Silmarillion - J. R. R. Tolkien Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Silmarillion kimin eseri? Silmarillion kitabının yazarı kimdir? Silmarillion konusu ve anafikri nedir? Silmarillion kitabı ne anlatıyor? Silmarillion kitabının yazarı J. R. R. Tolkien kimdir? İşte Silmarillion kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: J. R. R. Tolkien

Çevirmen: Berna Akkıyal

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9789752733947

Sayfa Sayısı: 696

Silmarillion Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tolkien'in en önemli çalışması olarak kabul edilen Silmarillion, onun yarattığı dünyanın özüdür. Kökleri Hobbit'ten önceye uzanır ve Yüzüklerin Efendisi'nde şekillenmeye başlayan bir dünyanın yaratılış öyküsünü barındırarak, tüm Tolkien eserlerinin üzerine yerleşebileceği bir yapı oluşturur. Yaşamı boyunca üzerinde çalışmayı terk edemediği ve giderek büyüyüp gelişen bu eser ancak ölümünden dört yıl sonra oğlu tarafından yayımlanabildi. Elflerin en beceriklisi olan Feanorun yarattığı üç Silmaril'in çalınmasıyla birlikte kadim dünyanın en kederli olayları gelişmeye başlar. Silmarillion, elflerin tanrılara isyan ederek Orta Dünya'ya sürülmelerini; orada insanlar ve Cücelerle birleşerek tanrıların en kötüsüne, Morgoth'a karşı verdiği umutsuz savaşı anlatır.

Daha önce "Güç Yüzüklerine Dair" ismiyle yayımlanan ancak Silmarillion kitabında olması gereken metinde bu kitapla birlikte tam metin olarak yayımlanmıştır.

Silmarillion Alıntıları - Sözleri

  • Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer Ve bilirsin, o nehir asla durmaz.
  • "Ve bilinmez, umut hala parlak görünse bile, daha görecek kederimiz vardır belki de."
  • Lakin, bir dostu çılgınlığından ötürü azarlamak da bir dostun ödevidir.
  • "Arkamda bıraktıklarımı artık kayıptan saymıyorum, zaten gereksiz yük olduklarını gördük işte yol boyu!"
  • "Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer ve bilirsin, o nehir asla durmaz."
  • "Tanrının İnsanlar için amaçladıkları gizliydi."
  • Dünya üzerindeki insanlar için ödül, cezadan daha tehlikelidir!
  • ...bir yemin, o yemine sadık olanın da , yeminini bozanın da dünyanın sonuna dek peşini bırakmazdı.
  • Avuçlarından kayıp gidene dek öyle az şey söylenir ki mutlu ve esen bir hayata dair; işler iyi hoş gittikçe ve azametiyle gözlerden ırak düşmedikçe kendi kendilerinin hatırasıdır nasıl olsa.
  • Kederden geçireceğiz yolumuzu neşeye kavuşmak için, en azından özgürlüğe ulaşacağız.
  • "Dünyada pek çok şey tuhaf tesadüflere bağlıdır. Bilgeler sendelediklerinde, çoğu kez yardım zayıf olanlardan gelir."
  • O hüküm zaten senin içinde, adında değil ki.
  • Müziğin ortaya çıktığı o zaman varya, öyle büyüktü ki kederi şarkısı ağıda dönüştü uzun upuzun bir ezgi boyunca ve mateminin sesi karıştı Dünya'nın ezgilerine, bu diyar var olmamışken daha. Ama gözyaşı dökmezdi kendisi için ve durup dinleyenler onu, varırlardı şefkatin ve umut ederek direnme kuvvetinin sırrına.
  • Eğer sen izin verirsen aşkın seni acıya ve ölüme sürükleyecek.
  • Oysa insanlar ölmeye ve dünyayı terk etmeye mahkumdur, bu yüzden Misafirler ve Yabancılar denir onlara.

