Soğuk Sabun - Nihat Genç Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Soğuk Sabun kimin eseri? Soğuk Sabun kitabının yazarı kimdir? Soğuk Sabun konusu ve anafikri nedir? Soğuk Sabun kitabı ne anlatıyor? Soğuk Sabun PDF indirme linki var mı? Soğuk Sabun kitabının yazarı Nihat Genç kimdir? İşte Soğuk Sabun kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Nihat Genç
Yayın Evi: Cadde Yayınları
İSBN: 2880000037484
Sayfa Sayısı: 85
Soğuk Sabun Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"İdam edilecek yolcuların dikkatine, biraz sonra, yemek ve ihtiyaç molası için yarım saat konaklama tesislerine!... Lütfen ağzınızdaki teli tükürün ve otobüs kalkmadan yerlerinizi alın, Sayın yolcular! Sayın suçlular! Kökünden kopartılmış büyük ağaçlar! Sayın suçlular, rica ediyorum, tellerinizi tükürün, bunu bir daha hatırlatmak zorunda bırakmayın beni, teli tükürün dediysek, tükürün... Sayın yolcular! Aradan tam bir gece geçti. Ankara yarı aık cezaevinin tam karşısında, Şükriye Mahallesinde bir evdeyiz. Dah dün Trabzon'a gidiyorduk. Oradan koyun yüklü kamyonlara binip İran'a geçiyorduk. Sayın suçlular! Kökünden kopartılmış büyük ağaçlar! Ankara'nın en soğuk gecelerinden birini yaşıyoruz, Ankara Hastanesi'nin doğum kliniğinden her zamanki çığlıklar geliyor..."
(Arka Kapak)
Soğuk Sabun Alıntıları - Sözleri
- Kuduz için su ne ise, yüzümüze şöyle bir bakan herkes öyle.
- Adam gibi telli duvaklı meczubum artık
- Uyuyabilenler evliya olmalı. Şimdi uyuyabilsem, düşümde balkona çıksam. Bir sigara içsem. Dünyanın yasaları, balkonun demir parmaklıkları! Ne diyeyim, ömrünüz uzun, bereketli olsun. Yol gösterin, sabaha ne taraftan geçeceğiz.
- Çünkü orman büyük bir mahkemedir.
- Bir avlu daha, hangi Tanrı bekliyor seni, başka bir dinin çalışma kampında.
- De Gaulle, 'on bin çeşit peyniri olan bir toplumu nasıl yönetirim' diyor...
- Zihnim kaya adında bir kelimenin içine gömülü, işte çıkamıyorsun, reçinenin içinde böcek, düşmekte olduğunuz mezar. Kelimelerin kemikleri saklı orda. Mitolojik, efsanevi, Latince ve hepsinin boynunda çan asılı kargaları kanatlarından yakalayın. Bu mezarda maskeli soygunu ben yapmalıyım, ülkemi, Tanrıyı çalarak, sahici kelimelerin kemikleriyle, bir daha yapamam. İsa'yı geri istiyorum, şimdi. Soysuz bir Tanrı'nın çocuğu, beni aldatma, köle yapma, çaresiz bırakma, bir bit gibi kırma.
- ... gecenin kaçı, televizyonda bir şovmen ülkemin filozofluğunu yapıyor, dayak yiyenler adına, dayak atanlar konuşuyor sabah akşam, konuşma özgürlüğü bu, barış, boksörlerin birbirini dövmekten yorulup, birbirlerine sarılması, yorgun kollar...
- Güçlü devlet. büyük devlet için devletin polislerine karşı savaşıyorsun, biliyorum bu tılsımı, devletten kurtulmak için daha devlet, devletin baskısından kaçmak için, daha devlet, devlet olmak. Hayır, saçmalık bunlar, devlet korku ve çığlıktır, inanma bu adama.
- ...hangi Tanrı bekliyor seni, başka bir dinin çalışma kampında.
