Türkçenin Sırları - Nihad Sâmi Banarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Türkçenin Sırları kimin eseri? Türkçenin Sırları kitabının yazarı kimdir? Türkçenin Sırları konusu ve anafikri nedir? Türkçenin Sırları kitabı ne anlatıyor? Türkçenin Sırları PDF indirme linki var mı? Türkçenin Sırları kitabının yazarı Nihad Sâmi Banarlı kimdir? İşte Türkçenin Sırları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Nihad Sâmi Banarlı
Yayın Evi: Kubbealtı Neşriyatı
İSBN: 9789757663775
Sayfa Sayısı: 320
Türkçenin Sırları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bir dilin kelimelerini hor görmek, hakir görmek, hele şu veya bu politik veya ideolojik sebeple dilden atılabilir görmek, en az, onların oluş ve yontuluş tarihini bilmemekten, hatta sevmemekten doğan büyük bir gaflettir.
Çünkü, milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de tarihi vardır.
Bir milletin ataları, asırlarca o kelimelerle doymuş, onlarla düşünmüş; birbirlerini ve evlatlarını o kelimelerle tamamıyla milli bir sanatla işleyip Türk yapmışsa, evlatlar, artık o kelimelere düşman kesilemezler."
Türkçenin Sırları Alıntıları - Sözleri
- Milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de tarihi vardır.
- Gönül kimi sevse gözünün önünde hep onu görür; göz nereye baksa orada onun hayali uçar.Gönülde arzu, dilek ne ise insan ağız açınca hep ondan söz açar.
- Kısaca, Türk dili tarihinde bu sesin sevilişi, vatan semalarına, ince uzun minâreler yükselten ve kızlarına Elif adı veren bir milletin estetiğidir. Dilimizde "taş" gibi bir kelimenin "Bektâşi" diye incelip uzaması ; "kurşun" sesinde bir sözün "kurşûni" ahengini alması, hep aynı yeni estetiğin netîcesidir.
- “Şu fâni dünya saâdetleri içinde hiçbir şey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar ‘güzel hizmet’ değildir.”
- Ne yazıktır ki sır, söylenende değil, söyleyiştedir.
- Kelimeler, milletindir.
- -Zamanımızın en kuvvetli devleti hangisidir? -Osmanlı imparatorluğu!.. -Nasıl olur?!.. Dediler. O, ispat etti: -Çünkü, dedi, siz dışarıdan, biz içeriden var gücümüzle yıkmaya çalıştığımız halde, o ayakta duruyor!..
- “Türk dilini öğreniniz! Çünkü Türklerin uzun sürecek saltanatları olacaktır!” (Kaşgarlı Mahmud)
- Bugün Türkçeyi yıkmak için çalışanlara, gelecekte neler denecek? Cehâlet, geleceği düşünemez ki.
- Kelimeler üzerinde hiç kimsenin oynamaya hakkı yoktur. Çünkü kelimeler, milletindir...
- Verilmeyecek şeyler vardır, Şeref gibi, şan gibi... Kars gibi, Ardahan gibi ...
- Türkiye'nin dil ve tarih işlerinde, sol emellere alet olmuş, hele bu işlerin ilmi çerçeveden çıkmasında vazife almış hiçbir şahsiyet, akademide bulunmayacaktır. Türk Akademisine seçilecek her şahsın, milletimizin itimadını kazanmış, çok ciddi kimselerden olması en hayati zarurettir.
- Her dil imparatorluk dili olamaz. Çünkü her millet imparatorluk kuramaz!..
- Türk dilini seviniz! Çünkü Türklerin, en az geçmişleri kadar büyük geleceği olacaktır.
- İnkilâplar, onları yapan büyük insanların elinden çıkıp da küçük insanların ellerine düşünce bütün tılsımlarını kaybederler...
