Sahhaf Raif Yelkenci - Ahmed Güner Sayar Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sahhaf Raif Yelkenci kimin eseri? Sahhaf Raif Yelkenci kitabının yazarı kimdir? Sahhaf Raif Yelkenci konusu ve anafikri nedir? Sahhaf Raif Yelkenci kitabı ne anlatıyor? Sahhaf Raif Yelkenci PDF indirme linki var mı? Sahhaf Raif Yelkenci kitabının yazarı Ahmed Güner Sayar kimdir? İşte Sahhaf Raif Yelkenci kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ahmed Güner Sayar
Yayın Evi: Ötüken Neşriyat
İSBN: 9786051554150
Sayfa Sayısı: 183
Sahhaf Raif Yelkenci Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar'ın Sahhaf Râif Yelkenci üzerine yapılan bu kitap çalışması, özü itibariyle iktisâdî düzlemde özgün bir alışveriş merkezinin, belli bir zemin ve belli bir zamanda, anti-madde iktisat zihniyetiyle yoğrulmuş insan birlikteliğinin hikâyesidir. İstanbul, Bayezid'te, 1952-1980 yılları arasında, Sahhaflar Çarşısı'nda olması gereken alım-satımı tayin eden maddî ölçütlerin dışında bir hayat yaşanmıştı. Orası, kayıttan azade bir mekândı, belki bir okuldu, belki bir sohbet meclisiydi ama hepsinin içinde ve üstünde kalıcı dostlukların yeşerdiği bir gönül pazarı idi. Sahhaf Râif Yelkenci'nin şahsında, Prof. Sayar; bu müstesna mekânın Fuad Köprülü, Abdülbâkî Gölpınarlı ve Süheyl Ünver gibi müdavimlerinin burada araştırma ve sohbet için harcadıkları zamanlara da bizleri ortak ederek, büyüsü kaybolmuş bir şehri, efsunlu cümleleriyle adeta yeniden inşa ediyor.
Reşat Ekrem Koçu'nun, Türkiye'de ilk matbaa açılmadan önceki sahaflık geleneklerini yansıtan tek adam olduğunu söylediği Râif Efendi, harf inkılâbından sonra sadece yazma kitaplara yönelmiş, ömrünü bu kitaplarda nefes alıp veren 'medeniyet'i kurtarmaya adamış mübarek adamlardan biriydi. […] Aynı zamanda küçük bir 'Sahhaflar Çarşısı Tarihi' niteliğini taşıyan bu lezzetli kitabı bütün okuyucularıma tavsiye ediyorum.
-Beşir Ayvazoğlu -
Harika portre-monografi kitaplarınıza bir tane daha eklemekle sadece kendi fikr u vefa mahallenizi ziyaretle ihya ve yeniden kurmuyorsunuz, yolu kaybolan irfan mahallemizin unutulmuş, hâk ile yeksan olmaya yüz tutmuş yahut eskilerin tabiriyle mâil-i inhidam bir duvarını daha tamir ve tahkim ediyorsunuz.
-İsmail Kara-
Sahhaf Raif Yelkenci Alıntıları - Sözleri
- Nasıl havanın bir kaderi varsa, kitapların da bir kaderi vardı.
- Eski kültürle yoğrulmuş sahhaf esnafı, yazma kitaptan anlayan birer Osmanlı münevveriydi. Harf İnkılâbı sonrasında, yazma kitapla uğraşanların sayısı giderek azaldı. Değişimin sert rüzgârına karşı, kendi kozmosuna sıkışarak direnç gösteren son sahhaflardan biri de Râif Yelkenci oldu. Onun sergilediği direnç, gücünü, maddeye karşı açılan bilinçli bir savaştan değil, aldığı kültürü besleyen zihniyet dünyasından; husûsiyle tasavvuf terbiyesinden almaktaydı. Yazma eserlere yaklaşımı, Osmanlı'nın mülk anlayışının bir uzantısıydı. Soluklandığı zihniyet ikliminde, nadide yazmalardan hareketle servet ve sermaye birikiminin yeri yoktu. Benzer şekilde, kitap peşinde ihtiyaç sâikiyle koşan okuyucu, araştırıcı ve talebe, onun gözünde mübarek bir insandı. Hülâsa bir dönemin Sahhaflar Çarşısı, farklı bir âlemin bugün silinmiş çizgilerini nefislerinde toplamış satıcıların kitapçı esnafı, alıcıların da 'mühibbân-ı kütüb” olarak bir araya geldikleri bir mekândı.
