Şiirsel Sinema - Andrey Tarkovski Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Şiirsel Sinema kimin eseri? Şiirsel Sinema kitabının yazarı kimdir? Şiirsel Sinema konusu ve anafikri nedir? Şiirsel Sinema kitabı ne anlatıyor? Şiirsel Sinema PDF indirme linki var mı? Şiirsel Sinema kitabının yazarı Andrey Tarkovski kimdir? İşte Şiirsel Sinema kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Andrey Tarkovski
Çevirmen: Ebru Kılıç
Yayın Evi: Agora Kitaplığı
İSBN: 9786051030364
Sayfa Sayısı: 245
Şiirsel Sinema Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
'Bütün sanatlar entelektüeldir, ama bana göre, bütün sanatlar hepsinden de fazla sinema- her şeyden önce duygusal olmalı ve kalbe hitap etmelidir. Sinemanın kendine özgü olan yanı, zamanı mühürlemesidir; sinema, zaman heykeltıraşlığıdır. Başka hiçbir sanat bu yetiye sahip değildir; hâlâ zamanın yatağındayız çünkü. Ben de kendimin şiirsel sinema akımı içine yerleştirilebileceğime inanıyorum, çünkü anlatı bakımından katı bir gelişme çizgisi ve mantıksal bağlantılar peşinden gitmiyor, kahramanımın eylemine gerekçeler aramaktan hoşlanmıyorum. Gerçek bir sanatçı deney yapmaz, bulur. Bulamazsa, bütün çalışması mahvolur. Renkli filme karşı, siyah-beyazı sevmemin asıl sebebi budur; siyah-beyaz filmin ifade gücü son derece yüksektir ve seyircinin dikkatini dağıtmaz. Bugün ise bir sanatçı artık kaba taslaklar çizmemeli, eskiz karalamalarıyla uğraşmamalı, önemli filmler yaratmalıdır.'
Şiirsel Sinema Alıntıları - Sözleri
- Dünyanın gidişatından kaygılanan karakterlere ilgi duyuyorum.
- "Her şey insanın hayatının anlamını nerede bulduğuna bağlıdır."
- Çok mutlu kediler gördüm, inkar edemem.
- Bana öyle geliyor ki ,en dehşetli, en uzlaşmaz mücadele insanın kendi kendisiyle mücadelesidir.
- Bana öyle geliyor ki, en dehşetli, en uzlaşmaz mücadele insanın kendi kendisiyle mücadelesidir.
- Bence insan, özü itibarıyla manevi bir varlıktır ve hayatının anlamı da bu maneviyatı geliştirmekte yatar. Bunu yapmazsa toplum çöker.
- Insanın gerçekten sahip olduğu tek şey, inançtır. Voltaire, "Tanrı var olmasaydı, onu uydurmak gerekirdi," derken, inanmadığı için böyle diyor değildi, güçlü bir inancı vardı. Hayır, sebep inanmaması değildi. Materyalistler ve pozitivistler Voltaire'in sözlerini alıp ona kötü bir anlam yüklediler. İnanç insanı kurtarabilecek tek şeydir, benim en derin inancım bu. Aksi takdirde insan ne yapabilir ki? Tartışılmaz biçimde insana ait olan tek şey. Başka hiçbir şeyin gerçekliği yok.
- "Ben kendimin en korkunç düşmanıyım, kendi kendime durmadan kendimi kuşatıp kuşatamayacağımı soruyorum. Benim hayatımın anlamı bu."
- (...) Tarkovski'nin "olağanüstü duyarlılığını hem bunaltıcı hem hayret verici bulduğunu söylemişti. “Neredeyse patolojik bir yoğunluğa ulaşıyor. Hayatta olan film yönetmenleri arasında muhtemelen eşi menendi yoktur.”
