Refet - Fatma Aliye Hanım Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Refet kimin eseri? Refet kitabının yazarı kimdir? Refet konusu ve anafikri nedir? Refet kitabı ne anlatıyor? Refet PDF indirme linki var mı? Refet kitabının yazarı Fatma Aliye Hanım kimdir? İşte Refet kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Fatma Aliye Hanım

Editör: Hacer Er

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052956618

Sayfa Sayısı: 152

Refet Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Refet, Türk edebiyatında yer alan ilk kadın öğretmen başkarakterdir. Türkçenin ilk kadın romancısı Fatma Aliye’nin kaleminden çocukluktan genç kadınlığa, elindeki tek sermayesi aklı olan yoksul bir kızın öğretmen okulundan mezun olarak tek başına ayakları üzerinde durma hikâyesini okuruz. Refet farklı kadınlıkları, sınıflar arası kadın dayanışması ve kadınların gündelik yaşamlarını oldukça yalın bir biçimde anlatır.

Fatma Aliye (Topuz) (1862- 1936) 1889’da “Bir Kadın” imzasıyla çevirdiği, George Ohnet’den Meram romanıyla edebiyat dünyasına ilk adımını atar. 1891’de yayımlanan ikinci yapıtı Hayal ve Hakikat’i Ahmet Mithat’la yazar. Çok geçmeden sırasıyla Muhadarat, Refet, Levayih-i Hayat, Udi ve Enin romanları kendi adıyla yayımlanır. Refet ve Udi Türk edebiyatının çalışıp ayakları üzerinde duran ilk kadın karakterlerini anlatır. Romanlarındaki başkarakterlerin hepsi mücadeleci ve güçlü kadınlardır. Yapıtları yurtdışında ilgi görür. Udi romanı 1899’da Gustave Séon tarafından Fransızcaya çevrilir. Ev ziyaretleri yapan Avrupalı kadın gezginlerin Osmanlı kadını hakkındaki yanlış izlenimlerini değiştirmek için kaleme aldığı Nisvan-ı İslam 1894’te Rus şarkiyatçısı Olga de Lebedef ve Nazimé Roukié tarafından Fransızcaya ve Beyrut’ta tefrika edilmek üzere Arapçaya çevrilir. 1893 Chicago Kitap Fuarı için hazırlanan “The Woman’s Library of The World’s Fair” adlı kataloğunda biyografisi ve kitapları yer alır. Filozofların biyografilerinden oluşan Teracim-i Ahval-i Felasife adlı yapıtıyla felsefi bir deneme olan Tedkik-i Ecsam Türkiye’de bir kadın kaleminden çıkan ilk felsefe yapıtlarıdır. Kosova Zaferi ve Ankara Hezimeti ile yarım kalan Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı bir kadın yazara ait ilk tarih yapıtlarıdır. İslam’ın ilk zamanlarında yaşamış kadınların biyografilerini yazdığı Nâmdârân-ı Zenân-ı İslâmiyân çalışması ise bugün yeni yeni oluşmaya başlayan feminist tarih bilincinin erken örneğidir. Kadınlara ait en uzun süreli yayın olan Hanımlara Mahsus Gazete’nin ilk günden itibaren etkin bir kalemi olan Fatma Aliye, makalelerinde İslam’ı ataerkil yorumlarından sıyırarak yorumlamayı önerir ve çokeşliliği, evlilik ve örtünmeyi bu yaklaşımla ele alır. Fatma Aliye, döneminde büyük bir cesaret, inat ve direniş sergileyerek kalemi elinden bırakmamış, kendinden sonra gelen kadın edebiyatçıları da yazılarıyla desteklemiştir.

Refet Alıntıları - Sözleri

  • "Asıl güzellik tende değil, candadır."
  • “Asıl güzellik tende değil, candadır.”
  • ...şimdi bir de kızının ağzından işittiği öğretmenlik sözüne şaşırdı. Zavallı annenin kalbine bir ümit doğdu. Fakat bakınız bu ümidi üzüntüler, kederler takip etti..'

