Türklerin Büyükleri - Cansu Canan Özgen Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Türklerin Büyükleri kimin eseri? Türklerin Büyükleri kitabının yazarı kimdir? Türklerin Büyükleri konusu ve anafikri nedir? Türklerin Büyükleri kitabı ne anlatıyor? Türklerin Büyükleri PDF indirme linki var mı? Türklerin Büyükleri kitabının yazarı Cansu Canan Özgen kimdir? İşte Türklerin Büyükleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Cansu Canan Özgen
Yayın Evi: Kronik Kitap
İSBN: 9789752430846
Sayfa Sayısı: 288
Türklerin Büyükleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tarihi ekranlar vasıtasıyla her yaşa yeniden sevdiren Cansu Canan Özgen, Bilge Kağan çağından başlayıp Gazi Mustafa Kemal Atatürk dönemine kadar uzanan süreçte, Türk tarihinde iz bırakmış olan büyük isimleri, alanında uzman tarihçilerle konuştu.
Bilge Kağan kimdir? Orhun Yazıtlarının Türk tarihindeki yeri ve önemi nedir? Türk Kağanlığı adlı devlet hangisiydi? Prof. Dr. Ahmet Taşağıl anlatıyor.
Nizamülmülk’ün gerçek adı neydi? Nasıl bir eğitim aldı? Selçuklu tarihindeki önemi neydi? Doç Dr. Erkan Göksu anlatıyor.
Sultan Alp Arslan’ın asıl hedefi Anadolu muydu? Alp Arslan’a niçin “Fethin Babası” denilmiştir? Romanos Diogenos’a nasıl davranmıştır? Prof. Dr. Cihan Piyadeoğlu anlatıyor.
Emir Timur neden “Sultan” unvanını kullanmamıştır? Kendisini yeni bir Cengiz Han olarak mı görüyordu? Ankara Savaşı hiç olmayabilir miydi? Doç. Dr. Mustafa Alican anlatıyor.
Hızır Reis, nasıl Barbaros Hayreddin Paşa’ya dönüşmüştür? Akdeniz’deki Türk korsanları kimlerdi? Korsanlar nasıl yaşarlardı? Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan anlatıyor.
“Kanuni” unvanı Sultan Süleyman’a ne zaman verilmiştir? Şehzade Mustafa neden katledilmiştir? Batılılarca Muhteşem Süleyman olarak tanınmasının sebebi nedir? Prof. Dr. Feridun M. Emecen anlatıyor.
Sultan II. Abdülhamid Panislamcı mıydı? Theodor Herzl ile olan görüşmesinde neler konuşulmuştu? Neden bir kesim Kızıl Sultan, bir kesim Ulu Hakan demiştir? Prof. Dr. Necmettin Alkan anlatıyor.
Atatürk hangi cephelerde savaştı? Soyağacı biliniyor mu? Kitaplarla arası nasıldı? Cumhuriyet fikri nasıl doğdu? Prof. Dr. İlber Ortaylı anlatıyor.
Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına, Hunlar’dan Osmanlı’ya, Kanuni’den Atatürk’e Türk tarihinin önemli çağları, imparatorlukları ve komutanları Türklerin Büyükleri’nde anlatılıyor.
Türklerin Büyükleri Alıntıları - Sözleri
- Timur Türk'tür. Onun Türklüğü hususunda bir kuşku yoktur. Timur'un soy kütüğüne ilişkin tartışma, doğrudan Timur'un kendisinin değil, Cengiz Han'ın soy kütüğü ile ilgilidir
- Selçuklu melikleriyle evlenen Karahanlı melikelerinin hepsi kaynaklarda Terken adıyla kaydedilmiş. Aslında Terken bir isim değil. Eski Türklerde hanedana mensup kadınlar için kullanılan bir unvan idi.
