kısmet, 1963'te Salacak'ta Athar Beşpınar'ın atölyesinde kızağa kondu. Hayatta en büyük emeli olan dünya seyahatine 1965'te Alman asıllı eşi Oda Boro ile beraber çıktı. Onlara Kanarya Adaları'nda aldıkları ünlü kedileri Miço eşlik etti. Üç yıl süren seyahatin anıları Hürriyet gazetesinde yayımlandı. Bu anılar, daha sonra Pupa Yelken adlı kitapta toplandı.

Boro ailesi 1977-1979 arasında, o zaman sekiz yaşında olan kızları Deniz'le beraber Karayip Adaları'nı, Amerika'nın doğu sahillerini gezdi.

1980'den beri Bodrum'da yaşayan Sadun Boro özellikle Gökova, Göcek gibi güney Ege koylarının korunması için çaba harcamaktadır. Boro, gazete ve dergilere deniz ve doğa sevgisini aşılayan yazılar yazmayı sürdürmektedir.

Teknesi Kısmet, İstanbul/Hasköy'deki eski Haliç tersanesinin olduğu yerde, Rahmi Koç Müzesi'nde görülebilir.

Dünya seyahati rotası

Sadun Boro’nun 22 Ağustos 1965'te başlayıp 15 Haziran 1968’de tamamlanan dünya seyahatinin rotası aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir:

İstanbul

Cebelitarık

Kanarya Adaları

Barbados

Karaip Adaları

Panama Kanalı

Galapagos Adaları

Markiz Adaları

Tuamotu Adaları

Tahiti ve Rüzgaraltı Adaları

Tonga Adaları

Fiji Adaları

Yeni Hebrid Adaları

Yeni Gine Adası

Torres Boğazı

Timor Adası

Endonezya

Singapur

Bengal Körfezi

Seylan Adası

Arap Denizi

Kızıldeniz

İsrail

Sadun Boro Kitapları - Eserleri

  • Pupa Yelken
  • Bir Hayalin Peşinde
  • Yeni Dünya'ya Fora Yelken
  • Kısmet'in Dümen Suyunda
  • Vira Demir

