Türk Dil Bilgisi - Muharrem Ergin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Türk Dil Bilgisi kimin eseri? Türk Dil Bilgisi kitabının yazarı kimdir? Türk Dil Bilgisi konusu ve anafikri nedir? Türk Dil Bilgisi kitabı ne anlatıyor? Türk Dil Bilgisi PDF indirme linki var mı? Türk Dil Bilgisi kitabının yazarı Muharrem Ergin kimdir? İşte Türk Dil Bilgisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Muharrem Ergin

Yayın Evi: Bayrak Basım Yayım Tanıtım

İSBN: 9789757728672

Sayfa Sayısı: 407

Türk Dil Bilgisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitap, ana dilimizin öğretilmesine ve öğrenilmesine katkıda bulunmak üzere hazırlanmıştır. YÖK’ün çerçeve programına bağlı kalınmakla birlikte, gençlerimizin günlük yaşantıda sıkça yüz yüze gelebileceği düşünülen konulara öncelik ve önem verilmiştir. Kitapta ana dili bilgisini ve bilincini geliştirmek amaç edinilmiştir.

* “Türk Dil Bilgisi” üniversitelerimizdeki Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı öğrencileri için hazırlanmıştır

* Uzun bir meslek ve ilim hayatının ürünü olan eser için, birçok şive ve ağızları ile Canlı Türkçe’den başka basma ve yazma yüzlerce Türkçe eserden, gramer, lügat, metin, inceleme ve araştırma olarak belli başlı bütün Türkoloji kaynaklarından faydalamlmıştır.

* Üniversite seviyesinde okutulan bir gramerin pratik gramer olamıyacağı göz önüne alınarak, bu kitapta gramer şekilleri klişeler, ezberlenecek kalıplar şeklinde verilip geçilmemiş, Türkçenin problemlerine göre ele alınarak çeşitli yönlerden etraflıca incelenmiş, münakaşa süzgecinden geçirilmiştir.

* Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi gören her öğrencinin temel kitabı olan “Türk Dil Bilgisi” baskı sayısı bakımından da, kendi alanında erişilmesi güç bir rekora sahiptir.

