Tarihi Hakikatler - İsmâil Hâmî Dânişmend Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Tarihi Hakikatler kimin eseri? Tarihi Hakikatler kitabının yazarı kimdir? Tarihi Hakikatler konusu ve anafikri nedir? Tarihi Hakikatler kitabı ne anlatıyor? Tarihi Hakikatler PDF indirme linki var mı? Tarihi Hakikatler kitabının yazarı İsmâil Hâmî Dânişmend kimdir? İşte Tarihi Hakikatler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: İsmâil Hâmî Dânişmend

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9789752636651

Sayfa Sayısı: 256

Tarihi Hakikatler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İsmail Hami Danişmend, Türk tarihi ve Türk dili sahasındaki araştırmalarıyla tanınmış seçkin bir tarihçimiz ve oldukça değerli bir fikir adamımız olarak kendisini bütün ilim çevrelerine kabul ettirmiş bir büyüğümüzüdür. Tarihi Hakikatler, ünlü tarihçi ve fikir adamımız İsmail Hami Danişmend'in iki ciltlik eserinden özenli bir seçkidir. Osmanlı dönemine ait birçok yerli yabancı tarihi kaynaklardan istifadeyle hazırlanan eserde, Türklerin askeri, siyasi ve sosyal hayat yapılanmaları hakkında önemli tespitler ve açılımlar yer alıyor. Osmanlı padişahlarının liderlik ve kişilik özellikleri, Osmanlı tarihindeki ilkler, saray kültürünün ayrıntıları ve daha birçok nitelikli açıklamalar yer alıyor. Tarihi Hakikatler'de önde gelen Türk büyüklerinin ayırt edici pek çok özelliğini orijinal ve ince nükteler ve kitabın sonunda tarihten ilginç anekdotlarla okuyacaksınız.

İsmail Hami Danişmend

Dört ciltlik Osmanlı Tarihi Kronolojisi başta olmak üzere otuzu aşkın önemli esere imza atmış, Milli Mücadele kahramanlarımız arasında yerini almış, üniversitelerde dersler vermiş çok güçlü bir tarihçi, edebiyatçı ve fikir adamıdır.