- Aslında Râif Efendi'ye ulaşan her yazma kitap, İbrâhim Müteferrika ile başlayan basma kitapların dışında bir yol bulup, Cumhuriyet'e devreden bir Osmanlı mirâsı ıdi. Bu hâl, onun basma kitap alım-satımından ayrılmasına, ticari olarak tamimiyle yazma eserler üzerine odaklanmasına kapı açtı. Eline geçen her kitap, birer yazma eser olarak gözlerini, bir esnaf olmanın ötesinde, bambaşka bir dünyâya açmıştı. Yazma kitaplar, onun için âdeta birer mücevher parçasıydı.
- Görülen oydu ki, bu Çarşı, üniversite(?) hayatın dışında gayri resmi, herhangi bir kayıt ve nizama bağlı olmayan bir mekândı. Orada kitap satanlar âlim, arif, kitap peşinde koşup oraya gelenler de bilgiye susamış kimselerdi. Aranılan kitap orada bulunur, kitaplar insanları kendisine çekerdi.
- Kitap vardır eli öpülür Ekmek gibi,su gibi, Günde birkaç kez varılır Yanına...
- "Kitap tutkususun esaslı göstergelerinden biri de,bir kitap tutkununun epey zamandır aradığı bir kitabı bulmasının sevinciyle fakat sabırsızlıkla daha evine ulaşmadan bir yer bulup kitapla kısa soluklu da olsa bir ziyaret yapmasıdır."
- Görünen oydu ki, sahhaflar ve kitapçılar da bambaşka insanlardı, müşteri değil kitap okuyan insan arıyorlardı. Râif Bey gibi birçokları, bilgi peşinde koşan insana tutkun kimselerdi.
- Sahhaflara gelenler, spekülatif hırs ve maddî çıkardan arınmış, aradığı kitabın peşinde koşarken kalp sefasını yakalamış mesut insanlardı. Sahhaf esnafı da onlara bu iklimi sağlayan gözü gönlü tok kâmillerdi.
- Raif Yelkenci' nin vafatıyla birlikte Osmanlı asırlarını aşıp Cumhuriyet' e ulaşan, orada da elli yıl devam eden Türk sahhaf geleneği de noktalanmış oldu. Dostlarından Vecdi Yarman, Mehmed Râif Yelkenci' nin vefatıyla "Türk kitapçılığının, sahhaflığının, gelenekleri, bilgili ve saygılı çelebiliği, alçakgönüllülüğü de beraberinde götürdüğünü" kaydediyor.
- Bir defasında, mezadın tertip edileceği dükkânda bazı enfes hat örnekleri gözüme çarpmıştı. O günkü mezadı eline aldığı bir kitapla açacak olan İbrâhim Manav' ın gözü birden levhalara daldı. Elindeki kitabı bıraktı. Hat levhalarından biri 'besmele-i şerife' idi. Levhayı aldı. Mezat ustasının, 'Bismillah' diyerek mezadı bu hat örneğiyle başlatmasını unutamıyorum. Bu hâl Çarşı' ya has bir gelenekti. Belki bu durum, Sahhaflar Çarşısı' nda teşrifatsız, ilansız yapılan mezadı herhangi bir âlâyişli müzâyededen farklı kılıyordu. Ne var ki, bu güzel gelenek de maddenin önlenemez yükselişine direnemedi.