Refet İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Refet, Türk edebiyatında yer alan ilk kadın öğretmen başkarakterdir. Türkçenin ilk kadın romancısı Fatma Aliye'nin kaleminden çocukluktan genç kadınlığa, elindeki tek sermayesi aklı olan, yoksul bir kızın öğretmen okulundan mezun olarak tek başına ayakları üzerinde durma hikâyesini okuruz, demiş günümüz Türkçesine çeviren sevgili Senem Timuroğlu... Fatma Aliye'nin 'Refet' adıyla kaleme aldıkları şu eseri roman değil, bir tasvirdir, demiş Ahmet Mithat, eserdeki önsöz kısmında... Refet; fakir ama gururlu, çaresiz ama özgüvenli, içine kapanık ama zeki, çevresindekilere göre çok farklı, azimli, idealist, fikirleri uğruna karşısindakilere kafa tutabilen yaşadığı çevreye göre aykırı diye nitelendirilebilen genç bir kadın... Çağdaş Türk kadınının ilk örneklerinden, Ahmet Mithat'ın dediği gibi "Cehalet çöplüğüne atılmış bir ilim ve irfan tohumu!.." Refet adlı bu harika eser, farklı kadınlıkları, sınıflar arası kadın dayanışmasını ve kadınların o dönemdeki gündelik yaşamlarını da yalın bir dille anlatıyor. Türk kadınının karanlıktan aydınlığa doğru yürüdüğü yolda büyük bir cesaretle inat ve direniş sergileyerek kalemi elinden bırakmayan muazzam kalem Fatma Aliye, kendinden sonra gelen kadın edebiyatçılara da örnek olmuştur. Türkiye İş Bankası yayınlarının Türk edebiyatı klasikleri, gerek günümüz Türkçesine çevirileri gerekse fiyatlarıyla örnek teşkil ediyorlar bu bağlamda tebrik etmek istiyorum emeği geçen herkesi... Betimlemeleri, tasvirleri ve yaşanılan döneme ait izleriyle dünya klasikleri arasına girebilecek nitelikteki bu eserleri göz ardı etmemeninizi tavsiye ediyorum, ben büyük bir keyifle okudum ve okumaya devam edeceğim... İlim ve irfan yönünde hepimiz Refet olalım, Refet olmak isteyenlere destek olalım... Refetlerin hiç bitmemesi dileğiyle... Sevgiyle (Leman Altıner)

FATMA ALİYE & REFET: Yine çok güzel bir Türk edebiyat klasiği kitabıyla geldimm Fatma Aliye'den okuduğum ikinci kitap oldu, diğer kitabı Levayih-i Hayat kitabını da çok sevmiştim. Şimdi Refet kitabından bahsetmek istiyorum; •Binnaz hanım eşinin vefatı üzerine kızı Refet'le birlikte eşinin akrabalarının yanında kalır. haksızlığa, horlanmaya, dışlanmaya maruz kalıp, sevgi ve saygıdan yoksun bırakılırlar. Refet sevilmeyen istenmeyen bir çocuk olarak hep dışlanır. Yediği dayaklardan, sevgisizlikten ve açlıktan sağlıksız bir çocuk olarak büyür. •Binnaz hanım çocuğunun ve kendisinin bu kadar hırpalanmasına artık razı olamaz ve iyi niyetli Nezaket Hanım'ın isteği üzerine kızıyla birlikte onun evine taşınırlar. •Refet'in çalışkan bir öğrencilik hayatı başlar, lakin yoksulluk peşlerini bırakmaz. Binbir çeşit zorluk çekerler. Binnaz çalışıp para kazanmak zorundadır. Refet okuyup öğretmen olup kendini ve annesini bu yoksulluktan kurtarmak ister. Bakalım bu çektikleri acılara değecek bir hayat yaşayabilecekler mi ? •Fatma Aliye'nin kalemini çok sevdiğim için bu kitabını da sıkılmadan ve büyük bir hayranlıkla okudum. Kadınlarımızın çektiği zorluklara sık sık değinen Fatma Aliye özellikle her kadınımızın okuması gereken bir eser yazmış. •Bir kadının kendi ayakları üzerinde durması, annesine olan bağlılığı, öğrenmeye olan açlıgı beni çok etkiledi. •İnsan ilişkileri, sınıf ayrılığı, yoksulluk, emek, gurur, kibir gibi daha bir çok konuya ev sahipliği yapan bu kitabı mutlaka okumalısınız. •Yer yer duygulandım, yer yer çabalarına hayran kaldım, yer yer şükrettim. O dönemi de çok güzel yansıtmış Fatma Aliye. Not : Refet, Türk edebiyatında yer alan ilk kadın öğretmen başkarakterdir. Kitapla kalın (Evin Turgut)

