Şeytan Yemini - Jean-Christophe Grangé Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Şeytan Yemini kimin eseri? Şeytan Yemini kitabının yazarı kimdir? Şeytan Yemini konusu ve anafikri nedir? Şeytan Yemini kitabı ne anlatıyor? Şeytan Yemini kitabının yazarı Jean-Christophe Grangé kimdir? İşte Şeytan Yemini kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Jean-Christophe Grangé
Çevirmen: Tankut Gökçe
Çevirmen: Şevket Deniz
Orijinal Adı: Les Serment Des Limbes
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9789759913687
Sayfa Sayısı: 519
Şeytan Yemini Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Birbirinin benzeri cinayetler işlenmektedir. Bu cinayetlerin ortak noktaları, katillerinin öldükten sonra hayata döndürülmüş ve uzun süre komada kalmış insanlar olmasıdır. Öldürülen kişiler de, onların komaya girmesine sebep olan kişilerdir. Bir tür intikam cinayetleridir bunlar. Ancak bu kişiler gerçekten katil midir? Yoksa sadece verilen emirleri uygulayan birer piyon mudurlar? Avrupanın birbirinden uzak kentlerinde işlenen bu cinayetler nasıl bu denli benzerlik içermektedir? Yoksa katil tek bir kişi midir? Kendini şeytanın yerine koyan, kendini şeytan sanan biri. Belki de şeytan gerçekten yeryüzüne inmiştir.
Şeytan Yemini Alıntıları - Sözleri
- “Dünyayı olduğu gibi kabullenmeliyiz, çünkü onu değiştirmeyi bilmiyoruz.”
- Ölüm, insanların arasındaki eşitsizliği kaldırıyordu.
- Şeytan yeryüzüne mi indi, yoksa hep burada mıydı?
- Kişi kendisi olmak zorunda, selamete ulaşmak için kendini dinlemeli.
- "Kötülük sadece bir zayıflık değildir, insanı yoldan çıkaran ahlakını bozan tinsel bir olgudur."
- “Yaşamıyorum ama hayattayım Ve o kadar güçlü ki isteğim Ölmemekten ölüyorum.”
- Hapishanelerde avlu bir açık alandan çok bir hatırlatma yeriydi. İnsana kaybettiklerini sürekli hatırlatırdı.
- Küçük kız tehlikede Onun için ne kadar kötü, kaybetti her şeyi Çok geç artık vakit geldi Küçük kız artık şarkı söylemeyecek...
- Hiçbir şey bilmiyorsunuz. Bir kör gibi ilerliyorsunuz.
- Ölüm, insanların arasındaki eşitsizliği kaldırıyordu. Mezarlıklar da.
- Tatsız sürprizlerle karşılaşmamak için hep en kötüyü düşünürdüm.
- “İlk savaşlar vatan veya özgürlük için yapılır. Son savaşlar ise efsane için.”
- Geleceğim de, görüş mesafesi olmadan uzanıp giden, belki de mahvıma doğru koşarak gittiğim bu yola benziyordu.
- Hayatım bir an, geçici bir zaman Hayatım bir gün sadece Benden uzaklaşan, benden kaçan.
- Sessizlik, karanlık, bende, buz gibi bir suya dalma etkisi yaratmıştı.
