Tarasconlu Tartarin - Alphonse Daudet Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tarasconlu Tartarin kimin eseri? Tarasconlu Tartarin kitabının yazarı kimdir? Tarasconlu Tartarin konusu ve anafikri nedir? Tarasconlu Tartarin kitabı ne anlatıyor? Tarasconlu Tartarin PDF indirme linki var mı? Tarasconlu Tartarin kitabının yazarı Alphonse Daudet kimdir? İşte Tarasconlu Tartarin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Alphonse Daudet
Çevirmen: Tahsin Yücel
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750711527
Sayfa Sayısı: 120
Tarasconlu Tartarin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Küçük Tarascon kentinde yaşayan Tartarin, serüven ve aslan avı aşkıyla yanıp tutuşmaktadır. Ama evinden hiç ayrılmamış Tartarin için Afrika çok uzak bir diyardır. Gözü pek avcı sonunda yola çıkmaya karar verir. Acaba çölde vahşi bir aslanı pusuya düşürmeyi başaracak mıdır?
Başkalarını kandırdığı kadar kendisini de kandıran, saf, gülünç ama bir o kadar da ilgi çekici bir roman kahramanıdır Tartarin. Alphonse Daudet, onun kişiliği çevresinde muziplik ve canlılık dolu küçük bir taşra dünyası yaratmış; böylelikle, karikatüre yakın gülünç bir güney folklorunun doğmasına katkıda bulunmuştur.
Tarasconlu Tartarin Alıntıları - Sözleri
- Görmesini bilen gözler için acayip bir manzara... Ahlaksızlıklarımızı vererek medenileştirdiğimiz vahşi ve çürümüş bir halk...
- Güney’de yalancı filan yoktur; ne Marsilya’da, ne Nîmes’de, ne Toulouse’da, ne de Tarascon’da. Güney insanı yalan söylemez, yanılır. Her zaman doğruyu söylemez, ama doğruyu söylediğini sanır... Sizin yalan dediğiniz, onun için yalan değildir; bu aslında bir tür serap gibidir...
- Cezayir eşeğinin sağlam kasları vardır... Tüm o taşıyacaklarına dayanması için gereken de budur... Gidin Araplara sorun. Bakın bizim sömürge sistemimizi nasıl açıklıyorlar... En üstte, derler, hükümetin başı vardır; en büyük sopa ondadır ve kurmay heyetine vurur; kurmay heyeti, bunun acısını çıkarmak için, askere vurur; asker Avrupalı yerleşimciye, Avrupalı yerleşimci Araba, Arap zenciye, zenci Yahudi'ye ve Yahudi de gider eşekçiğe vurur; ve bu zavallı eşekçiğin vuracak kimsesi olmadığı için sırtını uzatır, her şeyi taşır.
- Son trene doğru ilerledi ve içinde Parisli hanımların yolculuk ettiği vagona denk geldi. Sağında solunda tabancalar ve tüfek asılı bu tuhaf adamı gören zavallı kadıncağızlar az daha kalpten gidecekleri.
- Artık yola çıkmak gerek!
- Büyük insanların yaşadıkları yerlerde onlardan bir şeylerin havada dalgalanmaya ve gezinmeye hep devam ettiği söylenir.
- İnsan neyin nesi bir yere gittiğini bilmeli! Yola öyle kuş gibi çıkmamalı...
- “Hayal edin,” diyordu, “bir gece Sahra’nın tam ortasındasınız…
- Görmesini bilen gözler için acayip bir manzara... Ahlaksızlıklarımızı vererek medenileştirdiğimiz vahşi ve çürümüş bir halk... Göğüslerindeki” légion d'honneur şeritlerine hunharca sümküren, bir evet veya hayır için insanları falakaya yatıran başağaların acımasız ve denetimsiz iktidarı. Palmiyelerin altında terfilerini hayal eden, Esav'ın Yakup'a ilk oğulluk hakkını satması gibi hükümlerini bir tabak mercimek veya şekerli kuskus için satan, Kur'an ve yasa yobazı kadıların vicdansız adaleti. Çadırlarının önünde tüm kabile açlıktan ölür, içki âleminden arta kalanlar için köpeklerle çekişirken sırf zamanında General Yusuf diye birinin işlerini gördüler diye kızarmış kuzu ziyafeti çekip şampanya ve Mahonlu kızlarla kafayı bulan dinsiz ve ayyaş şefler.
- “Dayan! Bir şeyler olmak üzere!”
