Rüzgar Ne Diyor - Susanna Tamaro Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Rüzgar Ne Diyor kimin eseri? Rüzgar Ne Diyor kitabının yazarı kimdir? Rüzgar Ne Diyor konusu ve anafikri nedir? Rüzgar Ne Diyor kitabı ne anlatıyor? Rüzgar Ne Diyor kitabının yazarı Susanna Tamaro kimdir? İşte Rüzgar Ne Diyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Susanna Tamaro

Çevirmen: Eren Yücesan Cendey

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750704833

Sayfa Sayısı: 128

Rüzgar Ne Diyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitaptaki öykülerin kahramanları, gazetelerin birinci sayfalarında pek ender yer alan, çoğunlukla da üçüncü sayfa haberi olarak kalan olayların kahramanları. Ya kaçak mülteci taşıyan teknelerdeki acı sonlarla, ya nedeni anlaşılmayan cinayetlerle, ya da özlemleri peşinde yoldan çıkanlarla ilgili öyküler. Gazetelerde o haberleri okur geçeriz de, o kişilerin gerçek öyküleri ne bize yansıtılır, ne de biz merak ederiz. Susanna Tamaro, haberlerde üçüncü şahıs olarak aktarılan, çoğu üçüncü dünya ülkelerinden gelme kişileri, birinci şahıs ağızdan, duygulara, düşüncelere, hayallere, özlemlere bürüyerek, üç boyutlu kahramanlar yaratıyor Rüzgâr Ne Diyor'daki öykülerinde. Olayları, egemen ülkelerin egemen güçlerinin gözüyle değil de, onları yaşayanların ağzından dinlemeye ne dersiniz?

Rüzgar Ne Diyor Alıntıları - Sözleri

  • "Ama hayır, mutluluk bir bitki, bir ağaç değildi. Bir hayvan mıydı? Asla! Mutluluk, tanımlanamayan bir şeydi; hani bir şey yediğin ve o karnına indiği zaman hissettiğin duygu gibi. İnsan tatlı bir sıcaklık hisseder ya, onun gibi. Buna benzer ama daha güzel bir şey."
  • "Küçücüktü, ama çoktan yorulmuş ve hayal kırıklığına uğramıştı. Ancak bir yaşlının olabileceği gibi yorgun ve kırgın."
  • "... mutluluk bir bitki, bir ağaç değildi. Bir hayvan mıydı? Asla! Mutluluk, tanımlanamayan bir şeydi; hani bir şey yediğin ve o karnına indiği zaman hissettiğin duygu gibi. İnsan tatlı bir sıcaklık hisseder ya, onun gibi. Buna benzer, ama daha güzel bir şey."
  • "İnsanın artık yapacak hiçbir işi kalmadığı dönemde kullanımına bu kadar uzun saatlerin düşmesi ne anlamsızdı."
  • Sözcüklerin arkasında sözcükler gizlidir, ama sessizliğin içinde "herhangi bir şey" yuvalanmış olabilir.
  • "Dünya hangi cehenneme gidiyor?"
  • "Rüzgar bir dalga gibidir. Büyük ovayla aramızda rüzgar var; ölmüş olanların sözlerini bize taşıyan odur."
  • "Onların sahip olduğu güven duygusuna sahip olmak isterdim, diye düşündü Nabila; geçsem ve hatta hızlansam bile hiçbir şey olmayacağı güvencesini duyabilseydim; ya da onlardaki bilinçsizliğe sahip olabilseydim, hani çocukken sıcak günlerde bir kayaya çıkıp buz gibi suya atladığımız günlerdeki gibi davranabilseydim."
  • "Uyku sırları ortaya çıkartıyor."
  • "Her şeye içine girmeden yukarıdan bakabilmenin ne güzel olacağını düşündü."
  • "Soytarı balıkların denizşakayıkları var diye düşündü; insanların da koruyucu melekleri olduğu gibi."
  • "Dikkatli olmalısın, çünkü sözcüklerin arkasında sözcükler gizlidir, ama sessizliğin içinde 'herhangibirşey' yuvalanmış olabilir."
  • "Rüzgâr korkmaman gerektiğini, güneşin her zaman var olduğunu ve sonsuza dek senin hayatının üzerinde ışıyacağını söylüyor"
  • Küçücüktü, ama çoktan yorulmuş ve hayal kırıklığına uğramıştı.Ancak bir yaşlının olabileceği gibi yorgun ve kırgın.
  • Nerden geleceklerdi? Gökyüzünden.Peki neden? Onu alıp yanlarında götürmek için.Onu yukarıya, geldikleri ülkeye, en geniş hayal gücünün bile hayal edemeyeceği güzellikteki yere götüreceklerdi.Mutluluk o ülkede bulunuyordu

