Seçme Öyküler - Erhan Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Seçme Öyküler kimin eseri? Seçme Öyküler kitabının yazarı kimdir? Seçme Öyküler konusu ve anafikri nedir? Seçme Öyküler kitabı ne anlatıyor? Seçme Öyküler kitabının yazarı Erhan Bener kimdir? İşte Seçme Öyküler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Erhan Bener
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9786051856438
Sayfa Sayısı: 80
Seçme Öyküler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Türkçe edebiyatın en verimli ve yetkin yazarlarından Erhan Bener, romanlarının yanı sıra anları büyük bir ustalıkla kavrayan öyküler de bıraktı. Bu seçkide yer alan metinler birbirinden epey farklı ve her biri Erhan Bener üslubunun başka yüzlerini yansıtıyor. Anlatılanlar da mitolojideki Olympos Dağı'ndan Paris'in ışıltılı caddelerine uzanan; İstiklal Caddesi'nde, Yeşilçam heyecanlarını dirilten benzersiz bir zaman/mekan yolculuğu vaat ediyor.
Seçme Öyküler Alıntıları - Sözleri
- "Oysa gerçek aşk, gerçek dostluk, ne kadar zor bulunabilen bir şey..."
- "Hiçbir şey eskisi gibi değildi. Hiçbir şey yeniden yaşanılmazdı."
- "İnsan, en azından kedilerden ibret almalı. Her yere, her şeye burunlarını sokarlar mübarek hayvanlar. Bizimkiler de sözümona insan! Ama yok, ne gezer! Yaşamasını bilmiyor bu millet! Akşam oldu mu, tavuklar gibi erkenden yatsınlar. Tek satır bir şey okumasınlar. Tek bir şey düşünüp de kafalarını yormasınlar!..."
- Çünkü ego dediğimiz şey, kadının kendisidir. Her zaman övülmek, el üstünde tutulmak, oburca da doyurulmak ister.
- Kapitalist toplumun gelenekleri ile alay eder, sosyalistliğiyle övünürdü.
- İnsan bir şey inanmışsa, gönül vermişse, onu elde etmek, o işi başarmak için sonuna kadar çabalamalı, aksi halde, bir daha kendisine saygısı kalmaz.
- Zamanın dışına taşmış gibiydiler.
- İyilik denilen bir davranışı yapmaya kimse zorlanamayacağı için vardır iyilik denilen şey.
- Ah, insanların kusursuzluğa karşı bu çılgınca merakı beni nasıl korkutuyor
- "Baban, yapacak bir şey bulamadığı, hiçbir tutkusu, inanacak hiçbir putu kalmadığı için sıkılmaya başladı bu dünyadan, ama ben daha hala bir şey yapabileceğimi düşünüyorum, en azından düşlüyorum, işlerimi bitirmedim bu dünyada gibi geliyor bana, onun için yaşıyorum!" demişti.
- İnsan bir şeye inanmışsa, gönül vermişse, onu elde etmek, o işi başarmak için sonuna kadar çabalamalı, aksi halde, bir daha kendisine saygısı kalmaz.
- Yalnız boş yerleri doldurulan, birbirinin tıpatıp aynı konuşmalar.
- Sevgide iyiliğin tersine , kişinin kendi iradesiyle kendini , bir başkasının iradesi , bir başkasının iyiliği altına sokma , ona sığınma , onun yüceliği altında ezilme , küçülme çabası yatar . Bu iki kavram arasındaki karşıtlığı çoğu zaman kavrayamadıkları için sevgideki iyiliklerden korkar , başkaldırır, sonunda sevgilerini yadsımaya başlardı insanlar ve Tanrılar . Daha doğrusu kadınlar ve Tanrıçalar …
- hafif dekolte anekdotlar
- Kim bilir kaç büyük aşk, kaç dostluk, birinin ötekinden daha güçlü , yani daha çok veren, daha çok iyilik yapabilen oluşu nedeniyle bozulup gitmişti?
