Sanat - Ali Şeriati Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sanat kimin eseri? Sanat kitabının yazarı kimdir? Sanat konusu ve anafikri nedir? Sanat kitabı ne anlatıyor? Sanat kitabının yazarı Ali Şeriati kimdir? İşte Sanat kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ali Şeriati
Çevirmen: Kolektif
Editör: Hicabi Kırlangıç
Editör: Derya Örs
Orijinal Adı: Hüner
Yayın Evi: Fecr Yayınevi
İSBN: 9789756004531
Sayfa Sayısı: 256
Sanat Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sanat, Allah’ın insana verdiği bir emanettir.Allah bu emaneti, yere, göğe, bütün dağ ve denizlere sundu ama hiçbiri yüklenmedi.Bu ifadeyle anlatılmak istenen, Allah’ın durup “Ey dağ ve gökyüzü! Siz ister misiniz bu emaneti?” demesi ve onların da “hayır!” demeleri, sonra insanın yüklenmesi değildir.Aksine, dağlar ve denizler, yaratıcılık, duyarlılık ve var olandan fazla bir ihtiyaca sahip değildirler.Onlar ne muhtaç olduklarını, ne ıstırap çektiklerini, ne dertli olduklarını, ne de yaratabileceklerini hissederler.Sadece insandır, yüklenen.Neyi? Hissedebileceği, seçebildiği ve yaratabildiği bir yeteneği.Sanat; tabiat ve varlığı, istediği halde bulunmayan şekle sokmak veya isteyip de bulamadığı şeyleri meydana getirmek için, Tanrı’nın yaratmasının tecellisi olan bu varlığın sürdürülmesinde insan yaratıcılığının tezahürüdür.
Sanat Alıntıları - Sözleri
- İnsan niçin, gündelik gürültülerden uzaklaştığında, dünyanın değersizliği üzerinde düşünmekte, derin tememüllere dalmakta, kalb atışları hızlanmakta ve büyük hayallere gar kolmaktadır.? Sevinç ve neşeden uzak, kendi köşesine çekilmesinin sebebi nedir? Başını ellerinin arasına alarak gözyaşı dökmesi, kendi kendine konuşmaları nedendir? Bu dünyanın değersizliğine yaklaştıkça, niçin çocuklar gibi sevincinden oynamaya başlamaktadır? Derinlik, ruh yüceliği, düşünce, hüzünle birlikte anılırken, aptallığın, alçaklığın ve değersizliğin sevinç ve neşeyle birlikte anılmasının sebebi nedir?
- Ağaçtan, gökten ve yerden söz ediyorsa, ne o gök bu göktür, ne o yer bu yeryüzüdür, ne de o renk bu renktir.Benim söylediğim ağaç diyor, bahçede boy veren ağaç değildir, yüreğimde şekillenen, benim nitelediğim ağaçtır.
- İnsan, kötülüğü arttıkça elde ettiği en küçük başarıya bile sevinebilmektedir. Acı, ızdırap ve sıkıntıyı işleyen tüm edebî eserlerinin el üstünde tutulduğunu görüyoruz. Bunun tersi, yani neşeyi, sevinci konu edinen eserlere ise fazla itibar edilmemektedir.
- "onun dilini, kesinlikle bir yabancı dil bilen anlayabilir” Ötekinin tarihini, dinini ve dilini tanıyan, bilen kesinlikle kendi kültürünü, dinini, ırkını ve tarihsel zevkini tanıyabilir. Şu var ki bütün çaba ve idealimiz, kaybolan ve bozulan kimliğimizi bulmak olduğu gibi, aynı zamanda diğer kültürleri tanımak da, günümüz dünyasının ve bugünkü medeniyetin yeni dalgalarını tanımaktır.
- "insan olmak bir niteliktir. bu yüzden azalıp çoğalabilir. kim daha fazla insansa, daha fazla dertlidir."
- "tribünden gelen sesler süren savaşlardaki mazlumun sesini kısıyorsa futbol afyondur!"
- Paul Valery’nin dediği gibi sanat, “meyvelerde gizlenmiş halde bulunan vitamin gibi” sözlerin içine gizlenmiştir. Okuyucu sadece bu meyvanın tadı, kokusu ve görünümünden değil, vitamininden de istifade eder.