Silmarillion İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Orta Dünya'nın Kutsal Kitabı: 14 günlük Silmarillion yolculuğumun sonundan herkese merhaba! Uzun, zamana yayılan ve keyifli bir yolculuktu bu. Tolkien bir evren yaratmış; yarattığı evren bir hayal gücünden ortaya çıkmasına rağmen sadece bir ‘’hayal’’ olarak kalmasına izin vermemiş ve bu tarih kitabını yani Silmarillion’u ortaya çıkarmış. Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi bu evrenin minik bir kesiti aslında. Bu kesitin çok öncesinde çağlar boyu süregelen yaşanmışlıklar ve Orta Dünya’nın tarihi Silmarillion’da vücut buluyor. Yazarın ölümünden dört yıl sonra oğlu Christopher Tolkien tarafından yayımlandı; çünkü Tolkien hayatı boyunca bu hikayeler ve kurgu üzerinde çalışmaya bıkmadan usanmadan devam etti: Notları değiştirilmeden birkaç ekleme ve düzenlemeyle şu an okuduğumuz haline getirilmiş olmuş böylece. Belki hala ekleyeceği ya da çıkaracağı metinler vardı ki bir türlü basıma götürememiş olabilir Tolkien. Neyse ki oğlu da bu evrene sadıkmış; onun sayesinde Tolkien külliyatı tamamlanmış gibi bir şey olmuş. Orta Dünya’nın İlk Çağ’ından da öncesi anlatıldığı için kitabın başlarında ‘’nereye düştüm’’ gibi bakabilirsiniz sayfalara… Ama bunun bir çeşit dünya mitolojisi olduğunu kavrayıp sanki gerçekten yaşanmış gibi olduklarını hissedip de ele alabilirseniz işte o zaman Tolkien Evreni’ne hoş geldiniz! Kitabın bölümleri hakkında: Önsöz: Christopher Tolkien/ 1977 basımı için İkinci Basıma Giriş: Christopher Tolkien/1999 basımı için J. R. R. Tolkien’in Milton Waldman’a Yazdığı Bir Mektuptan,1951: Hikayenin ve kurgunun ortaya çıkışına dair açıklayıcı bir mektup ve bazı dipnotlarla desteklenmiş olup mutlaka okunmalı. AİNULİNDALE: Ainur’un Müziği. Ea’nın, yani Dünya’nın yaratılışı anlatılıyor. VALAQUENTA: Valar ve Maiar’ın hikayeleri. Ea’da yaşayan iki doğaüstü varlık grubunun tanımlarına ve hikayelerine değinen kısım: Bu bölümde isim bolluğu ve her ismin özelliği okuru yorabilir. Dikkat ve özen isteyen bir alan kendileri. QUENTA SİLMARİLLİON (Silmarillerin Tarihi): Kitabın en uzun bölümü. Birçok olayın gerçekleştiği ve sevincin, hüznün, ihanetin, dostlukların, savaşların hikayelerinin anlatıldığı bir bölüm. İlk Çağ’da ve öncesinde olan olayların tarihi. Elfler, İnsanlar ve Cücelere dair efsanevi hikayalere şahit oluyoruz. AKALLABETH: Numenor’un çöküşü. Valar tarafından Batılı halkın yaşaması için hazırlanan büyük bir ada ve bu ada içinde yaşayan insanların nasıl ölümün korkusuna yenik düştüğünü ve kötülüğe boyun eğişlerini anlatıyor. GÜÇ YÜZÜKLERİNE VE ÜÇÜNCÜ ÇAĞ’A DAİR: Ve hikayeler burada sona eriyor. Yüzüklerin Efendisi’nin kısa ve öz bir özeti de denilebilir. Ekler: Soyağaçları Telaffuz Üzerine Notlar İsim İndeksi Quenya ve Sindarın İsimlerindeki Öğeler Haritalar Kitabın içeriği de bu şekilde. YouTube platformunda bulunan ''Orta Dünya- Legendraium Türkiye'' kanalı sayesinde kitabın bölümlerinin kritiğini ve özetini dinledim ve okuduğum bölümleri pekiştirerek ilerledim. Günümüzde olan her imkanı değerlendirerek de okuma yapmış oldum. Boş bir okuma da yapmamış oldum böylece. Çünkü üç beş günde bitecek bir kitap değil bu; bitirmesine bitirirsiniz lakin hiçbir şey anlamamış olursunuz bu da bana göre ‘’okumak’’ olmuyor. İlk olarak Hobbit sonra da Yüzüklerin Efendisi okunduktan sonra Silmarillion okunursa Tolkien evrenini seven ve daha çok merak eden okur sayısı artar diye düşünüyorum :) Kronolojik olarak Silmarillion çağlar öncesine ve tüm çağlara değindiği için ilk bu kitabı okuyanlar bir daha Tolkien okumayabiliyor. İşin doğrusu bu kitap Orta Dünya’nın yüzeysel kısmına değil de o haritaların ve kurguların derinliğinde kaybolmak isteyen okurlar için derlenmiş gibi. Yani ilgi duyana ve hayran olana muhteşem bir yapıt Silmarillion. Benim için de mükemmel bir yolculuk oldu bu yüzden. Bittiği için de üzüldüm hatta. Kitabın Quenta Silmarillion bölümünde bulunan hikayelerin her birinden başka bir kitap bile çıkabilir; uzun, inişli çıkışlı, mekan bolluğu ve detaylı