Tanzimat'ın Götürdükleri - İhsan Süreyya Sırma Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tanzimat'ın Götürdükleri kimin eseri? Tanzimat'ın Götürdükleri kitabının yazarı kimdir? Tanzimat'ın Götürdükleri konusu ve anafikri nedir? Tanzimat'ın Götürdükleri kitabı ne anlatıyor? Tanzimat'ın Götürdükleri kitabının yazarı İhsan Süreyya Sırma kimdir? İşte Tanzimat'ın Götürdükleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İhsan Süreyya Sırma
Yayın Evi: Beyan Yayıncılık
İSBN: 9789754730425
Sayfa Sayısı: 112
Tanzimat'ın Götürdükleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tanzimat'ın Götürdükleri adını verdiğimiz bu küçük araştırmada, tarihimizde bir dönüm noktası olan, müslümanların hayatında büyük bir değişikliğin meydana gelmesine, onun âdetâ öz benliğinden sıyrılarak, tanınmazbir şahsiyete bürünmesine sebep olan bu "Made in Avrupa" fermanının yeni bir değerlendirmesini yapmak istedik. Fakat bunu yaparken, tamamen belgelere ve özellikle fermanın metnindeki bilgileri esas alarak Tanzimat'ın toplumumuzda bıraktığı izleri, ona kaybettirdikleri ve nihayet İslâm nokta-i nazarında müslüman ve gayr-i müslimlere tanınan yeni statüyü tahlil edip neticelerini görmek istedik.
Tanzimat'ın Götürdükleri Alıntıları - Sözleri
- İnsanların kisvesi değil , ruhlarıdır aksiyonlar yapan.
- "Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin."
- Jön Türklerin temsilcisi Enver Paşa, pervasızca şöyle bağırıyordu: Artık ne Rum var, ne Yahudi, ne Müslüman... Aynı mavi gök altında, hepimiz eşitiz.
- Islahat Fermanı'nın İlanı Üzere Şeyhülislam Arif Efendi şu duayı yapar, bilcümle papaz, haham ve yabancı önünde: "Ey yüce kudret sahibi olan Allah, bizi en güzel durumlara yükselt!... Ey Allahımız, Muhammed ümmetinin düşmanlarını kahret!...." Bu duaya sinirlenen Serasker Rüşdi Paşa: -Bu adam gece saat dokuza kadar meşgul olarak bir uzun lahiya kaleme alıp da tamamladıktan sonra üzerine rıh dökeyim derken yanlışlıkla mürekkep hokkasını alıp dökerek bu kadar emeği heba ettikte nasıl me'yus ve müteessir olursa, bu fermanın akabinde bu duanın okunuşu dahi öyle oldu.
- ... Cemiyetimizin merkezi o sıralarda Beyoğlu'nda küçük bir apartmandaydı. Devam eden azanın (üyelerin) ekserisi ecnebi ve "lövanten" hekimler ve reisimiz de Sertabib-i Şehriyari Mavroyani Paşa idi. Benden başka Türk, Müslüman olarak hiç bir aza yoktu.
- Tanzimat, Müslümanlara yutturulan bir "Batıya teslim olma" yaftasıdır.
- Böylesi hocalar varken, İslam bu ülkeye gelmez.
- Zira Sultan Abdülaziz'e, halife olmadan önce imamlığını ve hocalığını yapan, onu yetiştiren, bilahare de onu saltanatında destekleyen, fakat işine gelmeyince küfrüne şehadet eden (tahtan hal edilip indirilmesine dair fetva veren) aynı Şeyhülislam, yani aynı Hayrullah Efendi idi. Menfaatler söz konusu olunca, şuna buna kafir deniyor, memalik-i İslamiyyenin mahvolacağı düşünülüyor.
