Türkler - Yılmaz Öztuna Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Türkler kimin eseri? Türkler kitabının yazarı kimdir? Türkler konusu ve anafikri nedir? Türkler kitabı ne anlatıyor? Türkler PDF indirme linki var mı? Türkler kitabının yazarı Yılmaz Öztuna kimdir? İşte Türkler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Yılmaz Öztuna

Yayın Evi: Babıali Kültür Yayıncılığı

İSBN: 9758486656

Sayfa Sayısı: 264

Türkler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yılmaz Öztuna, TÜRKLERde, destanlar, Türklerin ve Türkiyenin menşei, devlet idaresi, zaferler, denizcilik, Türk inkılabının menşei, kültür ve sanat hayatı ve cemiyet hayatı temel başlıkları altında, Türk tarihinden yapraklar sunuyor.

"İlk Türk İmparatorluğu, başındaki hanedanın adıyla, Kun veya Hun diye anılmaktadır. Başlangıçta Türk adı, Türkçe konuşan kavimlerden yalnız birinin ismiydi. Sonradan bütün Türkçe konuşanlara Türk denmiştir. Kelime, kuvvetli demektir ve ilk çağlarda Türük şeklinde söyleniyordu. Bu kelime, şimdiki bilgilerimize göre ilk defa M.Ö. 1328e doğru bir Çin vekaayî-nâmesinde geçmektedir."

"1085 yılında Avrupada artık Anadoluya Turkiya yani Türk ülkesi denmeye başlanmıştı. Anadolunun fethi için yüzyıllarca hazırlanan Türkler, 1077de Türkiye devletini kurduktan sonra da, yeni anayurtlarını savunmak, geliştirmek, ayakta tutmak ve büyük bir devlet haline getirmek için çalışmışlardır. Bugün itibariyle, Türkiye devleti kurulalı 900 yılı geçmiştir. Bu hadise, Türk milletinin tarih boyunca meydana getirdiği en büyük eserdir."

Türkler Alıntıları - Sözleri

  • Kazıklı Voyvodadan bir buçuk yüzyıl sonra Romenler’in barbalıkta bir nebze geriye gitmedikleri anlaşıldı.
  • Türkler henüz büyük zaferler kazanabiliyorlardı.Fakat zaferlerin meyvasını toplamayı unutmuşlardı.
  • Ey Türk milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine lâyık ol!
  • 28 yaşında tahta geçen Sultan Alêddin Keykubâd, Türkiye’de "birinci imparatorluk" dediğimiz Selçuklu çağı hükümdarlarının en haşmetlisi, belki en büyüğüdür. "İkinci imparatorluk" olan Osmanlı çağı Türkiye’sinde Kanunî Sultan Süleyman neyse, Selçuklu Türkiyesi’nde de Alâeddin Keykubâd odur.
  • Ordu yaptığın rezaleti gör diye Sadrazamın aleyhinde gösteri yaptıysa da seksenlik ihtiyar buna da aldırmadı.
  • Çinliler’in altınına, gümüşüne, ipeğine, tatlı sözüne, değerli hediyesine kapılmadım.Bunlara kapılan ne kadar Türk’ün can verdiğini, Çin boyunduruğuna düştüğünü unutmadım.
  • Atalarım Bumin Kağan’a, İstemi Kağan’a lâyık bir oğul olmaya çalıştım.
  • “MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN RÛMÎ Büyük Türk şair, mutasavvıf, bilgin ve düşünürü Mevlânâ Celâleddin, 30 Eylül 1207 günü şimdi Afganistan Türkistanı’nda kalan çağının büyük kültür merkezi Belh şehrinde doğdu. Babası "sultânu’l-ulemâ=bilginlerin sultânı" diye anılan Bahêddin Veled, anası Mü’mine Hâtun’dur. Babası, devrinin büyük bilginlerindendi. Anası ise, Harzemşahlar Türk imparatorluk hânedânından bir prensestir.”
  • İhtilâl başarılamadı diye Çin boyunduruğundaki Türkler sinmedi. Bütün Türk illerinde, hiçbir kuvvet tarafından karşı konulmasına imkân olmayan bir istiklâl rüzgârı esti. 639 yılının karanlık ve fırtınalı bir gecesinde 40 Türk’ün hayalden dahi geçirilemeyen baskını, Çinliler’i kalplerinin derinliklerine kadar titretti. Türkler, Kür Şad’ın kardeşleri ve yeğenleri, pek şanlı Göktürk hanedanından yeni başbuğlar buldular. İstiklâl ülküsü, yeniden taşmak, bütün Çin’i basmak, yine Asya’nın efendisi olmak derecesinde coştu.
  • Mete, strateji bakımından, Kirus, İskender ve Sezar’dan üstün görünmektedir.
  • Türkler, değerine inandıkları başbuğlarına körü körüne denecek şekilde itaat gösterirlerdi. "Büyük Kurultay" denen bir asiller meclisi vardı. Fakat son söz Yabgu'nundu. Yabgu'nun iradesi üzerinde münakaşa edilemezdi. Tabiatıyla böyle bir irade sisteminin üstün tarafları olduğu gibi, kötü tarafları da vardı. Başbuğlar, değersiz olunca Türk kavimleri parçalanır, tekrar oyman yaşayışlarına dönerlerdi. Bir müddet sonra değerli bir başbuğ ortaya çıkar, dağılmış Türk kavimlerini tekrar bir araya toplardı.

