Rüzgarlar Hep Gençtir - Zülfü Livaneli Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Rüzgarlar Hep Gençtir kimin eseri? Rüzgarlar Hep Gençtir kitabının yazarı kimdir? Rüzgarlar Hep Gençtir konusu ve anafikri nedir? Rüzgarlar Hep Gençtir kitabı ne anlatıyor? Rüzgarlar Hep Gençtir kitabının yazarı Zülfü Livaneli kimdir? İşte Rüzgarlar Hep Gençtir kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Zülfü Livaneli
Yayın Evi: Dex Yayınları
İSBN: 9786050959468
Sayfa Sayısı: 224
Rüzgarlar Hep Gençtir Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Evrensel bir ezgidir Zülfü Livaneli,
Ya da eşsiz bir film karesi,
Belki de sonu gelsin istemediğimiz bir romandır o.
Ama en çok da umuttur.
Hep genç kalan, gençlikle çoğalan, her dokunduğuna çiçek açtıran umutlu bir rüzgâr.
Abidin Dino'nun Geleceğin kapılarını zorlayanlar arasında ilk safta dediği Zülfü Livaneli Sevdalım Hayat kitabında yer alan anılarını genç yürekler için bir kez daha kaleme aldı.
Rüzgarlar Hep Gençtir Alıntıları - Sözleri
- belki paramız yoktu ama mutluyduk.
- "Ne olur beni bu kadar kolay anlamayın" "Biraz düşünün, siyah beyaz algılayıp üzerime etiketler yapıştırarak bir takım çekmecelere kilitlemeyin beni"...
- Bir gün Çok bunalırsan Denizin dibinde Yosunlara takılmış gibi Soluksuz... Sakın unutma gökyüzüne bakmayı Gökyüzü senindir Gökyüzü herkesindir
- Söyle canım, Söyle bana Anlat nedir genç olmak.
- "Karanlıktan güçlüydü hep aydınlık Uzakta parlayan sımsıcak ışık Şiir sana tutkun, sen ona âşık..."
- Bir gün Çok bunalırsan Denizin dibinde yosunlara takılmış gibi soluksuz Sakın unutma gökyüzüne bakmayı Gökyüzü senindir, gökyüzü herkesindir. Zülfü Livaneli
- Hayatın en büyük hazinesinin faydalı olmak olduğunu öğrendim.
- ''Dünya'yı güzellik kurtaracak.'' ''Bir insanı sevmekle başlayacak herşey...''
- " Kula değil, yüreğine sor beni..."
- Kula değil, yüreğine sor beni...
- Bir kere var olduktan sonra artık sonsuza kadar varsınızdır, var olmamış kategorisine geri dönemezsiniz. Ölüm sizi bütünüyle yok edemez.
- "Ne olur beni bu kadar kolay anlamayın!" Biraz düşünün, siyah beyaz algılayıp üzerime etiketler yapıştırarak bir takım çekmecelere kilitlemeyin!...
- Unutmayın, dünyayı güzellik kurtaracak.
- Sevdanız ve kavganız olmalı hayatla.
