Safran Sarı - İnci Aral Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Safran Sarı kimin eseri? Safran Sarı kitabının yazarı kimdir? Safran Sarı konusu ve anafikri nedir? Safran Sarı kitabı ne anlatıyor? Safran Sarı kitabının yazarı İnci Aral kimdir? İşte Safran Sarı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: İnci Aral

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İSBN: 9789944756648

Sayfa Sayısı: 400

Safran Sarı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnci Aral, "Geleceksizlik" üzerine kurduğu romanında bu üç kişinin kesişen yollarını anlatıyor. 2000'li yılların başında, yaşanmakta olan toplumsal, ekonomik ve kültürel çalkantılardan etkilenen bu insanlar, savruluşlarını ve belirsizleşmiş geleceği sorguluyorlar. Bir yanda bol para, her türlü zevk, renkli hayatlar, öte yandan kirlenen, çürüyen değerler, tatminsizlik, sömürü düzeni ve yozlaşan cinsellik. Safran Sarı; para, güç ve başarı peşinde koşarken kimliklerinden, aşktan ve umutlarından uzaklaşan, sayıları gitgide artan otuzlu yaşlarında bir kesimin önce sevgiyi, sonra geleceğe olan inancını, en sonunda ruhunu kaybedişinin serüveni...

(Tanıtım Bülteninden)

Safran Sarı Alıntıları - Sözleri

  • Belki de hayatta kalmanın en güvenli yolu buydu. Geçmiş ve gelecekle ilgili bütün yanılsamaları öldürmek.
  • "Bu dünyada birilerine hayat verme özverisi acıklı bir çabadan başka yere varmıyor. İnsan her zaman yalnız,"
  • Kül rengi bir düzlük vardı gelecek düşüncesinin olması gereken yerde. Daha da acısı şuydu ki yarını özlemle, tutkuyla bekleme fırsatı bulamamıştı. Birileri onu sürekli arkasından iterek yarına fırlatmıştı.
  • İnsanlar her dakika 'insan' sözcüğüne bin bir anlam yüklüyorlardı. Öte yandan ne düşmanlıklar ne hırslar bitiyordu. Her gün her dakika hak hukuk, özgürlük kavramlarını dillerinden düşürmüyor, ama insan kardeşlerini açlığa, esarete, ölüme ve vahşete sürüklemekten ya da sürükleyenlere karşı sessiz kalmaktan vazgeçmiyorlardı. 'Büyük insanlık' yalnızca dillerde, uygulanmayan yasalardaydı. Rezillik!
  • Genç bir insanım ama o kadar bulanık ki kafamın içindeki resim, elimden gelmiyor aptalca umutlu, iyi ve uyumlu olmak.
  • "Tanımak için anlayabilmek gerekir. Yaşadıklarını anlayıp yorumlayabildiğinde insanın kendiyle, dünyayla ve başkalarıyla ilgili algısı sürekli değişime uğruyor."
  • Baktığı, koşturduğu işler hep acildi ama özel hayatı ertelemelerden oluşmuş dolaşık bir yumağa benziyordu. Sen geleceğe havale ettiğin bütün düşlerinin beş para etmez toplamısın. Hangi gelecek? Gelecek bir masal ve benim gibi yolunu şaşırmış yorgunlara asla avuntu olamaz!
  • "Ben aşkın sahici, bununla birlikte ulaşılması zor, geçici bir duygu olduğunu düşünüyorum. Önce büyük bir çekimle bir araya geliyorsun, sonra yaralanarak uzaklaşıyorsun. Aşkı doğası, tasarımı hoşuma gitmiyor."
  • İnsan olgunlaşmadan önce, uzun zaman geleceği sürekli bir bahardan, mutlu sürprizlerden,huzur ve aydınlıktan ibaret sanıyordu..
  • Yaşamak tek ve tam sayfa bir bilmece değil, içinde sayısız acı ve hikâye barındıran yanardöner bir zardı. İnsanın bakış açısına, seçimlerine ve bilek gücüne göre rengi, şans sayısı durmadan değişen kocaman bir zar..
  • En koyu umutsuzluğun içinde bile bir yığın anlamlı şey bulunabilirdi çünkü.
  • Yazdığı bir cümleyi anımsadı: Bazen kötü, çok kötü yollara sapmayı düşünüyorum! Bu yolların neler olabileceğini kestiremiyordu şimdiden. Kötülük görece bir kavramdı çünkü. Bazen aşın uysallık, bazen asilik olarak adlandırılabilirdi. Önemli olan bilinmez yollarda kimliğini yitirirse insanın kendini yeniden nerde bulacağını biliyor olmasıydı..
  • Kimse kimseye dokunmamalı gereksiz yere. İttifak yok.
  • Elinin tersiyle yüzünü sildi. Ağlıyor muydu yoksa denizin nemi miydi bu ıslaklık?
  • Yalnızlık, olasılıkla kendisinin yarattığı bir ha­pishane olan o kocaman yalının süslü odalarında üzerine atıl­maya hazır bekliyordu.