tasvirler, her biri önemli karakter ve toplulukları barındırması, savaşlar, dostluklar, ihanetler, hırs ve kötülükler, zamanında yetişen iyilik dolu yardımlar gibi içlerinde birçok konuyu işleyen müthiş hikayeler bunlar. Bu arada bazı hikayelerin ayrı bir kitabı da var :)) Beren ile Luthien gibi mesela. Epik bir anlatıma doyduğunuz, şiirsel bir haz veren bu hikayeleri bir roman okuyormuş gibi de okuyamıyorsunuz. Yaşanmış olayları ve olguları olduğu gibi aktaran tarzda bir dile sahip çünkü. Yoğun bir okuma bekliyor yani sizi. Bu nedenle araya başka kitaplar katarak çapraz okumalı bir yol izledim ben. Okuma şekli ve izlenen yol bu olmalı bence: Hobbit- Yüzüklerin Efendisi- Silmarillion Fantastik edebiyatın en bilinen ve sevilen yazarlarından biri olan Tolkien bu evrene giriş için ilk defa Hobbit’i kaleme alarak bize bu dünyanın kapılarını da açmış oldu. Aslında ilk olarak Hobbit’i okumak daha mantıklı bu nedenle. Hobbit çok beğenilip okununca da devam kitapları yazılması için öneride bulunuldu ve böylece çok ünlü bir seri olan Yüzüklerin Efendisi’ne kavuşmuş olduk. Yarattığı evren içinde bulunan her karakter, her ırk ve her mekanın boş yere bulunmadığı ve her bilginin, en ufak ayrıntının bile önemli olduğu Silmarillion bu dünyayı seven herkesin okuması gereken bir kitap. İyi ki zamana yayarak ve anlayarak okumuşum, gerçekten büyülendim; külliyatın diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum. Silmarillion’a ‘’kitap’’ demek haksızlık olur bu arada. Bir edebiyat yapıtından çok daha fazlası var; dinlerden, mitolojilerden, antropolojiden, tarihten ve daha birçoklarından beslenen bir başyapıtı okuyoruz çünkü. Orta Dünya’nın kutsal bir kitabı adeta. İlk önce kitapları okuyup sonra da filmleri izleyen biri olduğumdan Orta Dünya’yı da öyle ele aldım. Şahsen kitapların detayları ve inanılmazlığı beni daha çok büyülüyor. Sadece izleyip hayran olanların yüzeysel bir bilgiye sahip olduğunu da belirtmeliyim. Filmler asla bir kitabı olduğu gibi uyarlamaz: değişiklikler yapılır ve bazı olaylar uzunluğundan dolayı kısaltılır çünkü. İlk önce kitapları özümseyip okurken kafanızda canlandırdığınız karakterleri sonradan açıp izlemek daha iyi olmaz mı sizce? Şimdi bu sıralar gündemde olan dizi hakkında da birkaç sözüm var. ‘’Tolkien evreni herkes içindir.’’ denilip kitap içinde yer alan ırkları ve genel olan en önemli detayları değiştirip sunmak ne kadar doğru? Fantastik edebiyatın günümüzde bu kadar çok okunmasının ve sevilmesinin nedeninin yaşadığımız dünyadan kaçmak için olduğunu unutuyorlar galiba? Eğer unutmasalardı Orta Dünya’ya sadık bir uyarlama için çaba gösterirlerdi. Bu nedenle 2 Eylül’de çıkması beklenen dizinin heyecanı içinde değilim kesinlikle. Değişiklikler göze batmasa ve genel kurguya bağlı kalınsa büyük bir ses getirecekti eminim. Yine de diziyi bekliyorum ve benim gibi düşünen Tolkien severlerinin birlik olmasına da ayrıca mutlu oldum. Bu dizi haberinin başardığı bir şey var benim için: Silmarillion’u okumak. Çünkü dizinin konusunun bu kitaptan alındığı söyleniyor. Diziyi izlemek için de okumam gerektiği gerçeğini kabullenmiştim ben de. Geçen sene de Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi bitince sıranın Silmarillion’a geleceğini hissederek gerilmiştim biraz. Çoğu okurun zorlandığına ve okurken bunaldığına şahit olmuştum çünkü. Halbuki ertelemem boşunaymış, Orta Dünya’ya çoktan vurulmuşum da haberim yokmuş. Keşke daha önce okusaymışım bile dedirtti bana siz düşünün artık. Sıkılan ve bunalan okurlar belki yanlış bir zamanda okudular ya da ilk bu kitaptan başladılar en kötüsü ise evrene ilgi duymuyorlar da popüler diye tercih ettiler? Bilemiyorum. Sevenlere baktığımda da benim gibi hayran bir kitle görüyorum. Kendinizi Orta Dünya’dan biri gibi hissederek başlayabilirsiniz bu kitaplara bence. Bana faydası oldu bu taktiğin :)) Yayımladığım diğer yerler: https://wannart.com/icerik/34013-j-r-r-tolkienin-basyapiti-silmarillion-hakkinda https://bubisanat.com/posts/j-r-r-tolkien-in-basyapiti-silmarillion-hakkinda (Sultan)

