Sunguroğlu 3 - Yavuz Bahadıroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Sunguroğlu 3 kimin eseri? Sunguroğlu 3 kitabının yazarı kimdir? Sunguroğlu 3 konusu ve anafikri nedir? Sunguroğlu 3 kitabı ne anlatıyor? Sunguroğlu 3 PDF indirme linki var mı? Sunguroğlu 3 kitabının yazarı Yavuz Bahadıroğlu kimdir? İşte Sunguroğlu 3 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Yavuz Bahadıroğlu

Yayın Evi: Nesil Yayınları

İSBN: 9789754080537

Sayfa Sayısı: 208

Sunguroğlu 3 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Orhan bey'in kardeşi Şehzade Halil, Foça korsanları tarafından kaçırılmıştır. Herkesin korktuğu, sindiği korsanlar, Foça ve çevresinde dehşetli bir terör estirmektedirler. Adeta ayrı bir devlet havasında istediklerini yapmaktadırlar.

Sunguroğlu 3 Alıntıları - Sözleri

  • Benim kalbim bana yük olduğu için....sizin kalbinizin ağırlığını hiç çekemem.
  • Allah, olacak işin sebebini halkeder...
  • Hem kadınlara uğursuz filan deme...İnsanın uğursuzluğu kendi davranışlarındadır.
  • Utanmaz arlanmaz soytarılar, hiç para için adam öldürülür mü be?..
  • Ümitlerimi kırmak için ellerinden geleni yaptılar. Kendi kurduğum ümit denizinde boğulmak üzereyim...
  • Öfke ile kalkan zararla oturur.
  • Kolay olmayacak ama Allahın izniyle yine de olacak.
  • "Yok Lagan. Biliyorsun ki, biz kalbimizi de vücudumuzu da din ve millet yoluna adadık. Başka sevgiye yer yok."
  • Biz kula kul olmak için yaratılmış insanlar değiliz...bunun taklidi bile zor gelir bize.Kulluğun en güzeli Allah’a yapılır çünkü.
  • "Madem bir işe girişmek istiyorsunuz, mağlup dönmemek için hazırlanmak mecburiyetindesiniz," diye devam etti. "Öfkenize uymanız demek, mutedil hareket edememeniz demektir. Mağlup olmak ve hayatınızı kaybetmek istiyorsanız mesele yok. Galip gelmek istiyorsanız yapacağınız şeyi enine-boyuna düşünmeniz gerekir. Hislerinize kapılmayınız dostum."
  • Söz etmekten iş becermek daha iyidir...
  • "Benim kalbim bana yük olduğu için, dinime, milletime adadım Jozefin," dedi. "Sizin kalbinizin ağırlığını hiç çekemem. Hayatta mesut olmanızı dilemekten başka bir-şey yapamıyorum"
  • Evet, diyordum ki akıllı hareket etmek lâzımdır. His insanı daima çıkmaza sürükler. Bu işlerde ise insan çok kere pişman olmaya vakit bulamaz. Onun için burada bazı noktaları, bazı kaideleri tespit etmemiz lâzım geliyor
  • "Biz kula kul olmak için yaratılmış insanlar değiliz İbrahim," dedi. "Bunun taklidi bile zor gelir bize. Kulluğun en güzeli Allah'a yapılır çünkü."
  • Nice imparatorlar, nice prensler, nice ikbal insanları bir an içinde zirveden tabana düşmüşlerdir. Dünya ikbali daima geçicidir unutmayınız!