Tarasconlu Tartarin İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Podcast: Fransız Edebiyatının En Komik Karakteri: Tarasconlu Tartarin: Podcasti dinlemek için YouTube linki: https://youtu.be/pImxKRow4xM “Hayal edin,” diyordu. “Bir gece Sahra’nın tam ortasındasınız...” Ahmet Hamdi Tanpınar Tarasconlu Tartarin’den haberdar olmuş muydu diye merak içinde okuyacağınız pikaresk bir hikaye Daudet’nin ki.... Üç bölümden oluşan roman aslında iki bölümden oluşuyor önce Garbın yozlaşmışlığını, kibrini ve trajikomik alışkanlıklarını tabiri caize gazla çalışan Tartarin’i tanıtıyor bize. Tartarini ve iç dünyasındaki Don Kişot ve Sanço Panzo’yu. Daha sonra Aslan avlamak için düştüğü Cezayir topraklarında başına gelen felaketleri bir serap görmüşçesine bütün oryantalist havasıyla sunuyor Daudet. İşgale uğrayan Cezayir’in ve yurt sınırları cetvelle çizilen “doğulu” bütün ülkelerin nezdinde bir eleştiri mevcut Daudet’nin eserinde. Sömürge devletlerinin ambarı olan ancak yemeye ekmek bulamayan bu halklar bir süre sonra ahlak ve yozlaşmış din anlayışlarıyla önce kendilerini sonra içinde bulundukları toplumu nasıl bir dönüşüme sokuyor bunu hissedebiliyoruz. (Okur Sohbetleri)
* "Tarasconlu Tartarin" ismini duyduğum an gülümsemeye başlıyorum. Gerçekten okurken keyif aldığım bir eser oldu. * Don Kişot ve Sanço Panza'nın tek bedende can bulmuş halini görmek istiyorsanız Bay Tartarin beyin maceralarını öğrenmelisiniz. * Tarasconlu Tartarin, gerçekten maceraperest bir kişiliğe sahiptir. Bu özelliği sayesinde aslan avı için uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Gerçi "bu özelliği sayesinde" değil de "bu özelliği yüzünden" desem daha doğru olacaktır. Keza bu yolculuk süresince kahramanımızın başına gelmeyen kalmamıştır. * Yazarımızın dilini sevdim. Keyifli zaman geçirmek için okuyabileceğiniz bu Fransız klasiğini listenize eklemeyi unutmayın. (sevdam1kitap)
Bazı kitapları okuduktan sonra insanın içinde o kitap hakkında bir yazma isteği olmayabiliyor. Bu bana daha çok onlardan ne beklediğimi gayet iyi bildiğim tür romanlarında olmakla birlikte edebî romanlarda da aynı duyguyu yaşayabiliyorum. Özellikle de eser “büyük” bir roman ise… Bunu yaşamamda sanırım benim yapacağım herhagi bir çıkarımın eserin büyüklüğüne, derinliğine benden daha çok girebilmiş “gerçek” bir edebiyatseverin gözüne gülünç görüneceğinden çekinmem de rol oynasa da, esas sebep bu eserlerin zenginliği ve katmanlarının çeşitliliği yüzünden nereden başlayacağımı bilememem sanırım. Kilitlenip kalıyor, zihnimde beliren imgelerden ve anlamlardan oluşan bir yığının içinde adeta felç geçiriyorum. Biliyorum, bu felçten kurtulmanın yolu da bir ucundan tutup yazmaya başlamak. Ne yazık ki, bu her zaman mümkün olmuyor. Fakat Tarasconlu Tartarin böyle bir roman değil. Ne katman katman insan psikolojisinin derinliklerini araştırıyor, ne de gözümüzün önüne tüm bir Provence ve Cezayir coğrafyasını serecek detaylı ve derin tasvirler içeriyor. Fakat Alphonse Daudet’nin okuduğum diğer üç kitabı, Değirmenimden Mektuplar, Jack ve Sapho‘daki gibi temiz bir anlatıma, insanın duygularına işleyecek denli saf düşünceli ve karakterli tiplere, ve bu kitaplarında zaman zaman kullandığından çok daha fazla bir alaycı üsluba sahip. Yarattığı kırsal, masalsı atmosfer ve içerdiği naif karakterler açısından