Teknenin Ölümü - Melih Cevdet Anday Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Teknenin Ölümü kimin eseri? Teknenin Ölümü kitabının yazarı kimdir? Teknenin Ölümü konusu ve anafikri nedir? Teknenin Ölümü kitabı ne anlatıyor? Teknenin Ölümü PDF indirme linki var mı? Teknenin Ölümü kitabının yazarı Melih Cevdet Anday kimdir? İşte Teknenin Ölümü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Melih Cevdet Anday
Yayın Evi: Adam Yayınları
İSBN: 9789754182668
Sayfa Sayısı: 89
Teknenin Ölümü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Melih Cevdet Anday'ın 1975'te yayımlanan Teknenin Ölümü adlı kitabı, şairin yeniden mitolojik kaynaklara yönelişiyle, şiirinin o tarihten sonra akacağı yatağı kalın çizgilerle vurgular. Öte yandan ses ve biçim, dize sonlarındaki açık ve kapalı hecelerde gözetilen titizlik ölçüsünde Melih Cevdet Anday şiirinin değişmez öğesi olarak belirginlik kazanır.
Kitapla aynı adı taşıyan ve yedi dizeli on dokuz bölümden oluşan "Teknenin Ölümü" adlı şiir, kendini, çürümeye terk edilmiş bir tekneyle özdeşleştiren şairin (insanın) "oluş-ölüş-zaman" bağlamında hayatı tartıştığı bir şiir olmanın yanı sıra yarattığı lirizmle de, şiirinde ayrıcalık kazanır. Aynı kitapta yer alan "Troya Önünde Atlar" başlıklı şiir ise gene mitolojik göndermelerle yüklü, Homeros'tan Köroğlu'na "at" üstüne yazılmış tüm şiirleri selamlayan bir destan niteliğindedir. Bu şiiri için de açıklama gereği hisseden Melih Cevdet Anday, "Troya Önünde Atlar için Birkaç Söz" başlığıyla yayımladığı (Varlık, Kasım 1972) yazıda, konuya yönelişini (İda dağına atılarak terk edilen "Paris" hikâyesindeki çelişkilerden yola çıkarak) şu sözlerle gerekçelendirir: "Tanrılar biçtikleri yazgıları, birtakım belirtilerle (bu arada düşlerle) duyuruyorlardı; konumuzda tanrı sözcüsü kâhinin yorumuna inanılması, gerçekte tanrıların yargısına uyulması gerektiğini gösterdiği halde, nasıl oluyor da ölümlü Priamos'un alacağı korunma önlemi ile bu yazgıdan sıyrılınabileceğine güveniliyordu? Tanrının saltık istencine inanç ile, bu isteğin alt edilebileceği görüşü bir arada bulunabilir miydi?"
Şiirde, Hintçe orijinaliyle yer alan Budizmin temel ilkelerinden "Her şeyin süresi göz kırpmak kadar kısadır" yargısı, "Troya Önünde Atlar"ın tartıştığı konulara tuttuğu ışık kadar, şairin daha sonraki yönelişinin de ipuçlarını barındıran bir anahtar niteliğindedir.
Teknenin Ölümü Alıntıları - Sözleri
- "Parçalanıyordum kimse bilmeden."
- Çoktan ölmüş bir kadın bu çağ.
- Ruh ölümsüzse eğer. Ölümlü duyguları anlar mı?
- Bütün ölüler unutulur, Yaşayanlar kalır tek başlarına.
- Hepimiz yaşadık, nedir ki zaman! Ölüm insanla geldi dünyaya İnsanla gitti dünyadan.
- Parçalanıyordum kimse bilmeden.
- Ah acı, ah beklemiş şarap Yaşamamak isterdim seni Yolda olmak isterdim bir çingene Arabası gibi hüzünle.
- Acılar belki de boşuna...
- Yarınımızın ne olacağını bilmiyorduk, Gene bilmiyoruz, ama bir umut bu çocuk, Umutsuzluğumuzun umudu.
- Parçalanıyordum, kimse bilmeden.
- Bir lâmba yak, akşam başkadır ışığı. Gece yarısı başka, bambaşka sabaha karşı. Ama lâmba aynı lâmba.
- Eskiyen söz simya gibidir, Taş, bakarsın, altın oluverir.
- “Parçalanıyordum kimse bilmeden.”
- "Evrenin neresindeyim ben. Taşları kaldırsalar bulurlar mı? Dün şafakta bıraktığı yerden Göğün arasında inci arayan gece Bulmuştur kendince."