- Gel buraya bakalım, duran saatler neden onu on geçeyi gösterir. Markaları, yapıları değişik olsa bile, saatlerin yelkovan ve akrebi onu on geçe pozu veriyor, neden? Kucak açan bir anneyi mi, ellerini göklere kaldırmış, dua eden, yakaran bir insanı mı, yoksa bir körfez, koy, vadi görüntüsü mü, nedir, bu estetik çıldırtıcı duruşun altında ne var, Budha'nın gülümsemesi mi, İsa'nın haça gerili kolları mı, yoksa onu on geçe pozu, sıcaklık, güven, dayanıklılık veren bir anı mı işaret eder, bir kilise babasının ölüm dakikası mı, kraliçenin doğum saati mi, kabalistik bir işaret mi, kıyamet anını mı, sorunsuz, sessiz bir an mı, nedir bu onu on geçenin tılsımı, herkesin gösterdiği saat...
- Affet beni anne artık hiçbir güç bana güçlüleri sevdiremez
- Tek başına mutluluk herkesi sadist yapar.
- Milletimizin ruhuna yapışmış abiler, cemaat liderleri, parti başkanları, ülke sathına yayılmış, gece gündüz bu insanlara hizmet ediyorsunuz, bu insanlar statü toplumunu ayakta tutuyor, yaratıcı, eleştirel hiçbir yapıya müsade etmiyor, kabinlerine itten, köpekten başka kimseye izin vermiyorlar, milletimizin ciğerlerinde doğup ciğerlerinde ziftleniyorlar, en büyük yazarlarımız, bu statü toplumunun aşağılık ağalarına, parti liderlerine danışmanlık yapıyor, çünkü hepiniz majik toplumun çocuklarısınız, doğaya ve insana ve herkese değil, tabiatüstü güçlere iman etmiş geri zekalı zavallılar topluluğu, bin yıldır yaşadığınız toprağı bir kere labaratuvara götürmediniz, üç taraflı denizle çevrili ülkenizden bir damla deniz suyunun kimyasına bakmadınız, üç çeşit peynir bilirsiniz, şamanizmden, mitolojiden kalmış, sizi tabii ki herkes yönetir, De Guelle, "on bin çeşit peyniri olan bir toplumu nasıl yönetirim" diyor, üç çeşit peynir bilirler ama, bin çeşit şeyhe inanırlar, toplum, toprağa, taşa, eşyanın kendisine, ve kendilerine değil, bu adamlara inanır, peynir satamadıkları, denizi kullanamadıkları için, inanç, din satar, geçinip giderler, herkes teker teker ahlakın sahibi, herkes Allah karşısında temize çıkacak, cennete gidecek bir zekaya sahip, ama toplu yaşıyoruz, iki kişilik cennet yok, kurumsal ahlak tanımazlar, bin dört yüz tane hastane açarlar, bir tanesini yönetemezler, üç tane koca medeniyeti kim çarçur etti, bu ağalar, beyler yüzünden çocuklarınıza aktaracak kulluk, kölelikten başka hangi değeri bilirsiniz, bilimsel, sosyal, edebi, eleştirel tartışma ortamının hangi ürünüyle tanışırsınız, statü toplumunun karizmalarından bağımsız kim çalışabiliyor, hepsi köpek, hepsi hizmetçi, herkes yerini belirlesin, çaresizlik içinde ağlamayın zavallı insanlar, en çok ansiklopedi satanlar en çok Müslüman, en çok tencere satanlar en çok Müslüman, en çok otomobil satanlar en çok Müslüman, mehter marşıyla Ford araba satıyorlar, salaklar sürüsü, kapitalizm bile fethetmekte tereddüt ettiği, manevi sahalarda mal bulur, ülkenizi, dininizi becerip satarsanız, elli yıldır Amerika'ya binlerce talebe, doktor gönderdiniz, ne bok oldu, statü toplumunun