- Bir mavilik bir açıklık Özgürlük hasreti Yüreğime vuruyor Nerede nerede insanlar
Rüzgarlar Hep Gençtir İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Evrensel bir ezgidir Zülfü Livaneli, Ya da eşsiz bir film karesi, Belki de sonu gelsin istemediğimiz bir romandır o Ama en çok da umuttur Hep genc kalan gençlikle çoğalan, her dokunduğuna çiçek actiran umutlu bir rüzgâr Abidin Dino nun "Geleceğin kapılarını zorlayanlar arasinda ilk safta" dediği Zülfü Livaneli sevdalım hayat kitabında yer alan anılarını genç yürekler icin bir kez daha kaleme aldı Zülfü Livaneli, bir insan kendisine 200 sayfada bu kadar hayran biraktirabilir bir ömüre ancak bu kadar başarı sigdirabilir kendisini bu kadar eşsizlestirebilirdi... İdol alinmayi ciddi anlamda hakeden bir insan sayfalari okudukca agzim acikta kaldi ve her hikayesini okuduğumda kendisine bir kez daha hayranlik besledim sairligine mi yazarligina mi muzisyenligine mi bestekarligina mi yaraticiligina mi hangisine hayran kalayim hangisini uzun uzun anlatayim kararsiz kaldim. Keşke daha erken taniyip daha erken okudugum bir insan olsaydi. sabırsızlıkla diğer kitaplarını okuyacağım (Yılmaz Güney in teklifini kabul etseydi keske cok iyi birsey cikabilirdi) (Emre BALDEMİR)
Gazla Çalışan Rüzgar: Livaneli ününden dolayı kendisinin başarılı ve zeki olduğuna fazla emin fakat bilmiyor ki 50 yıl sonra adını kimsecikler anmayacak. Kendi çağında Tolstoy da ünlü, kendisi de ünlü. Bu zannediyor ki kendisi Tolstoy ile aynı seviyede. Bu ünlü olan şahısların tümünde doğal olarak görülen bir şey, kişiye kırk kere deli dersen deli olmasa bile kendisini deli zanneder, kişiye kırk kere akıllı dersen de kendisini akıllı zanneder. Yaptığı işten de kaynaklanıyor biraz bu kendisine güveni. Sanatçı ya da yazar denince her yazar Balzacmış gibi anlaşılıyor. Yoo Büşra Yılmaz da yazar, Balzac da. Bir meslek kişinin seviyesini belirlemez bu işin nasıl yapıldığı şahsın seviyesini belirler. En kutsal meslek denebilecek anneliği bile rezalet icraa edenler var. Mükemmel çöpçüler de var. Sonuç olarak Livaneli kötü bir yazar lakin bunun farkında değil. (Polycephaly)
Kitaplarını hep büyük bir hayranlıkla okuduğum Livaneli’nin kendi kaleminden anılarını okumak inanılmaz keyifliydi. “Ankara’da uzak iklimlerin düşünü kuran bir çocuğun kitap okuma merakından başlayıp aydınlanma heyecanı yaşayan bir gencin hayallerine, sonrasında ıssız Avrupa başkentlerine, oradan binlerce kişilik konserlere uzanan bir macera benimkisi.” diye başlıyor Livaneli. Livaneli’yi gerçekten anlamak isteyenlerin kesinlikle okuması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Kitaplarındaki akıcılık hayatını anlatırken de devam ediyor. Bazen gülümseyerek, bazen üzülerek, çokça da düşünerek okudum ben. Müzikte, edebiyatta, sinemada eşsiz ve unutulmaz eserler bırakan Livaneli’ye sonsuz teşekkürler Sevgiyle (Nilüfer Güneş)
Kitabın Yazarı Zülfü Livaneli Kimdir?
Zülfü Livaneli, (d. 20 Haziran 1946, Ilgın), Türk müzisyen, senarist, politikacı, yazar ve yönetmen.
İlk yılları
Tam adı Ömer Zülfü Livanelioğlu’olup, aslen Artvin’in Yusufeli ilçesinden olan Livanelioğlu ailesinin büyük dedeleri Ömer Efendi 93 Harbi’nde Artvin’in Ermeni ve Rus işgaline uğraması üzerine Erzurum’a gelerek Ahmet Muhtar Paşa’nın ordusuna katılmıştır.
Ömer Efendi Harput Redif Taburu’na mülazım rütbesiyle atanır. Daha sonra burada çıkan çatışmada şehit düşer. Ömer Efendi’nin tek oğlu olan Zülfü Efendi, Türkiye’nin muhtelif yerlerinde sorgu hakimi olarak görev yapar. Soyadı Kanunu çıktığında babasının geldiği Artvin/Yusufeli/Livane Sancağına izafeten Livanelioğlu soyadını alır. Zülfü Efendi’nin erkek çocuklarından üçü de hakim olmuştur. En büyükleri ve Zülfü Livaneli'nin babası olan Mustafa Sabri Livanelioğlu, Yargıtay Başkanlığı’na kadar yükselmiştir.
