Sis - Miguel de Unamuno Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sis kimin eseri? Sis kitabının yazarı kimdir? Sis konusu ve anafikri nedir? Sis kitabı ne anlatıyor? Sis PDF indirme linki var mı? Sis kitabının yazarı Miguel de Unamuno kimdir? İşte Sis kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Miguel de Unamuno
Çevirmen: Yıldız E. Canpolat
Orijinal Adı: La Niebla
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789754589054
Sayfa Sayısı: 240
Sis Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Miguel de Unamuno (1864-1936): Gerek Aşk ve Pedagoji, Sis ve Tula Teyze romanları, gerekse en tanınmışı olan Yaşamın Trajik Duygusu gibi felsefi denemeleri düşünüldüğünde, Unamuno, 20. yüzyıl İspanyol yazınına damgasını vurmuş en önemli modern-klasiklerden biridir. I. Dünya Savaşı'nın başladığı yıl yayımlanan ve yazarın en çarpıcı romanlarından biri sayılan Sis (1914) ise, Unamuno'nun ölümünden 70 yıl sonra nihayet İspanyolca aslından yapılan bir çeviriyle okurla buluşmaktadır.
Yıldız Ersoy Canpolat; 19. ve 20. yüzyıl İspanyol romancılığı üstüne yayımladığı iki telif kitabının ve İspanyol öykücülüğünü örnekleyen kapsamlı bir antolojinin yanı sıra, Cervantes'ten Fuentes'e, Unamuno'dan Paz'a yaptığı çevirilerle de İspanyol ve Latin Amerikan yazınlarını okura ulaştıran en önemli adlardan biridir.
Sis Alıntıları - Sözleri
- "Bugün," dedi, "yeni bir yaşama başlıyoruz, Orfeo. Dünyanın daha büyük, havanın daha temiz ve gökyüzünün daha mavi olduğunu duyumsamıyor musun?"
- ...çok yolculuk yapan, vardığı yeri arayan değildir, ayrıldığı yerden kaçarcasına çekip gidendir.
- Yaşamın tek öğretmeni yalnızca yaşamdır...
- çok yolculuk yapan, vardığı yeri arayan değildir, ayrıldığı yerden kaçarcasına çekip gidendir.
- Amo, ergo sum! ( Seviyorum, öyleyse varım. )
- Mutluluk nedir, bilen var mı?
- Kendilerini ve acılarını unutmak için, roman okumaya saldıran kimseler vardır.
- Yaşam bu işte, sis.
- Bir de üzüntü insanı öldürmez derler!
- “Kendi kendine eğlenmek, acılarını unutmak için kendini roman okumaya veren insanlar vardır…”
Sis İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okuma grubumuzun Eylül kitaplarından biri Sis idi. Kitabı ikinci okuyuşum olmasına rağmen sanki ilk sefermiş gibi severek merakla bitirdim yine. Kısaca konudan bahsetmek istiyorum öncelikle. Augusto, annesini kaybetmiş ve ondan kalanlarla yaşayan zengin bir bireydir. Arkadaşı ile olan sohbetleri, hayata bakış açısı farklı ve bir arayış içindedir. Aradığı şeyin ne olduğunu bilmezken, ansızın karşısına Eugenia çıkar. Güzel midir, çirkin mi? Uzun mudur kısa mı? Sarışın mıdır esmer mi? Bunları bilmez, bunlarla ilgilenmez ve aslen bu fiziksel özellikleri değil onu sevmeyi sever Augusto. Kadınları şimdiye kadar tanımayan, Eugenia ile keşfetmeye başlayan karakterimiz bol bol sohbet eder çevresindeki insanlarla. Hayatı sorgular, insanları tanımaya çalışır, kadınları anlamaya başlar Augusto. Kendi