Sürgün - Aytuğ Akdoğan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sürgün kimin eseri? Sürgün kitabının yazarı kimdir? Sürgün konusu ve anafikri nedir? Sürgün kitabı ne anlatıyor? Sürgün PDF indirme linki var mı? Sürgün kitabının yazarı Aytuğ Akdoğan kimdir? İşte Sürgün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Aytuğ Akdoğan
Yayın Evi: Epsilon Yayınları
İSBN: 9786051731766
Sayfa Sayısı: 176
Sürgün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"İlkgençliğim boyunca birçok ülke gezmiş, onlarca şehirde dolanıp yüzlerce sokakta kaybolmuş ve binlerce kez izmarit ezmiştim asfaltlarında. Gittiğim ülkelerin saati kaçtı bilmezdim. Öğrenmek de istemezdim. Ah! Tatlı, güzel yalnızlığım benim! Bir gölge gibi tüm o yabancı seslerin ve yazıların arasında aylakça yürümek ve yürümek büyüleyiciydi. Sağır ve dilsiz ederdi beni şehirler. Ve bu özür garip bir şekilde özgürleştirirdi ruhumu. Bana kendi yabancılığımı unutturur, bambaşka bir yabancılık bahşederdi."
Genç yazar ve arkadaşları, yıllar sonra ortak bir dostlarının cenazesinde yeniden bir araya gelir ve hep birlikte bir yola çıkarlar. Gece, Doğu'da sahip olamadığı "kadın" kimliğini ararken, Rüzgâr ise Batı'da kendisine yüklenen "erkek" kimliğinin zorunluluklarından kaçmaktadır. Yolları bir koyda kendilerini yersiz yurtsuz hisseden başka gençlerle kesişir ve bu komüne dâhil olurlar. Melankoli, eğlence, seks ve uyuşturucu ile geçen günlerin ardından ise dünyadaki en büyük göç dalgalarından biri başlar. Mültecilerin sırt çantalarıyla Avrupa'nın sınır kapılarına dayandığını gören genç yazar, bu yolculuğun izini sürmek üzere bir kaçağa dönüşür ve onlarla birlikte yola koyulur. Çünkü en iyi çıkış yolunun, tam da içinden geçmek olduğunu düşünmektedir...
(Tanıtım Bülteninden)
Sürgün Alıntıları - Sözleri
- Bazı insanlar da böyleydi işte; akıllarına düşen bir anıyla aniden gözleri dolar ve ne kadar güçlü olursa olsunlar geçmişleri karşısında çırılçıplak kalırlardı.
- Aile, dünyada en çok katil ve terörist yetiştiren kurumdur.
- Henüz yirmi dört yaşındayken, büyümek yerine yaşlanıyor muyum?
- Savaşı kazanmanın tek yolu onu reddetmekti.
- İnsanın ilk sürgünü doğumudur, ilk travması ülkesidir.
- karamsarlık romantik bir tutkudur; iyimserlik ise bir görevdir.
- Ah! Ne çok ihtiyacım vardı sevilmeye, şöyle sıkı bir sarılmaya.
- Eğer ortada gülünecek hiçbir şey yoksa bile, onu yaratmak zorundayız. Aksi halde hayatla baş etmek imkansız.
Sürgün İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İnsanın Kendine Sürgün Olması: Sokak kitaplarını ayrı seviyorum çünkü hayatın kalbinin orası olduğunu düşünüyorum. Hayatın 25. saatinin görüleceği tek yer, kalabalıklar bir yerlere yetişme telaşı içerisindeyken arasından sıyrılıp bir kaldırımda onların o akan 24 saatini gözlemlemek. Bu kitap tamda o 25. saati sunuyor size. Yazar tanıdık bir sima, son zamanların popüler adamı Aytuğ Akdoğan. Aytuğ yine hep bildiğimiz o yolda olan sakin ve melankolik ses tonuyla size bir hikaye anlatmaya başlıyor. Dünyadan alacağı olan ve sürekli dünyanın ondan bir şeyler çaldığını anlatıyor. Hangimizden çalmadı ki? Ve kitap Kerem Kamil Koç’a ( çevirmen, aktivist ) ithaf edilmiş bir şekilde başlarken olayların başlangıcının fitilini ateşleyen Kerem’in cenazesi oluyor. Sürgün, insan çoğu zaman vatanından, sevdiklerinden ve hatta gördüğü her şeyden kaçma serüvenine girer. Kimisi bunu bir arkadaş bir dostun ölüm haberinden dolayı kimisi bir sevgilinin ayrılık acısından