Tarih Notları - Bernard Lewis Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Tarih Notları kimin eseri? Tarih Notları kitabının yazarı kimdir? Tarih Notları konusu ve anafikri nedir? Tarih Notları kitabı ne anlatıyor? Tarih Notları PDF indirme linki var mı? Tarih Notları kitabının yazarı Bernard Lewis kimdir? İşte Tarih Notları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Bernard Lewis

Çevirmen: Çağdaş Sümer

Orijinal Adı: Notes On A Century: Reflections Of A Middle East Historian

Yayın Evi: Arkadaş

İSBN: 9789755098241

Sayfa Sayısı: 448

Tarih Notları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hiç kuşkusuz, Orta Doğu ve İslam tarihi konusunda yaşayan en önemli tarihçilerden biri Bernard Lewis'dir. Diğer tarihçilerden farklı olarak yaşadığı yüzyıla tanıklık etmekle kalmamış bizzat bu tarihin içerisinde bir aktör olarak da bulunmuştur. Bu açıdan otobiyografik çalışması Tarih Notları: Bir Orta Doğu Tarihçisinin Notları birinci düzey tarihsel bir belge niteliği taşımaktadır. İngiliz Gizli Servisi'ndeki görevi nedeniyle II. Dünya Savaş'ında ve ardından gönderildiği Orta Doğu'nun yeniden şekillenmesinde, Arap-İsrail Savaşı'nda, Afganistan'da, İran Devrimi'nde ve Irak'ın işgalinde tarihin bizzat aktörü olarak rol oynamıştır. Dolayısıyla bu kitap kişisel bir anlatı olmanın ötesinde tarihsel bir belge niteliği taşımaktadır. Örneğin Irak krizi ile ilgili şu anekdot yakın tarihimize ışık tutuyor:

"... konu kaçınılmaz olarak Irak'taki krize gelmişti. Turgut Özal 'Birkaç ay önceki Washington ziyaretimi hatırlıyor musun?' dedi. Birlikte öğlen yemeği yediğimiz için hatırlıyordum. 'Başkanınız ile konuştum. İkircikli bir karaktere sahip; ama sanıyorum bu sefer kararını vermiş. Bir savaş çıkacak,' dedi ve ekledi, 'çıktığında da hızlı, ucuz ve kolay olacak.' Bu şaşırtıcıydı. 'Sizi böyle düşündüren nedir?' diye sordum. Bunun üzerine gizemli bir Türk gülümsemesiyle, 'Komşularımızda neler olup bittiğini bilmek isteriz.' dedi. Diğer bir deyişle, iyi bir istihbaratları vardı. 'Sana bir örnek vereyim.' diye devam etti. 'Hafta geçmiyor ki subaylar da dâhil olmak üzere pek çok Irak askeri, sınırımızı geçip sığınma talebinde bulunmasın. Savaş başlamadan önce subayların kaçtığı bir ordunun durumu iyi değildir.' Katılmak durumundaydım. Sonra, 'Savaş çıkarsa bizim yanımızda yer alır mısınız?' diye sordum. 'Tabii ki' dedi." 

Modern Türkiye'nin Doğuşu ve Ortadoğu kitaplarıyla Türkiye'de çok iyi tanınan bu duayen tarihçinin Tarih Notları: Bir Orta Doğu Tarihçisinin Notları tarih yazımı açısından da önemli bir kitap. Onun tarih yazımı konusundaki düşünceleri ve deneyimleri bu alana ilgi duyan ve tarihçiliği bir meslek olarak seçen herkes için ufuk açıcı nitelik taşıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Tarih Notları Alıntıları - Sözleri