Şiirsel Sinema İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Sinema, müzik ile şiir arasında bir yerde durur." sözünden yola çıkarak Tarkovski; hayatın lirik tınısını perdeye aktarıp, bizi aynı anda bir sürü düşünceye ve hisse maruz bırakan gelmiş geçmiş en iyi yönetmendir, desem yanılmam herhalde. Hatta onu sadece yönetmen olarak sınırlandırmak da yanlış olabilir, o bir filozoftur. Filmleri ilk izlendiği zaman alışılmışın dışında bir durgunlukta olduğundan sıkıcı ve anlaşılmaz gelebilir fakat sabırlı olup kendinizi filme ve görsel şölene bırakırsanız imgeleri fark ettikçe muazzam haz almaya başlarsınız. Bu yönüyle nedense bana hep İsmet Özel'i hatırlatır. Benim sinema bilgim yok denecek kadar azdır, bu yüzden bazen filmleri doğru anlayıp anlamadığım konusunda hep şüpheye düşerim. Bir de söz konusu Tarkovski olunca filmlerini sık sık durdurup "acaba doğru şeyi mi anlıyorum?" demeden duramıyordum. Bunun için önce onu tanımam gerektiğini düşündüm ve bu kitaba başladım. Kitapta bulunan röportajlar sayesinde Tarkovski'ye ve onun dünyasına biraz daha hakim olduğumu söyleyebilirim. Özellikle sanat ve yaşama karşı düşüncelerinin tasavvuf düşüncesi ile örtüştüğünü fark edince imgeler çok daha başka anlam kazandı. Tarkovski gerçekten dünya için çok kıymetli bir hazine, hayran olmamak elde değil. Bunlarla birlikte kadınlar hakkında söyledikleri de oldukça çarpıcı. Katılıp katılmamak size kalmış. Fakat kitabı okumanızı, filmlerini izlemenizi, düşüncelerini uzun uzun sorgulamanızı kısacası Tarkovski ile tanışmanızı şiddetle tavsiye ederim. (S)
"Bütün sanatlar entelektüeldir, ama bana göre, bütün sanatlar hepsinden de fazla sinema- her şeyden önce duygusal olmalı ve kalbe hitap etmelidir. Sinemanın kendine özgü olan yanı, zamanı mühürlemesidir; sinema, zaman heykeltıraşlığıdır. Başka hiçbir sanat bu yetiye sahip değildir; hâlâ zamanın yatağındayız çünkü. Ben de kendimin şiirsel sinema akımı içine yerleştirilebileceğime inanıyorum, çünkü anlatı bakımından katı bir gelişme çizgisi ve mantıksal bağlantılar peşinden gitmiyor, kahramanımın eylemine gerekçeler aramaktan hoşlanmıyorum. Gerçek bir sanatçı deney yapmaz, bulur. Bulamazsa, bütün çalışması mahvolur. Renkli filme karşı, siyah-beyazı sevmemin asıl sebebi budur; siyah-beyaz filmin ifade gücü son derece yüksektir ve seyircinin dikkatini dağıtmaz. Bugün ise bir sanatçı artık kaba taslaklar çizmemeli, eskiz karalamalarıyla uğraşmamalı, önemli filmler yaratmalıdır." Okumanızı tavsiye ederim. (Musab Yolcusu)
Öncelikle belirtmeliyim ki; Rus filmlerine karşı bir önyargım mevcut. Bu biraz da seçimden dolayı sanırım. Çünkü genelde siyah-beyaz oluyor. Ama izlemeye başlayınca da merak sonucu film bitiyor ve iyi ki izlemişim diyorum. Gelelim Şirsel Sinema eserine: Tartovsky'i yalnızca bir yönetmen olarak görmek mümkün değil, o aynı zamanda büyük bir fikir adamı. Kökenlerine sıkı sıkıya bağlı ve maneviyata oldukça önem veren bir kişi. entelektüel bir görüşe sahip. Onu anlamak günümüz insanı için çok zor olsa gerek. Çünkü onun ilgi alanı gerçekten çok başka. Kendi içinde bir yolculuğa çıkmış ve bu sonu belli olmayan yolda, maddi dünyayı da kendisine en faydalı olacak şekilde kullanabilmiş. Bir anlam ararsanız eğer olup biten her şeyi kaçırırsınız sözüyle aslında insanları görmeye davet ediyor. Onun filmlerinde insanlar suya, ateşe, toprağa, rüzgara, yağmura sürekli bir anlam katmaya çalışıyor. Oysa bu çok yersiz bir çaba. İçinde bulunduğumuz doğaya o kadar yabancılaşmışız ki, onlar için biçtiğimiz en büyük değer bir metafor olmaları veya olabilmeleri. Oysa ki onlar gerçekliğin ta kendisi ve hiçbir şeyi temsil etmek zorunda değiller kendilerinden başka. Olanı olduğu gibi kabul ediyor Tartovsky ve en büyük inancı da doğal olana, yapaylığa tahammülü yok. Keyifli okumalar... bu (Hikmet)
Şiirsel Sinema PDF indirme linki var mı?