Teknenin Ölümü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Açıkcası ilk defa okuyorum Melih Cevdet'i nedense. Eskiden bir iki şiirine denk gelmiştim galiba atlayarak geçtiğim. Ama bu ilk normal okuma oldu. Garip, hayatı, eşleri vb. her yerde bulabileceğiniz ayrıntılar. Kendi görüşlerimi aktarıp bitireyim ben kısaca Zor bir şair kendisi. Kapalı şiirler var özellikle bu kitabında. İsterseniz ayrıntılı olarak girebilirsiniz şiirlerin içine, isterseniz hızlı bir okuma ile aklınızda kalan güzel yerlere odaklanırsınız. Ben ikisinden de yaptım parça parça. Teknenin Ölümü 4-5 kısa kitaptan oluşuyor aslında. İlki Hüzünlü Bir Akşam Borusunun Etkisi İçin Söz. Gerçekten ilk bakışta dopdoplu görünen bir şiir . Homeros'dan Hititlere, Sinbad'dan İsa'ya kadar herkes var içinde. Ama gerçekten bu bir bütün mü yoksa bir simge ve imgeler topluluğu mu diye incelemeye başladığınızda, yeni yeni şeyler çıkıyor karşınıza ve anlıyorsunuz şiirin sadece güzel ve uzun bir mısralar bütünü olamaktan çok uzak olduğunu. Gerçekten ilmek ilmek örülmüş bir destan var burada. Bunun benzerini kitaptaki son bölüm olan Troya önündeki atlarda da görebiliyoırsunuz. O da Troya savaşını geçmişimizdeki diğer imgelerle harmanlayarak güzel bir ziyafet sunuyor ilgilenen okura. Uzun şiirlerden, kitaba adını veen Tekne'nin Ölümü var bir de. Bu da gerçekten alkışlanacak bir eseri özellikle denizi seven şairin. Yine dolu dolu, üstelik bahsettiğim diğer okur grubu da soluksuz okuyacaktır bu şiiri. Kalanlar; Güneş , Zaman Su Gibi ve Lirik Şiirler. Nispeten kısa şiirlerle dolu bu kitaplar diğerlerinin oluşturduğu iskeletin arasına serpiştirilmiş. Güneş ve Lirik Şiirler kitapları adları üstünde hoş lirik şiirlerden oluşmakta. Zaman Su Gibi'de de çeşitli mitolojik ve tarihsel karakterleri kullanarak kafa yorabileceğimiz kısa şiirler var. Aralarında çok güzel şiirler olsa da genel olarak bu üç kitaptakileri fazla beğenmedim ben. Ama yine de Teknenin Ölümü'ne bir bütün olarak bakıldığında okunmayı, incelenmeyi, özellikle içine girilmeyi hak eden bir kitap olarak göze çarpmakta. Böyle ara kitap olarak okunacak bir şey değil. Daha fazlası ve daha derin okuma konusunda tetikliyor insanı bir şekilde. Geniş zamanlarda Melih Cevdet Anday Külliyatına da girmeyi düşünüyorum artık. Umarım size de bir fikir verebilmişimdir. (Erhan)
Teknenin Ölümü - Melih Cevdet Anday: "Bak Çiçek açıyor!" Böyle başlamış şair kitabına. Ben de onun gibi başlamak istedim incelememe. Melih Cevdet Anday ismine lise yıllarımdan beri denk geliyordum ancak yıllar sonraya nasip oldu okuması. Bazı şiirler vardır okurken duygulanıp geçersin. Bazı şiirler vardır okurken şairin duygularının yanında düşünce dünyasını, bilgi birikimini de görürsün. Tarihe meraklı, kurduğu cümlelerle bende entelektüel imajı oluşturan bir karakter gördüm karşımda. Dizeler için muhteşem diyemem, bunu demek ya da dememek de bana düşmez. Ama beğendiğim satırları sizlerle paylaşabilirim: Ne yalnızken birim, ne de seninle iki. Şaşkın kuşların değil mi bu dünya. Başka kimin olabilir ki! Unutmak kuşlardır ölümsüzlüğe Gökyüzüdür zarı beynimizin, Kuşlar, bulutlar gezinir içinde. Ne yanıma dokunsam sevda Kapasam gözlerimi büyür Gümüşsü gezegeni acının Ey ten ne buldun dünyada! Ölüm insanla geldi dünyaya İnsanla gitti dünyadan. Ölüm izleğini başarıyla işleyen sanatçıları her zaman beğenmişimdir. Melih Cevdet Anday da onlardan biri oldu. Eserin sonunda bir şiirini aydınlatmak için açıklayıcı ve akıcı bir yazıyla son vermiş kitaba. Herkese hitap edeceğini düşünmesem de şiir seven okurların okuması gerektiğini düşünüyorum. Eminim sizi anlatan birkaç mısra da olsa bulursunuz. Keyifle okunması temennisiyle... (Mikail Balcı)
Teknenin Ölümü PDF indirme linki var mı?