Safran Sarı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hangi kıtlık?: "Başarı için ömürlerinin bir bölümünü bedel olarak ödemeyenler, başarısızlığın bedelini bir ömür boyu öderler." -Mustafa Keser Bir arkadaşımın sosyal medya üzerinden gönderdiği bir paylaşım üzerine alıp okuma teşebbüsünde bulunduğum bir kitaptı, İnci ARAL. Yeni Yalan Zamanlar" üçlemesinin son kitabıymış, “Safran Sarı”. Kitap, insan ilişkilerinden, insanın kendisiyle olan ilişkisine değin yazarın kozmosunda vahşi bir sürükleniş... Burada tek çıkar yol, razı oluş. Ve susuş. Kendi iflah olmaz açlığını doyurmaya çalışan bir sürü insan. Savaş tacirleri... Sanal ortamda gerçekliği arayan ve bunu zorlayan insanlar, Geleceğe dair perspektifini yitirmiş insanlar... Kendi ayakları üzerinde durmuş, durmaya çalışan sıradan insanları, sistemin kötü yola sürmesi. İnsan onurunun ayaklar altında çatır çatır ezilişi. Kurumuş bir sonbahar yaprağı gibi. Cinselliğin, insanların sefilliğinin, kararsızlığının acımasız bir kapitalistlikle sömürülüşü. Buna “dur” diyebilecek birilerinin çıkamayışı. İnsanların güç peşinde, mutlak bir unutma peşinde kendi benliğinden mülteci olarak kaçma girişimleri. Oysa eskiden şiir yazıyorlardı. Hâlâ şiir yazanlar var. Öyle değil mi Sarıbenek? Romanın içinde aşk var mı? Romanın içinde değişik bir duygu savaşı var. Hayalî ve Melike Eda arasında olanları anlayabilmek için Freud'un kavramlarına ihtiyacım var belki ama onlardan ne yazık ki yoksunum. Vokan ile Melike Eda arasında olanlar sonra Eylem'e yani Mutena'ya kendini kaptırışı. Volkanın saymakla bitmez eski ilişkileri, en sonunda "Yasemin" ama ne kadar Yasemin? Mutena'nın eski ilişkileri, Eylem'in garsiyonerlik yaptığı zaman hissettikleri, bedenine yabancılaşması. Sonra Melike Eda'nın ilişkileri ve onun Nedim'i? Nedim'in melankolikliği acı bir sezişle parlamakta olan bir nokta gibi hâlâ bende. Yer yer aile ilişkilerinin acımasızlığı ve yetişkinlikte üzerinden atılamamış etkileri. Üst anlatıda devletin de işin bir parçası olduğu ve olan bitene göz yumması. Yasaların ruhunun yetersizliği mi demeli... Çok inceleme yazan birisi değilim, ama bir şekilde paylaşmak istedim. İyi okumalar... (Samet Çalışkan)