Türkçenin Sırları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Çifte standartlar üzerine kurulu bir dil tezi ortaya atan yazarın; Arapça ve Farsça, kelime ve tamlamalara övgüler dizerken Latin ve Frenk etkisiyle dilimize geçen kelimelere eşit bir tutum sergilemediği görülmektedir. Üstüne üstün Türk Dil Kurumunun faydalı çalışmalarını dile getirmeyi bir kenara bırakalım, Türkler tarafından sevililerek kullanılan yapıt, anıt, eser ve yazar gibi Türk dilinden türetilen kelimeleri, kendince tatsız bulmuş ve küçümseme gafletine düşmüştür. Objektif bir bakış açısından uzak bir şekilde eser ortaya koyan yazar, arap ve fars savunuculuğuna soyunmuştur. Türk filolojisi üzerine bir şeyler öğrenme umuduyla okuduğum eserin, inkılap eleştirisi olduğunu öğrenmek beni düş kırıklığına uğratmış ve yazar ile okuduğum eseri üzerine bu inceleme notunu kaleme almak zorunda bırakmıştır. (Ademoğlumurad)
Kitabın yazarı: Nihat Sâmi Banarlı;1907 İstanbul'un Fatih semtinde doğdu.Aslen Trabzon'un köklü ailelerinden Alemdarzâdelerdendir. Türk edebiyatında bir edebiyat târihçisi,münekkit ve fikir adamıdır. Yaşayan güzel Türkçe'nin hayrânı ve savunucusu olarak uydurmacılık ve tasfiyecilik akımlarına karşı ömrünün sonuna kadar mücadele etmiştir. Eseri Türkçe'nin Sırları'ndan her hecesini Türkçe'me,ecdâdıma ve dil bayrağıma nasıl sarılmam gerektiğini anlayarak okudum. Bayrağımız için nasıl gerektiğinde can verebiliyorsak,dil bayrağımız Türkçemiz için de aynı fedakarlığı yerine getirip onu korumamız gerektiğinin bilincine eriştim. “Köksüz,târihsiz,âhenksiz ve çok geçmeden birer birer dökülecek uydurma kelimeler ise, onları, millî mazîlerinden ve milli kültürlerinden uzaklaştırır;bir nevi dil ve kültür öksüzü yapar." “Bugün de düşmanlarımızın bizden çalıp koparmak istedikleri üç büyük tılsım vardır: 1. Milleti birbirine bağlayan tek ve güzel bir dil. 2. Türk milletini tam bin yıl, dünyânın en ahlaklı en medenî ve en büyük kuvveti haline getiren Türk Müslümanlığı. 3. Türk çocukları için daima büyük şeref ve güven kaynağı olan milli tarih ve ecdad sevgisi. Bugün, artık birbirimizin dilini bilmiyor, değerini anlamıyor, inanışını küçümsüyor ve birçoklarımız kendi tarihimize küfürler savurarak yetişiyoruz. Eğer hâlâ çaresini bulmaya davranmazsak, kendi elimizle hazırladığımız ve büyük gafletimizle devâm ettiğimiz bu manevi yıkılışı hiçbir başka kalkınış ve davranışla önleyemeyiz." (Zeynep Gülcan)
Türkçenin Sırları PDF indirme linki var mı?
Nihad Sâmi Banarlı - Türkçenin Sırları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türkçenin Sırları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Nihad Sâmi Banarlı Kimdir?
1907 yılında İstanbul Fatih'te dünyaya gelen Banarlı, Trabzon milletvekili, şair Ömer Hilmi'nin torunu, vali ve şair İlyas Sami ile Nadire Hanım'ın oğludur. Soyadını babasının ve annesinin mezarlarının bulunduğu Tekirdağ'ın Banarlı ķöyünden almıştır.
Banarlı, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da yaptı. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu'ndan 1927 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden 1929'da mezun oldu.
Daha sonra 1929-1934 yılları arasında Edirne Lisesi ile Kız ve Erkek Öğretmen Okulu'nda edebiyat öğretmenliği yaptı. 1947 yılına kadar ise sırayla İstanbul'da Kabataş, Galatasaray, Boğaziçi, Şişli Terakki ve Işık liselerinde öğretmenlik yaptı.
1947-1969 yılları arasında Eğitim Enstitüsü (1947-1967), ile Yüksek Öğretmen Okulu'nda edebiyat öğretmenliği, Yüksek İslam Enstitüsü'nde İslami Türk Edebiyatı Tarihi öğretmenliklerinde bulundu. 1969 yılında kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Öğretmenlik yaparken birçok kuruluşta ek görevlerde bulundu. 1948 yılından itibaren Hürriyet Gazetesi'nin Edebi Sohbetler sütununda devamlı yazılar yazdı.