Sahhaf Raif Yelkenci İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yıllar önce Dursun Gürlek Hoca'nın Osmanlı Türkçesi derslerine müsafir olarak katılırdım..Dursun Hoca eski(mez)lerden çok bahsederdi...Tatlı tatlı,kibar kibar anlatırdı; O kutlu, gayretli, ömrünü ilime,kitaba adamış mübarek insanları..İbnül Emin Mahmud Kemal'i de ilk Dursun Hoca'dan duymuştum hatta..Çok severdi onu ve çok bahsederdi... Sahhafların birer sohbet meclisi olduğundan, gençliğinde nasıl sahhaflarda vakit geçirdiğinden anlatırdı...Ben de tabii, hayran hayran ve tabii o zamanlara yetişememin verdiği hüzünle dinlerdim buruk buruk... İlk sahhaflara gittiğim de ön sıralarda sınav kitaplarını görünce çok şaşırmıştım hatta..Dinlerken nasıl bir yer hayal ettim ise :) Sahhaflık bir gönül işi..aşk işi...para ile işi olmayanların yeri...Bu gönül mesleğini zamanında en iyi icrâ edenlerin önderlerinden olan rahmetli Râif Yelkenci Bey'i tanımak beni ziyadesiyle mesud etti..Sadece Râif Yelkenci değil onunla temasa geçen aynı dönemin pek kıymetli alimlerini de az çok tanıma fırsatı buldum...Fikir sahibi oldum..İyiki okumuşum emeği geçen herkese çok çok teşekkür borçluyum... Eski(mez)leri tanımak bana çok iyi geliyor..daha çok okumak,daha çok gayret etmek arzusu uyanıyor... Yaptıklarımız onların emeklerinin tozu kadar olsa ihya oluruz herhalde :) Tarihe ilgisi olan, sahhaflar hakkında malûmat sahibi olmak isteyen dostlara tavsiyedir...Fazlaca dipnot mevcut, okurken ciddiyet istiyor..isimlerden başınız dönebilir. :) Muhabbetle... (H.Ozer)
Bir Muhibbân-ı Kütüb: Sahhaf Raif Yelkenci: Orhan Okay "Silik Fotoğraflar-Portreler" adlı eserinde İbnülemin Mahmut Kemal İnal' ı anlatırken Sahhaf Raif Yelkenci ile başlar sözlerine. Dükkanında vakit geçirdiği bir gün Raif Yelkenci'nin aniden ayağa kalktığını ve sokağa bakan tarafa doğru iki elini yanına yapıştırarak bir asker gibi sokağa doğru selam vaziyetine geçtiğini söyler. Orhan Okay da gayri ihtiyari ayağa kalkar ve başını dışarı çevirdiğinde resimlerinden tanıdığı, adı bir efsane olan İbnülemin Mahmud Kemal İnal'ı görür. Orhan Okay o güne dair şu cümleleri kurmaktadır: "Ben o zaman gerçek bir kitapçı ile gerçek bir alim arasında gördüğüm ve hiç şüphesiz, hiçbir hasis hesaba dayanmayan bu hasbi saygıyı ve selam alışverişini hayatım boyunca unutmadım. Onun için diyorum ki o sahhaflar esnaf değildi ve o insanlar da müşteri değildi. " Okay'ın Raif Yelkenci' ye ait bir diğer anısı da Raif Yelkenci' nin Hattat Halim Efendi' ye bir kart yazarak kendisini ona göndermesidir. Hattat Halim Efendi bu kart ile gelince Okay'ı derslerine kabul etmiştir.Raif Yelkenci' nin el yazısı ile yazdığı bu kart yıllar sonra Halim Efendi' nin metrukatı arasında bulunmuş ve bu kart kitapta( Sahhaf Raif Yelkenci) yayınlanmıştır. Peki kimdir Raif Yelkenci? Aslında Raif Yelkenci' yi anlamak ve anlatmak için öncelikle Sahhaflar Çarşısı' na bakmak gerektir. Beşir Ayvazoğlu' nun anlatımıyla: "Bir taraftan İstanbul Üniversitesi' nin de bulunduğu Beyazıt Meydanı' na açılması, bir taraftan Kapalıçarşı' daki Kalpakçılar Caddesi yoluyla basın ve yayın merkezi olan Babıali' ye bağlanması, Sahhaflar Çarşısı' nı ve civarını gerçek bir kültür merkezi haline getirmişti. Aslında asmaların