Sırasını Bekleyenler - Luigi Pirandello Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Sırasını Bekleyenler kimin eseri? Sırasını Bekleyenler kitabının yazarı kimdir? Sırasını Bekleyenler konusu ve anafikri nedir? Sırasını Bekleyenler kitabı ne anlatıyor? Sırasını Bekleyenler PDF indirme linki var mı? Sırasını Bekleyenler kitabının yazarı Luigi Pirandello kimdir? İşte Sırasını Bekleyenler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Luigi Pirandello

Çevirmen: Neyyire Gül Işık

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750745201

Sayfa Sayısı: 120

Sırasını Bekleyenler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Marcantonio Ravì, güzeller güzeli kızı Stellina’yı evlendirmeyi kafasına koymuştur. Müstakbel adayı da yaşlı ve bir o kadar zengin Don Diego Alcozèr’dir. Ancak babanın niyeti başkadır: Bir ayağı çukurda olan Alcozèr ölür ölmez dul kızını bu kez sırasını bekleyen Pepè Alletto’ya verecek ve kızının maddi ve manevi mutluluğunu sağlamış olacaktır. Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymaz ve şaşırtmacalı olaylar birbirini kovalar. Pirandello’nun 1902 tarihli ikinci romanı, klasik bir yanlışlıklar komedisi.

Sırasını Bekleyenler Alıntıları - Sözleri

  • Uyum sağlaması gereken gerçek oradaydı, her günün kaba saba, kıt, tekdüze yaşantısındaydı, uyum sağlamaktan başka çaresi yoktu.
  • Uğraşma hiç öğrenmeye, çünkü izin yok tanrılar sana bana nasıl bir son hazırladılar bilmemize.
  • Zorbalık Tanrı'nın bile harcı değildir!
  • O günden sonra zavallı pepe ye artık yatağı diken gibi batıyordu !
  • ..Parası olmayan köle sayılır; kölelikle saadet bağdaşır mı peki? Bağdaşmaz. Demek ki işin temeli: Para. Hürriyet dediğin varlıkla olur..
  • Parası olmayan köle sayılır; kölelikle saadet bağdaşır mı peki? Bağdaşmaz. Demek ki işin temeli: Para. Hürriyet dediğin varlıkla olur.
  • -“Deli kendi evinde, yüz akıllının başkalarının evinde bildiğinden fazla bilir.”
  • “Meseleyi ben hallederim! Açlıktan kimse ölmez; zorbalık Tanrı’nın bile harcı değildir!”
  • Benim fedakarlık sandığım şey asla karşılığı olmayan şeydir.
  • Herkes beni bir zorbaymış gibi görüyor çünkü zorbalığı kabul etmiyorum, ne hemcinslerimin ne memleketimizin önyargılarının ne de her bireyin edinme eğiliminde olduğu alışkanlıkların zorbalığını ...
  • Ne dersiniz altıncı kez evlensem acaba milleti üstüme güldürür müyüm? E, gülsünler, günümüzde hayat insanı o kadar az güldürüyor ki insanlar bu iyiliğimi unutmazlar.
  • Uğraşma hiç öğrenmeye, çünkü izin yok tanrılar sana bana nasıl bir son hazırladılar bilmemize.
  • Benim fedakârlık sandığım şey asla karşılığı olmayan şeydir.
  • Ne dersiniz, altıncı kez evlensem acaba milleti üstüme güldürür müyüm? E, gülsünler, günümüzde hayat insanı o kadar az güldürüyor ki insanlar bu iyiliğimi unutmazlar.
  • Sanki o kayalığın, o sığlığın ilerisinde açık deniz ve parlak bir talih yokmuş gibi! İşte o ufka dikmek lazımdı gözünü!