- Bugünkü insanın cesaret kahramanı, artık “ince kuşak ve iki tel sakal” sahibi değildir. O meçhul insan, yapabilirse, New York’u ateşe verir, yapamazsa şehir meydanının ortasında oturur kendini ateşe verir. Çağımızın cesareti, insani onur ve erdemlerin canlanmasıdır.
- Dilin ruhunu hissetme meselesi,temel bir meseledir. Çünkü her kelimenin, duygusal bir rengi vardır. Hatta sırf aklî kavramları ifade için gelen kelimelerde, onların akli soğukluğunu duygu hararetiyle ısıtmaya biraz mecburuz.
- Matlac diyor ki ben sanatçı olsaydım, sanat da bu güçte olsaydı, bu tabloyu kuşların o üzümü giyemeyecekleri yere götürecek bir çocuğun eline verirdim!
- “Bâd âmed ve bûyı anber âverd Bâdâmı şukufe ber ser averd (Rüzgar geldi ve anberin kokusunu aldı gitti. Badem çiçeklerini döktü gitti.)
- "Sanat ancak kayıtlarla yaşar.”
- suskun bir efsane yüzlerce yalanın kucağında rüzgarın işvesine kanmış bir toprak gülüşün her zehri sonrasında sönen bir hışım orman gecelerinin gönlünde saklı bir sır.
- Adem'in cenneti yeryüzünde vücuda gelmiştir. Bu, yerdir, topraktır. İnsanlar, o meyveden ne kadar çok yemişlerse, o kadar kendilerini toprakta, darda, yaşamın noksanlık ve eziyetinde hissettiklerini; ne kadar az yemişlerse o denli huzura kavuştuklarını, mutmain olduklarını ve ihtiyaçlarının ivedilikle bayındırlık bankasının çekilişiyle giderildiğini şu anda ve her zaman görüyoruz.
- Kim daha insan olursa daha dertli olur.
Sanat İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okumaya doyamadığım nadir eserlerinden biriydi.Her satırı 'nın incelemeye değer olduğunu düşündüğüm muazzam bir âlim,fikir adamı. Kitaplarının bir kısmını okuyan biri olarak tek şey söyleyebilirim ki; Ali Şeriati doğunun bilgeliğine sonuna kadar hakim bir zattır. düşünceleri her ne kadar bazen düşündürse de geçen yüzyılda yaşayan "doğu"lu bilincini insaniyet sınırlarında anlatan birisi. Okuduğum eser ile ilgili, " Sanatın günümüzde bütün insanları muhatap aldığını, bir teknik olduğunu ama sadece teknikten ibaret olmadığını da ifade eder. Sanat artık feodal toplumlarda olduğu gibi rahat, varlıklı, aristokrat sınıflardan bir kesimin görkemli yaşantısının alt ve çeşitli şubelerinden birisi değildir. Tersine bugün modern dünyada gündeme gelen en ciddi insani sorundur. Sanat öncelikle insanı tanımak durumundadır. Çünkü "Sanat Allah'ın insana verdiği bir emanettir," Sanat Allah'ın yaratıcılığının bir yansıması olarak varlığın süslenmesinde ve idamesinde insanın yaratıcılık melekesinin yansımasıdır. "diye ifade eder Ali Şeriati (Denizipekaysl)
Tüm sanat dallarına bakış açınızı değiştirecek bir kitap. Sanatçıya, sanata ve eleştiriye İranlı, eğitimli bir yazarın perspektifinden bakmak benim için entellektüel bir deneyim oldu. Artık bir kitabı yorumlarken o kitabın yazarının hayat hikayesini de bilmem gerektiğini biliyorum. Artık, sanatçının varolmayanın peşinden giden olduğunu biliyorum. Artık din ile sanat arasındaki ayrımı ve benzerliği biliyorum. Kitabı okurken TDK sözlüğüne ihtiyacınız olacak. Arapça ve eski kelimeler yaygın . 4. Bölümde sıkılabilirsiniz. Çok Fransız ismi geçiyor.Kendisi de oldukça etkilenmiş bence Fransızlardan. Diğer kitaplarını da okumak lazım ama sabah dinç kafa ile (Özden Pehlevan)