- Ab^a ve ecdadımızın kaniyle kazanılmış olan hukuk-ı mukaddese-i milliyemizi bugün gaib ettik. Millet-i İslamiyye millet-i hakime iken böyle bir mukaddes haktan mahrum kaldı. Ehl-i İslâm'a bu bir ağlayacak ve matem edecek, gündür. Ahmet Cevdet Paşa
- Abdülhamid'i hal etmek (tahtan indirmek) için Selanik'ten İstanbul'a gelmiş olan ve içinde bir çok hıristiyan gönüllülerin, özellikle Bulgar ve Yunanlıların olduğu Hareket Ordusunun astığı insanların haddi hesabı yoktu.
- Sultan Abdulaziz'i de kısa zamanda muhlis iki Tanzimatçı olan Ali ve Fuad paşalar avuçlarına aldılar. Abdulaziz, o derece onların emrinde ve aynı zamanda onları değiştirmekten aciz idi ki, ölümlerine adeta sevinmiş ve "işte şimdi serbest oldum" demiştir.
- Fransız Sefiri, devletine şu bilgiyi vermekte : "Ekselanslarının çok iyi bildiği gibi, bizim bu reformlardan maksadımız, Osmanlı Devleti'ni kalkındırmak değil, Ayasofya üzerinde parlamakta olan hilali indirmek, yerine tekrar hıristiyan hacını koymaktır."
- Aslında Islahat Fermanı , gayr-i Müslimlere hak ve imtiyazları verme fermanıdır .
- Gerçekten insan, hırsına düşkün yaratılmıştır. Kendisine şer dokundu mu feryadı basandır. Ona hayır dokununca da çok cimridir. Me'aric Suresi 19-20. Ayetler
- Herkesin bildiği üzere, Tanzimat kafalı İttihat ve Terakki hükümetinin, -Almanları memnun etmek gayesiyle- Osmanlı Devletini adetâ itekleyerek soktukları Birinci Cihan Savaşından Almanya yenik çıkınca, itilaf devletleri olan İngilizler, Fransızlar İstanbul'u ve Anadolu'nun bir çok yerini işgal ettiler, bunu takip eden senelerde Osmanlı Devleti tamamen yıkıldı.
Tanzimat'ın Götürdükleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap şöyle başlıyor; yazarın kanaatine göre İslam tarihinde en en çok tesir etmiş iki hadise vardır ki; bunlardan birincisi Abbasiler döneminde başlatılan, Yunan felsefesi içeren kitapların tercüme faaliyetleri, ikincisi ise ; Tanzimat. Osmanlı'nın çökme döneminin başlaması diyebileceğimiz, 1720 yılında Yirmisekiz Mehmet çelebi'nin Fransa'ya gitmesi ve oranın köşklerini, bahçelerini ve köpeksiz(!) sokaklarını öven mektuplarıyla, batıya doğru hayranlık gitgide artıyor. Tanzimat'ın ilan edilmesine kadar ki olaylara kısaca değiniliyor ve büyük gün asıl mevzu başlıyor. İngiliz dostu Mustafa Reşit Paşa eliyle Gülhane'de ilan edilen Tanzimat. Zamanın padişahı Sultan Abdülmecid. Yenilikçi padişah. Yalnız yazar padişaha aşırı derece yüklenmiş. Haklı olduğu mevzular olabilir ama kınarcasına sarf edilen sözler benim hoşuma gitmedi. Hakkaniyetli olmak efdaldir, tarih de de elbette. Gerçeği haykırmak, erdemdir. Ama bana aşırı gelen yerler geldi. Ben yazarın anlatırken bazı yerlere yorum kattığını biliyordum. O yüzden benim için sorun olmadı. Bunu belirtmek isterim. Tanzimat, Tanzimat'ın içindeki zimmiler ile Müslümanların eşit olma mevzusu üzerine duruluyor, kime yaradığı, kime yaramadığı, muhtevası, sonuçları inceleniyor. Sonra sırasıyla Tanzimat'ın devamı saydığı, Mithat paşa eliyle Kanun-ı Esasi, Jön türkler ve İttihat Terakkiciler. Yani Osmanlı yıkılırken, güya Batıya Avrupaya benzemeye çalışma gayretleri, ya da tam tersi, batıya benzemeye çalışmaya çalışırken yıkılan bir devlet. Kitap biraz aşırı yoruma kaçtığı yerler olsa da, kısaca konuya hakim olmak açısından güzel. Bilmek lazım. Okumak lazım. Özellikle yakın tarihi doğru okumak lazım. (N. E. A.)