İlk Çağ Öncesi, Birinci Çağ, İkinci Çağ, Üçüncü Çağ, Dördüncü Çağ. Bu çağlar boyunca yaşanmış birçok inanılmaz olay, muhteşem karakterler, heyecan dolu savaşlar, iyiliğin ve kötülüğün bambaşka bir boyuttaki mücadelesi ve inanılmaz bir hayal gücü. J. R. R. Tolkien. Bize fantastik edebiyatın kapılarını açan adam; bulunduğu dönemde ortaya koyduğu tarzla ilgili eleştiri oklarına hedef olsa da bunlara karşı duracak kadar cesur, hikayesinde ömrünü adadığı eşine ithafen bir karakter ortaya koyacak kadar aşk dolu... Eş, baba, dilbilimci ve görüp görebileceğiniz en mükemmel yazar. Fantastik edebiyatın babası, bizlere Orta Dünya evreninin kapılarını açan, kalemine ve zekasına ve özellikle hayal gücüne sonsuz saygı duyduğum, bize Sauron'u, Aragorn'u Gimli'yi, Fingolfin'i, Beren'i, Galadriel'i, Melkor'u ve daha sayamadığım nice olağanüstü karakteri veren; bizleri Elflerle, Hobbitlerle, Valarla, Cücelerle vb. tanıştıran; üzerinde birçok ülke, şehir, orman, dağ, nehir vb. adının bulunduğu bir Orta Dünya haritasını bize sunan Tolkien... Ve belki de onun hayal gücünü, zekasını, yazı yazma yeteneğini ortaya en iyi biçimde koyan eseri Silmarillion. Oğlu Christopher Tolkien'in babasının ölümü ardından notlarını bir araya getirerek oluşturduğu bu eser tam bir başyapıt. Tolkien denildiğinde akla ilk olarak Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit kitapları gelse de Silmarillion hiç kuşkusuz yazarın ortaya koyduğu eserler arasında okunmazsa olmazlardan. Neden mi? Yüzüklerin Efendisi ile Hobbit kitaplarında gördüğümüz karakterler ve olaylar Tolkien'in oluşturduğu evrenin küçük bir kısmını oluşturuyorlar. Bu evrenin tam olarak anlaşılabilmesi için Silmarillion mutlaka okunmalı. Ayrıca yine yukarıda bahsettiğim kitaplardaki karakterler ve olayların nasıl ortaya çıktığını; örneğin Elflerin nasıl yaratıldığını, Cücelerin nasıl meydana geldiğini, Sauron'un ortaya çıkışını ve seriye adını veren ve Orta Dünya'da çok önemli bir yere sahip olan Güç Yüzükleri'nin aslolarak nasıl oluşturulduğunu görmek istiyorsak Silmarillion'u kesinlikle okumalıyız. Silmarillion'da İlk Çağ Öncesi, Birinci Çağ, İkinci ve Üçüncü Çağ'larda yaşanan olaylara yer veriliyor. Yani anlayacağınız Silmarillion aslında bir Orta Dünya tarihçesi, ansiklopedisi. Kitapta Orta Dünya'yı da içine alan Arda'nın yanı dünyanın yaratılışından başlayıp birçok başlık altında birçok olay okuyor, onlarca karakterle tanışıyoruz. Yeri gelmişken söyleyeyim Orta Dünya ile henüz tanışmamışsanız, daha önceki olayları anlatmasına rağmen Tolkien okumaya Silmarillon ile başlamak bana göre hiç doğru değil. Eğer yazara Tolkien ile başlarsanız yazarın ölümünün ardından başka bir kişi tarafından derlenmiş bir tarih kitabı okumuş olursunuz. Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit'i önce okursanız bu iki eserdeki olayları tam olarak anlamışsanız işte o zaman Silmarillion'u okuyacak kıvama gelmişsiniz demektir. Birçok kişi olayların yaşanma sırası nedeniyle Silmarillion-Hobbit-Yüzüklerin Efendisi gibi bir sıralama yapsa da ben bu düşünceye kesinlikle katılmıyorum. Bana göre Orta Dünya okumaları en iyi şekilde Yüzüklerin Efendisi-Hobbit-Silmarillion şeklinde olacaktır. Bu şekilde okuduktan sonra tabii ki kronolojik sıralamaya bağlı olarak da okuyabilirsiniz tekrardan. Tabii yine Silmarillion okumadan önce Yüzüklerin Efendisi, Hobbit filmlerini izlemenizi de tavsiye ederim. Bu sayede burada gördüğünüz yerleri, ırkları Silmarillion'u okurken gözünüzde çok daha rahat canlandırabilirsiniz. Anlayacağınız ben Silmarillion'un pat diye değil de hazırlık yaparak okunması gerektiğini düşünmekteyim. Silmarillion'da yaşanan olayların pek çoğunu ben Orta Dünya ile ilgili makaleler okurken öğrenmiş olsam da, yani Silmarillion'da yaşanan olaylara aşina olmama rağmen bu durum kitabı okurken duyduğum heyecanı bir gram dahi eksiltmedi. Aksine bu durum benim için çok daha iyi oldu. Tanıdığım, bildiğim karakterlerle ilgili olayları okumak çok güzeldi. Tolkien'in inanılmaz güzel bir üslubu var ve kitabı okurken buna saygı duymamak elimde değildi. Duyguların yansıtılışı, yazılan onlarca mükemmel kişileştirme ve benzetme, harika betimlemeler... Silmarillion o kadar epik ve de o kadar duygusal bir kitap ki, o kadar fantastik ve de o kadar gerçekçi... Yaklaşık yedi yüz sayfa olan bu kitap beni bir tek sayfasında dahi sıkmadı; aksine her sayfadan, her paragraftan, her cümleden ve her kelimeden çok fazla zevk aldım. Okuduğum her sayfayla Tolkien'e olan saygım da biraz daha arttı ve her sayfada bu yazarla ve Orta Dünya'yla tanışmış olduğum için ne kadar şanslı olduğumu hissettim. İnce ince işlenmiş cümlelerin damağımda bıraktığı o tadı anlatabilmemin mümkün olmadığını düşünüyorum. Sadece tanışın bu evrenle, mutlaka tanışın Tolkien'le. Bir adamın kendince diller meydana getirmesi, bir evrenin tarihini bu denli kusursuzca ve mantık çerçevesine oturtmuş olarak yazıya döküp bizlere sunması hayran olunası. Bunun için Tolkien'e minnettarım. Son olarak benim için yaşamış, yaşayacak hiçbir yazar Tolkien'in yerini alamayacak; Tolkien benim için en fazla saygı duyulması gereken yazar ve bana göre dünya üzerinde yaşamış en iyi yazar. Silmarillion ise bu yazarın ortaya koyduğu kusursuz bir eser. Belki de hayatımda şu ana kadar okuduğum en iyi kitap. Yeri kitaplığımda her zaman çok çok farklı olacak ve daima açıp bakacağım bir kitap Silmarillion. Orta Dünya'nın İkinci Çağ'ının anlatılacağı dizi de 2020'de bizlerle buluşacağına göre bu evrenle ilgili okunacak, izlenecek, araştırılacak daha çok şey var. Ne mutlu bana! (Damla)