Türkler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Türkler - Yılmaz Öztuna: Basit bir giriş kitabı. Türk destanları, Türklerin menşeileri, Türk devlet idaresi, Türk zaferleri, Türk denizciliği, Türk inkılabının menşeleri, Türk kültür ve sanat hayatı, Türk cemiyet hayatı ana başlıklarını içeriyor. Okunduğu zaman Türk tarih ve kültürüyle ilgili temel ögeler hakkında ciddi bir bilgi sağladığını düşünüyorum. (Melih Demiralay)

Türklerin Anadolu’ya gelişi ve son dönemlerine kadar yaşanılan olayların ve kişilerin aktarıldığı “Cumhuriyet Dönemi Öncesinde Türkler” adlı Halil İnancık’ın bu eserinde, 1- Türk Destanları 2- Türkler’in ve Türkiye’nin Menşeileri 3- Türk Devlet İdaresi 4- Türk Zaferleri 5- Türk Denizciliği 6- Türk İnkılabının Menşeileri 7- Türk Tarihi ve Atatürk’te Tarih Şuuru 8- Türk Kültür ve Sanat Hayatı 9- Türk Cemiyet Hayatı adlı konular ele alınmaktadır. (bukitaptanevar)

Tarihi zayıf olanlar için güzel kitap;): Yılmaz Hocanın bu kitabını 2004 yılında almışım, bir kaç defa başlayıp yarım bırakmıştım. Okumak karantina günlerine nasip oldu. Ama anladım ki çok geç kalmışım. Yılmaz hocanın daha önce köşe yazılarını da takip ederdim. Köşe yazıları da çok anlaşılır ve sade idi. Kitapta öyle. Şayet tarih bilginiz zayıf ise keyif alacağınız bir kitap. Dili sade, çok detaya girmemiş. Yani yanında sözlükle okumanız gereken bir kitap değil. Açıkçası keyif aldım ve sanırım tarih okumaya devam edeceğim. Tavsiyedir; iyi okumalar (Şaban Ayten)

Türkler PDF indirme linki var mı?

Yılmaz Öztuna - Türkler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türkler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yılmaz Öztuna Kimdir?

20 Eylül 1930 İstanbul doğumludur. İstanbul'da lise tahsilinin yanında İstanbul Konservatuarına devam etti. 1950 - 1957 yıllarında Paris'te kaldı. Paris'in büyük kütüphanelerinde çalıştı. Paris Üniversitesi Siyasi İlimler Enstitüsü'nde Sorbonne'da Fransız Medeniyeti kısmında, Alliance Française'nin yüksek kısmında okudu ve Paris Konservatuarı'na devam etti. 13 yaşında ilk makalesi ve 15 yaşında ilk kitabı basıldı.

