Sivil İtaatsizlik - Henry David Thoreau Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Sivil İtaatsizlik kimin eseri? Sivil İtaatsizlik kitabının yazarı kimdir? Sivil İtaatsizlik konusu ve anafikri nedir? Sivil İtaatsizlik kitabı ne anlatıyor? Sivil İtaatsizlik PDF indirme linki var mı? Sivil İtaatsizlik kitabının yazarı Henry David Thoreau kimdir? İşte Sivil İtaatsizlik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Henry David Thoreau

Çevirmen: Caner Turan

Orijinal Adı: Resistance to Civil Government

Yayın Evi: Say Yayınları

İSBN: 9786050204681

Sayfa Sayısı: 88

Sivil İtaatsizlik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Amerika'da kapitalizmin hızla gelişmesinin sebep olduğu sarsıcı değişimlerden hoşnutsuzluk duyan Henry David Thoreau 1845 yılında yaşadığı kenti terk ederek bir göl kıyısına yerleşir. Burada iç dünyası, gündelik yaşamı ve doğal çevresiyle ilgili duygu ve düşüncelerini kaleme alır. Arada bir toplumsal meselelere değinmeyi de ihmal etmez. Bu tür yazılardan biri olan Sivil İtaatsizlik Thoreau'nun bugüne dek üzerinde en çok durulmuş metinlerinden biridir. Yazar bu metinde köleliğe ve savaşa karşı olan düşüncelerini dile getirir, ideal devletin nasıl olması gerektiğini tartışır. Metnin ilk satırlarında kullandığı "En iyi devlet hiç yönetmeyen devlettir" sözü akıllarda yer etmiştir.

Sivil İtaatsizlik Alıntıları - Sözleri

  • Çok para az erdem demektir.
  • Hukuk asla zerre kadar eşitlik getirmemiştir.
  • Sadece hak eden ve değerini bilenlere nazik ve düşünceli olmak gerekir.
  • Hükümetin hizmet sunduğu tek şey insanları yalnızlaştırmak olmuştur.
  • Hükümetlerin en iyisi hiç hükmetmeyendir.
  • “En iyi hükümet en az hükmedendir.”
  • Vicdanlar yaralandığında da kan akmış sayılmaz mı?
  • İnsanlar, devlete hizmet etmekte, ama insan olarak değil bedenleri olan makineler olarak.
  • Bu dünyaya zorlanmak için gelmedim. Kendi ritmimle nefes alabilmeliyim. Kim en güçlü imiş, görelim. Hangi gücün büyüklüğü vardır? Onlar beni sadece benden daha üstün bir yasaya uymaya zorlayabilirler. Beni kendileri gibi olmaya zorlamaktalar.İnsanların çoğunluk tarafından şu ya da bu şekilde yaşamaya zorlanmasını anlamıyorum. Hayat ne şekillerde yaşanır?
  • "Ben bu dünyaya burayı daha yaşanabilir bir yer yapmak için değil, iyi kötü burada yaşamak için geldim."
  • Ben dünyaya birileri beni bir şeylere zorlasın diye gelmedim. Kendi üslubumla nefes alacağım.
  • "...çünkü hakikate değil, hakikatin yansımasına tapıyoruz."
  • Hükümetin hizmet sunduğu tek şey insanları yalnızlaştırmak olmuştur.
  • Bu dünyaya zorlanmak için gelmedim. Kendi ritmimle nefes alabilmeliyim.

