The Ones Who Walk Away from Omelas - Ursula K. Le Guin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
The Ones Who Walk Away from Omelas kimin eseri? The Ones Who Walk Away from Omelas kitabının yazarı kimdir? The Ones Who Walk Away from Omelas konusu ve anafikri nedir? The Ones Who Walk Away from Omelas kitabı ne anlatıyor? The Ones Who Walk Away from Omelas kitabının yazarı Ursula K. Le Guin kimdir? İşte The Ones Who Walk Away from Omelas kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ursula K. Le Guin
Yayın Evi: Creative Education
İSBN: 9780886825010
Sayfa Sayısı: 32
The Ones Who Walk Away from Omelas Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Some inhabitants of a peaceful kingdom cannot tolerate the act of cruelty that underlies its happiness.
The story "Omelas" was first published in New Dimensions 3, a hard-cover science fiction anthology edited by Robert Silverberg, in October 1973, and the following year it won Le Guin the prestigious Hugo Award for best short story.
It was subsequently printed in her short story collection The Wind's Twelve Quarters in 1975.
The Ones Who Walk Away from Omelas Alıntıları - Sözleri
- "The trouble is that we have a bad habit, encouraged by pedants and sophisticates, of considering happiness as something rather stupid. Only pain is intellectual, only evil interesting. This is the treason of the artist: a refusal to admit the banality of evil and the terrible boredom of pain."
- "If you can't lick 'em, join 'em. If it hurts, repeat it."
- Gerçekliğin korkunç adaletini anlamaya başlayıp kabullenince bu acı adaletsizlik için akıttıkları gözyaşları kurur. Yine de gözyaşları ve öfkeleri, iyiliklerini sınamaları ve çaresizliklerini kabullenmeleridir belki de yaşamlarındaki ihtişamın gerçek kaynağı.
- Zaman zaman, çocuğu görmeye giden ergen kızlar ve oğlanlardan biri ağlayarak veya hiddetle dönmez evine. Daha doğrusu, evine dönemez. Kimi zaman daha yaşlı bir adam ya da kadın bir-iki gün susar kalır, sonra evini terk eder. Bu insanlar sokağa çıkar, sokakta bir başlarına yürürler. Yürüdükçe yürürler ve güzel kapılardan Omelas kentinin dışına çıkarlar. omelas’ın tarlaları boyunca yürür dururlar. Her biri tek başına gider, oğlan veya kız, erkek veya kadın. Gece bastırır; yolcular köy sokaklarından, sarı ışık yanan pencerelerin arasından geçer ve tarlaların karanlığına doğru gider. Her biri, tek başlarına batıya veya kuzeye doğru, dağlara doğru giderler. Yollarına devam ederler.Omelas’ ı bırakır, karanlığın içine doğru yürürler ve geri gelmezler. Gittikleri yer çoğunuz için mutluluk kentinden bile daha zor tahayyül edilebilir bir yerdir. Onu hiç betimleyemem. Belki de yoktur. Ama nereye gittiklerini biliyor gibiler Omelas’ı bırakıp gidenler...
- Monarşileri ve köleleri olmadığı gibi; reklamcılık, ajanlar ve bombalar olmadan da yaşıyorlardı.
- Bize göre sadece acı entelektüel, kötü ilginçtir.
- Fakat çaresizliği yüceltmek, hazzı küçümsemektir; şiddeti kabullenmek, diğer her şey üzerindeki kontrolü kaybetmek demektir.
- Omelas’ta tapınaklar olmasa daha güzel olur, en azından içinde insan olmasın; dine evet ama ruhban sınıfına hayır!
- Bu sevişmelerin üzerinde tefler çalınsın, tutkunun görkemi gonglarla ilan edilsin.
- I cannot describe it at all. It is possible that it does not exist. But they seem to know where they are going, the ones who walk away from Omelas.
- "The trouble is that we have a bad habit, encouraged by pedants and sophisticates, of considering happiness as something rather stupid. Only pain is intellectual, only evil interesting. This is the treason of the artist; a refusal to admit the banality of evil and the terrible boredom of pain."
- Oysa acıyı yüceltmek sevinci lanetlemektir, şiddeti kucaklamak bütün diğer şeyleri elden kaçırmaktır.
- Gerçekliğin korkunç adaletini anlamaya başlayıp kabullenince bu acı adaletsizlik için akıttıkları gözyaşları kurur.