- Timur'un Hindistan seferi adeta bir askeri sanat eseridir. Hindistan'da kalabalık fillerle karşı karşıya gelen Timur'un, ordusu mağlup olmak üzereyken geri çekilmesi, düşman ordusundaki fillerin yoluna üçgen biçimli demir çatallar döşetmesi, daha sonra fillerin bu çatalların üzerine basıp ürkerek geri çekilmeleri ve kendi askerlerini çiğnemeleri... Osmanlıların daha sonra Timur'un filleri karşısında maruz kaldıkları bozgun hatırlanırsa, bunun nasıl da zekice tasarlanmış bir askeri taktik olduğu kolaylıkla anlaşılır. Aynı şekilde Timur'un içlerine yağ doldurttuğu kamışları ateşleterek bir anlamda mermi ya da ilkel bir füze gibi filler üzerinde kullanması da dikkat çekici bir pratik... Hindistan seferi bu özellikleri ile öne çıkar. Timur'un bir askeri sorunun üstesinden geldikten sonra onu kendi lehine dönüştürmesi ve daha sonra düşmanlarına karşı etkili bir silah olarak kullanmayı bilmesi hadisesi var burada yani... Ankara Savaşı'nda kazanılan zaferin arkasında bu vardır.
- "Türk Oğuz beyleri, halkı işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, Türk halkı senin devletini, yasalarını kim yıkıp bozabilir idi?"
- "Süleyman uzun saltanatı (1520-1566) ve Avrupa politikasında oynadığı belirleyici rol dolayısıyla Batıda kendisinden en çok söz edilen Osmanlı sultanıdır. Francois de Bellefort, krallarının Süleyman'ın adaletini örnek almalarını öğütler. Fakat oğlu Mustafa'yı idam ettirmesi üzerine bu olumlu imaj değişir. Onun Hürrem'in nüfuzu altında zalim bir tiran olduğu ileri sürülür, hatta bu olay tiyatro eserlerine konu olur."
- Kaynaklarda bazen bu gibi yanlış bilgilere, yakıştırmalara rastlanıyor. Mesela bir kaynakta Gazneli Mahmud'un Hindistan fetihleri Selçuklu Sultan Muhammed Tapar'a nispetle anlatılıyor. Tarihi hakikate uygun olanla olmayanı ayırmak lazım. Tarihçilik de işte burada başlıyor. Bu yanlış bilginin yerleşmesinin bir sebebi de batıda kaleme alınan bazı çalışmalar ve özellikle romanlar. Bir kez daha üzerine basa basa söyleyelim ki, Hasan Sabbah ile Nizâmülmülk arkadaş değiller, akran değiller, aynı medresede eğitim görmemişler.
- Zaten "mecburiyet olmadıktan sonra her savaş bir cinayettir" derken bunu kastetmiştir. Asıl savaş şimdi başlıyor derken haklıydı çünkü 1933'te, 1912-22 arasındaki savaşların faturası olarak, 15 milyonu bulan Türkiye nüfusunun yaklaşık 1 milyonu kör, topal ya da çolaktı, yani sakattı. Yine 1917'de ordu sağlık bürosunun yaptığı bir araştırmaya göre, halkın %14'ü sıtmalı, %9'u frengiliydi. Köylülerin %72'si bitli olup, her an tifüse yakalanabilecek durumdaydı. İşte Atatürk ve arkadaşları bunların savaşını da vermişlerdir. Mesela Samsun'a çıkışından beri onunla olan, Dr. Refik Saydam gibi seçkin bir sağlık bakanının arkasında yokluklar içinde kavrulan bir sıhhiye ordusu vardı ve beraber çok şey başardılar. Hıfzıssıhha Enstitüsü açıldı; penisilin ve sülfamitlerin icadından evvel frengi, sıtma ve tüberküloz gibi salgın hastalıkları önlediler. Bunlar kolay işler değildi. Yine mesela kadın hakları konusu... Cumhuriyet'ten evvel, Türkiye'de kadın hareketlerinde, kadının aydınlanmasında bir atılım vardı. Ancak Cumhuriyet, bu hareketleri yönlendirmeyi, kanunlaştırmayı, sistemleştirmeyi başardı. Kadının toplum hayatındaki yerini, üstelik birçok Batı toplumundan önce kadınlara seçme-seçilme hakkı vererek sağlamlaştırmış olması, Cumhuriyet'in en önemli kazanımlarından biridir.
- Tarih dizilerden öğrenilmez ama ilgi çeker ve doğru tarihin peşinde koşma yolunda bir merak uyandırır. Bizim için tarihle hiçbir behresi olmayan kesimlerin diziler vasıtasıyla ne olup bittiği konusunda aklına bir ufak şüphe düşmesi önemlidir ama doğru okumalar yapmak gerekir.