Sivil İtaatsizlik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"İÇİMİZDE İYİ VAR MI? VARSA OTORİTE KARŞISINA GELİNCE TAMAMEN YOK MU OLUYOR?" "Vergi memuru ya da herhangi bir memur, 'Ben ne yapayım?' diye soracak olursa, cevabım şudur: 'Eğer gerçekten bir şey yapmak istiyorsan istifa et.' " Bu alıntıyı okuduktan sonra aklıma Kriminoloji dersinde öğrendiğimiz bir deney aklıma geldi. Kitabı incelemekten ziyade, bu alıntıyı baz alarak, deneyden bahsetmek istiyorum. Yale Üniversitesinde Stanley Milgram adlı bir psikolog ve ekibi, "Milgram deneyi" diye adlandırılan bir deney yapıyorlar. Deneyin amacı "otoriteye itaat"i araştırmak. Deneyde deneklerin davranışlarını gözlemleyerek hangi şartlar altında otoritenin emirlerine uyduklarını ve hangi şartlar altında itaat etmeyi bıraktıklarını araştırıyorlar. Deney 3 kişiden oluşmakta: 1-Denek ( öğretmeni temsil etmektedir.) 2- Aktör ( öğrenciyi temsil etmektedir. Bazı yerlerde mağdur şeklinde de geçebilir.) 3- Araştırmacı (otoriteyi temsil eder ve emirleri veren taraftır. Bazı yerlerde gözlemci olarak geçebilir.) Denek ve aktör seçiminde denek olacak kişiye -sanki rastgele seçiliyormuş gibi- iki kâğıt arasından kura çekmesi istenir. İki kâğıtta da öğretmen rolü yazmaktadır. Yani denek her halükarda öğretmen olacaktır. Deneklere katılımları için saatine 4 dolar verilmektedir. O dönem için bu miktar çok yüksek olmayıp ortalama bir rakamdır. Çok yüksek olmama nedeni ise denekler, parayı almak için deneyi terk etmeme gibi bir psikolojiye girebilirler. Deneğin görevi, kendisine verilen birkaç çift kelimeyi öğrenciye öğretmektir. Denek kelimeyi okur ve bu kelimeyle eşleşebilecek şıkları okur, öğrencinin cevap vermesi istenir. Eğer öğrenci yanlış cevap verirse; deneğin öğrenciye elektrik şoku vermesi gerekmektedir. Her bir hatada verilen elektrik şoku 15 volt artırılır. 1. Hata-> 15 volt 2. Hata-> 30 volt 3. Hata-> 45 volt . . 30. Hata-> 450 volt Eğer 450 volt verecek olursa, kendisinden iki kere daha bu voltu verilmesi isteniyor ve deney bitiriliyor. Denek konumunda olan öğretmen, öğrencinin gerçekten de şok aldığını zannetmektedir ancak deneyde elektrik şoku verilmemiştir. Aktör, rol yaparak acı çekiyormuşçasına inleme sesi verir. Öğrenci, yanında denek de varken şu soruyu soruyor: "Kalıcı bir hasar olur mu?" Cevap: "Acı verici ama kalıcı doku hasarı oluşturmaz." Aktör hata sayısını arttırdıkça verilen volt da artıyor ve bağırmaya başlıyor, artık cevap vermeyeceğini söylüyor, bir yerlere vuruyor, hiç ses vermediği oluyor. Bu durumlarda eğer denek tereddüt ederse, araştırmacı rolünde bulunan gözetmen, kademeli olarak şu 4 şeyi söylüyor: 1- Lütfen devam edin. 2- Deneye devam etmeniz gerekiyor. 3- Devam etmeniz çok önemli, vazgeçilemez. 4- Başka bir seçeneğiniz yok. Deneyi daha kapsamlı ve detaylı incelemek için 18 ayrı deney yapıyorlar aslında. Ben buraya bazılarını örnek olsun diye bırakıyorum: 1. DENEY: Mağdurun hiç sesi gelmiyor. 300 voltta sadece duvara vurmak şeklinde tepki var. 315'te cevap vermeyi kesiyor. Bu deney 40 kişi üzerinde yapılıyor. Bu 40 kişinin 26'sı deneyin sonuna kadar gidiyor. İtaat oranı bu deneye göre %65. 2. DENEY: Bu sefer itirazlarda ses veriliyor ve duvarlardan bu duyuluyor. Böyle olunca oran 26'dan 25 kişiye düşerek %62.5 gibi bir veri tespit ediliyor. 3. DENEY: Şartlar değiştiriliyor. Denek ile öğrenci aynı odadalar, onu bizzat görüyor. 40 kişiden 16'sı deneyin sonuna kadar gidiyor. İtaat %40'a düşüyor. 5. DENEY: Bir bodrum katında bu deney yapılıyor. Daha kasvetli bir ortamda, mağdurun sesi var başka bir odada, en başta soruyor: "Bir kalp problemim var sıkıntı olur mu?" diyor. Yine verilen cevap: "Kalıcı doku hasarı oluşmaz." 