Sevgi Bağı - Rudyard Kipling Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Sevgi Bağı kimin eseri? Sevgi Bağı kitabının yazarı kimdir? Sevgi Bağı konusu ve anafikri nedir? Sevgi Bağı kitabı ne anlatıyor? Sevgi Bağı PDF indirme linki var mı? Sevgi Bağı kitabının yazarı Rudyard Kipling kimdir? İşte Sevgi Bağı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Rudyard Kipling

Çevirmen: Ayşen Türkmen

Yayın Evi: AltınPost

İSBN: 9786054811120

Sayfa Sayısı: 320

Sevgi Bağı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

ilesinden hayatta kalan kimse olmadığı için bakıcı bir kadın tarafından yetiştirilen bir genç oldukça zorlu geçen bir çocukluk

Bu dönemin belki de tek güzel hatırası, onunla aynı şekilde o eve yerleştirilmiş olan Maisie ilerleyen yıllarda derin ve güçlü bir aşkadönüşecek olan arkadaşlığı

Bir kader ortaklığı

Hayatın ona farklı çizdiği farklı yollar

Resim yeteneğini geliştirmek için gittiği Sudan'da savaşın ortasında kalışı ona çok değerli bir dostun yanı sıra yaptığı savaş resimleriyle de büyük başarı kazandırır.

Fakat hayat, her zamanki gibi, hep aydınlık değildir. Hele çöken karanlık, bir ressam için en değerli varlık olan gözlerini elinden alıyorsa

Kör bir ressam hayatını nasıl devam ettirir? Ya sevgili Maisie? o bu hikayenin neresindedir? Nasıl bir sürprizle karşımıza çıkacak ve bizi nasıl hiç beklemediğimiz sonlara doğru götürecektir?