Fantastik Evrenlerin Efendisi: Silmarillion'u ilk okuduğumda henüz on dört yaşındaydım. Yüzüklerin Efendisi filmleriyle büyümüştüm ve Hobbit filmi vizyona girmek üzereydi. Bu yüzden Orta Dünya evreninin baş tacı olan Silmarillion'a inanılmaz bir ilgi duyuyordum. Bir an önce alıp okumak istiyordum lakin tek bir sorun vardı. Kitap dönemi için çok pahalıydı. Bu yüzden para biriktirmek zorunda kaldım. İki hafta hiç yemeden içmeden para biriktirmiştim ve sonunda kitabıma kavuşabilmiştim. Kitabı alıp,eve geldiğimde dünyalar benim olmuştu. Gelmiş geçmiş en iyi evrene giriyordum ve bunun farkındaydım. Bir hafta gibi,bu kitap için nispeten kısa sürede,bitirdiğimde neredeyse hiç doymamıştım. Artık Orta Dünya benim için kendi sıkıcı dünyamdan çıkış yoluydu. Silmarillion'u ve diğer kitapları defalarca kez tekrardan okudum. Özellikle Fëanor ve Túrin bölümlerine bayıldığımı hatırlıyorum. Yıllar sonra daha olgun bir kafada,Silmarillion'u tekrardan okuduğumda kitabın bana halen bir hazine sunduğunu farkettim. On dört yaşımdayken hiç ilgi duymadığım bir karakter favorim olmuştu. Numenor'un çökmesine neden olan Ar-Pharazôn'du bu. Ar-Pharazôn'u bu kadar eşsiz yapan şey tamamen gri oluşuydu ve Tolkien bunu ustalıkla vermişti. Bu kitabın bugün bile beni etkileyebilmesi inanılmaz bir şey. (Anıl)

