Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski - Stefan Zweig Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski kimin eseri? Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski kitabının yazarı kimdir? Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski konusu ve anafikri nedir? Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski kitabı ne anlatıyor? Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski kitabının yazarı Stefan Zweig kimdir? İşte Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Stefan Zweig

Çevirmen: Nafer Ermiş

Orijinal Adı: Drei Meister: Balzac, Dickens, Dostojewski

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789754586152

Sayfa Sayısı: 217

Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Roman yazarı aslında kimdir? Stefan Zweig, Üç Usta'da bu soruya cevap arıyor ve yarattıkları unutulmaz figürler evreniyle epik dünyalar kuran üç edebiyat dehasının eserlerinde dolaştırıyor bizi. Zweig'ın "Dünyanın Mimarları" adını verdiği dizinin ilk kitabı olan Üç Usta, bireyin hayata tutunma çabası ve direnç sınırları üzerinden Balzac, DIckens ve Dostoyevski'nin eserlerindeki evren modellerini serimliyor. Üç Usta sadece bu üç büyük yazarın evreninde dolaşmak için değil, modern zamanlarımızın modern insanını anlamak için de gözden kaçırılmaması gereken bir kitap. Dünya edebiyatının bir başka usta kaleminden, Stefan ZweIg'ın gözünden Balzac, DIckens ve Dostoyevski'ye yakından bakmak için eşsiz BİR dilsel lezzet, benzersiz bir edebî deneme.

(Tanıtım Bülteninden)

Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski Alıntıları - Sözleri

  • En çok bilenler en çok acı çekenlerdir.
  • Balzac insanlarını her zaman olaylar tarafından yoğrulmaya, kaderin elinde kil gibi şekillenmeye bırakmıştır.
  • Sevgi yalnızca konuşulan sözlerde soluk alır.
  • ..en çok bilenler en çok acı çekenlerdir..
  • Balzac toplum dünyasını, Dickens aile dünyasını, Dostoyevski bireyin ve insanlığın dünyasını anlatır.
  • "Hayatı hayatın anlamından daha çok sevin."
  • ''...en çok bilenler en çok acı çekenlerdir...''
  • “Ama küçük şeyler,” demişti bir keresinde, “hayatın anlamını oluşturan şeylerdir.”
  • Balzac Napoleon’un bir resminin altına şu sözleri boşuna yazmamıştır: “ Onun kılıcıyla sonlandıramadığı şeyleri, kalemimle ben tamamlayacağım !”
  • Bazı insanlar güç ve kuvvet yaratırlar;bazıları ise huzur verirler.
  • Hayatı sevmeyi ancak acı çekerek öğrenebiliriz.
  • Kalple aklın ebedi ikiliği...
  • Rusya'nın en büyük yazarının, kendi kuşağının dâhisinin, bir sonsuzluğun habercisi olan bir adamın böyle parasız pulsuz, yersiz yurtsuz, amaçsızca ülke ülke dolaştığını düşünmek ne korkunç!

Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır.": Uzun zamandır inceleme yapmıyordum, ama bu kitaptan sonra gerçekten bir şeyler yazmak istedim. Biyografik romanlara bayılırım hele bir de bunlar yazarların hayatıysa tadından geçilmez. Zweig'in biyografilerinin de muhteşem olduğunu öğrendim başka kitapları da varmış. Onları da hemen listeme ekledim. Biri Fransız, biri İngiliz, biri Rus olan Üç Büyük Usta.. Onları hepiniz biliyorsunuz, muhakkak bir kitabını okumuşsunuzdur. gonderi/136211228 Bu üç yazarın ben de en güzel kitaplarını okudum DOSTOYEVSKİ = Suç ve Ceza BALZAC = Vadideki Zambak DICKENS = İki Şehrin Hikayesi Onların hayatlarını öğrendikten sonra kitapları benim için daha anlamlı oldu. Bundan sonra okuyacağım kitaplarında onları gerçekten tanıyarak, hayatlarına birazcık da olsa şahit olarak okumak daha muazzam bir şey.. Zweig bu üç yazardan en ayrıntılı ve en uzun Dostoyevski'yi almış, benimde en sevdiğim, her bir satırını hayranlıkla okuduğum bölüm oldu. Ve çokta üzüldüğüm, bu kadar da kötü şeyler gelmez insanın başına. Nasıl bu kadar güçlü aynı zamanda acı çektiğini görmek gerçekten inanılmazdı. (Ona olan hayranlığım dahada artı, hatta yazdığı tüm kitaplarını kitaplığımda bulundurma niyetindeyim.) gonderi/136505166 Zweig bu şahitleri bize sunuyor. Onun ruhuna doğru bir yolculuk yapıyoruz, hayatını bir sürelik de olsa yakından görüyoruz.. Hayat onu üç kez havaya fırlatır, üç kez yere serer.(s.93) Dostoyevski'nin hayatı gerçekten muhteşem kesinlikle okuyun. Zweig'in yaptığı tasvirler de ayrı bir konumda. Kitaplarını nasıl yazdığını, neler çektiğini, karekterlerini nasıl seçtiğini Zweig olabileceği en güzel şekilde anlatmış. Her bir karakter öyle bir şeylere dayanıyor ki, kullandığı bir noktalama işareti bile boş değil, öylesine konulmamış. "Suç ve Ceza'yı, Budala'yı, Karamazov Kardeşler'i, Delikanlı'yı düşünelim, hangi mevsimde geçer bunlar, arkalarında hangi manzaralar vardır? Yaz mı, bahar mı, yoksa sonbahar mı? Belki herhangi bir yerde söylenmiştir. Ama hissedilmez." (s.161) Sanki biyografi değilde bir roman okuyorsunuz. Dostoyevski, Balzac ve DICKENS da bu romanın ana karakterleri gibiydi. Uzun lafın kısası, ~ Kesinlikle okuyun. ~ ✿ ✿ ✿ (Mervé)

Zweig diline hayranımm kitabı okurken asla sıkılmadım sanki bir deneme-biyografi değil de roman okuyormuşum gibi hissettim. Bu yıl büyük yazarlarla tanışma yolunda ilerlemek istiyordum. Bunun için kitaplığıma bakındığımda raflarda gözüme Zweig'ın bu eseri takıldı. Dostoyevski ile ufak bir tanışıklığım zaten vardı ama onu Zweig ile pekiştirme fikri aklıma baştan yattı. Sonrasında madem yılın ilk ayı ve ben bu yıl yeni yazarlar tanımak istiyorum o zaman bununla başlamalıyım diye düşündüm, Balzac ve Dickens'ı da tanıma vakti geldi diyerekten kitabı elime aldımm ve okumaya başladım. Balzac bölümünü bitirip Balzac'ın Goriot Baba'sını, Dickens bölümünü bitirip Dickens'ın Oliver Twist'ini okudum. Bu benim için inanılmaz keyifli bir okuma deneyimi oldu. Son olarak Dostoyevski bölümünü okudum. Kitabın büyük bölümü zaten Dostoyevski'den oluşuyor. Balzac ve Dickens kısmını yazarı tanımak için okuyup ardından tam anlamıyla hakim olabilmek için o yazarın bir eserini okuyabilirsiniz.Ama Dostoyevski kısmını Dostoyevski'nin kitaplarını okuduktan sonra okumak bence daha iyi olacaktır çünkü eserler ve karakterler sıkça yer almış ve tahliller yapılmış. Dediğim gibi benim için çok güzel, çok yararlı bir okuma deneyimi oldu. Dostoyevski'nin diğer eserlerini okuduktan sonra bu kitabı mutlaka elime tekrardan alacağım. Bahsi geçen yazarlar yazar/honore-de-balzac yazar/charles-dickens yazar/fyodor-dostoyevski Bahsi geçen kitaplar kitap/goriot-baba--130477 kitap/oliver-twist--194888 (Ruhe)