1969'da Adalet Partisinden Konya Milletvekili seçilerek Ankara'ya yerleşti. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda denetleme kurulu üyesi, repertuvar kurulu üyesi, eğitim kurulu üyesi (Ocak 1966- Kasım 1981), Kültür Bakanlığı'nda bakan başmüşaviri (1974-77), İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'nda kurucu yönetim kurulu üyesi ve Türk Musıkisi Korosunda kurucu yönetim kurulu üyesi (1975'den beri) , Yay-kur (Yaygın Yüksek Öğretim) üniversitesinde Osmanlı siyasi ve medeniyet tarihi öğretim üyesi (1975-78), Milli Eğitim ve Kültür bakanlıklarında 1969'dan beri pek çok ihtisas kurulunda üye ve başkan oldu.

1974-1980 arasında Türkiye Cumhuriyetinin resmi ansiklopedisi olan ve Milli Eğitim Bakanlığınca yayınlanan Türk Ansiklopedisi'nin genel yayın müdürü olarak K harfinden T harfine kadar olan ciltleri yayınladı. 1983'te Milliyetçi Demokrasi Partisinin kurucuları arasında bulunarak merkez genel yönetim kuruluna seçildi, sonra istifa etti. 1985'de Faisal Finans Kurumu müşaviri oldu.

Pek çok radyo ve televizyon programı yaptı, bunlarda konuştu. Bazı konuşmaları A.B.D., Fransa, Avusturya gibi ülkelerin televizyonlarında yayınlandı. Bazı kitap ve yazıları çeşitli dillere tercüme edildi. Dünyada ilk defa olarak Türk Musikisi Tarihi kürsüsünü kurdu. "Büyük Türkiye", "Osmanlı Cihan Devleti", "Büyük Türk Hakanlığı" gibi son yıllarda çok kullanılan tarihi ve siyasi tabirler, Yılmaz Öztuna'nındır. Ayasofya Hunkar Mahfilinin ibadete açılması ve Topkapı Sarayında Hırka-i Saadet Dairesinde Kuran okunması, 1000 Temel Eser, Ankara Devlet Konser Salonu ve İstanbul Atatürk Kültür Merkezinin Türk Musikisine açılması gibi fikirler ve realizasyonlar Yılmaz Öztuna'nındır ve siyasi iktidara onun tarafından telkin ve kabul ettirilmiştir. Türk Kara Kuvvetlerinin ve Deniz Kuvvetlerinin evvelce yanlış olarak kutlanan yıldönümlerini bugünkü doğru başlangıç tarihleri ile kutlanmasını sağlayan da Yılmaz Öztuna'dır.

Birçok konferans verdi. 6 kıtada pek çok ülkeyi gezdi, devlet adamları ve halkla görüşerek incelemeler yaptı. Milletlerarası birçok kuruluşa üye seçildi.

Türkiyede Osmanlı tarihinin çatışmasız bir anlayışla algılanmasında katkısı vardır. Türk Parlamenterler Birliği, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Aydınlar Ocağı, Anadolu Kulübü, Yahya Kemali Sevenler Cemiyeti, İstanbul Şehrini Güzelleştirme Derneği, Müsteşrikler Cemiyeti, WACL, APACL, NATO Parlamenterler Birliği, Parlamentolararası Türk - Japon ve Türk - Kore, Türk - Suudi Dostluk cemiyetleri, Avrupa Konseyi cemiyeti, Yılmaz Öztuna'nın üye, kurucu olduğu veya bulunduğu milli veya milletlerarası kuruluşlar arasındadır.

