Salkım Hanımın Taneleri - Yılmaz Karakoyunlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Salkım Hanımın Taneleri kimin eseri? Salkım Hanımın Taneleri kitabının yazarı kimdir? Salkım Hanımın Taneleri konusu ve anafikri nedir? Salkım Hanımın Taneleri kitabı ne anlatıyor? Salkım Hanımın Taneleri PDF indirme linki var mı? Salkım Hanımın Taneleri kitabının yazarı Yılmaz Karakoyunlu kimdir? İşte Salkım Hanımın Taneleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Yılmaz Karakoyunlu

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786051118888

Sayfa Sayısı: 211

Salkım Hanımın Taneleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İkinci Dünya Savaşının buhranlı günlerini yaşayan İstanbul ve yerlerini Anadoludan gelenlere bırakan İstanbul zenginleri... Bu çalkantılı süreçte, Salkım Hanımın taneleri gibi dağılan aile ilişkileri... Varlık Vergisinin ağır yükünü sırtlayıp Haydarpaşa Garından Aşkaleye sürüklenen Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Türkler... Sürgün dönüşünde, Haydarpaşa İskelesinde, vapur bileti alabilmek için bir simitçi çocuktan borç para istemek zorunda kalan İbrahim Fuad Beylerin dramı... Bu kitapta, Türkiyenin bunalımlı bir dönemini, kimi zaman öfkelenerek, çoğu zaman da derin bir hüzne gömülerek okuyacaksınız.

Salkım Hanımın Taneleri Alıntıları - Sözleri

  • "Adamın kendisine güvenmesi yetmez; güveneceği kimsesi de olmalı."
  • « Hiç kimse, ölünceye kadar bir sırrın düğümünü çözdüğünü sanmasın... (...) Hayat, çukurlarıyla, çıkıntılarıyla insanların düştükleri, kalktıkları bir zaman ve mekan çizgisiydi, uzayıp gidiyor ama bir yerde kopuyordu.»
  • « İnsanın kaderini çiz diye kendine verseler inan ki yaşadığının dışında bir şey çizemez. Bizim kaderimiz, zaten bizim elimizde büyümüş. Onu emzirdiğin evlat gibi bağrına basacaksın. Bazen sana kafa tutacak, kahredip kızacaksın. Bazen yüzüne gülecek, sevinçten havalara uçacaksın. Bir öyle, bir böyle yaşanıp gidecek bu hayat.»
  • "Bazen o yaşadığın kalp çarpıntısı hastalık belirtisi değil, vicdan azabıdır."
  • “Hayat da ipliği kopan bir kolye gibiydi; kolayca dağılıyordu. “
  • Sonunda amansız bir amaç gibi yakamıza yapışır …
  • “Hiç kimse , ölünceye kadar bir sırrın düğümünü çözdüğünü sanmasın “
  • “Uçurumsuz bir irtifa aradım…”
  • …sende her şeyi sevgiye dönüştüren bir sihirli yol var …
  • Bir sükût ki, bin çığlıktan daha müessir bir ses…
  • İki yanlışı birden dengelemek gibi bir başka güçlük yaratıyordu
  • “İnsanın kaderini, çiz diye kendine verseler, inan ki, yaşadığının dışında bir şey çizemez. Bizim kaderimiz, zaten bizim elimizde büyümüş. Onu emzirdiğin evlat gibi bağrına basacaksın. Bazen sana kafa tutacak, kahredip kızacaksın. Bazen yüzüne gülecek, sevinçten havalara uçacaksın. Bir öyle, bir böyle yaşanıp gidecek bu hayat...”
  • Bütün çirkinliklerin gerisinde kalmak , hayata en güzel yanıyla karşı çıkmak istiyordu.
  • « Bir sükût ki, bin çığlıktan daha müessir bir ses..»