Sırasını Bekleyenler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

sırasını bekleyenler kaderin planlarımızla nasıl dalga geçtiğinin güzel örneklerinden biri. kitap ilk karşıma çıktığında sevdiğim ve takip ettiğim instagram hesaplarından birinde yazarı bolca övgü almıştı. yazım tarzı ve dilini çok beğenilmişti. kitabı evlenmeden hemen önce almıştım ama okumam boşanmaya karar verdikten bir hafta sonraya denk geldi. kader bana gülümsüyordu. hatta hayat bana gerçekten gülüyordu. mantıkla yapılmış başarısız evlilikleri konu alan kitap sanki tam zamanında karşıma çıkmıştı ama ben tam bir budala olduğum için işareti görememiş ve okumamıştım. yaklaşık 120 sayfa olan kitabı sırf ince diye eklemiştim bavuluma. içinin beni ne kadar etkileyeceğini bilmiyordum. aldığım kahveyi bitiremeden kitabın sonuna gelmiş ama doymamıştım. bana mantık kaderden üstün değildir diyen kitap öylece bitmişti. baba ravi kızı için yeni planlar yaptı mı? stellina insanların onu manipüle etmesine hala izin veriyor mu? pepe hala stellina için sevgi dolu hisler besliyor mu? öğrenmek zorundaydım. ama kitabın sonu gelmiş ve hayat olduğu gibi devam ediyordu. yeni bir sigara yakıp kendimi düşündüm. elimdeki kitabın bana sonumu göstermesini çok istemiştim. ama tıpkı yazarın karakterler için net bir son vermemesi gibi bana da bir son vermemişti. hayatın işaretlerini iyi okuyun ve asla sadece mantıklı olan fikirler için zaman harcamayın (Mihriban Tuğçe)

Kitap, sayfa sayısı olarak az olduğundan vaktinizde varsa eğer bir çırpıda eğlendirirerek kendini okutuyor. Karakterlerin hepsi birbirinden ilginçti. Kendince kızının rahat yaşaması için bulduğu yola körü körüne bağlanması ve bu kararını sonuna kadar savunmasıyla esas kızın babası Don Marcantonio Ravi,aşırı saplantılı oluşu, bir işi sonuna varıncaya kadar bırakmayışı, kendine olan hırsıyla Ciro Coppa ve elbetteki Don Diego Alcozer en sevdiğim karakterler oldular. Hele ki Don Diego...onu okurken bende en az onun kadar eğlendim :) En son olarak bu güzel önerisi için Mehtap Soyuduru Çiçek'e teşekkürler :* (Büşra Yıldız)

Italya Edebiyatı Cok da iyi olmayan ve yazarı Mussolini destekçisi. Marcantonio Ravì, güzeller güzeli kızı Stellina’yı evlendirmeyi kafasına koymuştur. Müstakbel adayı da yaşlı ve bir o kadar zengin Don Diego Alcozèr’dir. Ancak babanın niyeti başkadır: Bir ayağı çukurda olan Alcozèr ölür ölmez dul kızını bu kez sırasını bekleyen Pepè Alletto’ya verecek ve kızının maddi ve manevi mutluluğunu sağlamış olacaktır. Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymaz ve şaşırtmacalı olaylar birbirini kovalar. Pirandello’nun 1902 tarihli ikinci romanı, klasik bir yanlışlıklar komedisi. (Mehmet Emin Çiçek)

Sırasını Bekleyenler PDF indirme linki var mı?

Luigi Pirandello - Sırasını Bekleyenler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sırasını Bekleyenler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Luigi Pirandello Kimdir?

Luigi Pirandello (28 Haziran 1867 -10 Aralık 1936), İtalyan yazar. Özellikle oyun yazarı olarak tanınmıştır. Roman ve kısa hikâyeleri de vardır. 1934Nobel Edebiyat Ödülü sahibidir.

Yaşamı

Luigi Pirandello, 1867'de Sicilya'nın güneyindeki Agrigento şehrinde doğdu, 1936'da Roma'da yaşamını yitirdi. Arkasında büyük bir sanatçı olarak ün bıraktı. Ölümünden iki yıl önce Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştı. Bütün dünyada başarı ve ün kazanmıştı ama, oldukça geç ve sıkıntılarla dolu güç bir yaşamdan sonra.

Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Pirandello, Palermo'da okuduktan sonra Bonn Üniversitesi'ni de bitirip Roma'ya yerleşti. Yalnızca edebiyat ile uğraşmaktaydı. 1893'te ilk önemli yapıtı Marta Ajala'yı yazdı. Bu eser, 1901'de L'Esclusa adı ile yayımlandı. 1894'te ise ilk kısa hikâye kitabını yayımladı. Aynı yıl evlendi ve evlilik hayatı ile birlikte edebiyat çalışmaları arttı. Bu arada ardı ardına bir oğlan bir kız çocuğu sahibi oldu. 19. yüzyıl sonu ve 20.yüzyıl başı Piradello için büyük bir yazınsal verimlilik dönemi idi. Ne var ki 1903 yılında babasının işinin bozulması üzerine aile bütün varlığını yitirdi. Hem babasının tüm servetini yatırdığı hem de eşinin çeyizini yatırdıkları kükürt yatakları bir sel baskını ile yok olmuştu. Felaketi öğrendiği anda eşi Antonietta yarı-felç geçirdi ve yaşadığı psikolojik şok nedeniyle akli dengesi tedavi edilemez ölçüde sarsıldı. Pirandello, başlangıçta intiharı bile düşündüyse de zamanla durumu kabullendi ve öğretmenlik yapmaya başladı. İşte geçen günlerin ardından hasta eşinin başının beklediği geceler boyu Il Fu Mattia Pascal adlı yapıtı yazdı. Bu eser, o günleri anlatan otobiyografik öğeler taşır ve kısa sürede büyük başarı kazanarak Almanca'ya çevrilmiştir. Gün geçtikçe Pirandello'nun bir yazar olarak ünü ve başarısı artımış, öte yandan özel yaşamı gittikçe aşırı kıskanç ve şüpheci olan, hatta saldırganlaşan karısı yüzünden zorlaşmıştır.

İtalya'nın I. Dünya Savaşı'nı girmesi üzerine oğlu da savaşa katıldı ve Avusturyalılar'a esir düştü. 1917'den itibaren önemli tiyatro eserlerini yazmaya başlayan yazar, 1919'da eşini akıl hastanesine yatırmak zorunda kaldı ancak daha sonra onu hastaneye yatırdığı için büyük acı duyarak evde bakmak istedi ama Antoniette hem hapishanesi hem sığınağı olan hastaneyi terketmedi.

Pirandello 1925'te Mussolini'nin desteği ile Roma Sanat Tiyatrosu'nun sanat yönetmeni oldu. Bu destek ona dünya çapında ün ve dünya turu yapma olanağı getirdi.

1925-1926 yılları arasında son ve en önemli romanı olan "Uno, nessuno e centomila" 'yı (Bir, Hiçkimse ve Yüz Bin) yazdı.

1934 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan 2 yıl sonra 10 Aralık 1936 günü Roma'daki evinde tek başına iken hayatını kaybetti.

Luigi Pirandello Kitapları - Eserleri

  • Biri, Hiçbiri, Binlercesi
  • Gölge Adam
  • Sırasını Bekleyenler
  • Üç Kısa Oyun
  • Ağzı Çiçekli Adam
  • Dışlanmış Kadın
  • Aydaki At
  • Toplu Oyunları 1
  • Yeni Elbise
  • Size Öyle Geliyorsa Öyledir
  • Çıplakları Giydirmek
  • Siyah Şal
  • Çıplak Hayat
  • Liola' Köyün Çapkını
  • IV. Henry
  • Altı Şahıs Yazarını Arıyor
  • Oyunun Kuralları
  • Karımın Kocası
  • Seçme Hikayeler
  • Loveless Love
  • Güneş ve Gölge