Silmarillion PDF indirme linki var mı?

J. R. R. Tolkien - Silmarillion kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Silmarillion PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı J. R. R. Tolkien Kimdir?

John Ronald Reuel Tolkien (3 Ocak 1892 - 2 Eylül 1973), İngiliz yazar, şair, filolog ve profesör unvanlı akademisyen. Uzmanlık alanı Anglo-Saxon Dili ve Edebiyatıdır. Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion gibi fantastik kurgu eserleriyle tanınır.

Hayatı

İngiliz sömürgesi olan Güney Afrika'nın Bloemfontein şehrinde doğdu. Ronald'ın babası Arthur Tolkien banka müdürü idi. İngiltere Birminghamlı olan aile kendilerine yeni bir hayat kurmak amacıyla Güney Afrika'ya yerleşmişti. Fakat iklimin getirdiği olmusuzluklar kısa zamanda anne Mabel'i Ronald'i ve küçük kardeş Hilary'i de alıp İngiltere'ye dönmeye itti. Aile bir süre sonra baba Arthur'un da dönmesi ile eski günlerine kavuşmayı umuyordu. Fakat 15 Şubat 1896'da Güney Afrika'dan Arthur'un ölüm haberi geldi. Bunun üzerine Mabel çocukları alıp küçük bir köy olan Sarehole'a yerleşti. Bu köy Ronald'da derin etkiler bırakacak, ömrünün kısa bir süresini burada geçirmesine rağmen hayallerinde yarattığı Hobbit diyarı Shire ile defalarca Sarehole'u ziyaret edecekti. Sarehole'da Tolkien'i etkileyen sadece yemyeşil doğa değildi. Köy yakınındaki Moseley Bataklığı, kardeşi Hillary ile her zaman oynamaya gittikleri Cole Bank Road değirmeni ve devamlı kendilerini kovaladığı için "Beyaz Ogr" adını taktıkları değirmencinin oğlu da Ronald üzerinde derin izler bıraktı.

Ronald, Birmingham'daki King Edward's Okulu'na başlayınca aile bir kez daha taşınmak zorunda kaldı. Ronald yeni taşındıkları Olver Road'a yakın olan St. Philips okuluna verildi. Bir yıl sonra burs kazanınca tekrar King Edward's Okulu'na dönen Ronald birkaç yıl sonra (1904 yılında) da şeker hastalığı yüzünden annesi Mabel'i kaybetti. Bunun üzerine çocuklar teyzeleri Beatrice'in yanına gitti ve Peder Francis Morgan'ın gözetimine verildi. King Edward's Okulu'nda iken Ronald'ın dillere büyük yatkınlığı olduğu ortaya çıktı ve bu dönemde Ronald kendine ait bir dil tasarlamaya başladı. Böylece Elf dillerinin temelleri atıldı.

Çocukluktan delikanlılık yıllarına geçerken oturdukları Birmingham kentinde Ronald'ı etkileyen iki büyük yapı vardı. 29 metrelik Perrott's Folly kulesi o yıllara göre olağanüstü büyüklüğü ile Ronald'ın beynine kazınmıştı. 1758 yılında John Perrott tarafından yapılan bu kule tuhaf mimarisi ile "Perrott'un divaneliği" ismini almıştı. Hemen bu kulenin yanında ise bir başka kule vardı. Ve bu iki kule daha sonra yazacağı Yüzüklerin Efendisi için esin kaynağı oldu. Ronald'ın gençlik yıllarına dair bir diğer önemli not ise Gamgee ismi ile o yıllarda tanışmış olmasıdır. Bu yerel pamuk markası Gamgee, Ronald'ı etkilemiş olmalı ki Frodo'nun sadık dostu Sam'e bu soyadını vermiştir.

16 yaşındayken hayatını değiştirecek bir olay oldu ve hayattaki tek gerçek aşkı olan Edith ile tanıştı. Fakat Peder Morgan iki gencin görüşmelerini yasakladı. 1911 yılında Tolkien klasik diller eğitimi almak için Exeter Koleji'ne gitti ve 21 yaşını doldurduğunda hiçbir zaman unutamadığı Edith'i buldu (Söylenir ki Edith ormanda dolaştıkları bir gün onun için dans etmiş ve bu dans genç Tolkien'i çok etkilemiştir). Gençler 22 Mart 1916'da evlendiler. Üstelik Tolkien onu ikinci kez bulduğunda Edith bir başkası ile nişanlıydı.