1953 yılında kurulan İstanbul Fetih Cemiyeti'ne girdi. Bu kuruluşa bağlı olan İstanbul Enstitüsü'ne müdür oldu. 1958 yılında Yahya Kemal Enstitüsü yayın işlerini yürüttü. Milli Eğitim Bakanlığı 1000 Temel Eser ve Çağdaş Türk Yazarları komisyonlarına üye ve başkan seçildi. 1971 yılında kurulan Kubbealtı Akademisi'ne Edebiyat Kolu Başkanı ve Akademi Dergisi müdürü oldu.
13 Ağustos 1974'de 67 yaşındayken İstanbul'da vefat etti. Mezarı Rumelihisarı’da Aşiyan Mezarlığı'ndadır.
Eserleri
Cumhuriyet devri yazarlarındandır. Yazı hayatına ortaokulda iken başlamıștır. Sanat eserleri arasında hece ve aruz vezinleri ile şiirler, oyunlar, hikâyeler ve denemeleri bulunur. Öğretmenliğe başladığının ilk yıllarında Altı Ok, Orhun, Ötüken ve Atsız dergilerinde makale ve şiirleri yayımlanmıştır. Ülkü, Yahya Kemâl Mecmuası, Hayat Tarih Mecmuası, Meydan, Kubbealtı Akademi Mecmuası adlı dergilerde ve Hürriyet, Akşam ve Yeni Sabah gazetelerinde çok sayıda yazı, makale ve edebî sohbetleri yayımlanmıştır. En iyi tanındığı yayınları liseler için yazmış olduğu edebiyat kitabı ve "Resimli Türk Edebiyatı Tarihi" adlı eserlerdir.
Nihad Sâmi Banarlı Kitapları - Eserleri
- Türkçenin Sırları
- Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri
- Kültür Köprüsü
- İman ve Yaşama Üslubu
- Kitaplar ve Portreler
- Bir Dağdan Bir Dağa
- İstanbul'a Dair
- Edebiyat Sohbetleri
- Yahya Kemal Yaşarken
- Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası 2. Cilt
- Devlet ve Devlet Terbiyesi
- Resimli Türk Edebiyatı Tarihi
- Yahya Kemal'in Hatıraları
- Şiir ve Edebiyat Sohbetleri - 1
- Şiir ve Edebiyat Sohbetleri - 2
Nihad Sâmi Banarlı Alıntıları - Sözleri
- Misal-i cennettir evvel baharı Açılır kırmızı gülü Tuna'nın Öter bülbülleri leyi ü nehârı Eser bad-ı sabâ yeli Tuna'nın. Türaba garkolmuş yerdedir yüzü Gökten iner cemre sökülür buzu Arzulayıp akar Karadeniz! Çok gedalar alur seli Tuna'nın. (Şiir ve Edebiyat Sohbetleri - 1)
- Bizim çocuklarımız, ellerine bir kompozisyon kâğıdı verildi mi, birkaç satır yazabilmek için, saatlerce arpacı kumrusu gibi düşünür ve yine de bir şeyler yazamazlar. (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
- Birçok milletdaşlarım gibi, İslam diyarını enine boyuna gezmek tahassürünü besliyenlerden değilim. Ben, kendi milletimizin hatıraları nerelere kadar giderse oralara kadar mütehassirim. (Yahya Kemal'in Hatıraları)
- Yahyâ Kemal,bir gün,Ziyâ Gökalp’i çok düşünceli bulmuştu,sebebini sordu.Aldığı cevap şöyleydi: “Tarihi araştırıyorum.Biz,büyük hükümdar,cihangirler yetiştirmişiz.Büyük amirallerimiz,şâirlerimiz,mimârlarımız var.Fakat tarihimizde büyük bir feylesof bulamıyorum! Mâmâfih aramaya devam ediyorum.Onu da bulacağım!..” (İstanbul'a Dair)
- " Ben demez miydim ki bir gün ağlıyâsîdur gülen " (Kültür Köprüsü)
- ..."Tarih ortasında Türklüğü aramak" ve bulmak hevesine kapılmıştım. Fakat gerek ilimde, gerek ilmi zihniyette yaşıtım olan Fransız gençlerinden, Fransız arkadaşlarımdan ne kadar geri olduğumu da hissetmekte idim. (Yahya Kemal'in Hatıraları)