1 Eylül 1998 tarihinden itibaren Türkiye Gazetesinin başyazarlığını yaptı. 9 Şubat 2012 tarihinde Ankara'da vefat etti.

ESERLERi:

- BiR DARBENiN ANATOMiSi

Yılmaz Öztuna bu kitabında 1876 askerî darbesini, Sultan Abdülazizin tahttan indirilmesi ve ölümü olayını, bütün detayları ile anlatıyor. Bütün o dönemin şahitlerinin ifadelerini naklediyor.

-TÜRK TARİHİNDEN YAPRAKLAR

Türk Tarihinden Yapraklar, Yılmaz Öztuna'nın 1968'te İstanbul Radyosunda yaptığı konuşmalardan oluştu. Her konu, bir konuşmadır. 1969'da Millî Eğitim Bakanlığının 1000 Temel Eser serisinin 11. kitabı olarak basılıp 20.000 tiraj bir haftada satıldı. 1992'de Millî Eğitim Bakanlığınca Türk Klasikleri serisine alındı ve bu serinin 17. kitabı olarak basıldı. Şimdiye kadar 5 baskıda 58.000 tiraj yapan Türk Tarihinden Yapraklar artık klasiklerimiz arasına girmiş bulunuyor. Osmanlı ağırlıklı olmak üzere 2.200 yıllık tarihimiz içinde tam bir gezintidir.

- OSMANLI PADİŞAHLARININ HAYAT HİKAYELERİ

Osmanlı Padişahlarının Hayat Hikâyeleri, Yılmaz Öztuna'nın klasikleşmiş kitaplarından biridir. Nesiller tarafından ilgiyle okundu. Bu kitaba dayanılarak senaryolar, piyesler yazıldı, filmler çekildi. 12 Osmanlı hâkan-halîfesinin kronolojik olarak hayatlarından kesitler veren bu eser, Osmanlı tarihinin en çarpıcı taraflarını vurguladı. Konuşmalar, o çağların Türkçesi ile yazıldı. Olaylar, çok duru ve klasik bir dille tasvir edildi.

-TÜRK TARİHİNDEN PORTRELER

Biyografi, tarihçinin edebiyata yaklaşabilme yeteneği ile orantılı bir türdür. Onun için, edebiyatın bir türü şeklinde de ele alınmıştır. Kitaptaki biyografiler, hayatları ve kişilikleri anlatılan şahsiyetlerin doğum sırasına göre kronolojik şekillerde sunuldu. En yaşlıları Bumin Kağan, en gençleri Turgut Özal olmak üzere... Hayatta bulunan bir kişiyi almaktan kaçındım. Tanıttığım şahsiyetlerin hepsinin Türk büyükleri, Türk dâhileri olmadıklarını sevgili okuyucularım hemen fark edeceklerdir. Daha mütevazi çapta büyükler de, Türke çok zarar vermiş birkaç kişi de alındı. Ancak çoğunluk, tarihimizin çeşitli alanlardaki dehalarından seçildi. Hiç unutulmasın, tarihin küçükleri de, tarihin büyükleri derecesinde milletlerin hayatını ve geleceğini şiddetle etkilemişlerdir.

- TARİH SOHBETLERİ I, II, III

Biz bir cihan imparatorluğunun varisleriyiz. Geleceğimize dair görüşler ileri sürer, programlar yaparken geçmişteki bu muazzam siyasî ve medenî tecrübelerimizden sonuna kadar istifade etmek bizim en tabiî hakkımızdır. Millet ve devlet olarak misyonumuzu belirlemekte en sağlam ölçüyü de böyle bir tarih şuuru ile getirebiliriz. Bu itibarla aydınlarımızın ve gençlerimizin kendi tarihleri hakkında muhtelif cihetlerden bilgi edinebilecekleri eserlere ihtiyaç duydukları muhakkaktır. Ötüken, işte bu mülahazalarla, Türk tarih ve mûsıkîsine yaptığı değerli hizmetler ve verdiği kıymetli eserlerle haklı bir şöhret kazanan değerli yazar Yılmaz Öztunanın "Tarih Sohbetleri"ni üç cilt halinde sunmaktan şeref duyar.