Sunguroğlu 3 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kader Gayrete Aşıktır...: Selamun Aleyküm 1k. Bu inceleme daha çok bir nevi özet şeklinde olacaktır.O yüzden heyecanını kaçırmak istemeyenler okumasın :) Ama kitabın içeriği bir bu kadar inceleme de olduğu gibi bir bu kadar da kitap içeriğinde var... Keyifli okumalar... Kitap, Yavuz Bahadıroğlu'nun Sunguroğlu serisinin adından da anlaşılacağı üzere üçüncüsü.Dede Akça tarafından yetiştirilen İman ve Vatan sevgisinin fazlasıyla olduğu Aykut'un yani namı değer Sunguroğlu'nun hikayesini anlatıyor.Güzel bir akıntıya kapılıyorsunuz.Sıkılma olmuyor. Ayrıca kitabın çoğu kısmında Çimpeli İbrahim ile Köse Yusuf’un da birbirinden farklı komik laf dalaşmalarını da keyifle okuyacaksınız.Sırf onun için bile okunur bu kitap. Kitabın ana konusu ; Orhan Gazi, Foça korsanları tarafından iki yıl kadar önce kaçırılan oğlu Halil Bey'i kurtarma görevini Bizanslılar başaramayınca, Sunguroğlu ve arkadaşlarına veriyor... Sunguroğlu göreve yine Çimpeli İbrahim ve Köse Yusuf ile çıkıyor... Sunguroğlu, daha önce yardım ettikleri ve dost gördükleri Varenklerin başkomutanı Şövalye Lagan Mişöp’ten aldığı bilgi ve yardımlarıyla Foça’ya gidiyor... Sunguroğlu, Foça’ya giderken sahil yolunu kullanıyor ve yolculuk için fazlaca ücret ödemiş olduğu gemiyi hem de kendini ve arkadaşlarını daha da önemlisi sorumluluğunu yüklendiği görevi büyük bir fırtınalı mücadeleden kurtarıyor... Daha sonra sahile yaklaşırken geminin kaptanı Kaptan Gredos, Sunguroğlu'nu gemiyi kurtarma hareketinden ve Çimpe İbrahim ve Köse Yusuf’un birkaç Türkçe konuşmalarından dolayı onların Osmanlıdan olduğunu anladığını söylüyor. Daha sonra Gredos, Sunguroğluna aldığı parayı ve üstüne bir kutu para vererek, her zaman emrinde amade olacağına, kendisini dost görmelerini söylüyor. Sunguroğlu para teklifini kabul etmese de onunla bazı işbirliği yapıyor... Sunguroğlu, Lagan Mişöp’ün tavsiye ettiği Gobis’i nihayet Foça’da buluyor ve onunla işbirliğine gidiyor. Gobis’in işbirliğini kabul etmesi aslında Mişöp’e bir hayat borcu olduğunu düşünmesinden. Çünkü Gobis, Bizans diyarında iken şimdiki Foça beyi Septimus karısını elinden almak için türlü hainlikler yapıyor ve Mişöp’te buna engel oluyor. Gobis’in karısıda Mişöp’ün kız kardeşi... Sunguroğlu, şehir turu atarak etrafı gözetlerken önemli bir olaya denk geliyorlar ve meydanda kellesi uçurulan adama odaklanıyorlar. Olayı anlamak için de kellesi uçurulan adamı dikkatle ve intikam duygusuyla izleyen bir gence yaklaşıyorlar. Köse Yusuf’un kıvrak zekâsı ile olayı bir anda bağlıyorlar ve genci kendilerine dost ediniyorlar. Daha sonra bu genci 5 kişinin elinden kurtararak ona iyice güven veriyorlar. Babasının kellesinin vurulmasının sebebi ise yine yaşanan olaylara bağlantılı. Bu arada gencin ismi Kalber... Sunguroğlu ve arkadaşları daha sonra Kalber'le akla hayale gelmeyecek bir mağaraya gidiyorlar. Orada Sunguroğlu kuvvetli birini yenerek orada bulunan diğer adamların da itimat ettiği liderleri oluyor. Sunguroğlu liderliği kabul ediyor iki arkadaşıyla az önce yendiği Boğa’yı, Kalber’i ve Jozefin’iyi(Kalber’in kız kardeşi) yardımcısı seçiyor... Gobis aldığı bilgilerden Halil Bey’in Venedik’e kalyonla götürüleceğini Sunguroğlu’na ve arkadaşlarına aktarıyor. İbrahim bu konuya telaşla yaklaşsa da Köse Yusuf harika bir plan kuruyor... Plan tatbik ediliyor ve herkes kendine verilen görevi yerine getirmeye çalışıyor... Zorlu ve büyük bir mücadeleden sonra Halil Beyi kurtarıyorlar... Halil Bey’in kaçırıldığı duyan Septimus çılgına dönüyor ve o sırada Foça’da bulunan Bizans elçilerini kandırarak daha önce asla o fiyata vermeyeceği Halil Bey’i 100.000 Altın karşılığında ve teslimatı para geldikten sonra yapacağını söylüyor. Bizans elçileri de yanlarında para olmadığı için teklifi mecburen kabul ediyorlar ve parayı Septimus’un bir adamıyla gönderiyorlar ama adamlar sadece parayı göndermekle kalıyor... Zorlu görevin ardından Sunguroğlu ve arkadaşları, Şehzade Halil Bey, Kaptan Gredos, Kalber ve kız kardeşi Jozefin İstanbul’a geliyorlar... İmparator’un kızını da Osman Gazi’den izin alarak Halil Bey’le nişanlıyorlar... Lagan Mişöp, Irini(Hatice) , Kaptan Gredos Müslüman oluyorlar. Belki Jozefin ve Kalber’de… Köse Yusuf’ta onlara İslamiyet hakkında yardımcı olmak için Sunguroğlu’nun istemesiyle bir süre yanlarında kalıyor... Ve sonunda Sunguroğlu tekrar baba vatanına yani Osmanlı topraklarına geri dönüyor. Azim ve inanç ile neler başarabileceğini Müslüman olsun veya olmasın herkes biliyor... Müslümanlar ise bu duygunun daha bambaşka boyutunu biliyor... :) (Yusuf ÇETİNKAYA)

