Suçlu - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Suçlu kimin eseri? Suçlu kitabının yazarı kimdir? Suçlu konusu ve anafikri nedir? Suçlu kitabı ne anlatıyor? Suçlu kitabının yazarı Orhan Kemal kimdir? İşte Suçlu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Orhan Kemal
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752894983
Sayfa Sayısı: 330
Suçlu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Edebiyatımızda umudun ve iyimserliğin kalemi olan Orhan Kemal, Suçlu'da hayatın oyunlarına karşı düşleriyle, hayalleriyle ayakta kalmaya çalışan küçük bir çocuğun erken ve acılı büyüme serüvenini ele alıyor. Orhan Kemal'in Sokakların Çocuğu adlı ünlü romanını ilk cildi olan Suçlu, çocukları sokağa götüren yaşamın, acı dolu yolun anlatımı.
Orhan Kemal'in kitapları her okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar okurunun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve iyimserliği yeniden kazanmamız için yol gösterir bize. Edebiyatımızın en değerli ustalarından biri olan Orhan Kemal'in kitaplarını yayımlamaktan onur duyuyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)
Suçlu Alıntıları - Sözleri
- Dünyada iyi insanlar çok, biliyor musun?
- Suçlu çocuk umumiyetle içgüdülerinin gelişmesinde en fena şartları ortaya koyan ortaya atan düzensiz ve karışık bir aile içinde yaşar.
- Gözleri dolu dolu, "Öz annem beni severdi" dedi.
- Boş lafa vergi kesiyorlar oğlum!
- Yerler, gökler, yani bu dünya “yardım”la, “iyilik”le durur oğlum!
- Yerler, gökler, yani bu dünya, yardımla, iyilikle durur oğlum!
- İyilik insanların hamurunda, çamurundadır! Yerler, gökler duayla durur derler ama kulak asma. Yerler, gökler yani bu dünya 'yardım'la, 'iyilik'le durur oğlum!
- "Âlâ. Yeter ki çalış. Çalışmanın hiçbir şekli ayıp değildir. Ayıp olan nedir bilir misin?" "Başkalarının sırtından geçinen parazit bir haydut olmayı kafaya koymak!"
- Evet!Bu utanç verici gösteriyi izliyoruz,borçlar ve suçlar altında ezilmiş kişiler suçsuz ilan ediliyor;buna karşılık,onurun ta kendisi,yaşamı lekesiz bir adam cezalandırılıyor.Bir toplum bu noktaya geldiği zaman, artık çürümeye başlamış demektir.
- “İnsanları bozan şartlar değişmedikçe, bozukluğun topyekun ortadan kalkmasına imkan olmadığını biliyordu.”
- Bir an bir yerlerden uçar başından aşağı kızgın sular dökülür gibi oldu. Başı dönmeye kaşları , gözleri kirpikleri seyirmeye başladı demek babasıydı. "Boynuzlu" babasıydı demek... Bir bomba koskocaman bir bomba olup dişçinin evini... Cevriye tekrar elini tuttu.
- Ama doktor olmak da lazım! Öyle sefil, öyle perişan hastalar var ki, değil doktor , ilaç, ekmek parası bulamıyorlar. Ne düşünüyorum biliyor musun? İnsan, hem doktor, hem de avukat olmalı!
- En iyisi, ne açlar, ne de suçlular olmalı. Kimse kimseye muhtaç olmamalı!
- Yabancı, hele Türk olduğunu öğrenince, gözleri yaşarır " Atatürk çocuklarından bundan başka türlüsü beklenmezdi zaten" derdi.