Konu Başlıkları

Dil Nedir

Türk Dil Bilgisi

Sesler

Kelimeler

Kelime Gurupları ve Cümleler

Türk Dil Bilgisi Alıntıları - Sözleri

  • Dil, düşüncenin aynasıdır.
  • Lehçe bir dilin bilinen ve takip edilebilen tarihinden önce, karanlık bir devrinde kendisinden ayrılmış olup çok büyük ayrılıklar gösteren kollarına denir. Şive bir dilin, bilinen tarihî seyri içinde ayrılmış olup bazı ses ve şekil ayrılıkları gösteren kolları, bir kavmin ayrı kabilelerinin birbirinden farklı konuşmalarıdır. Ağız ise bir şive içinde mevcut olan ve söyleyiş farklarına dayanan küçük kollara, bir memleketin çeşitli bölge ve şehirlerinin kelimeleri söyleyiş bakımından birbirinden ayrı olan konuşmalarına verdiğimiz addır.
  • Bir cemiyeti ayakta tutan, bir cemiyetin varlığını sağlayan, devam ettiren, bir cemiyete sarsılmaz bir birlik yaratan müessese olarak dilin oynadığı rol çok büyüktür. Bu bakımdan dil milleti teşkil eden unsurların başında gelir. Bir milleti, bir kavmi bazen tek başına ayakta tutar, milli benliği muhafaza ederek, onu yok olmaktan eriyip başkalaşmaktan kurtarır. Demek ki dil bir milletin en büyük milli müessesesidir.
  • […] Türklerin, İslam kültürü çerçevesine girmeleri dolayısiyle Türkçeye sokulan Arapça ve Farsça unsurlar, Türkçeyi Eski Türkçeden sonra, yeni yazı dilleri devresinde istilaya başlamış, bu istila bilhassa Batı Türkçesinde korkunç bir gelişme göstererek birkaç asır içinde Türkçeyi adeta tanınmaz bir hâle getirmiştir.
  • Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir.
  • Kendi kanunlarına aykırı zorlamaları dil hiçbir zaman benimsemez.
  • Türkçe Ural - Altay dillerinin Altay koluna bağlı bir dildir. Bu diller içinde Türkçeye en yakın olanı ise Moğolcadır.
  • Bir dilin geçmişinden bahsetmek, tarih içindeki gelişmesine bakmak demek, yazı dilinin tarihî gelişmesine bakmak demektir.
  • “Fakat bütün bu değişiklikler ve gelişmeler dil kaideleri çerçevesinde cereyan ederler. Dile yeni kelimeler kazandırmak için dışarıdan yapılacak müdahalelerin de daima bu kaideler çerçevesinde olması gerekir. Kendi kanunlarına aykırı zorlamaları dil hiçbir zaman benimsemez. Canlı bir varlık olan yapısı, fertlerin ve cemiyetlerin istedikleri şekilde karışmalarına müsait değildir. Onun fertlere ve cemiyetlere tâbi olmayan bir nizamı vardır.”
  • “Bu hususta mevcut kanaat, dillerin doğuşunda tabiattaki sesleri taklidin mühim bir yeri olduğu merkezindedir. Bugün her dilde ses taklidinden doğdukları açık olan bazı kelimeler de mevcuttur. Fakat böyle birkaç istisna dışında büyük kelime kütlelerinin herhangi bir ses taklidi izi taşımadıkları da muhakkaktır.”
  • “Cemiyetlerin en büyük dayanağı dildir. Bir cemiyeti ayakta tutan, bir cemiyetin varlığını sağlayan, devam ettiren, bir cemiyette sarsılmaz bir birlik yaratan müessese olarak dilin oynadığı rol çok büyüktür.”
  • “Bu şekilde bir dilin muhtelif lehçeleri, şiveleri ve ağızları bulunur. Bunlardan lehçe, bir dilin bilinen ve takip edilebilen tarihinden önce, karanlık bir devrinde kendisinden ayrılmış olup çok büyük ayrılıklar gösteren kollarına denir. Şive bir dilin, bilinen ve tarihî seyri içinde ayrılmış olup bazı ses ve şekil ayrılıkları gösteren kolları, bir kavmin ayrı kabilelerinin birbirinden farklı konuşmalarıdır. Ağız ise bir şive içinde mevcut olan ve söyleyiş farklarına dayanan küçük kollara, bir memleketin çeşitli bölge ve şehirlerinin kelimeleri söyleyiş bakımından birbirinden ayrı olan konuşmalarına verdiğimiz addır.”
  • “Meselâ, Türkçeden bilinmeyen zamanda ayrılmış olan Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleri; Kırgızca, Kazakça, Özbekçe, Azeri ve Osmanlıca Türkçesi vb. Türkçenin şiveleri; Karadeniz, Konya, İstanbul Türkçeleri vb. Türkiye Türkçesinin ağızlarıdır.”
  • Yabancı unsurların durumu bakımından Osmanlıca içinde üç devre vardır. Osmanlıcanın 15. asrın sonu ile 16. asrın büyük bir kısmını içine alan ilk devresi Eski Anadolu Türkçesinde yazı diline sokulmaya başlayan Arapça ve Farsça unsurların Türkçeyi istilâ işinin çok sür’atlendiği devredir. Bu devre, Osmanlıların İstanbul’a yerleşmesinden sonra kurulan saray hayatı ile başlamış, bu saray etrafında gelişen edebiyat ve kültür hayatının Arap ve Fars kültür ve edebiyatının nüfuzu altına girmesi Türk yazı diline bambaşka bir istikamet vermiştir.

Türk Dil Bilgisi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Muharrem Ergin'in Türk Dili'ne en güzel hizmetlerinden sadece bir tanesi. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okuyan her öğrencinin kütüphanesinde bulunması gerekir. (M. Yasin Çakır)

Türkçenin temel kitabı: Türk dilinin yapısını seslerden başlayarak cümlelere kadar aşama aşama, belli bir disiplin ve düzen içinde çok güzel anlatmış yazar. Gerçekten kitabın kendine has bir bir sistemi var. Dili biraz ağır o yüzden yavaş ilerliyor. Her ne kadar ders kitabı niteliğinde olsa da her Türkçe konuşanın kitaplığında yer alması gereken temel kitaplardan biri... (Oğzhn)

Türk Dil Bilgisi PDF indirme linki var mı?