Sunguroğlu bir Osmanlı akıncısının içine yiğitlik ve biraz da duygusallık katılmış serüveni. Bunun için kitap bitince zannediyorum etrafımızda ilk bulduğumuz sopayı kılıç yapıp hadeee bre naraları ile millete bir göz dağı vermişizdir, bu kitabi okuduktan sonra. Tek kelimeyle harika bir seri okuyun kaçırmayın. 10 cilt gerçi ilk 3 kitabından sonra çocuk kitabı moduna geçiyor ama olsun onlar da güzel.... (Enes ESEN)

Sunguroğlu serisinin üçüncü ve en güzel romanı. Orhan Gazi'nin oğlu Şehzade Halil'i Foça korsanları kaçırmıştır. Osmanlılar, Şehzade'nin özgürlüğü için Bizans'a baskıda bulunur ancak Bizans başarılı olamaz. İş yine Sunguroğlu'na düşer. Can yoldaşları Köse Yusuf ve Çimpeli İbrahim'i yanına alan Sunguroğlu, başkumandan Lagan Mişöp'ten de faydalı bilgiler edindikten sonra Foça'ya doğru yola çıkar. Kaptan Gredos, Kalber, Jozefin, manav Gobis gibi isimlerle tanışan Sunguroğlu'nun işi çok zordur. Ama acaba başarılı olabilecek midir? Halil Bey kurtulabilecek midir? Soluksuz okunan bir roman. (Serdar Poirot)

Sunguroğlu 3 PDF indirme linki var mı?

Yavuz Bahadıroğlu - Sunguroğlu 3 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sunguroğlu 3 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yavuz Bahadıroğlu Kimdir?

Yavuz Bahadıroğlu; yazar, tarihçi, gazeteci, radyo programcısıdır. Gerçek adı Niyazi Birinci'dir. Evli ve üç çocuk babasıdır.

1971′de İstanbul'da gazeteciliğe başladı. Muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikaye yayınlandı. Aynı dönemde bir gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle iki köşe yazısı yazdı.

Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı "Sunguroğlu" ve ardından yazdığı "Buhara Yanıyor" romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı'nın çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır, bunlardan biri "Biz Osmanlıyız".