Serinin son kitabı. Yeni Yalan Zamanlar 1(Yeşil), tekniğiyle, kurgusuyla beni çok etkilemişti. Başarılı bir postmodern roman serisi diye düşünmüştüm. Mor, sıradan bir Yeşilçam klasiği gibi gelmişti bana. Sonra Safran Sarı'yı okumadan yorum yapmamaya karar verdim. Şimdi ise kitabı vasat bulduğumu belirtmek isterim. Tanıdığı ve aşık olduğu kızın, bir anda kaybolmasından sonra aynı kızı patronunun ve aynı zamanda yakın arkadaşının sevgilisi olarak gören bir adam... Bir an gözümde Alev filmi canlandı: Tarık Akan, Cüneyt Arkın ve Gülsen Bubikoglu. Evet aynı konu defalarca işlenebilir ancak izlenen yol ve üslup güzelse kitap saheser olur. Bu kitapta cinsellik çok fazla vurgulanmış. Hayatı cinsellik ve paranın yönettiği duygusu çok fazla ön planda. Bu durum oldukça rahatsız edici. Bunun dışında kitap hâlâ bir sonlanmamislik duygusu veriyor insana. Sanki seride bir roman daha gelecekmiş gibi. Velhasılı kelam, beni çok fazla etkilediğini söyleyemeyeceğim. (Pınar Kuş)

Kitabın Yazarı İnci Aral Kimdir?

1944 yılında Denizli'de doğdu. Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitirdi.

Altı öykü kitabı, altı romanı yayımlanmıştır. Yazar, 1992 yılında Ölü Erkek Kuşlar adlı romanı ile Yunus Nadi Ödülü'nü kazandı, 2002 yılında yayınlanan romanı Mor ile de Orhan Kemal Roman Armağanı'nı aldı.

1994'te yayımladığı Yeni Yalan Zamanlar, 2002'de yayımlanan Mor ve 2007'de yayımlanan Safran Sarı romanını Yeni Yalan Zamanlar başlıklı bir üçleme haline getirdi.

Eserlerinde, bireylerin ekonomik, kültürel olgu ve değişimlerin etkisiyle biçimlenen ruh hallerini, toplumsal savrulma ve çözülmeleri, kadın erkek sorunlarını, iletişimsizliği, aşkın imkansızlığını anlatıyor ve sancılı varoluş durumlarını irdeliyor. Öykü ve Romanları; Fransa, Makedonya, Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerde yayımlandı.

İnci Aral Kitapları - Eserleri

  • Mor
  • Şarkını Söylediğin Zaman
  • Sevgili
  • Ölü Erkek Kuşlar
  • Safran Sarı
  • Sadakat

  • İçimden Kuşlar Göçüyor
  • Kendi Gecesinde
  • Yeşil
  • Taş ve Ten
  • Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm
  • Kıran Resimleri
  • Ruhumu Öpmeyi Unuttun

  • Ağda Zamanı
  • Gölgede Kırk Derece
  • Unutmak
  • Sevginin Eşsiz Kışı
  • Uykusuzlar
  • Yazma Büyüsü
  • Anlar İzler Tutkular

  • Yeni Yalan Zamanlar
  • Aşkın Güzelliği
  • Kan Günleri ve Nar Ağrısı
  • Yukarlarda En Uzaklarda
  • Toplu Öyküler 1 - Sevginin Eşsiz Kışı / Uykusuzlar / Gölgede Kırk Derece
  • Zahit Büyükişleyen
  • Mozaik

İnci Aral Alıntıları - Sözleri

  • Yaşamak, şimdi var şimdi yok bir hiçlik, bir karşı koyuş, bir büyük direnmeydi. (Kıran Resimleri)
  • İyi biliyorum, dünyaya duyduğu korkuyu bastırmaya çalışan, çözemediği her şeyi hafife alan yanı bu onun. (Uykusuzlar)
  • Bütün trafik lambalarını parçalıyorum. Kırmızı, yeşil, sarı boyalar dolduruyorum kovalarıma. Sonra fırçamı batırıp batırıp kentin tüm duvarlarını çiçekliyorum. Tüm kaldırımlarını tüm vitrinlerini. (Yeşil)
  • yanlış programlanmış bir bilgisayar gibi çalışıyor senin kafan, her şeye karşın sevildiğine inandırmak olanaksız artık seni. hiçbir zaman anlayamadın benim için bir hazine değerinde olduğunu. (Sevginin Eşsiz Kışı)
  • Kişi ne geçmişini silmeyi ne de olası geleceğine isyan etmeyi becerebiliyor. (Kendi Gecesinde)
  • Araya ayrılık girince de her şey bitecekti. Tabi bazen de ayrılık sevgiyi güçlendiriyordu. Şimdiden bilemezdim nereye varacağımızı. (Yukarlarda En Uzaklarda)