Salkım Hanımın Taneleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kesinlikle tavsiye etmiyorum... Böyle güzel bir isim ve kapak tasarımına sahip olduğu için hevesle aldım bu kitabı. Genelde çok okumadığım bir tür olduğu için dogru zamanı, kendimi hazır hissetmeyi bekledim ve başladım kitaba. Yazar İkinci Dünya Savaşı'nın buhranlı yıllarındaki Türkiye'yi hem ekonomik hem sosyokültürel açıdan güzel yansıtsa da kurgu kısmında büyük sorunlar mevcut. Karmaşanın ve toplumsal bunalımların hakim olduğu günlerde dağılan aile ilişkilerini, Varlık Vergisi sebebiyle yaşanan krizleri, sürgünleri ve yaşanan dramları konu edinen bir konusu olduğunu söyleyebilirim. Peki kitap beni hangi noktada hayal kırıklığına uğrattı? Kurguda çok fazla karakter ve birbiriyle alakasız olaylar zinciri mevcut. Bu da okurken bir türlü karakterleri benimseyememenize ve olay akışına dahil olamamanıza sebep oluyor. Çok daha kısa bir ifadeyle "Kitap beni içine çekmedi." Bir de kitabin filmi de varmış izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum açıkçası. Tam bir karaktere ve onun hikayesine alışacağım, başka birine geçiyor. Ayrıca "namus ve edep" kisvesinde sarf edilen kısıtlayıcı cümleler ve sonrasında "şımarık" bir kadına şiddeti haklı bulurcasına yazılan satırlardan çok rahatsız oldum. Belki "O dönem de hayat böyleydi" diyenler çıkacak fakat yazar bu kitabı 1999 yılında çıkarıyor, Doğan Kitap 2013'te yeniden basıyor. Bu bağlamda kadına şiddetin böylesi arttığı bir dönemde bu kısımlar revize edilebilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca hiçbir dönemde kadına şiddetin haklı bir gerekçesi olamaz. Karışık ve kalabalık karakter kadrosu, kopuk olay örgüsü, ciddi akıcılık sorunları ve son bahsettiğim kısımlardan ötürü kesinlikle tavsiye etmiyorum. Bilirsiniz iyi ya da kötü, gelişime açık olan her kaleme saygım vardır fakat o kalemi kadına kalkabilecek bir el tutuyorsa benim ona saygı göstermem mümkün değildir. "Bazen o yaşadığın kalp çarpıntısı hastalık belirtisi değil, vicdan azabıdır." "İnsanların incelikleri kaybolmuş, onların yerine belirli kalıplar içinde duygusuz, şaşkın ve yorgun bir hayat gelip yerleşmişti." (Aycan)

Kitap bana aşırı karışık geldi ama yine de okunmaya değer. Karakterler çok kalabalık olan ve birbiri ile bağlantılı birçok olayın yer aldığı bir kitap. karakterlerin yolları bir şekilde kesişiyor. Kitapta Varlık Vergisi yıllarının İstanbul'u anlatılıyor. (Züleyha Yıldırım)

Büyük bir hayalkırıklığı oldu benim için. Oysa ben çok daha güzel bir kitapla karşılaşacağımı düşünüyordum. Karakterler çok fazla ve bu karakter yoğunluğu yoruyor. Evet karakterlerin bir şekilde yolları kesişiyor ama bu kadar karaktere gerek yoktu. Okurken yorulmak değil keyif almak isterdim. Kitabın filmide varmış umarım kitap gibi değildir. (Sena Gümüş)

Salkım Hanımın Taneleri PDF indirme linki var mı?

Yılmaz Karakoyunlu - Salkım Hanımın Taneleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Salkım Hanımın Taneleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yılmaz Karakoyunlu Kimdir?

Yılmaz Karakoyunlu, 1936 yılında İstanbul'da doğdu. Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi ni bitirdi (1955) Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu (1959) Georgia Üniversitesin'den MBA derecesi aldı. Michigan Üniversitesi'nden "Effective Management" Sertifikası sahibidir. Doktorasını İstanbul Üniversitesi'nde tamamlamıştır.

Kısa bir süre müfettişlik yaptıktan sonra Devlet Planlama Teşkilatına girdi. Finansman Şubesi müdürlüğünü üstlendi. İstifa ederek özel sektöre geçti. Yönetim kurulu üyeliği, başkanlığı, genel müdürlük ve genel koordinatörlük görevleri üstlendi. Batışıyla Türkiye'nin bir dönem ekonomisini ve siyasetini temelden sarsan Banker Kastelli şirketlerinin Genel Koordinatörlüğünü yapmıştır.