  • Zarafet, söze hacet bırakmaz.
  • İnsan her şeye alışabiliyor!
  • "Kadınların baskı altında tutulmasının İslam toplumuna çok büyük zararlar verdiğine inanıyorum. Sadece nüfusun yarısının yetenek ve hizmetlerinden kendisini mahrum bıraktığı için değil, aynı zamanda diğer yarının büyük bir kısmını da eğitimsiz ve ezilmiş annelerin ellerine teslim ettiği için."
  • "İnsan her şeye alışabiliyor!"
  • "Kadınların baskı altında tutulmasının İslam toplumuna çok büyük zararlar verdiğine inanıyorum. Sadece nüfusun yarısının yetenek ve hizmetlerinden kendisini mahrum bıraktığı için değil, aynı zamanda diğer yarının büyük bir kısmını da eğitimsiz ve ezilmiş annelerin ellerine teslim ettiği için."
  • İnsan her şeye alışabiliyor!
  • ...çünkü her zaman haklı olmak insan varlığının doğasına aykırıdır.
  • Hepimiz kendi zamanınızın eseriyiz ve kendi zamanımızın sorunlarının aklımıza düşürdüğü soruları geçmişe sormamız tabiidir. Bu sadece meşru değil, aynı zamanda gereklidir. Aksi takdirde, her yeni tarihçi kuşağı niçin çalışacaktır? Kabul edilemez olan şey, herhangi bir siyasi ya da ideolojik amacı hizmet etmek üzere ulaşılan sonuçlara şekil verilmesidir. Bu tarihçiliğin ruhuna ihanettir.
  • "Zarafet, söze hacet bırakmaz."
  • Tarihin çarpıtılmasına -dalkavukluk etmeye , göz boyamaya ya da başka bir kısmi amaca yönelik- büyük enerjilerin sarf edildiği bir dönemde yaşıyoruz. Bencil olmayan saiklerden ilham aldıklarında bile bu tür çarpıtmalardan hiçbir yarar sağlanamaz. Tarih , kolektif hafızadır ve eğer toplumsal bedeni insan bedeni gibi düşünürsek tarihsizlik amnezi anlamına gelir , çarpıtılmış tarih ise nevroz.
  • Sizinle aynı fikirde olmam gerek­mez, sadece sizin fikrinizi ortaya koyuş biçiminize saygı duy­mam gerekir.
  • "Hepimiz kendi zamanımızın eseriyiz..."
  • "Her zaman haklı olmak insan varlığının doğasına aykırıdır."
  • "Bir tarihçinin sorumluluğu, gördüğü şekliyle gerçeği, bütünüyle gerçeği, gerçeği ve yalnızca gerçeği anlatmaktır."
  • Zarafet, söze hacet bırakmaz