dolayı yapar, kimisiyse mecburiyetten dolayı üstüne yağan kurşunlar sebebiyle gerçekleştirir. Çoğunlukla ilk baştadakiler züppe olarak nitelenir bak baba parası yiyor sorumluluğu yok diye haklarında düşünülür. Oysaki bu evrende en zor şey gerçeğe ulaşabilmektir. Kitap tamda bu eksende gerçekleşen olaylar silsilesiyle karşımıza çıkmakta. Bütün normları reddeden Aytuğ yollara düşüyor her şeyden kaçtığını düşünerek oysaki unuttuğu şey aslında insan dışındakilerden değil içindekilerden kaçmak ister ve kaçışta içindekiler hep yanıbaşında onu beklemektedirler. Aytuğ’un söylemiyle “ İnsanın ilk sürgünü doğumudur…” . fakat çoğu zaman insan bu sürgünü unutur ve dünyayı sahiplenir hiç gitmeyecekmiş misali. Hatta dünyayı kan gölüne çevirip cehennemin burası olduğunu kastetmekte de üstüne yoktur. Kitapta yalnızlık, yazmak, yolculuk, arkadaşlık, sadakat, aile ve büyük bir çoğunluğunda insanın kendine sürgününü anlatıyor. İnsan kendine sürgün olur mu? “Green Book”ta Afro-Amerikalı müzisyen Dr.Don Shirley siyahi bir bedene ait olmasına rağmen beyaz bir ruhun taşıyıcılığını yapmaktadır. Ve sürekli ben kimim diye sormaktadır? Ya biz kimiz? Sakın biz Türk’üz, biz Müslümanız…gibi basit aidiyetlere sığınmayın gerçekte kim olduğunuzu biliyor musunuz.? Bana dürüst olmak zorunda değilsiniz ama kendinize dürüst olun. Yoksa bir gün kendi yalanlarınıza inanmaya başlarsınız ki bu sizide bir yalandan ibaret eder. Aytuğ bunlara cevap arıyor ona körü körüne inanın demeyeceğim tabiki lakin onu ve arkadaşlarının sohbetlerine bir kulak kabartıp hatta yeri geldiğinde sohbete dahil olun ve kendi cevaplarınıza ulaşın. Yeraltından Notlar izlemek isteyen arkadaşlar için https://www.youtube.com/watch?v=2ejZ7BiawR4&list=PLprpUOyS34B2QqXsfuyWB5b-d_7LCFgL9 Hepinize Mutlu 25. Saaatler (bhmflzf)
Sürgün: aytuğ akdoğan ile ilk YouTube tanıștım yer altından notlar diye bir serisi var sohbeti çok hoșuma gitti ondan sonra yazar oldugunu öğrendim sanirim 5. kitabi olan süegünü bugun bitirdim kitaba gelecek olursam kitaba ağır bir melankoli hakim ama nedense o melankoli beni içine çekti. kitap yazarın yakın arkadası olan Karemim hayatını kaybetmesi ile bașlıyor daha sonra yazar hicbir zaman kendini bir yere ait hissetmedigini söylüyör ve kendisi gibi sürgün olan evi yurdu olmayan mültecilerin arasına karıșıyor hem mültecilerin ne cektiklerini ve bir insanin kendi benligini kaybedip sürgün olmasından bahsediyor kitabın komusunun bu kadar basit olmasına bakmayın kitap çok derin anlamlar tașıyor ve bence en onemlisi okuyucuya çok farklı bir bakıș açısı sunuyor. incelememi kitaptan alıntı yaparak bitirmek istiyorum. yazarın dedigi Gibi "insanın sürgünü doğması ile bașlar" (Yasin)
Elimde Dostoyevski kitabını görünce klasikler bayılırım dedi, henüz yeni tanıştığım otuzlu yaşlarındaki kadın. Zaten bitmesine üç sayfa kalan Beyaz Geceler kitabını oracıkta bitirip kitabı ona uzattım, al senin olsun dedim. Sevindi ama daha çok şaşırmıştı, o zaman ben de sana yanımdaki kitabı hediye etmek istiyorum dedi, ama çok tanınmaz yeni nesil yazarlardan Aytuğ dedi. Ve kitabı uzattığında mutluluktan ölecektim çünkü Aytuğ'un en çok okumak istediğim kitabı "SÜRGÜN" karşımda tanımadığım biri tarafından hediye edilmişti. yazar/i12305 kitap/kitap--67558 (ruhunhepözgürkalsın)
Sürgün PDF indirme linki var mı?
Aytuğ Akdoğan - Sürgün kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sürgün PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Aytuğ Akdoğan Kimdir?