- "Eğer hakîkî Türk şiiri, sesinde bizim, rûhunda bizim, şevkinde bizim ve hâtırâlarında bizim bulunduğumuz şiirse, Yahyâ Kemal, Türk edebiyâtına bu özlenen şiiri veren" aziz ve asîl şairlerimizin en ön safındadır. (Kitaplar ve Portreler)
- İnsan ömründe hayâl ettiği müddetçe yaşar. (Kitaplar ve Portreler)
- Genç kızla bir ağaç gölgesinde buluşan erkek, onun elini tutuyor; serçe ve yüzük parmaklarını dudaklarına götürüyor, "Bunlar benim ceylanlarım!" diyordu. (Edebiyat Sohbetleri)
- "Bir milletin târihe ve gelecek nesillere karşı hesâbını millet değil, devlet verir. Bir de aydınlar... (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
- " Gül dedi ki: Benim yüzüm kadar güzel bir başka yüz olmadığı halde, gül suyu çıkaranların bana çektirdikleri azap nedendir? Bir bilsem... Bülbül, buna kendi terennüm lisaniyle şu cevabı verdi: Dünyada bir gün güldüğü için, bir yıl azab çekmeyen kim vardır? " (Edebiyat Sohbetleri)
- “Bütün dallarını Karadeniz’den gelen serin poyraza vererek yapraktan ciğerlerini bir teselli rüzgârıyle dolduruyor; dil ve mûsikî olarak sadece vatan rüzgârlarının sazını dinliyordu.” (İstanbul'a Dair)
- Niçin okudum sizi ? Siz ki , göstermediniz Bana saadetlerin Çalkalandığı denizi ... Niçin kitaplar niçin? Hangi sahifenizi muskalaştırmalıydım, Murada ermek için ? Murada ermek için .. Ve bir güngörmek için ? (Resimli Türk Edebiyatı Tarihi)
- "Osman'ın rüyâsında rüzgârların kılıçlaştırdığı yapraklar, Oğuz Destânı'ndaki altun yay'ın fırlattığı oklardır. Osmanlı Türkleri, Oğuz Türklerinin târihlerinde ve destanlarında yer alan ve zamanla gerçekleşen daha başka rüyâları da gördükleri, yâni rüyâlarını bile târihlerinin şeref ve zafer sahifelerinden alınan ilhamlarla gördükleri için, o ölçüde büyümüşlerdir." (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
- İnsandaki Tanrıya, biz en az beş yüz sene inandık. (Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri)
- Varsın seni ömrünce azabın kolu sarsın, Şair! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!.. (Edebiyat Sohbetleri)
- Zulmetle ziyâ, sesle sükût anlaşacak; Sevdâ ile her zemzeme Kur'ânlaşacak... Leylâ görerek Kays'ını ceylânlarla, Bir gün o da aşk uğruna ceylânlaşacak. (Kültür Köprüsü)
- Kahramanlık ve iman bizim milli şiarımızdır. Bir milletin şiarı ve mizacı da milli ve muhterem değilse, nesi milli ve muhterem olur? Nihad Sami Banarlı (Bir Dağdan Bir Dağa)
- “Hangi kazan, bu vatan çocuklarını böyle bedbaht, böyle haydut yapıyor? Hangi insan vücudu, hangi zâlim potada yeniden çamur olmaya dönüyor?” (İstanbul'a Dair)
- Osmanlı Devleti'nin yıkılış döneminde yaşamış, yıkılışın yerine kurulmuş yeni devleti görmüş biri olan Sğlryman Nazif, şiirleriyle, yazılarıyla feryat etmiş, özellikle TÜRK MİLLETİNİN HAİNLERİ UNUTMAMASINI İSTEMİŞTİ. (Kültür Köprüsü)