Rüzgar Ne Diyor İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Dikkat spoiler içerir! Bu kitaptaki öykülerin kahramanları, gazetelerin 3.sayfalarında yer alan kişilerdir. Gazetelerde haberleri okuyup geçeriz ama onların hayatları da vardır. 4 tane birbirinden ayrı öykülerden oluşan bu kitap, insanı derinden etkilemektedir. İlk öykü Rüzgar Ne Diyor dur. Hindistan'da yaşayan Nabila geceleri hep korkmaktadır. Bunun nedeni ise geceleri kötü ruhlar görmektedir. Yaşlı bir kadına gittiğinde evlenince geçer deyip annesiyle onu yollamıştır. Fakat Nabila yaşlı kadına geceleri kötü ruhlar gördüğünü söyleyememiştir. Nabila evlenir ve sonunda ruhlardan kurtulur. Fakat kocası savaşta öldüğünde Nabila, oğlu Raj ile ortada kalmışlardır. Nabila'nın korkusu yine başlamıştır ve o da umut yolculuğuna oğlu ile çıkmaya karar verir. Hindistan'dan İtalya'ya kadar gemilerle otobüslerle gelir fakat aralık ayıdır ve ikisi de ince giyindikleri için üşümektedirler. Donarak evlerden yardım dilenen Nabila, oğlu donarak can verir ve Nabila da ağır bir şekilde hastalanır. İkinci öykü ise Salvacion dur. Salvacion bir evde hizmetçilik yapmaktadır. Göçmendir. Ve istediği en önemli şey rahibe olmaktır. Fakat her şey istediği gibi gerçekleşmez ev sahibinin kocası Salvacion'a sarkıntılık etmeye başlayınca Salvacion kendini günah işlemiş gibi hissedip hayat dolu olan kız intihar etmeye karar verir. Tam denize girmiştir ki bir sandal onu görmez ve onun üstüne doğru gelir ve hayatını kaybeder. Üçüncü öykü ise Gökyüzünden dir. İtalyan karı koca olan Carla ve Antonio evlat edinmeye karar verirler. Fakat evlat edinecekleri kişi afrikalıdır ve onlarla iletişime geçmesi zordur. Arik gökyüzünden geldiği yere ve köpeğinin yanına dönmek istemektedir. Sonunda Carla dayanamaz ve intihar eder. Dördüncü öykü ise Kim Takar... dır. Profesör Baraldi, seksenli yaşlarında bir adamdır. Çocukları ve torunları olan adama Rosella diye 19 yaşındaki bir kız bakmaktadır. Fakat profesör hep Arnilda'ya özlüyordu eski bakıcısını. Bir gün profesör kötüleşti ve Rosella panikleyip arkadaşını aradı. Onlar da yakında bir hastane bulamayınca onu yola atıp gittiler. Kim takar... (fulden ufacık)

Susan Tamaro ile ilk tanışmam birden baktım kitapligima elime bu kitap geldi. Akici , güzel bir kitap. Kitapda 4 öykü bulunmaktadır beni en etkileyen rüzgar ne diyor oldu. Hikayelerde kaçak mültecileri taşıyan teknede acı sonlarla ,ya da nedeni anlaşılmayan cinayetler , özlemleri peşinde koşanlar insanlar ele alınmış. Kitap gayet akici okumanızı tavsiye ederim. (Nazan gercek)

Kitapta bulunan öykülerin hepsi gerçekten etkileyici. İnsanın psikolojisini altüst ediyor. Rüzgar ne diyor adlı hikayede cinleri gören ve bu yüzden hayatı inanılmaz ölçüde zorlaşan birinden bahsediyor. Diğer hikayelerde de gerçekten zor koşullarda yaşayanlar, çocuk eğitimciliği gibi konulardan bahseden çok üzücü hikayeler. (Hicret Kırtay)

Kitabın Yazarı Susanna Tamaro Kimdir?