- Aslında ilk başta Oruç'a Barbaros deniyor. Yani bunlar beraber hareket ettikleri için karıştırılıyorlar. Sürekli Barbaros dedikleri kişi Oruç'tu. Bununla ilgili çeşitli teoriler var. Kırmızı sakalından geldiği söyleniyor Barbaros'un, biliyorsunuz böyle bir imparator da var. Halil İnalcık bunun Baba Oruç'tan geldiğini söyler ama kesin bir şey söylemek zor... Olabilir mi? Evet, çünkü bazen s ile ç yer değiştirebilir ama kesin bir şey yok. Oruç ölünce Tlemsen'de 1518'de Barbaros Hayreddin yani Hızır, 'Barbaros' olarak devam ediyor. Kendi de bu lakabı üstlenmiş ki kendisine adanan kitap Gazavat Hayreddin Paşa'da da bazen Barbaroşo diye geçer.
- Sert bir sultan olarak tanınan Sultan Selim'in oğluna karşı muamelesinin niteliği hakkında Evliya Çelebi kaynaklı bazı rivayetler dışında çok bilgi yok. Evliya Çelebi de genellikle Yavuz'un oğlunu kendisine rakip olarak görüp ortadan kaldırma teşebbüsleriyle ilgili masalımsı bilgiler verir. Bunların doğru olma ihtimalinin bulunmadığını düşünüyorum, çünkü Yavuz'un geride kalan tek oğlu Süleyman'dır ve Osmanlı imparatorluğunun yegane veliahdı durumundadır. Aksine, onun iyi yetişmesi ve tahta hazırlanması için gereken şartları bizzat Yavuz'un sağladığını düşünmek kabildir. Hatta gittiği uzun soluklu seferler dolayısıyla yerine vekil olması yahut Edirne kesiminde sınırları koruma altına alması için oğlunu 1513'te idareci olarak göndermiş olduğu Manisa'dan getirmişti.
Türklerin Büyükleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu kitabı okumalısınız: Hatrı sayılır bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim. Bilge Kağan'dan Atatürk'e kadar önemli kişileri (Türk tarihinde) anlatan ve dolayısıyla da anlatılan hükümdarın yaşadığı dönemdeki atmosferi anlatan bir eser. Okumanızda fayda var. (Yasin KİRAZLI)
Öncelikle herkese tavsiye edebileceğim bir kitap.Konusunda uzman tarihçilerle sohbet havasında yazılmış.Okuması da anlaması da çok kolay.Sorulara baktığınızda özenle çalışılmış,her tarihçinin belirli kitapları okunmuş ve notlar alınmış.Öyle gelişigüzel sorular yok.Tarihçilerin kitaplarından alıntılar yaparak sorulan önemli sorular.Bu konuda yazarı tebrik etmek gerek.Kitap Bilge Kağan ile başlıyor.Bu da Türklerin tarihini Osmanlı ile başlatanlar için çok iyi bir yanıt niteliğinde.Sırasıyla Bilge Kağan,Nizamülmülk,Sultan Alparslan,Emir Timur,Barbaros Hayreddin Paşa,Kanuni Sultan Süleyman,Sultan 2.Abdülhamit ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk anlatılıyor. Beğenmediğim tek bölüm,Necmettin Alkanın anlattığı Sultan 2. Abdülhamit dönemi.Parti propogandası ile başlıyor ve verdiği örnekler tezleri ile çelişiyor.Bu bölümü atlarsak diğerleri çok güzel.Sıkılmadan tarih okumak isteyenlere tavsiye ediyorum.Kitapla kalın. (Zeynep Buse Eydemir)