Tarih Notları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Tarihin arka odasında bir ömür!: Orta Doğu, insanlık tarihi boyunca dil, din, kültür ve medeniyetlerin beşiği oldu. Büyük medeniyetlerin ve dinlerin doğup gelişmesi ve dünyaya yayılması bu bölgeden gerçekleşti. Dünyadaki ekonomik, askeri ve siyasi güç dengelerinin bazen buluştuğu, bazen kaynaştığı, bazen de çatıştığı en önemli kavşak noktalarının başında geldi. Özellikle 18. yüzyılın sonlarına doğru bölgede petrolün bulunmasıyla birlikte entrikalar, mücadeleler, kavgalar, çatışmalar ve savaşlar hiç eksik olmadı. Yoksulluk, sefalet, acılar, gözyaşları, ölümler ve göçler insanların yakasını hiçbir zaman bırakmadı. 11 Eylül saldırıları ve Arap Baharı sonrasında ise binlerce insan yaşamını yitirdi, milyonlarca insan da dünyanın farklı ülkelerine göç etti ve etmeye de devam ediyor. • • • Son yıllarda Orta Doğu’da yaşanan bu gelişmelerin ülkemize de doğrudan etkilerini gördükçe bölge ülkelerinin tarihleri, kültürleri, ekonomileri, siyasi yapıları, dilleri ve dinlerine yönelik merakım daha da artmaya başladı. Bu vesileyle daha önceden yazar/Ilber-Ortayli’nın tavsiye kitap listesinde gördüğüm yazar/Bernard-Lewis ’in, “kitap/tarih-notlari--31210: Bir Orta Doğu Tarihçisinin Notları” kitabını okumaya karar verdim. İyiki de okumuşum diyorum. Lewis’in kitabı her ne kadar kendi yaşamını anlattığı bir yönüyle otobiyografi bir yönüyle de anı mahiyetini taşıyan bir eser olsa da gerçekten de Orta Doğu’da yaşananları anlamak için çok ufuk açıcı bir eser oldu benim için. • • • Dünyada en önemli Orta Doğu uzmanlarından biri olarak kabul edilen Lewis, on beş bölüm olarak tasarladığı eserine çocukluğunu, ailesini, yetiştiği sosyal çevreyi, eğitim hayatını, dil öğrenme serüvenini, akademik kariyerinin nasıl başladığını, evliliğini, ders verdiği üniversiteleri, yer aldığı araştırma programlarını, yazdığı kitapların hikâyesini anlatarak başlıyor. Ardından da bir tarihçinin nasıl olması gerektiğinden tarih araştırmalarına neden ihtiyaç duyulduğuna, Osmanlı arşivlerinde yaptığı çalışmalara, Orta Doğu ülkelerine yaptığı ziyaretlere, verdiği konferanslara, katıldığı toplantılara, yaptığı gözlemlere, yürüttüğü araştırmalara, 1950 ile 2012 yılları arasında bölgede yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmelere yönelik tespitlerini, yorumlarını ve analizlerini aktarıyor. • • • Lewis ömrünü tarihe, özellikle de Orta Doğu ve İslam tarihi uzmanlığına adamış, bir asrı aşan yaşamında on beş dil öğrenmiş, pek çok makale ve bilimsel araştırmanın yanı sıra yirmi dokuz dile çevrilen otuz iki kitap kaleme almış. Dünyanın önde gelen televizyonlarına, gazetelerine mülakatlar vermiş, sayısız üniversite tarafından fahri doktora ve bilim ödülüne layık görülmüş. Hikâyesinde beni en çok etkileyen noktalardan biri ise eserlerinin çoğunu yetmiş yaşında emekliye ayrıldıktan sonra yazması oldu. Onun hikâyesini okurken ülkemizin yetiştirdiği en büyük tarihçilerden biri olan yazar/halil-inalcik’ın sözleri hatırama geldi. O da bir mülâkatında, “72 kitabım var, çoğunu 80 yaşından sonra yazdım. Bir şeye âşık oldunuz mu her şeyi unutursunuz. Uykunuzu, sıhhatinizi…”* diyordu.        • • • Doğrusu yetiştiği batı toplumunun değerleri nedeniyle yer yer Oryantalist bir bakış açısına sahip olsa da bir bilim insanı olarak Lewis’in hikâyesi ve Orta Doğu ülkelerinin yaşadığı sorunların nedenlerini anlama noktasında anlattıkları alınması gereken derslerle dolu. O nedenle “Tarih Notları: Bir Orta Doğu Tarihçisinin Notları” adlı eseri başta tarih okumayı seven, sosyoloji, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi ve teolojiye ilgi duyan okurlar olmak üzere tüm okurların mutlaka okuması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Kitap, akademik bir dil yerine hikâye diliyle kaleme alındığı için okurken insanı yormuyor. Anlatılan anekdotlar, gözlemler, bilim insanları ve devlet adamlarıyla yapılan görüşme diyalogları, ülkemizin hassas olduğu 1915 olayları, Osmanlı tarihi vb. konularla ilgili objektif ve nesnel değerlendirmeler kitaba yönelik merakı ve ilgiyi sürekli diri tutuyor.   Kitabının sonunda, “Yaşamımı sevdim. Tatmin edici bir kariyerim oldu. Yirmi dokuz dile çevrilen otuz iki kitap hiç de fena değil. Mekânlar ve kültürler keşfettim ve on beş dille oynayabildim. Beni sevmeyenler ya da tüm kalbimle anlaşamadıklarım bile, genellikle ilginç ve hatta zaman zaman ufuk açıcıdırlar. El üstünde tuttuğum bir ailem ve özverili dostlarım var. Çok şanslıyım ve hâlâ öyleyim” diyen Bernard Lewis’in hikâyesini merak eden okurlara…  Keyifli okumalar dilerim!  ......................................... *https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/100-yasindaki-bilge-halil-inalcik-bu-sikintili-devir-gececek-30053925. (nalkan)

Otobiyografik içerikte bir kitap olmakla birlikte salt bir hayat hikayesi değil de Doğu tarihine özellikle Ortadoğu tarihine büyük bir ilgi duyan ve bu konuda kendini hayli geliştiren bir yazarın hikayesine tanık olacaksınız. Bernard Lewis bir üniversite odasında, hakkında yazdığı toplumlardan ve olaylardan uzak, bir tarihçi değil de bizzat bu tür sahalarda bulunan, doğuda pek çok ülkede bulunmuş, liderlerle tanışmış, akademik ve kültürel alanda orada yaşayan insanların aklında yer etmiş bir tarihçidir. Günümüzde tarih alanında büyük mevkilerde olmasına rağmen toplumlarla ilgisi teorik ezber bilgilerden ibaret olan akademisyenleri düşününce hayli imrenilecek bir tarihçi Lewis. Ayrıca dünya siyasetinde yer edinen önemli olaylarla ve kişilerle ilgili pek çok anekdot, bu olaylarla ilgili yazarın kendi fikirleri de yer almaktadır. Olay anlatımından ziyade yorum ön planda. Umarım hoşunuza gider. Keyifli okumalar:) (Gülse)

Büyük ve Kanlı Ortadoğu Projesi: Kitabı büyük bir ilgi ve merak ile aldım. Çünkü Orta Doğu Tarihi demek hem kadim uygarlıkları hem de İslâm tarihini kapsıyordu. Ama üzülerek söylüyorum ki büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Orta Doğu ve İslam Tarihi konusunda yaşamış ve yakın zamanda vefat etmiş olan önemli tarihçi ve akademisyen Bernard Lewis'in eğitim, akademik kariyeri ve kısmen de olsa hayatını ele almış ve yarı yarıya tarih notları ve otobiyografi özelliği taşıyan bir kitap. Otobiyografik ve Tarih notları açısından bakıldığında ise kronolojik sıranın olmayışı da ayrı bir hayal kırıklığı yarattı bende. İlk gözlemim ve söylemim Tarih ve İslâm'i bilgisi olmayan birisinin kitabı okumasını tavsiye etmiyorum. Çünkü eksik ve yanlış bir bilgi birikimi ilk olarak sizi yanlış yönlendirmeye sevk eder, diğer yandan yine yanlış insanlara ve inançlara hayranlık beslenmesine neden olur. Bernard Lewis, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Londra'da doğmuş. Bernard Lewis'in, İslâm tarihi ve Orta Doğu ile ilgilenmesinin sebebi Kadim Yahudi inanışı ve toplumu olarak sürekli övgüler yağdırdığı ve kendi yaşamı boyunca da sürekli İsrail'e ziyaretler yapması ve buna da kitabın da yer vermesi bu ilginin sebebini bize bariz bir şekilde açıklıyor. Akademik Kariyeri, Orta Doğuyu ve Dünya'nın birçok yerini gezmesi ve eğitimi ve seminerler vermiş olması, ayrıca bunlar ile birlikte Türkiye ve Türkiye'nin komşularıyla kurduğu iyi ilişkiler benim en çok dikkatimi çeken husus oldu. Türkiye ve komşu ülkelere yaptığı ziyaretlerden sonraki dönemler incelendiğinde ve bu kitabın basımından sonraki yıllara yani 2000 ve 2020 yılları arasındaki dönem İncelendiğinde Türkiye ve İran dışında kalan tüm ülkeler ya Amerika tarafından işgal edilmiş (Irak, Afganistan, Suriye gibi) ya da kendi içinde iç savaşlar çıkmış ve devrimler yaşanmış hükümetler değişmiş. Bu kanımı Bernard Lewis'in akademik kariyeri yanı sıra İkinci Dünya Savaşı sırasında Britanya Ajanı olması ve daha sonra Amerika Birleşik Devletleri'nde Bush'un yardımcılığını yaparken yayımladığı Lewis Doktrini inceleyerek çıkardım. Buna örnek olarak kitapta yer alan Irak Savaşından örnek verebiliriz. Amerika'nın Saddam'ı kullanarak Devrim Muhafızları ordusunu oluşturması ve bunları Kürtler ve Şiilerin üzerine salarak yaptığı katliamlar ve daha sonra ortaya attıkları Şii ve Kürt sorunu ve bu sorunu büyüterek Suriye, İran ve Irakta bu durumun büyük bir toplumsal sorun ve kargaşa çıkarması, gayet durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. Türkiye için şu hususu da söylemeden geçemeyeceğim: Türkiye'de Ermeni Soykırımı olmadığını sadece Ermeni Techiri yani Sürgün olduğunu açıklamış olması Ülkemiz açısından iyi bir durum teşkil eder. Çünkü Osmanlı Devleti Müslüman Türk Devleti idi ve o dönem dünya savaşının yaşandığı dönemdi, keyfiyetlilik söz konusu değildir. Bu yorumunu ise tüm Osmanlı Arşivlerinde araştırma yapmış olması sonucu ulaşmıştır. Ayrıca bu yorumu yaparken gözettiği şey ise Yahudi ve Ermenleri birbirleri ve yaşadıkları toplumlar ile kıyaslaması ve bu iki toplumun akıbeti idi. Çünkü Türkler, Ermenilere soykırım uygulamadı ancak Almanlar, Yahudilere tüm dünyanın gözü önünde büyük bir soykırım uyguladı. Ve son olarak şunu söylemek istiyorum: İslâm'ı ve İslâm tarihini çok iyi bilmesine rağmen Neden Müslüman olmadığı sorusu değil, bilakis kitapta İslâm ve Hristiyanlık dininin birbirine yakın olduğunu, Yahudiliğin ise bunlardan uzak ve Kadim bir din olduğunu ve Yahudilerin kadim bir toplum ve uygarlık olduğunu vurguluyor sürekli. Burdan da şu sonuç ortaya çıkıyor, Bernard Lewis, Orta Doğu ve İslâm'ı kariyer için değil bu coğrafyada Yahudilerin daha sıkı tutunamasını sağlamak için bu kadar emek vermiştir. Çünkü Lewis, Orta Doğu'yu kana bulayan sürecin baş mimarıdır. (YAZGI)

