Sürüklenme - Latife Tekin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sürüklenme kimin eseri? Sürüklenme kitabının yazarı kimdir? Sürüklenme konusu ve anafikri nedir? Sürüklenme kitabı ne anlatıyor? Sürüklenme kitabının yazarı Latife Tekin kimdir? İşte Sürüklenme kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Latife Tekin
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750738814
Sayfa Sayısı: 192
Sürüklenme Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yüzümüze ölümün gölgesi düştüğünde hayat ısrarla yaşama şansı tanımak istiyor bize, türlü biçimlerde uyarıp tekrar tekrar sınıyor bunun için.
Sürüklenme’nin isimsiz anlatıcısı görünüşte sivil toplum örgütü gibi işleyen bir oluşumun destekçisidir. Bir yolculuk dönüşü, önce uçakta karşılaştığı tekinsiz bir kişinin, sonra bir kâhini andıran karizmatik taksicinin, hatta gökyüzü ve yeryüzündeki tarifsiz güçlerin tesiri altında sürüklenip durur. Örgüte kaynak temin etmek için Türkiye’deki büyük şirketlerin yuttuğu beldelerde ve Rusya'dan İngiltere'ye, Yunanistan'dan Almanya'ya yolculuk eden anlatıcı, bir taraftan örgütün kuruluş amacı konusunda, lideriyle derin bir hesaplaşma içine girer. Öte yandan da kimsesiz, ayrıksı ve ele gelmez gençlere sahip çıkarak kendi hayatına anlam vermeye, yaşadığı derin hüsranı ve zamanımıza has yersiz yurtsuzluk hissini, sevgi açlığını tedavi etmeye çalışmaktadır.
Latife Tekin, Manves City’yle aynı anda yayımladığı Sürüklenme’de Türkiye’nin bu acımasız ve hoyrat günlerine ayna tutuyor. Manves City’yle birbirine el uzatan Sürüklenme, süregelen toptan yıkıma karşı yeni mücadele yollarının, çaresiz yetişkinlerin, sahipsiz, yoksul, yalnızlaştırılmış gençliğin ve onların yeni bir hayat kurma, sürüklenirken tutunma çabalarının romanı.
Sürüklenme Alıntıları - Sözleri
- İnsan ilk kez gittiği bir yerde tuhaf biçimde dikkatini ayrıntılara veriyor, hayvanların sağa sola koşturup koku bırakması gibi, biz de her şeye bakışımızı bırakıyoruz, köşe bucak her yeri gözümüzle İşaretliyoruz.
- İnsan gittiği yere yarı silinmiş, karalama izleriyle boşlukta gölge gibi titreşen hikâyesini de götürmek istiyor.
- Çocukluk anılarınızın canlanmadığı yerlerde yaşama sevinciniz söner, bırakıp gidin oraları
- Bizde bir laf vardır “aklın hesabı, canın telaşı bitmez” diye
Sürüklenme İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Son zamanlarda okuduğum en kötü kitap olabilir. Bir türlü kişilere adapte olamadım ve olaylar sarmadı, anlatılmak istenen konunun derinine girilmemiş olup , en Sonunda ne okudum ben dediğim bir kitap oldu .. Yine de latife tekin okumaya devam edeceğim... (Abdullah tiryaki)
Okuduğum ikinci kitabıydı, Manves City ve Sürüklenme resmen el ele tutuşan ama başlı başına ayrı hikayeler anlatan iki kitap aslında. Latife Tekin’in dilinde büyülü bir şeyler var. Bir taraftan, isimsiz bir anlatıcının gözünden bir sivil toplum örgütü gibi görünen Takviye isimli bir oluşumun hikayesini okuyoruz, diğer tarafta sürekli kaçıp giden bir Karaca, bilge ve gizemli bir arabacı, üzücü, güçlü, alışılmadık hikayeleri olan karakterle orda oraya sürükleniyoruz. içten