Sadun Boro Alıntıları - Sözleri

  • Yine bu sular asırlar önce, Christof Colomb'un Santa Maria'sını kucaklayıp, sırtında taşımış. Yine bu sular, asırlar boyunca iki kıtayı birbirine bağlayan yüksek direkli koca yelken gemilerine yârenlik etmiş... Yine bu herdem taze sevgili, bugün Kısmeti göğsüne basmış, onun iki garip yolcusuna hayatlarının en güzel günlerini yaşatıyor... Unutulur mu o her türlü cemiyet işkencelerinden uzak, âsude günler... Ne kravat, ne ceket, ne ayağında pabuç, ne traş olma derdi... Gene işe gelmedin diye suratını asan müdür yok... Ne yetişecek sıkıntılı bir randevu, ne dört duvar arasında çalışmak. Hey Allahım ne güzel günlerdir o, yalnız senin varlığın ve yarattığın tabiatla başbaşa geçen anlar... (Pupa Yelken)
  • Her çeşit Akdeniz meyvesi bol, muz senede dört kere mahsul veriyor. Avrupa'nın muz ihtiyacının büyük bir kısmını, bu adalardan frigoritik gemilerle ihraç edilen muz karşılar. (Pupa Yelken)
  • Zaten, ufak bir yelkenli tekne ile yapılan Dünya seyahati, bütün tedbir ve bilgiye rağmen, bir kader, kısmet işidir... Öyle tehlikeli yerlerden geçiliyor ki, daima terazinin iki kefesinde, '' Selamet'' ve ''Felaket'' aynı ağırlıktadır. Allah'ın koruyucu ellerinin gölgesi bir an Selamet kefesi üzerinden çekilse, bu tatlı hayat da o anda son bulur... (Pupa Yelken)
  • Güney ve Kuzey Amerika kıtaları arasında, yüzlerce irili ufaklı Karayip Adası, bir yay şeklinde uzanır. Bunlara ayrıca "Batı Hint", "Antiller", "Rüzgaraltı", "Rüzgarüstü" adaları da denir. Bu adaları Christoph Colomb, 1492 ila 1504 yılları arasında yaptığı dört seyahatte keşfetmiştir. (Pupa Yelken)
  • Bugün hava kapalı, öğleyin yağmur başladı. Aksi istikametten gelen büyük bir İngiliz asker nakliye gemisi rotasını değiştirip üstümüze yöneldi. Yanımızda durunca, kaptan megafonla, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. Ben de '' Deniz Kızı'' dedim. Ah nerede O der gibi ellerini havaya kaldırdı. Birbirimizi bayrakla selamladık,koca pervanesi tekrar suları karıştırdı. (Pupa Yelken)
  • Martinique'in eski merkezi ve Karayip Adaları'nın en şirin şehri diye anılan St.Pierre, Mont Pelee'nin dibinde güzel bir sahil şehri imiş.1902 yılının bir Mayıs sabahı, müthiş bir gürültü ile indifa eden Mont Pelee'den fışkıran gaz ve sıcak buhar, birkaç saniye içinde, 30 bin kişilik şehrin bütün sakinlerini öldürüp bir harabeye çevirmiş. Sadece hapishanedeki bir hücre mahkumu sağ kurtulmuş bu felaketten. (Pupa Yelken)
  • “Ne güzeldir sakinlik, sessiz sedasız yaşamak, işte bunlardan biri, Atlantik Okyanusunda, Deniz şırıltısından başka, Hiç ses yok ortada, Çeşit çeşit balıklar, Balinalar yunuslar, Sürüyle var uçan balıklar” (Yeni Dünya'ya Fora Yelken)
  • “Güvertede yıldızların altında, hep beraber sofranın etrafında oturmuş balığı yer, rakımı yudumlarken şöyle bir düşündüm: Acaba bir değil, on tane Norman’ın hazinesine sahip kimse, şu anda benden daha mutlu olabilir mi?! Çocuğum, karım yanımda, altımda kendi teknem, cemiyetin türlü sıkıcı bağlarından uzak, tabiatla baş başa, serazat bir hayat. Ama lüks yatımız, lokantada yiyecek paramız veya kürkümüz, otomobilimiz yokmuş, ne gam. Çok şükür sıhhatimiz, neşemiz yerinde, yiyebiliyor, içebiliyoruz ya. Ne alacağımız var, ne borcumuz, ne kimseye boynumuz bükük. Norman gibi ne hazineyi saklama, ne biri iki etme derdimiz var. Acaba kaç tane sınırsız servet sahibi, tanınmış şahsiyet veya politikacı iş, para veya sandalye hırsının iğrenç girdabından kendini sıyırıp da, tabiatın bahşettiği bu nimetlerden istifade edebiliyor? Acırım o zavallı âmâlara. Aman Allahım şaşırtma bizi de onlar gibi!...” (Yeni Dünya'ya Fora Yelken)
  • Denizden bir Miço geldi, bugün gene denize döndü... (Yeni Dünya'ya Fora Yelken)
  • Yılbaşı gecesi hedefimizden 250 mil mesafedeydik. O gün Oda nefis bir pasta yaptı, güzel mezeler hazırladı... Kamarada oturduk, yalpada düşmesin diye tabaklar kucağımızda, karşılıklı, son rakı şişemizden birer kadeh tokuşturduk. Yeni yılda “Kısmet”in omurgasını kayalardan koruması, müsait rüzgarlar ihsan etmesi için Allah’a dua ettik. (Pupa Yelken)
  • İyi hazırlanmış ve planlanmış bir seyahat, daha bidayette, yarı yarıya muvaffak olmuş sayılır. (Pupa Yelken)
  • “ Attım ağzına, gitsin boğazına, kellere, körlere, bekarlara, dullara, babamın, annemin tabağına, Miço’nun, benim tabağıma birer balık isteriz.” Balıkçı duası:) (Yeni Dünya'ya Fora Yelken)
  • Durgun denizler,yetenekli denizci yetistirmez. (Pupa Yelken)
  • “Ey büyük Allah’ım gene senin huzurunda herkesten, her kötülükten uzak, yalnız tabiatla baş başayız. Koca kainat ve onun içinde insan, bir hiç bile değil, ne boş, ne anlamsız... Üstelik birbirini severek, elinden tutarak yaşayacağına, biri diğerinin ağzından lokmasını kapmaya, gözüne parmağını sokmaya çalışan insanlar. Tabiat ne kadar dürüst, kabadayı ise, insanlık da o derece daha açgözlü, vahşi, çirkin oluyor her geçen gün!” (Yeni Dünya'ya Fora Yelken)
  • “Bir gün koya Avustralya bayraklı ‘Carina’ adında bir yelkenli geldi. Avustralya’dan gelmişler. Akdeniz’den geçerken bizim güney sahillerine de uğramışlar. Akşam içkiye bize geldiler, sohbet ettik. İçki ikram ederken ‘Rakı ister misiniz?’ deyince, adamcağız şeytan görmüş gibi oldu. Meğer Kekova’da bir akşam bunları içkiye davet etmişler. Bir hayli rakı içmiş. Teknede kafası üstü düşünce kulağının bir parçası kopmuş. Karısı da çakırkeyf, kopan parçayı iğne, iplikle yerine dikmiş, ama ters!” :)) (Yeni Dünya'ya Fora Yelken)
  • Güvertede çatlayan her dalga içerde top atılmış gibi gürlüyor. Zavallı tekne bu yükün altında, sıtma nöbetine tutulmuş hasta gibi tirtir titriyor... Uyumak mümkün mü?... Her türlü kötü ihtimal, insanın aklını bir kurt gibi kemiriyor. Dışarıda kudurmuş vahşi denizle aramız' 33 mmlik bir kaplama tahtası ayırıyor. Bu Kısmet'in girdiği ilk imtihan, ilk büyük fırtına. Ayrıca, O'na emek veren nice ustanın, kendi elimizle hazırladığımız arma ve donanımın da bir imtihan'. Ama bu öyle bir imtihan ki, ya sınıfı geçersin, ya kalırsın. İkmali yok... Kaldın mı da tatlı canınla ceremesini çekersin. Kendi kendime söyleniyorum: Neden sen de herkes gibi karada, sıcak evinde rahat rahat oturmazsın? Ama biliyorum ki, aradığım hayat budur ve onsuz yapamam. (Pupa Yelken)