kendine konuştuğu hayatına bir de köpek dahil olur. Orfeo hayatına dahil olduktan sonra her şey başkalaşır. Artık konuşacağı biri daha vardır Augusto'nun. Ama ne olursa olsun yaşama olan merakı dinmez. Varlığı, hiçliği sorgular. Hayvanları, arkadaşlığı, evliliği anlamaya çalışır. Hepimizin içten içe merak ettiği her konu ile ilgili konuşur Augusto. Ve kitabın dönüm noktası gelir çatar ansızın. Sona gelirken yazar ile bir yüzleşme yaşayan karakterimizin gözünden diğer tüm roman kahramanlarını düşündürür bize Augusto. Ya her roman kahramanı, yaratıcısı ile konuşsaydı? Raskolnikov'un sonu farklı olur muydu o zaman? Anna belki de hiç yaşamazdı yaşadıklarını. Dorian kibrine yenik düşmezdi, Bartleby ne yaparsa yapsın bir şeylerin değişmeyeceğini bilirdi. İşte böyle bir düşünce sardı Unamuno sayesinde beni ikinci kez. Son olarak bir de kitabın çevirisine değinmek istiyorum. Can Yayınları Behçet Necatigil çevirisi ile okumuştum ilk olarak Sis'i. Ancak kitaptaki eski kelime kullanımı hayli fazlaydı. Bu da okumamdan aldığım verimi düşüren detaylardan biriydi. İkinci seferi İş Bankası Kültür Yayınları ile yaptım ve seçimim sonrası bu okuma beni çok mutlu etti. Kitabı ilk kez okuyacaklara İş Bankası Kültür Yayınları ile okumalarını öneriyorum. Okumamış olanlara mutlaka tavsiyemdir. Daha fazlasını anlatmak istesem de kendimi tuttuğum, muhteşem bir okuma yapacaksınız. (fazi)
Bu kitabın ilk sayfalarını açıp okumadan önce bir yerlere gitmek istiyordum. O an göğüs kafesimde hissettiğim garip boşluğu doldurabilecek bir yer... Evet... Keskin, kıvrak bir zeka ve trajikomik kelimelerle oluşturulmuş bir dünyaya gitmek istiyordum. İşte o aradığım, yüzümü güldüren ilk sayfanın sahibi bu eser. İncelemek için elime aldığım ve okumaya devam edip elimden bir türlü bırakamadığım bu eser... Augusto, dostları, sevdiği kadınlar, köpeği Orfeo ve zihnindeki sis... Augusto'nun yalnızlıkla başladığı serüvenine Aşk'ın dahil olmasıyla birlikte devam eden yolculukta yaşadığı acı tecrübeler ona bir deney yapma kararı aldırıyor. Fakat duygularını karıştırmaması gereken bu deneyde, duygularıyla hareket ederek, asıl kobay o oluyor. Eserin bu bölümlerini ve sonrasını ağzım açık okudum diyebilirim. Çünkü bence Augusto, sonu uçurum olan bu serüvene yalnızca kendi iradesiyle atlamadı. Başından beri, onu bu uçuruma atlaması için teşvik eden dostlarıydı. Dostları... (Levlâ)
İspanyol Edebiyatı'ndan okuduğum ilk kitap olan Sis, varoluşçu yazar Miguel De Unamuno’nun 1914 yılında yayımlanmış ve oldukça farklı bir teknikle yazdığı romanıdır. Miguel de Unamuno, Madrid Üniversitesi'nde felsefe ve edebiyat üzerine eğitim almış ve bir süre de felsefe öğretmenliği yapmış bir düşünür ve yazardır. Salamanca Üniversitesi'nde Eski Yunan Dili Kürsüsü'nde profesör olmuş ve aynı üniversitede üç kez de rektörlük görevine getirilmiştir. Dogmatik düşünceye (asla değişmeyeceği kabul edilen mutlak değerleri kabul eden, bu bilgilerin mutlak