Türklerin ve Moğolların Eski Dini - Jean Paul Roux Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Türklerin ve Moğolların Eski Dini kimin eseri? Türklerin ve Moğolların Eski Dini kitabının yazarı kimdir? Türklerin ve Moğolların Eski Dini konusu ve anafikri nedir? Türklerin ve Moğolların Eski Dini kitabı ne anlatıyor? Türklerin ve Moğolların Eski Dini PDF indirme linki var mı? Türklerin ve Moğolların Eski Dini kitabının yazarı Jean Paul Roux kimdir? İşte Türklerin ve Moğolların Eski Dini kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Jean Paul Roux
Çevirmen: Aykut Kazancıgil
Orijinal Adı: La Religion Des Turcs et des Mongols
Yayın Evi: Kabalcı Yayınevi
İSBN: 9789758240708
Sayfa Sayısı: 381
Türklerin ve Moğolların Eski Dini Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Otuz yıllık yoğun bir çalışmanın ürünü olan bu kitap alanındaki temel kitaplardan birisi olup Altay Türklerinde Ölüm ile Altay Toplumlarında Kutsal Hayvanlar ve Kutsal Bitkiler arasında bir köprü oluşturur.
Roux'nun Moğolları Türklerle birlikte incelemesinin nedeni ikisinin de Altay kökenli olup tarihlerinin kopmaz bir biçimde içiçe geçmesidir. Bu halklar dünya çapında fetihlere süreklilik kazandıran yönetim becerileriyle Asya'dan Avrupa'ya kadar bütün topluluklar arasında etkileşime yol açmışlardır. Bütün inançlara gösterdikleri hoşgörüyle kendi dinlerinin diğer dinlerle etkileşime girmesine izin vermişler, hatta bunu desteklemişler; İslamiyeti kabul ettikten sonra da eski dinlerinin kimi unsurlarını bu dine taşımışlardır. Roux köken söylencelerinden kozmogonilerine, Şamanizme duydukları inançtan maddi hayatın oluşumuna kadar az bilinen dinsel bir yapının tam bir sentezini yapmaktadır.
Moğolların Gizli Tarihi, gün ışığına çıkarılmış bütün yazıtlar, Oğuzname, Kutadgu Bilig, Irk Bitig ve benzeri temel kaynakların yanı sıra seyyahların anılarından Bazin, Barthold, Harva, Pelliot, Vladimirtsov gibi uzmanların çalışmalarına kadar bütün kaynaklar kullanılmıştır. Prof. Dr. Aykut Kazancıgil'in konuya ilişkin Türkçe çalışmaları derlediği kaynakça bulunmaz niteliktedir.
(Tanıtım Sayfası)
Türklerin ve Moğolların Eski Dini Alıntıları - Sözleri
- Tüm eski dünyada Türkler ve Moğollarla karşılaşmamış çok az kimse ve yerleşmedikleri takdirde ezip geçmedikleri çok az toprak parçası vardır.
- Günümüzde Şaman davulu üzerinde bazen hem erkeğin hem kadının cinsel organı temsil edilmektedir.
- Büyük Şaman, Şaman başrahibi, Cengiz döneminde ve Cengiz'den önceki çağlarda beki'dir, bu kelimede Türkçedeki beg, "güçlü", sonraları bey şekline dönüşen "efendi" kelimesini bulmak olasıdır.
- Tengri ismi bildiğimiz en eski Türk- Moğol kelimesidir.
- Genelde Gök-Tanrı, onun niteliklerini almadan çok evvel dahi, Allah'a benzetilmiştir. Gök-Tanrının hayattaki uzantısı olan kut, tanrının lütfü oldu; onun emri olan yarlık, şefaat veya af oldu. Paganizmin tanrıları veya şeytanları, cinlere ve perilere benzetildi veya kültleri bir din ulusunun üzerine aktarıldı.
- Hastalığın çoğu kez bir suçun yani bir tabuya karşı gelme ve görünmeze karşı işlenmiş bir kabahat sonucu geldiğine inanıldığını daha büyük bir ilgiyle saptamaktayız. Bu durumda hastalığı tedavi etmek için büyüyle yetinilmiyor, iyi davranışlarda bulunmaya çalışılıyordu. Mesela esirler serbest bırakılıyor ve daha fazla sadaka veriliyordu.
- Eğer şimdi böylesi kötü düşüncelerimiz varsa gök tarafından sevilmeyeceğiz.