Kitabı okurken içimden "Tarih gerçekten tekerrürden ibaret" sözcüğü geçip durdu. Tarihimizden o kadar habersizizki; bilsek anlayacağız ki oynanan oyunlar hep aynı, sadece oynayanlar değişiyor... İhsan Süreyya Sırma Hoca'nın müthiş tespitleri ile gerçeklerle karşılaşıyoruz... Yazarın "İslam adına İslam'ı katletmek.." ifadesi bu çağı çok güzel özetlemiş.. (Sema Gülsoy)
İhsan hocayı anlatmaya gerek yok çok geniş yelpazede islam tarihine hakim ve cesurca üslubuyla bizlere çok kıymetli eserler bırakıyor. Şiddetle tavsiye ediyorum, bir müslümanın okuması lazım. (Samet Mete)
Kitabın Yazarı İhsan Süreyya Sırma Kimdir?
Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA, 10 Temmuz 1944 yılında, Siirtin Pervari ilçesinde doğdu. İlk öğrenimini Pervaride yaptıktan sonra; Orta ve lise öğrenimini Siirtte tamamladı. 1962 yılında girdiği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini, 1966 yılında bitirdi. Üniversite öğrenimi sırasında, bir müddet Batmanda, Türk Petrollerinde işçi, bir müddet de Diyanet İşleri Başkanlığında memur olarak çalıştı.
Üniversite mezuniyetinden sonra, orta öğrenimini yapmış olduğu Siirt Lisesine öğretmen olarak atandı. 1967 baharında, devlet doktora burs sınavını kazanarak, İslâm Tarihi dalında doktora yapmak üzere Fransaya gitti. Aslında o, İngilizceden sınavı kazanıp İngilterede doktora yapması gerekirken, yetkililer, bilinmez bir sebepten dolayı onu Fransaya gönderdiler. Bundan dolayı bir senesini Fransızca öğrenimine harcadı. Pariste, College de Franceda Prof. Dr. Jacques Berquele başladığı doktora öğreniminin yan çalışmaları içerisinde, Arapça öğrenimi için 1969-1970 ders yılında Tunusta bulundu; ve Zeytuna Üniversitesinde, Arapçanın yanı sıra, Büyük sosyolog Fadıl b. Aşurun derslerine devam etti.
1973 mayısında, İslâmî İlimler dalında doktor olarak Türkiyeye döndü. 1973-74 ders yılında Erzurum Yüksek İslam Enstitüsünde İslam Tarihi hocalığı yaptı. 1974 yılında Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesinde İslam Tarihi Doktoru olarak göreve başladı. 1980 yılında Doçent, 1989 yılında Profesör oldu. 1993 yılında naklen Sakarya Üniversitesine geçti; ve 1995 yılına kadar bu Üniversitenin İlahiyat Fakültesinde İslam Tarihi öğretim üyeliği yaptı; ve aynı yıl zorla bu üniversiteden emekli edildi. 1995-1997 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanlığı görevinde bulundu.
İslam Tarihi dalında 30 kitabı, ve 200ü aşkın ilmî makalesi yayınlandı. Ulusal, ve uluslar arası bir çok konferansa katılarak tebliğler sundu; Zaman, Yeni Devir, Milli Gazete, Yeni Şafak gibi gazete; ve İslâm Mecmuası, Yeni Dünya, Bilgi ve Hikmet, Tarih Dergisi, Tarih Enstitüsü Dergisi, Tarih ve Toplum gibi değişik dergilerde, tarihle ilgili makaleler yazdı. Kanal 7de dört seneyi aşkın bir süreyle Seyahatnâme adı altında tarih programları yaptı. Kendi alanındaki araştırmalarını takip edip sürdürecek derecede Fransızca, İngilizce, Arapça, ve Farsça bilmektedir. İhsan Süreyya Sırma evli olup, üç çocuk babasıdır.
