Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş - Desiderius Erasmus Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş kimin eseri? Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş kitabının yazarı kimdir? Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş konusu ve anafikri nedir? Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş kitabı ne anlatıyor? Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş PDF indirme linki var mı? Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş kitabının yazarı Desiderius Erasmus kimdir? İşte Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Desiderius Erasmus
Çevirmen: Şebnem Sunar
Editör: Ayça Sezen
Orijinal Adı: Süss schneit der Krieg den Unerfahrenen
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750744785
Sayfa Sayısı: 80
Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hümanistlerin prensi Erasmus, barışçıl perspektifler uluslararası hukukun görüş alanına girmeden önce modern savaş eleştirisinin temellerini attı. Kuzey Avrupa Rönesansı'nın bu büyük ustası, savaşı yalnızca dinsel nedenlerle değil aynı zamanda rasyonel karşı savlarla da belirgin şekilde kınadı. Modern düşünce tarihinde barış elçisi olarak anılabilecek biri varsa, bu şeref öncelikle Erasmus’a aittir.
Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş, modern Avrupa’nın savaş karşıtı ilk metnidir. 1515 tarihli bu deneme, savaşa aşina olmayanları ve bu uğurda her türlü riski almaya hazır olanları uyarır. Cicero’dan bu yana tartışılagelen adil savaş fikrini reddeden ve devletler arası anlaşmazlıklarda tarafsız yargılayan bir merci bulmanın mümkün olmadığını belirten Erasmus, barışı her şeyden önce varoluşsal bir zorunluluk olarak ortaya koyar.
Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş Alıntıları - Sözleri
- En büyük kötülükler daima iyilik bahanesi ve kisvesi altında insan hayatına sızar.
- İnsana hiçbir vahşi hayvan insandan daha zararlı değildir.
- "Bizzat tecrübe etmeden ne derece tehlike ve felaket getireceğini hayal bile edemeyeceğiniz bazı insan ilişkileri vardır."
- "Başkalarının kötülükleri yüzünden mecbur bırakılıp irademizin dışında savaşıyoruz! Hukukumuzu geçerli kılmak istiyoruz! Savaşın getirdiği her kötülük, ona yol açanlara atfedilmelidir."
- “İnsan için hiçbir vahşi hayvan insandan daha zararlı değildir.”
- ... hiçbir vahşi hayvan insandan daha zararlı değildir.
- "Acemi erin savaş istemesine pek itibar etmeyin; çünkü savaş, onu yaşamamış olanlara tatlı gelir."
- "Çünkü kötü olan her şey insan hayatına ya yavaş yavaş sızar ya da iyilik bahanesiyle girer "
- "En büyük kötülükler daima iyilik bahanesi ve kisvesi altında insan hayatına sızar."
- "En büyük kötülükler daima iyilik bahanesi ve kisvesi altında insan hayatına sızar."
- Genç bir kızı sevip âşık olmak hoş gelir ama yalnızca aşkın ne kadar acı barındırdığını henüz hissetmemiş olanlara.
Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Özellikle kitabın kapağı çokca ilgimi çekmişti. Ama okuduğum da ise insanoğlunun savaş söz konusu olduğunda hayvanlar dan aşağı olan acımasızlığı, zalimliği ve hırsı oldukça üstün geliyor . İnsanlara zarar vermek insanoğluna özgü bir şey bu kitapla bunu çok daha iyi anladım .. Okunmalı. (M.)
Hümanist yazarlar ve kitapları her zaman ilgimi çekmiştir, bu sebeple tesadüfen karşılaştığım ve aldığım bir kitap oldu. Erasmus, bu eserinde hümanizmi neredeyse tamamen Hıristiyanlık inancıyla bağdaştırarak açıklamış. Hıristiyanların, özellikle orta çağ döneminde gerek feodalizm gerek papalık gibi makamların teşvikiyle bir şeyler kazanma pahasına acımasızca savaşmalarını fakat kazandıklarından çok daha fazla şey kaybettikleri gerçeğini biz okuyuculara sade bir dille aktarmış. Yazarın savaş karşıtlığını ve barışçılığı daha evrensel bir bakış açısıyla ifade etmesini beklerdim fakat Hıristiyanlık öğretilerini okumak benim açımdan değişik ve faydalı oldu. Kısa ve akıcı bir kitap, okunmasını tavsiye ederim. (Betül)
“Buna göre doğa, hayatın armağanını insanın kendinden ziyade iyiliğe bırakmasını ister; böylece iyilik ve sıkı bağlılık için tayin edildiğini anlayabilecektir. Bunun sonucunda doğa ona ruhun aynası olan dost canlısı bakışlar bahsetmiştir. Sarılabilsin diye bükülebilen, esnek kollar sağlamıştır. Ruhların birbirine dokunduğu ve bir bütün haline geldi öpücük hissini vermiştir.“ (Dilara)
Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş PDF indirme linki var mı?