Muharrem Ergin - Türk Dil Bilgisi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türk Dil Bilgisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Muharrem Ergin Kimdir?

Prof. Dr. Muharrem Ergin (d. 1925 - ö. 6 Ocak 1995) Türk yazar ve türkolog.

Ahıska'da dünyaya geldi. Ailesi Türkiye'e göç ederek Bulanık'a yerleşti. Bulanık'ta başladığı tahsilini 1943 yılında Balıkesir Lisesi'nde yatılı okuyarak sürdürdü. 1947 yılında İstanbul ÜniversitesiEdebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Reşit Rahmeti Arat'ın asistanı olarak üniversiteye intisap etti. 1971'de profesör oldu. Bölüm başkanlığı yaptı. Orhun Yazıtları'nın günümüz Türkçesine birebir çevirisini yazdı. 1990'da emekli oldu.

Muharrem Ergin 6 Ocak 1995 Cuma günü öğleden sonra dört civarında evinde vefat etti. 9 Ocak 1995 Pazartesi günü saat 11.00'de İstanbul Üniversitesi Merkez Binası'nda akademik tören yapıldı ve Muharrem Ergin'in eller üzerinde Beyazıt Camii'ne taşınan cenazesi kılınan öğle namazından sonra Hasdal Mezarlığında toprağa verildi.

Kitapları

Azeri Türkçesi (1970, 1981)

Dede Korkut Hikâyeleri-Dede Korkut kitabı (1969, 1971, 1980, 1983, 1988, 1991, 1992, 1999)

Dede Korkut kitabı : (inceleme) (1958, 1963, 1966, 1981)

Dede Korkut kitabı : Metin-sözlük (1964?)

Ebülgazi Bahadır Han:Türklerin Soy Kütüğü (1974?)

Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı (1988, 1989)

Kadı Burhaneddin Divanı (Hazırlayan) (1980)

Oğuz Kağan Destanı (Yayına hazırlayan) (1988)

Orhan Şaik'e cevap- : Biz şaşmadık (1964)

Orhun Abideleri (1973,1980,1983,1984,1998,1999,1988,1970, 1999)

Osmanlıca Dersleri (1958, 1962, 1980, 1981,1986,1987, 1989, 1982)

Sovyet emperyalizmi, Balkanlar ve Türkiye (1974?)

Türk Dil Bilgisi (1958, 1962, 1967, 1972, 1977, 1980, 1981, 1984, 1985, 2001, 2002)

Türk Dili (1986, 2002)

Türk Dili : Lise I (1976)

Ahmet ve dedesi (1999)

Türk Dili Kompozisyon : lise I,II,III,IV.dönemler (1994, 1995)

Türk Dili ve Edebiyatı : Edebiyat-kompozisyon-Türkdili, 1992

Türk Dili: lise 1 (1991)

Türk Dili, Lise II. Dönem (1992?)

Türkiye'nin Bu Günkü Meseleleri (1975)

Türkoloji Tezleri, 1922-1961 (1962)

Üniversiteler için Türk Dili (1987, 1988, 1992, 1994, 1995, 2001)

Muharrem Ergin Kitapları - Eserleri

  • Dede Korkut Kitabı
  • Orhun Abideleri
  • Türk Dil Bilgisi
  • Osmanlıca Dersleri
  • Dede Korkut Kitabı - 2
  • Üniversiteler İçin Türk Dili
  • Oğuz Kağan Destanı
  • Dede Korkut Kitabı 1-2
  • Sovyet Emperyalizmi Balkanlar ve Türkiye
  • Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri

Muharrem Ergin Alıntıları - Sözleri

  • "Öd teñgri yaşar. Kişi oglı kop ölgeli törümiş" Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş (Orhun Abideleri)
  • İnsan aslında ve mutlak manada gerçekten yalnız yaratılmıştır. Yalnız doğar, yalnız yaşar ve yalnız ölür. Bedeni ve rûhi varlığının bütün hudutları tam manasiyle yalnız kendine açıktır. Neşesi, kederi, duygusu, düşüncesi, zevki, acısı hep kendisinindir. (Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri)
  • Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş. (Orhun Abideleri)
  • Yufka olanın delinmesi kolay imiş, ince olanı kırmak kolay. (Orhun Abideleri)
  • Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün! (Orhun Abideleri)
  • Bir dilin geçmişinden bahsetmek, tarih içindeki gelişmesine bakmak demek, yazı dilinin tarihî gelişmesine bakmak demektir. (Türk Dil Bilgisi)
  • Beri gel başımın bahtı evimin tahtı, Evden çıkıp yürüyünce servi boylum, Topuğunda şarmaşınca kara saçlım, Kurulu yaya benzer çatma kaşlım, Çift badem sığmayan dar ağızlım, Kavunum yemişim düvleğim Görüyor musun neler oldu. (Dede Korkut Kitabı)
  • Dilde gümrük yoktur. (Üniversiteler İçin Türk Dili)
  • Lehçe bir dilin bilinen ve takip edilebilen tarihinden önce, karanlık bir devrinde kendisinden ayrılmış olup çok büyük ayrılıklar gösteren kollarına denir. Şive bir dilin, bilinen tarihî seyri içinde ayrılmış olup bazı ses ve şekil ayrılıkları gösteren kolları, bir kavmin ayrı kabilelerinin birbirinden farklı konuşmalarıdır. Ağız ise bir şive içinde mevcut olan ve söyleyiş farklarına dayanan küçük kollara, bir memleketin çeşitli bölge ve şehirlerinin kelimeleri söyleyiş bakımından birbirinden ayrı olan konuşmalarına verdiğimiz addır. (Türk Dil Bilgisi)
  • "İnsan oğlu hep ölmek için türemiş." (Orhun Abideleri)
  • Yufka olanın delinmesi kolay imiş, ince olanı kırmak kolay. (Orhun Abideleri)
  • Allah Allah demeyince işler düzelmez, Kadir Tanrı vermeyince er zenginleşmez (Dede Korkut Kitabı)
  • Kim ki bir ırza musallat olursa, canından olacak. (Orhun Abideleri)
  • Kağan odur ki adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın. Töre yok olursa İl yok olur. İl olmazsa budun kul olur. (Orhun Abideleri)
  • Çok cahiller seni gökte arar yerde ister Sen bizzat müminlerin gönlündesin (Dede Korkut Kitabı)
  • […] Türklerin, İslam kültürü çerçevesine girmeleri dolayısiyle Türkçeye sokulan Arapça ve Farsça unsurlar, Türkçeyi Eski Türkçeden sonra, yeni yazı dilleri devresinde istilaya başlamış, bu istila bilhassa Batı Türkçesinde korkunç bir gelişme göstererek birkaç asır içinde Türkçeyi adeta tanınmaz bir hâle getirmiştir. (Türk Dil Bilgisi)
  • ... Deve kadar büyümüşsün yavrusu kadar aklın yok Tepe kadar büyümüşsün darı kadar beynin yok (Dede Korkut Kitabı)
  • “Cemiyetlerin en büyük dayanağı dildir. Bir cemiyeti ayakta tutan, bir cemiyetin varlığını sağlayan, devam ettiren, bir cemiyette sarsılmaz bir birlik yaratan müessese olarak dilin oynadığı rol çok büyüktür.” (Türk Dil Bilgisi)
  • Bu öyle alelade bir taarruz değil, herkesin muvaffak olmak veya ölmek azmi ile harekete teşne olduğu taarruzdur.Hatta ben, kumandanlara şifahen verdiğim emirlerde şunu ilave etmişimdir: Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek olan zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir. (Üniversiteler İçin Türk Dili)
  • Kalınlık-incelik uyumu Türkçenin eskiden beri en büyük ve en yaygın ses kanunudur. (Üniversiteler İçin Türk Dili)