- Hiçbir ok yaşayacak olana saplanmaz oysa kader, barış zamanında bile ölecek olanların günlerini sayılı kılar.
- “Hiçbir ok yaşayacak olana saplanmaz oysa kader, barış zamanında bile ölecek olanların günlerini sayılı kılar.”
- Tüm eski dünyada Türkler ve Moğollarla karşılaşmamış çok az kimse ve yerleşmedikleri takdirde ezip geçmedikleri çok az toprak parçası vardır.
Türklerin ve Moğolların Eski Dini İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Fransız Türkolog Jean Paul Roux tarafından kaleme alınmış müthiş bir eser. Bittiğine üzüldüğüm tek kitap bu oldu diyebilirim. Kitabı yazarken kullanılan kaynakların oldukça bol olması ve objektif bir bakış açısı ile yazılması, kitabı akademik açıdan da çok önemli bir kaynak kılıyor. Çevirisi de gayet sade ve akıcı olmuş. Türk milleti olarak kitapta emeği geçen herkese ne kadar teşekkür etsek azdır. (Hope)
Dostane, bir abi gibi yazım tarzı; detaylı ve yalın anlatımıyla Türklerin eski dinleri hakkında çok iyi bir kaynak. Araştırmam ve merakım için çok işime yarayacak. (Tolga Eligül)
Bouillane de Lacoste, bir Moğol'un ağzından, bana karakteristik gibi görünen şu cümleyi işitmişti: "Şamanlar bize hayatla ilgli şeylerden söz etmektedirler, halbuki lamalar bize sadece ölümle ilgili şeylerden bahsederler". Şamanizmin, saygınlığının bir yerde buna bağlı olduğundan şüphe etmemek gerekir.Belki de, çocuk edinme öyküleri yardımıyla, doğuş mekanizması ve de ebeveynle çocuklar arasındaki ilişkile^aha iyi anlaşılabilir, nitekim bu yolla,.doğumu meşru olmayan bir çocugun nıeşnılaştırılması veya çocuğa sembolik bir ölüm ve tekrar dirilişle toplum değiştinilmesi amaçlanmaktadır. Herşeyden evvel günümüze kadar, babası meçhul olan gayrimeşru bir doğumun, pek büyük bir skandal yaratmadığına işaret etmek gerekir. Ordoslarda, anne olan bir genç kız, "çadır önündeki bir dua direği ile evlenir. Düğünün klasik törenleri cereyan eder. Direk onun kocası olarak kabul edilir.:. Çocuğu ise gök tarafından meydana getirilmiş olarak kabul edilecektir" Karısının kaçınidığı sırada gebe bırakılan. Cengiz Hanın büyük oğlunun doğuşu ile ilgili bir kuşku var idiyse dahi, bu konuda hiçbir şey dışarı sızdınimamıştır. ...iki insan arasında ve de gittikçe daha nadir olmak üzere insanlar ve hayvanlar ara sında özellikle koçlar ve de ayrıca küçük boğalar arasında güreşler tertiplenmeye devam edilmektedir. Yörük göçebeler bana, ancak bundan sonra gencin yetişkin hale geldiğinin kabul edildiğini anlattılar (R.24, si\247). Macaristan'da, Orta Asya'nın antik töresel savaşlann izleri hala bulunmaktadır; "bunlar, her zaman, insanlarla hayvanların bîrleşimine dair masallarla ilişkili görülmektedir" (Q.60, sf.45-56).Bu dövüşlerin en şaşırtıcısı erkekle kadın arasındakiler olup, bu dövüşler sırasında, erkeğin kazanması için kadının memesine dokunması gerektiği sanılmaktadır. Bu tip dövüşler, Anadolu'da Tahtacılarda görülmektedir (M.67, sf.43; R. 17, sf.248); ...sonralan Ebülgazi Secere-i rü/i'fdG hikayeyi aşağıdaki şekilde aktarmaktadır: "Oğuz Han'ın beylerinden biri Irk Barak'a karşı yapılan bir savaşta öldürülmüştü, ancak kansı kendini kurtamıayı başarabilmiş ve Oğuz'un askerle- ' rine bu iki nehrin arasında ulaşmıştı. Kadında kısa bir müddet sonra doğum sancıları başladı. Hava çok soğuk olduğundan..; bir ağacın kovuğuna sığınmak zorunda kalmıştı. İşte orada bir erkek çocuğu doğurdu, Han onu evlat edindi ve ona Kıpçak adını verdi, bu isim eski lehçesi içi boş bir ağaç anlamına gelir" Secere-i Terakime'ût yazar, kendi versiyonunu tekrar kopya etmekte ve şunları ilave etmektedir:."