Andrey Tarkovski - Şiirsel Sinema kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şiirsel Sinema PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Andrey Tarkovski Kimdir?
Andrey Arsenyeviç Tarkovski (Rusça: Андрей Арсеньевич Тарковский) (4 Nisan 1932 - 29 Aralık 1986), Rus film yönetmeni, yazar ve aktör. Sinema tarihinin önemli yönetmenlerinden biridir. Sergei Paradzhanov'la birlikte Glasnost öncesi kuşağın en iyi yönetmeni olarak kabul edilir. Şiirsel sinemanın önde gelen isimlerindendir.
4 Nisan 1932'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde doğdu. Sergei Eisenstein'den sonra adı en çok duyulan Sovyet sinemacılardan biri olan Andrei Tarkovsky ( Ünlü şair Arseniy Tarkovsky'nin oğlu ), VGIK Sovyet Film Okulu'na girmeden önce müzik veArapça eğitimi aldı. VGIK'te saygın yönetmen Mikhail Romm'un öğrencisi oldu. Romm öğrencilerini bireysel yeteneklerini geliştirmek yolunda teşvik eden bir entelektüeldi.
Tarkovsky uluslararası sinema arenasında, ilk uzun metrajlı yapımı olan Ivanovo detstvo (İvan'ın Çocukluğu - 1962) ile dikkatleri üzerine çekti ve Venedik Film Festivali`nde büyük ödül kazandı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında on iki yaşında bir casusun hikâyesini anlatan bu ödüllü film, ikinci yapımı için otoritelerde büyük bir beklenti oluşturdu.
İkinci filmi Andrei Rublyov (Andrey Rublev - 1969 ), 1971'e kadar Sovyet yetkililerce yasaklanmış olarak kaldı. Cannes Film Festivalidahilinde, ödül almaması için kasıtlı olarak festivalin son günü sabah saat 4:00'de gösterilmesine rağmen bir ödül kazanmayı başardı.1972'ye gelen, ünlü bilim kurgu yazarı Stanislav Lem'in aynı adlı romanından uyarlanan Solyaris (Solaris), Stanley Kubrick'in 2001: Bir Uzay Destanına Sovyetlerin cevabı olarak görüldü ancak Tarkovsky bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Solaris gezegeninin yörüngesindeki bir uzay istasyonunda yaşanan doğaüstü olayların ve insanların hayalleri ve vicdan muhasebeleri üzerine derin bir gerilim-bilim kurgu filmi olan Solaris, diğer yapıtlarına göre daha rahat bir şekilde seyirciyle buluştu ancak 1975'te çektiği Zerkalo ( Ayna) ile tekrar Resmi Engellere takıldı. Tarkovsky'nin kendi çocukluğundan kalma bazı anıları ile, kırklı yaşların sonundaki bir adamın çocukluğu, annesi ve savaş ile ilgili anılarında Sovyet halkına farklı bir bakış açısı sunan bu film yine pek çok resmi otorite tarafından yasaklanması gereken bir film olarak görüldü.
Bir sonraki film Stalker (İz Sürücü - 1979), ilk versiyonun bir laboratuvar kazası ile ile yok olmasından sonra, çok düşük bir bütçe ile yeniden çekilmek zorunda kaldı. Tarkovsky sinemasının belirgin özelliklerinden olan ağır ve uzun planların, özenli kompozisyonların, derin anlamlar içeren diyalogların en güzel şekilde kullanıldığı bu filmi takip eden ve resmi makamların izni ile İtalya'da çekilen Nostalghia (Nostalji - 1983) Andrei Tarkovsky'nin sıla özlemini dışa vurduğu ve sürgünde çevirdiği ilk filmidir. Son filmi Offret (Kurban - 1986)'in çekimlerini İsveç'te, Ingmar Bergman'ın ekibi ile tamamladı. Aynı sene Cannes Film Festivali'nde tam dört ödül alarak festivale damgasını vurdu. 28 Aralık 1986 tarihinde, Paris'te akciğer kanseri sebebiyle hayata veda etti.
1990'da "sinema sanatına olağanüstü katkısı, evrensel insani değerleri ve hümanist düşünceleri olumlayan yenilikçi filmleri" nedeniyle Tarkovsky'ye Lenin Ödülü verildi.