dayılarına, holding ağalarına hizmet etmek için, hepsinin canı cehenneme, herkesin teker teker haklı olduğu bir dünya değil, iki kişilik cennet istiyorum, on dokuzuncu asrın köhnemiş yalı, saray, cumbalı ahşap evlerinde neyin günahını çıkarıyorsunuz, ahşaptan işte kardeşim, sedefcilik, kakmacılık, türbeleri korumak, yeni yetişen nesillere emanet etmek sahtekarlık işte kardeşim, Fatih'in emaneti, Fatih'in türbesi midir, şurda belediye birkaç yüz milyona onarır, Fatih'in emaneti, Fatih'in adaletidir, Fatih'in adaleti kendinden de önce, Anadolu'da yaşayan İmparatorluk kültürü içine aldığı, sosyal, siyasi, iktisadi yüz binlerce ilişkinin tarihe öğrettiği zorunluluklardır, herkes yerini belli etsin, statü toplumunun, majik toplumunun, tek kişilik cennetin, bireysel ahlakın, para burjuvazisinin yanında mısınız, yoksa, bütün bunları eleştirecek, üstyapıyı, eleştirel sosyal, siyasi tartışmalarla kurumsallaştıracak eserlerin, bağımsız güçlü aydınların yanında mısınız?
- İnsanlar küçük mutluluk dedikleri şeylerle, yani eften püften gündelik ıvır zıvırlarla sürümden kazanmaya çalışıyorlar, oysa aşk bedelini ödeyemeyeceğimiz kadar pahalıdır, beladır, herkes alamaz ondan.
Soğuk Sabun İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Nihat Genç, Anadolu'nun yetiştirdiği ender yazarlarımızdandır.Kullandığı üslup doğallık olduğu için eserleri fark yaratıyor.Bu kitabında kendine has tarzı ve üslubuyla yine fark yaratmış..." (Buğra)
Soğuk Sabun PDF indirme linki var mı?
Nihat Genç - Soğuk Sabun kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Soğuk Sabun PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Nihat Genç Kimdir?
Nihat Genç, (d. 1956, Trabzon) Türk gazeteci, yazar.
Yaşamı
İlkokulu Meryem Mehmet Kayhan İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi de Trabzon Ticaret Lisesi'nde okuyarak 1974 yılında mezun oldu. İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi ile Ankara Bankacılık Okulu'na kayıt yaptırdı ancak siyasi olaylar nedeniyle bu okullardan ayrıldı. Ardından Sağlık İdaresi Yüksek Okulu'ndan 1983 yılında mezun oldu. Okul bitimi Sağlık Bakanlığı/Ankara Rehabilitasyon Merkezi'nde, ardından ise Kültür Bakanlığı’nda toplam dokuz yıl memuriyet yaptı.
Gençlik yıllarında gazete ve dergilerde teknik eleman olarak çalıştı. 12 Eylül öncesinde, ülkücü hareketin genç entelektüellerinin en önemli isimleri arasındaydı ve çeşitli ülkücü dergilerde yazmıştı. O yıllardan bugüne, Bağımsız ve Kırmızı-Beyaz gibi ulusalcı siyasî dergiler ile Leman dergisinde yazıları yayımlandı. Kısa bir süre Akşam gazetesinde köşe yazıları yazdı ve bu gazeteden yine aynı gazetenin yazarı Engin Ardıç'ın Genç'in eskiden çalıştığı Leman dergisini Saddamcılık ve Apoculuk ile suçlaması sonucunda ayrıldı. 2008 Eylülü'nde Leman'a geri döndü. [1] Yazar 2008 yılının Aralık ayında Aydınlık dergisinde makaleler yazmaya başladı. Bir Soru - Bir Cevap adlı köşesinde Genç, güncel meseleleri ulusalcı bir bakış açısıyla değerlendiriyor.