Kariyeri
Ankara Cumhuriyet Lisesi mezunudur. Daha sonraki tarihlerde ABD Fairfax Konservatuarı'nı bitirmiştir. Zülfü Livanelioğlu bağlama çalmayı teyzesi Nazmiye (Türeli) Yücel'in eşi olan eniştesi Turhan Yücel'den Ilgın'da yaşadığı yıllarda ve yaz tatillerinde öğrendiğinde, eniştesi Turhan bey'in kendisine hayatını değiştirecek bir sermayeyi hediye ettiğinden haberi yoktu.
Zülfü Livaneli, müziği ile birçok ulusal ve uluslararası ödül aldı ve eserleri Joan Baez, Maria Farantouri, Maria del Mar Bonet, Leman Sam gibi onlarca yerli ve yabancı sanatçı tarafından yorumlandı. Kültür, sanat ve politika alanında Türkiye’nin önemli isimlerinden birisi olan sanatçı, sanat yaşamı boyunca 300'e yakın besteye ve 30 film müziğine imzasını attı.
Türkiye'den ansızın ayrılarak İsveç'e sürgün yıllarında bulaşıkçıklık dahil muhtelif işlerde çalışan Livaneli'nin en büyük arzusu bir gün Türkan Şoray ile tanışabilmek ve o zaman Türkiye'de suçlanan kişilerin uğrak yeri haline gelen İsveç'te bulunan ünlü yazar, gazeteci veya şairlerle karşılaşabilmekti.
Bugüne kadar dört uzun metrajlı film yönetti: "Yer Demir Gök Bakır", "Sis", "Şahmaran" ve "Veda". Valencia Film Festivali'nde "Altın Palmiye" ve 1989'da Montpelier Film Festivali'nde "AltınAntigone" ödülüne layık görüldü. "Sis", "En iyi Avrupa Film Ödülü"ne aday gösterildi. Sanatçının filmleri Türkiye, ABD, Fransa, Almanya, İsviçre ve Japonya'da gösterime girdi ve BBC, WDR, İspanya, Kanada ve Japon televizyonları gibi birçok televizyon şirketine satıldı.
Ekim 1986'da Cengiz Aytmatov'un daveti üzerine Federico Major, Yaşar Kemal, Arthur Miller ve diğer ünlü sanatçı ve düşünürlerin katıldığı Kırgızistan ve daha sonra Wengen, Granada ve Mexico City'de toplanan Issyk-Kul Forumu'nda yer aldı.
Livaneli, Elia Kazan, Jack Lang, Vanessa Redgrave, Arthur Miller, Mikhail Gorbaçov, Mikis Theodorakis gibi ünlü kişilerle birlikte dünya kültürünün ilerlemesi ve dünya sanatlarının gelişmesine katkıda bulunmak üzere çalışmalarda bulundu.
1996 yılında Paris’te merkezi bulunan UNESCO (Birleşmiş Milletlerin Eğitim Kültür Bilim Kurulu) tarafından büyükelçilik verilen sanatçı Livaneli, 1978 yılında yaptığı "Nazım Türküsü" adlı albümde Nazım Hikmet'in şiirlerinden bestelediği şarkıları bir araya getirdi.
"Arafatta bir çocuk", "Geçmişten Geleceğe Türküler", "Sis", "Orta Zekalılar Cenneti", "Diktatör ile Palyaço", "Sosyalizm öldü mü", "Engereğin Gözündeki Kamaşma" ve "Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm" ve "Mutluluk" ve Leyla'nın Evi, Sevdalim Hayat, Son Ada ve Sanat Uzun, Hayat Kisa, Serenad kitaplarının yazarı olan Livaneli, hâlen Vatan Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir. Sanatçı uluslararası kültür çevrelerinde tanınmakta ve saygı görmektedir.