Melih Cevdet Anday - Teknenin Ölümü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Teknenin Ölümü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Melih Cevdet Anday Kimdir?
Melih Cevdet Anday (13 Mart 1915, İstanbul - 28 Kasım 2002, İstanbul), şair, tiyatro oyunu, roman, deneme, makale yazarı.
Lise arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte ortaya çıkardıkları Garip Akımı ile Türk şiirindeki yenilenmeyi başlatmıştır. Kolları Bağlı Odysseus ile kendine özgü felsefi şiir akımını başlatmış, Garip Akımı`ndan ayrılmıştır. UNESCO'nun Courrier dergisi, 1971 yılında onu Cervantes, Dante, Tolstoy, Unamuno, Seferis ve Kawabata düzeyinde bir edebiyat adamı olarak gördüğünü açıklamıştır.
İstanbul'da doğan Melih Cevdet Anday'ın çocukluğu Kadıköy Bahariye'de geçti. Ortaokula kadar İstanbul'da eğitim gördü. Liseyi ise Ankara'da, Gazi Lisesi'nde tamamladı. Lisede okuduğu sırada, Orhan Veli ve Oktay Rifat ile tanıştı.
Liseyi bitirdikten sonra bir süre Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ne kaydoldu. Ancak Devlet Demiryolları'nda memur olarak çalıştığı için öğrenimine devam edemedi. Çalıştığı kuruluş tarafından sosyoloji öğrenimi görmek için Belçika'ya gönderildi.
Ukde isimli şiiri 1936'da Varlık Dergisi'nde yayımlandı. Bunun ardından şiirleri Ses, Yaprak, Yeditepe, Papirüs, Yeni Ufuklar, Yeni Dergi, Soyut, Ataç, Dönem, Yön gibi dergilerde yayınlandı. Orhan Veli ve Oktay Rifat ile birlikte 1941 yılında Garip isimli şiir kitabını çıkardı.
Hasan Âli Yücel'in tavsiyesi ile Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü'ne memur olarak atandı. 1946 seçimleriyle birlikte bakanlığın el değiştirmesi sonrasında önce yeniden askere alındı, sonra Konya'ya atandı. Ancak bu atama daha sonra geri alındı. Anday, bir süre sonra bu görevinden ayrılarak İstanbul'a döndü.
1953-1954 yılları arasında Akşam Gazetesi'nin edebiyat ve sanat sayfasını hazırladı. Fikirleri sebebiyle işten çıkarıldı. Doğan Kardeş Yayınları'na geçti ve çeviriler yaptı. Buradaki görevinden de aynı sebeple ayrılmak zorunda kaldı.
1958'den itibaren Tercüman, Büyük Gazete, Yeni Tanin ve İkdam'da kendi adıyla ve çeşitli takma adlarla denemeler ve makaleler yazdı, tefrika romanlar yayınladı. 1960'ta Nadir Nadi'nin desteğiyle Cumhuriyet'te köşe yazıları yazmaya başladı. Bu gazetedeki yazılarını 1997'ye kadar sürdürdü.
1956'da yayınladığı Yanyana isimli şiir kitabı, 142. maddeye aykırı olduğu gerekçesiyle 1964'te yasaklandı. Anday gerek şiir kitaplarıyla, gerekse daha sonraları yöneldiği roman ve tiyatro alanlarındaki yapıtlarıyla birçok ödül aldı.
Anday, İstanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nde diksiyon, özel bir tiyatro okulunda mitoloji dersleri verdi. 1964-1969 yılları arasında TRT'de yönetim kurulu üyeliği, 1979-1980 yıllarında da Paris'te eğitim müşavirliği görevlerinde bulundu.
Solunum ve böbrek yetmezliği tanısıyla Marmara Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi'ne kaldırılan Melih Cevdet Anday, 28 Kasım 2002'de 87 yaşındayken vefat etti. Büyükada mezarlığında toprağa verildi.