150,195,330. voltlarda mağdur sorusunu tekrarlıyor. Bu durumda 40 kişide 26 kişi deneyin sonuna kadar gidiyor. İtaat oranı %65. [ Birinci deneyle oran aynı, dikkat çekici bir durum.] 7. DENEY: Gözlemci odadan çıkıyor ve emirleri telefonla veriyor. Bu durumda 40 kişiden 9'u sonuna kadar gidiyor. İtaat %22.5'a düşüyor. Hatta bazı denekler hile yapmış, verilmesi gereken elektrik voltajından daha az volt vermiş. Deneyi bozsa bile, otoriteye karşı gelmekten daha tercih edileblir bulmuşlar. 8. DENEY: Bu deney sadece kadınlara yapılmış. Kadınlar daha fazla empati kurmaya açıklar ve daha az agresifler denmiş ve sonuç kırk kişiden 26 çıkmış. Değişen hiçbir şey yok. İtaat oranı %65. 9. DENEY: Deneye başlamadan önce deneğe, sonuçlardan üniversite sorumlu değildir, şeklinde bir form imzalatıyorlar. Mağdur burada şart koşuyor "Kalp hastasıyım, bitti dersem biter." diyor. Deneklerden dörtte biri mağdurun bu koşulunu itaatsizlik için mazeret olarak sunuyorlar. Dörtte üçü bu koşuldan bağımsız olarak itaatsizlil ediyor. 40 kişiden 16'sı sonuna kadar gidiyor. İtaat oranı %40. 10. DENEY: Üniversitenin dışına çıkılıyor. Kampüs terk ediliyor. Yale Üniversitesi bir güven veriyordu çünkü. Arka plandaki otoriteyi burda kaldırmaya çalışıyorlar. Diğer faktörlerin hepsi aynı kalıyor. Kırk üzerinden 19'a düşüyor. Demek ki üniversite bir güvenmiş. İtaat oranı %47.5 11. DENEY: Şok seviyesini özgürce belirlemek deneğe bırakılıyor. 5. deneyle koşullar aynı. Katılan 40 kişiden 3'ü minimumu, 28'i ilk rahatsızlık sesine kadar artarak volt veriyor, 38'i ciddi bir protestoya kadar devam ediyor. İki kişi 375 ve 450'lik voltları veriyor. Kırk kişiden biri deneyin sonuna kadar gidiyor. İtaat %2.5 12. DENEY: Öğrenci hem çığlık atıyor hem de her çığlık atmasından sonra devam et diyor. Gözetmen ise 150. voltta "Deneğin kalp hastalığı var o yüzden duralım" diyor. Buradaki çalışma 20 kişi ile yapılmış. Hiç kimse deneyin sonuna kadar gitmemiş, hepsi gözetmeni dinleyip 150. voltta bırakmıştır. Bu da demektir ki; kişinin üzerindeki otorite, kişiden daha fazla söz sahibidir. Peki bu deneyler bize neyi anlatıyor? Bir örnek vermek gerekirse Nazilerde mahkemeler kurulduğunda çoğu kişi savunma olarak "Emir verilmişti, yapmak zorundaydım, ben suçlu değilim ki" demişler. Ancak bu deneyde emri yerine getirmezlerse başlarına hiçbir şey gelmeyecek. Aldıkları ücret ise vazgeçilmez bir ücret de değildir. Peki bu kişiler neden deneydeki otoriteye boyun eğdiler? Şu sonuca varıyoruz: kendini otoriteye beğendirme düşüncesi. Deneylerde en çok göze çarpan şey; deneğin mağdura karşı sorumlu hissetmesi gerekirken, otoriteye karşı sorumlu hissediyor. Otoritenin istediği şekilde davranınca sorumluluğunun olmadığını düşünüyor ve kendisini olaydan soyutlamış oluyor. "Bu davranış aslında benden kaynaklanmıyor, otoriteden kaynaklanıyor." diyerek kendi yaptığı davranışa yabancılaşıyor. Deney sonunda deneklere sorulduğunda "bana bağlı olsa yapmazdım." diyorlar. Aslında tamamen kendilerine bağlı. Ayrıca deneye katılmakla, deneklerde "söz verme psikolojisi" oluşuyor ve sözü yerine getirmeye çalışıyorlar. Bunu "sosyal uygunsuzluk" olarak değerlendiriyorlar. Özellikle 9. Deney benim en çok dikkatimi çeken deney oldu. Öğrencinin kalp hastasını olduğunu bilerek deneyin sonuna kadar giden kişilerin oranı %40. Her ne kadar 40 gibi az kişi arasında yapılmış olsa da, bence büyük bir oran. Bu da "emri yerine getiriyordum, emir kuluydum" diyerek insanların ne kadar da vahşileşebileceğini net bir şekilde gösterebiliyor aslında. O zaman başlarken sorduğumuz soruyu şimdi tekrar soralım: "İçimizde iyi var mı? Varsa otorite karşısına gelince yok mu oluyor?" (Atiye)