Gözyaşları İçinde Okuduğum Bir Hayat Hikayesi...: Herkese Merhabalar, Ocak ayı okumalarım bu ara hızlı gidiyor ki 7. Kitabı dün gece itibariye bitirmiş bulunmaktayım. Bu kitabı alırken hiç bir bilgim olmadan tamamen sepete ekleme dürtüsüyle aldığım ve yaklaşık 2 senedir kitaplığımda okunmayı bekleyenler arasında yer alan bir kitaptı. Ta ki geçen gün ne okusam diye bakınırken elime düşmesine kadar. Dedim artık zamanın geldi sanırım ve okuyayım. Kitaba başlarken 0 beklenti ile başlayıp sonrasında ise çok severek bitirdiğim bir kitap oldu. Fatma Aliye ilk kadın roman yazarlarımızdan biri olması ve ilk kadın öğretmen başrolü olan kitabı olması nedeniyle benim için yeri çok ayrı olacak bir eser buldum karşımda. 138 sayfa da Yazar nasıl bu kadar detaylı bir durum anlatmış gerçekten kendisini saygı ile anıyorum. Diğer kitaplarını da en kısa sürede temin edip okuyacağım. Kitabın tanzimat döneminde geçmesi o dönem ki halkın yapısı, o zaman tasvir edilen İstanbul görüntüleri beni çok heyacanlandırdı ama içerik olarak ise kitap ise büyük bir dram romanıydı. Kaç yerine ağladım bilmiyorum, hep bir artık yüzleri gülsün diye bekledim ama hani bu kadarda olmaz dediğim yerler oldu ki yazarda okuyucusu ile arada konuşup, bu felaketler nasıl bir kişinin başına gelir diye verdiği bir cevap var çok tatlıydı :) Kitabın Konusuna Gelirsek : Memleketinde çiftlik sahibi olan Hayati Bey, ticaretle uğraşan ve bu nedenle sık sık İstanbul'a gelen bir iş insanıdır. Yine bir gün gittiği bir zaman diliminde kendine odalık olarak Cariye Binnaz'ı eş olarak alır. İstanbul'dan getirilen bu kadın, Hayati Bey'in diğer eşleri tarafından kabul görmez ve hor görülür. Devamında ise Binnaz ilk ve tek çocuğu olan Refet'i dünyaya getirir. Ama bu defa bu nefret Binnaz ve Refet'e yöneltilir. Hayati Bey öldükten sonra kumalar ve diğer çocuklar hayatı ikisine de zindan eder ve Binnaz kızı Refet'i alarak İstanbul'a akrabalarına gelir. Ama yüzleri yine gülmez, Refet sürekli dayak yemekten ve yeterli beslenememekten zayıflar ve çok güzel olmadığı için sevilmez. Ama Refet'in güzelliği olmasa da çok zeki olduğu anlaşılır ve Mürüvvet Hanım isimli bir kişi Binnaz ve Refet'i yanına alır ve hayatları azıcık yola girer. Refet beslendikçe kendine olan güveni gelir ve okula başlar. Kısa süre de ise zeki ve çalışkanlığı ile okulunda da iyi notlar almaya başlar. Ama hayatlarında yer alan fakirlik her dönem peşlerini bırakmaz. Öyle günler gelir ki kiraladıkları odada ne yemek, ye yakacak kömür olur ne de ayaklarına giyecek ayakakkabıları olur. Bu sahneleri okurken Binnaz'ın kızını okutmak için kendini paralaması, onunla gurur duyması, kızı kendi çirkinliğine üzülürken onun güzelliği hakkında yaptığı konuşmalar, kızı mutlu olsun diye daha fazla çalışması ona bakarken ki mutluluğu beni o kadar ama o kadar etkiledi ki kitabın sonuna doğru malum sahne de ağlıyordum. Akrabaları o kadar fakirlik yaşayan bu ana kıza bir türlü yardım etmedi arkadaş, delirdim okurken ya bu kadar mı insafsız olur bu kadar mı vicdansız olur insanlar. Refet'in babasında kalan miras payı dahi verilmedi kardeşleri yedi durdu. Kitabın sonunda 40'lı yaşlarda bir amca oğlu geldi güya yardıma ama okuyunca niyetini anlarsınız, lanet herif okurken çok şey söyledim kendisine... Refet çok güzel dersini verdi ama Helal olsun benim Kızıma :) Bu kitap benim için Refet esaslı değildi. Ben Binnaz karakterini bilmiyorum annelerimiz yerine mi koydum, hani Allah'a şükür Annem sağ sağlim başımızda her şeyde yolunda ama onun başına bir şey gelse bir gün nasıl başa çıkarım diye düşünürken (Klasik Yengeç Burcu Erkeği Empatisi, Olmayan şeyleri düşünüp üzülmek :) ) kitapta böyle iyi bir Anne modeli ve yaşadıkları ki hiç istemediğim o sonu yaşarken yazar bu dönemde olsa o saatte yazacaktım. Neden bu kadın bir gün yüzü görmedi ? Bu son reva mıydı? diye sorularım olacaktı. Ama bunun aslında cevabı yine kitabın başında verilmişti. Yazar aslında bir olayı, isimleri değiştirerek bizlere aktarıyordu... :( Kitabın sonunda sonunda Refet'in hayatına giren ve ona yardımcı olan arkadaşları sayesinde eğitim hayatını güzel bir şekilde tamamlayıp umuda doğru ve Öğretmenlik aşkı ile hayatına tek başına devam ediyor olması kısmı hoşuma gitti ama biraz daha uzun tutup neler yaşadığını anlatıyor olsaydı kesinlikle 10 puan verecektim. Sonu bana yardım kalmış gibi geldiği için ve diyalog yerine çok fazla öykü gibi anlatım olduğu için 8 puan verdim. (Berke Ünal)