Türk devlet tarihinin figürleri, yalnız Anadolu coğrafyasıyla sınırlandırılmamış. Bilge Kağan'dan Atatürk'e uzanan çizgide Timur da dahil edilerek daha Turancı bir tarih anlayışı nakledilmiş. Çeşitli sorular eşliğinde bölümler ve tarihi kişilikler konuşulmuş, tabii ki devirlerinin önemli olaylarıyla birlikte. Kitabın en muhteşem yanı, konuyla ilgili tarihçilerin röportajlarının olması. *Bilge Kağan bölümünde; Göktürklerin kuruluşunu, Bilge Kağan'ın hakan unvanı içindeyken gösterdiği kişisel veya genel davranışları ile tabii ki kalıcı imzası olan Göktürk Kitabeleri'ni de konuşuyor. *Nizamülmülk, Selçuklu tarihini yansıtan bir vezir olarak çok kıymetli bir yere sahip, bunun farkındayım. Ancak "Türklerin Büyükleri" isimli bir kitapta, Sultan Alp Arslan'dan önce yer alması beni çok şaşırttı. Faşizan bir söylemde bulunduğumu sanmıyorum, kitabın bu yönden bir çelişkisi olduğunu düşünüyorum. Bölümde; vezirin asıl adından, sıfatlarından, devlet için öneminden bahsediliyor. Tabii ki kitabı Siyasetname'ye de atıfta bulunulmuş. En önemli ikinci eserinin Nizamiye Medreseleri olduğu vurgusu ve öldürülmesi süreciyle ilerliyor bölüm. *Sultan Alp Arslan, kitapta ilgi çekici bir bölüm oldu. Bizim 26 Ağustos 1071'i zafer nidalarıyla kutlamamıza " Açılın, ben tarihçiyim ve bu zafer kutlanamaz." gibisinden bir cevap veriyor. Elbette ki tarihi çerçeveye uygun anlatılıyor ancak ben okuduğumda bu hisse ulaştım ve arka planını, yani Alp Arslan'ın Mısır niyeti olmuyor, kısmetine Malazgirt düşüyor(Cihan Piyadeoğlu hoca da benzerini söylüyor). Oldukça tabu yıkan ve şaşırtan bir bölümdü. *Timur - ya da Emir Timur- bölümünde, Orta Asya merkezli bir devlet kurulduğunda üzerindeki biricik baskının Cengiz Han soyundan olmak ya da olmamak şeklinde iki farklı ucu olduğunu anlıyorsunuz. Öncenizdeki mirasla özdeşliğiniz kurulmaması da imkansız hale geliyor. Timur, bir cihangir olmak istiyor ve başarıyor da. Bölümün ortasında Timur'un da herkes gibi iktidar kıskancı bir adam olduğunu öğreniyoruz. Hayata tutunma mücadelesinin rivayet edildiği kısım, hepimiz için gerçek bir ders olarak kalıyor. Bunun yanı sıra, tarih sahnesinin kimlere açık olduğunu da gösteriyor. *Barbaros Hayreddin Paşa bölümü öncesinde bir Osman Gazi veya Orhan Gazi olsa, Türk büyüklüğü ve Türklerin devlet kurma bilincini yansıtması bakımından çok iyi olabilirdi. Ancak olmadı, sağlık olsun. Biz de Barbaros bölümüyle Orta Çağ Akdeniz tipi korsancılık geleneğini, korsanlık ve piratlık karşılaştırması üzerinden Emrah Safa Gürkan aktarıyor. Piratlık, yağma sistemiyle denizde ilerlemek; korsanlık, bir limana bağlı yapılan bir şey. Bu terminoloji, dönemdeki korsanların aslında karizmatik adamlar olduğunu da gösteriyor. Denizcilik zor bir meslek olduğundan, yetişmiş eleman sıkıntısı da es geçilmemiş. Turgut ve Uluç Reis'ler, Barbaros Hayreddin Paşa ve kıyaslamalı olarak Andrea Doria üzerinden dönemin deniz savaşları anlatılıyor. *Kanuni Sultan Süleyman bölümünde; eğitimi, babasının ona olan tavrının yansımaları, Hürrem Sultan ile birlikteliğinin dizilerdekinin aksi bir şekilde daa resmi ve tek eşli bir çizgide olduğunu, Hürrem - Maktul İbrahim Paşa hizipleşmesi gibi hem derin hem de cevap bekleyen sorular yönetilmiş. Ortada Kanuni varsa, Şehzade Mustafa vakası olmazsa olmazdı. Devlet aygıtının devamlılığının esas olduğu Osmanlı tarzı devletlerde böyle olayların yaşanması normaldir tezini ispatlıyor Feridun M. Emecen. Ayrıca "Oğluna nasıl kıyar?" sorusunun buraya yakışmadığını hem Şehzade Mustafa vakasından hem de Fatih Kanunnamesi'nde kardeş katline izin verilmesinden de anlayabiliyoruz. Bence en önemli ayrıntı, Kanuni sıfatının işlevi