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu kitabın herkese okutulması lazım. -ama altta ne demek istediği de yazılmalı ki bazı kişiler istediği yere çekmesin - Bu yıl benden her kitap önerisi isteyene siyaset politika- insan ve toplum - felsefe türlerini seviyorsa önereceğim tek kitap olacak. Daha iyisini okuyana kadar. Hatta bu türleri sevmeyenlere de okutacağım :d Bu kitap çok okunma almadığı için kitap öne çıksın görünsün diyerekten çok alıntı paylaşımı yaptım. Beni takip eden arkadaşlara kitabı okuttum resmen dkdkdk Ama buna rağmen okuyacak olanlar için çoğu altına imza atılası sözleri paylaşmadım. Pdf yoluyla okudum önemli yerleri ss alayım dedim. Kaç tane ss almışım sayamadım. Benim için önemli değerli ve farklı açıdan görmemi sağlayan bir kitaptı. Şimdiden iyi okumalar diliyorum. (Luna)

Yazarın bu kitabını 2 kez okudum. Henry David bu kitabında yargı yasama yürütme yani devletin tüm organlarını, devletin tüm kurum ve kuruluşlarını eleştiriyor. Kölelik karşıtı olduğunu da belirtiyor. Yazar Devletin birey üzerinde çok fazla etkisinin olmaması gerektiğini önemli olanın devlet değil birey olduğunu düşünüyor. Henry David vergi ödemeye karşı çıkıyor bu yüzden hapse mahkum ediliyor. Devletin nasıl insanı "tahta insan" yani duygusuz, düşüncesiz bir kukla yaptığını anlatıyor. (Biz bu kişilere asker, polis, gardiyan vb. diyoruz.) Yazar adalet konusunda çoğunluğun değil vicdanın ne dediğini önemsenmesi gerektiğini savunuyor. Yazar adil olmayan yasaların ve yanlış bir anayasanın olduğunu düşünüyor. Yazar, Devlet bireyin ne kadar özgürlüğünü kısıtlarsa kısıtlasın, hayal gücünde ve düşüncesinde özgür olanın her zaman özgür bir birey olacağını dile getiriyor. Aslında Henry David: "Ancak, bir vatandaş olarak konuşmak gerekirse, bana devlet karşıtı diyenlerin aksine, devletin bir an önce ortadan kalkmasını değil, bir an önce daha iyi bir devletin kurulmasını istiyorum." diyerek asıl amacının devleti bireylerin hakkını refahını düşünecek bir seviyeye getirmeyi amaçladığını açıklıyor. Kesinlikle okunması gereken bir kitap tavsiye edilir. (Yalnız Adam)

Sivil İtaatsizlik PDF indirme linki var mı?