İhsan Süreyya Sırma Kitapları - Eserleri
- İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence
- İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed
- İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad
- Emeviler Dönemi
- İslami Tebliğin Örnek Halifeler Dönemi
- Nehirlerin Dili
- Abbasiler Dönemi
- Nasıl Sömürüldük
- Peygamberler Tarihi
- Ah Endülüs
- Müslümanların Tarihi (1. Cilt)
- Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri
- Pakia Mektupları
- 2. Abdülhamid`in İslam Birliği Siyaseti
- İşte Önderimiz Hz. Muhammed
- Tarih Şuuru
- Tanzimat'ın Götürdükleri
- Müslümanların Tarihi (2. Cilt)
- Dağların Sırrı
- Müslümanların Tarihi (3. Cilt)
- Müslümanlarda Yanlış Din Anlayışları
- İslam ve Tarih
- Haçlı Seferleri
- Müslümanların Tarihi (4. Cilt)
- Medine Vesikası Işığında Yahudi Meselesi
- Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım)
- Bir Garip Tarih
- Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı
- Müslümanların Tarihi 5. Cilt
- Neler Sordular
- Yalan Dünyayı Adımlarken
- Sömürü Ajanı Amerikan Misyonerleri
- Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi
- Selahaddin Eyyûbî
- Hz.Muhammed
- Halname
- Çin Müslümanları ve Çin'e Seyahat
- Alaturka Demokrasi Alaturka Laiklik
- Seyahatname-i Süreyya
- Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları
- Sen Geldin
- Ano Yemen'dir
- Müslümanların Tarihi'ne Giriş
- Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı
- II. Abdülhamid'in İslam Birliği Siyaseti
- Viyana Günleri
İhsan Süreyya Sırma Alıntıları - Sözleri
- Allah, Tûr'a çağırdığı Peygamberi Mûsâ'ya "ayakkabılarını çıkar! Çünkü sen mukaddes Tuvâ vadisindesin!" buyurmuştu... (Seyahatname-i Süreyya)
- Fransızca'da bir atasözü var: Öğretmek ikinci defa öğrenmektir. (Neler Sordular)
- Seven sevdiğine sevdiğini söylesin. (Hz.Muhammed)
- Ne yazık ki Müslümanlar onun içtihadını unutup davranışını gözardı ettiler ve hayatlarını sultanları alkışlamakla geçirdiler. Bir dönem “Padişahım çok yaşa!" dediler, bir başka dönem de “Bizi kim, nasıl ve hangi rejimle yönetirse yönetsin; bize düşen itaat etmektir!” zihniyetinin öncüleri oldular. Böylece Müslümanları zalim yöneticelere ve Batı uşaklarına kul ettiler. Sonuçta da Müslümanlar, asırlar boyu kul oldukları sultanlar ve yöneticiler tarafından sömürüldüler, sömürüldüler... (Müslümanların Tarihi (4. Cilt))
- Hira üniversiten, Sevr dağı akademin, Hicret menzillerine, ilim ile sen geldin (Sen Geldin)
- Şu göğe doğru yükselen ince uzun yapılar nedir? -şoför : minare .dedi. Prof.yine sordu: ne için kullanılır bu minareler? -şoför: ezan okumaya. Dedi. Miyahara sordu: ezan ne için okunur? -şoför: namaz bildirmek için dedi . Prof: Namaz Müslümanlığın şartlarından biri ,bunu mazeretsiz terk eden müslümanlar ehli sünnet imamlarından üçüne göre de müebbed hapisle cezalandırılırlar,değilmi şoför efendi? Diye sordu. -şoför gayri memnun bir tavırla : bilmiyorum.dedi. Prof: affedersinüz sizi müslüman sanmıştım da.! Deyince şoför parladı. : tabii Müslümanım babam dört defa Hacca gitti; her sene kurban keseriz ,ama namaz kılmam ,bazen de içerim.Allah affeder be kafanı takma abi yeter ki için temiz olsun !Ehli sünnet dedin ya ; çocuklarımızı da sünnet ederiz tabi ,hem de en pahalı salonlarda ,en pahalı içkilerle ...profesör sustu.. (Pakia Mektupları)