- En iyisi, ne açlar, ne de suçlular olmalı. Kimse kimseye muhtaç olmamalı
Suçlu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Adalet kör de olsa topal da olsa doğru yolu bir gün elbet bulur.: Uzun süredir okumaya ara verdikten sonra tekrar beni kitaplara ısıtacak yazarın şüphesiz Orhan Kemal olacağını biliyordum. Ve bütün Orhan Kemal romanlarını okumaya and içmenin verdiği hissiyatı ile bir kitap daha bitti. Muhasebeci İhsan,alkol ve zalimce davranışlardan sonra eşinin ölümüne neden olur . Ve günlerden bir gün eşine yardımcı diye aldığı genç hizmetçi Şehnaz ile evlenir. Annesinin ölümünü kabullenen oğul Cevdet bu sefer babasının genç eşine olan düşkünlüğü yüzünden evden ve ailesinden kopar. Çingene Cevriye ve işportacilik yaptığı arkadaşı Rum Kosti ile hayata tutunur. Babasının muhasebe paralarını aşıran komşusu Adem genç kadın Şehnaz'ı avucunun içine alır ve İhsan efendi kısa süreliğine tutuklanır.Oğul Cevdet babasının yerine suçu üstlenir ve cezaevinde önce Hasan ile arkadaşlığını sonra ise başlarda düşman ardından ise dost olduğu Böcek Mustafa ile gelecek adına olan Amerika hayallerini paylaşır. Adem ve Şehnaz yakayı ele verince Cevdet özgürlüğüne kavuşur. Cevdet,gururlu ve kimseye muhtaç olma hissini yaşamadan hayatını yaşamak isterken en çok hayalini kurduğu Amerikalı kovboy Aslan Tomson gibi olmak için bir Norveç gemisi ile Amerikaya gitmek için yola çıkar. Yanında güzel Nelli olacağına inanan Çingene Cevriye vardır.Ama planlar istedikleri gibi gitmez ve birinci kitap burada biter. İstanbul'un 1950'li yıllardaki sokagi denizi var bu kitapta. Çocukların en büyük hayali kimilerine göre doktor olmak kimilerine göre vahşi batı filmlerindeki Amerikalı kovboy.. Üstad bir kez daha bize farklı bir bakış açısı sundu. Tesekkurler Orhan Kemal.. Okuyalım.... Okutalım... (Adem Yıldırım)
suçlu: Evet dostlar yine #orhankemal eseri Seri kitabın 1.cildi #suçlu1 ile geldim. @betuldenkitapyorumlari öncülüğünde Harika ekip ile #okuduk Bu defa ana karakter Cevdet ile ağladım onunla birlikte İstanbul kazan ben kepçe İstanbul sokakları ile konuştum hatta onunla birlikte hayaline ortak oldum. Anne bir çocuk için çok önemlidir. Baba ise güven kapısıdır. Kendimden örnek verecek olursam, ben görmeden elini tutmadan hatta sesini duymadan sevdim babamı... Muhasebeci İhsan babalık ile alakası olmayan insanlıktan nasibini almamış,. Geceleri içip içip ilk eşine şiddet uygulayan ve ölüme sebeb olan cani desem hafif kalır... Kitabı okurken âdeta tüm karakterler konuşur bulmak bu kitapta görmüş oldum. Sevgi nedir sizce? Cevdet Hasan Kosti ve Cevriye sevginin en güzelini ince ayrıntısı ile yaşattılar bana. Diğer karakterler Şofer Adem ve Ihsan beyin 20 'lik eşi Şehnaz'a gelecek olursak. İnsanlıkdan nasibini almamış iki cani adınına da sevgi koymuşlar. Para hırsı ile olur olmaz işler peşine düşen okurken ikisinden de tiksindim. Bu iki kartakteri bir kaşık suda boğmak istedim neden mi? okuyunca siz de hak vereceksiniz. Suçlu yada suçlular kim yada kimlerdi? Cevdet yaşlı babasını korumak adına suçu üslendi peki sonu nere gitti dersiniz? Hasan ve Kosti Cevdet'i canları pahasına genç avukatın karşına dikildiler ve Hasan genç avukata ne dedi de Cevdet'i Savunmak için var gücünü verdi? Cevdet'in sonu neye varacak? Cevriye'ye ne oldu? Peki hapishaneden Çıkınca Cevriye"yi mi? Hasan' a mı? Kosti'ye mi? Yoksa Genç avukatı mı? tercih edecek Cevdet için doğru yol neresi? Devamı!.. #sokaklarınçocugu Kitabinda Buluşmak umudu ile Sevgiyle... Şiire Sevdalı Şaire Beyhan Uygur (@Saire'nin Kitap Dünyası)
1956 yılında yazılmasına rağmen hala geçerliliğini koruyan, iyi ve kötünün bir arada olduğu, insana dair, herşeye rağmen umudun yeşerdiği bir toplumu görüyorsunuz. Sanki güzel bir Türk filmi izlemiş gibiyim....:) (Zeynep)
Kitabın Yazarı Orhan Kemal Kimdir?
15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi, öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip neredeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadı. 1932’de Adana’ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı. 1950’de İstanbul’a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Sofya'ya gitti. 2 Haziran 1970’te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.
Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.