Şeytan Yemini İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Birkaç gün inceleme yazıp yazmama konusunda kararsız kaldım ama bu kitap hakkındaki düşüncelerimi de belirtmeden geçmek istemedim. Öncelikle bu kitabı 2012 yılında aldım ve bugüne kadar okumaya fırsat bulamadığımı belirteyim. Bunun nedeni ise kitaptan gözümün korkmasıydı. Sayfa yapısı ortalama kitaplara göre büyük ve iç sayfalarında kullanılan harfler ise oldukça küçük ve aralıksızdı. Bu durum "sonra okurum" düşüncesi yarattı ve 6 sene sonra hadi okuyayım şu kitabı diye elime aldım. Biraz da artık Grange okumam lazım düşüncesine yenik düştüğümü itiraf etmeliyim. Kitabın içeriğine gelince bilmiyorum belki aranızda bunu hissetmiş olanlar vardır: Dan Brown'un hikaye anlatım tarzına benzettim. Ama üç dört gömlek altı! Konu olarak pek beni doyurmayan, içeriğinde çok az bilgi bulunan, yinelenen sahnesinin çokça olması, sürekli aynı cümleleri duymak örn. baş karakterin sürekli "sigara içebilir miyim" " burada sigara içiliyor mu" "sigara içmek istedim ama elim pakete gitmedi" gibi yeter artık iç şu zıkkımı da işimizi yapalım diye isyan ettiren tavrı. Ya da ana karakterin son 20 sayfaya kadar olayları anlayamaması ve neredeyse 20 sayfada bir "sen bu olayı hiç anlamamışsın" "senin hiçbir şeyden haberin yok" "dostum sen hala anlamadın mı" "bu olayı yanlış anladın" gibi bir sürü cümle okumak. Ve beni sarmama olayındaki en önemli neden: Yazar ters köşe yapacağım derken konuyu gereksiz uzatması! Başlarda zaten ağır giden hikaye ortalara doğru bir soru işareti yaratsa da gizemi ve katili bulma düşüncesi bile heyecanı yükseltmeye yetmemiş kanısındayım. Özellikle son 100 sayfayı bitse de gitsek! diye okudum. Ne şaşırdım ne de vay be bu nasıl bir kitaptı öyle diye yorum yaptım. Tek sevindiğim nokta bana Dan Brown'u bir kere daha sevdirmesi oldu. Bir an önce Dan Brown'un yeni bir kitabını alıp okumalıyım, okumalıyım ki nasıl kaliteli ve bilgi dolu polisiye kitabı yazılır bir kere daha tatmalıyım. (Son Ay)
Grange'nin alışık olduğumuz tarzında gene gerilimi yüksek yine dopdolu heyecanlı bir kitabı.Kurgusu ve anlatımıyla beni etkilemeyi başardı. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. (Alp Giray Bahar)
Dikkat! Dikkat! Bu yorum, bir bant kaydıdır. Uzun zaman önce yazılmış olup, şimdi piyasaya sürdüğüm suni bir kitap yorumudur . 2. Dikkat! Bu kitabı uyumadan önce okumayınız, hatta kitabı başucunuzdaki komodinin üzerinde unutmayınız. Maazallah şeytan doldurur, dandini dandini uykunun kollarına koşacakken, hoop şeytanın kucağına oturursunuz. Şaka bir yana okumak isteyen herkese tavsiye ederim . (duygutulgar)
Kitabın Yazarı Jean-Christophe Grangé Kimdir?
Fransız yazar Jean-Christophe Grangé 15 Temmuz 1961’de Paris’te doğdu. Serbest gazeteci olarak çeşitli haber ajansları ve gazeteler için çalıştı.
Leyleklerin Uçuşu adlı ilk romanı 1994'te yayımlandı. Bu kitap Fransa'da 450.000 adet sattı ve sekiz bölümlük bir TV dizisi haline getirildi.
Yazarın ikinci eseri Türkiye baskısını Şubat 2001'de yapan ve 20 dile çevrilen Kızıl Nehirler'di. Roman beyazperdeye taşındığında yönetmen koltuğunda Mathieu Kassovitz, başrollerde ise Jean Reno ve Vincent Cassel yer aldı.
Grangé'ın üçüncü romanı Taş Meclisi, Eylül 2000'de piyasaya çıktı ve Fransa'da kısa sürede 150.000 adet sattı.
Türkiye'de Ağustos 2001'de yayımlandı. 2006 yılında Stéphane Cabel ve Guillaume Nicloux tarafından senaryolaştırılan kitap, Guillaume Nicloux yönetiminde sinemaya uyarlandı. Filmin oyuncu kadrosunda Monica Bellucci, Catherine Deneuve, Moritz Bleibtreu, Sami Bouajila, Elsa Zylberstein, Nicolas Thau, Tubtchine Bayaertu, Laurent Grévillgibi güçlü isimler yer aldı.
2001 yılında vizyonda yer bulan Vidocq filminin senaryosunu Pitof ile birlikte yazdı.
2003 yılında Kurtlar İmparatorluğu'nu yayımladı. Eser 2005 yılında Chris Nohan'ın yönetmenliğinde beyazperdeye aktarıldı. Kurtlar İmparatorluğu'nda Jean Reno'nun yanı sıra Emre Kınay da yer aldı. Kitabın Türkiye baskısı Temmuz 2003'te yapıldı.
