Şapka - Zülfü Livaneli Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Şapka kimin eseri? Şapka kitabının yazarı kimdir? Şapka konusu ve anafikri nedir? Şapka kitabı ne anlatıyor? Şapka kitabının yazarı Zülfü Livaneli kimdir? İşte Şapka kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Zülfü Livaneli

Yayın Evi: Doğan ve Egmont Yayıncılık

İSBN: 9786050968811

Sayfa Sayısı: 72

Şapka Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Uzun zaman önce, köyünde ailesiyle yaşayan siyah saçlı bir çocuk vardı. Fakat bir gün, babası daha iyi bir iş bulabilsin diye, sarı saçlıların çoğunlukta olduğu bir ülkeye taşınmak zorunda kaldı. Çocuk orada, kendini farklı ve yalnız hissetti çünkü hep onunla dalga geçiyorlardı. Belki de, siyah saçlarını bir şapkanın altına gizlerse, onu da oyunlarına çağırırlardı. Yıllar geçti, siyah saçlı çocuk büyüdü ve bir oğlu oldu. Oğlunun da, sınıfına yeni gelen arkadaşıyla dalga geçtiğini duydu. Ve başladı hikâyesini anlatmaya… Oğlu, babasını dinledikçe, arkadaşını ne kadar kötü hissettirdiğini anladı. Ve arkadaşını mutlu etmek için bir plan yaptı.

Zülfü Livaneli bu kez, yuvalarından koparılan, göç etmek zorunda kalan çocukların arkadaşlarıyla el ele yürüyebilecekleri barış dolu bir gelecek için yazdı!..

(Tanıtım Bülteninden)

Şapka Alıntıları - Sözleri

  • ❝Öyle ürkek durma kapıda, korktuğunu belli edersen üstüne gelirler.❞
  • Birden ağlamaya başladım. Şimdiye kadar içimde tuttuğum tüm yalnızlığı, kızgınlığı, mutsuzluğu gözyaşlarımla atıp kurtulmak istiyordum sanki.
  • "Birden ağlamaya başladım. Şimdiye kadar içimde tuttuğum tüm yalnızlığı, kızgınlığı, mutsuzluğu gözyaşlarımla atıp kurtulmak istiyordum sanki."
  • Zaman geçtikçe yalnızlığım artmaya başladı.
  • "Belki ...sen , sınıfında , o adını hatırlayamadığın arkadaşının hikayesinin mutlu bitmesini sağlayabilirsin."
  • ❝Bildiğim tüm sözcükleri unutmuştum.❞
  • Hadi geç oldu şimdi, güzelce uyu, rüyanda mutlu sonu görürsün belki.
  • "Ağzımı açtım sonra kapadım; o kadar korkmuştum ki bir şey söyleyemedim. Bildiğim tüm sözcükleri unutmuştum."
  • ❝...o adını hatırlamadığın arkadaşının hikâyesinin mutlu bitmesini sağlayabilirsin.❞
  • ❝Küçük dostum, böyle susarak bir yere varamayız ki!❞
  • ❝Hiçbir şey söylemesine gerek yoktu. Sadece gülümsedi...Gülümsemeleri yetti.❞
  • ❝İstersen bize gel, oynarız... İşte o an milyonlarca pasta yemiş kadar mutlu oldum.❞
  • ❝...sana daha önce hiç anlatmadığım bir hikâye anlatacağım. Kendi hikayemi...❞
  • Öyle ürkek durma kapıda, korktuğunu belli edersen üstüne gelirler.

Şapka İncelemesi - Şahsi Yorumlar

___ Şapka ___: . Bir ailenin hayatlarını daha iyi şartlarla sürdürmek için memleketlerinde ayrılmasıyla başlıyor hikayemiz. . Hikayemiz Ali'nin sınıfına dış görünüşü farklı bir arkadaşının gelmesiyle, ona yaptığı şakayı anlatmasıyla başlar. . Babası Yılmaz bu durumu oğlu Ali'ye yakıştıramaz; ❝...sana daha önce hiç anlatmadığığım bir hikâye anlatacağım. Kendi hikayemi...❞(8 syf) der ve başlar anlatmaya. . Yılmaz'ın çocukluk dönemi ailesinin işçi olarak Almanya'ya gitmesiyle değişir. Hasret kaldığı ve özlemini duyduğu o kadar çok hissi küçücük yüreğinde taşırken, sırf dış görünüşü yüzünden hayatına giren şapkayla görünmez olup içinde bulunduğu kültüre ve yeni yaşamına alışma macerasını anlatıyor. . Yine bir Livaneli kitabının sadeliği ve insan olmaya dair güzel verilen mesajların olduğu bir kitap. Tek solukta biten ama içerik bakımından gerçekten bir yaşamın ne kadar zor olduğunu, insanların hayatlarını kazanmak için neleri feda ettiklerini anlatmakta. . Kitaplığımın en güzel yerinde yerini alan bir kitap. #Okudumbitti # . kitap/sapka--193382 yazar/zulfu-livaneli (ѕνgι∂мя)