Susanna Tamaro, İtalyan kent soylu bir ailenin kızı. Trieste'de 1957 yılında doğdu, Orvieto yakınlarında kedileri ve köpeğiyle birlikte yaşamaktadır. Zor bir çocukluk dönemi geçiren Tamaro, 18 yaşındayken, bir depreme tanık olur, 25 yaşındayken ölümcül bir hastalık geçirir ve 27 yaşında yazmaya başlar.

Her başarıya ulaşmış yazarın yaşamış olduklarını o da yaşar. İlk denemelerinde başarısız olur ama bunlara aldırmadan yoluna devam eden Tamaro “Tek Bir Ses İçin” adlı kitabıyla büyük ses getirir. ”Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” adlı bu eser de ona daha büyük bir ün kazandırır. (Bu kitap aylarca İtalya'da liste başı olmuştur.) Genelde günlük ya da mektuplar şeklinde yazar. Olayları birinci ağızdan anlatır. Eserlerinde hep bir hüzün vardır. Kahramanları genellikle ölümün eşiğine gelmiş ama bu durumu kabullenmiş; hayatta aradığını bulamamış insanlardır.

Susanna Tamaro Kitapları - Eserleri

  • Yüreğinin Götürdüğü Yere Git
  • Kitaplardan Korkan Çocuk
  • Yüreğimin Sesini Dinle
  • Kökler, Yollar ve Yitik Benler
  • Anima Mundi
  • Luisito: Bir Sevgi Öyküsü

  • Sonsuza Kadar
  • Sevgili Mathilda, İnsanın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum
  • Tek Ses İçin
  • Kaplan ve Cambaz
  • Her Melek Korkunçtur
  • Aklı Bir Karış Havada
  • Düşünen Bir Yürek

  • Büyülü Çember
  • Daha Çok Ateş Daha Çok Rüzgar
  • Yanıtla Beni
  • Rüzgar Ne Diyor
  • Tombul Yürek
  • Ulu Ağaç
  • Her Sözcük Bir Tohumdur

  • Bakışınla Aydınlanır Dünya
  • Büyük Bir Aşk Hikâyesi
  • Sessizlik Bir Erdemdir
  • Var Olan Ada
  • Tobia ve Melek
  • Atla, Bart!
  • Eve Doğru

  • Rüzgar Ne Diyor

Susanna Tamaro Alıntıları - Sözleri

  • Benim için gerçekten her kitap son kitaptı. Sonuncuydu çünkü ufka baktığımda hiçbir şey göremiyordum, belki de yazmanın bıraktığı yorgunluk ve halsizlik içindeydim; öte yandan- belirişi ve işlenişiyle- her kitabın çevresinde bir mucize halesi oluyordu. Bilindiği üzere mucizenin, buyrukla yaratılması mümkün değildir. (Her Melek Korkunçtur)
  • O ekim ayında, bir parçam- umut etmiş, hayal kurmuş olan parçam- bütünüyle ölmüştü. O günden sonra artık onunla birlikte yaşamayı öğrenmem gerektiğini biliyordum. Belki bir süreliğine gizli tutabilirdim ama sonra güçlü çürüme kokusu gerçek durumumu başkalarına da açık edecekti. (Her Melek Korkunçtur)
  • "Uyku sırları ortaya çıkartıyor." (Rüzgar Ne Diyor)
  • (...) "Eh, en azından senin bir sürü kardeşin var." "O kadar çok olunca yok sayılır. Zaten artık yoklar." "Nereye gittiler?" "Derin donduruculara herhalde." O anda yeniden utanç yüklü bir sessizlik oldu. Bart, Zoe'nin akrabasını yemiş olma olasılığını düşündü. (...) (Atla, Bart!)
  • Sakin, korunaklı ve ufuksuz. Kesinlikle benden, senden daha iyi yaşayacaklardır ama hayat gerçekten o mudur? Bu, arzu duyulacak bir yaşam mıdır? Ölüm döşeğinde "Bu olağanüstü bir serüven miydi?" diye sordurabilecek bir yaşam mıdır? Yoksa bir yaşam putu mudur? Gizemi olmayan —ve bununla karşılaşma hevesi taşımayan— hayat bitmek bilmeyen esnemelerden başka nedir ki? (Luisito: Bir Sevgi Öyküsü)
  • Gerçekte insan hayatı nedir? İki karanlık arasındaki ışıklı bir yarılmadır... Nereden geliyoruz? Nereye gidiyoruz? (Var Olan Ada)

  • Düzen ve saygı bizi hayvanlardan ayıran biricik değerlerdi. (Rüzgar Ne Diyor)
  • Sözcüklerin arkasında sözcükler gizlidir, ama sessizliğin içinde "herhangi bir şey" yuvalanmış olabilir. (Rüzgar Ne Diyor)
  • Büyüklerin dünyasında yasalar, sevgiden daha ağır basar.. (Luisito: Bir Sevgi Öyküsü)
  • Ansızın kollarını göğe doğru kaldırdı, ellerini bir orkestra şefi gibi sallayarak şöyle dedi: " Ve sonra hayata şükrediyorum! Ağaçlara, çuha çiçeklerine, boraya, üveyiklere ve serçelere, çocuklara, otlara şükrediyorum ve tümünü kutsuyorum! Çünkü her şey kutsaldır ve bir lütuftur." (Her Melek Korkunçtur)
  • ‘Eğer’ler dünyası bir girdap, bir hortum, bir kara deliktir. İnsan bir an dengesini yitirirse, içine yuvarlanmaması olanaksızdır. (Daha Çok Ateş Daha Çok Rüzgar)
  • Demekle yapmak arasında uçurumlar var. (Büyük Bir Aşk Hikâyesi)
  • Sonra, belki de ölmeden bir an önce, hayatımızı bir an için seyredeceğiz ve gerçekten bizim olan, gerçekten dolu geçen anların farkına varacağız;bunlar belki de bir çiçeğe bakarak,bir ağacın biçimini seyrederek,yanımızdan geçen bir çocuğun başını okşayarak zaman yitirdiğimiz anlar olacaklar. (Her Sözcük Bir Tohumdur)

  • “ Bilgelik dolu yazılara bakarsanız işin hoş yanı da sürprizlerdir ama hele bunu gerçekte yaşayın da görün. “ (Tombul Yürek)
  • Bir hayvan neydi gerçekten? Günlük konuşmanın küçümseyici tavrında bu sözcüğün kökeninde yatan öz kolayca unutuluyordu. Can. Evet, hayvan can sahibi olan biriydi. İnsanların büyük bölümü için aynı şeyin söylenebileceğinden ise emin değildi. (Luisito: Bir Sevgi Öyküsü)
  • "Gitmek ya da gitmemek, beslediğin ateşe bağlıdır." "Ateş beslenir mi?" "Yakıp yok eden buz gibi bir ateş vardır, bir de sıcak, yeniden yapan bir ateş. Her ikisi de bizim yüreğimizdedir. Hangisinin alevleneceğine biz karar veririz." (Kaplan ve Cambaz)
  • "Gerçek yüzlerini en baştan gösterseler, büyük bir olasılıkla hiçbir zaman evlenemezler." (Anima Mundi)
  • "Boşuna yaşadım, ölümümde boşuna olacak " (Tek Ses İçin)
  • "Her şeye içine girmeden yukarıdan bakabilmenin ne güzel olacağını düşündü." (Rüzgar Ne Diyor)
  • “Kovalayandan kaçarım, kaçanı kovalarım.” (Büyük Bir Aşk Hikâyesi)