Tarih Notları PDF indirme linki var mı?

Bernard Lewis - Tarih Notları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tarih Notları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Bernard Lewis Kimdir?

Bernard Lewis (d. 31 Mayıs 1916, Londra, İngiltere), İngiliz asıllı ABD'li tarihçidir. Princeton Üniversitesi'nde profesördür. İslam tarihi ve İslam-Batı ilişkisi hakkında uzmanlaşmıştır. Ortadoğu hakkında uzmanlaşmış batılı uzmanlar arasında en çok okunan yazarlardandır. Yahudi kökenlidir ve George W. Bush'un danışmanlığını yapmıştır.

Lewis, 1993 yılında Le Monde gazetesine verdiği bir demeçte 1915 yılında Ermenilerin Osmanlılar tarafından öldürülmesinin bir "soykırım" olmadığını, "savaşın bir yan ürünü" olduğunu söylemişti.Paris’te bir mahkeme bunu Ermeni soykırımının inkarı olarak kabul etmiş ve tarihçiyi sembolik olarak 1 Frank para cezasına çarptırmıştı.

Londra Üniversitesi'nde eğitim gördü; yüksek lisansını Ortadoğu Tarihi yoğunluklu olmak üzere Tarih konusunda, doktorasınıysa İslam Tarihi konusunda yaptı. Paris Üniversitesi'ndeki araştırmaları sırasında Türkçe öğrendi. 1938 yılında ders vermeye başladı. 1974'e kadar Londra Üniversitesi'nde, 1974-1986 arasındaysa Princeton Üniversitesi'nde hocalık yaptı. 1998 yılında Atatürk Barış Ödülü'nü aldı. Araştırma alanları Ortaçağ İslam Dünyası, günümüz Ortadoğusu ve Osmanlı Devleti'dir.

Başlıca Yapıtları: The Arabs in History (1950); The Emergence of Modern Turkey (1961); The Assassins (1967); The Muslim Discovery of Europe (1982); The Political Language of Islam (1988); Race and Slavery in the Middle East: an Historical Enquiry (1990); Islam and the West (1993); Islam in History (1993); The Shaping of the Modern Middle East (1994); Cultures in Conflict (1994); The Middle East: A Brief History of the Last 2,000 Years (1995); The Future of the Middle East (1997); The Multiple Identities of the Middle East (1998); A Middle East Mosaic: Fragments of life, letters and history (2000).

Türkçede yayımlanmış yapıtları: Modern Türkiye'nin Doğuşu (1988), İslam'ın Siyasal Söylemi (1993), Ortadoğu: Hıristiyanlığın Doğuşundan Günümüze 2000 Yıllık Tarihi (1996), İslam Dünyasında Yahudiler (1996), Müslümanların Avrupa'yı Keşfi (1997), Çatışan Kültürler - Keşifler Çağında Hıristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler (1999), Ortadoğu'nun Çoklu Kimliği (2000), Tarihte Araplar (2000), Alamut Kalesi ve Hasan El Sabbah(2012).

1998 yılında Atatürk Uluslararası Barış Ödülü'ne layık görüldü.

1915 Ermeni tehciri hakkında sonuçları

Lewis, Ermenilerin bağımsızlık hareketlerinin diğer azınlıkların bağımsızlık hareketleriyle karşılaştırıldığında Osmanli devleti için en ciddi tehdit olduğunu bildiriyor. Lewis'e göre, Türkler, fethettikleri Sırp, Bulgar, Arnavut ve Rum ülkelerinden isteksiz de olsa vazgeçebiliyorlardı çünkü sonuçta uzak olan illerden vazgeçiyorlardı ve devletin sınırlarını "kendi evlerine" yaklaştırıyorlardı. Ermeniler ise, Türklerin anavatanlarının üzerinde yaşıyorlardı. Bu topraklardan vazgeçmek, devleti küçültmek ile değil, devletin parçalanması ile eşanlamlıydı.