Paris’te geçen Sapho ve Jack romanlarına nazaran Değirmenimen Mektuplar‘a çok daha yakın. Alaycılığı ile nelere dokunmuyor ki! Don Kişot benzetmesiyle 18. ve 19. yüzyılların egzotik doğu hayallerinin resmedildiği romantik serüven romanları, tüm bu egzotik atmosferle dalga geçercesine betimlediği çürümüş, yozlaşmış, sıradan, son derece fakir ve pis Cezayir, içinde Tör (Tartarin’in deyişiyle Türk!) kalmamış Tör ülkesi, Fransızların bu ülkedeki sarhoş ve her türden düşkünlüğe meyleden varoluşları, işte bu Fransızların tüm kötü yönlerini aktararak doğululuları uygarlaştırdıklarını zannetmeleri, halk açlıktan kırılırken sefalet içinde yaşarken gününü gün eden aşiret reisleri, “Kahraman Yatağı Tarascon” üzerinden Fransızların sürekli ve anlamsız bir şekilde kendileriyle böbürlenmeleri hali (bakınız bizde “Yiğidin harman olduğu yer”), ancak kahramanlıklarının ancak tüfekle şapka vurmaya elveren sıkıcı bir yaşam yüzünden bir türlü ortaya çıkamaması, insanı sürekli yalan söylemeye ve abartmaya sevkeden Provence güneşi, ve daha neler neler! Göndermelerin ve alayların çoğu 19. yüzyılın Fransa ve Cezayir’i ile alakalı da olsa, her iyi hicivde olduğu gibi, bu durum yazarın müthiş ironisinden keyif almamızı engellemiyor. Tüm bunlara bir de karikatür gibi bir kahramanı, Tartarin’i ve onun, Daudet‘nin hicvettiği serüven romanlarındakileri andıran ama son derece farklı gelişen ve sonlanan macerasını eklediniz mi, Provence ve Cezayir güneşi gibi sıcak ve ağaç gölgesinde yatarmış gibi bir keyif uyandıran bu öyküyü sevmemek zor. Bu yazıya aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz: https://bibliotek.art.blog/2020/12/28/tarasconlu-tartarin/ (Çağdaş Kocabıyık)
Tarasconlu Tartarin PDF indirme linki var mı?
Alphonse Daudet - Tarasconlu Tartarin kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tarasconlu Tartarin PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Alphonse Daudet Kimdir?
Alphonse Daudet (13 Mayıs 1840 - 17 Aralık 1897), Fransız yazar.
Naturalizm akımının temsilcisidir. Sapho, Değirmenimden Mektuplar eserleriyle ünlüdür. Ayrıca Jack diye ünlü bir dünya klasiği vardır. İyi bir eğitim aldıktan sonra Alais Koleji'nde "etüt denetleyicisi" olarak görev yaptı. Edebiyat alanında çalışmalar yapmak üzere Paris'e gitti. İlk defa "Les Amoureuses (Aşık Kadınlar)" (1858) adlı şiir kitabıyla tanındı. Değirmenimden Mektuplar kitabıyla adını dünyaya duyurmayı başardı.
Alphonse Daudet, Nimes'de bir tüccar ailenin çocuğuydu. Oldukça avare bir gençlik döneminden sonra ailenin iflâsı üzerine on beş yaşında öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Paris'te kendi halinde bir gazeteci olan ağabeyi Ernest'in yanına gitti. Ertesi yıl (1858), yayımladığı bir şiir derlemesinde Aşık Kadınlar, onu edebiyat çevrelerine tanıttı. Asıl başarıya, güneydeki gençliğinin ve başkente gelişinin hikâyesi olan Küçük Şey (1868) ve özellikle Provence yöresini sade bir dille canlandıran eğlendirici masallar derlemesi olan Değirmenimden Mektuplar (1869) ile kavuştu. Taraskon'lu Tartarin, Tartarin Alpler'de, Taraskon Savunması ve Taraskon Limanı ile, Daudet muziplik ve canlılık dolu bir küçük taşra dünyası yaratmıştır. Böylelikle, karikatüre yakın gülünç bir güney folklorunun doğmasına katkıda bulunmuş oldu. Alfonse Daudet daha sonra 1897 senesinde öldü.