Adı "Sanat" olan kitabin aslinda yogun olarak edebiyati ele aldığıni - biraz da tiyatro - soylemek eksik ya da abarti sayilmaz. Ilk üç bölüm sanat, sanatçı, din kavramlari üzerine yoğunlaşıp farkli bakış acıları kazandirirken, 4. bölümde adeta farkli bir kitaba geciyorsunuz. Aslinda bir anlamda oyle de sayilabilir. Çünkü bu bölüm Dr. Muhammed Menbur'un Fi'n-Nakd ve'l-Edeb adli eserinin cevirisinden ve Ali Seriati'nin fikirlerini acikladigi uzun uzun dipnotlarindan oluşmakta. Elestiri uzerine onemli isimler, fikirleri, eser isimleri; kronolojik gelisimsel süreçler adeta eleştiri ders kitabi okuyormussunuz hissi uyandiriyor. Hasılı kelam edebiyat tarihine, edebiyatin tarihsel elestirisine ilginiz varsa sizi fazlasiyla memnun edecek bir kitap. "Yok benim alakam olmaz" diyorsaniz da ilk üç bölüm icin de olsa yine okunmali. Kesinlikle alti cizilecek cumlelerle dolu. (Çağla Yel Yıldız)
Kitabın Yazarı Ali Şeriati Kimdir?
Ali Şeriati (Farsça: علی شريعتی) (d. 1933, Sabzevar - ö. 1977), İranlı Müslüman sosyolog, aktivist, düşünür ve yazar; özellikle din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiştir. Marksist düşünceden yaptığı alıntılar ve türetmeler ve bunların kendi zamanındaki İran'a ve çevresine adapte edilmesi ve Marksizm kritiği ile birlikte çağdaş İslam düşüncesi ve devrimcilik açısından ortaya koyduğu çeşitli sonuçlar ve yarattığı ilgi sebebiyle, gerek önemli çağdaş İslam düşünürleri arasında gerekse İran'daki devrimci İslam'ın babası ve İran İslam Devrimi'nin baş düşünürü olarak anıldığı olmuştur. Düşünceleri genel olarak "İslam'a dönüş" -"öz"e dönüş- başlığı altında toplanabilir ve bilimsel kaynaklara dayanması, sosyoloji vurgusu yapması ve Batı metodolojisini, çeşitli açılardan eleştirmekle birlikte çeşitli açılardan yapıcı bir şekilde kullanması (ki sosyoloji gibi çeşitli bilimler ve Batı düşüncesinde ortaya çıkan çeşitli fikirlerin, örneğin bazı Marksist fikirlerin, İslam'ın özünde de daha farklı bir şekilde ortaya konduğunu da savunur) sebebiyle moderndir ve gelenekçilikten uzak olduğu gibi gelenekçi görüş ve kesimlere eleştirel yaklaşır nitekim bu sebeple eleştirildiği veya çelişki ile suçlandığı olmuştur. Bu tarzından yola çıkarak kendisi hakkında "sosyolojiyi İslamlaştırmaktan" ziyade "İslam'ın sosyolojik" bir okumasını yaptığı da söylenmiştir.
Hayatı
Çocukluğu
Şeriati 1933 yılında Mazinan, Sabzevar, İran'da doğdu. Babası ilerici milliyetçi bir öğretmen olan Muhammed Taki'dir. Eğitim yıllarında ilk kez İran'ın daha aşağı sınıflarından insanlarla tanıştı, var olan fakat bilmediği yoksulluk ve zorluklarla tanışması bu dönemde oldu. Ayrıca aynı dönemde Batı felsefi ve siyasi düşüncesiyle de tanışmıştır. Modern sosyoloji ve felsefenin bakış açısı ve bunun geleneksel İslami prensipler ile harmanlanması aracılığıyla Müslüman toplum ve toplulukların karşılaştığı sorunları açıklamaya ve çözümler bulmaya çalışmıştır. Şeriati Mevlana ve Muhammed İkbal'den büyük ölçüde etkilenmiştir.