Gerçekten kitap olağanüstüydü. Bu üç büyük yazarla ilgili önümü açtı. Zweig'i çok meşhur kısa hikayeleri dışında biyografi kitabını ilk kez okuyorum. Yazdığı diğer yazarların biyografilerini de okuyacağım kesinlikle. Bu üç yazarı, ( özellikle Dostoyevski) çünkü en uzun ve en kapsamlı Dostoyevski'yi yazmış, en iyi ancak bu şekilde özümseyebilirdim. Bu büyük ustaların okumadığım kitaplarını şu an güzel bir ön bilgiyle okuyacağım için çok mutluyum ve içimde bayağı bir heyecan oluştu.Fazlasıyla detaylı ve inanılmaz bir inceleme var kitapta. Bundan sonra bir yazarla ilgili bilgi edinmek için mutlaka Zweig'in biyografilerine bakacağım. (özge)

Kitabın Yazarı Stefan Zweig Kimdir?

Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti.

I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı.

Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.

Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.

Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.

Stefan Zweig Kitapları - Eserleri

  • Satranç
  • Amok Koşucusu
  • İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
  • Sabırsız Yürek
  • Dünün Dünyası
  • Değişim Rüzgarı

  • Geleceğe Güven
  • Yolculuklar
  • Unutulmuş Düşler
  • Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
  • Balzac
  • Montaigne
  • Clarissa

  • Macellan
  • Rotterdamlı Erasmus
  • Amerigo
  • Günlükler
  • Joseph Fouche
  • Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
  • Kendileriyle Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche

  • Marie Antoinette
  • Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
  • Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
  • Ay Işığı Sokağı
  • Avrupa'nın Vicdanı
  • Amok - Usta İşi
  • Ruh Yoluyla Tedavi

  • Korku
  • Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy
  • Yarının Tarihi
  • Yakıcı Sır
  • Mektuplaşmalar
  • Sahaf Mendel - Bir Kadının Yirmi Dört Saati
  • Olağanüstü Bir Gece

  • Gömülü Şamdan
  • Dostlarla Mektuplaşmalar
  • Freud - Cinselliğin Yeryüzü
  • Mürebbiye
  • Mary Stuart
  • Korku Ruhu Kemirir
  • Buluşmalar

  • Karmaşık Duygular
  • Alacakaranlıkta Bir Öykü
  • Kurşun Mühürlü Tren
  • Mecburiyet
  • Bir Çöküşün Öyküsü
  • Seçilmiş Öyküler
  • Hikayeler

  • Geçmişe Yolculuk
  • Freud - Mutluluğun Mimarı
  • Kuş Kapanı ve Dönüşüm
  • Kaçak ve Sahaf Mendel
  • Dadı ve Leporella
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri
  • Geç Ödenen Bedel

  • Sanatta Yaratıcılığın Sırrı
  • Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri
  • Rilke'ye Veda
  • Görünmez Koleksiyon - Unutulmuş Düşler - Karda
  • Cenevre Gölü'ndeki Olay
  • Kadın ve Manzara
  • Nietzsche

  • Kızıl
  • O muydu?
  • Bir Kalbin Çöküşü
  • Bizans'ın Fethi
  • Gölge Kadınlar
  • Zalimce Bir Oyun
  • Dürüst Aptal Efsanesi Verlaine

  • Satranç
  • Lyon'da Düğün
  • Satranç Ustası - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
  • Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
  • Stefan Zweig'ın Mektupları
  • Erika Ewald'ın Aşkı
  • Efsaneler

  • Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi
  • Toplu Öyküler 1
  • Toplu Öyküler 3
  • Toplu Öyküler 2
  • Unutulmaz Bir İnsan
  • İki Yalnız
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2

  • Ormanın Üzerindeki Yıldız
  • Leporella
  • Aylak
  • Emile Verhaeren
  • Hayatın Mucizeleri
  • Brezilya
  • Kitapçı Mendel

  • Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler
  • Stefan Zweig Kutulu Set
  • Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
  • Leman Gölü Kıyısındaki Olay
  • Benimle Dostluk Zordur
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri
  • Seçme Eserler