Sky Türk adlı televizyon kanalında Serdar Akinan ile 2008 Eylülüne kadar "Nihat Genç ile Ne Var Ne Yok" adında bir program yaptı.[2] Kanal Akşam gazetesi ile kardeş kuruluş olduğundan, Genç, programına da son verdi. Bu progamın ardından ise 18 Ekim 2008 tarihinde Avrasya TV'de Lale Şıvgın ile ,"Nihat Genç ile Veryansın" programı yaptı.Son olarak günün siyasi olaylarını değerlendirdiği www.odatv.com adresinde yazıları yayınlanmaktadır.
Öykülerinde insancılık arayışı egemendir, insan hikâyeleri ile birlikte yaşanılan zamanların sorunlarını ve toplumsal değişimi gayet ince çizgilerle betimler ve kahramanlarını her zaman ezilen kesimden insanlar içinden seçer. Siyasi ya da siyasi olmayan fikir makalelerinde ise çok daha sert çizgilere sahip, kızgın ve hatta saldırgan bir tarza sahip olduğu görülür. Gizli ama derin bir yalnızlık duygusu, öykülerinde de fikir yazılarında da alt metni oluşturan güçlü öğelerden biridir.
2005 yılında Bilgi, Sabancı Üniversitesi ve Boğaziçi üniversiteleri tarafından düzenlenen İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri başlıklı konferansı eleştiren bir yazı[3] yazması üzerine uzun süredir tüm kitaplarını yayınlamış İletişim Yayınları, Nihat Genç ile ilişkilerini kesme ve kitaplarını yayınlamama kararı almış[4], bunun üzerine yazar kitaplarını diğer yayınevlerinden çıkarmaya başlamıştır.
Kitapları
Dün Korkusu (1989)
Bu Çağın Soylusu (1991)
Ofli Hoca / Şeriatta Ayıp Yoktur
Kompile Hikayeler
Dar Alanda Tufan 1993
Üfürükten Üniversite Bilimi (1993)
Soğuk Sabun (1994)
Köpekleşmenin Tarihi (1998)
Modern Çağın Canileri (2000)
Memleket Hikayeleri
Arkası Karanlık Ağaçlar (2001)
İhtiyar Kemancı (2002)
Amerikan Köpekleri (2004)
Edebiyat Dersleri (2004)
Nöbetçi Yazılar (2004)
Hattı Müdaafa (2005)
Karanlığa Okunan Ezanlar (2006)
Aşk Coğrafyasında Konuşmalar (2007)
Kavga Günleri (2007)
Veryansın (2008)
Bir Millet Uyanıyor 17: "Kavga Günleri" (2009)
Sordum Kara Çiçeğe (2009)
Yurttaşların Cinlerle Bitmeyen Savaşı (2011)
İşgal Günleri (2011)
Öykülerinden örnekler
Narlıbahçe Sokağı (Modern Çağın Canileri)
Şeriatta Ayıp Yoktur (Ofli Hoca)
Bu İşin Tövbesi Var midur? (Ofli Hoca)
İhtişam ve Sefalet (Köpekleşmenin Tarihi)
Türkan (Arkası Karanlık Ağaçlar)
Hero Marka Mızıka (Kompile Hikayeler)
İhtiyar Kemancı (İhtiyar Kemancı)
Televizyon programları
Nihat Genç ile Ne Var Ne Yok? (Sky Türk, 2003-2008)
Nihat Genç ile Veryansın (Avrasya TV, 2008-2011)
Nihat Genç Ko-nu-şu-yor! (Halk TV, 2012-...)
Nihat Genç İle Ver-yansın (Ulusal Kanal, 2013-...)
Nihat Genç Kitapları - Eserleri
- Karanlığa Okunan Ezanlar
- Köpekleşmenin Tarihi
- Veryansın
- Amerikan Köpekleri
- Memleket Hikayeleri
- İslamcı Erol Nasıl Çıldırdı?