Sevgi Bağı Alıntıları - Sözleri

  • Geçmiş günleri yeniden yaşamaya kalkmak aptallıkların en büyüğüdür. Çünkü sönmüş şeylerin üzerinden soğuk bir yel eser.
  • "Hepimiz birbirimize yalanlar haykiran, yanliș anlama denizlerinin ötesindeki adalariz. " Rudyard Kipling
  • Geçmiş günleri yeniden yaşamaya kalkmak aptallıkların en büyüğüdür, çünkü sönmüş şeylerin üzerinden soğuk bir yel eser.
  • -Karakalem ile büyük bir resim yapmıştım. ‘İngiltere’de nasıl bir etki yaratır? Halkın hoşuna gider mi acaba?’ diye düşünüyordum. savaş alanının Kanlı yanını görmek benim için pek öğretici oldu. Rengarenk zehirli, korkunç mantarlarla işlenmiş bir yeri andırıyordu orası. Bu kadar çok sayıdaki insanın hep birlikte yok olduğunu o güne kadar hiç görmemiştim. O zaman anladım ki biz, kadınlar ve erkekler birer vasıtayız… Bundan başka bir şey değiliz… -Maisie, Şuan yeryüzünde resimden anlayan kaç kişinin olduğunu biliyor musun? En fazla bin iki yüz kişi! Geri kalanı resimden anladıklarını iddia ederler ama hiçbir şey anlamazlar. Bin iki yüz! Toprağın üzerinde serilmiş mantarlar gibi görünen ölülerin sayısı kadar! İnsanlar bu Afrikalı ölülerin yokluğunu hissetti mi? Başarımızın bizi takdir etmelerine bağlı olduğu aynı sayıdaki canlılar takdir etmezlerse gerçek değer bunun eksikliğini hisseder mi? Hayır! Şu dünyadan gelip geçen her insan için sadece bir tek şeyin önemi vardır: Kendi Maisie’siyle kavuşmak.
  • Çevrende herkes şaşırsa, Bunu da senden bilse, Sen aklı başında kalabilirsen eğer Herkes senden kuşku duyarken Hem kuşkuya yer bırakır Hem kendine güvenebilirsen eğer Bekleyebilirsen usanmadan, Yalanla karşılık vermezsen yalana Kendini evliya sanmadan Kin tutmayabilirsen kin tutana Düşlere kapılmadan düş kurabilir Yolunu saptırmadan Düşünebilirsen eğer Ne kazandım diye sevinir Ne yıkıldım diye yerinir İkisine de vermeyebilirsen değer Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz kandırabilir diye safları dert edinmezsen Ömür verdiğin işler bozulsa da, yılmaz Koyulabilirsen işe yeniden Döküp ortaya varını yoğunu Bir yazı-turada yitirsen bile Yitirdiklerini dolamaksızın dile Baştan tutabilirsen yolunu Yüreğine, sinirine, dayan diyecek direncinden başka şeyin kalmasa da Herkesin bırakıp gittiği noktada Sen dayanabilirsen tek Dost da düşman da incitmezse seni, ne küçümser ne de büyültürsen çevreni Her şeyiyle dünya önüne serilir Üstelik oğlum Adam oldun demektir.
  • Kader bana dişlerim daha dökülmeden kırayım diye ceviz yollamak istiyor. Kırıp içini yemek isteyeceğim cevizi daha bulamadım ama dişlerim hazır !
  • Geçmiş günleri yeniden yaşamaya kalkmak aptallıkların en büyüğüdür, çünkü sönmüş şeylerin üzerinden soğuk bir yel eser.
  • Geçmiş günleri yeniden yaşamaya kalkmak aptallıkların en büyüğüdür, çünkü sönmüş şeylerin üzerinden soğuk bir yel eser.
  • "Eğer" Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse Sen aklı başında kalabilirsen eğer Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır Hem kendine güvenebilirsen eğer Bekleyebilirsen usanmadan Yalanla karşılık vermezsen yalana Kendini evliya sanmadan Kin tutmayabilirsen kin tutana Düşlere kapılmadan düş kurabilir Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir İkisine de vermeyebilirsen değer Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz Kandırabilir diye safları dert edinmezsen Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz Koyulabilirsen işe yeniden Döküp ortaya varını yoğunu Bir yazı-turada yitirsen bile Yitirdiklerini dolamaksızın dile Baştan tutabilirsen yolunu Yüreğine sinirine "dayan" diyecek Direncinden başka şeyin kalmasa da Herkesin bırakıp gittiği noktada Sen dayanabilirsen tek Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen Unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken Dost da düşman da incitemezse seni Ne küçümser ne de büyültürsen çevreni Her saatin her dakkasına Emeğini katarsan alın terine Korktuğun yerde el öpmez Hükümran olduğun yerde ezmezsen Hakçasına bölüşürsen vicdanındaki adaleti Her şeyiyle dünya önüne serilir Üstelik oğlum adam oldun demektir
  • Geçmiş günleri yeniden yaşamaya kalkmak aptalliklarin en büyüğüdür çünkü sönmüş şeylerin üzerinden soğuk bir yel eser.