Eğitimi
Lisansını İran'da bitirdikten sonra, Paris Üniversitesi'nde doktorasına başladı. Burada, 1964 yılında Sayfuddin'den "Belh'in Faziletleri Tarihi" isimli bir el yazmasının notlandırılmış bir Farsça çevirisini yaparak Edebiyat dalında doktor olmuştur. Daha sonra İran'a dönmüş, fakat hemen şah yönetimi tarafından tutuklanıp hapsedilmiştir. Yönetim onuFransa'dayken devleti yıkıcı siyasi aktivitelerde bulunmakla suçlamıştır. Daha sonra 1965'te serbest bırakılmış ve Meşhed Üniversitesi'nde eğitim vermeye başlamıştır.
Ölümü ve etkileri
Dersleri kısa sürede farklı toplumun farklı kesimlerinden öğrenciler tarafından beğenilmiş ve popülerleşmiştir. Bunun sonucu yönetim Üniversite'yi zorlayarak onun eğitim vermesini engellemiştir. Bunun üzerine Şeriati Tahran'a giderek Hüseyniye-i İrşad Enstitüsü'nde ders vermeye başlamıştır. Yine büyük bir popüleriteye ulaşan dersleri, yine toplumun her kesiminden öğrencileri etkilemiştir. Şeriati'nin görüşlerine ilginin arttığı orta ve yüksek sınıflardan öğrencilerin olması dikkat çekiciydi. Bu ilgi de şah yönetiminin Şeriati ile bazı öğrencilerinin tutkulanması emrini vermesine neden oldu. Gerek yurt içinden gerekse yurt dışından gelen tepkiler üzerine yönetim onu serbest bıraksa da çeşitli şartlarla tahliye edilmişti: kesinlikle herhangi bir eğitim aktivitesinde yer almayacak, hiçbir şey yayımlamayacak ve özel veya genel hiçbir toplantı yapmayacaktı. Ayrıca devletin güvenlik örgütlerinden SAVAK onun yakın çevresini yakın gözetim ve denetim altında tutacaktı. Şeriati bu şartlara karşı çıkarak ülkesini İngiltere'ye gitmek üzere terk etmeye karar verdi. Üç hafta sonra, 19 Haziran 1977'de SAVAK tarafından öldürüldü.
Tahran'ın büyük hastanelerinden birine Şeriati'nin ismi verilmiştir.
Devrim öncesi İran'ın en önemli ve etkili felsefi liderlerinden sayılan Şeriati'nin görüşleri bugün hâlâ İran toplumunda popüler ve etkindir. Özellikle bugünki İslami Cumhuriyet rejiminin biçimi, ruhban sınıfının konumu ve eşitlik anlayışına karşı çıkan kesimler tarafından beğenilmektedir.
Şeriati'nin düşünsel çalışmaları sadece devrim öncesi ve sonrası İran'ı değil, dünya çapında İslamcı topluluk ve düşünceler başta olmak üzere birçok kişi ve grubu etkilemiştir. Çeşitli dini kavramlara yaklaşımı, ruhban sınıfının eleştirisi ve İslamcılık hareketinin içinde kabul edilen çeşitli çıkarımlarıyla ilgi çekmiştir.
Şeriati, ayrıca Martinikli Marksist düşünür ve şair Frantz Fanon'un "Yeryüzünün Lanetlileri" isimli eserini, Jacques Derrida'dan "Şiir Nedir" ve Fransız oryantalist ve aynı zamanda katolik papaz olan Louis Massignon'dan "Selman-ı Pak" adlı eserleri Farsçaya çevirmiştir.
Birçok eseri bulunan Ali Şeriati'nin eserlerinin neredeyse tümü Türkçeye çevrilmiştir.
wikipedia
Ali Şeriati Kitapları - Eserleri
- Hac
- İnsanın Dört Zindanı
- Ali
- Dine Karşı Din
- Kendini Devrimci Yetiştirmek
- Ebuzer
- Anne Baba Biz Suçluyuz
- Kadın (Fatıma Fatımadır)
- Her Hicret Bir İnkılaptır
- Muhammed Kimdir
- Kendisi Olmayan İnsan
- İnsan
- Bilinç ve Eşekleştirme
- Dua
- Çocuklar ve Gençler
- Dinler Tarihi 1
- Dinler Tarihi 2
- Şehadet
- Aydın
- İslam ve Sınıfsal Yapı
- Marksizm
- Kur'an'a Bakış
- Hangi Şia?