- Arkası Karanlık Ağaçlar
- Aşk Coğrafyasında Konuşmalar
- Hattı Müdafaa
- İhtiyar Kemancı
- Soğuk Sabun
- Bu Çağın Soylusu
- Tek Tabanca
- Bizim De Günümüz Gelecek
- Modern Çağın Canileri
- Edebiyat Dersleri
- Kompile Hikayeler
- Dün Korkusu
- Aslanlı Yol'a Doğru
- Ofli Hoca
- Yurduma Alçakları Uğratma!
- Anadolu Yazarını Dinliyor
- Nöbetçi Yazılar
- Direniş Günleri
- İşgal Günleri
- Bir Millet Uyanıyor! 17
- Sordum Kara Çiçeğe
- Yurttaşların Cinlerle Bitmeyen Savaşı
- Opus 61
- Nihat Genç’le Veryansın
- One Man Show
- Saraya Kılınan Namazlar
- Bizi Kandırası Umman Bulunmaz
- İhtiyar Kemancı
- Dar Alanda Tufan
- Anadolu Yazarını Dinliyor
- Edebiyat Derslerine Giriş
Nihat Genç Alıntıları - Sözleri
- İnsanlar düzgün konuşuyor ölçülü konuşuyor diye uygarlık olmuyor insanlar istediği gibi rahat uluorta konuşunca uygarlık oluşuyor. (Nöbetçi Yazılar)
- Kelimelerin sonsuz gücü vardır. (Bizi Kandırası Umman Bulunmaz)
- Yaşadığım her gün ne kadar yoğun işim olursa olsun mutlaka elime bir kitap alır hiç değilse birkaç sayfasını okumaya karıştırmaya çalışırım, sebebi, Osmanlı ordularıyla topyekün yenildi mağlup oldu yüz yıl oldu içimizde acısı ağıtı yarası dinmedi ve bir şeyler yapalım, daha zinde daha akıllı olalım, cumhuriyet mağlup olmasın, diye... (Bizi Kandırası Umman Bulunmaz)
- “Hayattan memnun Amerikan işgalinden rahatsız değil, IMF canınızı sıkmıyorsa artık “mizahla” işiniz yok demektir. Mizahın, mutlu, bahtiyar, bana dokunmasınlar,keyifli, şeker bu tatlı yaşamın arasında yeri yoktur. Gayesiz,meselesiz insanlara mizahın söyleyebileceği bir şey yoktur.” (Hattı Müdafaa)
- Sebatkâr, sanatlı ve çok derin bir heyecanınız varsa ; dünyanın hiçbir hayal kırıklığı ve umutsuzluğu ve kilisesi ve ideolojisi ve patronu sizi yenemez. (Tek Tabanca)
- “Aydınlarımız iki yüzyıldır,şahlanmayı,ayağa kalkmayı öğretiyor ve her nesil kollarını, ayaklarını kırıyor.Bakın hâlâ İstanbul’un fethini öğretiyorlar. Bu nesle birileri ‘düşmeyi’ öğretsin. Bir tarafımızı kırmadan “düşebilmek...” (İhtiyar Kemancı)
- Batıya, malımızı verdik, madenimizi verdik batıya köle olduk, şebek olduk, köpek olduk, en onursuz ittifaklara girdik, batının ve diplomasinin kuklası olduk, komşularımıza bu yüzden kalleş olduk. ihanet içinde olduk, OrtaDoğu'yu topa tutan İncirlik'i peşkeş çekip batının işbirlikçisi olduk. Ama batı durmadı, hala bir şeyler istiyor, onurumuzu almakla yetinmedi, şerefimizi almakla yetinmedi, dinimizi topyekun kazımakla yetinmedi ve şimdi topraklarımızı komşularımızı ve tüm kutsallarımızı topyekün bizden almak istiyor. (Hattı Müdafaa)