Henry David Thoreau - Sivil İtaatsizlik kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sivil İtaatsizlik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Henry David Thoreau Kimdir?

Henry David Thoreau (12 Temmuz 1817 - 6 Mayıs 1862), Amerikalı harita mühendisi, yazar, filozof, şair, tarihçi, kölelik karşıtı, vergi direnişçisi, kalkınma eleştirmeni ve natüralist.

1817 yılında Massachusetts eyaletine bağlı Concord'da doğdu. Harvard Üniversitesi'nden 1837 yılında mezun oldu. Hiçbir zaman geleneksel bir öğrenci olmamıştı, okul yıllarında transandantalizme ve Ralph Waldo Emerson'a olan ilgisi başladı. Harvard'dan mezun olunca bir süre babasının dükkânında çalıştı, daha sonra bir okulda öğretmenlik yaptı. Düşüncesel anlamda fazlasıyla etkisinde kaldığı ve ömür boyu dostu olacak Emerson 1841'de onu evine davet etti ve Thoreau 1843'e kadar sık aralıklarla Emerson'da kaldı. Emerson'ın asistanı gibiydi, The Dial isimli transendentalist dergiye şiir ve nesirleri ile katkıda bulundu. 1845 yılında Concord şehrinin dışında bulunan Walden Gölü kıyısında, Emerson'a ait olan bir arazinin üstüne bir kulübe inşa etti. Burada geçirdiği iki yılın meyvesi olarak "Walden" kitabını yazdı. Walden gölünün kıyısında geçirdiği doğayla bütünleşik ama yalnız iki yılın bir diğer meyvesi de, 1849'da yayınlanan, "A Week on the Concord and the Merrimack Rivers" (Concord ve Merrimack Irmakları Üzerinde Bir Hafta) idi. Thoreau'nun sağlığında yayımlayabildiği sadece bu iki kitabı vardır. Diğer eserleri ve günlükleri ölümünden sonra yayınlanmıştır.

1854'te yayınladığı başyapıtı "Walden" Amerika'nın en önemli entelektüel akımlarından biri olan New England Transandantalizmi için bir örnek eserdir. Eserde yer alan çevre konusundaki düşünceler ise modern çevreciliğin ve çevre korumanın en önemli satırlarıdır diyebiliriz. Amerikan düşünce tarihi, transendentalizm ve naturalizmde bıraktığı izler ne kadar önemliyse, "Sivil İtaatsizlik" (Civil Disobedience, 1849) isimli makalesi de siyasi tarihe bıraktığı iz de o kadar önemlidir. Meksika savaşı yüzünden, ki ona göre bu savaş sadece köleliği geliştirmek içindi, ödemeyi reddettiği vergi sonucu hapiste geçirdiği bir gece, onun "Sivil İtaatsizlik" isimli makalesini yazmasına neden olmuştur. Daha sonraları Gandi'nin en büyük ilham kaynağı olacak bu makale Thoreau'nun belki de en ünlü eseridir. Gandi'nin dışında Tolstoy ve Martin Luther King gibi önemli isimler de Thoreau'nun düşüncelerinden ve eserlerinden ilham almışlardır.

Thoreau, 1862'de, birkaç küçük gezi ve Harvard'daki öğrencilik dönemi dışında hiç ayrılmadığı Concord şehrinde, geçirdiği tüberküloz yüzünden ölmüştür. Bütün eserleri 20 cilt halinde 1906'da basılmıştır.