Refet PDF indirme linki var mı?

Fatma Aliye Hanım - Refet kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Refet PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fatma Aliye Hanım Kimdir?

1862′de İstanbul’da doğdu 1936′da yine İstanbul’da yaşamını yitirdi.

İlk kadın romancımız, ilk kadın felsefecimiz, edebiyatımızda ilk kez çeviri yapan, kadın haklarından ve kadın-erkek eşitliğinden ilk kez bahseden, hakkında ilk defa monografi yazılan yazar.

Tanzimat döneminin ünlü devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa’nın kızı. Babasının konağında özel öğretmenlerden Fransızca, tarih, edebiyat ve felsefe dersleri aldı. Yazmaya Fransızca’dan yaptığı çevirilerle başladı. İlk çevirisi George Ohnet’den Volente. O dönemde edebiyatla uğraşmak kadınlar için hoş karşılanmadığından çevirisi Meram adı ve “Bir Hanım” imzasıyla yayınlandı. Sonraları “Meram Mütercimi” olarak tanındı. Bir çok makalesi “Mütercime-i Meram” adıyla yayınlandı. Nisvân-ı İslâm adlı anı kitabı Fransızca, İngilizce ve Arapça’ya, Udî adlı romanı Fransızca’ya çevrildi. Fatma Aliye Hanım’ın felsefeye merakı gençliğinde başladı. Olayları dikkatle incelemesi, çeşitli ailelerdeki gözlemleri onu felsefeye götürdü. Felsefeye merakı arttıkça daha çok kitap okudu, babası ve arkadaşlarıyla felsefe tartışmalarına girdi. Babasıyla birlikte Aristotales ve Platon ile İbn-i Rüşt ve Gazali’nin felsefelerini karşılaştırdı. 1904′te ilk felsefe tarihini yazdı. Thales’le başlayıp ilk çağ felsefesini anlattığı bu kitabın ikinci bölümünü İslâm Felsefesine ayırdı. Kahramanları kadın olan öyküler ve romanlar yazdı. En önemli eseri sayılan Muhâdarât’ta bir kadının ilk aşkını unutamayacağı tezini çürütmeye çalıştı. Romanlarında zaman zaman toplumsal sorunları ele aldı, felsefeye yer verdi. Udî adlı romanında müziğin felsefe ile ilişkilerine değindi. Bu romanda, babasının etkisiyle müziğe ilgi duyan bir kızın daha sonra hayatını kazanmak amacıyla dersler vermesi anlatılır. Fatma Aliye Hanım, düşünceleri ve yaşam biçimiyle ilk kadın kadın hakları savunucularından. Döneminin toplumsal koşulları gözönüne alındığında düşünceleri ve savunduğu görüşlerin son derece cesur olduğu ortaya çıkar. Kadın-erkek eşitliğine inanan ve savunan Fatma Aliye Hanım, her iki cinsin aynı eğitim olanaklarından yararlanmasını istedi. Çok kadınla evliliğe karşı çıktı. Boşanmada kadınların da söz hakkı olması gerektiğini savundu.