- Yalan söylemeden büyümeyi başarabilecek miyim? İnsanlar çoğaldıkça, kalabalıklar, kitaplar, düşünceler, olaylar karmaşıklaşınca ne yapacağım? Şeytan tenine dokunuyor. Sapık diyecekler, kızgın demirlere oturtacaklar, pişman ol, tövbe et diyecekler, yeryüzünün en iğrenç pazarlığına alet edecekler beni. Hayır. Ben, yalan söylemeden büyüyeceğim... (Dün Korkusu)
- "Düşüncesi olmayan insanların, ellerinde yalnız, babadan, deden kalma gelenekler, kılıçlar, silahlar vardır." (Köpekleşmenin Tarihi)
- Millet fincana bakıp dünyalar ötesini görüyor, biz bir adım ötemizi göremiyoruz, gel de kendini yeme. (Hattı Müdafaa)
- "Çukur gözleri, artık bir onur adası olmuş kalbinden başka yerde rahat etmiyor gibi..." (İhtiyar Kemancı)
- "... O kadar insan suçlu hissediyor kendini. Artık topluma güvenmiyor. Medyaya güvenmiyor. Annesine güvenmiyor. Artık bilgiye güvenmiyor. Artık habere güvenmiyor, konuşulanlara güvenmiyor ve toplumdan kuşku duyuyor. Eğer çağımız bir depresyon çağıysa, bu sahte bilgi, sahte haber, yalan, uydurma, suçlama, söylenti, dedikodu, iftira ve yakıştırmaların; bu depresyon çağının büyümesinde katkısı yüzde yetmiş. Hepimizde her gün; biri bize iftira atacak, bizi yanlış anlayacak, yanlış şeyler söyleyecek, falan falan şeyler yapacak ve insanlar benim hakkımda kötü düşünecek duygusu. Bu duyguyu oluşturuyorlar." (Anadolu Yazarını Dinliyor)
- "... Batı’da ve Doğu’da, ‘Allah’la kul arasında bir aracı kurum’ tartışması gelmiş geçmiş tarihlerin en kanlı ve en hararetli tartışmasıdır." (Saraya Kılınan Namazlar)
- Oturup ürün, oturup tarla, bağ, oturup kültür üretmeye ve bağımsızlığın artık silahla ve marşla ve yaygarayla değil, bunlarla olabileceğini bilmiyorlar mı? Biliyorlar! Ama o zaman yüz yıllık iktidarları sarsılıp yok olacak korkusu taşıyorlar! Onlara ürün toplamak, kitap yazmak, gün boyu çalışmak çok kadınsı geliyor olmalı. Onlar lak lak dükkânları gibi, ağır makamların sert erkekleri... (İhtiyar Kemancı)
- Bir köy imamı kadar zekası olan insanlar 1400 yıllık İslam düşüncesini yeniden yazıp , moda oldular." (Edebiyat Dersleri)
- "Senin gözlerin kadar güzel bir ülkem olmadı." (Bu Çağın Soylusu)
- "Benim de bir zamanlar 'ne derler' dinim vardı. Bırakın bu ne derler dinini, ne derlerden arının çok hafifleyeceksiniz, hadi hoşçakalın." (Bu Çağın Soylusu)
- Bir kiraz ağacının altına on dakika uzansalar bütün panik bitecek biliyorum. (İhtiyar Kemancı)
- Şimdi sokaklarımızda gezinen halk, o fütursuz, lafını Karagöz gibi esirgemeyen halk değil.Şimdi sokaklarımızdaki bu halk, Hacıvatların yetiştirdiği halk... (Nöbetçi Yazılar)
- Hangi Müslümanlık, hangi ülkenin hangi mezhebin Müslümanlığı, hangi çağın Müslümanlığı? Anne babalarımızla yaşayan Müslümanlık mı, bugünlerde icat olunan ideolojik İslamcılık mı? (İslamcı Erol Nasıl Çıldırdı?)