ve neden Batı seferine yöneltiği kısmıydı. Çünkü babası kadar Doğu meselesiyle ilgilenmeyen ama Batı'daki çekişmelerde söz sahibi olmuş bir adamdır Kanuni. Bu yönleriyle doyurucu bir bölümdü elbette. *Kitabın "beni kanser eden" bölümü Sultan II.Abdülhamid kısmı oldu. Gelenekçiliğinin yan ısıra modern unsurlarının olduğunu anlatmaya çalışırken hem dinin hem de Batı anlayışının gereklerini layığıyla yerine getirmesi kısmındaki açıklamalar oldukça şahane. Ancak, Osmanlı tarihinin bu dönemine yaklaşımı bu şekilde yanlış kuranın eski İttihadçı, yeni Cumhuriyetçi kadroların olduğunu söylemesi ve bu bakış açısının Demokrat Parti'den Adalet ve Kalkınma Partisi'ne kadar uzanan sağ-muhafazakar partilerce değiştirildiğini söylemesine kesinlikle katılmıyorum. Tarihçilerin değiştirmesi, objektif çalışması gereken bakış açılarını siyasetçiler değiştiriyorsa orada bir aksama var demektir. Her iki unvanını da kullanmanın sağlıksız olması kısmı başarılıydı. Kişisel özelliklerinde yer verdiği şüpheciliğin, dönemin jurnal sistemini kuran temel olduğunu anlıyorsunuz. Ayrıca Panislamcı olmadığına ikna edilebilmeniz için çok uğraşıyor Necmettin Alkan ama başaramıyor. Gaspıralı İsmail'i kabul etmemesi veya Cemaleddin Afgani'nin peşine hafiyeler takması onun İslamcı olmadığı manasına gelmez. Ayrıca "Panislamist" terimi ithal ise, bunun karşısına daha tarafsız bir terim yerleştirilebilir. II.Abdülamid'in polisiye kitap, ve "sinematoğraf" dediği sinemayı sevmesi güzel özelliklerinden. Ben de öğrendiğim için mutluyum. II.Abdülhamid, Jön Türklere direnmeyip de daa erken meşrutiyet ilan etmese veya hiç meclis-i mebusanı kapatmasa çok daha başarılı bir siyaset izleyebilirdik. *Kitabın kapanışını ulu önderimiz Atatürk bölümü ile yapıyoruz. 2018'deki Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı ile pek çok soru işaretini aydınlatmıştı İlber hoca. Buradaki bölümde de hem o soruları yeniden ve daha hızlı cevaplandırıyor, hem de İnönü - Sakarya muharebelerinden ölümüne kadar giden süreci küresel ve yerel süreçte inceliyor. En hayran olduğum cümlelerin ilki, Lozan'ın bir uzlaşma olması; ikincisi Atatürk'ün sanıldığının aksine bencil veya diktatör birisi olmadığı. İlber hoca, dönemin otoriter sistemlerinin içerisinde kalan Türkiye'nin de bu otoriteye ihtiyacı olduğunu ve Ata'nın buna bir noktada mecbur kaldığını söylüyor. İyi okumalarınız olsun. :) (Arzu K.)
Türklerin Büyükleri PDF indirme linki var mı?
Cansu Canan Özgen - Türklerin Büyükleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türklerin Büyükleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cansu Canan Özgen Kimdir?
İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Cansu Canan Özgen, stajyer olarak başladığı BJK TV’de ana haber sunuculuğa kadar ilerleyip kariyerine Habertürk TV’te devam etti. Habertürk’te ana haber bülteni dâhil olmak üzere muhtelif yayın kuşaklarında çalışarak tecrübe alanını genişletti. Mühendislik alt yapısının getirdiği analitik düşünme yeteneğini, iletişim dünyasının olmazsa olmazı sorgulama sanatı ile harmanlayarak hazırladığı ve sunduğu “Öteki Gündem” adlı televizyon programına özgünlük katan Cansu Canan Özgen, bu misyonunu aynı şevk ve anlayışla sürdürüyor.