Lewis, bu satırları 1966 tarihli The Emergence of Modern Turkey (Modern Türkiye'nin doğuşu) adlı kitabının eski basımında yazıyordu.

Lewis, daha sonra fikir değiştirdi. Aynı kitabın 2002 seneli basımında son cümleyi değiştirdi: kitapta "holokost" yerine "slaughter" (kırım, katliam) ve "1,5 milyon ermeni ölümü" yerine "1 milyondan fazla Ermeni ve bilinmeyen sayıda Türk öldü" yazıyor.

1993 senesinde fransız Le Monde gazetesine verdiği röportajda, aynı vatan için iki halk arasında süren kavganın soykırım ile bittiğinin kuşkulu olduğunu söylemişti. Lewis, Ermenileri yok etmek için bir plan olmadığını, Osmanlı belgelerinin ermenileri kovmak / zorunlu yer değiştirmek (expulsion) niyetini ispatladığını ancak kökten yok etmek (extermination) niyetini ispatlamadığını söyledi. 1 Ocak 1994'te, Osmanlı hükümetinin Ermenileri yok etme niyeti olduğuna dair güvenilir kaynaktan hiç bir delil yok, dedi. Daha sonra, 2002 senesinde The Emergence of Modern Turkey kitabının, yukarıda sözü edilen cümle değişimini gerçekleştirdi.

19 Mayıs 2018 tarihinde Voorhees, N.J. yaşadığı huzurevinde 101 yaşında öldü.

Bernard Lewis Kitapları - Eserleri

  • Alamut Kalesi ve Hasan El Sabah
  • Hata Neredeydi?
  • Ortadoğu
  • Modern Türkiye'nin Doğuşu
  • Tarih Notları
  • Haşhaşiler
  • Demokrasinin Türkiye Serüveni
  • Çatışan Kültürler
  • İnanç ve İktidar - Ortadoğu'da Din ve Siyaset
  • İslam'ın Krizi
  • İslam ve Batı
  • Semitizm ve Anti-semitizm
  • Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik
  • İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti
  • Tarihte Araplar
  • İslam'ın Siyasal Söylemi
  • Müslümanların Avrupa’ yı Keşfi
  • Babil'den Dragomanlara
  • İslam'ın Siyasal Söylemi
  • İslam Dünyasında Yahudiler
  • Haşişiler
  • Ortadoğu'nun Çoklu Kimliği
  • Uygarlık Tarihinde Araplar
  • İslam
  • Ortadoğu'da Irk ve Kölelik
  • What Went Wrong?
  • Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik
  • From Babel to Dragomans