Sevgi Bağı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

*Kipling, merak edip, kalemiyle tanışamadığım bir yazardı. Özellikle Alberto Manguel'in 'Borges'in Evinde' kitabını okuduktan sonra iyice merak ettim Kipling'i çünkü Borges ondan sıkça söz etmiş, alıntılar yapmıştı. *Ailesinden hayatta kalan kimse olmadığı için bakıcı bir kadın tarafından yetiştirilen bir genç oldukça zorlu geçen bir çocukluk. Bu dönemin belki de tek güzel hatırası, onunla aynı şekilde o eve yerleştirilmiş olan Maisie ilerleyen yıllarda derin ve güçlü bir aşka dönüşecek olan arkadaşlığı. Bir kader ortaklığı. Hayatın ona farklı çizdiği farklı yollar. Resim yeteneğini geliştirmek için gittiği Sudan'da savaşın ortasında kalışı ona çok değerli bir dostun yanı sıra yaptığı savaş resimleriyle de büyük başarı kazandırır. Fakat hayat, her zamanki gibi, hep aydınlık değildir. Hele çöken karanlık, bir ressam için en değerli varlık olan gözlerini elinden alıyorsa... Kör bir ressam hayatını nasıl devam ettirir? Ya sevgili Maisie? O bu hikayenin neresindedir? Nasıl bir sürprizle karşımıza çıkacak ve bizi nasıl hiç beklemediğimiz sonlara doğru götürecektir? (Arka Kapak) *Konu;" Ailesinden kimse kalmayınca bakıcı tarafından yetiştirilen çocuk" olunca diğer yetim konulu klasikler aklıma geldi: Özellikle Uğultulu Tepeler/ Emily Brontë( konu aynı aşık yetimler), Pollyanna - Elenor H. Porter, Heidi - Johanna Spyri, Küçük Kemancı - Elenor H. Porter, Oliver Twist - Charles Dickens, Notre Dame'ın Kamburu - Victor Hugo ve daha niceleri. Karşılıksız aşk konulu ilk akla gelenler: Beyaz Geceler / Dostoyevski, Kürk Mantoolu Madonna / Sabahattin Ali, Bilinmeyen Bir Kadınn Mektubu / Stefan Zweig, Arefesinde / Turgenyev gibi eserler. Klasik dönemin en geçerli konusu herhalde aşk ve yetimlerdi. bu konularda birçok eser olduğuna göre. *Dick'in şımarıklığı, egosu, narsistliği bazen yorucu oldu. Aynı şekilde Maisie'nin açık bir tavrının olmaması, ne kabul etmesi ne reddetmesi, durumu idare etmeside aynı şekilde sıkıcıydı. *Sevgi nedir? Sevdiğine yardımın sınırı var mı? Yardım ederken küçümsemek / ezmek yakışık alır mı? "Senin yerine tabloyu ben yapayım, sen imzala, sergile." demek nedir? Sevginin saflığına yakışır mı? Bu teklifi okuyunca aklıma Michael Douglas'ın oynadığı "Ahlaksız Teklif" filmi geldi. İki teklifte aynı şekilde ahlaksızlık içermiyor mu? *Bir de farklı açıdan bakarsak. Sanatların çoğu eğitim ve yetenek gerektirir. Yemek pişirmek bile bir sanattır, yetenek gerekir, sadece eğitimini almakla olmaz ( büyüklerin dediği gibi el ayarı diye bir şey var). Maisie ressam olmak istiyor (bence tutturmuş, kafaya takmış), ders alıyor ama yeteneği yok. Aldığı dersleri uygulayamıyor, tuvale aktaramıyor, yaptığı tablolar satılmıyor. O zaman ressam olmak için bu ısrar neden? *Neden sevmeyen seviliyor? Red eden niçin isteniyor? Kaçan kovalanır, kıymetli olur mantığı mı bu? Dick'in Maisie'ye tek taraflı, ısrarcı aşkını okurken aklıma bir dizinin jeneriğinde söylenen sözler geldi: "İki kişi birbirini sever de kavuşurlarsa mutluluk olur Biri kaçar öbürü kovalarsa aşk olur İkisi de sever lakin birleşemezlerse İşte o zaman efsane olur." (Özgün Onat)

Yazar harika bir konu yakalamış. Belkide bunu büyük ustalıkla da yazmıştır. Ama benim okuduğum kitap Nobel ödüllü bir yazarın yazım şekli kesinlikle olamaz. Çünkü bu kadar saçma sapan ve basitçe cümleler kurulmaz, konu bütünlüğü bozulmaz, kitap neredeyse bir çocuk kitabı haline getirilmez. Aksi takdirde o ödülü adama vermezler. Bana göre kitap hem Türkçeye çevrilirken hem de baskısı yapılırken adeta katledilmiş ve gerçekteki halinden uzaklaştırılmış gibi geliyor. Eğer gerçekten durum böyleyse ; bu, önce yazarın sanatına sonra da okuyucuya yapılan büyük saygısızlık demektir. Ama yazarın yazım şekli aynen bu şekilde ise o zaman diyebileceğim bir şey yok tabiiki. Neyse biz konumuza dönelim. Kitap 1907 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almış olan Rudyard Kipling'in okuduğum ilk eseri. Yazar kitapta, yetim ve öksüz, hayatta hiç kimseleri olmayan, biri kız ( Maisie ) bir erkek (Dick ) iki çocuğun bir bakıcı kadının yanında yollarının kesişmesiyle başlayan hikayelerini anlatıyor. Çocuklar bu birliktelikten bir süre sonra mecburen ayrılıyorlar. Yıllar sonra tesadüfen tekrar karşılaşan bu çocuklar artık büyümüşler ve her ikisi de iyi birer ressam olmuşlardır. İşte kitapta esas anlatılan bu iki kişinin bundan sonraki dramatik hikayesi. Daha doğrusu Dick'in dramın da, dramın üzerine geldiği yaşam hikayesi desek daha yerinde bir deyim olur. Maalesef incelememin ilk paragrafında yazdığım sebeplerden dolayı yazar hakkında çok fazla fikir sahibi olamadığım için yorum yapamıyorum. Eğer diğer kitaplarını bir gün okuma fırsatı bulabilirsem belki o zaman yazarın yazım şekli ve uslubu hakkında fikir sahibi olup yazabilirim. Veya yazarın diğer kitaplarını okuyan arkadaşlar varsa onlar bu konuda bizi aydınlatabilirler. Güzel ve dramatik bir hikayeydi. Keşke daha net ve düzgün bir şekilde basılıp da elimize geçmiş olsaydı. O zaman okuyanı çok daha fazla etkilerdi diye düşünüyorum. (mehmet temiz)

Bu dünyada gelip geçen herkes için tek bir önemli şeyler var ki anlatılmaz; yaşanır. (elif karabulut)

Sevgi Bağı PDF indirme linki var mı?

Rudyard Kipling - Sevgi Bağı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sevgi Bağı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Rudyard Kipling Kimdir?

Joseph Rudyard Kipling, ( d. 30 Aralık 1865 Bombay, Hindistan – ö.17 Ocak 1936 Londra). İngiliz şair, roman ve hikâye yazarı.

Altı yaşına geldiği zaman, Hindistan’ın ikliminin İngiliz çocuklarının sağlığına iyi gelmeyeceğini düşünen anne ve babası onu İngiltere’de yaşayan bir ailenin yanına gönderdi.

Küçük Kipling'in bu ailenin yanında geçirdiği altı yıl, bedensel ve zihinsel baskılarla doluydu. Sonunda gerçek anne ve babası onu bu eziyetli yaşamdan kurtarıp, Devon'daki bir yatılı okula gönderdi.

İlk tahsilini İngiltere'de yaptıktan sonra Hindistan'a döndü. Lahor'da gazeteciliğe başlayıp, genç yaşta yazıları ile kendini kabul ettirdi. 1889'da İngiltere'ye dönüp Londra'ya yerleşti. İngiliz dilini ustalıkla kullanması, Hindistan'daki hayatı yazılarında konu alması, romantizmle, realizmi birleştirmeyi başarması ona 1907 yılındaki Nobel Edebiyat Ödülünü kazandırdı. İki kez şövalyelik ödülüne layık görüldüğü halde kabul etmedi.

Kipling çocuklar için birçok kitap yazdı. Tüm yazılarında hayata ve insanlara duyduğu bağlılık ve hayranlığı hissettirmeyi bildi. Yarattığı tiplemeler ve öyküler sayesinde, insan yaşamının en derin öğelerini bir portre gibi betimlemeyi başardı.

'Cengel Kitabı' ilk kez 1894 yılında yayımlandı. Bir yıl sonra da öykünün devamı geldi. Bu kitaplar Maugli'nin tiplemesini ve maceralarını günümüze değin en güzel şekilde taşıyan örnekler olarak kabul edilir.

Fil Tomai, Ayı Balo, Kara Panter Bagera, Kaplan Sirhan ve Hint Faresi Riki-Tiki-Tavi unutulmaz tiplemelerinden birkaçıdır.

Şiir ve romanlarının yanında zamanın en usta hikâyecisi olarak tanınan Kipling, küçük hikâye sanatını çok iyi biliyordu. Hayatını yazı yazmakla geçiren İngiliz hikâyecisi 1936 yılında Londra'da öldü.

Rudyard Kipling Kitapları - Eserleri

  • Orman Çocuğu Maugli
  • Korkusuz Kaptanlar
  • Orman Kitabı
  • Kim
  • İşte Öyle Hikâyeler
  • Dilek Evi
  • Sönen Işık
  • Sevgi Bağı
  • Obur Balina
  • Düşlerimin Ötesinde
  • Seni Beklerken
  • Filin Hortumu Nasıl Oluştu?
  • Hortlak Rikşav
  • Korkusuz Genç
  • Gergedanın Derisi Neden Buruş Buruş?
  • Just So Stories
  • Kipling’den Sevilen Çocuk Hikayeleri
  • Devenin Hörgücü
  • Silinmeyen Yazı
  • Kavga
  • 'They'
  • Humorous Tales
  • Collected Poems
  • The Best Short Stories
  • Puck of Pook's Hill
  • Kobralara Karşı
  • Aşk İlişkileri