Takma Adları
Anday, eserlerinde kendi adı haricinde şu takma adları da kullanmıştır: Yaşar Tellidede, Niyaz Niyazoğlu, A. Mecdi Velet, M. C. A., H. Mecdi Velet, Yaşar Tellidere, Gani Girgin, Zater, Yaşar Tellioğlu.
Melih Cevdet Anday Kitapları - Eserleri
- İsa'nın Güncesi
- Gökyüzü Haritası
- Balerina'nın Ölümü
- Bakır Çağı
- Akan Zaman Duran Zaman
- Açık Pencere
- Raziye
- Aylaklar
- Gizli Emir
- Bütün Şiirleri - Sözcükler
- Yağmurlu Sokak
- İçerdekiler
- Toplu Oyunlar I - Ölümsüzler
- Toplu Oyunlar II - İçerdekiler
- Tanıdık Dünya
- Yağmurun Altında
- Konuşarak
- Şiir Yaşantısı - Şiir Yazıları
- Mikado'nun Çöpleri
- Seçme Şiirler
- Kalabalığın Şiiri
- Yanyana
- Teknenin Ölümü
- Seçmeler
- Rahatı Kaçan Ağaç
- Yasak
- Bir Gecede Üç Erkek
- Telgrafhane
- Güneşte
- Suçumuz Edebiyat
- Bir Defterden
- Ölümsüzlük Ardında Gılgamış
- Dilimiz Üstüne Konuşmalar
- Aldanma ki...
- Sevişmenin Güdüklüğü ve Yüceliği
- Açıklığa Doğru
- Birbirimizi Anlayamayız
- Bütün Yüzyılları Yaşadım
- Sovyet Rusya Azerbaycan Özbekistan Bulgaristan Macaristan
- Bir Sis Çanı Gecenin İçinde
- İçerdekiler
- Annabell Lee
- Paris Yazıları
- Gelişen Komedya
- Dünyada Geçirdim Çocukluğumu
- Dakika Atlamadan
- İmge Ormanları
- Kolları Bağlı Odysseus
- Geçmişin Geleceği
- Ölümsüzlük Ardında Gılgamış
- Yeni Tanrılar
- Yeni Tanrılar - Yasak
- Felsefesiz Yaşamak
- Zifaftan Önce
- Çok Sesli Toplum
- Göçebe Denizin Üstünde
- Doğu-Batı
- Anadoluda ve Sosyalist Ülkelerde
- Meryem Gibi
- Geleceği Yaşamak
Melih Cevdet Anday Alıntıları - Sözleri
- Gözlerine bakıyorum Denizden çıkarılmış bir tabaktaki kuş resmi Dağınık köy evleri gibi orda burda Sepetteki sümbül soğanı gibi gölgeli Yüreğimiz öylesine aşmış ki düşüncemizi Yarışı başlatan tabanca sesi gibi geç Duyuyoruz söylediklerimizi (Göçebe Denizin Üstünde)
- Şiir, bilinen sözcüklerle bilinmeyen sözler yazmaktır. (Şiir Yaşantısı - Şiir Yazıları)
- Oktay Akbal: Bizde neden bu kadar çok ozan var. ... Melih Cevdet Anday: Geri kalmış ülke olmamızdan geliyor bu. Bizde düzyazı çok geç oluştu. Tanzimatta bile düşüncelerimizi nazımla anlatıyorduk. Ziya Gökalp ki yabacı dil bilir, şiirle anlatıyordu fikirlerini, ona alışıktı, Türk halkı düzyazıyı kolay anlayamıyor. Oktay Akbal: Şiir olunca anlatıyor mu? Melih Cevdet Anday: Ona alışık, düzyazıyı anlamıyor. Düzyazı için Descartes'tan geçmek lazım. Fikret, şiirin düzyazıdan kolay olduğunu söyler. Oktay Akbal: Hâlâ mı öyle? Melih Cevdet Anday: Bizde yüz bin mi ne şair varmış, geriliğimizden, modern çağa giremediğimizden. Tümceyi kuramıyoruz bir türlü. Oktay Akbal: Dünyada şiirin etkisi azalıyor mu? Melih Cevdet Anday: Azalıyor. Mesela Nermin Hanım İngiltere'den geldi, yeni şairler var mı dedim. İki üç kişi var dedi. (Dünyada Geçirdim Çocukluğumu)
- Bu yolu bulup geçeceğim; Ama ne denli güç olursa olsun Bilerek varmak istiyorum şimdi Sirenlerin ezgilerini dinleyeceğim Dedim ve büyük bir mum peteğini Tunç hançer ucu ile ezdim çabucak Tıkadım kürekçilerin kulaklarını bir bir Orta direğe bağlattım kendimi. (Kolları Bağlı Odysseus)