Yavuz Bahadıroğlu; roman, çocuk kitapları, hikaye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı.

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden yazarın cenazesi Eyüp Sultan Camisi'ndeki hazireye defnedildi.

Yavuz Bahadıroğlu Kitapları - Eserleri

  • Merhaba Söğüt
  • Biz Osmanlıyız
  • Buhara Yanıyor
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Muhteşem Süleyman
  • Elveda Buhara
  • Yavuz Sultan Selim
  • Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı
  • Kayıtdışı Tarihimiz
  • Endülüs'e Veda
  • Sunguroğlu 1
  • Şirpençe
  • Mimar Sinan
  • Selahaddin Eyyubi
  • Kanunî Sultan Süleyman
  • Sunguroğlu 2
  • Osmanlı Padişahları
  • Çaka Bey
  • Osman Gazi
  • Mısır'a Doğru
  • Sunguroğlu 3
  • Osmanlı'da Derin Devlet ve II. Abdülhamit
  • Şehzade Selim
  • Kırım Kan Ağlıyor
  • Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi
  • Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler
  • Bir Devrin Bittiği Yer Çanakkale
  • IV. Murad 1
  • Orhan Gazi
  • Yakın Tarihimizin Sır Perdesi
  • Tarihimizden Yaşanmış Öyküler
  • Sahipsiz Saltanat
  • Osmanlı'da Şehzade Katli
  • Yıldırım Bayezid
  • Tarihin Arka Sokakları
  • Resimli Osmanlı Tarihi
  • Turgut Alp
  • IV. Murad 2
  • Çelebi Mehmed
  • Birinci Murad
  • Tarihimizin Gizli Odaları
  • Padişahların Akıl Hocaları
  • İnancın Zaferi Çanakkale
  • Sel
  • Harem
  • Cem Sultan 1
  • Yolbaşı
  • Çalınan Hazine
  • Kaçırılan Prenses
  • Kirazlı Mescid Sokağı
  • Binatlı
  • Gemide İsyan
  • Mavi Yıldız
  • Cengaver
  • Kemalist Yalanlar
  • II. Murad
  • Kara Şövalye
  • Zindanda Şahlanış
  • Ayet Ayet İnsan
  • Baskın
  • Hanedan Sarayın Sırları
  • Topal Kasırga
  • Kaybolan Elçiler
  • Barla'da Diriliş
  • Ağalar Saltanatı
  • Din Ve Laiklik
  • Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han
  • Keşmekeş
  • Tuzak
  • Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine
  • Cem Sultan 2
  • Köprübaşı
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • Gülü Arayan Adam
  • Yaşam Bir Avuç Gül Bir Tutam Diken
  • Boşlukta Yürümek
  • Kumpas Tarihi
  • Cihan Sultanları
  • Ayet Ayet Hayat
  • Adil Olan Kazanır
  • Yürek Seferi
  • Hayatı Aşkla Yaşamak
  • Sunguroğlu
  • Erdem Hikayeleri : Çalışkanlık İçeri Tembellik Dışarı
  • Çanakkale Kıyameti
  • Dürüst Ol Ki Mutlu Olasın
  • Dağlı
  • Kafkas Kartalı Şeyh Şamil
  • Osmanlı'nın Büyüme Sırları
  • Osmanlı'da Çocuk Eğitimi