Ömer Zülfü Livaneli Ülker Hanım'la evlidir ve bir kızı vardır. Kızı Aylin Livaneli eğitimi ve yaptığı pek çok işten sonra müzik ile ilgilenmiş. 5 albüme imza atmıştır. Müziğe ara veren Aylin Livaneli şuan yurt dışında ekonomi üzerine eğitim almaktadır. Yayınlanmış 3 kitabı bulunmaktadır. Livaneli vejetaryendir.
19 Mayıs 1997 tarihinde, Ankara Hipodrom meydanında verdiği konsere 500.000 kişinin katılmasıyla Türkiye'nin en büyük konserini gerçekleştirme ünvanını kazanmıştır.
Siyasi kariyeri
Livaneli 1994 yerel seçimlerinde, Sosyaldemokrat Halkçı Parti'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday oldu. Anavatan Partisi'nin adayı İlhan Kesici, Refah Partisi'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan ve Doğru Yol Partisi'nin adayının Bedrettin Dalan olduğu çekişmeli seçim sürecinde oyların %20,30'unu alan Livaneli üçüncü geldi. Erdoğan ise %25,19'luk bir oranla Belediye Başkanı seçildi. Livaneli, 2002 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'den İstanbul milletvekili seçildi. Partinin 13. Olağanüstü Kurultayı'nda yeter sayıda imza bulamadığı için genel başkan adayı olamadı ve parti yönetimini ağır şekilde suçlayarak istifa etti. Livaneli, istifasını açıklarken şunları söyledi:
"CHP yönetimi, Atatürk'ün laik, devrimci, halkçı, çağdaş ve reformcu çizgisini 21. yüzyıla taşıyamadığı için ülkemizi içinden çıkılması güç bir siyasi karmaşaya sürükledi. Bu büyük tarihsel ve siyasi kaymayı engelleyebilmek ve CHP'yi özündeki devrimci, reformcu ilkelere tekrar kavuşturabilmek için, parti içinde her düzeyde büyük çaba harcadım. Ama ne yazık ki bu çabalar da diğerleri gibi sonuçsuz kaldı. Partideki muhalif fikir ve kişileri yok etme alışkanlığı, bu kurultaydan sonra da bir kıyıma dönüşerek devam ediyor. CHP içinde kalarak mücadele etme yolları artık tükendi. Parti, örneği görülmemiş bir şekilde antidemokratik ve oligarşik bir yapıya dönüştürüldü."
Zülfü Livaneli Kitapları - Eserleri
- Serenad
- Son Ada
- Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
- Leyla'nın Evi
- Engereğin Gözü
- Mutluluk
- Edebiyat Mutluluktur
- Arafat'ta Bir Çocuk
- Harem
- Sevdalım Hayat
- Bütün Kuşların Uykusu
- Kardeşimin Hikayesi
- Son Ada'nın Çocukları
- Veda
- Konstantiniyye Oteli
- Diktatör ile Palyaço
- Sanat Uzun Hayat Kısa
- Orta Zekâlılar Cenneti
- Yaşar Kemal
- Dünya Değişirken
- Arkadaşıma Veda
- Gorbaçov'la Devrim Üstüne Konuşmalar
- Huzursuzluk
- Atatürk’ün İzinde
- Elia ile Yolculuk
- Sosyalizm Öldü mü?