gölgelendirdiği, iki tarafına küçük barakalar dizilmiş serin, sessiz ve mütevazı bir sokaktı." Bu çarşıda gerçek kitap tutkunları vardır. Nizameddin Aktuç,Muzaffer Ozak, Ekrem Karadeniz,Necati Alpas, Arslan Kaynardağ, İbrahim Manav, Raif Yelkenci ve daha niceleri. Hepsi Sahhaf olmakla birlikte ilgi alanları, bilgileri birbirinden farklıdır. " Sahhafların Piri Raif Yelkenci, kendisine ulaşan her yazmayı, önce dıştan içe tetkik eder, daha sonra eseri muhtevasıyla kavramaya çalışırdı ve bu sayede zaman içerisinde, fevkalade bir yeteneğin sahibi, yazma kitaplar otoritesi olmuştu. " diyor Ahmet Güner Sayar. Reşat Ekrem Koçu' nun, Türkiye' de ilk matbaa açılmadan önceki sahaflık geleneklerini yansıtan tek adam olduğunu söylediği Raif Efendi, harf inkılabından sonra sadece yazma kitaplara yönelmiş, ömrünü bu kitaplarda nefes alıp veren 'medeniyet' i kurtarmaya adamış mübarek adamlardan biridir. Dükkanın isimsiz müdavimlerinden kitap meraklısı bir müşterisinin anlatımıyla: "...Eski eserleri değerlendirebilen, anlayan tek insan o. Bir eski kitap ismi söyleyin, size müellifini, forma adedini, basıldığı matbaayı, tarihini, basılı şeceresini söylesin. Avrupa müsteşriklerinin hepsi, Şarka ait eser elde etmek istedikleri zaman, Raif Ağabey' e gelirler. Süheyl Ünver' e göre Raif Yelkenci, "değerli [bir] müdekkik kitapçıdır." Ünver devamla: "...Onu kitap meraklıları çok iyi tanır. Sohbetlerinden çok istifade edilir. Teschner, Rescher, Ritter gibi müsteşriklere bile yol göstermiştir. Onlar ve hepimiz onu Şarkiyatta akli ve nakli ilimlerde bir üstad sayarız. Eser vermez, lakin hepimiz üzerinde müessir olur." Profesör Aykut Kazancıgil' in anılarından aktarılırsa: "...Raif Yelkenci, kitapları ihtiyaç sahipleri için ayırır ve çok cüz'i rakamlarda satardı. Bir gün babam [Tevfik Remzi Kazancıgil] ile Raif Efendi' nin dükkanına gitmiştik. Birisi için ayrılmış yazma bir kitapla ilgilendi ve satın almak istedi. Muhtemelen bu kitap yazma bir tıp kitabı idi. Bunun üzerine Raif Efendi, babama dedi ki: 'Tevfik Remzi Bey! Ben onu Süheylciğime ayırdım.'" Ayrıca 'ihtiyaç duyulan yazma eserleri araştırıcıya ödünç verdiği' aktarılır. Ö.F. Akün' ün tespitleri dile getirilecek olursa: "Onların [Sahhaflar Çarşısı esnafının] kitapçı ahlakını da söyleyeyim. Para onlar için birinci planda değildi. Onlar ilim adamına yardım etmeyi öne alırlardı. Camiayı tanırlardı. Kim hangi konuyla uğraşıyor bilirlerdi.Ellerinde onlarla ilgili eser varsa tutarlardı. Yani her önüne gelene satmazlardı." Turgut Uyar Sahhaflar Çarşısı'nda Raif Efendi kuşağının kitapçı esnafında mündemiç davranış biçimini 'Yasin Efendi' şiiriyle Türk edebiyatına taşımıştır. "İstanbulda bir Yasin Efendi vardır Sahhaflarda bir dükkancağızında Allah ne verirse ama üç, ama beş Şükreder oturur." "Raif Yelkenci sahhaflığın yanı sıra, hayatını Yunus Emre' ye vakfetmiş bir araştırmacıydı ve Yunus' la ilgilenen bütün araştırmacılara kaynak temin ederek yardımcı olurdu." diye ekliyor Beşir Ayvazoğlu. 