Seçme Öyküler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Keşfedilmeyi bekleyen yazar...: "Öyküler yarı yolda bırakılmış romanlar değildir..." yazar/Zadie-Smith Yeni yıla minnak kitaplar ile başladım, malum moral ve motivasyon çok önemli... (: Kitabımız dört güzel hikayeden oluşuyor. Sırasıyla; 1. Alabalık ( 1992 öykü ödülü almış, güzel bir hikayeydi. Paris ve aşk) 2. Apollon , Zephyros , Hyakinthos ( Adı geçen tanrılar ve yakışıklı okçunun her yerde bulabileceğiniz mitolojik hikayesini, çok farklı bir açıdan irdeliyor. ) 3. Filimci Seyit Amca ( Yaşama sevinci, tutkuları,inanacak putları olan renkli bir karakterin hayatından küçük bir kuple) 4. Eski Kareler Eski bir Yeşilçam artistinin bir günü. :( Arkadaşlar bu gizli kalmış yazarımızı tanıyın, keşfedin. Keyifli okumalar dilerim. (Asya)
Alabalık Gibi Titremek: Selamlar, Kitap dört öyküden oluşmaktadır.Bunlar; Alabalık Apollon,Zephyros, Hiyakinthos Filmci Seyit Amca Eski Kareler ‘dir. Genel bir yorumda bulunmak gerekirse her öykünün bitişinde aklıma bir kelime veya bir cümle ile özetleme istediği uyandı. Alabalık hikayesi 1992 Haldun Taner Öykü Ödülü almıştır. Hikayede Sermin’in gençlik yıllarında başından geçen bir aşk hikayesine tanıklık ediyoruz. Yaşamış olduğu her duyguya olan özlemini ve An’lardan ibaret yaşamı daha anlamlı bulmaktadır. “Sesler ve varlıklar, duygular ve imgeler, artık bir daha kendileri olmayacak yeni bir uzaklıkta, yeniden biçimleniyorlar.” sözüyle bu hikaye özetine “An” diyip sonlandırma isteği duymuşum. Apollon, Zephyros, Hiyakinthos mitolojik üçlüsünün arasında geçen aşk hikayesine ortak oluyoruz.Hiyakinthos’a aşık olan Zephyros salt sevgi ile bağlığını bize göstermekte, Apollon ise çıkar gözeterek cazibesini kullanan bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bölümde Hiyakinthos’un seçimi emek veren iyilik yapan Zephyrostan yana olmamıştır. Bu kısımda Sevgi ve İyilik noktalarının ayrımı çok iyi dile getirilmiştir. “Kim bilir kaç büyük aşk,kaç dostluk, birinin ötekinden daha güçlü , yani daha çok veren daha çok iyilik yapabilen oluşu nedeniyle bozulup gitmişti?” Zephyros’un kaybetme hırsıyla sergilediği davranış kötü bir olayla sonuçlanmıştır. Buradaki özet ise Oscar Wilde’nin “Herkes Öldürür Sevdiğini” şiirini aklıma getirdi. Filmci Seyit amca Birinci ve İkinci dünya savaş dönemlerinde yetişkinlik çağlarını geçirmiş azimli ve sabırlı bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu azmi ve sabrı filimcilik deneyiminde bizlere yansımaktadır. Filmci Seyit amcadan şunu öğrendim” “İnsan bir şeye inanmışsa, gönül vermişse, onu elde etmek, o işi başarmak için sonuna kadar çabalamalı, aksi halde bir daha kendisine saygısı kalmaz.” Aklımda Azim ve Sabır kelimeleri yer etti. Son olarak Eski Kareler hikayesi ile geçmişene duyduğu özlem ile hayatına devam eden eski bir aktristin hikayesi anlatılmaktadır. Bu hikayeyi hatıralar ile yaşamak ile özetlemişim. Erhan Bener ile geç tanıştığım için çok üzgünüm, böylesi duru hikayeler ile geç tanışmak istemezdim. Sizlere hızlıca okuyacağınız bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Sevgiler.. (Nurten)
Erhan Bener’in öykülerinde farklı mekanlarda öyle bir şiirselleştirme var ki sanki sabah Paris’e akşam Beyoğlu’na ışınlanabiliyorsunuz. Genel olarak öykücülüğünde anlık duygu durumlar işleniyor. (Ceren Öztuğrul)
Kitabın Yazarı Erhan Bener Kimdir?
Türkiye'nin ilk fen doktorlarından Raşit Bener'le Mediha Hanımın oğlu, felsefeci Cemil Sena Ongun'un yeğenidir.
Ortaöğrenimini, öğretmen olan babasından ötürü Anadolu’nun çeşitli il ve ilçe merkezlerinde tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1950 yılında mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1956’da lisans diploması aldı.
1950'de Maliye Bakanlığı'na memur olarak girdi; müfettiş yardımcılığı, hesap uzmanlığı ve hazine genel müdür yardımcılığı, kambiyo kontrol dairesi başkanlığı görevlerinde bulundu. 1963-1966 ve 1969-1973 yıllarında Paris'de, önce Türkiye Büyükelçiliği maliye müşaviri daha sonra da OECD Türkiye Daimi Temsilciliği başkan yardımcısı olarak görev yaptı. 1975’te, Emekli Sandığı genel müdürüyken kendi isteğiyle emekliye ayrıldıktan sonra avukatlık yaptı.
Yazar Vüs'at Orhan Bener'in kardeşi, Yiğit Bener’in babasıdır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Şiir ve öyküleri 1945’den itibaren çeşitli dergilerde yayımlandı. Kedi ve Ölüm adlı romanı Le Chat et la mort adıyla, Baharla Gelen adlı romanı ise Ce qui arriva avec le printemps adıyla Fransızcaya çevrildi; diğer bazı eserleri de başka yabancı dillere çevrildi. Roman, öykü, anı, deneme ve tiyatro oyunları yazarlığının yanı sıra, çocuk kitapları, radyo oyunları ve senaryolar yazdı, çeviriler yaptı. Böcek, Sisli Yaz, Ölü Bir Deniz ve Yalnızlar romanları sinemaya aktarıldı. Bunlardan Böcek, 1997’de Altın Portakal Ödülü'ne layık görüldü.