içe hissettiğim ama adını koyamadığım duygulara nihayet yakalandığım hissiyle okudum bazı cümleleri. Latife Tekin okumaya devam! • “Sahibinden kurtarılması gereken bir hikaye var ortada” • “Sustum, ruhumdaki kamaşmayı, o nefes yanmasını sözler taşıyamaz” • “Tüm insanlar bir araya gelip toplaşmak istiyor, bütün şehirler, kasabalar, köyler. Yolları daha da kısaltıp yaklaşmak, birleşmek istiyor, büyük ölüm şöleni için, mahşer arzusu! Hepimizde var o arzu, kıyamet arzusu!” (betil)
Ekolojik Edebiyat Latife Tekin kendisini ekososyalistlere, ekofeministlete ve anarşistlere yakın hissettiğini söylerken yazdığı kitaplarda da karakterleri ile, diyalogları ile iç döküşleri ile kelimeleri ile cümleleri ile de bunlari yazıyor. Sürüklenme romanında da doğa katliamını, maden ocaklarının yaptığı tahribatı, iş makinalarının canavarimsi bir şekilde nasil canlı hayatını yok ettiğini yazmış... Yazarken o kendisine has şiirsel dili nesire yansıtmış. Yazma tarzını çok beğeniyorum, kodluyor söylemek istediğini, şiirimsi bir imgelemle veriyor mesaji... Bir kac alıntı kitaptan "Geleceğimiz tehlikeye girdiğinde hayat her türlü sarsıcı uyarıyı yapar bize." "Hayatın üstüne titremeyi bilmeyenler oyalanmak sanır bunu." "Aklın hesabı, canin telaşı bitmez, diye. Aklı azdirirsan can yorulur, küser. Aşk da korku da canın tarafında." "Ceviz gaddardir, zeytin gecimsizdir, şeftali sünepedir./Ağaçları kötülemeyin böyle, iyi konuşun haklarinda dedim" (Mehmet Emin Çiçek)
Kitabın Yazarı Latife Tekin Kimdir?
Türk edebiyat yazarı.
1957'de Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağlı Karacahevenk köyünde doğdu. 1966'da 9 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Ortaöğrenimini Beşiktaş Kız Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Telefon Başmüdürlüğü'nde kısa bir süre çalıştı. İlk kitabı "Sevgili Arsız Ölüm" 1983'te yayınlandı. Anadolu'daki köy yaşamı ve insanlarını masalımsı bir atmosferde ve "Yüzyıllık Yalnızlık" (Gabriel Garcia Marquez) tadında anlattığı bu ilk romanıyla büyük ün kazandı. Büyülü gerçekçilik akımına da yakıştırılan bu romanının ardından peş peşe diğer romanları geldi. Eserleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Farsça ve Hollandacaya çevrildi. Değişik üslubu ve yaklaşımıyla kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri oldu.
Latife Tekin Bodrum Gümüşlük`te bir `Ebediyat Evi` projesi başlatmıştır. Garanti Bankası tarafından desteklenen proje, mimar
Hüsmen Ersöz'ün 1998 yılında hazırladığı mimari proje ile inşaata başlamıştır (1999). Ressam Hale Arpacıoğlu'nun, Koç Grubu şirketlerinden aldığı destekle, aynı mimari projenin bir parçası olarak Sanat Evi'nin yapımına başlanmıştır. Latife Tekin, Bodrum Gümüşlük'te, herkesin yazabileceği, tartışabileceği, sanatçıların büyük şehrin dağdağasından uzak eser üretebileceği bir mekanın tamamlanması için çalışmaktadır.Son olarak 2010'da "rüyalar ve uyanışlar" kitabı yayımlandı.
28 Aralık 2011 akşamı Sabit Fikir ve İstanbul Modern işbirliğiyle düzenlenen Sözünü Sakınmadan etkinliğinde usta eleştirmenler Ömer Türkeş ve Semih Gümüş'ün konuğu olmuştur.