  • Avukat Bekir Berk
  • Muhteşem II. Abdülhamit Han
  • Kudretli Sultan II. Abdülhamid Han
  • Osmanlı'nın Yükselişi
  • Tarih Cesaretle Yazılır
  • Doktor Olacağım
  • Hayata Dair Öyküler
  • Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han
  • 40 Geceye 40 Masal
  • Canım Peygamberim
  • Vatanını Kim Sevmez Ki!
  • Köy Çocuğu
  • Var mı Arkadaşlık Gibisi ?
  • Vatan İçin
  • Hayat Yardımlaşınca Güzel
  • Yakın Tarihin Kara Kutusu
  • Canavar Robot
  • Şehzade Murat
  • Anılarımdaki Türkiye: Yavuz Bahadıroğlu
  • İki Kardeş
  • Çevre Bize Emanet
  • Muhteşem Fatih Sultan Mehmet
  • Eşim Çocuğum Ve Ben
  • Can'ın Hatıra Defteri
  • Zebun
  • Hayata Dilekçe
  • Heyecanlı Yolculuk
  • Üç Kaçak Yolcu
  • Bizim Can
  • Yaramaz Ayı Zirzop
  • Karıncalar Savaşı
  • Sevgi Ne Güzel Şey / Erdem Hikayeleri
  • Muhteşem Hanedan Osmanlı
  • Yetim Çocuk
  • Küçük Kahraman
  • Sular Altında Bir Ülke
  • Kim Demiş Fedakarlık Zor Diye?
  • Dayanışma En Büyük Güçtür / Erdem Hikayeleri
  • Dindarların Para ve İktidarla İmtihanı
  • Tuhaf Çocuk
  • Haram Yemenin Sonu
  • Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi
  • Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları
  • Tarihin Mayın Tarlası
  • Fedakar Annem
  • Diriliş
  • Sunguroğlu
  • Babalar Eve Dönsün
  • Sunguroğlu
  • Büyük Bir Milletin Direniş Destanı Çanakkale
  • Sunguroğlu
  • Alaycı Alabalık
  • Akvaryum Güzeli
  • Kedi Olan Köpek
  • Küçük Çoban
  • Son Süvari Yavuz Sultan Selim Han
  • Kelepçe
  • Sabırsız Tavşan
  • Kurnaz Tilki
  • Gıdı Gıdı Masallar
  • Ben Çanakkale
  • Mecburen Atatürkçü
  • Uyanık Geyik
  • Kardeş Böcekler
  • Karınca Birliği
  • Bici Bici Masallar
  • Bu Gidiş Nereye
  • Ördek Vakvaka
  • Uzay Çocuğu
  • Yavru Pelikan
  • Kararlı Balıklar
  • Fare ile Fil
  • Akıllı Kaplumbağa
  • Kötü Huylu Karga
  • Yavru Kuşlar
  • Oruç Tuttum Sevinçten Uçtum
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • Çocuğun Ramazanı
  • Dertli Alp Keçisi
  • Alican ile Ercan
  • Çıtır Çıtır Masallar
  • Saf Kuzucuk
  • Uzaklar Yakındır - Merhaba Söğüt
  • II. Abdulhamit
  • Sosyalizm Bitti Laiklik Alır Mıydınız?
  • Kara Mürsel Alp
  • Çizgili Zürafalar
  • Şirin Kedi
  • Resimli Osmanlı Tarihi
  • Masal Masal Hoppala
  • Teşekkür Ederim Allah'ım
  • Bizi Kimler Dinliyor
  • Çamurdan Meyve Olur mu?
  • Zikir Fikir Şükür
  • Canavar Robot
  • Tavşancık ve Gökyüzü
  • Suçlu Biziz
  • Fatih Sultan Mehmed