hakikat olduğunu, inceleme, tartışma ya da araştırma ihtiyacı olmadığını savunan anlayış) karşı savaşmış ve bu uğurda Fransa'ya sürgüne dahi gönderilmiştir. Unamuno, her okuduğu kitabı aslından okumak için dil öğrenme hastalığına tutulmuş, Yunanca ve Latince dışında 16 dil öğrenmiştir. Gerçekten sıradışı bir yazar olan Unamuno'nun Sis kitabı da yazarımız gibi oldukça sıradışıydı. Roman, Victor Goti’ye ait bir önsözle başlıyor. İşin ilginç yanı ise, kitabı okumaya başladıktan ve birkaç bölüm ilerledikten sonra Victor Goti’nin, kitabın ana karakteri Agusto Perez’in yakın arkadaşı olduğunu öğreniyoruz. Bu aşamada Don Miguel Unamuno’nun, Victor Goti’den Agusto Perez’in gizemli ölümünü anlattığı kitabına önsöz yazmasını istemesinin nedenini anlamaya çalışıyor ve kafamızda Victor Goti kim? Gerçekten böyle biri var mı? gibi sorulara da cevap arıyoruz. Önsöz'ün ardından Unamuno'nun, Victor Goti'ye cevap niteliğinde yazdığında ikinci bir önsözde ise, "Burada kitabıma önsöz yazan Victor Goti'nin görüşlerinden birkaçı üzerinde biraz yakından durmak isterdim fakat onun (Goti'nin) hikmet-i vücudu bence malum olduğundan bu önsözde söylediği şeylerin bütün sorumluluğunu kendisine bırakmayı tercih ediyorum" cümlesi, yukarıda da bahsettiğim gibi Victor Goti'nin varlığını sorgulamamızı doğrular niteliktedir. Romanı bitirdiğinizde şu gerçekle karşılaşıyorsunuz aslında. Unamuno, romana kendisini kattığı gibi, roman kahramanını da (Victor'u) gerçek hayata aktarıyor. Romanın gerçekliği Unamuno’nun romana girmesiyle soru işaretine neden olduğu gibi, gerçek hayatta olmayan Victor’un yazdıkları da bu hayatın gerçekliğine dair soru işaretine neden oluyor. Romanın yazıldığı yılı düşünürsek (1914) bu gerçekten de çok zekice ve başarılı bir hamle olmuş. Kitabın konusuna gelecek olursam; roman Agusto’nun yağmurlu bir günde yürüyüşe çıkması ile başlıyor. Ana karakter Agusto Perez, hukuk eğitimi görmüş, aylak ve varlıklı biridir. Altı ay önce kendisine çok düşkün olan annesini kaybetmiştir. Evinde uşağı Domingo, uşağın karısı aynı zamanda da aşçısı Ludivina ve sokakta bulup sahiplendiği köpeği Orpheus ile beraber yaşamaktadır. Yaşamdaki varlığından şüpheli, yapacakları konusunda kararsız olan Augusto, yürümek istemesine rağmen nereye gideceğini bilmediğinden oradan geçen genç bir kızın peşine takılır ve kızı evine kadar takip eder. Kapıda evin hizmetçisinden bu kızın anne ve babası olmayan, halası ve eniştesiyle yaşayan, piyano öğretmeni Eugenia Domingo del Arco olduğunu öğrenir. Sadece gözlerini hatırlayabildiği bu genç kıza âşık olur. Kibirli, bencil ve memnuniyetsiz Eugenia'yla başlayan bu aşk Agusto Perez'in gözünün açılmasına, bugüne kadar yaşamadığı ve bilmediği duyguları öğrenmesine bunun yanında da birçok kavramı sorgulamasına sebep olacak ve onu gizemli bir sona sürükleyecektir. Romanın konusu, aşk, ihanet, sadakat, kıskançlık, yalan gibi genel temeller üzerine oturtulmuş. Kitapta olayın