Orhan Kemal Kitapları - Eserleri
- Eskici ve Oğulları
- Bereketli Topraklar Üzerinde
- 72. Koğuş
- Cemile
- Murtaza
- Ekmek Kavgası
- Baba Evi
- Hanımın Çiftliği
- Avare Yıllar
- Önce Ekmek
- El Kızı
- Tersine Dünya
- Gurbet Kuşları
- Baba Evi - Avare Yıllar
- Evlerden Biri
- Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
- Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
- Çamaşırcının Kızı - Küçücük
- Kötü Yol
- Devlet Kuşu
- Kardeş Payı
- Arkadaş Islıkları
- Kaçak (Hanımın Çiftliği 3)
- Bir Filiz Vardı
- Kanlı Topraklar
- Dünya Evi
- Müfettişler Müfettişi
- Üçkâğıtçı (Müfettişler Müfettişi 2)
- Suçlu
- Sokaklardan Bir Kız
- Grev
- Sarhoşlar
- Yalancı Dünya
- Küçücük
- Sokakların Çocuğu
- İnci'nin Maceraları
- Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı
- Yüz Karası
- Serseri Milyoner - İki Damla Gözyaşı
- İstanbul'dan Çizgiler
- Yağmur Yüklü Bulutlar - Dünyada Harp Vardı
- Elli Kuruş Çikolata
- Kırmızı Küpeler / Babil Kulesi
- Serseri Milyoner
- Yazmak Doludizgin
- Kenarın Dilberi
- Elli Kuruş
- Önemli Not!
- Hanımın Çiftliği
- Yağmur Yüklü Bulutlar
- Senaryo Tekniği ve Senaryolar
- Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı
- Eskici Dükkanı
- Bütün Oyunlar 1
- Arslan Tomson
- Bütün Oyunlar 2
- Farecik - Uyku
- Küçükler ve Büyükler
- Arka Sokak
- Aslan Tomson - Köpek Yavrusu
- Kaybolan Romanlar
- Hanımın Çiftliği
- Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
- Boyacı
- Önemli Not! - Orhan Kemal Soruyor
- İstanbul İstanbul
Orhan Kemal Alıntıları - Sözleri
- Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı. Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu. (Kötü Yol)
- Genç kadın gene çekmedi. (Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı)
- Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? Muhsin usta gözlüğünü çıkardı, Camlarına hohladı, sildi, gözüne takarken: — Bitmeyecek, dedi. — Hiç mi? — Hiç. — Niyetin katip olmak mı yani? — Hayır. — Ya? — İnsan olmak! (Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1))
- Bütün namuslu insanlar, hırslı insanlar, kursağında haram yutmıyan insanlar böyle efendi... (Eskici Dükkanı)
- Gökteki ay kirli bulutların gerisinde yüzüyordu sanki. Şehir uykudaydı. Çok uzaklardan berrak gecenin derinliklerinden çalgı sesleri yüzerek geliyordu. Duymuyordu. (Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı)
- Seni neden sevmiyor, istemiyorlar? (Senaryo Tekniği ve Senaryolar)
- “Bir insan sevildiği yeri bilmeli.” (Bereketli Topraklar Üzerinde)
- Uzun uzun dikilmişti oracıkta. Evlerinin oluklu çinko duvarlarına dayalı sırtı, göğün derinliklerine kaçıp giden ayın ışıltısı, babasızlığın acısıyla yanan ufak yüreği. (Kaçak (Hanımın Çiftliği 3))
- Dostunu öldüren erkeğe rastlamak olağandı da, kadın bir parça aykırı geliyordu. (Sokaklardan Bir Kız)
- "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!" (72. Koğuş)
- Yeni bir sigara yaktı. (Kaybolan Romanlar)
- Yanımda sen olduktan sonra ben de yatabilirim mezarlıkta. (Sokakların Çocuğu)
- ' Hapishane nasıl yer? ' ' Bırak. İnsanları insanlıktan çıkarmak, vahşi, canavar hale getirmek istersen at oraya. İşsiz, güçsüz, yarı aç bir alay insan. Dört duvar arasında can sıkıntısından birbirlerini yiyorlar. Güçlüysen ne ala, değilsen yandın. (Sokaklardan Bir Kız)
- Bu dünyadan, bu dünyanın patlamaya hazır mayınlar gibi yaşayan, başıboş insanlarından korkuyorum... (...) İçimin derinliklerinde bir yerleri kemiren dert bu derttir... (Serseri Milyoner)
- Çıldıracaktım, iş neredeydi? Kime gitsem de iş istesem, aldığım karşılık değişmiyordu: "Yok!" (Arkadaş Islıkları)
- "Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?" (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
- Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her seyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlat maya yetmez. (Cemile)
- Doğanlar hiç ölmese...İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi? Sanki yemiyorlar mı? (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
- Haysiyet, şeref, namus... Evet ama yenir miydi bunlar, içilir mi? (Küçücük)
- Ne diye geleceklerdi? Kirli yüzleri alelade beyaz kağıtlarla gizlenmeye çalışılmış kerpiç duvarlarını, çatlak aynasını, şeker sandıklarının birleştirilmesinden meydana gelmiş karyolasını görmeye mi geleceklerdi? Yoksa, sakat bacağı tahta parçasıyla kabaca yamanmak istenmiş külüstür masasını mı? Allah göstermesindi! Onlar gelmek istese bile önler, yüz karası zannettiği fakirliğini onlara, o zengin kızlarına asla göstermek istemezdi. (Kenarın Dilberi)