İşte bu nedenle, çocuk bir ağacın içinde dünyaya geldi 'dedikleri için, onu K/pçak şeklinde adlandırdılar (C.2, satır 282 vd.). ...Ogeday kendi ruhu için bir ağaçlık dikilmesini istemiş \e bu korudan herhangi bir şeyin kesilmemesi, aksi takdirde, bunun bir dalını kesen olursa, onun dövülmesi, kötü muamele edilmesi ve derisinin yüzü^ııesi şeklinde talimat vernişti" Kinlerde, mezann yeri üzerine bir söğüt, ağacı dikilmektedir Bu gelenek Türkiye'de muhafaza edilmekte olup, mezariıklarin ve türbelerin yeşillikler arasında gizlenmesi ile ilgili geleneğin Türk geleneklerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunu kendi kendimize sormamız gerekir j (İslâm'da ölen, çölde gömülür). ...Kesin verilerin yokluğuna rağmen, ölen için yapılan anma törenlerinin, gömülme veya ölüm gününden sonraki üçüncü, yedinci, yirminci ve kırkncı günü ile yıl sonunda yapıldığı muhakkaktır. Bu günler, bu durumlar söz konusu olduğunda, sadece modem şamanist toplumlarından değil ölenin seyredilmesi eşyalann gömülmesi, yakınmaları, toplu şölenler, ağıt okumaları vesilesiyle cenaze törenleri Ortaçağ Türklerininkini hatırlatan Türkiyede yaşayan heteredoks toplumlar ve oldukça muhafazakâr toplumlar tarafından da uyulmasına özen gösterilen tercihlerdir. (Tuncay Elyay)
Türklerin ve Moğolların Eski Dini PDF indirme linki var mı?
Jean Paul Roux - Türklerin ve Moğolların Eski Dini kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türklerin ve Moğolların Eski Dini PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Jean Paul Roux Kimdir?
Jean-Paul Roux Fransız oryantalist ve Türkolog (d. 5 Ocak 1925, Paris - ö. 29 Haziran 2009, Saint Germain-en-Laye (Yvelines)).
Yazar, öğrenimini Paris şehrinde yaptı. Eğitimine Doğu Dilleri Okulunda başladı ve daha sonra sırasıyla École de Louvre Tarih Bilimleri Akademisini bitirdi. Doktorasını ise doğubilim ve edebiyat üzerine verdi.
1952 yılında CNRS yani Fransız Ulusal Araştırma Merkezi'nde çalışmaya başladı ve 1990 yılında Araştırma Birimi Başkanı olarak emekli oluncaya kadar burada çalıştı. Yine bu dönemde 1957 ve 1990 arasında École de Louvre de akademisyen olarak da çalıştı ve Profesör ünvanını aldı ve Orta-Asya ve Türk kültür tarihi üzerine yaptığı alan çalışmaları sonucunda hazırladığı temel çalışmalarla tanındı.
La Turquie: Géographie. - Économie. - Histoire. - Civilisation et Culture, 1953
Türkiye ile 1950'li yıllardan itibaren ilgilenmeye başladı. La Turquie: Géographie. - Économie. - Histoire. - Civilisation et Culture adlı çalışmasını 1953 yılında yayınladı. bundan sonra peş peşe Türkiye ve Orta-Asya tarihi ve Türk örf ve adetlerini kapsayan çalışmalar yaptı.
Bu bağlamda, Türkiye'yle ilgilenmesi, 1950'li yılların başlarına rastlamaktadır. Hazırladığı La Turquie: Géographie. - Économie. - Histoire. - Civilisation et Culture (1953) adlı eserden sonra, ardı ardına Türkiye ve Orta-Asya kültür tarihi ve Türk geleneklerini kapsayan analitik-karşılaştırmalı çalışmalarla adını duyurdu. Kimi eserleri Timur (1994), Türklerin ve Moğolların Eski Dini (1994), Türklerin Tarihi: Büyük Okyanus'tan Akdeniz'e İki Bin Yıl (1995) adıyla Türkçeye çevrildi.