Tarihi Hakikatler Alıntıları - Sözleri

  • Meşhur Corneille'in yeğeni olan eski Fransız âlimlerinden Fontenelle'in ikide bir tekrar ettiği bir söz vardır: - Eğer bütün hakikatler avucumun içinde olsaydı, hiçbir zaman elimi açıp onları insanlara göstermezdim!
  • Ondördününcü Louis devrinin Fransız hâkimlerinden birine şöyle bir söz izafe edilir: -Bu sabah üç kişiyi idama mahkûm ettik; Hele ikisi öyle hak etmişti ki!...
  • Fatih Sultan Mehmed'in ünlü hocası (Molla Güranî) bir gün şanlı öğrencisiyle konuşurken şöyle bir soru sormuş: -Sence dünyanın en büyük zevki hangisidir? Fatih'in unutulmaz cevabı da şöyledir: -İnsanın hem mahrum, hem de muhtaç olduğu şeye kavuştuğu an, hayatının en büyük zevk anıdır!
  • İkinci Meşrutiyet’ten itibaren yurdumuza giren birtakım Mongolların yaptıkları propagandalardan dolayı bugünkü yarı aydınlarımız arasında artık bir millî kahraman sayılmaya başlayan Türk ve Islâm düşmanı Timurlenk hakkında birçok menkıbeler rivayet edilir. Bunlardan biri de işte bu kârınca menkıbesidir. Rivayete göre Timur ilk lütuhatı esnasında bir gün bir bozguna uğradıktan sonra çadırına çekilmiş; işin içinden nasıl çıkacağım düşünürken çadır bezinin üstünde bir karıncanın tırmana tırmana yukarı çıktığını görmüş. Hemen bir fiske atıp yere düşürmüş, yine düşüncelerine dalmış. Bir iki dakika sonra hayvanın tekrar yukarı çıkmaya başladığını görmüş. Bir fiske daha atmış. Ama biraz sonra yine aynı manzarayla karşılaşmış. Bu hâl üç dört kere daha tekrarlanınca Timurlenk nihayet elini alnına vurup: İşte şimdi anladım, bunu bana bu karınca öğretti. Geleceğe hâkim olınanın yegâne çaresi’ sebat etmektir! Demiş ve ondan sonra ömrü boyunca bu esastan ayrılmamış!..
  • Nâmık Kemâl’in oğlu rahmetli dostum Ali Ekrem Bey anlatmıştı: Bir gün babasından çok hoş bir mektup almış; hâfızâsına nakşolup kalan bu unutulmaz mektup aynen şöyle imiş: “Ekremciğim ne yapacağımı bilmediğim için sana mektup yazıyorum. Ama ne yazacağımı da bilmediğim için sözüme son veriyorum; gözlerinden öperim!” [İsmâil Hâmi Dânişmend, Tarihî Hakîkatler, 1978, c. 1, s. 354]
  • İkinci Mahmud, çok takdir ettiği saray adamlarından Gözlüklü Hilmi Efendi’ye bir gün her nedense kızıp: Hayvan! diye bağırmış, fakat zavallı adamın gözlerinin yaşardığını görünce acımış ve savurduğu küfrü şöyle değiştirmiş! - Bana bak, Hilmi! Şu insanlar ne tuhaftır: “Arslan” dersin, memnun olurlar, “hayvan” dersin, müteessir olurlar, hâlbuki arslan da hayvandır!
  • Oğuzhan'ın dehası yalnız cihangirlik sahasına münhasır değildi. Teknik saha ve teşkilatçılıkta da misli yoktu. Mesela ''ıslıklı oklar'ı işte o icat etmiş ve ve fetihlerinde buluşundan çok faydalar görmüştür.
  • Bu meselenin çeşitli Batı kaynaklarında açıklaması vardır.Mesela ünlü tarihçi Seignobos'un "Histoire de la civilisation ancienne" adındaki eski medeniyetler tarihinin 1905 Paris baskısının 41'inci sayfasındaki(1) numaralı haşiyede eski Roma'dan söz edilirken çoğunlukla biri doğuda biri batıda iki imparator olduğu kaydedilir;imparatorlar ikidir ama imparatorluk birdir!Bu iki hükümdarın biri Roma'da ve biri de İstanbul'da oturduğu zaman bile ikisi bir kişi sayılmıştır!Bunların herhangi birine hitap edilirken ikisine birden hitap edilir gibi "siz"demek işte bundan dolayı âdet olmuştur.Daha eski devirlerde Doğunun ve Batının bütün imparatorları ile krallarına "sen"diye hitap edildiği halde Romalıların "siz"tabiri gittikçe her tarafa yayılmış ve nihayet halk tabakaları arasında da zorunlu bir nezaket tabiri haline gelmiştir.
  • Eski Türkler hayvanlara karşı en fazla sevgi ve şefkat göstermekle şöhret bulmuşlardır ve hatta bu şöhretleri bir çok Batı menbalarına da aksetmiştir.Dünyada hayvanların en çok mesud oldukları ve insanlık haklarına mukabil hayvanlık haklarına bile nail oldukları memleket eski Türkiye'dir.Hem kuşlar için,hem yeryüzü hayvanları için yalnız besi yerleri değil hastaneler bile yapılmış ve birçok vakıflar bile kurulmuştur.Hatta hayvan mezarlıkları da vardır.Bugün bunlara ait bir iki mezar taşından başka bir şey kalmamıştır.Mesela "Türk Tarih Encümeni Mecmuası"nın 1 Mayıs 1341 tarihli nüshasının 196-199 uncu sayfalarında Halil Edhem Bey'in böyle bir mezar taşına ait resimli makalesine tesadüf edilir."Bir atın mezar taşı kitabesi"başlığını taşıyan bu makalede bahsi geçen at,İkinci Sultan Osman'ın,yani Genç Osman'ın Sesli Kır ismindeki muhterem atıdır!Ölümünden büyük bir teessür duyulduğu anlaşılan bu muhteşem atın mezar kitabesi de manzumdur ve işte şöyle bir kıt'a şeklindedir: Zıll-i Hak(Allah'ın gölgesi=halife)Hazret-i Osman Han'ın Sesli Kır nam atı övülmüştür Emr-i Yezdan ile mevt erişecek Bu makam içre o gömülmüştür Sesli Kır'ın bu kitabede bahsedilen "makam"ı,Üsküdar tarafındaki eski "Kavak Sarayı"nın bahçesinde gösterilir.Yine aynı makalenin son fıkrasında da "Karaca Ahmet Mezarlığında altı adet mermer sütun üzerine müstenid kubbeli bir türbe"bulunduğundan ve atlar mezarı denilen bu "nefis bina"nın kitabesi kalmadığından bahsedilmektedir.Herhalde bu bahtiyar hayvanlar,birçok insanlardan daha çok rahmete layıktır.

Tarihi Hakikatler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Tarihi Hakikatler PDF indirme linki var mı?

İsmâil Hâmî Dânişmend - Tarihi Hakikatler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tarihi Hakikatler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmâil Hâmî Dânişmend Kimdir?

Babası Cebel-i Garbî mutasarrıfı Emir Mehmed Kâmil Beğ’dir. Orta tahsilini Beyrut ve Şam’da tamamladı. İstanbul’da Mekteb-i Mülkiye’yi bitirmeden evvel, Fransa’da Pâris College’de Fransızca okudu. İstanbul Mâliye Mektebi, Edebiyât Fakültesi ile Mülkiye Mektebi’nde Dinler Târîhi ve Siyâsî Târîh dersleri verdi. Bağdat’ta Hukuk Mektebi Müdürlüğü yaptı. Kendi gayretiyle Nisan 1919'da çıkardığı Memleket Gazetesi ile Hâkimiyet-i Milliye, İrâde-i Milliye gazetelerinde neşrettiği yazılarıyla Millî Mücâdele’yi destekleyen aydınlardandır. Sivas Kongresi’ne katılan delegeler arasında yer aldı. Cumhuriyet’ten sonra resmî bir görev almadı. Kendini tamâmıyla Türk ve İslâm Târihi araştırmalarına verdi. Çalışmalarını otuzdan fazla kitapta topladı.

"Îzâhlı Osmanlı Târîhi Kronolojisi" adlı eserine târih araştırmalarında günümüzde de sıkça başvurulmaktadır. Bilhassa "Îzâhlı Osmanlı Târîhi Kronolojisi" adlı kitâbında, devşirmelerin Türk milletine yaptığı ihânetlerin üstünde durdu. Eserlerinde Türk milliyetçiliğinin pek çok temel iddiasını dile getiren Dânişmend, 12 Nisan 1967’de İstanbul’da vefât etti.

Türk-İslâm Târîhi’ne âit birçok eseri bulunan Dânişmend’in; Türkçe-Osmanlıca-Fransızca Lügat, Destan ve Dîvan Edebiyâtı’nda İstanbul Sevgisi, Türkçe Resimli Büyük Dil Klavuzu adlı eserleri Türkçe husûsundaki mühim çalışmalarıdır.

İsmâil Hâmî Dânişmend Kitapları - Eserleri

  • Türkler ve Müslümanlık
  • Eski Türk Seciyye ve Ahlakı
  • Batı Kaynaklarına Göre İslam Medeniyeti
  • Tarihi Hakikatler
  • Türkler Niçin Müslüman Oldu?
  • Türklük Meseleleri
  • İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi
  • Türkler
  • Fetih ve Fatih
  • Garp İlminin Kur'an-ı Kerim Hayranlığı
  • 31 Mart Vak'ası
  • Rabia Hatun Şiirleri
  • Garp Membalarına Göre Eski Türk Demokrasisi
  • Ali Suavi'nin Türkçülüğü
  • Fatih ve Fetih

İsmâil Hâmî Dânişmend Alıntıları - Sözleri

  • Ne kadar alçağım: Nâzan 1948'de öldü, ben 1949'da hâlâ yaşıyorum. (Rabia Hatun Şiirleri)
  • HENRi MATHiEU NAZARiYESi Birinci cildin ilk doksan sahifesi Türk ırkının menşeinden itibaren Osmanlı devletinin zuhuruna kadar geçen umumi Türk tarihiyle etnoloji bahislerine temas ediyor: Ondan sonra <Türklük Meseleleri)
  • Karmatiler, 930 tarihinde Mekke’yi yağma edip 30,000. Müslümanı kılıçtan geçirdiler ve pek çok ganimetler alıp götürdüler. Kabe örtüsüyle Hacer-ül-Esved de bı miyandaydı. (Türkler ve Müslümanlık)
  • Bu meselenin çeşitli Batı kaynaklarında açıklaması vardır.Mesela ünlü tarihçi Seignobos'un "Histoire de la civilisation ancienne" adındaki eski medeniyetler tarihinin 1905 Paris baskısının 41'inci sayfasındaki(1) numaralı haşiyede eski Roma'dan söz edilirken çoğunlukla biri doğuda biri batıda iki imparator olduğu kaydedilir;imparatorlar ikidir ama imparatorluk birdir!Bu iki hükümdarın biri Roma'da ve biri de İstanbul'da oturduğu zaman bile ikisi bir kişi sayılmıştır!Bunların herhangi birine hitap edilirken ikisine birden hitap edilir gibi "siz"demek işte bundan dolayı âdet olmuştur.Daha eski devirlerde Doğunun ve Batının bütün imparatorları ile krallarına "sen"diye hitap edildiği halde Romalıların "siz"tabiri gittikçe her tarafa yayılmış ve nihayet halk tabakaları arasında da zorunlu bir nezaket tabiri haline gelmiştir. (Tarihi Hakikatler)
  • İnkarına imkan olmayan bir hakikat vardır; İslamiyyet Oğuz-Türklüğünden ne kadar kuvvet almışsa, Türklük de İslamiyet'ten o kadar kuvvet almış ve netice itibariyle İslamiyyeti Türklük ve Türklüğü de İslamiyyet yaşatmıştır. (Türkler ve Müslümanlık)
  • Eski Türkler öldükten sonra bile kimseye muhtaç olmamak için kefen paralarını daima üzerlerinde taşımayı milli bir adet haline getirmişlerdir. (Eski Türk Seciyye ve Ahlakı)
  • "Yıkılubdur bu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çarh-ı denî virdi kamu mübtezele Şimdi ebvâb-ı sa'âdetde gezen hep hazele İşimiz kaldı hemân merhamet-i Lem-yezel’e." III. Mustafa (1756-1774) (İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi)
  • Türklüğü ve Türk tarihini yalnız Osmanlılarla müslüman Türk devletlerine hasretmeyip tıpkı (Süleyman Paşa) gibi muhtelif kollara ayrılmış büyük bir câmia şeklinde tetkik eden (Ali Suâvi)nin bu husustaki fikirleri «Irk», «Dil» ve «Umumî kültür» sahalarına ait üç ana teze ayrılabilir. Bu tezleri şöyle hulâsa edebiliriz: 1- Türk ırkı askerî, medenî siyasî rolleri itibariyle bütün ırklardan üstün ve eski bir ırktır; 2- Türk dili dünyanın en zengin ve en mükemmel dilidir: Avrupa'nın en büyük dilleri bile Türk diline nisbetle geridir; 3- Türk ırkı dünya kültür tarihinde en büyük rolü oynamış ve bilhassa islâm kültürünü Türkler vücuda getirmişlerdir. (Ali Suavi'nin Türkçülüğü)
  • Avrupalılar arasında nezaket iç yüzü örten bir perdeden ibaret olduğu halde, Türkler arasında son derece samimi bir teamüldür. (Eski Türk Seciyye ve Ahlakı)
  • Nâmık Kemâl’in oğlu rahmetli dostum Ali Ekrem Bey anlatmıştı: Bir gün babasından çok hoş bir mektup almış; hâfızâsına nakşolup kalan bu unutulmaz mektup aynen şöyle imiş: “Ekremciğim ne yapacağımı bilmediğim için sana mektup yazıyorum. Ama ne yazacağımı da bilmediğim için sözüme son veriyorum; gözlerinden öperim!” [İsmâil Hâmi Dânişmend, Tarihî Hakîkatler, 1978, c. 1, s. 354] (Tarihi Hakikatler)
  • Oğuzhan'ın dehası yalnız cihangirlik sahasına münhasır değildi. Teknik saha ve teşkilatçılıkta da misli yoktu. Mesela ''ıslıklı oklar'ı işte o icat etmiş ve ve fetihlerinde buluşundan çok faydalar görmüştür. (Tarihi Hakikatler)
  • "(Ali Suâvi) eskiliğini ve eski yazısını müdafaa ettiği Türk dilinin bütün dillerden üstün oluğunu da kanidir..(Nüsha3, s. 116.)" (Ali Suavi'nin Türkçülüğü)