8 Ekim 1974,bir Ramazan günü vefat eden Yelkenci' yle beraber "Türk kitapçılığının,sahhaflığının, gelenekleri, bilgili ve saygılı çelebiliğini, alçakgönüllülüğü de beraberinde götürdüğü" kaydedilir. İsmail Kara ise Raif Yelkenci' den sonra sahhaflığın sarraflığa dönüşünü, "... Şimdi 'hasta' sahhaf kalmadı. Büyük ölçüde tüccarlarla karşı karşıyayız." sözleriyle dile getirmektedir. "Raif Yelkenci kuşağına mensup sahhaf, eşyaya ve kainata, aldığı tasavvuf terbiyesiyle baktı, o terbiye ile insana teveccüh etti. Bugünkü kitapçı esnafının Bir Raif Yelkenci modelini yeniden üretmesine maddi şartlar elvermediği gibi, buna gerek de yoktur. Artık, Raif Efendileri, kitapçı esnafı arasında sadece 'homo-ethicus' ile 'homo--economicus' u dengeleyenler yaşatabilecektir." Bu güzide Sahhaflar Çarşısı kuşağının ruhları şad olsun. (Ayşe Nur)
Sahhaf Raif Yelkenci: Yakın zamanlara kadar özgünlüğünü koruyan Sahhaflar Çarşısı’nda bugün sahhaflardan eser yok. Gerçi o muhitte kültürden de eser yok. Oralar Kapalıçarşı’dan yükselen maddeci kaosa ve hırsa yenilmiş gözüküyor. Tarihin ve medeniyetin izleriyle dolu olan Beyazıt ve Sultanahmet arasında döner ve yemek kokusundan geçilmiyor. Acayip bir telaşla insanlar bir oraya bir buraya savruluyor. Medeniyeti oluşturan sükûnet, sakinlik yok. Aksine hız… Kanaatkârlık ve tevazuun aksine daha çok kazanma daha çok kibir… www.dibace.net (Muaz Ergü)
Sahhaf Raif Yelkenci PDF indirme linki var mı?
Ahmed Güner Sayar - Sahhaf Raif Yelkenci kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sahhaf Raif Yelkenci PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ahmed Güner Sayar Kimdir?
İktisatçı, araştırmacı-yazar. 6 Kasım 1946, İstanbul doğumlu. Şair ve yazar Abbas Sayar’ın oğludur. İlk ve
ortaöğrenimini İstanbul’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden 1968’de mezun oldu. Mezun olduğu
fakülteye 1975’te araştırma görevlisi olarak girdi. İngiltere’de Birmingham Üniversitesi Ekonomi Bölümünde yüksek lisans
yaptı (1970-72). İÜ İktisat Fakültesinde doktorasını yaptı (1976), doçentliğe (1980) ve profesörlüğe (1988) yükseldi.
Çalışmalarını 1982’den sonra İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğretim üyesi olarak sürdürdü. Aynı fakültenin
İktisat Tarihi Anabilim Dalı başkanlığını yaptı.
Makaleleri Tarih ve Toplum, Toplum ve Bilim, Türkiye Günlüğü, Toplum ve Ekonomi, Dergâh, Türk Yurdu gibi
dergilerde yayımlandı. Uzmanlık alanı iktisat teorisi ile iktisat tarihidir. Özellikle 1986 yılında yayımlanan Osmanlı İktisat
Düşüncesinin Çağdaşlaşması adlı eseri bu alandaki önemli bir yayınıdır. Hocalarına olan minnet borcunu ödemeye çalıştığını
belirttiği ilk eseri A. Süheyl Ünver: Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri 1898-1986 (1994) çalışmasını Bir İktisatçının Entellektüel
Portresi: Sabri F. Ülgener çalışması izledi (1998).
Esas ilgi alanı `İktisat Teorisi` ile tarihi birleştiren çalışmalardır. İktisadî yapıları incelerken iktisat teorisi ve zihniyet
tahlilleri arasındaki ilişkilere önem verir. Bu yönüyle hocası olan Sabri Ülgener’in takipçisidir. Kitap ve makaleleri çeşitli
dergilerde yayınlanır ve ilgiyle takip edilir.
Ahmed Güner Sayar, öğrenciliği sırasında ve sonrasında İstanbul’un sanat ve kültürle yoğrulmuş seçkin muhitlerinde
bulunur. Her biri abidevi niteliğe sahip şahsiyetlerin halkalarına dâhil olur ve yetişmesine buralarda devam eder. Sonraki
dönemde bu tesir eserlerine yansır, vefa örneği portreler ve biyograler
yayınlar.
ESERLERİ:
Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması (1986), A. Süheyl Ünver: Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri 1898-1986 (1994),
A.Süheyl Ünver Bibliyograsi
(1998), Bir İktisatçının Entellektüel Portresi: Sabri F. Ülgener (1998), Osmanlıdan Cumhuriyete
Portre Denemeleri (2000), Osmanlıdan 21. Yüzyıla Ekonomik, Kültürel ve Devlet Felsefesine Ait Değişmeler (2001), Hasan Ali
Yücel’in Tasavvu
Dünyası ve Mevleviliği (2002), İktisat Metodolojisi ve Düşünce Tarihi Yazıları (2005), İnsanlar, Olaylar ve
Mekanlara Dair Yazılar (2007), İdris Küçükömer (2008), Süheyl Ünver Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri 1898-1986 (2004), İktisat
Metodolojisi ve Düşünce Tarihi Yazıları (2005), Ülgener Yazıları (2006), Osmanlı'dan Cumhuriyete Portre Denemeleri (2014)
Ahmed Güner Sayar Kitapları - Eserleri
- Sahhaf Raif Yelkenci
- Hasan Ali Yücel'in Tasavvufi Dünyası ve Mevleviliği
- Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması
- Bir İktisatçının Entelektüel Portresi Sabri F.Ülgener
- Abdülbaki Gölpınarlı
- A. Süheyl Ünver Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri
- 6 Büyük Tarikat
- Osmanlı'dan 21. Yüzyıla
- Osmanlı'dan Cumhuriyete Portre Denemeleri
- A.Süheyl Ünver’le Sohbetler
- Mehmed Âkif Ersoy
- Mezhepler ve Alevilik
- Şeyh Bedreddin
- Günümüzde Cemaatler
- Tarikatler ve Toplum
- Mevlana ve Mevlevilik
- İktisat Metodolojisi ve Düşünce Tarihi Yazıları
- Tarikatlar Ansiklopedisi
- Yusuf Mardin’den Ahmed Güner Sayar’a Mektuplar
- Sabri F. Ülgener
- Terence W. Hutchison
Ahmed Güner Sayar Alıntıları - Sözleri
- Ben daima tevazu içinde yaşadım.Haddimi bildim ve şüpheli hiçbir şeye sokulmadım.Yani kesret içinde vahdet aleminde yaşamak bu kadar olur(Süheyl Ünver) (A. Süheyl Ünver Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri)
- Sokrat'ın bir sözü:"Bu dünyanın en huysuz kadını ile evlendim.Bu suretle öbür insanlarla geçinmeyi öğreniyorum." (A.Süheyl Ünver’le Sohbetler)
- Şu sessiz kubbenin altında insândan eser yokmuş. (Mehmed Âkif Ersoy)
- Zengin deniyor amma, serveti kendinden değil. (A.Süheyl Ünver’le Sohbetler)
- Defterlere yazmayın, kâğıtlara yazın.Tasnif edin. İlim tasniften ibarettir. (A.Süheyl Ünver’le Sohbetler)
- Hasan Ali Yücel ertesinde Türk eğitimi de parasallaşma sürecinin içine çekilmiş ve bireyselleştirilmiştir. (Hasan Ali Yücel'in Tasavvufi Dünyası ve Mevleviliği)
- Nasıl havanın bir kaderi varsa, kitapların da bir kaderi vardı. (Sahhaf Raif Yelkenci)
- "Gölgeler" ve bilhassa...o üç şiir, bu tasavvufa yeni bir yaklaşım olduğunu gösteriyor Âkif'te. Onun için şeklî, merâsimî tarikatlardan uzak, fakat kendi iç dünyasında yaşanan bir tasavvuf Âkif'te vardı, demek belki daha doğru olur. (Mehmed Âkif Ersoy)
- "Bugün enteresan bir ders olacak.Sizleri özledim." (A.Süheyl Ünver’le Sohbetler)
- ...Âkif, şerefli ve müstakil bir millet olmamız için, fikirlerinin zaferini istiyordu... Şimdi, milli marş güftesinde hayal ettiği istiklâl Türkiye'sinin topraklarında yatıyor. İnandığı Allah'tan korkan bu (zât), Türkiye'nin mesut ve kudretli kalmasından başka hiçbir şey düşünmeyerek ölmüştür. (Mehmed Âkif Ersoy)