- Mutluluğu aptalca bir şey gibi görüyoruz. Sadece acı entelektüel, sadece kötülük ilginç geliyor bize.
- Korkudan kurtulamayacak kadar uzun bir süre korkarak yaşamıştır.
The Ones Who Walk Away from Omelas İncelemesi - Şahsi Yorumlar
-16- "Omelas'ı Bırakıp Gidenler", "Rüzgârın On İki Köşesi" adlı Ursula K. Le Guin kitabının 16. öyküsü. Korona sebebiyle başlayan zorunlu dinlenme sürecinin benim için en önemli yönü, kitaplar okuma konusunda hız kazanmam oldu. Bu arayı özellikle Le Guin okuyarak geçirmek istiyorum. Üst üste okuduğum Le Guin öyküleri ve kitapları muazzam edebiyat tadı veriyor: güzel yazılmış, güzel çevrilmiş ve her yanından hakikilik, gerçeklik hissi akan bir edebiyat; okurunu kendi zihnine ve hayal gücüne ikna edebilen, yatıştırıcı, ilgi çekici diliyle benim gibi okuduğunu hayâl edemeyen bir okuru bile etkileyerek zihninde çeşitli imgelerin gezinmesini sağlayabilecek denli kuvvetli bir yazar Le Guin. Uçsuz Bucaksız, Uçuştan Uçuşa, özellikle Yaban Kızlar ve Devrimden Önceki Gün'le beraber şu anda devam ettiğim parmak ısırtacak denli etkileyici, muazzam güzellikteki "Dünyanın Doğum Günü" adlı eserinin öykülerini özümsemeye çalışarak okurken bir yandan da Le Guin'in çok beğenilen " Rüzgârın On İki Köşesi" adlı eserini de kitabın sonundan başlayarak öykü öykü okumaya karar verdim. Böyle yapmamın bir sebebi dışarıda öykülerin ayrı ayrı ekitap olarak basılmış olması. Böylece hem yazarın ilk dönem öykülerini tersten giden bir sırayla okuyarak farklı bir okuma yapmış olacağım ve ayrıca Dünyanın Doğum Günü'nün verdiği ağırlık hissini dengelemeye çalışacağım, kendimce. Rüzgârın On İki Köşesi'nin 17. ve son öyküsü, Devrimden Bir Gün Önce'ydi ve bu öykü bizde de ayrı bir kitap olarak basılmış bulunuyor. "Omelas'ı Bırakıp Gidenler" ise kitabın 16. öyküsü. "Omelas'ı Bırakıp Gidenler", hakikaten güzel bir öykü. Kitapta her öyküden önce Le Guin'in öyküyü yazma sebepleri veya öyküyle ilgili hatıraları veya düşünceleri yer alıyor. Omelas hakkında Le Guin, öyküyü yazma sebebi olarak düşünür William James'in "Ahlâk Felsefecisi ve Ahlâki Yaşam" adlı eserini söylüyor. Bu eserde James'in sorduğu soru şu: bir toplumun nihai mutluluğu ve refahı, bir bireyin nihai mutsuzluğu, istismarı ve sömürüsüne dayanıyorsa orada ahlâk barınıyor diyebilir miyiz? Cevap: hayır. İşte Omelas'ı Bırakıp Gidenler'de Le Guin bu soruyu soruyor: Omelas'taki harika, sağlıklı, refah, normal, saadet dolu hayatın var olmasının tek sebebi, bir binanın bodrumunda ışıksız, penceresiz, kurtuluşsuz senelerdir yapayalnız ve istismarı sürüp giden bir şekilde yaşamaya zorlanan 6 yaşında görünen bir çocuk. Omelas'taki herkes bu gerçeği biliyor. Ve hayat devam ediyor. Çocuğu görmeye gelenler, ziyaret edenler var. Hiç kimse gerçeği bilmezden gelemiyor. Ama bunu değiştirebilen de yok, çünkü Omelas'ın var olmasının tek koşulu bu çocuğun bu şekilde istismar edilmesi, insanlıktan mahrum bırakılması. Peki ahlâki olan hangisi? Buna devam edilmesi mi, edilmemesi mi? Eşitlikçi, istismar ve sömürüyü minimuma indirebilmiş toplumları bir olasılık olarak gören yazarın iyilik ve kötülüğün doğallığını, hak olan ve adil olmayanın yan yanalığını insan olmak tecrübesinin parçası olarak kabul ettiğini ve