Andrey Tarkovski Kitapları - Eserleri
- Mühürlenmiş Zaman
- Zaman Zaman İçinde
- Şiirsel Sinema
- The Winding Quest
Andrey Tarkovski Alıntıları - Sözleri
- Tanrım yaşamak için ne kötü bir zaman ! (The Winding Quest)
- Yaşamıyorum. Aylardır bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum... (Zaman Zaman İçinde)
- Annemin cenaze töreni. Vostıyakovski mezarlığında. Şimdi kendimi oldukça savunmasız hissediyorum. Yeryüzünde kimse beni onun sevdiği gibi sevmeyecek. (Zaman Zaman İçinde)
- ''Ben nasıl mıyım? Yalnızım.'' (Zaman Zaman İçinde)
- Bana öyle geliyor ki, en dehşetli, en uzlaşmaz mücadele insanın kendi kendisiyle mücadelesidir. (Şiirsel Sinema)
- Her insan, dünyanın kendi gördüğü ve algıladığı gibi olduğunu sanmaya eğilimlidir. Heyhat, dünya, bambaşkadır! (Mühürlenmiş Zaman)
- Dünyanın gidişatından kaygılanan karakterlere ilgi duyuyorum. (Şiirsel Sinema)
- Çevren nefret,aptallık,bencillik ve yıkımla sarılıysa nasıl yaşayabilirsin,neyi hedeflersin,ne dilersin? Eğer evin yıkıntılar arasındaysa,nereye kaçarsın,kendini nasıl kurtarırsın,huzuru nerde ararsın ? (Zaman Zaman İçinde)
- Aşk nedir? Bilmiyorum. Aşkı bilmiyorum değil, onu nasıl tanımlayacağımı bilmiyorum. (Zaman Zaman İçinde)
- "Her tür milliyetçiliğe karşı tiksinti duyuyorum..." (Zaman Zaman İçinde)
- "Ben kendimin en korkunç düşmanıyım, kendi kendime durmadan kendimi kuşatıp kuşatamayacağımı soruyorum. Benim hayatımın anlamı bu." (Şiirsel Sinema)
- (...) Tarkovski'nin "olağanüstü duyarlılığını hem bunaltıcı hem hayret verici bulduğunu söylemişti. “Neredeyse patolojik bir yoğunluğa ulaşıyor. Hayatta olan film yönetmenleri arasında muhtemelen eşi menendi yoktur.” (Şiirsel Sinema)
- "...Ne kadar çok erdem varsa o kadar çok keder var; ve O, bilgiyi artırarak acıyı artırdı." (Zaman Zaman İçinde)
- Bence insan, özü itibarıyla manevi bir varlıktır ve hayatının anlamı da bu maneviyatı geliştirmekte yatar. Bunu yapmazsa toplum çöker. (Şiirsel Sinema)
- Mutluluk yoksa da Huzur ve özgürlük var dünyada! (Mühürlenmiş Zaman)
- Bir şeyler yapmak zorundayız ama ben hiçbir şey yapmıyorum. Bir şey bekliyorum da ne beklediğimi bende bilmiyorum. (Zaman Zaman İçinde)
- İki insan bir kez olsun aynı şeyleri hissetmeyi başarabilse, ondan sonra birbirlerini her zaman anlayabilirler. (Mühürlenmiş Zaman)
- Insanın gerçekten sahip olduğu tek şey, inançtır. Voltaire, "Tanrı var olmasaydı, onu uydurmak gerekirdi," derken, inanmadığı için böyle diyor değildi, güçlü bir inancı vardı. Hayır, sebep inanmaması değildi. Materyalistler ve pozitivistler Voltaire'in sözlerini alıp ona kötü bir anlam yüklediler. İnanç insanı kurtarabilecek tek şeydir, benim en derin inancım bu. Aksi takdirde insan ne yapabilir ki? Tartışılmaz biçimde insana ait olan tek şey. Başka hiçbir şeyin gerçekliği yok. (Şiirsel Sinema)
- Şimdiki zaman parmaklarımızın arasından akan kumlar gibi kayar gider ve önemli, ele gelir ağırlığı ancak anılarda kazanır. (Mühürlenmiş Zaman)
- "Gerçek yaşanılır, öğrenilmez.." Hermann Hesse (Mühürlenmiş Zaman)