Alphonse Daudet Kitapları - Eserleri
- Değirmenimden Mektuplar
- Sapho
- Pazartesi Hikayeleri
- Zavallı Çocuk Jack
- Tarasconlu Tartarin
- Eksik Hayatlar
- Ezop Masalları
- Küçük Şey
- Jack
- Altın Beyinli Adam
- Yıldızlar
- Ayna
- Değirmenimden Mektuplar 2
- Pazartesi Öyküleri - II
- Şehirli Kız
- Bir Çocuğun Hikayesi - Gençlik Klasikleri
- Jack II
Alphonse Daudet Alıntıları - Sözleri
- Rende olmadan ev yaşamına başlanılabilir miydi? (Sapho)
- "Hayat bir roman değil; tahterevallidir." (Eksik Hayatlar)
- Cezayir eşeğinin sağlam kasları vardır... Tüm o taşıyacaklarına dayanması için gereken de budur... Gidin Araplara sorun. Bakın bizim sömürge sistemimizi nasıl açıklıyorlar... En üstte, derler, hükümetin başı vardır; en büyük sopa ondadır ve kurmay heyetine vurur; kurmay heyeti, bunun acısını çıkarmak için, askere vurur; asker Avrupalı yerleşimciye, Avrupalı yerleşimci Araba, Arap zenciye, zenci Yahudi'ye ve Yahudi de gider eşekçiğe vurur; ve bu zavallı eşekçiğin vuracak kimsesi olmadığı için sırtını uzatır, her şeyi taşır. (Tarasconlu Tartarin)
- Ne yaparsınız?.. Bu dünyada her şeyin bir sonu var. (Altın Beyinli Adam)
- Kederli, mutsuz insan çatlardı, iç çekmese. (Jack)
- İçimizde yaşattığımız eser, bize daima meydana koyduğumuz eserden daha güzel gelir. (Pazartesi Hikayeleri)
- Ah, bizler de ne zayıf yürekli insanlarız! Ama ne de olsa, nefretin aşkı öldürmemesi garip şey! (Değirmenimden Mektuplar)
- Güney’de yalancı filan yoktur; ne Marsilya’da, ne Nîmes’de, ne Toulouse’da, ne de Tarascon’da. Güney insanı yalan söylemez, yanılır. Her zaman doğruyu söylemez, ama doğruyu söylediğini sanır... Sizin yalan dediğiniz, onun için yalan değildir; bu aslında bir tür serap gibidir... (Tarasconlu Tartarin)
- "Kitaplarım olmasaydı, o felaketlere nasıl karşı koyardım?" (Eksik Hayatlar)
- Görmesini bilen gözler için acayip bir manzara... Ahlaksızlıklarımızı vererek medenileştirdiğimiz vahşi ve çürümüş bir halk... Göğüslerindeki” légion d'honneur şeritlerine hunharca sümküren, bir evet veya hayır için insanları falakaya yatıran başağaların acımasız ve denetimsiz iktidarı. Palmiyelerin altında terfilerini hayal eden, Esav'ın Yakup'a ilk oğulluk hakkını satması gibi hükümlerini bir tabak mercimek veya şekerli kuskus için satan, Kur'an ve yasa yobazı kadıların vicdansız adaleti. Çadırlarının önünde tüm kabile açlıktan ölür, içki âleminden arta kalanlar için köpeklerle çekişirken sırf zamanında General Yusuf diye birinin işlerini gördüler diye kızarmış kuzu ziyafeti çekip şampanya ve Mahonlu kızlarla kafayı bulan dinsiz ve ayyaş şefler. (Tarasconlu Tartarin)
- Çünkü bir ulus tutsak düştüğü zaman, diline sahip oldukça, zindanın anahtarı kendi elindedir demektir. (Altın Beyinli Adam)
- İnsan neyin nesi bir yere gittiğini bilmeli! Yola öyle kuş gibi çıkmamalı... (Tarasconlu Tartarin)
- Bizim hoşlanmadığımız bir şey, başkaları için çok değerli olabilir.. (Ezop Masalları)
- Kitap en iyi dosttur. Hayatın büyük kederlerini yenmek için okumaktan başka çare bulamıyorum. (Jack)
- Artık kelimelerin ne anlama geldiğini seçemez oluyorum.Hepsi bana garip,anlamsız görünüyor. (Pazartesi Hikayeleri)
- "Ah zavallı bizler, zavallı insan kalpleri ! Küçük görmenin, nefretin, aşkı öldürmemesi ne garip şey ! " (Değirmenimden Mektuplar)
- Pusuyu, pusuya yatmış avcının bakışını ve herkesin gündüzle gece arasında bekleyerek umutlanarak tereddüt içinde kıvranarak geçirdiği bu kararsız, mühim saatleri ifade etmek için bulunmuş ne güzel bir kelimedir. (Değirmenimden Mektuplar)
- Ya, öyle işte. İnsan her gün kendi kendine, adam sen de, der, daha çok zamanım var, yarın öğrenirim. Sonra başına neler gelir. (Altın Beyinli Adam)
- Yoksulların gülüşleri de böyle hazin olur. Onları güzelleştirecek yerde, yüzlerini daha da buruşturur. (Jack)
- Çünkü rastlantılara bağlı olarak yaşayan bu değişken insanlar, sevgilerinin ancak yaşamakta oldukları anını düşünürler, ondan önce olanları hiç anımsamazlar, ondan sonra olacaklardan da hiç korkmazlar. (Sapho)