İlk Türk kadın romancı olma özelliği ile Avrupa ve Amerika basınında kendisinden söz edilen Fatma Aliye Hanım'ın “Nisvan-ı İslâm” adlı eseri Fransızca ve Arapça'ya, “Udî” adlı romanı Fransızca'ya çevrilmiştir. Émile Julliard adlı bir Fransız yazarının Doğu ve Batı Kadınları adlı kitabını Fransız gazetelerine yazdığı bir mektupla eleştirmesi Paris'te büyük yankı uyandırmıştı. Eserleri 1893 yılında Şikago'da Dünya Kadın Kütüphanesi Kataloğu'nda sergilenmiştir. Fatma Aliye Hanım'ın II. Meşrutiyet yıllarına kadar yaygın bir ünü olmasına rağmen zamanla unutulmuştur.

Fatma Aliye Hanım, soyadı yasasından sonra Topuz soyadını aldı.

Fatma Aliye 13 Temmuz 1936 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Cenazesi Feriköy Mezarlığı'na gömüldü.

Fatma Aliye Hanım, ilk Osmanlı kadın feministlerden Emine Semiye Önasya'nın ablası, tiyatro ve sinema oyuncusu Suna Selen'in anneannesidir.

Adı, Beyoğlu'nda ve Çankaya'da birer sokağa verilmiştir.

2009 yılında tedavüle sürülen 50 Türk Lirası banknotlarının arka yüzünde portresi bulunmaktadır.

ESERLERİ:

ROMAN:

- Hayal ve Hakikat (Ahmet Mithat ile 1891)

- Muhâdarât (1891)

- Ref’et (1897)

- Udi (1899, Fransızca’ya çevrildi)

- Enin (1912)

ÇEVİRİ:

- Meram (Roman, 1889)

ANI-İNCELEME-MEKTUP:

- Nisvan-I Islam (Tefrika, 1891)

- Levayih-i Hayat (1897-1898)

- Taaddüt-ü Zevcata Zeyl (1898-1899)

- Namdaran-ı Zenan-ı İslamiyan (1899-1901)

- Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı (1912-1913)

TARİH: 

- Kosova Zaferi-Ankara Hezimeti (1912-1913)

FELSEFE:

- Teracim-i Felasife (1899-1900)

Fatma Aliye Hanım Kitapları - Eserleri

  • Refet
  • Levayih-i Hayat
  • Muhadarat (Fazıla)
  • Udî
  • Hayal ve Hakikat
  • Nisvan-ı İslam
  • Osmanlı'da Kadın
  • Ahmed Cevdet Paşa ve Zamanı
  • Enin
  • İslam Kadınları
  • İstila-yı İslam
  • İslamda Kadının Gerçek Yeri
  • Tedkîk-i Ecsâm
  • Kosova Zaferi Ankara Hezimeti