- Kapitalizm
- İran ve İslam
- İslam Bilimi (Ciltli) I-II
- İbrahim'le Buluşma
- İslam'ı Tanıma Metodu
- Dünya Görüşü ve İdeoloji
- Yeni Çağ'ın Özellikleri
- Ne Yapmalı
- Yalnızlık Sözleri 1
- İslambilim 1
- İslambilim 2
- Biz ve İkbal
- Aydınlara Umut Çağrısı
- Ali Şiası Safevi Şiası
- Hür Düşünce Mektebi
- İslam Nedir Muhammed Kimdir
- Mektuplar
- Çöle İniş
- İslam'ı Anlamak
- İnsan Olmak
- Kevir/ Bir Tarih Olarak Beliren Coğrafya
- Muhammed'i Tanıyalım
- Kültür ve İdeoloji
- Kendini Bilmek
- Yalnızlık Sözleri 2
- Medeniyet ve Modernizm
- Medeniyet Tarihi 1
- Medeniyet Tarihi 2
- İdeallerin Yenilgisi
- Kapitalizm Uyanıyor mu?
- Şia
- Mükemmel Bir Cemaat Ali Şiası
- Sanat
- Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz
- Ümmet ve İmamet
- Adem'in Varisi Hüseyin
- Aşina Yüzlerle Ailesine ve Dostlarına Mektuplar
- Kavramlar Sözlüğü
- Muhtelif Eserler- I
- Muhtelif Eserler- II
- İslambilim 3
- Bir Önünde Sonsuz Sayıda Sıfırlar
- Tevhidi Altyapı
- Bekleyiş - Karşı Tepki Dini
- İslam Ekonomisi
- İslam'ın Tarih Felsefesi
- İslam Sosyolojisi Üzerine
- Sizi Rahatsız Etmeye Geldim
- Marksizm ve Diğer Batı Düşünceleri
- Yarının Tarihine Bakış
- Sevmek Aşktan Üstündür
- Terimler Sözlüğü
- Gençler İçin İnanç ve Ahlak Prensipleri
- Dine Dayanmak
- Siret
- Ali Şeriati'den Aforizmalar
- Dinleri Tanımak
- İki Sûre İki Yorum
- Çağımızın Müslüman Kadından Beklentisi - Emperyalizme Karşı Müslüman Kadın
- Toplumbilim Üzerine
- Çar Zindanen İnsan-Eli Şerieti
- Aşk ve Devrim
- Ve Cevap Veriyorum
- Öze Dönüş
- Ayet Yorumları
Ali Şeriati Alıntıları - Sözleri
- Diğer canlılar niçin yaşadıklarını anlamaları gerekmeksizin yaşarlar. Ama insana: "Yaşa!" dedikleri zaman "Nasıl?" diye sormadan önce "Niçin?" diye soruyor. Bundan dolayı insana,sadece nasıl yaşayacağını öğretmek yetmiyor. İnsan, aç olduğu sürece alışılmış hayat nimetlerinin peşinden gider ve gündelik dertlerini gidermek için çabalar; bu durumda bu sorulardan az ya da çok uzaklaşır. Fakat bu ihtiyaçlar giderildiğinde onun için insan olmanın temel ihtiyaçları ve nerede olması gerektiği gündeme gelir.Gercekten de gerçek din ve mutlak din duygusu bugün daha çok, daha ciddi ve daha hayatı bir ihtiyaç konusudur. (Dinler Tarihi 1)
- Bu dünyada şu üç şeyi şunlarla ara: Gerçekliği, düşünce ve ilimle; iyiliği, ahlak ve dinle; güzelliği, sanatla. Ve aşk sana bu üç dünyanın da kapılarını açabilir. (Aşina Yüzlerle Ailesine ve Dostlarına Mektuplar)
- Başkalarıyla oldukça kendimi yalnız görüyordum. Yalnız kendimle, yalnız değildim. (Çöle İniş)
- Diyorlar ki kafir, ölümden sonraki dünyaya inancı olmayan kimse demektir. Mümin ise bunlara inancı olan kimsedir. (Dine Dayanmak)