Yılmaz Öztuna Kitapları - Eserleri

  • Bir Darbenin Anatomisi
  • Türk Tarihinden Yapraklar
  • Yavuz Sultan Selim
  • Sultan 2. Mahmud
  • Türkler
  • Kanuni Sultan Süleyman
  • Osmanlı Padişahlarının Hayat Hikayeleri
  • Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan
  • 2. Abdülhamid
  • Türk Tarihinden Portreler
  • Osmanlı Devleti Tarihi 1
  • 93 ve Balkan Savaṣları: Avrupa Türkiye'sini Kaybımız
  • Kısa Osmanlı Tarihi
  • Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad
  • Kuruluş
  • Tarih Sohbetleri 1
  • Barbaros Hayrettin Paşa'nın Hatıraları
  • Büyük Türkiye Tarihi (14 Cilt)
  • Osmanlı Devleti Tarihi 2
  • Tarihçi Gözüyle
  • Fatih - Büyük Kartal'ın Gölgesi
  • Osmanlıya Veda
  • Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız
  • Tarih Sohbetleri 2
  • Tarih Sohbetleri 3
  • Genç Osman ve IV. Murad
  • Türk Tarihinde Ordu Faktörü
  • Tanzimat Paşaları: Ali ve Fuad Paşalar
  • Osmanlı Devleti Tarihi
  • Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)
  • Itri
  • Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi Cilt 1
  • Türkler Araplar Yahudiler
  • Keçecizade Fuat Paşa
  • Devletler ve Hanedanlar
  • Resimlerle 93 Harbi
  • Abdülkaadir Meraği
  • Hacı Ârif Bey
  • Türk Bestecileri Ansiklopedisi
  • Türkiye'de Askerî Müdahaleler
  • Türk Mûsikîsi 2 Cilt
  • Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi 9
  • Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi 2
  • Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi 4
  • Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi 7
  • Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi 5
  • Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi 6
  • Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi 3
  • Tarih ve Politika Ansiklopedisi