Yavuz Bahadıroğlu Alıntıları - Sözleri

  • Şövalyeler,vaktiyle yaptıklarını düşündüler.Ellerine geçen Müslüman esiri ya ölünceye kadar çalıştırır yahut kollarından ve bacaklarından duvara asarlardı.Buna rağmen Müslümanların halifesi onları teselli ediyordu.Kendilerini tutamayarak ayaklarına kapandılar. (Resimli Osmanlı Tarihi)
  • "Gemiler yanıyor" dediler."Bırakın yansın" diye cevap verdi, "onların küllerinin arasından umutlarım yeşeriyor." "Artık gemilerimiz yok.Geri dönüş umudumuz yandı, kül oldu.Geriye iki ihtimal kalıyor: Ya yüzerek vatana dönmeyi deneyeceksiniz ya da düşmanı yenerek buraları kendinize vatan yapacaksınız. Kararınızı verin!" (Padişahların Akıl Hocaları)
  • Herkes ancak ufku kadar vardır. (Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi)
  • 80 yıl + 8 yıl (Yavuz Sultan Selim)
  • Bugün Filistin'de olup bitenlerin ışığında Padişah-ı Cihan'ın 1895'te söylediği şu sözlere kulak vermek gerekir: ''Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.'' (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
  • "Kendime bir dünya kurdum kendimce." (Buhara Yanıyor)
  • Biz kula kul olmak için yaratılmış insanlar değiliz...bunun taklidi bile zor gelir bize.Kulluğun en güzeli Allah’a yapılır çünkü. (Sunguroğlu 3)
  • " Ben de " diye geçirdim içimden, " Osmanlı' yı ben de arıyorum ! " (Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine)
  • Ha bir de azınlıklardan varlık vergisi adı altında alınan Türk olarak doğmama vergisi vardır ki, ne insafa, ne de vicdana sığar. (Yakın Tarihimizin Sır Perdesi)
  • Hayat biraz hayalden,biraz gerçekten ve alabildiğine ümitten ibaretti. (IV. Murad 2)
  • Düşmanlarımız aciz kaldığı müddetçe itaat gösterirler, ama zayıflık zuhur ettiği an öç almaya çalışırlar. (Kumpas Tarihi)
  • “Dünya geçici bir zaman İçin öldü. Ağaçlar yaprak döktü, çiçekler, otlar kurudu. Sonra yeniden yeşerecek. Toprak altında kalan küçücük zerrelerden tekrar hayat bulup filizlenecekler. Etraf tekrar yeşerip, tekrar çiçeklenecek.” “Ba’su ba’del mevt sırrı. İşte tecelli. Bu hâli senelerce temaşa edip de, öldükten sonra dirilmeye inanmamak İçin deli olmak lazım.” (Sunguroğlu)
  • 600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca beşi on dördüncü, sekizi on beşinci, kırk ikisi on altıncı, beşi on yedinci ve biri de on sekizinci asırda olmak üzere toplam 61 şehzade katledilmiştir. Bunlardan 22 tanesi bilfiil isyan ettiği için öldürülmüştür. Diğerleri de ekseriya Fatih Kanunnamesi'ni takib eden 150 yıl içinde katledilmiştir. 1603 yılında padişah olan Sultan I. Ahmed kardeşlerini öldürmeye lüzum görmedi ve 1617'de vefatından sonra, oğulları bulunduğu halde, bunlar yaşça küçük olduğundan kardeşi Sultan 1. Mustafa tahta geçti. Böylece ilk defa bir padişahın yerine oğlu değil, kardeşi geçiyordu. Osmanlılarda şehzade katli meselesini doğru anlayıp değerlendirebilmek için öncelikle İslâm-Osmanlı hukuku ve siyaset geleneğini bilmeye ihtiyaç var... Çünkü hâdisenin tarihî, siyasî ve hukukî sebepleri bulunmaktadır. Nitekim hayattaki hemen her şehzade arkasına düşman devletlerin de desteğini alarak ayaklanmış, binlerce insan ölmüş, ülke harap, millet perişan olmuştu. Osmanlıların, gerek önce ve gerekse kendi devirlerinde yaşanan tecrübelerden ders alarak, bu böyle bir sonuç doğmaması için bizzat aile mensuplarını feda etmekten başka çareleri yoktu. Bu çerçevede, Fatih Sultan