nasıl ilerleyeceğinden çok Agusto Perez’in ne yapacağını merak ediyorsunuz. Karakter analizleri çok iyiydi. Betimlemeden çok diyaloglar, monologlar ve bir de kitabın sonunda epilog yer alıyor. Kitapta karakterler ve çevresel faktörlerle ilgili hiç bir bilgi verilmemiş ve tamamen okuyucunun hayaline bırakılmış. Bunun dışında yazar, mantık, tesadüf, zaman, yolculuk, nesnelerin anlamı, aşk, aile, evlilik, yaşam, ölüm, yas, sonsuzluk, düş, umut, ruh, yaşlılık, bilim, dil, kadın, delilik, cinsellik, kuşku, bağlılık, sanat gibi birçok kavramı ve felsefi düşünceyi de kurguda büyük bir incelikle işlemiş ve okuyucunun da bu kavramlarla birlikte varoluşunu sorgulamasına da olanak sağlamıştır. Aynı zamanda yazar gerçeklikle kurmaca, gerçek kişiyle kurmaca kişinin hayatları, rüya ile gerçekliği de karşılaştırmış ve okuyucuya sunmuştur. Romanda bolca bahsi geçen Nivola aslında Novella sözcüğünden esinlenilen ve eserlerinin eleştirmenler tarafından roman sayılmaması üzerine Unamuno’nun eserlerine verdiği bir isimdir. Kitabın sonlarına doğru ana karakterin yazarla buluştuğu kısımda gerçekliğe ve varoluşa yönelik sorgulamaların olduğu dialoglar, sis kelimesinin tanımını ve yazarın amacını açıklar nitelikteydi. Sisi aslında başlıbaşına yaşam, yaşamımızdaki küçük olaylar, sorunlar, sıkıntılar ve üzüntüler olarak da açıklayabiliriz. "İnsan, kafasıyla düşünür, kalbiyle duyar ve midesiyle ister” ve "Başka yazarların neden bazı sözcükleri italik yazdığını anlayamıyorum. Sanırım o sözcüğe dikkat çekip önem artırmak istiyorlar. Hâlbuki, benim yazdığım her sözcük zaten önemlidir" diyecek kadar da cesur olan Unamuno'nun eserini anlamaya çalışarak, sorgulayarak büyük bir sabırla ve emekle okumanızı tavsiye ederim. Kitapla kalın... (Nihal Yurtseven)
Sis PDF indirme linki var mı?
Miguel de Unamuno - Sis kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sis PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Miguel de Unamuno Kimdir?
Miguel de Unamuno, İspanyol düşünür, yazar. Madrid Üniversitesi'nde felsefe ve edebiyat üzerine eğitim almış ve Bilbao'da felsefe öğretmenliği yapmıştır. 1891 yılında Salamanca Üniversitesi'nde Eski Yunan Dili Kürsüsü'nde profesör olmuştur.
20. yüzyıl İspanyası'nı düşünmüş ve yazmıştır. Dogmatik düşünceye (özellikle faşizme) karşı savaşmış ve bu uğurda 1924 yılında diktatör Miguel Primo de Rivera tarafından Fransa'ya sürgüne gönderilmiştir. 1930 yılında tekrardan Salamanca Üniversitesi'ndeki görevine dönen Unamuno, bu kez de diktatör Franco'ya karşı çıktığı için ev hapsine mahkûm edilmiştir. Tutuklu halde, 31 Aralık 1936 tarihinde ölmüştür. Roman, öykü, şiir, deneme ve oyun türünde eserler vermiştir.
“İnsan, kafasıyla düşünür, kalbiyle duyar ve midesiyle ister” ve "Başka yazarların neden bazı sözcükleri italik yazdığını anlayamıyorum. Sanırım o sözcüğe dikkat çekip önem artırmak istiyorlar. Hâlbuki, benim yazdığım her sözcük zaten önemlidir" gibi değinmeleri vardır.