Desiderius Erasmus - Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Desiderius Erasmus Kimdir?
Günümüzde, Rönesans’la birlikte ortaya çıkan hümanizm akımının yaratıcılarından ve en büyük temsilcilerinden biri olarak bilinen Rotterdamlı Erasmus, 1465 yılında Hollanda'nın Rotterdam kentinde doğdu. Bugünkü ortaöğrenimi karşılayan bir öğrenim döneminin ardından Augustin tarikatına girerek rahip oldu. Ancak hiçbir zaman geleneksel anlamda bir rahip olarak etkinlik gösteremedi; kendini daha çok bilime adamak istediği gerekçesiyle, dini makamlardan "cüppe giymeme" iznini aldı. Paris Üniversitesi'ne devam etti. 1499'da İngiltere'ye gittiğinde, john Colet, Thomas More(Morus) gibi aydınlarla tanıştı ve bu dostluklarla ufku daha da genişledi.
Papalığın düşünceler üzerinde kurduğu hegemonyaya karşı çıkarak, gerçek Hıristiyanlık ruhunu antik çağın yalınlığında aradı. Güzel sanatların ve bilimlerin yayılmasını, Avrupa'nın ortak bir sanat ve bilim anlayışının çatısı altında birleşmesini, hümanizmin birinci koşulu saydı. Özgün yapıtlarıyla ve çevirileriyle antik çağ düşüncesinin Avrupa'da yayılmasına çok büyük katkılarda bulundu. Martin Luther'in reformları başladığında, kilisenin yenilenmesi görüşüne katılmakla birlikte, Hıristiyan dünyasının kargaşaya, parçalanmaya sürüklenmesine şiddetle karşı çıktı.
1536'da Basel'de öldüğünde Avrupa'nın düşünce yaşamında papaların bile ziyaretine geldikleri bir kişi olacak kadar saygın bir yer edinmişti.
Bütün yaşamı boyunca Latince konuşup yazan Erasmus ölmeden önceki son sözlerini ana dilinde söylemişti: "lieve God"
Deliliğe Övgü (özgün adıyla: Morias enkomion seu laus stultitiae),Erasmus'un canlılığını, geçerliliğini ve çekiciliğini günümüze değin değişmeden koruyabilmiş tek yapıtıdır. Bu küçük kitabın taslağını 1509 yazında, İtalya'dan İngiltere'ye yaptığı yolculuk sırasında çıkaran Erasmus, yazma işini İngiltere'de, dostu Thomas More'nin evine vardıktan kısa süre sonra gerçekleştirdi; kitabı da Thomas More'a adadı. Yapıtını birkaç gün gibi kısacık bir sürede tamamlayan Erasmus, bu arada hiçbir kitaptan yararlanmadı.
Düşünce yapısı ve eserleri
Gülmece türündeki yapıta egemen olan iki temel görüş vardır. Bunlardan birine göre gerçek bilgelik, deliliktir. Öteki görüşe göre ise kendini bilge sanmak, gerçek deliliktir. İnsana yeryüzünde yaşama gücü kazandıran şey, gerçek bilge olma niteliğiyle doğrudan doğruya deliliğin kendisidir. Kitapta delilik (stultitia) , kendi kendisine övgüler düzer; bu arada çocuklukta ve yaşlılıkta, aşkta, evlilikte ve dostlukta, politikada ve savaşta, yazında ve bilimde deliliğin nasıl her zaman egemen olduğu gösterilir.
Tüm uğraş alanları, bu arada özellikle din kurumu ve din adamları bu panorama çerçevesinde sergilenir. Deliliği konuşturma kisvesi altında Erasmus, çağının kilisesine ve o kilisenin mensuplarına en acımasız eleştirileri yöneltir. Bu niteliğiyle “Deliliğe Övgü” çağlar boyunca bağnazlığa karşı kaleme alınmış en yetkin düzeydeki başyapıtlardan biri olmuştur. Yapıtın yazılışını izleyen sonraki yüzyıllarda -haklı olarak- düşünce düzeyindeki bağnazlığın her türlüsüne yönelen bir eleştiri diye yorumlanması, belki de bugüne değin koruduğu kalıcılığın baş nedenidir.
Yazınsal açıdan Deliliğe Övgü, Latin ozanı Horatius'un "hakikati gülerek söylemek" ilkesinin belki de en yetkin örneğidir. Biçim açısından Erasmus, yapıtını kaleme alırken daha önce yapıtlarını çevirdiği Lukianos ve Libanios'tan da esinlenmiştir.