Mehmed, Kanunnamesinde, şehzade katlini düzenleyen bir hüküm koymuştur. “Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür” mealindeki Kur'ân-ı Kerim ayeti ve gerektiğinde umumî menfaat için hususî menfaatin haleldar edilebileceğine dair şer'i prensip, şehzade katlinin hukukî mesnedi olmuş; İslâm hukukçularının ekserisinin bu müesseseye cevaz verdikleri, Kanunname'de açıkça ifade edilmiştir. Böylece alınan tedbirlerle Osmanlılarda ne eski Türk devletlerinde olduğu gibi ülke parçalanmış ve ne de Avrupa'daki gibi "veraset savaşları" yaşanmıştır. Bu da, devleti altı yüz yılı aşkın bir zaman ayakta tutan sebeplerden biridir. Oysa Yıldırım Bâyezid, kardeşi Yakup Bey'in “tahtını tabuta” çevirmeseydi, devlet param parça olmaz mıydı? Fatih, kardeşini sağ bıraksaydı, kardeşi zaman içinde isyan çıkartmaz mıydı (çünkü hep böyle gelişti), bu isyan sebebiyle acaba İstanbul fethi aksamaz mıydı? Sultan II. Bâyezid, Cem Sultan'ın teklifini kabul edip devleti kardeşiyle bölüşseydi Yavuz ortaya çıkabilir, "Halife" olabilir miydi? Ve Yavuz, üzerlerine gelen kardeşleri Ahmed ve Korkud'u bağışlasaydı, toparlanır toparlanmaz birleşip yeniden saldırmazlar mıydı? Bu da Yavuz Padişah'ın en büyük ideali olan “İttihad-ı İslâmı --Müslümanların Birliğini- gerçekleştirmesini engellemez miydi? Bunların üzerinde kafa yormadan, şartları hiç nazara almadan, o günlerin devlet telakkisini anlamaya çalışmadan masa başında hüküm vermek insafsızlıktır... (Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han)
  • Düşüncelerinden bir çekişte kopardı kendini, gökyüzüne baktı.. (Boşlukta Yürümek)
  • Millî Mücadele (bazıları buna ‘İstiklâl Savaşı' diyor, ancak istiklalini kaybetmemiş bir ülkenin ‘İstiklâl Savaşı' yapması mümkün değil) ve Lozan... Galip mi, mağlup mu oturduğumuz belirsiz Lozan masası... “Misak-ı Milli” yemininin bozulması, Batı Trakya, Ortadoğu, Filistin, Ege Adaları, Musul ve Kerkük'ün elden çıkması... Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet'in ilanı ve halifeliğin “ilga”sı... Ve tuhaf bir tesadüf, Türkiye parlamentosu hilafeti kaldırmadan, İngiliz parlamentosu Lozan Antlaşması’nı çeşitli bahaneler öne sürerek imzalamadı. Antlaşma hilafet kaldırıldıktan kısa bir süre sonra imzalandı. Gerçekten de tuhaf bir tesadüf! Süreç içinde İsrail kuruldu, Balkanlar'daki topraklar elden çıktı, Arap âlemi param parça edildi, petrol yataklarına el konuldu. Böylece İngiltere ve müttefikleri ilk büyük hedeflerine ulaşmış oluyorlardı. Sıra en büyük hedefi vurmaya gelmişti. Müslümanların rahatça sömürülebilmesi için, bir türlü kontrol edemedikleri hilafetin artık kökünün kazınması gerekiyordu. (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
  • "Annemin öğüdü de kendisiyle beraber öldu. Artık yolumu kendim çizeceğim (Var mı Arkadaşlık Gibisi ?)
  • İşte bu “tolerans mantığı”dır! Fatih Sultan Mehmet kılıcıyla değil, “tolerans mantığı”yla Orta Çağ’ın katı kalıplarını kırmış, hayatı yeni bir çağla tanıştırmıştır. (Tarihin Arka Sokakları)
  • "Yok Lagan. Biliyorsun ki, biz kalbimizi de vücudumuzu da din ve millet yoluna adadık. Başka sevgiye yer yok." (Sunguroğlu 3)
  • Sunguroğlu diz vurup Beyi selamladıktan sonra çıktı. Köse Yusuf'u tavukları yemlerken buldu. (Kara Şövalye)
  • “Küllü nefsin zâikatülmevt” âyeti kerimesini hatırladı. “Elbette ki her nefis sahibi mutlaka ölecektir.” diye düşündü. <> (Sunguroğlu 2)