Bu arada I. Dünya Savaşı başlamıştır. Kısa bir süre sonra Tolkien de orduya katıldı ve Fransa cephesinde savaştı. İki yakın dostunu bu savaşta kaybeden Tolkien çok yakınında patlayan bir bomba yüzünden İngiltere'ye geri döndü. Fakat savaş bu genç insan üzerinde unutulmaz etkiler bırakmıştır. Savaş bittiğinde Oxford English Dictionary'de iş bulan Tolkien, savaştan döndükten sonra hayatının büyük bir kısmını Oxford'da geçirdi. 1945 yılında Oxford'da profesör olmasına kadar geçen zaman içerisinde 4 çocuk sahibi oldu. Bu süre içerisinde devasa hayal dünyası Orta Dünya'yı oluşturmaya devam edti. Bir çeviri olan ilk kitabı Sir Gawain and The Green Knight yayınlandı. Entelektüel bir topluluk olan "Inklings"i yakın dostu C.S. Lewis ile kurdu ve 1937 yılında Hobbit'i yayınldı. Roman hem olumlu hem de olumsuz tepkiler aldı. Bazıları, Oxford'da profesör olan Tolkien'den nasıl olup da bir masal kitabı çıktığını sorduyordu. Ama olumsuz eleştiriler bir işe yaramadı ve Hobbit kısa zamanda popüler oldu.

Hobbit, aslında, Yüzüklerin Efendisi serisinin başlangıcıdır. Orta Dünya ilk kez bu kitapta okuyucuların karşısına çıkar. Bundan sonra Tolkien Yüzüklerin Efendisi (The Lord Of The Rings) için çalışmaya başlar.

29 Kasım 1971'de karısı Edith vefat eder. Tolkien bunun üzerine sadece iki yıl yaşayabilir ve 2 Eylül 1973'de Kraliçe'den krallığın en önemli nişanlarından biri olan Commander of the Order of the British Empire (CBE) ünvanını almasından kısa bir süre sonra 81 yaşında İngiltere'nin Bournemouth şehrinde ölür.

J. R. R. Tolkien Kitapları - Eserleri

  • Hobbit
  • Yüzüklerin Efendisi - Yüzük Kardeşliği
  • Yüzüklerin Efendisi - İki Kule
  • Yüzüklerin Efendisi - Kralın Dönüşü
  • Silmarillion
  • Yüzüklerin Efendisi
  • Hurin'in Çocukları
  • Roverandom
  • Beren and Lúthien
  • Tom Bombadil’in Maceraları
  • Güç Yüzüklerine Dair
  • Ham'li Çiftçi Giles
  • Büyük Wootton Demircisi
  • Kullervo'nun Hikayesi
  • Gondolin'in Düşüşü
  • Tehlikeli Diyardan Öyküler
  • Masallar
  • Peri Masalları Üzerine
  • Kayıp Öyküler Kitabı 1
  • Noel Baba'dan Mektuplar
  • Sigurd ile Gudrun Efsanesi
  • Tolkien Mirası
  • Kayıp Öyküler Kitabı 2
  • Hobbit
  • Beowulf
  • The Hobbit The Lord Of The Rings Boxed
  • Sir Gawain and the Green Knight, Pearl and Sir Orfeo
  • Morgoth's Ring
  • Leaf by Niggle
  • The Fall of Arthur
  • Sauron Defeated
  • The Return of the Shadow
  • The Lays of Beleriand
  • The Treason of Isengard
  • The War Of The Ring
  • The Nature of Middle-earth
  • The Letters of J.R.R Tolkien
  • A Secret Vice
  • The Lay of Aotrou and Itroun
  • The Monsters and Critics
  • The Road Goes Ever On: A Song Cycle
  • Bilbo's Last Song
  • The War Of The Jewels
  • The Lost Road
  • The Peoples of Middle-earth
  • Mr. Bliss
  • Tree and Leaf
  • Finn and Hengest
  • The Shaping of Middle-Earth
  • The End of the Third Age

J. R. R. Tolkien Alıntıları - Sözleri

  • Sevgi buysa, al bunu benden ne olur, çok can yakıyor... Demek sevgin gerçekmiş.. (The Hobbit The Lord Of The Rings Boxed)
  • Keşke biz diye bir şey olsaydı: Yapayalnız olmak korkunç. (Hobbit)
  • uzun zamandır yabancılaştırılmış olsa da, İnsan ne tamamen kaybedilmiş ne de tamamen değiştirilmiştir (Peri Masalları Üzerine)
  • Philology has been dethroned from the high place it once had in this court of inquiry. Max Muller’s view of mythology as a ‘disease of language’ can be abandoned without regret. Mythology is not a disease at all, though it may like all human things become diseased. You might as well say that thinking is a disease of the mind. It would be more near the truth to say that languages, especially modern European languages, are a disease of mythology. But Language cannot, all the same, be dismissed. The incarnate mind, the tongue, and the tale are in our world coeval. The human mind, endowed with the powers of generalisation and abstraction, sees not only green-grass, discriminating it from other things (and finding it fair to look nupon), but sees that it is green as well as being grass. But how powerful, how stimulating to the very faculty that produced it, was the invention of the adjective: no spell or incantation in Faerie is more potent. And that is not surprising: such incantations might indeed be said to be only another view of adjectives, a part of speech in a mythical grammar. The mind that thought of light, heavy, grey, yellow, still, swift, also conceived of magic that would make heavy things light and able to fly, turn grey lead into yellow gold, and the still rock into swift water. If it could do the one, it could do the other; it inevitably did both. When we can take green from grass, blue from heaven, and red from blood, we have already an enchanter’s power - upon one plane; and the desire to wield that power in the world external to our minds awakes. It does not follow that we shall use that power well upon any plane. We may put a deadly green upon a man’s face and produce a horror; we may make the rare and terrible blue moon to shine; or we may cause woods to spring with silver leaves and rams to wear fleeces of gold, and put hot fire into the belly of the cold worm. But in such ‘fantasy’, as it is called, new form is made; Faerie begins; Man becomes a sub-creator. (The Monsters and Critics)
  • "Endure your trouble today. Bear up and be the man I expect you to be" (Beowulf)
  • Bazıları yaprağı havada yakalamanın mutlu bir gün, mutlu bir ay, hatta on iki mutlu ay getirdiğini söyler. (Tom Bombadil’in Maceraları)