Rudyard Kipling Alıntıları - Sözleri

  • Geçip gitmişti, gölgesini de götürmüştü kendisiyle birlikte. İşte bundan ibaretti bu hikaye. (Sönen Işık)
  • “Geçmiş günleri yeniden yaşamaya kalkmak aptallığın göstergesidir çünkü sönmüş şeylerin üzerinden soğuk bir rüzgar eser.” (Düşlerimin Ötesinde)
  • Yataktan sinirle kalkarız, Öfkelidir sesimiz sıkıntıdan, Homurdanır, oflar, poflarız, Hemen bıkarız oyuncaklarımızdan!.. (İşte Öyle Hikâyeler)
  • "Bu adama deli gömleği giydirmeli... Bu adam zır deli... Umarım söyledikleri uydurmadır. Sırf bizi kontrol etmek için gelmiştir umarım. (Korkusuz Kaptanlar)
  • İnsan bir kez başarı kazandı mı bunun ışığı daha önce yaptıklarının üzerine de vurur.. (Düşlerimin Ötesinde)
  • Yerleri dar olsa da gönülleri geniştir. (Hortlak Rikşav)
  • Hepimiz için arada bir,kendimize baktırmak ufak tefek onarımlar yaptırmak gerekir.Tıpkı gemi gibi,bir bakarsınız tekne çürümüştür bölmeyi onarmak gerekir.Cerraha başvururuz.Makine bozulunca da beyin hastalıkları uzmanına gidilir... (Düşlerimin Ötesinde)
  • Kader bana dişlerim daha dökülmeden kırayım diye ceviz yollamak istiyor.Kırıp içini yemek isteyeceğim cevizi daha bulamadım ama dişlerim hazır.! (Düşlerimin Ötesinde)
  • İşe başlamaya her gelişimizde, Hiçbir zaman az değil daima fazlasını buluruz! (Korkusuz Kaptanlar)
  • “Bana ölesiye nazik davrandın,” demişti. “Nezaket!” demiştim, “Bizim aramızdaki şey bu mu?” Ama o durmadan ne kadar nazik olduğumu ve hayatı boyunca bunu unutmayacağını söyliyip duruyo’du. Üç gece boyunca anlamamazlıktan geldim, çünkü inanmak istemiyo’dum. (Dilek Evi)
  • İnsan yavruları çok akıllıdır. (Orman Çocuğu Maugli)
  • Bu dert bizi çok dertlendirdi, çünkü çok dertlendirici bir dertti, daha önce hiç böyle dertlenmemiştik! (İşte Öyle Hikâyeler)
  • Kendinize dikkat edin! (Orman Kitabı)
  • Yahu, hasta bir kedi kadar kederlisin. Ne oluyorsun! Kendine gel! (Korkusuz Kaptanlar)
  • “Birinin başına bir felaket geldi mi herkes kaçar ondan,düşen koşucuyu arkadan gelenler çiğner geçerler.” (Düşlerimin Ötesinde)
  • İlk avını yakaladığında yavru, "Benim gibisi yoktur!" diye düşünür gururundan; Ama orman büyük ve yavru ise küçük. Bırak öyle düşünsün, bozma. (Orman Kitabı)
  • İnsan unutmasını bilirse çok kazanır, kardeşciğim! (Kim)
  • "Kadının tahmin ettiği şey, erkeğin emin olduğu şeyden daha doğrudur." (Korkusuz Kaptanlar)
  • Kamara pencereleri dışarıdaki deniz yüzünden, Karanlık ve yeşil olduğunda; Gemi düdüğü voop! dediğinde (arada sallantılarla), Kamarot çorba kazanına yuvarlandığında, Ve bavullar kaymaya başladığında sağa sola, Dadın yerde bir yığın halinde yatakaldığında, Annen sessiz durmanı isteyip uyduğunda, Kimse seni kaldırıp giydirip yıkamadığında, İşte, (eğer hala tahmin etmediysen) O zaman anlayacaksın, Tam elli derece kuzey ve kırk derece batıdasın! (İşte Öyle Hikâyeler)
  • Geçmiş günleri yeniden yaşamaya kalkmak aptallıkların en büyüğüdür. Çünkü sönmüş şeylerin üzerinden soğuk bir yel eser. (Sevgi Bağı)