Bernard Lewis Alıntıları - Sözleri

  • Ve Rab dedi: işte bir kavimdirler ve onların hepsinin bir dili var... ve şimdi yapmaya niyet ettiklerinden hiçbir şey onlara men edilmeyecektir. Gelin inelim ve birbirinin dilini anlamasınlar diye onların dilini orada karıştıralım. Tekvin 11: 6-7 (Babil'den Dragomanlara)
  • Orta Çağ tarih ve siyaseti üzerine yazılmış Katolik aleminin kitapları ile İslam aleminde yazılanlar arasında önemli bir fark vardır. Batı Hıristiyan uygarlığı barbar istilalarının yarattığı karışıklıklar yaşanırken doğmuştur. Bu süreç boyunca siyasal hayatta baskın olan iki olay her şeye biçim vermiştir –Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı ve Hıristiyan Kilisesi’nin yüklelişi. İlk Hıristiyan siyaset kuramcısı olan Aziz Augustine’e göre, siyasal gövde insan zihninin bir ürünü olup kötü bir şeydi. Devlet ise, insanoğlunun cezalandırılması için; en azından, ilk günahın ödenmesi gereken bir karşılığı olarak ortaya çıkmıştır. (İslam'ın Siyasal Söylemi)
  • Zatıalilerinizin karnını göğsünüzden göbeğinize dek yarmak istiyorum, çünkü kürsünüzden bizlere ķüfür ediyorsunuz. (Haşhaşiler)
  • Genç Türkiye'nin ilk önderleri siyasetçiler değil,şairler ve yazarlar oldu.. (Modern Türkiye'nin Doğuşu)
  • "Yahudiler ve Siyonizm bir kötülük ağacı gibidir. Bu ağacın kökü New York'tadır, dalları tüm dünyayı sarmıştır ve yaprakları da Yahudilerdir- yaşlı ya da genç, kadın ya da erkek, istisnasız tüm Yahudiler ağacın dikenli yaprakları, zehirli dikenleridir. Bu zehir hızla yayılan ve çok ölümcül bir zehirdir." (Semitizm ve Anti-semitizm)
  • Eğer şikayet ve mağduriyetten vazgeçebilir, farklılıklarını çözebilir ve ortak bir yaratıcı çaba içinde yeteneklerini, enerjilerini ve kaynaklarını biraraya getirebilirlerse, o zaman bir kez daha Ortadoğu'yu, Antikçağ ve Ortaçağ'da olduğu gibi büyük bir uygarlık merkezi haline getirebilirler. Şimdilik seçim, kendi ellerinde. (Hata Neredeydi?)
  • Ömer Selman'a sordu: " Ben hükümdar mıyım yoksa halife mi?" Selman şöyle cevap verdi : Eğer Müslüman ülkesinde bir dirhem, yahut az veya çok vergi alırsan ve bunu kanunsuz bir şekilde kullanırsan sen halife değil hükümdarsın, demiştir. Ve Hz. Ömer bunun üzerine ağlamıştır. (Tarihte Araplar)
  • Sadece üç şeyin duayı bozacağını söylerlerdi -bir eşek, bir köpek ve bir mawla. Mawlā kunya [Arapça isimlerin bir kısmı, Abu--oğlu- kelimesini takip eden bir diğer kişisel isimden oluşurdu, ama her zaman oğlu olması gerekmezdi] kullanmazdı, ancak kendisine kişisel adı ve ikinci ismiyle hitap edilirdi. İnsanlar onlarla yan yana yürümezdi, ya da kafilelerde öne geçmelerine izin verilmezdi. Bir yemekte diğerleri otururken onlar ayakta duruyordu ve bir mawla' ya yaşından, faziletinden ya da eğitiminden dolayı yemek verilirse, hiç kimsenin Arap olmadığını fark etmemesi için masanın sonunda otururdu. Cenazelerde, bir Arap'ın olduğu yerde, şayet söz konusu Arap tecrübesiz bir genç değilse, bir mawlänın namaz kılmasına izin verilmezdi. Mawla bir kadına talip olan bir kişi kendisini kadının babası ya da erkek kardeşine değil, efendisine tanıtırdı, bu kiși istediği takdirde evliliğe izin verebilir, istemediği takdirde vermezdi. Eğer babası ya da erkek kardeşi efendinin onayı olmadan evliliğe onay verirse, evlilik geçersiz sayılır ve eğer evlilik yerine getirilmişse bu izdivaç değil, zina olarak görülürdü. (Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik)
  • Halifeye aynı zamanda imam denildiği için İmamet terimi de halifelikle eş anlamlı olarak kullanılmıştır. İmamet konusunda, farklı görüşe sahip üç siyasi mezhep vardır. Şiilik, Haricilik ve Ehl-i sünnet. Ancak bu mezhepler, imametle birlikte itikadi ve fıkhi konularla da uğraşmışlar ve bu hususlarda zaman zaman söz konusu mezheplere benzerlik arzetmişlerdir. İslam'da siyasi mezheplerin ilki Şiiliktir. Şiiler Hz. Ali'nin, bizzat Hz Peygamber tarafından seçilmiş imam (İmam-ı muhtar) olduğu konusunda birleşirler. Yine onlara göre Hz. Ali sahabenin en faziletlisidir; imamet ancak Ali'nin çocuklarına intikal eder. Ne var ki bu meşru imamlar hep muhalefette kalmışlardır. Dolayısıyla diğer halifeler tarafından yönetilen her hükümet kusurludur. Emeviler zamanında Hz. Ali evladına uygulanan baskı ve zulüm, onlar hakkında beslenen sevgi ve muhabbetin alabildiğine genişlemesine vesile olmuştur. Halkın, onlardan birçok kimsenin şehit edildiğini görmesi ise Ehl-i beyt'in yegâne savunucusu gibi görünen Şiiliğin geniş bir alana yayılmasına ve taraftarlarının çoğalmasına yaramıştır. (Haşişiler)