  • Belki de zaman bütün acılarıyla ve bıraktığı izlerle uzun, güzel bir mevsimdir. (Anlar İzler Tutkular)
  • Yüzüme yansımış iç yorgunluklar, zor aşklar, ayrılıklar, kederler. (İçimden Kuşlar Göçüyor)
  • Bir yığın insan yorgunluklar, acılar içinde yaşıyor. Binlerce insan doğuyor, ölüyor. Pazarlıklar yapılıyor. (Ölü Erkek Kuşlar)
  • Ben yaşamıma karışmış bütün erkekleri sevdim.Sevgiler yordu beni. Bir yaz yağmurunun altında gökyüzüyle yıkanan ağaçları sevdim. Kelebek kanatlarındaki benekleri. Güne açılan pencereleri. Bütün hayvanları ve en çok kedileri. (Şarkını Söylediğin Zaman)
  • Yazdığı bir cümleyi anımsadı: Bazen kötü, çok kötü yollara sapmayı düşünüyorum! Bu yolların neler olabileceğini kestiremiyordu şimdiden. Kötülük görece bir kavramdı çünkü. Bazen aşın uysallık, bazen asilik olarak adlandırılabilirdi. Önemli olan bilinmez yollarda kimliğini yitirirse insanın kendini yeniden nerde bulacağını biliyor olmasıydı.. (Safran Sarı)
  • Bakışlarındaki soğuk iklimlere dayanamıyorum. Gitmek istiyorum... Özlediğim bir geçmiş, istediğim bir gelecek; artık yok. Yalnızca gitmek istiyorum. Kendim olabileceğim bir yere ve zamana gitmek istiyorum.. (Anlar İzler Tutkular)
  • Bu ülkenin bir yerlerinde sinemaya giden kızlar kasaba meydanlarında boğazlanıyorsa hâlâ, dayak yiyen kadınlar çocuklarıyla birlikte ölmeyi seçiyorsa, öğretmensiz, okulsuz binlerce köydeki kız çocukları parayla alınıp satılıyorsa, insan nasıl olup da çağın gereklerinden ve gerçeklerinden payına düşeni almayı bu biçimde savunabilir? Ben hâlâ bunlara şaşıyorum işte. Bir yerlerde takılıp kalmışım anlaşılan. (İçimden Kuşlar Göçüyor)

  • Umuttan uzak ama gerçeğe yakın. (Ağda Zamanı)
  • Eş, insanın güvenli bir limanda, olasılıkla candan bir hayat arkadaşıyla ve çocuklarla, çoğalarak, huzur içinde, sorumlulukları bölüşerek yaşadığı kişidir. Ya da böyle olması arzu edilir. Bu arzu, doğaldır, açıktır. Ama aşk başka bir şeydir. (Aşkın Güzelliği)
  • Öyle darmadağın oldum ki kimse toplayamaz kırıklarımı artık... (Ölü Erkek Kuşlar)
  • Gideceğin yerin önemi yok, gitmek önemli yalnızca... (Gölgede Kırk Derece)
  • Yok hayır, ölümü düşünmüyorum, yaşamayı beceremeyenlerin intiharları da bir işe yaramaz.. (Toplu Öyküler 1 - Sevginin Eşsiz Kışı / Uykusuzlar / Gölgede Kırk Derece)
  • "Ülkenin bütün aklı başında yazarları aynı duygular içinde.Yazmanın açıkça ve resmi biçimde suç sayıldığı bir yerde,hele son seçimlerden bu yana,yani açıkçası başımıza gelen bunca şeyden sonra...." (Yeni Yalan Zamanlar)
  • Birbirimizin hayatından çıktık, beni içinden kovdu ve hâlâ güvenmiyor. Kimseye güveni yok aslında. Böyle uzakta oluşumuz ikimiz için de daha iyi. (Yukarlarda En Uzaklarda)