Bu bir çocuk kitabı değil , bu bir sosyal mesaj . Livaneli bu sefer bir çocuğun sınıf arkadaşıyla yaşadığı olay üzerinden ırkçılığı vurguluyor . Farklı olana tahammül edilemediğini , farklı olanın toplumun iğneleyici , küçümseyen bakışlarına maruz kaldığı ve farklılığın psikojisi . Bence farklı olmak kötü bir şey değildir aksine güzeldir , herkes gibi olmak sıkıcıdır ama maalesef ki insanlar bunun farkında değiller . Bize insanlık bilincini bir kere daha hatırlattığın için teşekkürler Livaneli . (Milenaaaaa...)

Şapka Ülkemize kocaman bir tır yaklaşır. İçinde Afgan mültecilerin bulunduğu koca bir tır. Hükümet telaşlıdır. Suriyeli mültecileri kabul ettik derken nereden çıktı bu Afgan mültecileri.. Ne diyelim? Hükümet mültecilerle uğraşa dursun gelin biz kitap incelememize bakalım. Almanya'ya iş için giden bir baba, bir gün evine döner. Oğluna sımsıkı sarılır. Sonra ona gününün nasıl geçtiğini sorar. Oğlu da sınıfa yeni gelen arkadaşıyla "Arap kızı camdan bakıyor," diyerek gülüp dalga geçtiklerini anlatır. Babası pek belli etmez ama biraz bozulur. Ve oğlunu bir köşeye çekip başlar, başından geçenleri anlatmaya.. "Yoksulduk, köyümüzden iş bulma umuduyla kalkıp Almanya'ya gelmiştik. Kimseyi tanımıyordum, dillerini bilmediğimden konuşulanları da anlamıyordum.Onlardan çok farklıydım. Onlar sarı saçlı, mavi gözlü iken ben kara gözlü, siyah saçlıydım. Bir gün bir şapka bulmuştum. Saçlarım gözükmesin diye derste bile, her zaman öğretmenimin uyarılarına aldırmadan sürekli bulduğum, o şapkayı takardım. Sırf sınıf arkadaşım siyah saçlarımı görmesin, benimle alay etmesinler diye.. " Babası oğluyla konuşmayı böyle bitirir. Ardından babasını dinleyen çocuk, hatasını anlar ve arkadaşından af diler. ### Zamanında iş için Almanya'ya giden göçmenler gibi Suriyeli öğrenciler de benzer durumda.. Yabancı bir okul, yabancı arkadaşlar.. Keza içlerinden Türkçe konuşmayı bilenler varsa onlar daha şanslılar. İlkokul öğretmeniyim, Suriyeli bir öğrencime okuma yazma öğreteceğim. Bir gün başladık öğrenmeye.. İlk başlarda öğrencim öğrendiği harfleri aynı Arap harfleri gibi sağdan sola doğru yazıyor. Ona, "Neden böyle yazdığını soruyorum?" "Öğretmenim biz Suriye 'de böyle öğrendik," diyor. Neyse Türkçe'de harfler öyle yazılmaz. Böyle soldan sağa doğru gidilerek yazılır, diye  gösteriyoruz. Çocukta haklı tabi, yabancı bir ülkede.. Sudan çıkmış balık gibi öyle etrafına bakıyor. Zor.. Yabancısı olduğu bir ülkenin düzenine alışması.. Zaman istiyor. Onlar gibi şimdi de Afganlı mültecilerimiz  listeye eklendi. Bakalım ne olacak? Çok uzatmadan, Afganlı mülteci sorunu da hazır gündemdeyken, kurguyu okumanız ve gündemin nabzını tutmanız dileğiyle.. Kitapla kalın. ◕‿◕ (Gizemli okur)

Kitabın Yazarı Zülfü Livaneli Kimdir?

Zülfü Livaneli, (d. 20 Haziran 1946, Ilgın), Türk müzisyen, senarist, politikacı, yazar ve yönetmen.

İlk yılları

Tam adı Ömer Zülfü Livanelioğlu’olup, aslen Artvin’in Yusufeli ilçesinden olan Livanelioğlu ailesinin büyük dedeleri Ömer Efendi 93 Harbi’nde Artvin’in Ermeni ve Rus işgaline uğraması üzerine Erzurum’a gelerek Ahmet Muhtar Paşa’nın ordusuna katılmıştır.

Ömer Efendi Harput Redif Taburu’na mülazım rütbesiyle atanır. Daha sonra burada çıkan çatışmada şehit düşer. Ömer Efendi’nin tek oğlu olan Zülfü Efendi, Türkiye’nin muhtelif yerlerinde sorgu hakimi olarak görev yapar. Soyadı Kanunu çıktığında babasının geldiği Artvin/Yusufeli/Livane Sancağına izafeten Livanelioğlu soyadını alır. Zülfü Efendi’nin erkek çocuklarından üçü de hakim olmuştur. En büyükleri ve Zülfü Livaneli'nin babası olan Mustafa Sabri Livanelioğlu, Yargıtay Başkanlığı’na kadar yükselmiştir.

Kariyeri

Ankara Cumhuriyet Lisesi mezunudur. Daha sonraki tarihlerde ABD Fairfax Konservatuarı'nı bitirmiştir. Zülfü Livanelioğlu bağlama çalmayı teyzesi Nazmiye (Türeli) Yücel'in eşi olan eniştesi Turhan Yücel'den Ilgın'da yaşadığı yıllarda ve yaz tatillerinde öğrendiğinde, eniştesi Turhan bey'in kendisine hayatını değiştirecek bir sermayeyi hediye ettiğinden haberi yoktu.

Zülfü Livaneli, müziği ile birçok ulusal ve uluslararası ödül aldı ve eserleri Joan Baez, Maria Farantouri, Maria del Mar Bonet, Leman Sam gibi onlarca yerli ve yabancı sanatçı tarafından yorumlandı. Kültür, sanat ve politika alanında Türkiye’nin önemli isimlerinden birisi olan sanatçı, sanat yaşamı boyunca 300'e yakın besteye ve 30 film müziğine imzasını attı.

Türkiye'den ansızın ayrılarak İsveç'e sürgün yıllarında bulaşıkçıklık dahil muhtelif işlerde çalışan Livaneli'nin en büyük arzusu bir gün Türkan Şoray ile tanışabilmek ve o zaman Türkiye'de suçlanan kişilerin uğrak yeri haline gelen İsveç'te bulunan ünlü yazar, gazeteci veya şairlerle karşılaşabilmekti.

Bugüne kadar dört uzun metrajlı film yönetti: "Yer Demir Gök Bakır", "Sis", "Şahmaran" ve "Veda". Valencia Film Festivali'nde "Altın Palmiye" ve 1989'da Montpelier Film Festivali'nde "AltınAntigone" ödülüne layık görüldü. "Sis", "En iyi Avrupa Film Ödülü"ne aday gösterildi. Sanatçının filmleri Türkiye, ABD, Fransa, Almanya, İsviçre ve Japonya'da gösterime girdi ve BBC, WDR, İspanya, Kanada ve Japon televizyonları gibi birçok televizyon şirketine satıldı.

Ekim 1986'da Cengiz Aytmatov'un daveti üzerine Federico Major, Yaşar Kemal, Arthur Miller ve diğer ünlü sanatçı ve düşünürlerin katıldığı Kırgızistan ve daha sonra Wengen, Granada ve Mexico City'de toplanan Issyk-Kul Forumu'nda yer aldı.

Livaneli, Elia Kazan, Jack Lang, Vanessa Redgrave, Arthur Miller, Mikhail Gorbaçov, Mikis Theodorakis gibi ünlü kişilerle birlikte dünya kültürünün ilerlemesi ve dünya sanatlarının gelişmesine katkıda bulunmak üzere çalışmalarda bulundu.

1996 yılında Paris’te merkezi bulunan UNESCO (Birleşmiş Milletlerin Eğitim Kültür Bilim Kurulu) tarafından büyükelçilik verilen sanatçı Livaneli, 1978 yılında yaptığı "Nazım Türküsü" adlı albümde Nazım Hikmet'in şiirlerinden bestelediği şarkıları bir araya getirdi.

"Arafatta bir çocuk", "Geçmişten Geleceğe Türküler", "Sis", "Orta Zekalılar Cenneti", "Diktatör ile Palyaço", "Sosyalizm öldü mü", "Engereğin Gözündeki Kamaşma" ve "Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm" ve "Mutluluk" ve Leyla'nın Evi, Sevdalim Hayat, Son Ada ve Sanat Uzun, Hayat Kisa, Serenad kitaplarının yazarı olan Livaneli, hâlen Vatan Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir. Sanatçı uluslararası kültür çevrelerinde tanınmakta ve saygı görmektedir.

Ömer Zülfü Livaneli Ülker Hanım'la evlidir ve bir kızı vardır. Kızı Aylin Livaneli eğitimi ve yaptığı pek çok işten sonra müzik ile ilgilenmiş. 5 albüme imza atmıştır. Müziğe ara veren Aylin Livaneli şuan yurt dışında ekonomi üzerine eğitim almaktadır. Yayınlanmış 3 kitabı bulunmaktadır. Livaneli vejetaryendir.

19 Mayıs 1997 tarihinde, Ankara Hipodrom meydanında verdiği konsere 500.000 kişinin katılmasıyla Türkiye'nin en büyük konserini gerçekleştirme ünvanını kazanmıştır.

Siyasi kariyeri

Livaneli 1994 yerel seçimlerinde, Sosyaldemokrat Halkçı Parti'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday oldu. Anavatan Partisi'nin adayı İlhan Kesici, Refah Partisi'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan ve Doğru Yol Partisi'nin adayının Bedrettin Dalan olduğu çekişmeli seçim sürecinde oyların %20,30'unu alan Livaneli üçüncü geldi. Erdoğan ise %25,19'luk bir oranla Belediye Başkanı seçildi. Livaneli, 2002 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'den İstanbul milletvekili seçildi. Partinin 13. Olağanüstü Kurultayı'nda yeter sayıda imza bulamadığı için genel başkan adayı olamadı ve parti yönetimini ağır şekilde suçlayarak istifa etti. Livaneli, istifasını açıklarken şunları söyledi:

"CHP yönetimi, Atatürk'ün laik, devrimci, halkçı, çağdaş ve reformcu çizgisini 21. yüzyıla taşıyamadığı için ülkemizi içinden çıkılması güç bir siyasi karmaşaya sürükledi. Bu büyük tarihsel ve siyasi kaymayı engelleyebilmek ve CHP'yi özündeki devrimci, reformcu ilkelere tekrar kavuşturabilmek için, parti içinde her düzeyde büyük çaba harcadım. Ama ne yazık ki bu çabalar da diğerleri gibi sonuçsuz kaldı. Partideki muhalif fikir ve kişileri yok etme alışkanlığı, bu kurultaydan sonra da bir kıyıma dönüşerek devam ediyor. CHP içinde kalarak mücadele etme yolları artık tükendi. Parti, örneği görülmemiş bir şekilde antidemokratik ve oligarşik bir yapıya dönüştürüldü."

Zülfü Livaneli Kitapları - Eserleri

  • Serenad
  • Son Ada
  • Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
  • Leyla'nın Evi
  • Engereğin Gözü
  • Mutluluk

  • Edebiyat Mutluluktur
  • Arafat'ta Bir Çocuk
  • Harem
  • Sevdalım Hayat
  • Bütün Kuşların Uykusu
  • Kardeşimin Hikayesi
  • Son Ada'nın Çocukları

  • Veda
  • Konstantiniyye Oteli
  • Diktatör ile Palyaço
  • Sanat Uzun Hayat Kısa
  • Orta Zekâlılar Cenneti
  • Yaşar Kemal
  • Dünya Değişirken

  • Arkadaşıma Veda
  • Gorbaçov'la Devrim Üstüne Konuşmalar
  • Huzursuzluk
  • Atatürk’ün İzinde
  • Elia ile Yolculuk
  • Sosyalizm Öldü mü?
  • Gölgeler