- Kadınlara haklarını bağışlayacak olanlar erkekler değildir. Kadının toplumsal durumunda yapılacak düzeltmeleri erkeğin insafına bırakmak hiçbir sonuç vermez. Bütün iş, yaşamı kadın için de erkek için de yaşanılır hale getirmektir. (Konuşarak)
- Kimlikler saptanırken komiser, toplantıda başka kimsenin bulunup bulunmadığını sormuş. "Ankara'dan gelen bir arkadaş da vardı," demişler. "Adı ne onun?" "Melih Cevdet Anday." "Necidir bu Melih Cevdet Anday?" "Şair." "Ünlü bir şair mi?" "Hayır." Komiser, ifadeleri makinede yazan polise dönmüş: "Yaz oğlum, "demiş," meşhur olmayan şair Melih Cevdet Anday'ın da bulunduğu bu toplantıda her ne kadar Figaro diye bağrıldıysa da bunun General Figaro olmayıp.." İşte benim ünlü bir ozan olmadığım böylece devlet kayıtlarına geçmiş bulundu. (Akan Zaman Duran Zaman)
- Evlilik bilimle yürümez, anlaşma ister... (İsa'nın Güncesi)
- Halk biraz da eğlenmek istiyor canım. (Gizli Emir)
- PAVEL PETROVİÇ: Nihilistler... Eskiden Hegelciler vardı! Demek şimdi bir de Nihilistler türedi. Bakalım boşlukta, kuralsız bir boşlukta nasıl yaşayacaksınız. (Bazarov görünür) işte Bay nihilist geliyor. (İçerdekiler)
- Hele yarı uygar olan kişi, ilkel insanın yüceliğinden uzağa düşmüştür. Amerika'ya giden ilk beyazlar, orada karşılaştıkları beyazlardan daha mı uyardılar sanki! (Aldanma ki...)
- "İnsanın başına gelen değildir önemli olan, başına gelenlere karşı ne yaptığıdır." (Mikado'nun Çöpleri)
- Turgenyev'in şu güzel sözü: "Gençliğinde genç olabilenlere ne mutlu!" (Gökyüzü Haritası)
- Melih Cevdet ile tanışmam garip olmuştur. 1947'de kendisini dairesinde ziyaret etmiş, Özel El Yazıları Defterime bir şeyler yazmasını rica etmiştim. İlk anda, Melih Cevdet, Defterime yazmak istememiş, istersem bir kağıda yazabileceğini [söylemiş], Defterim'e kendi el yazısı ile yazmak istememişti. Israrım üzerine bir şiir ile -tuhaf olarak- biyografisini yazmıştı. Biyografisi şöyle idi Melih Cevdet Anday'ın: "Peki iki satır daha yazayım. Evliyim, daha çocuğum yok. Ama tabii hep böyle kalınmaz. Elbet bir çocuğum olur. İsterse şair olsun, karşı gelmem. Ama iyi okuturum. Şairliğin en ciddi işler kadar ciddi bir iş olduğunu öğretirim. Konuşmayı severim. Onun için tiyatro eserleri de yazacağım. Bu kadar yetmez mi?" (Dakika Atlamadan)
- Aklımı dinlendirmek istiyorum. İçimden öyle geliyor ki, bundan sonra hiçbir şeyi dert edinmeyeceğim kendime, her işi oluruna bırakacağım. Bedbahtsam, bedbahtlığımı benimseyeceğim. (Birbirimizi Anlayamayız)
- “Kız evlat büyütmek zor…” diye düşünüyordu, “hele bizim gibi cahil insanlar için…” (Balerina'nın Ölümü)
- Ölürken anlarmış insan dünyada mutlu olmanın yolunu. (Mikado'nun Çöpleri)
- (Kalbim yaralı, paramparça) Sevda çırçıplak bir gölgedir Budaklı, çıplak bir ağaçta. (Annabell Lee)
- farkında değiliz. taşın sesi insan sesine benziyor. (Göçebe Denizin Üstünde)
- Yaşamaktan soğumamak için tek çare, daha güzel bir dünya düşünmektir. O dünyayı özlemek ve o dünya için savaşmaktır. (Aylaklar)
- Masamız çıtırtılar içindeydi Ağacın eski yaşamından... (Dakika Atlamadan)