Rüzgarın On İki Köşesi - Ursula K. Le Guin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Rüzgarın On İki Köşesi kimin eseri? Rüzgarın On İki Köşesi kitabının yazarı kimdir? Rüzgarın On İki Köşesi konusu ve anafikri nedir? Rüzgarın On İki Köşesi kitabı ne anlatıyor? Rüzgarın On İki Köşesi kitabının yazarı Ursula K. Le Guin kimdir? İşte Rüzgarın On İki Köşesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ursula K. Le Guin
Çevirmen: Aysun Babacan
Orijinal Adı: The Winds's Twelve Quarters
Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
İSBN: 9789755396149
Sayfa Sayısı: 320
Rüzgarın On İki Köşesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Rüzgarın Oniki Köşesi"nde öykülerini biraraya getiriyor Ursula K. Le Guin. Rastgele bir seçimle değil. Bugünden geriye doğru bakarak, yazarlık kariyerinde önemli bulduğu ilk dönem öykülerinden yaptığı bir seçki. Ressamların retrospektif dedikleri türe giren bir koleksiyon. Gecikmiş ama gözü pek bir şekilde yayın dünyasına açıldıktan sonraki on yıllık dönem içinde yazdığı kısa öyküleri ile ilgili kabaca da olsa kronolojik bir etüt. Sanatçının gelişim sürecini izleme olanağının da kitabın faydaları arasında yer alabilmesi için öyküler bu koleksiyonda aşağı yukarı yazıldıkları tarih sırasına göre dizilmişler.
Le Guin'in ilk hikayesi 1962 yılında yayımlanmıştı. O zamandan bu yana on dokuz roman ve dokuz cilt kısa öykünün yanı sıra çok sayıda eleştiri, şiir ve çeviri kitabına imza atttı. Aralarında National Book Award, beş Hugo Ödülü, beş Nebula Ödülü, Kafka Ödülü, Pushcart Ödülü ile Amerikan Akademisi ve Edebiyat Enstitüsü D. Vursell Ödülü, kısa öyküde mükemmelliğin ödüllendirildiği 2002 PEN/Malamud Ödülü de dahil olmak üzere pek çok ödüle değer bulunan Le Guin yazmaya, anarşist ütopyalar kurmaya, karanlık ütopyalar aracılığıyla insanoğlunu ısrarla uyarmaya devam ediyor.
İster karanlık olsun gelecek tasarımları, ister iyimser, onun meselesi şimdiki zamanla, verili olan dünyayla, bu dünyanın gidişatıyla ilgili. En çıplak, en acımasız halleriyle bu dünyanın gerçeklerinden beslenir Le Guin. Sıradanlaşmış, görünmezlik kazanmış, mutlaklaşmış bu gerçekleri, en başta adaletsizliği teşhir eder. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin tek başlarına daha güzel, daha insanca daha huzurlu bir dünya yaratmaya yetmeyeceğinin, ekonomik ya da bilimsel "ilerlemelerin" zorunlu olarak kültürel ya da siyasal özgürlük anlamına gelmeyeceğinin farkındalığıyla, bütün görünümleriyle iktidar mekanizmalarını, onlara iktidarlarını veren ideolojileri hedef alır. O mekanizmanın çarkları arasında ezilen kadınlardan, çocuklardan, yabancılardan, yurtsuzlardan, mülksüzlerden yanadır tavrı. Başka dünyalara, başka varlıklara, başka yaşam formlarına dair hikayeler üretiyorsa eğer, bu başka bir dünyanın mümkün olabileceğine olan inacındandır.
Rüzgarın On İki Köşesi Alıntıları - Sözleri
- "Ve hiçbir granit nefret kadar sert, hiçbir toprak gaddarlık kadar soğuk olamazdı."
- Sorun şu: ukalalarla züppelerin kışkırttığı kötü bir alışkanlığımız var bizim, mutluluğu aptalca bir şey gibi görüyoruz. Sadece acı entellektüel, sadece kötülük ilginç geliyor bize...Oysa, acıyı yüceltmek sevinci lanetlemektir, şiddeti kucaklamak bütün diğer şeyleri elden kaçırmaktır.
- "Dünyada ölümü gözleriyle görmek isteyen varsa bu onların sorunu, benim değil. Onlar için Ebediyet'i oynayamam. Ölüm isteyen, ağaçlara başvurmasın. Görmek istedikleri o ise, birbirlerinin gözlerine baksınlar, ölümü orada görsünler."
- Sorun şu; ukalalarla züppelerin kışkırttığı kötü bir alışkanlığımız var bizim, mutluluğu aptalca bir şey gibi görüyoruz. Sadece acı entelektüel, sadece kötülük ilginç geliyor bize. Sanatçının ihaneti bu: Kötülüğün sıradan ve acının müthiş sıkıcı olabileceğini bir türlü kabul edememek. Onlarla baş edemiyorsan onlara katıl. Canını yakıyorsa yinele. Oysa, acıyı yüceltmek sevinci lanetlemektir; şiddeti kucaklamak bütün diğer şeyleri elden kaçırmaktır. Handiyse, hiçbir dayanağımız kalmadı; mutlu bir insanı betimleyemiyoruz artık, neşenin değerini bilmiyoruz
- İnsanlar beni sıkıyor. Dışarıdan hepsi bana benziyor, içeriden ise hepsi bana yabancı.
- Ve orada, tek bir söz etmeden bir köşede büzülüp kalıverirsin... Korkmanız gereken tek şey korkunun kendisidir.
- Tam bir zafer hissi için tam bir umutsuzluk yaşanmalı.
- Seni dinlemekle aptallık ettim. Ama seni dinlemeyi seviyordum.
- Bundan sonraki iki öykü, sonradan hakkında iki roman yazdığım Yerdeniz’in Tali Dünyası’na yaklaşıp keşfe çıktığım iki örnek. Başlangıçta bu yer hakkında fazla bir şey bilmiyordum. Üçlemeyi bilen okuyucular Yerdeniz’in bir noktasında trollerin neslinin birden tükendiğini, Ejder Yevaud’un hikayesinde ise bazı belirsizlikler olduğunu fark edecektir. (Ged onu bulup Pendor Adası’na hapsetmeden yıllar ya da yüzyıllar öncede Sattins adasında yaşıyordu heralde.) ama tabii böyle şeyler ancak ejderhalarda beklenir; onlar zamana bağlanamamış ve bağlanmayacak milletler olarak, tarihte tek yönlü seyreden sebep-sonuç ilişkilerine boyun eğmezler.
- Zira ben ölüm değilim. Ben yaşamım: Ben ölümlüyüm.
- Dünyada ölümü gözleriyle görmek isteyen varsa bu onların sorunu, benim değil. Onlar için Ebediyet'i oynayamam. Ölüm isteyen, ağaçlara başvurmasın. Görmek istedikleri o ise, birbirlerinin gözlerine baksınlar, ölümü orada görsünler.
- Mutluluğu aptalca bir şey gibi görüyoruz. Sadece acı entelektüel, sadece kötülük ilginç geliyor bize. Sanatçının ihaneti bu: Kötülüğün sıradan ve acının müthiş sıkıcı olabileceğini bir türlü kabul edememek.
- . Hepimizin kafasında ormanlar var. Keşfedilmemiş, bitmeyen ormanlar. Her birimiz ormanda her gece yalnız başımıza kayboluruz. .
- Tam bir zafer hissi için önce tam bir umutsuzluk yaşanmalı.
- Zihnimde, öykü ile roman arasındaki bağlantı oldukça ilginç. "Semley'in Kolyesi" kendi başına tam bir öykü ise de, aslında bir romanın tohumu. Öyküyü tamamladığımda Semley ile de işim bitmişti. Ama öyküde küçük bir role sahip, sadece yolu oradan geçen bir karakter vardı: Öykü bittiğinde yeniden gölgelere karışmaya itiraz eden biri. "Benim öykümü de yaz," diye başımın etini yiyip duran biri: "Ben Rocannon. Dünyamı keşfe çıkmak istiyorum ... " Ben de dediğini yaptım. İnanın, bu insanlarla tartışmaya giremiyorsunuz.
Rüzgarın On İki Köşesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Rüzgarın On İki Köşesi, Ursula'nın ustalık öncesi öykülerinin topladığı bir kitap. Birbirinden bağımsız çok farklı konular işleyen, her öyküde başka dünyalara gideceğimiz etkileyici ve sürükleyici bir yolculuktu. Serilerden bağımsız da okunabilir, ama Hainli serisini okurken içinden bazı öykülerini de okumanızı tavsiye ederim. Her öyküye ayrı ayrı değinmeyeceğim ama sevdiklerimden bazılarını paylaşmak isterim. Ayrıca her öykünün başında Ursula kısa kısa öykünün yazım hikayesi ve düşüncelerini yazdığı bölümler mevcut, okuması ayrıca güzeldi. Kış Kralı, Karanlığın Sol Eli kitabından sonra gelen ara öykü. Kral Argaven'in kahramanı olduğu çok etkileyici bir öyküydü, çok beğendim. İlk öykü ise Rocannon'un Dünyası'nı okuyanlar bilir, kitaptaki giriş öyküsüydü Semley'in Kolyesi. Paris' te Nisan, Ursula'nın para aldığı ilk öyküsü olma sebebiyle ayrıca değerliydi. Büyü ve zaman yolculuğu ile ilgili güzel bir öyküydü. Üstatlar, ilk yayınlanan bilimkurgu öyküsü. Çok farklı bir zaman ve mekanı olan öykü, matematik ve uzayla ilgilenen bir üstadın hayatının bir bölümü. Yine farklı ayrıca çok güzeldi. Aşağıdaki Yıldızlar, Üstatlar'dan etkilenmiş başka bir üstadın öyküsü. Karanlık Kutusu, içinde zaman, savaş ve iktidar bulunan fantastik diyebileceğim bir kurgusu olan kısacık bir öykü. Dokuz Can, "ya şöyle olsaydı" temalı klon insanların artık yaygın kullanıldığı bir dünyaya ait bir bilimkurgu. İmparatorluklardan Daha Uçsuz Bucaksız Ama Daha Yavaş, Dünyaya Orman Denir'e ilham olmuş bir öykü. O kitabını da çok sevmiştim, öykü de ayrıca güzeldi. Görüş Alanı, Mars'ta yeni bir keşifte bulunan uzay ekibindeki üyeler hastalanıp döndüklerinde yaşadıkları, tahmin edilemez bir sona sahip en sevdiğim öykülerinden biri oldu. Omelas'ı Bırakıp Gidenler, gümah keçisi temalı psiko-mit bir öykü. Herkesin çok mutlu olduğu bir dünya var, ama bu mutluluk bir çocuğun eziyet çekmek zorunda olmasına bağlı. Devrimden Önceki Gün, Mülksüzler'deki Odocuların devrim hikayesinin bir bölümünü konu alıyor. (Book and Life)
Harika Bir Yazarla Tanışma ve Rocannon'a Başlangıç: Ursula K. Le Guin dünyasına giriş yapmış oldum bu kitapla. Bilim kurgu severler tanıyordur bu yazarı elbette ama ben biraz geç tanışmış oldum. Öncelikle kitap sıralamasına benim kadar takık biriyseniz ve internette uzun uzun araştırma yapıyorsanız, bu kitabın Rocannon'un serisinin başlangıcı olarak değerlendirebilirsiniz. Değerlendirebilirsiniz diyorum çünkü bu kitabı okumayı gerekli görmeyebilirsiniz de. İçinde 18 hikayenin, kronolojik sırada yerleştirildiği kitapta Rocannon evreninden izler yer alıyor. Tüm hikayeler Rocannon evrenine ait değil, yazarın hayal gücüne ve diğer kurgularına ait farklı hikayeler de var. Ama her biri anlamlı ve çok özel. Hatta öyle ki, kitaptaki birçok hikayeden alıntılama yapmak istedim ama hikayeden bağımsız olarak o alıntının, hissettirilmek istenen duyguyu yeterince veremeyeceğini düşünüp bazı alıntılardan vazgeçtim. Ben Rocannon serisine başlamayı düşündüğüm için bu kitabı okudum ama sizin böyle bir düşünceniz yoksa kitabı okurken bir şeyler yarım kalıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Her bir hikaye bir romana dönüştürülebilecek kurguya sahip. Okurken başlangıcını ve devamını merak ediyorsunuz. Rocannon'un evreninden sonra Yerdeniz Büyücüleri de listemde. O kurgunun hikayeleri de bu kitapta. Okumayı düşünenlere roman serisini de okumayı tavsiye ederim. Keyifli okumalar. (Kübra Bozkurt)
Rüzgarın On İki Köşesi 02.02.2021 Yazarın bilimkurgu ve fantastik konulu on sekiz öyküsü kronolojik bir sıra ile derlenmiş. Her öykü öncesi yazarın öyküye dair aktardığı bilgiler güzel olmuş. Diğer eserlerine ( Yerdeniz, Mülksüzler ) değinen öyküleri de var. En beğendiklerim: - Paris'te Nisan - İsim Kuralları - Aşağılardaki Yıldızlar Yazım hataları: 160-170-226-246.Syf. (Kâri Civil)
Rüzgarın On İki Köşesi PDF indirme linki var mı?
Ursula K. Le Guin - Rüzgarın On İki Köşesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Rüzgarın On İki Köşesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ursula K. Le Guin Kimdir?
Ursula Kroeber Le Guin (d. 21 Ekim 1929) ABD'li yazar. Bilim kurgu ve fantezi edebiyatının en önemli yazarlarından kabul edilen Le Guin, bu alanlardaki eserlerinin yanı sıra şiir, tiyatro, çocuk ve genç edebiyatı alanlarında da yazar ve çevirmen olarak katkıda bulunmaktadır. İlk romanı 1966 yılında yayımlanan Le Guin'in eserlerinde ağırlıklı olarak Jung'un, taoizimin, varoluşçuluğun ve yunan mitolojisinin etkileri görülmektedir. Yazar, başta Hugo ve Nebula olmak üzere pek çok ödülün sahibidir.
Yaşamı
Ursula Kroeber, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde 1929 yılında dünyaya geldi. Antropolog bir babayla (Alfred Kroeber) psikolog ve yazar bir annenin (Theodora Kroeber) kızıdır. İsmini doğum tarihi olan Azize Ursula Günü'nden aldı. Ebeveynleri tarafından üç erkek kardeşi ile beraber kültürel çeşitlilik fikrinin hakim olduğu bir ev ortamında yetiştirildi. Massachusetts-Radcliffe College’da lisans eğitimini tamamladıktan sonra Columbia Üniversitesi'ni bitirdi ve yüksek lisansını “Fransa ve İtalya’da Orta Çağ ve Rönesans Dönemi Edebiyatı” üzerine yaptı. 1951’de tarihçi Charles A. Le Guin ile evlendi. Üç çocuk ve dört torun sahibi oldu. Le Guin 22 Ocak 2018'de Portland'daki evinde 88 yaşında öldü.
Edebiyat hayatı
Bilimkurgu türünde yazmaya 1960'li yıllarda başladı. İlk öyküsü 1962’de yayınlandı. Pek çok üniversitede ders verdi, çeviri, derleme ve makaleleri yayınlandı. Le Guin, 1969'da yazmış olduğu "Karanlığın Sol Eli" adlı romanıyla bilimkurgu dünyasının iki büyük ödülü olan Hugo ve Nebula ödüllerini aldıktan sonra ün kazanmıştır. Ayrıca, 1974'te yazmış olduğu ütopik bilimkurgu romanı Mülksüzler ile 1975'de yine Hugo ve Nebula ödüllerini almıştır. Bilimkurgu ve fantastik kurgunun yanı sıra şiir ve çocuk kitapları da bulunmaktadır.
LeGuin, teknolojik gelişmelerin değil, politika, toplumbilim ve psikolojinin öne çıktığı ve alternatif toplum biçimlerinin sorgulandığı bilimkurgu yaklaşımının en önemli temsilcilerindendir.
Eserleri arasında özellikle Yerdeniz Üçlemesi ve buna sonradan eklenen dördüncü, beşinci ve altıncı kitapla çok ciddi hayran kitlesine ulaşmıştır. Bu serinin 3. romanı olan "En Uzak Sahil" (The Farthest Shore) kitabıyla 1973 yılında Çocuk Kitapları için verilen ABD milli ödülü (National Book Award) kazanmıştır. 1990 yılında yeniden Nebula ödülünü Tehanu ile kazanmıştır.
Ana temaları
Temel feminist teoreme oldukça hakim olan Le Guin yazılarında teorisini gizlice vererek erkek okuru rahatsız etmez ve teoriyi okuyucuya gizlice zerk eder. Anarşist eğilimli ya da anaerkil toplumlar yaratmaktan çekinmez. Zaten hayatı boyunca asice hareket etmiştir. Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar adlı makale denemesinde, bir yazısında zamanında Playboy dergisinde bile yazdığını söylemektedir. Pek çok okuru için bilge bir kadın tiplemesi olan LeGuin Ged (Çevik Atmaca) karakteri ile de pek çok okurun kişiliğine etki etmiştir. Yüzüklerin Efendisindeki bilge ve ilk yaratılanGandalf'ın aksine (Gandalf Tolkien mitosunda ilk yaratılan ve kutsal olan maiardandır. Bkz. Güç Yüzüklerine Dair adlı Tolkien kitabı) LeGuin'in baş kahramanı Ged Gontlu bir keçi çobanı olarak başlayıp Roke adası büyücülerinin en büyüklerinden olmuştur. Yeraltı tanrılarının başrahibesi Tenar ise sıradan bir kadın olmayı tercih ederek kendini bulmuştur. LeGuin'in her kahramanı, her romanı bir süreç, bir değişim anlatır. Bilgeliği ve büyümeyi değişmekten korkmamakta bulur.
Le Guin'in karakterleri basma kalıp kahramanlardan uzaktır. Genç mükemmel kadın ve erkekler yaratmayan yazarın kahramaları genellikle yaşlı adamlar veya koca karılar, cılız, sakat veya tecavüze uğramış ve intikam peşinde koşamayacak kadar çaresiz çocuklardan oluşmaktadır. Bu haliyle Le Guin romanları çaresizliği, yaşama cesaretini vurgulayan mütevazi görünümlü gizli bir romantizim barındırmaktadır. Oldukça sık kölelikten bahseder. Öncelikle köleliği tüm şatafatlı sembollerinden arındırır. Köleleri, bir kölenin yalın ve itirazsız, itaatkar dünyasında her hangi bir şeyi sorgulama yeteneğinden yoksun insanlardır. İsyandan bahseder, ama yanlışlıkla köle sıfatı taşıyan soylu kurtarıcılardan yoksundur hikâyeleri. Kadınlık ve erkeklik, çocukluk ve erişkinlik, kölelik ve sahiplik gibi zıtlıklara vurgu yapmaktadır. Le Guin yalın ama şiddet dolu bir evreni yansıtır. Şiddeti adlandırmaktan çekinmez. Özgürlük ve cesaret dolu bir dili vardır.
Daha fazla bilgi için: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ursula_K._Le_Guin
Ursula K. Le Guin Kitapları - Eserleri
- Mülksüzler
- Yerdeniz Büyücüsü
- Atuan Mezarları
- Sürgün Gezegeni
- Karanlığın Sol Eli
- En Uzak Sahil
- Tehanu
- Yerdeniz Öyküleri
- Öteki Rüzgar
- Her Yerden Çok Uzakta
- Rüyanın Öte Yakası
- Yaban Kızlar
- Dünyaya Orman Denir
- Yerdeniz
- Kadınlar Rüyalar Ejderhalar
- Marifetler
- Anlatış
- Rocannon'un Dünyası
- Lavinia
- Lao Tzu: Tao Te Ching
- Sesler
- Başlama Yeri
- Güçler
- Devrimden Önceki Gün
- Bağışlanmanın Dört Yolu
- Dümeni Yaratıcılığa Kırmak
- Rüzgargülü
- Balıkçıl Gözü
- İçdeniz Balıkçısı
- Orsinya Öyküleri
- Yanılsamalar Kenti
- Dünyanın Kıyısında Dans
- Yazma Üzerine Sohbetler
- Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak
- Uçuştan Uçuşa
- Kanatlı Kediler Masalı 1 - Dört Yavru
- Zihinde Bir Dalga
- Rüzgarın On İki Köşesi
- Aya Tırmanmak ve Diğer Öyküler
- Malafrena
- Hep Yuvaya Dönmek
- Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler
- Şimdilik Her Şey Yolunda
- Günün Geç Vakitleri
- Kanatlı Kediler Masalı 2 - Yuvaya Dönüş
- Boşa Geçirecek Vakit Yok
- Kanatlı Kediler Masalı 4 - Kentte Tek Başına
- Balık Çorbası
- Kanatlı Kediler Masalı 3 - Yeni Arkadaş
- Uçsuz Bucaksız
- The Ones Who Walk Away from Omelas
- Sözcüklerdir Bütün Derdim
- Başka Bir Yer
- Denizyolu
- Atmacanın Türküsü
- The Daughter of Odren
- Schrodinger’s Cat
- The Stars Below
- Direction of the Road
- Things A Story
- A Trip to the Head
- The Field of Vision
- Semley's Necklace
- Vaster than Empires and More Slow
- Why are Americans Afraid of Dragons?
- Yerdeniz Büyücüsü
- The Other Wind
- Tales from Earthsea: The Fifth Book of Earthsea
- Balina Süleyman’ın Dokuz Yüz Otuz Birinci Dünya Turu
- Tehanu
- The Farthest Shore
Ursula K. Le Guin Alıntıları - Sözleri
- "Sana ayrıldığım zamanki gibi geri geldim: Bir aptal olarak." (Yerdeniz Büyücüsü)
- “Çakmaktaşı ile çelik yıllarca yan yana durur da en ufak bir kıpırtı olmaz ama birbirine sürtersen kıvılcımlar saçarlar. İsyan anlık bir şeydir, birden ortaya çıkar, bir kıvılcım, bir ateş gibidir.” (Marifetler)
- Bu gece mavi bir ay doğacak güneş, rüzgarın ardında battığında. Hep yaptım. Hep yaptım doğru şeyi. Şimdi izin verin başlasın varoluşum şarkısına. (Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak)
- içine şeytanı saldılar mı, asla kurtulamazsın. Hamile olmak yerine onu taşırsın. (Denizyolu)
- Bazı insanlar sanatın kontrolle ilişkili olduğunu düşünür. Ben daha çok kendini kontrolle ilgili olduğunu düşünüyorum. Şöyle bir şey: İçimde anlatılmak isteyen bir hikaye var. O benim amacım. Ben onun aracıyım. Eğer kendimi, egomu, istek ve fikirlerimi, zihinsel çöpümü bir kenarda tutabilir, hikayenin odağını bulabilir ve hikayeyi takip edebilirsem, hikaye kendi kendini anlatacaktır. (Yazma Üzerine Sohbetler)
- Domuzların üstünde dolaşan Şaşkın sinekler gibidir düşünceler. (Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak)
- Gitmek kolaydı. Gitmeyi sürdürmek zordu. (Balıkçıl Gözü)
- “Bir kadına âşık bir adam mı? Ben sadece kadınların âşık olabildiklerini zannederdim.” “Bazen kadınlar bir erkeğe âşık olabiliyor ki bu da çok kötü” (Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler)
- Belki de sevme isteği dışında tutunabileceği bir şey yoktu. Eğer o duyguyu da yitirirse kaybolurdu. (Başlama Yeri)
- Sağır bir şiddet karşısında hangi söz bir anlam ifade eder ki? (Tehanu)
- ...herkese karşı adil olma havamda değilim. Kendime karşı adil olma havamdayım. (Zihinde Bir Dalga)
- To refuse death is to refuse life. (The Farthest Shore)
- "Erkeklerden daha ufak tefek oldukları ve dar yerlerde daha rahat hareket edebildikleri ya da toprağa daha ait oldukları için, ya da daha büyük bir ihtimalle âdet olduğu için Yerdeniz'de madenlerde her zaman kadınları çalıştırırlardı." (Yerdeniz Öyküleri)
- Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor.. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler. (Sesler)
- “Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler.” (Sesler)
- "Sanki bütün hayatımız boyunca kapıları kilitleyip duruyor gibiyiz. Yaşadığımız yer evin içi." (Tehanu)
- BİR TOPLULUĞUN odak noktasıdır kütüphane, o topluluk için kutsal bir yerdir... (Zihinde Bir Dalga)
- İnsanın kendi bedeni bir nesne değildir, bir aksesuar değildir, göz zevki vermekle yükümlü bir süs eşyası değildir, sensindir o, yalnızca sen, kendin. Ne zaman ki sen olmaktan çıkar, senin olmaya başlar, sahip olduğun bir şey olmaya başlar, sen de o zaman başlarsın işte onun için kaygılanmaya... (Devrimden Önceki Gün)
- Bu sevişmelerin üzerinde tefler çalınsın, tutkunun görkemi gonglarla ilan edilsin. (The Ones Who Walk Away from Omelas)
- Zihnimde, öykü ile roman arasındaki bağlantı oldukça ilginç. "Semley'in Kolyesi" kendi başına tam bir öykü ise de, aslında bir romanın tohumu. Öyküyü tamamladığımda Semley ile de işim bitmişti. Ama öyküde küçük bir role sahip, sadece yolu oradan geçen bir karakter vardı: Öykü bittiğinde yeniden gölgelere karışmaya itiraz eden biri. "Benim öykümü de yaz," diye başımın etini yiyip duran biri: "Ben Rocannon. Dünyamı keşfe çıkmak istiyorum ... " Ben de dediğini yaptım. İnanın, bu insanlarla tartışmaya giremiyorsunuz. (Rüzgarın On İki Köşesi)