  • “Şelaleler dökülürken bile Nihayetsiz akan sulara boyun eğmez. Nasıl ki usta bir şarkıcı Bütün bildiklerini harcayıncaya kadar söylemez.” (Kullervo'nun Hikayesi)
  • Olayarın gidişatı Giles'a büyük bir zevk veriyordu. Köpeğine de. Vaat edilen kamçıları hiç yemedi. Giles kendine göre adil bir adamdı, içten içe Garm'ın da olaylardaki rölünü kabul ediyordu, ama bunu dile getirecek kadar da ileri gitmiyordu. Canı istediğinde köpeğe sert sözler ve sert nesneler fırlatıyordu, ama pek çok küçük geziye de göz yumuyordu. Garm yürüyüşe çıktığında daha uzaklara gitmeye başladı. Çiftçi daha çalımlı yürüyordu ve şans yüzüne güldü. Güz ve kış başı iyi geçti. Her şey yolunda gidiyor gibiydi -ta ki ejderha gelene kadar. (Tehlikeli Diyardan Öyküler)
  • . Gölge sadece küçük ve geçici bir şeydi. Erişemeyeceği her zaman ışık ve yüksek güzellik vardı. ... (The Return of the Shadow)
  • † I am not Gandalf, being a transcendent Sub-creator in this little world. As far as any character is 'like me' it is Faramir – except that I lack what all my characters possess (let the psychoanalysts note!) Courage. (The Letters of J.R.R Tolkien)
  • “Sadık bir yüreğin asi bir dili olabilir.” (Yüzüklerin Efendisi - İki Kule)
  • Elinde bitmesi gereken epey resim vardı; çoğu onun yeteneklerine göre fazla büyük ve iddialıydı. Niggle ağaçtan çok yaprak resmedebilen türden bir ressamdı. Tek bir yaprak üzerinde uzun uzun çalışır, şeklini, rengini , kenarlarından parıldayan çiy damlalarını yakalamaya uğraşırdı. Buna rağmen , her bir yaprağın farklı, ancak aynı tarzda resmedilmiş olduğu koca bir ağaç çizmek de isterdi. (Tehlikeli Diyardan Öyküler)
  • "Çok az kişi sonuna gelmeden yolun onları nereye götüreceğini görebilir. " (Yüzüklerin Efendisi - İki Kule)

  • "Önümüze konulan çorbayla tatmin olmalı ve içinde kaynatılmış olan öküzün kemiklerini görmeyi arzu etmemeliyiz." (Peri Masalları Üzerine)
  • "Önümüze konan çorbayla iktifa edip kaynatılıp özü çıkartılmış olan öküzün kemiklerini görmeyi arzu etmemeliyiz." (Kullervo'nun Hikayesi)
  • I don't much approve of The Hobbit myself, preferring my own mythology with its consistent nomenclature...to this rabble of Eddaic-named dwarves out of Völuspá, newfangled hobbits and gollums (invented in an idle hour) and Anglo-Saxon runes. (Sigurd ile Gudrun Efsanesi)
  • Ama ileri bakan biri şunu görmeli: hiçbir şey eskisi gibi kalmayacak. (Hurin'in Çocukları)
  • "Ama Sauron, daima haindi." (Güç Yüzüklerine Dair)
  • Bayağı yalanlar iltifat sayılalıberi mutlu bir dünya olmadı asla. (Büyük Wootton Demircisi)
  • "Öyle işler vardır ki, sonu karanlık bile olsa, bu işlere başlamak, yapmayı reddetmekten daha iyidir." (Yüzüklerin Efendisi - İki Kule)