Yılmaz Öztuna Alıntıları - Sözleri

  • Uzun Hasan savaş sonrası Osmanlı şevket ve kudretini kavrayarak bir daha hayatının sonuna kadar Osmanlılara sataşmamak için azamî gayret göstermiştir.Bu husus ölürken oğullarına:"Osmanoğulları ile asla muharebe etmeyesiz!" şeklinde vasiyeti ile sabittir. (Fatih - Büyük Kartal'ın Gölgesi)
  • Haleb Büyük Câmii'ndeki Cuma namazında hatîb, hutbeyi Yavuz'un adına okumuş, Yavuz'u "Hâkimü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn = Mekke ile Medîne'nin Hâkimi" diye anmıştır. Yavuz müdahale edip, "Hâkim" kelimesini "hâdim = hizmetkâr" şeklinde düzeltmiştir. (Yavuz Sultan Selim)
  • "İstanbul şivesi" dediğimiz, 2500 yıldan bu yana Türkler'in coğrafyanın her mekanında konuştukları binlerce şivenin ahenklisinin en ateşli savunucuları kimlerdir? Üsküblü Yahya Kemal'dir. Urfalı Nabi'dir. Trabzonlu Nihad Sami'dir. Diyarbakırlı Gökalp'tir. Hayatında bir defa İstanbul'a şöyle bir uğrayan Kırımlı Gaspıralı İsmail'dir. İstanbul'daki parlak kültürü oluşturanların en büyük kısmı böyledir. Beldeyi şaheserleriyle donatan Sinan, Kayserili'dir. Uzun bir ihmal ve umursamazlık döneminden sonra şehrin imarını ele alan Menderes, Aydınlı'dır. İki kıt'anın yakasını birleştiren Demirel, Ispartalı'dır ve Özal, Malatyalı'dır. (Tarih Sohbetleri 1)
  • Mısır’daki Memlûk beylerini Kahire kalesinde bir tuzağa düşürerek imhâ eden Mehmed Ali,bunların, Mısır’ın zenginliğinin büyük kısmını teşkil eden milyarlar değerindeki servetine el koymuş, bu para ile büyük işler yapmıştı. Kavalalılar’ın günümüze kadar gelen büyük servetinin menşei budur. (Sultan 2. Mahmud)
  • Ortodoks ve Katolik mezheplerinin birleşmesi, Ortodokslar'ın da Papa'nın ruhani şemsiyesi altına girmesi isteniyordu.Çaresiz kalan son "Kayser-i Zaman",bunu kabul etti. 1452 yılının 12 Aralık gününde Ayasofya'da Papa'nın gönderdiği Kardinal İzidor, Katolik ayiniyaptırdı.Bizans halkı, bu ayini nefretle seyretti. Elbette Türk hakimiyeti altında dini ve vicdanı hürriyetlerini muhafaza ederek yaşamak, çok daha hayırlı ve şerefli olacaktı. Bizanslılar'ın bu görüşünü, Başbakan Büyük-Duka Lukas Notaras da paylaşlaşıyordu: İstanbul'da Türk sarığını görmek, Latin şapkasını görmekten evladır, demişti. (Osmanlı Padişahlarının Hayat Hikayeleri)
  • Sitvatorok Muahedesi'ne rağmen Türkiye'nin, imparator'u hala sadrazamla eşit saydığına, yani Kanuni devrindeki protokole uyduğuna dair elimizde birçok vesika vardır. Bunlardan biri, Sadrazam Damat Nasuh Paşa'nın imparator Mathias'a yazdığı 26 Ekim 1612 tarihli mektuptur ki, imparatora "dostum" diye hitap etmektedir. (Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad)
  • Fransa eyalet sistemini de 1790 larda kaldırdı. Eyaletleri illere parçaladı. Bizim Cumhuriyet döneminde yaptığımızın aynıdır. Fransa örnek alınmıştır. (Tarih Sohbetleri 3)
  • Bugün Türkiye devletinin kuruluşu, 900 yılı geçmiştir. Bu hadise, Türk milletinin tarih boyunca yarattığı en büyük eserdir. Anadolu'nun fethi için yüzyıllarca hazırlanan Türkler, 1074'te Türkiye devletini kurduktan sonra da yeni anayurtlarını savunmak, geliştirmek, ayakta tutmak ve büyük bir devlet hâline getirmek için akıl almaz çileler çekmişler ve en büyük fedakarlıklara katlanmışlardır. Üzerinde yaşadığımız topraklar, atalarımızın bizim hesabınıza yaptıkları sonsuz mücadelelerin eseridir. (Türk Tarihinden Yapraklar)
  • Mâhpeyker Kösem Haseki’nin üvey oğlu bir ateş parçasıydı. Genç bir arslandı. Fevkalâde yetişmişti. Arabça, Farsça, hattâ bir rivâyete göre Batı dillerini öğrenmişti. “Fâris” ve “Fârisî” mahlasıyle olgun şiirler yazıyordu. Silâhşörlük ve pehlivanlıkta, babasından da üstündü. Korku nedir bilmiyordu. (Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan)