öyküde de bunu dile getirdiğini görüyoruz. Le Guin'in insanları karmaşık, çok katmanlı, bazen çok sade, ama iç içe geçmiş dünyalar, toplumlar, gelenekler, kültürler ve onların bütün var olan ağları içerisinde seçmeye çalışan, seçebilen insanlar. Ahlâki olanın seçmekte, seçebilmekte olduğuna işaret ediyor yazar. En kötü, en çirkin, en yoz, en korkunç anlarda bile, insan, seçebilir diyor. Öykünün adı bu anlamda ne çağrıştırıyor? Çok etkileyici buldum bu öyküyü ve iki kez okudum, birisi gündüz, diğeri ise ilk okumadan saatler sonra, akşam vakti. Şu ana dek okuduğum bütün öyküleri içerisinde Le Guin hissini en az veren öykü buydu, ama bu haliyle de çok etkileyici ve güzeldi. Öyküde işaret edilmiş olmasa veya sadece insanları kastediyor olsa bile hayvanların günümüz dünyasında insan toplumlarıyla olan zoraki, ve akla hayale gelmeyecek biçimlerde kötülüklerle devam eden ve insan kültürünün gerçek bir parçası haline dönüştürülmüş sömürü ve istismarını da akla getirdiğini düşünüyorum bu öykünün. Çünkü insanın hayvanla ilişkisi, yine çok karmaşık, çok sembolik ve çok gerçek, çok iç içe geçmiş ve tarihi bütün anlamları ile birlikte aslında öyküdeki çocuğun maruz bırakıldığı, toplum tarafından onaylandığı ve sürdürüldüğü muamelenin ve varoluş biçiminin aynısı aslında. Bu bir suç ve bu anlamda hepimiz suç ortağıyız. İnsan toplumlarının suçla, suçun yaratılması ve sürdürülmesi, onaylanması, desteklenmesi ve devam ettirilmesiyle olan ilgisi, Le Guin'in eserlerinde yankılanıp duruyor. Kötülüğün başka başka biçimleri şiddet içereninden şiddet barındırmayanına dek hayatta, gerçek yaşamda ve edebiyatta da devam ediyor. Le Guin, işte bunu da anlatıyor öykülerinde. Ve hakikaten, ne kadar güzel, ne kadar edebiyatı yücelten ve çoğaltan bir biçimde yapıyor bunu... Öyküyü herkese öneriyorum. -17- "Devrimden Önceki Gün" gonderi/65025562 (CemCBG)
3/5 Stars (%66/100) A description of a fictional town called Omelas. Though their world and lifestyle are very similar to ours, they are extremely happy and prosperous. We later learn that this happiness is possible because a child lives in suffering and misery in a room beneath the city. Emotional and good, detailed descriptions. It also won an award in 1974. (Mert Öncel)
Öykü okumanin başka bir tadı vardır. Ursula'nin tarif ettiği yer güzel, şenlikli,renkli, eğlenceli,doğanın tüm cömertligini sunduğu güzel Omelas. Omelaslilar basit insanlar değillerdi hem de mutlu olmalarına rağmen diyor Ursula ve mutluluğu epey aptalca bir şey olarak görüyoruz diye de ekliyor. Omelaslilarin mutlu olmaları güneş almayan ,nemli toprakta kendi dışkısı içinde yaşamaya mahkûm olan bir çocuğun var olmasına bağlı ve tüm omelaslilar bunu biliyor. Peki tüm toplumun mutlu olması için bir kişinin mutsuz olmasına,acı çekmesine ,istismar edilmesine göz yumulabilir mi? Bunun yükünü kaldıramayanlar omelastan çekip gidiyor,acaba gittikleri yerde mutlu olabiliyorlar mı, mutluluk ,erdemli davranabilmek bir tercih mıdır, neye bağlıdır,seçimlerimizde özgür müyüz? Bunları düşündüren 10sayfalik bir öykü...edebi değeri olan akılda iz,yürekte güzellik bırakan İyi ki okudum dedirtenlerden (Sadife Serbest)
The Ones Who Walk Away from Omelas PDF indirme linki var mı?
Ursula K. Le Guin - The Ones Who Walk Away from Omelas kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de The Ones Who Walk Away from Omelas PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ursula K. Le Guin Kimdir?
Ursula Kroeber Le Guin (d. 21 Ekim 1929) ABD'li yazar. Bilim kurgu ve fantezi edebiyatının en önemli yazarlarından kabul edilen Le Guin, bu alanlardaki eserlerinin yanı sıra şiir, tiyatro, çocuk ve genç edebiyatı alanlarında da yazar ve çevirmen olarak katkıda bulunmaktadır. İlk romanı 1966 yılında yayımlanan Le Guin'in eserlerinde ağırlıklı olarak Jung'un, taoizimin, varoluşçuluğun ve yunan mitolojisinin etkileri görülmektedir. Yazar, başta Hugo ve Nebula olmak üzere pek çok ödülün sahibidir.
Yaşamı
Ursula Kroeber, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde 1929 yılında dünyaya geldi. Antropolog bir babayla (Alfred Kroeber) psikolog ve yazar bir annenin (Theodora Kroeber) kızıdır. İsmini doğum tarihi olan Azize Ursula Günü'nden aldı. Ebeveynleri tarafından üç erkek kardeşi ile beraber kültürel çeşitlilik fikrinin hakim olduğu bir ev ortamında yetiştirildi. Massachusetts-Radcliffe College’da lisans eğitimini tamamladıktan sonra Columbia Üniversitesi'ni bitirdi ve yüksek lisansını “Fransa ve İtalya’da Orta Çağ ve Rönesans Dönemi Edebiyatı” üzerine yaptı. 1951’de tarihçi Charles A. Le Guin ile evlendi. Üç çocuk ve dört torun sahibi oldu. Le Guin 22 Ocak 2018'de Portland'daki evinde 88 yaşında öldü.
Edebiyat hayatı
Bilimkurgu türünde yazmaya 1960'li yıllarda başladı. İlk öyküsü 1962’de yayınlandı. Pek çok üniversitede ders verdi, çeviri, derleme ve makaleleri yayınlandı. Le Guin, 1969'da yazmış olduğu "Karanlığın Sol Eli" adlı romanıyla bilimkurgu dünyasının iki büyük ödülü olan Hugo ve Nebula ödüllerini aldıktan sonra ün kazanmıştır. Ayrıca, 1974'te yazmış olduğu ütopik bilimkurgu romanı Mülksüzler ile 1975'de yine Hugo ve Nebula ödüllerini almıştır. Bilimkurgu ve fantastik kurgunun yanı sıra şiir ve çocuk kitapları da bulunmaktadır.
LeGuin, teknolojik gelişmelerin değil, politika, toplumbilim ve psikolojinin öne çıktığı ve alternatif toplum biçimlerinin sorgulandığı bilimkurgu yaklaşımının en önemli temsilcilerindendir.
Eserleri arasında özellikle Yerdeniz Üçlemesi ve buna sonradan eklenen dördüncü, beşinci ve altıncı kitapla çok ciddi hayran kitlesine ulaşmıştır. Bu serinin 3. romanı olan "En Uzak Sahil" (The Farthest Shore) kitabıyla 1973 yılında Çocuk Kitapları için verilen ABD milli ödülü (National Book Award) kazanmıştır. 1990 yılında yeniden Nebula ödülünü Tehanu ile kazanmıştır.
Ana temaları
Temel feminist teoreme oldukça hakim olan Le Guin yazılarında teorisini gizlice vererek erkek okuru rahatsız etmez ve teoriyi okuyucuya gizlice zerk eder. Anarşist eğilimli ya da anaerkil toplumlar yaratmaktan çekinmez. Zaten hayatı boyunca asice hareket etmiştir. Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar adlı makale denemesinde, bir yazısında zamanında Playboy dergisinde bile yazdığını söylemektedir. Pek çok okuru için bilge bir kadın tiplemesi olan LeGuin Ged (Çevik Atmaca) karakteri ile de pek çok okurun kişiliğine etki etmiştir. Yüzüklerin Efendisindeki bilge ve ilk yaratılanGandalf'ın aksine (Gandalf Tolkien mitosunda ilk yaratılan ve kutsal olan maiardandır. Bkz. Güç Yüzüklerine Dair adlı Tolkien kitabı) LeGuin'in baş kahramanı Ged Gontlu bir keçi çobanı olarak başlayıp Roke adası büyücülerinin en büyüklerinden olmuştur. Yeraltı tanrılarının başrahibesi Tenar ise sıradan bir kadın olmayı tercih ederek kendini bulmuştur. LeGuin'in her kahramanı, her romanı bir süreç, bir değişim anlatır. Bilgeliği ve büyümeyi değişmekten korkmamakta bulur.
Le Guin'in karakterleri basma kalıp kahramanlardan uzaktır. Genç mükemmel kadın ve erkekler yaratmayan yazarın kahramaları genellikle yaşlı adamlar veya koca karılar, cılız, sakat veya tecavüze uğramış ve intikam peşinde koşamayacak kadar çaresiz çocuklardan oluşmaktadır. Bu haliyle Le Guin romanları çaresizliği, yaşama cesaretini vurgulayan mütevazi görünümlü gizli bir romantizim barındırmaktadır. Oldukça sık kölelikten bahseder. Öncelikle köleliği tüm şatafatlı sembollerinden arındırır. Köleleri, bir kölenin yalın ve itirazsız, itaatkar dünyasında her hangi bir şeyi sorgulama yeteneğinden yoksun insanlardır. İsyandan bahseder, ama yanlışlıkla köle sıfatı taşıyan soylu kurtarıcılardan yoksundur hikâyeleri. Kadınlık ve erkeklik, çocukluk ve erişkinlik, kölelik ve sahiplik gibi zıtlıklara vurgu yapmaktadır. Le Guin yalın ama şiddet dolu bir evreni yansıtır. Şiddeti adlandırmaktan çekinmez. Özgürlük ve cesaret dolu bir dili vardır.
Daha fazla bilgi için: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ursula_K._Le_Guin
Ursula K. Le Guin Kitapları - Eserleri
- Mülksüzler
- Yerdeniz Büyücüsü
- Atuan Mezarları
- Sürgün Gezegeni
- Karanlığın Sol Eli
- En Uzak Sahil
- Tehanu
- Yerdeniz Öyküleri
- Öteki Rüzgar
- Her Yerden Çok Uzakta
- Rüyanın Öte Yakası
- Yaban Kızlar
- Dünyaya Orman Denir
- Yerdeniz
- Kadınlar Rüyalar Ejderhalar
- Marifetler
- Anlatış
- Rocannon'un Dünyası
- Lavinia
- Lao Tzu: Tao Te Ching
- Sesler
- Başlama Yeri
- Güçler
- Devrimden Önceki Gün
- Bağışlanmanın Dört Yolu
- Dümeni Yaratıcılığa Kırmak
- Rüzgargülü
- Balıkçıl Gözü
- İçdeniz Balıkçısı
- Orsinya Öyküleri
- Yanılsamalar Kenti
- Dünyanın Kıyısında Dans
- Yazma Üzerine Sohbetler
- Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak
- Uçuştan Uçuşa
- Kanatlı Kediler Masalı 1 - Dört Yavru
- Zihinde Bir Dalga
- Rüzgarın On İki Köşesi
- Aya Tırmanmak ve Diğer Öyküler
- Malafrena
- Hep Yuvaya Dönmek
- Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler
- Şimdilik Her Şey Yolunda
- Günün Geç Vakitleri
- Kanatlı Kediler Masalı 2 - Yuvaya Dönüş
- Boşa Geçirecek Vakit Yok
- Kanatlı Kediler Masalı 4 - Kentte Tek Başına
- Balık Çorbası
- Kanatlı Kediler Masalı 3 - Yeni Arkadaş
- Uçsuz Bucaksız
- The Ones Who Walk Away from Omelas
- Sözcüklerdir Bütün Derdim
- Başka Bir Yer
- Denizyolu
- Atmacanın Türküsü
- The Daughter of Odren
- Schrodinger’s Cat
- The Stars Below
- Direction of the Road
- Things A Story
- A Trip to the Head
- The Field of Vision
- Semley's Necklace
- Vaster than Empires and More Slow
- Why are Americans Afraid of Dragons?
- Yerdeniz Büyücüsü
- The Other Wind
- Tales from Earthsea: The Fifth Book of Earthsea
- Balina Süleyman’ın Dokuz Yüz Otuz Birinci Dünya Turu
- Tehanu
- The Farthest Shore
Ursula K. Le Guin Alıntıları - Sözleri
- "Sana ayrıldığım zamanki gibi geri geldim: Bir aptal olarak." (Yerdeniz Büyücüsü)
- “Çakmaktaşı ile çelik yıllarca yan yana durur da en ufak bir kıpırtı olmaz ama birbirine sürtersen kıvılcımlar saçarlar. İsyan anlık bir şeydir, birden ortaya çıkar, bir kıvılcım, bir ateş gibidir.” (Marifetler)
- Bu gece mavi bir ay doğacak güneş, rüzgarın ardında battığında. Hep yaptım. Hep yaptım doğru şeyi. Şimdi izin verin başlasın varoluşum şarkısına. (Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak)
- içine şeytanı saldılar mı, asla kurtulamazsın. Hamile olmak yerine onu taşırsın. (Denizyolu)
- Bazı insanlar sanatın kontrolle ilişkili olduğunu düşünür. Ben daha çok kendini kontrolle ilgili olduğunu düşünüyorum. Şöyle bir şey: İçimde anlatılmak isteyen bir hikaye var. O benim amacım. Ben onun aracıyım. Eğer kendimi, egomu, istek ve fikirlerimi, zihinsel çöpümü bir kenarda tutabilir, hikayenin odağını bulabilir ve hikayeyi takip edebilirsem, hikaye kendi kendini anlatacaktır. (Yazma Üzerine Sohbetler)
- Domuzların üstünde dolaşan Şaşkın sinekler gibidir düşünceler. (Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak)
- Gitmek kolaydı. Gitmeyi sürdürmek zordu. (Balıkçıl Gözü)
- “Bir kadına âşık bir adam mı? Ben sadece kadınların âşık olabildiklerini zannederdim.” “Bazen kadınlar bir erkeğe âşık olabiliyor ki bu da çok kötü” (Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler)
- Belki de sevme isteği dışında tutunabileceği bir şey yoktu. Eğer o duyguyu da yitirirse kaybolurdu. (Başlama Yeri)
- Sağır bir şiddet karşısında hangi söz bir anlam ifade eder ki? (Tehanu)
- ...herkese karşı adil olma havamda değilim. Kendime karşı adil olma havamdayım. (Zihinde Bir Dalga)
- To refuse death is to refuse life. (The Farthest Shore)
- "Erkeklerden daha ufak tefek oldukları ve dar yerlerde daha rahat hareket edebildikleri ya da toprağa daha ait oldukları için, ya da daha büyük bir ihtimalle âdet olduğu için Yerdeniz'de madenlerde her zaman kadınları çalıştırırlardı." (Yerdeniz Öyküleri)
- Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor.. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler. (Sesler)
- “Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler.” (Sesler)
- "Sanki bütün hayatımız boyunca kapıları kilitleyip duruyor gibiyiz. Yaşadığımız yer evin içi." (Tehanu)
- BİR TOPLULUĞUN odak noktasıdır kütüphane, o topluluk için kutsal bir yerdir... (Zihinde Bir Dalga)
- İnsanın kendi bedeni bir nesne değildir, bir aksesuar değildir, göz zevki vermekle yükümlü bir süs eşyası değildir, sensindir o, yalnızca sen, kendin. Ne zaman ki sen olmaktan çıkar, senin olmaya başlar, sahip olduğun bir şey olmaya başlar, sen de o zaman başlarsın işte onun için kaygılanmaya... (Devrimden Önceki Gün)
- Bu sevişmelerin üzerinde tefler çalınsın, tutkunun görkemi gonglarla ilan edilsin. (The Ones Who Walk Away from Omelas)
- Zihnimde, öykü ile roman arasındaki bağlantı oldukça ilginç. "Semley'in Kolyesi" kendi başına tam bir öykü ise de, aslında bir romanın tohumu. Öyküyü tamamladığımda Semley ile de işim bitmişti. Ama öyküde küçük bir role sahip, sadece yolu oradan geçen bir karakter vardı: Öykü bittiğinde yeniden gölgelere karışmaya itiraz eden biri. "Benim öykümü de yaz," diye başımın etini yiyip duran biri: "Ben Rocannon. Dünyamı keşfe çıkmak istiyorum ... " Ben de dediğini yaptım. İnanın, bu insanlarla tartışmaya giremiyorsunuz. (Rüzgarın On İki Köşesi)