1995 yılı seçimlerinde Anavatan Partisi'nden İstanbul milletvekili seçildi. 1999 yılı seçimlerinde yeniden parlamentoya girip Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. Ecevit Kabinesinde Devlet Bakanı ve Hükümet sözcüsü olarak TRT, Anadolu Ajansı, Basın Yayın Genel Müdürlüğü, Özelliştirme İdaresi Başkanlığında sorumlu olarak görev aldı. Evli 2 çocukludur.

Mesleki ve edebi eserleri ile dikkat çekmiştir. Salkım Hanımın Taneleri romanı ile 1989 Yunus Nadi Roman ödülü birinciliğini kazanmıştır. Üç Aliler Divanı, Güz Sancısı, Çiçekli Mumlar Sokağı, Yorgun Mayıs Kısrakları, Ezan Vakti Bethoveen, Mevsimler Eskidi Biraz isimli romanları Doğan Kitap tarafından yayınlanmıştır. Güz Sancısı romanı 1991 yılında Türk Yazarlar Birliği Roman Ödülü Birinciliğini kazandı. Şiirlerini O Hayal Aynasından ve Rubailer isimli kitapta toplamıştır. 1999 yılında Edebiyat Alanında Mevlana Büyük Ödülüne Layık Görüldü. 2000 Yılında Nokta Dergisi Edebiyat alanında "DORUKTAKİLER" ödülüne layık görüldü. 2005 Yılında yayınlanan "Yorgun Mayıs Kısrakları" isimli romanıyle Türk siyasi tarihinin siyaet ve sanat kadrolarının aşkalrını ve mücadelelerini değerlendirdi. 2010 yılında yayınladığı Serçe Kuşun Sonbaharı isimli romanındaŞeyh Bedrettin'in hayatını ve sosyal tesirlerini romanlaştırdı. 2011 yılında Dogan-Egmont tarafından başlatılan çocuk romanları serisinde yayınlanan "Serin Kızın Gökkuşağı" isimli kitabını yayınladı.

Oyunları arasında Önce İnsan, Zirveden Sonra, Altın Huylu Doruklar, Romenos Diogenes, Ok ve Yay, Mavi Saplı Hayaller, Kuzguncuklu Fazilet sahnelendi.

Güz Sancısı romanı ve Zirveden Sonra oyunu ile Türk Yazarlar Birliğinin birincilik ödülünü aldı. Zirveden Sonra / Sokullu isimli oyunu 1991 yılında Türk Yazarlar Birliği "En İyi Oyun" ödülünü kazandı. Aynı Yıl Kültür Bakanlığı Tiyatro Ödülünü kazandı.

Salkım Hanımın Taneleri Romanı filme çekildi. 1998 Antalya Film Festivalinde 6 dalda birincilik ödülü aldı ve yılın en iyi sinema filmi seçildi. Filmin başrollerini oynayan Zuhal Olcay, Hülya Avşar, Kamran Usluer izleyicilerden çok büyük takdir topladılar.

1991 yılında yazılan Güz Sancısı Romanı, aynı isimle 2008 yılında filme çekildi. Baş rolü oynayan Beren Saat yılın en dikkat çeken sanatçısı oldu. Film 2009 yılı başında Yunanistan'ın Atina kentinde gala gecesi yapılarak seyircilere sunuldu. Bu gece münasebetiyle Güz Sancısı Yunancaya çevrilerek yeniden yayınlandı.

Yılmaz Karakoyunlu sevilen TV dizilerinde senaryo danışmanlığı görevini üstlenmiştir. Hatırla Sevgili, Elveda Rumeli, Karayılan, Her Şeye Rağmen dizileri Yılmaz Karakoyunlu'nun senaryo danışmanlığı ile gerçekleştirilmiştir. Çekime hazır senaryoları Kösem Sultan, Kızıl Kısrak, Karantinalı Despina, Beyaz Mahşer, Hakan (Abdülhamit)yayıma hazırlanmaktadır.

200 e yakın Türk Müziği şarkısı ve saz eserleri TRT Repertuvarındadır.