  • "Değerleri solcu ve solcu olmayan diye kesin çizgiyle ikiye ayıran zihniyet yıkılmadıkça, Türkiye iflâh olmayacaktır." (Türk Tarihinden Portreler)
  • Bütün Orta Çağ'ın (476-1453) bütün yeryüzünde geçen en büyük meydan muharebesi olan, her iki tarafta başkumandan olarak oğulları ile beraber tarihin en büyük asker hükümdarlarından ikisinin bulunduğu, Çin ile Adriyatik arasındaki ülkeleri paylaşan iki Müslüman ve Türk hakanının zaferi ölesiye çekiştiği Ankara muharebesi, Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biridir. Osmanlı gelişmesini ve fütuhattını yarım asır geciktirmiş, Bizans'ın ve Orta Çağ'ın hayatını 50 yıl uzatmış, Anadolu birliğini ise 70 yıl geciktirmiştir. Yıldırım devrinde Osmanlı toprakları olan bazı yerler ancak 115 yıl sonra Yavuz Sultan Selim tarafından yeniden Türkiye'ye katılabilmiştir. (Osmanlı Devleti Tarihi 1)
  • Nâmık Kemâl ise daha Magosa’dadır. Orada söylenegeldiği gibi zindana falan atılmış değildir. Son yıllarda Türk Tarih Kurumu’nun 4 büyük cilt hâlinde yayınladığı mektuplarında açıklandığına göre zevk, sefa ve keyif içinde yaşamakta, güzel şiirler yazmaktadır. (Bir Darbenin Anatomisi)
  • Yıldırım Sultan Bayezid'in esirliği 7 ay 12 gün sürdü. 3 Mart 1403'te Akşehir'de vefat etti. 43 yaşındaydı. (Kuruluş)
  • Ebrûlerinin zahmı nihandır ciğerimde Gül-ruhlerinin handelerî çeşm-i terimde Eşkim yerinê kan dökülür dîdelerimde Sevdây-ı muhabbet, esiyor şimdi serimde Takdîre ne hâcet, bu da varmış kaderimde Adlî (İkinci Mahmûd) (1785-1839) (Sultan 2. Mahmud)
  • "2.500 km'lik uzun bir yolu aşıp zafere ulaşılan bu başarılı seferin, hemen aynı şartlar altında 1812'de Napoléon'un, 1941'de Hitler'in Moskova'ya yaptıkları başarısız seferler göz önünde tutulursa, ne derece değer taşıdığı anlaşılır" (Yavuz Sultan Selim)
  • XVI. asırda da Türk kültürünün seviyesi, Avrupadan ilerideydi. Ilköğretim ve okuyup yazma, Avrupaya nazaran pek çok gelişmişti. Aydın tabaka ve kitap okuyanlar da önemli sayıdaydı. Avrupada bin yazma eseri bir araya getiren hükümdarlar parmakla gösterilirken, Doğuda onbinlerce yazmadan müteşekkil pek çok kitaplık vardı. XVI. asırda Avrupada basılan kitapların tirajı çok düşüktü. Bu tirajın çok fazlasını Türkiyede hattatlar ortaya koyabiliyordu. (Türk Tarihinden Yapraklar)
  • Türk denizciliğinin, Türk ordusu kadar kıdemi yoktur. Hatta Türkler, Anadolu'ya gelinceye , 11.asra kadar, denizci bir millet değillerdi denilirse mübalağa edilmiş olmaz. Gerçi milattan önceki asırlarda denizlere ulaşmışlardır. Fakat bir donanmaya ihtiyaç duymamışlardır. Türkler, Avrasya'yı seven bir kavimdir. Bir boğazı ve bir çölü atlayıp Afrika'ya bile geç tarihte intikal etmişlerdir. Açık denizden, hiç olmazsa 11.asra kadar hoşlanmamışlardır. (Kısa Osmanlı Tarihi)
  • Sultan Abdülhamîd'in düşürülmesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasının ilk gerçek adımı olmuştur. Adı bile düşmanı ürkütecek, mazlûm Müslüman milletlere ümit verecek bir senboldü. Onun düşmesiyle yalnız Avrupa ve Balkan devletleri değil, Ermeniler, Yahûdiler gibi devlet sâhibi olmayan topluluklar da hedeflerine çok yaklaştıklarını hissetmişlerdir. (2. Abdülhamid)
  • Ordu yaptığın rezaleti gör diye Sadrazamın aleyhinde gösteri yaptıysa da seksenlik ihtiyar buna da aldırmadı. (Türkler)
  • Deismann göre: " Fâtih dünya tarihinde bir dönüm noktası yarattıktan sonra Doğu ve Batı'nın kapısında durarak bu iki alemin kültürünü nefsinde toplayan bir insandır." (Fatih - Büyük Kartal'ın Gölgesi)