- "Evet, gerçekten ortakların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanan ve sâlih ameller yapanlar bunların dışındadır. Ama onlar da ne kadar azdır!" dedi. Dâvûd, kendisini imtihân ettiğimizi sanarak Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı; tövbe etti. (Peygamberler Tarihi)
- insanların değil, insanları yaratanın emirlerine bağlanmayı kendimize ilke edindiğimiz gün, adımımızı kurtuluş dünyasının kapısından içeri atmış sayılırız. (Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı)
- Müslümanların tarihinde öylesi dönemler var ki, İslam ile ilgisi bulunmamaktadır, ihanet dolu olaylar olduğu gibi, bizlere kahraman olarak tanıtılan mücrimler ve hainler de mevcut bu tarihte. (Neler Sordular)
- İnsan kendisini zenginleşmiş (bir makama gelmiş, imza yetkisine sahip olmuş, saltanatı eline geçirmiş) görünce sapıtır. Alak suresi 6-7 (Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım))
- Yoktur bu vücudun i'tibârı, Hakk âyinedir cihan ğubâri. (Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri)
- Adem'in şahsında Allah'a secde etmeyip isyan ettiğinden, melekler arasında olmasına rağmen şeytanlaşıvermiştir. O halde melek ve şeyta n olmak; insan olmak veya olmamak, Allah'a karşı takınılan tavra bağlıdır. (İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed)
- Urbain’in iddialarına göre Müslümanlar hen Hristiyan Hacılarına, hem de Kudüs’teki mukim olan Hristiyanlara zulmediyorlardı ki bu, Hristiyan yazarlarının da kabul ettikleri gibi bir iftiraydı (Haçlı Seferleri)
- İslâm ordusunun içinde münafıklar da vardı. Dilleriyle imân ettiklerini söyleyip, İslâm düşmanlığı yapanlar... İslâm toplumunun kanser kaynağı tipler!... Bunlar, namaz da kılarlar, hatta kıldırırlar, oruç da tutarlar, Hacc'a giderler; hatta ve hatta cihada bile katılırlar. Kur'an okurlar!.. Ne var ki bunlar, İslâm'a savaş açmış devletlerin emrinde olan Allah düşmanlarıdırlar... (İşte Önderimiz Hz. Muhammed)
- "Dünya insanları üzdüğü kadar sevindirmez. Yani az sevindirir, çok üzer." (Emeviler Dönemi)
- Bütün tarih boyunca ve günümüzde, ne zaman ki Müslümanlar birbirleriyle uğraşmışlar; bundan yararlananlar düşmanlar olmuş ve fırsattan istifade ederek savaş açmış ve de galip gelmişlerdir. (Abbasiler Dönemi)
- "La" sı olmayanın, "illa" ile gerçekleştirilecek bir inkılabı yoktur. (Nasıl Sömürüldük)
- Haydi Filistin'de çocuk katleden Siyonist'e hesap sormaya! Haydi Eba Gurayb hapishanesinde masum kadınların ırzına geçen işgalci Amerikalının igrenç ihtirasını durdurmaya! (Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı)
- Aslında Islahat Fermanı , gayr-i Müslimlere hak ve imtiyazları verme fermanıdır . (Tanzimat'ın Götürdükleri)
- Dünya da bir gün yaşayacaksak, şahsiyetli yaşayalım o günü! (Pakia Mektupları)