Yılmaz Karakoyunlu Kitapları - Eserleri

  • Serçe Kuşun Sonbaharı
  • Salkım Hanımın Taneleri
  • Mor Kaftanlı Selanik
  • Çiçekli Mumlar Sokağı
  • Üç Aliler Divanı
  • Yorgun Mayıs Kısrakları
  • Perîze Ezan Vakti Beethoven
  • Güz Sancısı
  • Mevsimler Eskidi Biraz
  • Rubâîler
  • Ekinler Gece Büyür
  • Sahilde Zaman Bitti
  • Kısa Kollu Ahtapot
  • Mor Çiçekli Natürmort
  • Penbe Donlu Köstebek
  • Serin Kızın Gökkuşağı
  • İstanbul Bonmarşesi
  • Türk Ekonomisinde Çağdaşlaşma Süreci

Yılmaz Karakoyunlu Alıntıları - Sözleri

  • Kendinde kabahat aramayan insanın ,adil olması mümkün değildir (Serçe Kuşun Sonbaharı)
  • Kadere kesik çizgi diyenler yanılıyorlar. O dümdüz bir ovadır. (Yorgun Mayıs Kısrakları)
  • Herkes sonsuzluğu aradı. Ölümsüzlüğün iksirini istiyordu. Gördük ki Allah, yolumuzu tıkamıştı. Bütün peygamberlerinin hayatında bir akıbet vardı. Mahşer günü belli ki bu akıbetin çığlığıydı. (Serçe Kuşun Sonbaharı)
  • İki tarafın da yalancı olduğu yerde kaybeden, ilk konuşan olur... (Mor Kaftanlı Selanik)
  • Sonunda amansız bir amaç gibi yakamıza yapışır … (Salkım Hanımın Taneleri)
  • Işıklar da, lambalar da çok umurumda değil artık... Sadece korkuyu al içimden yeter. (Güz Sancısı)
  • Ruhta ırk yoktur ; ruhta zaman yoktur. (Mor Kaftanlı Selanik)
  • "İnsanlar bazen bir şeyi yarım bırakarak da güçlü olduklarını ortaya çıkarmak isterler." (Mevsimler Eskidi Biraz)
  • Katreyiz âlemde lâkin dilde deryâ olmuşuz. (Yorgun Mayıs Kısrakları)
  • Sevmek sorumluluktur, özlemek bu sorumluluğu hatırlatan disiplindir. (Yorgun Mayıs Kısrakları)
  • “İnsanın kaderini, çiz diye kendine verseler, inan ki, yaşadığının dışında bir şey çizemez. Bizim kaderimiz, zaten bizim elimizde büyümüş. Onu emzirdiğin evlat gibi bağrına basacaksın. Bazen sana kafa tutacak, kahredip kızacaksın. Bazen yüzüne gülecek, sevinçten havalara uçacaksın. Bir öyle, bir böyle yaşanıp gidecek bu hayat...” (Salkım Hanımın Taneleri)
  • "Bazen o yaşadığın kalp çarpıntısı hastalık belirtisi değil, vicdan azabıdır." (Salkım Hanımın Taneleri)
  • Eğer bir kere gerçeği saptırırsan, bir daha o gerçeğe sadık kalamazsın... (Mor Kaftanlı Selanik)
  • Dört duvar arasında, nasıl olur da gerçek hayatın yüzünü görebilirim. (Güz Sancısı)
  • Muvaffak olmak zor iştir. Mükâfat ister. Düşünebiliyor musun? Bir insanın bütün emellerini değiştiriyorsun. Hayallerini değiştiriyorsun. Değişmeyen tek şey çareleri... (Mor Kaftanlı Selanik)
  • Ölüm bazen dorukta, bazen çukurdadır; ama hep bir adım ötemizde durur. (Güz Sancısı)
  • 'Bu millete benliğini kazandıran ilk heyecanı hep İttihatçılar verdi. Onlar olmasaydı ben yolu bu kadar kolay yürüyemezdim." (Üç Aliler Divanı)
  • Sıradan insan mutluluğu tanımaz, sadece keyiflenmeyi bilir. Mutluluk, bedel ödenerek yaşanabilen duygudur. (Yorgun Mayıs Kısrakları)
  • - ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim, olur ya, kalp durur akıl unutur... Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur... (Serçe Kuşun Sonbaharı)
  • İki yanlışı birden dengelemek gibi bir başka güçlük yaratıyordu (Salkım Hanımın Taneleri)