  • İyiliğin zirvesi şudur ki, düşmanını ne ezeceksin, ne de ezilmeye terk edeceksin. (Babil'den Dragomanlara)
  • Tarihin çarpıtılmasına -dalkavukluk etmeye , göz boyamaya ya da başka bir kısmi amaca yönelik- büyük enerjilerin sarf edildiği bir dönemde yaşıyoruz. Bencil olmayan saiklerden ilham aldıklarında bile bu tür çarpıtmalardan hiçbir yarar sağlanamaz. Tarih , kolektif hafızadır ve eğer toplumsal bedeni insan bedeni gibi düşünürsek tarihsizlik amnezi anlamına gelir , çarpıtılmış tarih ise nevroz. (Tarih Notları)
  • Aristo, bazı insanların doğuştan köle olduklarını ve yönetilmeleri gerektiğini söyler. (Ortadoğu'da Irk ve Kölelik)
  • “Daha ileri olanın daha geri olanı incelediği açıklaması gerçeklerle örtüşmez.Avrupalılar Ortaçağ’da İslam’ı incelemeye başladıklarında,Avrupa açık bir şekilde daha geri,İslam dünyası ise açık bir şekilde daha ileri bir seviyedeydi.Müslüman İspanya’nın,Kuzey Afrika’nın ve Orta Doğu’nun uygarlık düzeyi,insan uğraşının hemen her kayda değer alanında Avrupa’nın görece geri toplumlarınınkinden çok daha ilerideydi.Yine de,bu dönemde Batı İslam’ı inceledi,İslam Batı’yı değil.” (İslam ve Batı)
  • Hasan Sabbah'ın sofu, çilekeş ve kanaatkar bir hayat sürdüğü, Alamut'u zaptettikten sonra, ölümüne kadar kaleden aşağı hiç inmediği, içki içmediği, kimseye de içirmediği ve hatta iki oğlundan birini şarap içtiği için öldürttüğü rivayet edilmektedir. (Haşişiler)
  • Emperyalizmin mirasi, kotu oldugu kadar bazen iyi de olabilir. Orta Dogu'nun buyuk bir bolumunu aralarinda paylasan Ingiliz ve Fransizlar, kendi dusuncelerine uygun rejimler kurdular. Ingilizler parlementer monarsiler kurdu, Fransizlar istikrarsiz cumhuriyetler. (İnanç ve İktidar - Ortadoğu'da Din ve Siyaset)
  • In the West, one makes money in the market, and uses it to buy or influence power. In the East, one seizes power, and uses it to make money. (What Went Wrong?)
  • Otoritenin genel ve soyut anlamda karşılığı olarak kullanılan bir başka sözcük ise Sultandır. Bu sözcük de Kuran'da kimi yerde iktidar, kimi yerde koruyucu ve kimi yerde de özellikle etkin iktidar anlamlarında ve sık sık mubin-sultan mubin; bildirilmiş otorite sıfatlarıyla kullanılmış bulunmaktadır. Kuran'da, ayrıca, birinin diğeri üzerinde yetkisini kullanması anlamında da geçmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, buradaki kullanımı, erken İslam dönemlerinden beri sürüp gelen bir anlam. Halife Muaviye tarafından Irak'ı yönetmesi için gönderilen Ziyad'a atfedilen ünlü bir söylevde, Ziyad'ın buradaki insanlara hitaben "Sizleri Allah'ın bize verdiği yetkiyle (Sultan) yöneteceğiz." deyişinden de bu anlaşılıyor. (İslam'ın Siyasal Söylemi)
  • "...çoğu Müslüman ülkede din büyük bir politik faktördür; ve iç politikada bölgesel ve uluslararası meselelerde olduğundan daha önemlidir." (İslam'ın Krizi)
  • O zamana değin, Müslüman kölelerin büyük çoğunluğu ya Türkler ya da siyahlardı ve Aristoteles'in güncelleştirilmiş doğal köle doktrini, bu insanların köleleştirilmesi için uygun bir mazeret sağlıyordu. (Orta Doğu’da Irk Kavramı ve Kölelik)
  • The perception of space was much affected by the introduction of two European devices for improving vision -reading glasses and telescopes. The first are attested as early as fifteenth century and as far east Iran, where the poet Jami, lamenting the infirmities of old age, remarks that his eyes were now useless 'unless, with aid of Frankish glasses, the two become four.' (What Went Wrong?)