Latife Tekin Kitapları - Eserleri
- Muinar
- Aşk İşaretleri
- Sevgili Arsız Ölüm
- Buzdan Kılıçlar
- Berci Kristin Çöp Masalları
- Gece Dersleri
- Unutma Bahçesi
- Ormanda Ölüm Yokmuş
- Rüyalar ve Uyanışlar Defteri
- Manves City
- Sürüklenme
- Altınçayır Vadisi'nin Çocukları
- Buzdan Kılıçlar
Latife Tekin Alıntıları - Sözleri
- “Bütün korkumuz, ya uyuyup uyanamazsak!” (Ormanda Ölüm Yokmuş)
- Kirpiklerimi usulca sol yanıma bükünce denizi görüyorum. Uzakta ikizkenar üçgen gibi donmuş tuzlu sular. Bana ilgisiz ve yabancı kalışlarıyla, bu şehri ilk gördüğüm geceki halden anlar rüyamı hatırlatıyorlar. Gözlerimin alabildiğince yüksek, dikine kurulmuş bir şehir.. Parıltılarla, yanan kırık camlarla kaplı, sokakları gökyüzüne açılan, korkutucu, geçit vermeyen, bitmez bir duvar. Saçlarımın sağ siyah uçlarını izleyince ninemin ölüm atına binip gittiği akşamın alaca bulutlarına gömülüyorum. Bulutların on adım ötesindeyse asfalt yol boyunca yan yana sıralanmış yedi gecekondu mahalleme insan çığlığı taşıyan yedi minibüsüm var. (Gece Dersleri)
- İki ağacın arasından geçip toz inceliğinde uçuşan bu son damlacıklara yüzünü verenlerin ümitleri boşa çıkmaz, hayalleri gerçek olurdu. (Altınçayır Vadisi'nin Çocukları)
- Parasızlar her istasyonda donarlar. (Buzdan Kılıçlar)
- Ben şu anda gücenme kabiliyetiniz olup olmadığını hesaplamıyorum. Çünkü arkadaş olduğumuzu kabul ediyorum. (Buzdan Kılıçlar)
- Yaşadıkları film değil ki sonu gelsin. (Manves City)
- “Her şey gibi mekanlar da ölüyor.” (Unutma Bahçesi)
- - Tulumba, Elmas geline gitsem o da beni taşlar mı? + Taşlar mı hiç, Dirmit kız. - Ama gitmem. + Niye gitmezsin? - Taşlarsa diye gitmem. + Çok mu özledin Elmas gelini? - Çok özledim. + Öyleyse git. - Gitmem. (Sevgili Arsız Ölüm)
- “Dünyada kuşlar olmasaydı göğe nasıl bakardık bunu hiç bilmiyoruz…” (Unutma Bahçesi)
- İnsanların hayvanlaştığı, hayvanların insanlaştığı, canavarane dünyada... (Buzdan Kılıçlar)
- "Evini evlikten, annesini annelikten, kardeşlerini kardeşlikten, babasını babalıktan reddetti. Sokakları evi etti. Ağaçları, duvarları, bulutları, evleri kardeş, denizi anne, göğü baba." (Sevgili Arsız Ölüm)
- Kendilerine dair olanı kendilerine ait olmayan seslerin yankısını giyinmek suretiyle korudular. (Buzdan Kılıçlar)
- Dünya birçok insan için karanlık bir mahzenden farksız, hayat çirkef bir katil gibi acımasızdı. (Buzdan Kılıçlar)
- Gözlerim gözleriyle dolduğu an, sonsuzluktan çıkaran çekici bakışıyla ömrüm işaretlenmiş. (Aşk İşaretleri)
- İnsan karanlıktan geliyor ama gözlerini ilk kez açıp baktığında ışık onu çalıyor, gün ışığında görünen varlıklar dünyasına katılmasıyla birlikte karanlığı unutmaya başlıyor, geceyi bile aydınlatarak karanlıktan kurtulmak istiyor. Bebekler ışık yüzlerine çarpınca korkup ağlarlar, sonra bunun tam tersi yönde bir gelişme... Yaşlılar niye çok az uyuyor? Gördükleri karşısında insanın gözleri açıldıkça açılıyor çünkü, büyüleniyor, ışığın esiri oluyor... (Ormanda Ölüm Yokmuş)
- Sevinç gramla, dert kiloyla (Manves City)
- Gogi'nin deyişiyle kendini ne kadar sakınırsa sakınsın, insan denen canlının içinde dostluk arzulayan nurlu bir kutu vardı. (Buzdan Kılıçlar)
- Hem ışığa esir olduk diye üzülüyorsun, hem de ışığı kendinde tutmak istiyorsun. (Ormanda Ölüm Yokmuş)
- Fakirlerin evi olmaz, yuvası olur. (Manves City)
- "Su içmeden yaşamak Allaha vergidir!" (Berci Kristin Çöp Masalları)