Cansu Canan Özgen Kitapları - Eserleri
- Türklerin Serüveni
- Osmanlı'nın Şifreleri
- Selçuklu’nun Şifreleri
- Türklerin Büyükleri
- Dalgakıran
Cansu Canan Özgen Alıntıları - Sözleri
- Zaten hatıralar biz her hatırladığımızda şekil değiştirmiyorlar mıydı?Neyi reva ya da hak gördüysek kendimize,o pencereden bakmıyor muyduk geçmişimize? Bazen mağdur bazen zalim, bazen kahraman bazen hain olmuyor muyduk hikayelerimiz de? (Dalgakıran)
- “Bazen tam yenildiğini düşündüğü yerde kazanıyordu insan.” (Dalgakıran)
- Timur'un Hindistan seferi adeta bir askeri sanat eseridir. Hindistan'da kalabalık fillerle karşı karşıya gelen Timur'un, ordusu mağlup olmak üzereyken geri çekilmesi, düşman ordusundaki fillerin yoluna üçgen biçimli demir çatallar döşetmesi, daha sonra fillerin bu çatalların üzerine basıp ürkerek geri çekilmeleri ve kendi askerlerini çiğnemeleri... Osmanlıların daha sonra Timur'un filleri karşısında maruz kaldıkları bozgun hatırlanırsa, bunun nasıl da zekice tasarlanmış bir askeri taktik olduğu kolaylıkla anlaşılır. Aynı şekilde Timur'un içlerine yağ doldurttuğu kamışları ateşleterek bir anlamda mermi ya da ilkel bir füze gibi filler üzerinde kullanması da dikkat çekici bir pratik... Hindistan seferi bu özellikleri ile öne çıkar. Timur'un bir askeri sorunun üstesinden geldikten sonra onu kendi lehine dönüştürmesi ve daha sonra düşmanlarına karşı etkili bir silah olarak kullanmayı bilmesi hadisesi var burada yani... Ankara Savaşı'nda kazanılan zaferin arkasında bu vardır. (Türklerin Büyükleri)
- “Güçlü olmak demek, İskender ve Moğollar gibi güçlü ordularla dünyayı talan etmek demek değil, güç ve kudretin zirvesinde, o gücü sana bahşedenin farkında olabilmekten geçmektedir. Ve eline geçirdiğin gücü ilme, inanca ve insana layığı ile aktarabilmekten ibarettir!” (Selçuklu’nun Şifreleri)
- Yıllar önce duyduğum bir söz hala kulaklarımda çınlar: "Türkler İslamiyet'i, bir annenin göğsünden bebeğin süt emmesi gibi direkt ve katkısız olarak öğrenmiş bir toplumdur." (Selçuklu’nun Şifreleri)
- Dünya devleti ebedi değildir. Fani cihanda da hiç kimse ölümsüzde değildir. İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır. (Osmanlı'nın Şifreleri)
- Osmanlı uçsuz bucaksız bir umman. (Osmanlı'nın Şifreleri)
- Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murad vasiyetnamesinde sade bir mezar istiyor ki öyledir. Üstü açıktır. ‘Çünkü mezarıma yağmur yağsın istiyorum’ diyor. Ve dikkat ediniz, ‘beni oğlum Alaeddin’in yanına defnedin. Ailemden kimseyi de yanımıza defnetmeyin’ diyor. (Türklerin Serüveni)
- Tarih dizilerden öğrenilmez ama ilgi çeker ve doğru tarihin peşinde koşma yolunda bir merak uyandırır. Bizim için tarihle hiçbir behresi olmayan kesimlerin diziler vasıtasıyla ne olup bittiği konusunda aklına bir ufak şüphe düşmesi önemlidir ama doğru okumalar yapmak gerekir. (Türklerin Büyükleri)