Miguel de Unamuno Kitapları - Eserleri
- Sis
- Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz
- Yaman Adam
- Satranç Ustası Don Sandalio'nun Romanı
- Aşkın Hücumu
- Abel Sanchez - Tula Teyze
- Aziz Manuel
- Günlükler
- Hayatın Trajik Duygusu
- Tula Teyze
- Vakit Nasıl Geçiyor
- Aşk ve Pedagoji
- İki Ana
- Çırpınış
- Ölümün Aynası
- Abel Sanchez
- İki Tuhaf Öykü
- Roman Nasıl Oluşturulur
- Aziz Don Manuel
Miguel de Unamuno Alıntıları - Sözleri
- Bir çocuk için inanmak düş görmekten başka bir şey değildir. (Aziz Manuel)
- Gerçek din mi? Bütün dinler kendilerine inanan halkları ruhsal olarak yaşattıkları ve onları ölmek için doğmak zorunda oldukları konusunda teselli ettikleri kadar gerçektir, her halk için en gerçek din kendisininki, kendi yarattığı dindir. Peki ya benimki? Benim dinim başkalarını teselli etmekte bulduğum tesellidir; her ne kadar onlara verdiğim teselli benim tesellim olmasa da...' (Aziz Manuel)
- Önce dövüp sonra dayağın sebebini açıklıyorlar. Çiğnenmek değil, 'Afedersiniz!' denmesi canımı yakıyor. Dayak yetiyor da izah edilmesi fazla geliyor... (Ölümün Aynası)
- ‘’ ‘Daima iyi bir insan olacak mısın?’ sorusunu hatırlar hatırlamaz titremeye ve bir kavak yaprağı gibi sallanmaya başlıyorum. Çünkü söyleyin bana, daima iyi bir insan olacağımı bilebilir miyim?’’ (Aşkın Hücumu)
- “ Bu korkunç, ıssız, kapanık ruhta bir uçurum keşfetti..! “ (Yaman Adam)
- "İnsanlar ancak aynı acıyı beraber çektikleri, ortak bir ızdırabın boyunduruğunda bir süre taşlı bir alanı birlikte sürdükleri zaman manevî bir sevgiyle severler birbirlerini." (Hayatın Trajik Duygusu)
- İnsan, kafasıyla düşünür, kalbiyle duyar ve midesiyle ister. (Satranç Ustası Don Sandalio'nun Romanı)
- Çocuğun gördüğü, işittiği her şey, ruhu için bir tohum gibidir, filizlenir, sonra da ürün verir. (Tula Teyze)
- çok yolculuk yapan, vardığı yeri arayan değildir, ayrıldığı yerden kaçarcasına çekip gidendir. (Sis)
- “Çocuklar her şeyi bizden daha iyi anlar. Hem hiç unutmazlar da. Şimdi anlamıyorlarsa yarın anlayacaklardır. Çocuğun gördüğü, işittiği her şey, ruhu için bir tohum gibidir, filizlenir, sonra da ürün verir.” (Tula Teyze)
- Zulümlerin en büyüğü, zulüm edenden ziyade zulüme uğrama korkusu yüzündendir. (Aziz Manuel)
- "Bir şey olmak istemiyorum, hiç kimsenin beni hatırlamasını da... Çalışmak mı? Neye yarar? Buraya kapanıyorum, yaşlıların arasına, yaşadığım yer burası. Özlemlerim çoktandır tatmin oldu. Bir nihilist." (Günlükler)
- Dünyada onu sevəcək birini tapa bilməyən adam yoxdur. (Abel Sanchez)
- "Bu kadar aptal arasında delirmeyen onlardan da aptaldır..." (Satranç Ustası Don Sandalio'nun Romanı)
- ...çok yolculuk yapan, vardığı yeri arayan değildir, ayrıldığı yerden kaçarcasına çekip gidendir. (Sis)
- Çünkü biz yaslı ve bedbaht günleri, sevinçli ve mesut günlerden daha iyi hafızamızda tutarız. Ömrümüzdeki hudut taşları, sevinçler değil yaslardır. (Vakit Nasıl Geçiyor)
- Kısacası: Her insan, içinde temel yedi erdemi ve karşıtı yedi erdemsizligi taşır ve onlardan her türde roman kahramanı yaratabilir. (Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz)
- Çünkü insanlardan nefret etmekten ziyade onlardan korkuyorum. (Satranç Ustası Don Sandalio'nun Romanı)
- ''ne fena tabiat, bizi ilgilendirmeyen şeyleri merak etmek.'' (İki Ana)
- “ Aşk düşünmez..! “ (Yaman Adam)