Henry David Thoreau Kitapları - Eserleri

  • Yürümek
  • Sivil İtaatsizlik
  • Walden
  • Sivil İtaatsizlik - Yürümek
  • Nerede ve Ne İçin Yaşadım
  • Yalnızlık
  • Yabani Elmalar
  • Azaltın, Sadeleştirin, Basitleştirin
  • Haksız Yönetime Karşı
  • Haksız Yönetime Karşı - Tembellik Hakkı
  • Doğa ve Yürüyüş Üzerine
  • Kış Yürüyüşü
  • Ekonomik İtaatsizlik
  • Modern Dünya için Transandantal Doğa
  • Hizmet
  • Yaşamak
  • Ktaadn

Henry David Thoreau Alıntıları - Sözleri

  • İnsanlar sık sık ihtiyaçlarından dolayı değil lükse olan arzularından dolayı acı çekerler. (Walden)
  • "Ve şimdi güneş yükseldi üstünden tepelerin, Ve şimdi indi batı körfezine; En sonunda o, kalktı yerinden ve çekti üzerine mavi pelerinini Yarin yeniden taze ormanlara ve kırlara."(Lycidas) (Yürümek)
  • "İnsanlara yakın olmaya dair hayal ettiğim tüm avantajlar anlamsız görünmeye başladı ve o günden beri bunun üstüne bir daha düşünmedim." (Yalnızlık)
  • "Yalnızlık, kişinin diğer insanlar ile arasındaki mesafeye bakılarak ölçülen bir şey değildir." (Yalnızlık)
  • Keklik nohuttan hoşlanır ama, kendisiyle birlikte tencereye atılan nohutlardan değil. (Haksız Yönetime Karşı - Tembellik Hakkı)
  • Insanoğlunun sevinci solduğu için nar, hurma, elma ve bütün meyve ağaçları kurudu. (Yabani Elmalar)
  • Kitaplar dünyanın en zengin hazineleridir. (Walden)
  • Çok para az erdem demektir. (Sivil İtaatsizlik)
  • Gerçek güzellik, gerçekten alçakgönüllü bir şekilde yaşayanların yüzünde görülür. (Azaltın, Sadeleştirin, Basitleştirin)
  • Barbar, sade bir cehalet ve avarelikle ya da tembellikle; filozof sade bir bilgelikle yaşar. (Modern Dünya için Transandantal Doğa)
  • "Tanrıya şükür ki bulutları kesip biçemiyorlar!" (Doğa ve Yürüyüş Üzerine)
  • "Bir ağaç ne kadar çok elma taşıyorsa, halkı selamlamak için o kadar eğilir." (Yabani Elmalar)
  • Dışarıda işi olanlar değil, asıl evlerinde titreyenler üşür. (Yabani Elmalar)
  • Hükümetlerin en iyisi hiç hükmetmeyendir. (Sivil İtaatsizlik)
  • "Matematikle aşık atılmaz." (Doğa ve Yürüyüş Üzerine)
  • Devlete itaatsizliğin götürüsü, itaat etmenin götürülerinden daha azdır. (Yaşamak)
  • Her ne kadar yaşam kötü de olsa tanışın ve onu yaşayın; yaşamdan kaçmayın ve ona küfretmeyin. Siz kadar kötü değildir. (Walden)
  • İnsanı hemcinslerinden ayıran ve ona yalnızlık çektiren mesafe, fiziksel bir mesafe midir? Ben, yaşadıklarım sayesinde kişinin, her ne kadar çabalarsa çabalasın, başka biriyle arasında açılan mesafeyi ona yaklaşarak kapatamayacağını öğrendim. (Yalnızlık)
  • Her sabah,yaşamıma Doğa'nın kendisi kadar yalın ve masum bir anlam vermem için bir davetiyeydi. (Nerede ve Ne İçin Yaşadım)
  • "İnsan sahte yazgısına aldanır , gereksinim diye bir kılıf uydurarak ,eski bir kitapta söylendiği gibi , güvelerin ve pasın çürüteceği ve hırsızların talan edeceği servetler biriktirmeye çalışır . (Nerede ve Ne İçin Yaşadım)