  • Nefesim Nefesine
  • Rüzgarlar Hep Gençtir
  • Sis
  • Şapka
  • Gökyüzü Herkesindir
  • Bizi Sürükleyen Nehir
  • Balıkçı ve Oğlu

  • Mutluluk

Zülfü Livaneli Alıntıları - Sözleri

  • Halkın "Kurtar bizi baba." diye sığındığı bir başbakan, depremde çöken hastane için "Canım, 29 yıl ayakta durmuş ya!" derse, kıyamet niye kopmaz? Deprem bölgesinde can çekişen insanların çadırını, ekmeğini dağıtamayan devlet, nasıl bir devlettir? Ve halk, televizyon kamerası karşısında, neden "Allah devletimizden razı olsun." der? Dünyanın her köşesinden gönderilen yardım malzemesini çalan halk, nasıl bir halktır? Erzincan'da gördükleri kabalık, becerisizlik, cehalet ve kötü niyet kargaşasından dehşete düşen İsviçreli ekip "Ne haliniz varsa görün!" diyerek çekip gitmekte haklı mıdır, değil midir? Dış ülkelerden gelen yardım ve ekip gönderme taleplerini 48 saat cevaplamayan Dışişleri Bakanlığı, ne derece başarılı bir bakanlıktır? Siz bu soruları soranlardan mısınız, yoksa bu sorulara kızanlardan mı? (Diktatör ile Palyaço)
  • Her şeyi bırakıp uzaklara gitmek isteğim büyüyordu içimde... (Serenad)
  • Nesine yar nesine Ölürüm ben sesine Bir daha vursa idi Nefesim nefesine" (Nefesim Nefesine)
  • İyiler her zaman kötüleri yenecek kadar güçlüdür. Yeter ki, güçlerinin farkına varıp birleşsinler. (Son Ada'nın Çocukları)
  • bu yaşam, en ufak bir çabaya bile değmezdi (Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm)
  • "Aşk diye ballandıra ballandıra göklere çıkardıkları şeyin anlamıyor bir türlü." (Leyla'nın Evi)

  • " Bir yer var iyiliğin ve kötülüğün ötesinde. Seninle orada buluşacağız." Mevlana (Huzursuzluk)
  • Hep umutlu hep iyimsersin. Bunlar güzel özellikler ama bazen gerçekleri görmeni engelliyor (Son Ada'nın Çocukları)
  • Her şeyini yitiren bir insanın son sığınağı onurdur. (Bizi Sürükleyen Nehir)
  • Düşmanlık dolu bir dünyaydı bu. Niye bu kadar anlayışsızdı insanlar, birbirine karşı? Niye sırtlan gibi dişlerini gösteriyorlardı? (Arafat'ta Bir Çocuk)
  • üzüntü çürütür insanı diye uyarıyor, ama kızmak iyi gelir, ferahlarsın diyordu: “Sakın ola hiçbir şey için üzülme ama bol bol kız, öfkelen, dövüş, savaş, küfret ama üzülme. İnsanı üzüntü çürütür.” (Elia ile Yolculuk)
  • Köydeyken, çocuğun çok karnı agrirdi. Ağrıyı çeksin diye sabahları yalınayak toprakta yürütürlerdi. (Bütün Kuşların Uykusu)
  • Keşke; kan revan, hapis, zulüm, ölüm orucu yerine, binbir çiçekli kültür bahçesinin mis kokuları arasında yaşayabilseydik. Yaşar Kemal'in türkülerini paylaşabilseydik. (Yaşar Kemal)

  • "Tıpkı baban gibisin. Hep umutlu hep iyimsersin. Bunlar çok güzel özellikler ama bazen gerçekleri görmeni engelliyor." (Son Ada'nın Çocukları)
  • Alçalmaya başladık, diyor pilot ah diyorum, çoktan be kaptan çoktan alçalmaya başladık biz. (Gökyüzü Herkesindir)
  • Zayıflığını gösterecek kadar güçlü ol. (Bizi Sürükleyen Nehir)
  • Doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik. (Serenad)
  • ...yüreğim sızlayarak seni özlediğimi bilmeni isterim. (Son Ada)
  • Aşk, insanın içindeki karanlığa da çok yakın, aydınlığa da. (Sanat Uzun Hayat Kısa)
  • "Ağzımı açtım sonra kapadım; o kadar korkmuştum ki bir şey söyleyemedim. Bildiğim tüm sözcükleri unutmuştum." (Şapka)