- Peygamber, ağır düşüncelerin baskısı altında bunaldığında ve ruhunun çetin dalgaları ve düşüncelerinin yüksek miraçları karşısında takatsiz kaldığında, Ayşe' yi çağırıp " Benimle konuş ey Hümeyra( pembelim) ! diyordu. (İslam Nedir Muhammed Kimdir)
- “Sezgisel ve tahmini değil, aksine gözle görme şeklinde olan kesim bilimsel ölçülere dayanarak ikinci neslimiz bizimle yabancılaştığını biliniz.” (İbrahim'le Buluşma)
- Dua; öğreten, bilinçlendiren, iyilik ve güzelliği telkin eden bir metin, ruhu ruhani miraca götüren, ölüm gününden kurtaran, Allaha yaklaştıran, eğitip öğreten bir ilimdir. (Kavramlar Sözlüğü)
- Kıyamette görmeye başlayıp başkalarını görme azabına uğrayacağımdan korkuyorum. [Ebulala Maarri] (İslambilim 2)
- İbrahim'e bak! Sevgili evladını aşka kurban ediyor. (Ali Şeriati'den Aforizmalar)
- "O sıfır aleminin içinde bir gibiydi." (Çocuklar ve Gençler)
- Netice, yine umutsuzluk, nefret, sorumluluktan kaçma, kendi köşesine çekilme, mistik hayat, varoluşçu oyunlar vb .. (Medeniyet ve Modernizm)
- Dua, yüzüne açılmayan hiçbir kapıyı çalmaz.. Dua, en yüksek ifade zirvesini, aklın karanlık gecesinde, Akıl bineğinin ayağı topalladığında, Aşk uçuşu sırasında bulur.. (Dua)
- lnsan ne kadar daha fazla anlar ve ne kadar daha derin hissederse daha çok acı çeker ve sorumluluğu ağırlaşır. (Yalnızlık Sözleri 2)
- Yarının tarihini yazarsak ancak, tarih değer kazanacaktır. Tarih, eğer yarını bilmemize, bugünün insanını ya da ortaya çıkacak insanı bilmemize yardımcı olmuyorsa, faydasız olacaktır. Çünkü tüm bilimler; insanları, geleceğin insanının hayatını ve bugün ile yarının insanının idealini anlamada, en azından yararlı olmak zorundadır. Geçmişteki insanı anlamak, kendimizi ve geleceğimizi anlamada bir başlangıç olmalıdır... (Yarının Tarihine Bakış)
- Şüphe yok ki, bu memlekette aç olanlar en çok çalışanlardır. Bununla şerefiyle çalışan, hırsızlık, yan kesicilik, aldatma, dalkavukluk, rüşvet, nüfuz sömürücülüğü, kadın ticareti, insanı kısa yoldan seçkin kılacak herhangi ber şeyi yapmayan namusluları kastediyorum. (Kapitalizm Uyanıyor mu?)
- Komünizm ve kapitalizmin her ikisi de şekil farklılıklarına rağmen insana "ekonomik bir hayvan" olarak bakmaktadırlar. Aralarındaki bu şekil farkı bu hayvanın ihtiyaçlarını karşılamada hangisinin daha başarılı olabileceği meselesi üzerinedir. (İnsan)
- Aydın ; son peygamberden sonra, peygambere benzeme eylemidir. Ümmi olmak ; halkın adamı olmaktır. Ümmetin hem içinde hem de dışında ayaklanmaktır. (Ne Yapmalı)
- "Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez." (Bilinç ve Eşekleştirme)
- Halkın eleştirilerini özgürce yapamadığı bir toplumda eleştiriler, mizahla yapılır ve bu mizahlar bir araçtır. (Medeniyet Tarihi 1)
- Kuran'ın Allah'ı insana yakındır, herkesle birliktedir. (İslam Nedir Muhammed Kimdir)