- "Süleyman uzun saltanatı (1520-1566) ve Avrupa politikasında oynadığı belirleyici rol dolayısıyla Batıda kendisinden en çok söz edilen Osmanlı sultanıdır. Francois de Bellefort, krallarının Süleyman'ın adaletini örnek almalarını öğütler. Fakat oğlu Mustafa'yı idam ettirmesi üzerine bu olumlu imaj değişir. Onun Hürrem'in nüfuzu altında zalim bir tiran olduğu ileri sürülür, hatta bu olay tiyatro eserlerine konu olur." (Türklerin Büyükleri)
- Türk adının geçtiği o dönemlerde bugünkü Avrupa milletlerinin çoğunun adı bile yok. (Türklerin Serüveni)
- “Amerikalıların üniversitelerinde kantin havası vardır. Herkese ‘sen’ diye hitap ederler. Koskoca profesörlere bile.. Ancak orada 2 kişi istisnaydı. Birisi Bernard Lewis, ve diğeri ise Halil İnalcık. Onlara Profesör derlerdi...” ~ İlber Ortaylı ~ (Türklerin Serüveni)
- Birileri son bir asırdır bizlere, Ortadoğu Arap'ın, Balkanlar Yunan'ın, Bulgar'ın diyerek bin yıla yakın bir mirası fevkalade bir şekilde unutturmayı başarmışlardır! (Selçuklu’nun Şifreleri)
- ‘Şimdi savaş bitti ama yeni bir savaşımız başlıyor. O da kültür ve sanat savaşımızdır ve okumakla, kitapla olur; işte şimdi cephane taşıdığımız o sandıklara kitaplarımı koy, sandıklarla taşınsın, cephanenin yerini artık kitaplar alsın’ der yazar/i1426 (Türklerin Serüveni)
- Suriye'nin Cebel Kalesinde yatan Süleyman Şah Anadolu Selçuklu beyidir.Osmanlı'nın kurucusu Ertuğrul Gazi'nin babası, Gündüz Alp ise; Beypazarı'nın Hırkatepe köyüne defnedilmiştir.Tarihte hep bu iki kurucu lider birbiyle karıştırılmıştır. (Osmanlı'nın Şifreleri)
- "Kerbelâ'da Hz. Peygamber'in torunları büyük bir bedel ödediler. Kerbelâ hadisesi İslam tarihinin, insanlık tarihinin en dramatik ve travmatik hadiselerinden birisidir. Kerbelâ hadisesi gerçekleştiğinde Emevi kadınlarının, 'Bugün biz Bedir'in intikamını aldık' dedikleri rivayet edilir." –haşim şahin (Türklerin Serüveni)
- "Askerlerim! Yiğitlerim! Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker vardır. Bugün ben de sizlerdern biriyim ve sizlerle bilikte savaşacağım. Bugün burada Allah'tan başka bir sultan yoktur. Biz ne kadar az olursak olalım, düşman ne kadar çok olursa olsun, bütün Müslümanların, zaferimiz için dua ettikleri şu anda, kendimi düşman üzerine atacağım. Ya zater kazanırIZ, ya şehit olarak cennete gideriz. Isteyen benimle gelsin, isteyen geri dönsün. Ben Islam için devletimiz için, ölüme koşuyorum. Beni takip edenler ve kendilerini Yüce Allah'a adayanlardan şehit olanlar cennete, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları ahirette ateş; dünyada da alçaklık beklemektedir. Ey askerlerim! Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere yükselecektir. Benden sonra oğlum Melikşah i tahta çıkartınız ve ona itaat ediniz. Savaşı kazanirsak istikbal bizimdir." (Selçuklu’nun Şifreleri)
- " Türkler hiçbir zaman İslamiyet'e zorla girmemişlerdir. Çünkü Araplar hiçbir zaman Orta Asya'ya hâkim bir güç olarak gelememişerdir. " ... kaynaklarda nadiren birkaç istisna zikredilse de bir zorlama söz konusu değildir. (Selçuklu’nun Şifreleri)
- " Ortadoğu Arap'ın, Balkanlar Yunan'ın, Bulgar'ın diyerek bin yıla yakın bir mirası fevkalade bir şekilde unutturmayı başarmışlardır! " (Selçuklu’nun Şifreleri)
- Bazen tam yenildiğini düşündüğü yerde kazanıyordu insan. (Dalgakıran)