- Amiş Efendi'den dedemin kaydettiği bir diğer sözünü bana yazdırdı, kendisi de yazdı: “Olan olmuş, olacak da olmuştur. Olacak bir şey yoktur.” Sonra, bu sözün altına dedemin düştüğü notu okudu: “Amiş Efendi, 20 Şaban 1338 (9 Mayıs 1920'de irtihal ettiler.” Bunun üzerine Süheyl Bey: “Demek elli sene olmuş,” dedi ve bir an gözleri daldı, gitü. Daha sonra bana Amişname'den yazdırmaya devam etti. Bu sohbetimizde, Amiş Efendi'den yazdırdığı son söz şu idi: “Gökten düşenin parçası bulunur, gönülden düşenin parçası bulunmaz.” (A.Süheyl Ünver’le Sohbetler)
- En büyük vatan ve İslâm şairimiz Mehmed Akif’in ,Edirnekapısında ki mezarı başına,kendisine layık büyük mermer taşı diktirmek ve üzerine İstiklal Marşımızın mısralarını yazdırmak kadirşinaslığını gösteren Hasan Ali Yücel olmuştur. (Hasan Ali Yücel'in Tasavvufi Dünyası ve Mevleviliği)
- Bir defasında, mezadın tertip edileceği dükkânda bazı enfes hat örnekleri gözüme çarpmıştı. O günkü mezadı eline aldığı bir kitapla açacak olan İbrâhim Manav' ın gözü birden levhalara daldı. Elindeki kitabı bıraktı. Hat levhalarından biri 'besmele-i şerife' idi. Levhayı aldı. Mezat ustasının, 'Bismillah' diyerek mezadı bu hat örneğiyle başlatmasını unutamıyorum. Bu hâl Çarşı' ya has bir gelenekti. Belki bu durum, Sahhaflar Çarşısı' nda teşrifatsız, ilansız yapılan mezadı herhangi bir âlâyişli müzâyededen farklı kılıyordu. Ne var ki, bu güzel gelenek de maddenin önlenemez yükselişine direnemedi. (Sahhaf Raif Yelkenci)
- Diğer mezarlar gibi, onun kabri de sahipsizdi.Ölüler,sadece toprağın merhametine terk edilmişti. (Mehmed Âkif Ersoy)
- Dolandım misl-i cihanı bulamadım başıma bir taç /Ne eğride tok gördüm, ne doğruda aç (A. Süheyl Ünver Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri)
- Görülen oydu ki, bu Çarşı, üniversite(?) hayatın dışında gayri resmi, herhangi bir kayıt ve nizama bağlı olmayan bir mekândı. Orada kitap satanlar âlim, arif, kitap peşinde koşup oraya gelenler de bilgiye susamış kimselerdi. Aranılan kitap orada bulunur, kitaplar insanları kendisine çekerdi. (Sahhaf Raif Yelkenci)
- "Ben Milli Mücadelenin ilahi olduğuna inanırım. Kader güzel. Allah Mustafa Kemal'e nasib etti." (Osmanlı'dan Cumhuriyete Portre Denemeleri)
- Hayatta daima herşey, etme ve bulma mahsulüdür Sade geçici güzellere değil, geçmeyen bütün güzelliklere aşık ol. Gayet iyi siyaset bil, fakat siyasete girme (A. Süheyl Ünver Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri)
- Hadiselerden ders almayı bilmek Endişeli insanların bu hallerini kaldırmaya çalışmak Kimse ile münazaa etmemek.Sükutumuzla mukabele etmek.O ancak bununla cezasını bulur Hadiselerin üzerinde durmamak.O(Allah) işleri kudretiyle yok eder. Kimseye bela okumamak.Yani silah çekmemek.O kendi belasını kendinden bulur.Elini ondan çek kafi. (A. Süheyl Ünver Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri)
- Bunaldım kendi kendimden, zaman ıssız, mekân ıssız. (Mehmed Âkif Ersoy)