  • Profesör Henri Maspero'nun "Eski Çin / La Chine antique" ismindeki eserinin 1927 Paris baskısının 107'nci sayfasında başlayan açıklamalara göre, eski Çin toplumu yalnız soylu ve köylü sınıflarına ayrılan bir kütledir. Köylü kütlesinin büyük bahar bayramları vardır. Bu bayramlarda genç kızlarla delikanlılar on beş yaşlarından itibaren açık havada alenen sevişmeye başlarlar. Bu hâl yaz sonuna kadar sürüp gider. Ertesi bahar aynı çiftler aynı hayata devam edebilecekleri gibi âşıklar sevgili ve sevgililer de âşık değiştirebilir ve bu durum, erkek otuz kız da yirmi yaşına gelinceye kadar öyle devam eder. Eğer sonbaharda kızlar gebe kalacak olurlarsa ancak işte o zaman nikâhları kıyılabilir! Netice itibariyle erkek on beşinden otuzuna kadar on beş kadın, kızlar da yine on beş yaşlarından yirmi yaşına kadar beş erkek değiştirme hakkına sahiptir. Eski Çin töresi işte böyle bir töredir. (Türkler Niçin Müslüman Oldu?)
  • Asırlardan beri bütün dünyada kullanılan ve bütün ilimlerin teşekkül ve tekamülünde amil olan kağıt, bir İslam icadıdır. (Batı Kaynaklarına Göre İslam Medeniyeti)
  • Arap müelliflerine göre Türk olan «Ye'cuc ve Me'cuc» ırkının bir kolu da «Nesnas» taifesidir! Bu taife de çok uzun ve çok kısa olarak iki kısma ayrılır ve «çengel gibi tırnaklari», «canavar gibi dişleri» olduğundan bahsedilir! Çeneleri «dev çenesi» ne benzetilir ve bütün vücutları «kıllarla kaplanmış» gösterilir ! Ne yazık ki, dindaşlarımız olan Arap alimleri, Ehl-i-Salip ordularına karşı memleketlerini müdafaa edip kendilerini rahat yaşatan Türklere hem din, hem ilim namına işte böyle safsatalar isnadından geri kalmamışlardır. (Türklük Meseleleri)
  • "İslâmın müessisi diğer bir cihetten de zamanımızın meseleleriyle alaka ve irtibat halindedir: Çünki O, tarihin kaydettiği ilk içtimâî ve beynelminel inkılâbın âmilidir." -Raymond Lerouge (Türkler ve Müslümanlık)
  • Meziyetlerinin temin ettiği üstünlüklere tevazu faziletini zammeden (ekleyen) bir kimse, üstündeki yemişlerin çokluğundan dolayı başını yere doğru eğen bir ağaç dalına benzer. (Eski Türk Seciyye ve Ahlakı)
  • Kopernik, İslam ilminden aldığı feyiz ile dünyanın hem kendi etrafında hem güneşin etrafında döndüğünü tespit ettiği zaman, Hristiyan karanlıkçılığına karşı büyük bir suç işlediğini hissettiği için kanaatini ölünceye kadar bir sır gibi saklamak mecburiyetinde kalmış ve meşhur eseri De Revolutionibus ancak 70 yaşında öldüğü gün neşredilip ortaya çıkabilmişti! (Batı Kaynaklarına Göre İslam Medeniyeti)
  • Oğuz han, dünyayı fethetmiş, yüz on altı sene yaşamış ve hâkimiyyet timsalî olan altın yayla üç oku ölümünden evvel oğulları arasında paylaşmıştır. (Türkler ve Müslümanlık)
  • İkinci Meşrutiyet’ten itibaren yurdumuza giren birtakım Mongolların yaptıkları propagandalardan dolayı bugünkü yarı aydınlarımız arasında artık bir millî kahraman sayılmaya başlayan Türk ve Islâm düşmanı Timurlenk hakkında birçok menkıbeler rivayet edilir. Bunlardan biri de işte bu kârınca menkıbesidir. Rivayete göre Timur ilk lütuhatı esnasında bir gün bir bozguna uğradıktan sonra çadırına çekilmiş; işin içinden nasıl çıkacağım düşünürken çadır bezinin üstünde bir karıncanın tırmana tırmana yukarı çıktığını görmüş. Hemen bir fiske atıp yere düşürmüş, yine düşüncelerine dalmış. Bir iki dakika sonra hayvanın tekrar yukarı çıkmaya başladığını görmüş. Bir fiske daha atmış. Ama biraz sonra yine aynı manzarayla karşılaşmış. Bu hâl üç dört kere daha tekrarlanınca Timurlenk nihayet elini alnına vurup: İşte şimdi anladım, bunu bana bu karınca öğretti. Geleceğe hâkim olınanın yegâne çaresi’ sebat etmektir! Demiş ve ondan sonra ömrü boyunca bu esastan ayrılmamış!.. (Tarihi Hakikatler)