1971 ve 1977 yıllarında Paris'teki iki büyük İslam Sanatları Sergisi'ni organize etti.
Başta Atatürk Kültür Merkezi de olmak üzere birçok Fransız bilimsel derneğe fahri üye seçildi. Aynı zamanda Türk hükümeti tarafından 1973 yılında Devlet Ödülü verildi ve TÜTAV Ödülü aldı ve 1998 yılında da Liyakat Madalyası ile onurlandırıldı.
Jean Paul Roux'un ikiyüz makalesi ve yüzü aşkın araştırması ve bununla birlikte çoğunluğu Orta Asya ve Türk kültürüyle ilgili 25 kitabı vardır.
Jean Paul Roux Kitapları - Eserleri
- Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl
- Eski Türk Mitolojisi
- Moğol İmparatorluğu Tarihi
- Türklerin Tarihi
- Türklerin ve Moğolların Eski Dini
- Orta Asya
- Büyük Moğolların Tarihi Babur
- Dinlerin Çarpışması
- Altay Türklerinde Ölüm
- Cengiz Han ve Moğol İmparatorluğu
- Orta Asya'da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar
- Kral
- Orta Asya Tarih Ve Uygarlık
- Aksak Timur
- Timurlenk
Jean Paul Roux Alıntıları - Sözleri
- Timuçin’in, genç nişanlısının evinde, müstakbel damat sıfatıyla kalmasına karar verildi. Babası ona hediye olarak yanındaki binek atını verdi. Düğün öncesi hediyesi geleneksel ve vazgeçilmezdi. Ardından baba oğul vedalaştı. Giderken Dey Seçen’e dönüp şöyle dedi: “Oğlum köpeklerden korkar. Köpeklerinin onu korkutmasına izin verme!” Bu çocuğun babasından duyduğu son sözler oldu. Köpeklerden korkan dokuz yaşındaki bu çocuk, tarihin en büyük fatihi Cengiz Han olacaktı. Dünyanın tanıdığı en olağanüstü serüven işte böyle bir masal gibi başlamıştı. (Moğol İmparatorluğu Tarihi)
- Üç kez ‘ Ben ki , Tengrinin hizmetkarıyım, bunu yazdım. ‘ diyen Gürberçin e ait küçük bir metinde , islamın etkisini görmek kesinlikle mümkün değildir. (8.yüzyıl) (Eski Türk Mitolojisi)
- Zelenine, Sibiryalıların, hayvanların cinsel organlarına verdikleri önemi fark etmiş ve ruhun burada ikamet ettiğinin ya da edebileceğinin düşünüldüğü sonucunu çıkarmıştır. Bu nokta, bizi, arkeoloji sayesinde izlerine rastladığımız erkeklik organına tapma adetine götürmektedir ve eski yazılı metinlerde bu adetin doğrulandığı görülmektedir (öyle ki, İbn Fadlan, Başkırtların kendilerine özgü bir biçimde erkeklik organına taptıklarını görmüştür; (Altay Türklerinde Ölüm)
- Babür büyük bir fatihtir ve oldukça kısıtlı imkanlarla, 12.000 adamı geçmeyen bir güçle, çok büyük insan kıyımlarına neden olmadan kurduğu eseri, zaferleriyle gözleri kamaştıran öteki kahramanların eserlerinden çok daha kalıcı, çok daha zengin olmuştur. (Büyük Moğolların Tarihi Babur)
- Zaman tanrısı karar verir, tüm insan oğulları ölümlü olarak dünyaya gelmiştir. (Eski Türk Mitolojisi)
- "Büyük Türkler olarak adlandırılacak Osmanlılara gelince Türkçe konuşan öteki devletlerin gözünde Asyalıdan çok Bizanslıydılar." (Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl)
- Eğer şimdi böylesi kötü düşüncelerimiz varsa gök tarafından sevilmeyeceğiz. (Türklerin ve Moğolların Eski Dini)
- "Ölüm şiddetli bir travmaya yol açmaktadır; önce bir korku uyandırmakta, hayatta kalanların kuşkusuna neden olmaktadır. Dolayısıyla olayın gerçekleştiği toplumun ilk tepkisinin tamamen pasif, muhafazakâr, yani kaçış niteliğinde olmuş olsa gerekir: duruma karşı gelmek bir reddediş hareketidir." (Altay Türklerinde Ölüm)