Fatma Aliye Hanım Alıntıları - Sözleri

  • " Allah'ın emrine uymayan ve yasaklarından çekinmeyenler günahkâr olurlar ve yarın ceza gününde azabı hak ederler. Fakat yine Müslümandırlar. Sonuçta cennetin nimetlerine ulaşırlar. Cenabı Hak dilerse affeder,dilerse günahı kadar azap ettikten sonra,yine cennete dâhil eder. Allah ile kul arasına girilmez. Müslümanlar günahlarını affettirmek için Hıristiyanların kiliseye gitmeye mecbur oldukları gibi mutlaka camiye gitmeye mecbur değildirler. Tövbe ve istiğfar edecek oldukları hâlde bir köşeye çekilip Cenabı Hak'a yalvarırlar. Allah'tan başkasına sırlarını açıklamaya mecbur olmazlar. " (Osmanlı'da Kadın)
  • “”Edeceğim yemini tutabileceğimden emin olmaksızın nasıl yemin ederim? O halde daha büyük fenalıkta bulunmuş olmaz mıyım?” (Udî)
  • Şu "seviyorum " kelimesi ne acayip bir kelimedir ! Ne çok söylenirse söylensin eskimez ! Anlamını yitirmez ! Modası geçmez ! Bir bedbahtın saadetine, bir aşığın felaketine sebep olabilir. Kimini canına kıydırır, kimini mutluluk içinde yaşatır. Nice defalar yalan yere söylenmiş, sahtekarların işine yaramış, nice masumların baştan çıkarılmasına hizmet etmiş, binlerce vaadin yerini tutmuş da hala bu söze itibar ediliyor. Her yerde söylenip duruyor ! Hala bir aşığın yüzünü güldürüyor. Bir bedbahtı bahtiyar ediyor. Her gün, her an ve her dakika bir yerlerde etkisini gösteriyor !.. (Muhadarat (Fazıla))
  • ... bence sevmek için sevilecek adamın sevilmeye layık olması gerekir. (Levayih-i Hayat)
  • Felaket insanı pişirir. Sıkıntı, insanı vaktinden evvel kocaltır. (Muhadarat (Fazıla))
  • (...) Fransızcayı da kesb-i malumat için değil alafranga olmak maksadıyla öğrenmişler ve ahkâm-ı şeriyyeden bihaber oldukları gibi âdât-ı milliyelerini de terk ederek tamamıyla alafranga yaşamakta bulunduklarından bunlar ile görüşmek Beyoğlu'ndaki Frenk familyalarıyla konuşmak gibi olacağı cihetle kendilerinden hiçbir şey öğrenilemez. (Nisvan-ı İslam)
  • Gözler kalbin tercümanıdır. (Osmanlı'da Kadın)
  • “Şimdiye kadar hep âşıkların halini tarif ile vakit geçirilmiş aşk hakkındaki tarif ve tetkik ne kadar ihmal olunmuş bilir misin?” (Udî)
  • Ağızdan çok yalanlarda çıkar. Fakat gözler sahtekârlık edemez. Ağız yalan söylerken gözlere bakılacak olursa gerçek anlaşılır. (Osmanlı'da Kadın)
  • Güzellik şansla, talihle karşılaştırılamaz, güzel olan herkes şanslı olmuyor ki.. (Muhadarat (Fazıla))
  • Sevmek için evet Mehabe, bence sevmek için sevilecek adamın sevilmeye layık olması gerekir. (Levayih-i Hayat)
  • "Yârin bize bir selamı yok mu? İnsafın o yerde namı yok mu?" (Hayal ve Hakikat)
  • Başkalarının giydiği kirli bir elbiseyi, insan olanın üzerine geçirmesi kabil olabilir mi ? (Muhadarat (Fazıla))
  • “Onu tabiat kendi kendine hissettirir. Teneffüs eylediği hava nüfuz ettirir, nesim ta derununa üfler.” (Udî)
  • "Zevçlerinin muhabbetleriyle iftihar edecek kadınlar varsa onlar da İslam kadınlarıdır Madam." (Nisvan-ı İslam)
  • İnsanlar arzu ve niyetlerini istedikleri gibi düzenlerler... (Muhadarat (Fazıla))
  • Hiçbir sözüm yoktur. Hiçbir sözümden caymıyorum ki. Ayıplanayım. (Hayal ve Hakikat)
  • Kötü tecrübeler insanı pişi rir, olgunlaştırır. Sıkıntı, dert insanı çabuk yaşlandırır. (Muhadarat (Fazıla))
  • Zira birbirleriyle aşk ve sevda ile tezevvüç edenler miyanında altı ay, bir sene sonra o aşktan kendilerinde eser kalmayanlar epeyce çoktur. (Nisvan-ı İslam)
  • Başlarına çöken heves belasını aşk sanarak birçok delilik yapan ne kadar zavallı gençler vardır. O yanılgı , onları ana babalarını kırmak, baba ocağından firar ile ailesini terk etmek derecelerine kadar götürür. Bari sonra o zan kendilerini bırakmasa da pişmanlığın acı tesirini duymasalar. Lakın heyhat !!! Başta aşk sandıkları o yanılgıdan sonra o kadar ikrah ederler ki sonları bir dram olur. (Osmanlı'da Kadın)