Grangé'ın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı Siyah Kan ise Mayıs 2005'te yaptığı ilk baskısı ile raflardaki yerini aldı.
Yazarın 2007 yılında yayımlanan eseri Şeytan Yemini Türkiye'de ilk baskısını Ağustos 2007'de yaptı.
Sonraki kitabı Koloni, Ağustos 2009'da Türkiye'de satışa çıktı.
Bir sonraki kitabı Ölü Ruhlar Ormanı, 2010 yılında Türk okuyucularıyla buluştu.
Yazarın 2011 yılında çıkan ve Türkiye'de de 2012 yazında satışa çıkmış olan romanı Le Passager (Sisle Gelen Yolcu) isimli eseridir.
Bunların yanı sıra yazarın Kaiken, Lontano, Ölüler Diyarı, Son Av, Kongo'ya Ağıt gibi romanları ve Zener'in Laneti isimli bir çizgi roman çalışması da bulunmaktadır.
Jean-Christophe Grangé Kitapları - Eserleri
- Kızıl Nehirler
- Siyah Kan
- Leyleklerin Uçuşu
- Kurtlar İmparatorluğu
- Taş Meclisi
- Ölü Ruhlar Ormanı
- Şeytan Yemini
- Koloni
- Kaiken
- Sisle Gelen Yolcu
- Lontano
- Ölüler Diyarı
- Son Av
- Kongo'ya Ağıt
- Küllerin Günü
- Zenerin Laneti 1
- Zener'in Laneti 3
- Zener'in Laneti 2
Jean-Christophe Grangé Alıntıları - Sözleri
- Bir polisin beyni, bir kütüphane gibiydi. Isıyı ve nem oranını her zaman denetlemek gerekirdi (Küllerin Günü)
- İnsan hayal kurmak için yaratılmıştı, yani itaat etmekten çok mücadele etmek için. Bu evrimin kuralıydı. (Koloni)
- İnsan bir başkasıyla dünya üzerinde yalnız olduğunu düşünürdü. Ve sonra, bir başkası olmadan... gerçekten yalnız olduğunu fark ederdi. (Son Av)
- ‘’İnsan, her şeyin ertelendiği bu dünyada her anın doya doya tadının çıkarıldığını düşünebilirdi.’’ (Kongo'ya Ağıt)
- Freud "Kabus, bastırılmış, geri plana itilmiş bir isteğin gerçekleşmesi, görsel açıdan ön plana çıkmasıdır" diyordu. (Kaiken)
- Gece her zaman rahatlatmaz. (Leyleklerin Uçuşu)
- ...boş hayallere kapılmıyordu, ama inanmak, özellikle de denemek istiyordu. Başarısız olursa üzülmeyecekti. (Lontano)
- “Beyin, hâlâ dünyadaki en tehlikeli silah.” (Kurtlar İmparatorluğu)
- Düşmanını hiç düşünmemek, onu yenmek demekti. (Lontano)
- Küçük askeri oynuyorsun ama bir piyondan başka bir şey değilsin. (Kurtlar İmparatorluğu)
- Kendine bir vaftiz anası bile seçmişti: Kali, şehre göz kulak olan karanlık, ölümcül tanrıça. Kesik kollarla yapılmış bir etek giyiyordu, dışarı sarkmış kanlı bir dili vardı, hoşuna gitmeyen her şeyi yok ediyordu. (Lontano)
- "Kadın hiç gitmeyecekmiş gibi sever ama yeri gelir hiç sevmemiş gibi gider." (Kızıl Nehirler)
- Kötülük bir ruhsal bozukluk, bir insan patolojisidir. (Lontano)
- - Çok cahilsiniz. - Şiddetten başka bir şey bilmiyorsunuz... (Koloni)
- “O artık gri bir leke, hareket eden bir gölge, insan özelliğini ele vermeyen belirsiz bir şekildi.” (Son Av)
- "İnsan sadece tanıdığı kişileri, yaşadıgı şeyleri özleyebilir.." (Kızıl Nehirler)
- İşte sende sevdiğim şey bu. Tüm bu vaatler… (Koloni)
- Tek bir fotoğraf, resmi çekilen kişinin ruhunu yansıtabilir. (Siyah Kan)
- ''Herkes kendi hayallerinin kurbanıydı .'' (Son Av)
- ...sefalet her şeye izin verirdi. (Ölü Ruhlar Ormanı)