18 Ağustos 1992’de, Karamürsel/Kocaeli’de doğdu. Emekli bir subay çocuğu olan Akdoğan, ortaokul ve liseyi farklı şehirlerde, farklı okullarda okumasının ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sinema eğitimi almaya başladı. Erdal Eren’e ithaf ettiği ilk deneme kitabı ‘Ben Hep 17 Yaşındayım’ 2009’da yayımlandı. Ancak tam olarak tanınmasını sağlayan kitabı ‘Ağladı ve Gözyaşlarını Öptüm’ (2011) oldu. Arka kapak yazısı küçük İskender’e ait bu kitap, okurlar ve eleştirmenler tarafından çok beğenildi, ancak kitabevlerince ‘mahalle baskısı’ da denilebilecek illegal bir sansüre uğradı ve iade edilme sürecine girdi. Bir süre sonra okurların talebi doğrultusunda kitap tekrar raflardaki yerini aldı ve aynı hafta içinde ülkenin önde giden yazarlarından daha fazla satarak büyük bir rekora imza attı.
Gezgin. Direnişçi. Anti militarist… Yazılarında genel olarak normlara karşı gelip onları eleştiren, toplum bilimini ve ilişkileri ele alan ve karakter analizleri yapıp ruhsal çözümlemelere ulaşmaya çabalayan konuları ele alır. Varoluşçu felsefeyi ilgilendiren konular ve tanrı ve doğa aşkına övgüleri içeren izlenimci yazılara da sahiptir. Denemelerinde, subay çocuğu olmasına rağmen ironik bir şekilde anti militarizmi savunur.
Aytuğ Akdoğan Kitapları - Eserleri
- Sürgün
- Ağladı ve Gözyaşlarını Öptüm
- Yeraltından Notlar
- Ben, Hiçbir Şey
- Duvar
- Ben Hep 17 Yaşındayım
- Sürgün
- Duvar
Aytuğ Akdoğan Alıntıları - Sözleri
- Her şey sonsuza dek sürseydi hiçbir şey bu kadar güzel olamazdı... (Duvar)
- "Ve yalnızdır aslında bütün deliler, onlar ne kendileriyle ne de başkalarıyla mutlu olabilirler." (Ben, Hiçbir Şey)
- Eğer ortada gülünecek hiçbir şey yoksa bile, onu yaratmak zorundayız. Aksi halde hayatla baş etmek imkansız. (Sürgün)
- "Bence içgüdüyle yaşayan hayvanlar değil, insanlar" dedi. "Yoksa savaş çıkartmak için kim beyne ihtiyaç duyar ki? " (Sürgün)
- Dünya üzerinde her yere gidebilirdim, ancak hiçbir yere varamazdım, çünkü gittiğim her yere kendimi de götürüyordum. (Ben, Hiçbir Şey)
- Savaşı kazanmanın tek yolu onu reddetmekti. (Sürgün)
- Kim bilebilir bütün bir döngünün aslında sadece bu zamanda bizi birleştirmek için var olmadığını .? (Ben Hep 17 Yaşındayım)
- Ve insanlar öyle çok ve öyle zevkli yargılarlar ki sizi; saklamayı, saklanmayı öğretirler size. Siz de birkaçından başka kimseyi almak istemezsiniz artık yanınıza. (Ağladı ve Gözyaşlarını Öptüm)
- Sayende bir avucun içinde başka bir avucun bu kadar güzel yer edinebildiğini öğrenmek.. Minnettarım sana. (Ağladı ve Gözyaşlarını Öptüm)
- Aile, dünyada en çok katil ve terörist yetiştiren kurumdur. (Sürgün)
- Ve biz onlara hiçbir zaman gerektiği kadar vakit ayıramadığımızı, onların sessiz evlerinde öldüklerinin haberini aldığımız vakit anlarız. Oysaki bizden bir hayat istemezler, tek beklentileri ilgi ve sevgidir . (Ben Hep 17 Yaşındayım)
- "Yazarım yazmasına da, merak ediyorum, bir gün savaşlar ve göçler yerine bir kuşun uçuşunu, filizlenen bir tohumu ya da bir kadının gülümsemesini yazabilecek miyim sadece? Dünyadan tek beklentim bu: Ben gönül rahatlığıyla aşkı, doğayı ve hayvanları yazarken, artık daha fazla bombanın patlamaması.” (Sürgün)
- Yaşlılık yalnızlıktır, bilgeliktir, yeni nesile ve kültürlere yabancılaşmaktır . (Ben Hep 17 Yaşındayım)
- Ne demişti Gülben Akın: "Kimsenin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya." (Yeraltından Notlar)
- Bazıları başkaları için dans eder, bazıları başka kimse yokmuş gibi. (Duvar)
- Ben bir korkaktim ve kitaplarım her zaman benden daha cesur olup, benim yapamadıklarımı yapmıştı. Bu yüzden ben bir gün ölecektim, ancak onlar sonsuza dek yaşayacakti. (Sürgün)
- Çevremdeki herkeste bir delilik var.. (Ben Hep 17 Yaşındayım)
- Mühim olan şey doğruluk değil gösteri değeri artık… (Ben, Hiçbir Şey)
- “…baktığı yerde insan görmeye tahammülü yoktu.” (Duvar)
- karamsarlık romantik bir tutkudur; iyimserlik ise bir görevdir. (Sürgün)