- Artık öyle görünmek, öyle olmaktan çok daha önemli hale geliyordu... (Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl)
- Sonunda Maveraünnehir özgürlüğüne kavuşmuştu. Çağataylı Kabul Han başa geçti. Türk soylular kazanmışlardı. Bağırlarından yeni bir efendi -hem de ne efendi!- çıkarmakta gecikmediler: Timur. (Orta Asya)
- Acaba hangi uygarlık, Altaylılar gibi, av çemberinde kalan hayvanlardan birkaçının kaçmasına göz yumup türlerin yok olmamasını sağlamak istemiş ya da meyve ağacında mutlaka birkaç meyve kalmasına dikkat etmiştir? Toroslu bir oduncunun birazdan keseceği ağaçtan özür dilemesini sağlayan nasıl bir duygudur? Ya da birazdan kurban edeceği horozun boynunu özenle, neredeyse şefkatle okşayan köylünün heyecanı nasıl bir heyecandır? (Orta Asya'da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar)
- Dişe gelen her şey onların gıdası olabilir. (Cengiz Han ve Moğol İmparatorluğu)
- Büyük Şaman, Şaman başrahibi, Cengiz döneminde ve Cengiz'den önceki çağlarda beki'dir, bu kelimede Türkçedeki beg, "güçlü", sonraları bey şekline dönüşen "efendi" kelimesini bulmak olasıdır. (Türklerin ve Moğolların Eski Dini)
- Türkler İslamiyet'i kabul ettiklerinde, kendilerini Abbasi halifelerinin koruyucusu olarak görmüş, Sünni mezhebinin kural ve ilkelerini benimsemiş ve Şii mezhebini ortadan kaldırmayı da en önemli hedefleri olarak görmüşlerdi. (Dinlerin Çarpışması)
- Türklerin yaşam biçimi ve Türklere ait eşyalar günlük yaşamımıza sandığımızdan fazla girmiştir. Ortaçağda Fransa’da yel değirmenlerine turquois denilirdi. Fransızcada kiosque adıyla bilinen halka açık müzik ya da gazete bayilerimiz, Türklerin köşk adını verdikleri küçük, gösterişli binalardan devşirmedir. HollandalIların Avrupa’ya Boğaziçi’nden taşıdıkları lale, tulipe adım, bu çiçeğin taç yapraklarının bir türbanı andırmasından dolayı tülbent sözcüğünden almıştır. XIV. yüzyıldan beri Avrupalılar evlerini, çoğunlukla Türklerden, arada sırada İranlIlardan (uzakta kalan İran yerine daha çok Türkiye’den ahşveriş yapıyorlardı) aldıkları Doğu halılarıyla süslemişlerdir; ressamlar Türklerden o kadar çok etkilenmişlerdir ki, bugüne kadar ulaşan değerli birçok parçaya adlarını vermişlerdir. Bellini, Lotto, Holbein halıları (Holbeinler en ünlüleri ve en değerlileridir) XV ve XVI. yüzyıllarda ve XVII. yüzyılın bir bölümünde Türkiye’de üretilmiştir. (Türklerin Tarihi)
- Bir gün bir Çinlinin Ögedey'e rüyasında Cengiz Han'ı gördüğünü ve hemen tüm Müslümanları yok etmesini istediğini söylediğini anlatırlar. Ögedey, rüya gören kişiye sorar: "Sana hangi dilde konuştu? –Çince. –Bu olanaksız, çünkü babam yalnızca Moğolca bilirdi." Ve bu sözde rüyayı gören kişiyi öldürtür. (Moğol İmparatorluğu Tarihi)
- kral yer yöne dağılır ve her şey ona yakışır. Kainat düzenin, zamanın, doğal olayların, doğurganlığın, verimliliğin ve sağlığın düzenleyicisi ve sorumlusudur. (Kral)
- İmparatorluğun, temeli krallıktadır; krallığın temeli, ailede; ailenin temeli, bireydedir. (Kral)
- Eskiden Yakutlar ölülerini yakarlar ya da bir ağacın üzerine koyarlar ya da onları öldükleri kulübede bırakırlardı. (Altay Türklerinde Ölüm)
- Ölümünün ardından "Firdevs Mekanı" [yeri cennet olan] unvanını alır. Bilindiği gibi Büyük Moğolların hükümdarlarına ölümlerinin ardından bir unvan daha verilirdi. (Büyük Moğolların Tarihi Babur)