Desiderius Erasmus Kitapları - Eserleri
- Deliliğe Övgü
- Barışın Şikayeti
- Çocuklar için Adabımuaşeret
- Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi
- Adagia
- Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş
Desiderius Erasmus Alıntıları - Sözleri
- Seçkin bir bilgelik yoksa ,altın neyi ifade eder; pırlantaların ışıl ışıl parlamaları, olağandışı erdemler yoksa olağanlığın ötesine ne kadar geçebilir. (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)
- Bırak başkaları armalarına aslanlar, kartallar, boğalar, leoparlar çizdirsin. Armalarını nüfuz ettikleri sosyal bilim dalları kadar amblemle süsleyebilenler, işte onlar gerçek asalete sahip olanlardır. (Çocuklar için Adabımuaşeret)
- "Çocukların karakterinin en iyi oyun esnasında belli olduğunu söylerler. Hile yapmaya, yalan söylemeye, dövüşmeye, şiddete, öfkeye, kibre meyilli çocuk, oyun sırasında doğasındaki bütün bu kusurları açıkça dışa vurur." (Çocuklar için Adabımuaşeret)
- - " (…) Arada bir, her şeyden elini eteğini çekemiyorsan, özgür değilsin..." (Adagia)
- "Gerçek adap hem doğayı hem de aklı tatmin etmekten geçer. ... Bir çocukta en hoşa giden şey, iyi ahlakın yoldaşı ve bekçisi olan edeptir." (Çocuklar için Adabımuaşeret)
- Çünkü daha uzun süre yaşayan değil, yaşamı daha değerli olan insan en talihli olandır; yaşamın büyüklüğü yılların sayısıyla değil doğru hareketlerin sayısıyla ölçülmelidir. (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)
- Her delilik sürekli zararlı değildir. (Deliliğe Övgü)
- Bu hayat, ölümden başka hiçbir şey değildir. (Deliliğe Övgü)
- Bir okul diğeri ile kavgalı, sanki hakikat bölgeye göre değişiyormuşcasına. (Barışın Şikayeti)
- Duos insequens lepores, neutrum capit: İki tavşanın peşinde koşan, ikisini de avlayamaz (Adagia)
- "İnsanın onu seven kişiyi terk etmesi insafsızlık, ona iyilik yapana yüzünü dönmesi nankörlük ve onu meydana getirip ayakta tutana kötü davranması ise vicdansızlıktır." (Barışın Şikayeti)
- Din adamlarının Kutsal Kitap, yumuşak balmumu gibi çıkarlarına göre durmadan şekil değiştirdiğinde duydukları haz! Ya insan ırkının eleştirileri olarak ortaya çıkıp kendi gizli yahut açık fikirlerinden azıcık olsun aykırı düşünceler ileri sürmek bahtsızlığında olanları herkesin gözü önünde tövbeler etmeye mecbur bıraktıkları zamanki zaferleri! (Deliliğe Övgü)
- “Seni öven yoksa, sen de kendini öv.” (Deliliğe Övgü)
- Kuşların kralı kartalın, böceklerin en mütevazısı tarafından neredeyse tamamıyla harap edilmesiyle düştüğü duruma gülerek eğlendiğinde, öğretmen yine bunun anlamını işaret etmelidir: En güçlü prens dahi en mütevazı düşmanını öfkelendirmeyi ya da küçümsemeyi göze almamalıdır. Çoğu zaman için fiziksel olarak hiçbir zarar veremeyenler,bunu hile yoluyla gerçekleştirirler. (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)
- Barışı gerçekten kalbinde taşıyan kişiler onu her fırsatta iki elleriyle tutmak isterler. (Barışın Şikayeti)
- Bende ne maske, ne de yalan olabilir, kalbimde bulunmayan bir hissin görüntüsü de hiçbir zaman yüzümde görünmez. Ben sadece kendime benzerim. (Deliliğe Övgü)
- "Tevazu, işte çocuklara, özellikle de soylu çocuklara en çok yakışan duruş budur. Ruhunu edebiyatla besleyen herkesi soylu olarak görmek icap eder. Bırak başkaları armalarına aslanlar, kartallar, boğalar, leoparlar çizdirsin. Armalarını nüfuz ettikleri sosyal bilim dalları kadar amblemle süsleyebilenler, işte onlar gerçek asalete sahip olanlardır." (Çocuklar için Adabımuaşeret)
- Gerçek bir Hristiyan kimdir? Yanlızca vaftiz edilmiş ya da kiliseye kabul edilmiş ya da ayinlere giden bir insan değildir : Daha çok, İsa'yı kalbinin derinliklerinde yaşatan ve bunu bir Hristiyan ruhuna yaraşır biçimde hareket ederek ifade eden kişidir. (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)
- Şu ölümlü insanlık .. (Barışın Şikayeti)
- Genellikle, en fazla özeni dalgalar tarafından en ciddi biçimde dövülen kıyılara gösteririz... (Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi)