Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları kimin eseri? Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları kitabının yazarı kimdir? Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları konusu ve anafikri nedir? Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları kitabı ne anlatıyor? Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları kitabının yazarı Lev Tolstoy kimdir? İşte Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Lev Tolstoy

Yazar: Mahatma Gandhi

Çevirmen: Mehmet Fahrettin Biçici

Yayın Evi: Vakıfbank Kültür Yayınları

İSBN: 9786057947178

Sayfa Sayısı: 96

Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Edebiyat dünyasının baş tacı Tolstoy’un en büyük hayranlarından birinin Gandhi olduğunu biliyor muydunuz? Pasif direnişçilerle beraber kurduğu kırsal yaşam topluluğuna “Tolstoy Çiftliği” adını verdiğini? Gandhi’nin Tolstoy’a yazdığı ilk mektubunun nedeninin, onun Hintli bir devrimciye yazdığı, Hindistan’ın özgürleşmesi için tek yolun şiddeti reddetmek ve sevginin yasasına boyun eğmek olduğunu söyleyen mektubunu tercüme etmek ve yayımlamak için izin istemek olduğunu? Peki Gandhi mektup yayımlanırken hangi bölümlerin çıkartılmasını istedi? Tolstoy ile Gandhi’nin mektuplaşmalarını okurken, ahlaki mükemmeliyetçilikten ödün vermeden nasıl mücadele edilebileceğini göreceksiniz. Tolstoy’un dediği gibi kesinlikle direnmemek mi, yoksa Gandhi’nin öğütlediği gibi pasif direniş mi doğrusuydu? Bu kitap, kötülüğe karşı direnerek bir hayat sürmenin çarelerini arayan bu iki bilge insanın bu yolda birbirine nasıl destek olduğunu merak edenler için…

Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları Alıntıları - Sözleri

  • İnsanlığı bütün marazlarından kurtaracak yegane yol sevgidir ve halkınızı kölelikten kurtaracak tek yolda bunun içindedir. (Tolstoy)
  • İnsan, şimdiye dek yaşamına rehberlik etmiş olan şeyi kaybetmiş ve istikametsizce yaşamaktadır. Kendi çağına uygun yeni bir ölçüt bulamadığı için, dikkatini kendi yaşamının sefaletinden ve anlamsızlığından başka yöne çekecek her türden meşgale, kaygı, oyalama ve serseliği icat etmektedir.
  • Faydalı olmayan şey zararlıdır.
  • Hayatta en büyük pişmanlık; Pişman olurum diye yapamadıklarımızdır.
  • Fenalık yapanların cezası, büyük bir merhametle davranarak onları utandırmaktır. Kişi komşusunun ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarıymış gibi gidermeye çabalamadıkça, üstün bilgi sahibi olmak ne işe yarar ki? Bir kişi sabah bir başkasına kötülük yapmayı istemiş olsun, kötülük akşam ona geri dönecektir.
  • Hint halkının İngilizler tarafından köleleştirilmesinin tek olmasa da en önemli sebebi, tam olarak bu dini bilincin ve bu bilinçten tomurcuklanacak ahlaki rehberin noksanlığında - günümüzde bu noksanlık, Doğuda Batıda, Japonya'dan Amerika'ya bütün milletlerde benzer biçimde yaygındır- yatmaktadır.
  • Sevgi, öteki ruhlarla birlik ve dayanışma içinde olma iştiyakıdır.
  • Bir ticaret şirketi iki yüz milyonluk bir milleti köleleştirmiştir. Bunu hurafeden arınmış bir insana söylediğinizde ne dediğinizi kavrayamamayacaktır. Kuvvetli olmak bir yana, gayet kof ve sıradan otuz bin insanın, iki yüz milyon zinde, akıllı, yetkin ve özgürlüğüne tutkun insanı köleleştirilmiş olmasına nasıl anlam verilebilir? Hintlileri köleleştirenin İngilizler değil de, bizzat kendileri olduğunu açıkça ortaya koymuyor mu bütün bunlar?
  • Bir çoğunluğun bir azınlığa uyguladığı zulüm ve bundan kaçınılmaz surette çıkan ahlaki bozulma, özellikle de son zamanlarda beni pek meşgul eden bir olgudur. (Tolstoy)
  • Gandhi, Tolstoy'un "Tanrının Egemenliği İçinizdedir" kitabını okuduktan sonra çok fazla etkilenir. Direnişçilerle kurduğu çiftliklerinin adını bile Tolstoy Çiftliği koyar.
  • "Tolstoy'dan önce hiç kimse, yoksulların sefaletinin sebebinin, zenginlerin aylaklığı olduğunu ve yoksullara gerçekten yardım edip, 'çağımızın köleliği'ne son vermek için imtiyazlı sınıfın, dayanaklarından sıyrılıp kendi emekleriyle yaşamayı öğrenmeleri gerektiğini bu açıklıkta sezmemiş ve ortaya koymamıştı."
  • * İnsan bu dünyada servet biriktirmelidir. * Bir kişi bize ne kadar kötülük yaparsa yapsın ona her zaman iyilikle mukabele etmeliyiz. Bu Tanrı'nın emri ve yasasıdır. * Hiç kimse kavganın parçası olmamalıdır. * İnsanın dünyaya gelme sebebi, Yaratıcı' ya olan vazifesini yerine getirmektir; bu sebeple haklarından çok vazifeleri ile ilgilenmelidir.
  • İnsan bu dünyada servet biriktirmemelidir;
  • Hiçbir insana, yapmak istemediği bir şeyi yapmaya mecbur bırakacak ya da onu sevdiği bir şeyden mahrum bırakacak herhangi türden bir fiziksel kuvvet uygulanmamalıdır.
  • Yapman gereken kendini yalandan kurtarmaktır, durumun kaçınılmaz surette kendiliğinden değişecektir. İnsanın özgür olmaktan nasibini aldığı ve üzerinde tam kontrol sahibi olduğu tek bir şey vardır yaşamda, bunun dışında her şey onun kudreti dışındadır. Bu yegane set hakikati görmek ve dile getirmektir.

Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Gandhi sadece bir siyasetçi, Tolstoy sadece bir yazar değildi. Onlar yaralamayan fiziksel kuvvet mantığıyla pasif direnişi, sıfır fiziksel kuvvet anlayışıyla karşılaştırıp sadece toplumları için değil, tüm dünya için bir çözüm bulmaya çalışmışlardır. Zihinlerinde hakikat, sevgi, milksüzlük, şiddet karşıtlığı ve iffet kavramlarıyla kendilerini bu ideallere adamış ve bu yolda ölmüşlerdir. İncecik bir kitabı sindire sindire çok uzun zamanda okudum. Bu kitaptan öğreneceğimiz çok şey var. Konu hakkında daha fazla kitap yazılması ümidiyle.. (Uğur Çintan)

Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları, Ankara Kitap Fuarı’nda görüp aldığım ilgimi çeken bir kitaptı. Öncelikle Tolstoy ve Gandhi’nin mektuplaştığına dair hiçbir fikrim yoktu. Diğer bir yandan Rus Edebiyatı’nın önemli isimlerinden birinin, Hindistan direnişinin en önemli figürü olan Gandhi’yle ne üzerine konuştuklarını da oldukça merak etmiştim… Ve sonunda kendi adıma oldukça bilgilendirici ve fikir verici bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kitap, James D. Hunt’un giriş kısmındaki “Gandhi, Tolstoy ve Tolstoycular” yazısıyla başlıyor. Bu kısım oldukça bilgilendirici. Biz Tolstoy’u sadece ya da genellikle edebi kimliğiyle tanısak da aslında kendisi dini ve siyasi fikirleriyle bir çok kişiye ilham olmuş ve ortaya Tolstoyculuk denen bir düşünce akımı çıkmış. Bunun yanında Tolstoy’un Gandhi’yle iletişiminde en önemli rolü oynayan dönemin çevirmenlerine de yer verilmiş bu giriş kısmında. Ama ben giriş kısmını kitabı bitirdikten sonra okuduğumu itiraf edeyim. Okuduğum mektuplardan kafamda şekillenen düşünceleri sonradan giriş kısmındaki yazıyla karşılaştırmak yazıyı daha kalıcı yaptı benim için. Açıkçası Tolstoy’un bazı fikirlerine oldukça şaşırmakla birlikte kimi zaman yadırgadım. Tolstoy bütün savlarını sevgi üzerinden yapıyor. Ona göre bu dünyada her şeyin temelini kuracağımız şey sevgi. İncil’den de birçok alıntı kullanıyor bunu yaparken. Tüm dinlerin temelinde sevgi olmasına rağmen şiddeti nasıl meşru kıldıklarından yakınıyor. Eski zamanlarda hükümdarlara verilen sınırsız güçlerle bu şiddet meşru kılınırken, günümüzde ‘bilim’i kullanarak insanların bu meşruiyeti sağladığını savunuyor. Açıkçası kendisinin bu kısımdaki fikirlerini oldukça ilginç buldum. Kendi kurduğu temele göre düşünceleri oldukça mantıklı gözükse farklı bakış açılarından yaklaşıldığında birçok yönden eleştirelesi bir düşünce yapısı var bence Tolstoy’un. Ama kısaca özetlersek Tolstoy her imkan ve şeraitte şiddete karşı diyebiliriz. Onun gözünde şiddeti mübah kılan hiçbir durum yok. “Şiddete karşı direnmeme” düşüncesinin sonuna kadar arkasında kendisi. Bu iki insanı bir araya getiren olay ise Gandhi’nin, Tolstoy’un bir yazısında bulunan reenkarnasyon hakkında fikirlerinin halkının inancına ters düşmesi nedeniyle Tolstoy’a gönderdiği mektup. Tolstoy ise cevaben reenkarnasyon hakkında fikrini belirtip, isterse bu kısmı çıkararak yayımlayabileceğini bu konuda hiçbir hak iddia etmediğini belirtiyor. Ardından devam eden mektuplarda Hindistan’ın neden İngiliz sömürgesinin kurbanı olduğunu, bunun suçlusunun ne veya kim olduğuyla ilgili ilginç diyalogları oluyor. Beni şaşırtanın genelde Tolstoy olduğunu itiraf etmeliyim. Biraz önce bahsettiğim üzere kendisi “şiddete karşı direnmeme” düşüncesini savunuyor bu nedenle Gandhi’nin şiddetsiz direnişine bile karşı çıkıyor kimi zaman. Açıkçası buralarda biraz sinirlendiğim ve deyim yerindeyse Tolstoy’un tuzunun kuru olduğunu ve olaylara tek taraflı yaklaştığını düşündüğüm oldu. Sonrasında giriş kısmını okuduğumda Tolstoy’un düşünce tarzına yöneltilen eleştiri de oldukça açıklayıcı oldu: “Tolstoy içten ve bilge olsa da, bütün faniler gibi onun da hatalar yaptığına dikkat çekmek görevimdi. Bunu yapmamın sebebi, Tolstoy’un oldukça karmaşık sorunlar olan mülkiyet, seks ve hükümet gibi meseleleri çokça basitleştirerek çözmesiydi. Bunu da pek basit bir yöntemle, onları tümüyle mahkum ederek ve yadsıyarak yapıyordu.” Mektuplardan sonra kitap Gandhi’nin kurduğu Tolstoy Çiftliklerinden ve orada yaptığı uygulamalardan bahsediyor detaylı olarak, Gandhi’nin ağzından. En sonunda ise Indian Opinion’da (1910) yer alan “Leo Tolstoy’un vefat ilanı” ile bitiyor kitap. Kitap özenli hazırlanmış güzel bir kitap olmuş. Mektupların çevirilerinde kimi zaman anlamına çok aşina olmadığım eski kelimeler ve Tanzimat dönemi eseri okuyormuşçasına cümleler vardı -özellikle Tolstoy’un mektuplarında. Muhtemelen mektuplarındaki ağır bir üslubu bu şekilde bir tercümeyle yansıtmışlar diye düşündüm ben. Sona gelirken, sadece Edebi yönüne ve etkisine tanıdık olduğum Tolstoy’un düşüncelerini ve bu düşüncelerin insanları bu denli etkilemesini öğrenmek ve okumak oldukça keyifliydi. Fakat eserleriyle bugün bile başı çeken Tolstoy’la yüz yüze karşılaşsam çok iyi anlaşamayız gibi geldi bana. Kendisi her daim sevgiyi savunsa da bunu yapış tarzının sevginin doğasına aykırı olduğunu düşünüyorum ben. Sonuçta anayasaya “Herkes herkesi sevecektir ve ülkenin yönetimine sevgi hakim olacaktır.” diye bir madde eklenmemesinin bir nedeni var… Sonuçta Tolstoy’un düşünceleri teoride mükemmel bile olsa (ki bence değil) pratikte oldukça sıkıntılı olabilir. Diğer bir yandan dediğim gibi üzerine düşünülecek orijinal fikirleri de var bolca. Gandhi’yle ilgili fazla ayrıntıya girmememin sebebi kendisi zaten düşünceleriyle varolmuş düşünceleriyle bilinen bir insan mektupları da bunu destekler nitelikte. Bunun dışında kendisinin Tolstoy Çiftlikleri hakkındaki yazılarını ilgiyle okudum. Yaklaşık 100 sayfada bilgilendirici ve düşündürücü bir kitap. Konuya merakınız varsa tavsiye ederim. (İclâl)

DİPNOTLAR: Kitap aslında güzel ama dipnotları yetersiz buldum. Bazı kavramları ya da adi geçen kitapları ayrıca araştırmak zorunda kaldım. Bu bakımdan eksik buldum. (Kamulaştıramadıklarım)

Kitabın Yazarı Lev Tolstoy Kimdir?

Lev Tolstoy 28 Ağustos 1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812 Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.

Tolstoy romanlarında, insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'', ''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş eserdir.

Lev Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.

Lev Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk"u bu sıralarda yazdı.

Lev Tolstoy Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.

Lev Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs kendisinden 16 yaş küçük olup henüz 18 yaşındaydı. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 13 çocukları oldu; bu çocukların 3'ü bebek iken, biri 5 diğeri de henüz 7 yaşında iken öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı" bu dönemde yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.

Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır.

Lev Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında öldü. Kış ortasında evini terk ettiğinde hasta düştükten sonra, Astapovo'da tren istasyonunda zatürre'den öldü. Polis, cenazesine katılmak isteyenlere ulaşımı sınırlandırmak için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdular.

82 yaşında vefat eden Lev Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hıristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı kitabı "tanrının egemenliği içimizdedir" kitabıyla yeni bir hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.

Lev Tolstoy Kitapları - Eserleri

  • Hacı Murat
  • İnsan Neyle Yaşar?
  • Kazaklar
  • Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
  • Anna Karenina
  • Aile Mutluluğu

  • Aslan ile Köpek Yavrusu
  • Hazreti Muhammed
  • Çocukluk
  • Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik
  • Sivastopol
  • İvan İlyiç'in Ölümü
  • Kreutzer Sonat

  • Diriliş
  • Sergi Baba ve İki Hafif Süvari
  • Efendi ile Uşağı
  • Erik Çekirdeği
  • İtiraflarım
  • Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
  • Aşkın Yasası - Şiddetin Yasası

  • Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır
  • Üç Ölüm
  • Şeytan
  • Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir
  • Hayatın Anlamı
  • Masallar
  • Bir Gencin Dramı

  • Gençlik
  • Her Şeye Rağmen Sevgi
  • Sanat Nedir?
  • Din Nedir?
  • Vahşi Zevkler
  • Ve Işık Karanlıkta Parlıyor
  • Kafkas Tutsağı

  • İçimizdeki Şeytan
  • Hayat Üzerine Düşünceler
  • İnsana Ne Kadar Toprak Lazım
  • Hayatı Sorgulamak
  • Bilgelik Kitabı
  • Hikayeler
  • Günlükler

  • Tipi
  • Bütün Mutluluklar Birbirine Benzer
  • Fil ile Tilkiler
  • Baskın
  • Halk İçin Hikayeler
  • Öyküler
  • Ölüm Manifestosu

  • Karanlığın Kudreti
  • Canlı Ceset
  • Yaşlı Kavak
  • İlkgençlik
  • İhtiyar Adam ve Torunu
  • Tanrı Her Şeyi Bilir
  • Zamanımızın Köleliği

  • Dekabristler
  • İncil'in Kısa Bir Özeti
  • Tolstoy'un Risaleleri - 2. Cilt
  • Tolstoy'un Risaleleri - 1. Cilt
  • Davulun Sesi
  • Katya
  • Yunan Öğretmen Sokrates

  • Çocuk Gibi Olun
  • Şahin İle Horoz
  • Küçük Şeytan
  • Sahte Kupon
  • Savaş ve Askerlik Üzerine
  • Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine
  • Kralın Hediyesi

  • İnancım Neden İbarettir?
  • Dua
  • Savaşa Karşı Yazılar
  • Çömlek Alyoşa
  • Anna Karenina - 3. Cilt
  • Tolstoy'dan Seçme Öyküler
  • Yaşayan Ölü

  • Anna Karenina - 2. Cilt
  • Hikmetli Sözler
  • Savaş ve Barış - 2. Cilt
  • Savaş ve Barış - 3. Cilt
  • Savaş ve Barış - 4. Cilt
  • Hiddet
  • Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları

  • Ruh
  • Bethink Yourselves
  • Polikuşka
  • Tolstoy Bütün Eserleri 3
  • Balodan Sonra
  • Gri Tavşan
  • Seçilmiş əsərləri - 1. Cilt

  • Ruh ve Ölüm
  • Gençlik - 2. Cilt
  • Vatanseverliğe Karşı
  • Anna Karenina - 4. Cilt
  • Felsefe-i Hayat
  • İman ve İtikad
  • Aşk ve Öfke

  • Корней Васильев (Korney Vasiliev)
  • Gizli Notlar
  • Bütün Eserleri 10
  • Bütün Eserleri 11
  • Bütün Eserleri 12
  • Ölümden Sonra Dirilme - Cilt: 3
  • Çilekler

  • Tövbe Edin
  • Kuğular
  • İki Qusar
  • İman Vicdan Ve Dua
  • Halk İçin Hikayeler - 1. Cilt
  • Halk İçin Hikayeler - 2. Cilt
  • Halk İçin Hikayeler - 3. Cilt

  • Ainsi Meurt L'amour
  • Budala İvan
  • Yaban Çilekleri
  • Tanrı Gerçeği Görür Ama Bekler
  • Tolstoy Bütün Eserleri 14 (Ciltli)
  • Aforizmalar
  • Yolcu ve Köylü

  • Risaleler - İnsanın Dokuz Hali
  • Muhabbet
  • Kelam
  • Masallar
  • Basübadelmevt
  • Father Sergius
  • Söz ve Eşitsizlik

  • Bir İzdivacın Romanı
  • Çocukluk ve Gençlik Yılları
  • Susa Bilmirəm

Lev Tolstoy Alıntıları - Sözleri

  • Biz de böyleyiz işte... (İnsana Ne Kadar Toprak Lazım)
  • İnsan eğer çok yaşasaydı o nispette çok değişimlere uğrardı. İnsan başlangıçta bir bebekken sonra küçük çocuk, sonra yetişkin ve daha sonra da ihtiyar olurdu. Fakat insan ne kadar değişim geçirirse geçirsin kendisine daima "ben" demiştir. Bu "ben" bebeklikte, yetişkinlikte ve ihtiyarlıkta her zaman kişinin yanındadır. İşte değişmeyen bu "ben" ruh adını verdiğimiz şeydir. (Ruh ve Ölüm)
  • "İnsan kazanayım derken kendim kayboldum." (Tanrı Her Şeyi Bilir)
  • "Böyle anlarda bir felakete ne kadar yakın olduğumu bilseydin, kendimden ne kadar korktuğumu!" (Anna Karenina - 3. Cilt)
  • Bu da yaşamak mı sanki! İnsan ya tam öl­meli ya da tam yaşamalı. Tövbe, tövbe! (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
  • Insana öyle geliyordu ki yeni bir şeyi anlamak için büyük bir hevesle atılıyor ancak amacına erdikten sonra o şeyden nefret etmeye de hak kazandığını düşünüyordu. (Gençlik - 2. Cilt)

  • Kalben sakin ve uysal olun, hayatınızda mutluluğu bulursunuz. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
  • Sağlığı ile övünenin değil hasta olanın hekime ihtiyacı vardır. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
  • -Çünkü sen kendin için, mutluluğun için yaşamak istiyorsun. +Bu dünyada başka ne için yaşanır ki? -Tanrı için yaşamak gerekir Martin. (Hikayeler)
  • ''Kabahatlerin en korkuncu, nankörlüktür...'' (Çocukluk)
  • Bu acıyla da aynı şey olacak, zaman geçecek ve umurumda olmayacak. (Anna Karenina)
  • Ben, hayattan hiçbir beklentisi olmayan, mahvolmuş bir adamım artık... (Hikayeler)
  • Ölmek için referansa ihtiyaç yok (Anna Karenina - 3. Cilt)

  • Bence her insan bencildir,ve bütün yaptiklari da bu yüzdendir. -Bencillik,insanin kendisini en iyi ve en akilli olduğuna inanmiş olmasidir.. (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
  • Ve insanlar, kurtuluşu, her insan için zorunlu olan, tüm dinsel öğretilerde ve her bir insanın yüre­ğinde yazılan, 'kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ve yakınlarını öldürme' yasasını yerine getirmekte arama­lıdırlar. (Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine)
  • İndi ki,bu dünya günahla doludur və ondan imtina etmək lazımdır,onda nəyə gərəkdir onun gözəllikləri? Bu işrəti niyə yaratmısan? (Sergi Baba ve İki Hafif Süvari)
  • 'Öldün mü toprağa gömerler, sonra da me­zarında ot biter, o kadar işte. Başka hiçbir şey yok' (Kazaklar)
  • Ben, niçin bütün dünyanın dâhiyane bulduğu Shakespeare'in yapıtlarını beğenmemekle kalmıyor, bunları bir de iğrenç buluyordum? (Sanat Nedir?)
  • Tarihsel olarak dekabristler,1825 Aralık ayında çarlığa karşı (Dekabr, Rusçada "Aralık" demek)meydan okumaya cüret etmiş ilk devrimcilerdi.hemen hepsi de Rus aristokrat ailelerinden geliyordu ve büyük bir çoğunluğu ise 1812'de Napoleon ordularına karşı savaşmışlar, kahramanlıklarıyla öne çıkmışlardı. (Dekabristler)
  • erkekler böyle düşünürsünüz.. Kendinize özgürlük tanıdınız, kadını ise kuleye tıkmak niyetindesiniz. Kendinize gelince her şeye izin verirsiniz.. (Kreutzer Sonat)