- Gölgeler
- Nefesim Nefesine
- Rüzgarlar Hep Gençtir
- Sis
- Şapka
- Gökyüzü Herkesindir
- Bizi Sürükleyen Nehir
- Balıkçı ve Oğlu
- Mutluluk
Zülfü Livaneli Alıntıları - Sözleri
- Halkın "Kurtar bizi baba." diye sığındığı bir başbakan, depremde çöken hastane için "Canım, 29 yıl ayakta durmuş ya!" derse, kıyamet niye kopmaz? Deprem bölgesinde can çekişen insanların çadırını, ekmeğini dağıtamayan devlet, nasıl bir devlettir? Ve halk, televizyon kamerası karşısında, neden "Allah devletimizden razı olsun." der? Dünyanın her köşesinden gönderilen yardım malzemesini çalan halk, nasıl bir halktır? Erzincan'da gördükleri kabalık, becerisizlik, cehalet ve kötü niyet kargaşasından dehşete düşen İsviçreli ekip "Ne haliniz varsa görün!" diyerek çekip gitmekte haklı mıdır, değil midir? Dış ülkelerden gelen yardım ve ekip gönderme taleplerini 48 saat cevaplamayan Dışişleri Bakanlığı, ne derece başarılı bir bakanlıktır? Siz bu soruları soranlardan mısınız, yoksa bu sorulara kızanlardan mı? (Diktatör ile Palyaço)
- Her şeyi bırakıp uzaklara gitmek isteğim büyüyordu içimde... (Serenad)
- Nesine yar nesine Ölürüm ben sesine Bir daha vursa idi Nefesim nefesine" (Nefesim Nefesine)
- İyiler her zaman kötüleri yenecek kadar güçlüdür. Yeter ki, güçlerinin farkına varıp birleşsinler. (Son Ada'nın Çocukları)
- bu yaşam, en ufak bir çabaya bile değmezdi (Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm)
- "Aşk diye ballandıra ballandıra göklere çıkardıkları şeyin anlamıyor bir türlü." (Leyla'nın Evi)
- " Bir yer var iyiliğin ve kötülüğün ötesinde. Seninle orada buluşacağız." Mevlana (Huzursuzluk)
- Hep umutlu hep iyimsersin. Bunlar güzel özellikler ama bazen gerçekleri görmeni engelliyor (Son Ada'nın Çocukları)
- Her şeyini yitiren bir insanın son sığınağı onurdur. (Bizi Sürükleyen Nehir)
- Düşmanlık dolu bir dünyaydı bu. Niye bu kadar anlayışsızdı insanlar, birbirine karşı? Niye sırtlan gibi dişlerini gösteriyorlardı? (Arafat'ta Bir Çocuk)
- üzüntü çürütür insanı diye uyarıyor, ama kızmak iyi gelir, ferahlarsın diyordu: “Sakın ola hiçbir şey için üzülme ama bol bol kız, öfkelen, dövüş, savaş, küfret ama üzülme. İnsanı üzüntü çürütür.” (Elia ile Yolculuk)
- Köydeyken, çocuğun çok karnı agrirdi. Ağrıyı çeksin diye sabahları yalınayak toprakta yürütürlerdi. (Bütün Kuşların Uykusu)
- Keşke; kan revan, hapis, zulüm, ölüm orucu yerine, binbir çiçekli kültür bahçesinin mis kokuları arasında yaşayabilseydik. Yaşar Kemal'in türkülerini paylaşabilseydik. (Yaşar Kemal)
- "Tıpkı baban gibisin. Hep umutlu hep iyimsersin. Bunlar çok güzel özellikler ama bazen gerçekleri görmeni engelliyor." (Son Ada'nın Çocukları)
- Alçalmaya başladık, diyor pilot ah diyorum, çoktan be kaptan çoktan alçalmaya başladık biz. (Gökyüzü Herkesindir)
- Zayıflığını gösterecek kadar güçlü ol. (Bizi Sürükleyen Nehir)
- Doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik. (Serenad)
- ...yüreğim sızlayarak seni özlediğimi bilmeni isterim. (Son Ada)
- Aşk, insanın içindeki karanlığa da çok yakın, aydınlığa da. (Sanat Uzun Hayat Kısa)
- "Ağzımı açtım sonra kapadım; o kadar korkmuştum ki bir şey söyleyemedim. Bildiğim tüm sözcükleri unutmuştum." (Şapka)