Erhan Bener Kitapları - Eserleri
- Seçme Öyküler
- Kedi ve Ölüm
- Böcek
- Yalnızlar
- Sisli Yaz
- Acemiler
- Ölü Bir Deniz
- Loş Ayna
- Baharla Gelen
- Eski Dostlar
- Köleler ve Tutkular
- İlişkiler
- Hınzır Kız
- Elif'in Öyküsü
- Oyuncu
- Tekilleşme
- Şahmeran Öyküsü
- Bürokratlar
- Yaralı Aşklar
- Dönüşler
- Aşk-ı Muhabbet Sevda - Gece Gelen Ölüm
- Anafor
- Macellos Da Vinci
- Işığın Gölgesi
- Sonbahar Yaprakları
- Türküsünü Arayan Adam
- Ortadakiler
- Günbatımı Öyküleri - Denizaşırı Öyküler
- Açık Pencere
- Arabalarım
- Gece Gelen Ölüm
- Yaşam Bir Düş
Erhan Bener Alıntıları - Sözleri
- İnsanın en büyük korkusu, ölümden de büyük korkusu, yalnız kalma korkusu değil miydi? Ölümden bile yapayalnız ölündüğü için korkardı insan. (Yalnızlar)
- Ölesiye yorgunum. Hiçbir şey düşünemiyorum. Şimdi salt duyguyum ve korkunç bir boşluk var beynimde. Bütün varlığımla bilinçsiz bir beklenti içindeyim. Hep böyle kalabilsem. Boşuna. (Loş Ayna)
- İnsanların kafalarındaki hazır düşünceleri parçalamak o kadar kolay değildir. (Köleler ve Tutkular)
- Ölümümü bekleyecekler. Kanımı emecekler. Bol bol emecekler. Tüketecekler beni… (Kedi ve Ölüm)
- "Herkes, bir gün bir şeylerden kaçmayı düşünebilir," diye mırıldandı. "Tabii, düşünmek başka, yapmak başka. Bir arkadaşım, insan en çok kendisine karşı zalim olur, demişti. Çok doğru. Ne zaman kendimizi biraz düşünmeye kalkışsak, karşımıza ödevler, sorumluluklar çıkar, sesimizi kısar, otururuz. (Ölü Bir Deniz)
- Yenilmeleri çok kolay bahaneler bulunabilir. (Kedi ve Ölüm)
- "Hiçbir sevgi çoğullaşmadan sürdüremez varlığını." (Tekilleşme)
- Zaten, fedakârlık diye adlandırıldıktan sonra, ne yapılırsa yapılsın, arkasında bir hesaplaşmanın, bir pazarlığın gölgesini hissetmez miydi insan? (İlişkiler)
- yalnızlık kadar kötü bir şey yok, doktor. ... belki bir çeşit çılgınlık. belki de korku. yalnız kalma korkusu. kendi kendimle kaldım mı, bütün güçlerimden sıyrılmış, bütün umutlarımdan, bekleyişlerimden uzaklaştırılmış, çırılçıplak, zavallı bir yaratık olduğum ortaya çıkıyor. (Baharla Gelen)
- Hiç "Ben irademle aşık oldum" diyene rastladınız mı? (Açık Pencere)
- hafif dekolte anekdotlar (Seçme Öyküler)
- Hayat dediğimiz, bir an süren bir yokluk oyunundan başka bir şey değildir. (Gece Gelen Ölüm)
- ”senle bir kayıkta batıyoruz, deniz dalgalı...” (Şahmeran Öyküsü)
- Günler hep birbirinin benzeriydi, yavaş akan, soluk almamı güçleştiren yoğun bir sis bulutu içinde dolaşıyor gibi hissediyordum kendimi. (Yaralı Aşklar)
- İnsanın çevresindekilerle savaşa girerek yarattığı yalnızlıklardan nefret ederdi. Onun yalnızlığı, herkesin üstünde, ama kimsenin omzuna basmadan tek başına kalmak anlamında bir yalnızlık. (Loş Ayna)
- Hayat yaşamaya gücü olanlar için bütün güzelliği tek diliyle var olmakta devam ediyor… (Kedi ve Ölüm)
- Bir bataklığın içinde yüzüyorlar, boğulduklarını anlamadan. (Loş Ayna)
- Gülümseyişimi görmüyor, yazık. Oysa o kadar tatlı ve yumuşak.. (Baharla Gelen)
- Özgürlük, paskalya çöreklerine benzer! Dışı yaldızlı, içi kof bir deyim! Ulaşabileceği bir özgürlüğün bedelini hesaplayarak geçirir insan yaşamını ve düşleyebildiğine değil, bedelini ödeyebildiği kadarına kavuşur; gerisi için ise durmadan acı çeker! (Oyuncu)
- Önceleri pek sevemedik, sonraları da sadece alıştık. Duygularımız aslında değişmedi ama, alışkanlık da sevginin bir çeşidi sayılır. (Arabalarım)