Luigi Pirandello Alıntıları - Sözleri

  • Payına ızdırap düşmüş olması beni üzmüştü. (Aydaki At)
  • Hayata kapılarını kapatamaz ve acıya nöbet tutturamazdı . (Çıplak Hayat)
  • " Kadınlar hoşa gitmek isteği duymadan yaşayamazlar. " (Çıplak Hayat)
  • "Sizden de, sebebini anlayamadığım şüphelerinizden de iğrendim." (Gölge Adam)
  • "Bilseniz ne çok çalışır düşlemim, nasıl çalışır! nerelere kadar girerim!" (Ağzı Çiçekli Adam)
  • Vatan bizi o yaştayken çağırsaydı eğer, söyleyin hadi, onun için savaşa gitmek, babamızdan annemizden, daha üstün olmaz mıydı bizim için? Biz şimdi elli altmış yaşlarındayız muhterem efendi ve evet, vatanımız var tabi ama içimizde vatandan öte, kendi çocuklarımıza duyduğumuz sevgi elbette ki daha güçlüdür. İçimizden hangimiz, yapabilseydi eğer kendi öz oğlunun yerine savaşa katılmazdı ki? (Yeni Elbise)
  • " Hayat, yaşamaya devam edenin, ölüm, zamanı gelenindi." (Çıplak Hayat)
  • "Çünkü sevgili bayım,nelerden yapıldığını bilmiyorum ama, var, var, şurada boğazımızda duyuyoruz bir yumruk gibi, hiçbir zaman hoşnut edilmeyen, edilemeyen yaşamı, çünkü yaşadığımız biçimiyle, kendine karşı öyle susuzdur ki, tadılmaya bırakmaz." (Ağzı Çiçekli Adam)
  • Bu insanların tümü kıskanç. (Liola' Köyün Çapkını)
  • Arayan ya belasını ya Tanrısını bulur. (Liola' Köyün Çapkını)
  • Ama bilindiği gibi insanoğlu elindekilerle yetinmez. (Siyah Şal)
  • Ben neydim ki? Şimdi neysem o: Yoksulun biri... (Toplu Oyunları 1)
  • "Her şey bir anda oluyor. İnsan çıldırabilir." (Size Öyle Geliyorsa Öyledir)
  • Yaşıyorum, üstelik de bütünlüğümden bir şey kaybetmeden; fakat kendi içimde değil, dışarıdaki her şeyin içindeyim artık. (Biri, Hiçbiri, Binlercesi)
  • Ne dersiniz, altıncı kez evlensem acaba milleti üstüme güldürür müyüm? E, gülsünler, günümüzde hayat insanı o kadar az güldürüyor ki insanlar bu iyiliğimi unutmazlar. (Sırasını Bekleyenler)
  • Diğerleri, günlük yaşamın zorluklarından bir kaçış niyetiyle gezip tozmalarda veya kafelerde kendilerine oyalanacak bir şeyler ararken Fabio Feroni, o zamanlar yalnız takıldığı için eski bekâr evinin terasında, bir dolu çiçek vazosunun arasında ömür süren bir dolu örümcek, karınca ve diğer böceklerin yaşamlarını merakla ve sevgiyle gözlemleme eğlencesini edinmişti kendine. (Yeni Elbise)
  • Düşürüldüğün yerden ayağa kalk, utancı ve kederi ez! (Aydaki At)
  • "Hepiniz birbirinize bakıyorsunuz. Ee, ne oldu? Gerçeği öğrendiniz mi?" (Size Öyle Geliyorsa Öyledir)
  • Nasıl olduğunu bilmeyiz ama ağzımızın içinde hayatın tadını duyarız hep. Hayat hayat oldukça kendi kendinden ne bıkıyor ne usanıyor. Onun tadı bu bir sürü anılardan geliyor, ve bizi bağlıyor. Ama neye bağlıyor? İşte bu saçmalıklara, bu belalara bağlıyor. Dört, beş, on yıl sonra sonra bu saçmalıkların tadını düşünebiliyor musunuz? Belki bizi hayata tekrar bağlamak için bu saçmalar, bu  belalar bile birer tatlı anı olacaktır; işte o anda kapınıza dayanan ölüm kurtuluş değil de felaket gibi görünecektir gözünüze. Sonra düşünün ki bazıları için hayatın sonu gün meselesi oluyor. (Ağzı Çiçekli Adam)
  • ''Hayatınız eğer gerçekten farklı olabilseydi, şimdi yaşadığınız hayatta yaşadıklarınızdan kim bilir hangi duyguları, hangi umutları, hangi arzuları yaşayacaktınız! Sizin olmak istediğiniz gibi olanların, sahip olmak istediklerinize sahip olanların, olmayı arzu ettiğiniz yerde olanların sizi öfkelendirdikleri de doğru, çünkü sizin imrendiğiniz bu şartlar içinde olanlar, yaşadıklarının kıymetinin sizin olabileceğiniz derecede farkında olmuyorlar. Kusura bakmayın ama bu öfke çok aptalca. Siz, içinde bulundukları şartlara imreniyorsunuz çünkü siz o şartlara sahip değilsiniz. Sahip olsaydınız şimdi siz, siz olmazdınız; şimdiki kendinizden farklı olma isteği diyorum.'' (Siyah Şal)