  • Hikayeler 2
  • Bir Hayat
  • Öz Nəğməsini Oxuyanlar
  • Novellalar
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Tolstoy - Û ronahî di tarîye de dibirike
  • Oradan Uzakta

  • Twenty-Four Hours in the Life of a Woman and The Royal Game
  • Wondrak. Der Zwang. Zwei Erzählungen gegen den Krieg
  • Stefan Zweig Seti

Stefan Zweig Alıntıları - Sözleri

  • Verdiği kararın uygulanmasını engelleyecek her şeyi önlemek istiyordu... (Stefan Zweig - Seçme Eserleri)
  • Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu. (Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma)
  • Karakteri gereği kendini hiçbir şeyden yoksun bırakmaz, insan arasına karışmaktan hoşlanan biri olarak her yerde aranırdı. Arkadaşları, onun yalnızlığa hiç alışık olmadığını bilirdi. (Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2)
  • Sana yardım edemem Boris. İnsanlar artık birbirine yardım etmiyor. (Kaçak ve Sahaf Mendel)
  • Unutuldu ve öyle de kaldı. (O muydu?)
  • Doğanın cömert davranarak engin topraklar, sonsuz zenginlikler bahşettiği, güzellikle ve akla hayale gelebilecek her türlü potansiyel güçle kutsanmış bu ülkenin kuruluşundan beri görevi hep aynıdır: Kalabalık bölgelerden aldığı insanlara geniş topraklarında kök saldırmak, eskiyle yeniyi birleştirerek yeni bir medeniyet kurmak. (Brezilya)

  • Ancak gerçeklik tüm düşlerden daha güçlü ve daha sağlamdır. (Aylak)
  • "...bu adam konuşmak istiyordu, konuşmalıydı. Ve biliyordum ki ona ancak sessiz kalarak yardım edebilirdim." (Toplu Öyküler 3)
  • ... eski acısını iki kat daha fazla duyuyordu. (Hayatın Mucizeleri)
  • "...darbeyi yiyen ancak bilir onun ne olduğunu, darbeyi vuran değil ve acı çekmeyi sadece acı çekenler bilir." (Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri)
  • Ruhlarının kapısını kapattıkları için kimse onlara ulaşamıyordu ve bu belki de yıllarca sürecekti. Herkesle savaş halindeydiler. Bir günde, kısacık bir günde büyümüşlerdi! (Dadı ve Leporella)
  • Buralardan çekip gittiğimizde tozun üzerindeki ayak izlerimizi bir rüzgar süpürüp götürecekse yaşamanın ne anlamı var ki? (Kaçak ve Sahaf Mendel)
  • Yoksun kalınan şey öylesine kaybedilmiştir ki, artık sadece bir ağrı gibi hissedilir ve acı verir. (Alacakaranlıkta Bir Öykü)

  • Bir Rus için tek bir şey vardır: ya hep, ya hiç! Rus insanı varoluşun o kozmik gücünü hissetmek ister. (Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi)
  • "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.." . (Satranç)
  • Ne de olsa, güzellik kadınlardan kaçıp gittiğinde ondan boşalan yere bilgelik yerleşirmiş. (Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler)
  • Derimin altında akışını hissettiğim kan gibi bu karanlık yaşamın etrafımı yavaş yavaş kapladığını hissediyordum. Sanki hiçbir şey bana göre değildi, ama hepsi benim içindi. (Zalimce Bir Oyun)
  • Sevgili bay Zweig, Okumam için ödünç vermis olduğunuz kitaplari geri yollamadigim icin affiniza rica ediyorum... R.M. Rilke (Dostlarla Mektuplaşmalar)
  • Yalnız yaşayan biri yalnızca kendine ders verebilir. (Efsaneler)
  • İki hafta boyunca kitap okumak , yürüyüşe çıkmak , hayal kurmak , rahatsız edilmeden uzun uzun okumak , iki hafta boyunca telefonsuz ve radyosuz yaşamak, konuşmak zorunda olmamak , bir anlamda rahatsız edilmeden kendim olmak istiyordum ... (O muydu?)